Elbir İş Merkezi Kat:9 No:6/11
Mecidiyeköy Şişli/İstanbul

Anlaşmalı Boşanma Davasında Mehir Alacağı

Anlaşmalı Boşanma Davasında Mehir Alacağı

Bu makalemizde anlaşmalı boşanma davasında mehir alacağı konusu üzerine açıklamalarda bulunacağız. Türk Medeni Kanunu evlenme sözleşmesi sırasında karı – kocadan birinin diğerine, bir mal veya para vermesini ya da vermeyi vaad edip bir süre ertelemesini yasaklamamıştır. Bu sebeple eski  hükümlere kurulmuş mehir Medeni Kanun tarafından yasaklanmış bir hukuki ilişki olarak kabul edilemez. Mehir sözleşmeleri bugün de geçerlidir.

Mehir ödeme durumuna göre ikiye ayrılmaktadır. Evliliğin akdi sırasında peşin ödenen mehire “mehri muaccel” denir. Evlilik akdi sırasında ileri bir tarihte ödeneceği kararlaştırılan mehire ise “mehri müeccel” denilmektedir.

Mehri Müeccel Ne Demek

Mehri müeccel ileriye (evliliğin boşanma ya da ölümle son bulması haline kadar) yönelik bir bağışlama vaadidir. Mehri müeccel Türk Borçlar Kanunu’nun 288. maddesinde düzenlenmiş bağışlama vaadi niteliğindedir. Bağışlama vaadinin geçerliliği yazılı olma şartına bağlıdır.

Yargıtay yerleşik içtihatlarında mehri müecceli “bağışlama sözü verme sözleşmesi” olarak kabul etmektedir. Yargıtay içtihatlarında mehir, kocanın evlenme sözleşmesi anında veya devamı sırasında ya da evliliğin sona ermesi halinde kadına verdiği belirli bir mal, para veya ekonomik değeri olan armağan” olarak ifade edilmektedir.

Anlaşmalı Boşanma Davasında Mehir Alacağı

Mehir alacağı boşanmanın feri niteliğinde olmadığından anlaşmalı boşanma davası sonrasında mehir alacağı talep edilebilmesinin önünde bir engel bulunmamaktadır.

Son Olarak Dikkat Edilmesi Gerekenler

Boşanma davası sürecinin en etkili şekilde yürütülebilmesi için adli sürece hakimiyeti olan bir boşanma avukatından destek almak fayda sağlayacaktır.  Çelik & Baştürk Hukuk Ve Danışmanlık Ofisi İstanbul boşanma avukatı olarak müvekkillerini aile hukuku alanında vekil olarak temsil etmektedir. Ayrıca vatandaşlara hukuki danışmanlık hizmeti vermektedir. Sitemizde yer alan avukata sor kısmından ofisimiz avukatları Av. Tolga ÇELİK ve Av. Nur BAŞTÜRK‘e  boşanma davasında mehir alacağı, anlaşmalı boşanma davasında mehir alacağı vb. hakkındaki sorularınızı sorularınızı yönlendirebilir ya da iletişim bilgileri kısmından kendilerine ulaşabilirsiniz.

Mehir Alacağı Yargıtay Kararları

Mehir Alacağı Yazılı Delil Ya Da Yemin Delili İle Kanıtlanmalıdır

“…Medeni Kanun, evlenme sözleşmesi sırasında karı kocadan birinin diğerine bir mal veya para vermesini ya da vermeyi vaat edip bir süre ertelemesini yasaklamamıştır. Bu nedenle, eski hükümlere göre kurulmuş mehir, Medeni Kanun tarafından yasaklanmış bir hukuki ilişki olarak kabul edilemez (02.12.1959 tarihli, 14/30 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı gerekçesi). Hukukumuzdaki sözleşme serbestisi ilkesi gereğince de kocanın yüklenmiş olduğu edimini yahut bağışlama yönündeki vaadini koca dışında bir üçüncü kişinin de üstlenmesine engel bulunmamaktadır. Ancak mehri müeccel, ileriye yönelik bağışlama vaadi niteliğinde olduğundan, koca dışında üçüncü kişinin durumu 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 128. maddesinde (818 Sayılı Borçlar Kanunu’nun BK 110. maddesi) yazılı üçüncü kişi yararına borç altına girme olmayıp, TBK’nın 288. (BK’nın 238.) maddesinde düzenlenmiş bağışlama vaadidir. Somut olaya gelince; davacılar tarafından dosyaya sunulan 30.04.2010 tarihli “mehir senedi” başlıklı belgede sayılan mallar arasında çekişme konusu taşınmazların yer almadığı, sözleşmenin ise davacı … … ile davalı arasında düzenlendiği anlaşılmaktadır. Bu nedenle dava konusu taşınmazlarla ilgili iddianın 05.02.1947 tarih ve 20/6 Sayılı İçtihatları Birleştirme Kararı uyarınca yazılı delil ya da yemin delili ile kanıtlanması zorunludur. Ne var ki, davacı taraf İçtihatları Birleştirme Kararının aradığı anlamda yazılı delil ibraz edemediği gibi yemin deliline de dayanmamıştır. Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması doğru değildir.” gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiştir. (Yargıtay 1. Hukuk Dairesi, 24.05.2021 Tarih,  2020/3922 E., 2021/2771 K.)

Mehir Alacağı Davasında Görevli Mahkeme Aile Mahkemesidir

“…Somut uyuşmazlıkta; davacı 12.10.2013 tarihli mehir senedine dayalı olarak, evlilik nedeni ile hediye edilecek ziynet bedelleri ile davacı ile davacının anne ve babasının hac umre masrafları bedelleri ile salon kira parasının davalıdan tahsilini istemiştir. Taraflar arasındaki resmi evlilik ise , 12/11/2013 tarihinde yapılmıştır. Kişisel malların iadesi Türk Medeni Kanununun 2.kitabında yer almakta olan 226.maddesinde düzenlenmiş olup, taraflar arasındaki uyuşmazlığın Aile Hukuku prensiplerine göre değerlendirilmesi gerekmektedir. Oysa; dava, Asliye Hukuk Mahkemesince incelenerek karara bağlanmıştır. Hal böyle olunca mahkemece; Davacının taleplerinin açık bir biçimde Aile Mahkemesi’nin görevine girdiği gözetilerek, görevsizlik kararı vermesi gerekirken, Asliye Hukuk Mahkemesince yargılamaya devam olunarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir…” (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, 21.05.2019 Tarih,  2018/7046 E., 2019/4764 K.)

Mehir Senedinde Yazılı Altınları Davacıya Verdiğini Erkek Eş İspat Etmelidir

Davacı kadının dava dilekçesinde maddi tazminat olarak talep ettiği altınlar, evlilik öncesinde taraflarca düzenlenen ve mehir senedi ile davalı erkek tarafından davacı kadına ödenmesi kararlaştırılan 100 gr 5 adet bilezik ve 50 adet çeyrek altın bedeline yönelik mehir alacağıdır. Mahkemece, davacının bu talebi düğünde takılan ziynet eşyası olarak değerlendirilerek, ispatlanamadığı gerekçesi ile reddine karar verilmiştir. Yapılan yargılama ve toplanan delillerden, davalı erkek mehir senedinde yazılı altınları veya bedellerini davacıya verdiğini ispatlayamamıştır. Gerçekleşen bu duruma göre mehir senedinde yazılı 100 gr 5 adet bilezik ile 50 adet çeyrek altın bedeline ilişkin talebin kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir. (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, 05.12.2018 Tarih,  2018/1864 E., 2018/14111 K.)

Eş Mehir Senedinde Taahhüt Edilen Bedelden Sorumludur

Mehir, kocanın evlenme sözleşmesi anında ya da devamı sırasında bazen de sona ermesi halinde kadına belirli bir mal, para veya ekonomik değeri olan bir şeyi armağan etmesidir. Koca dışında üçüncü bir kişinin de bağışlama vaadi geçerlidir. Mahkemece, Konya yöresinde düğünde takılan altınlar haricinde boşanma halinde geline verilmek üzere mehir senedine altın yazılması şeklinde bir uygulamanın olmadığı, mehir senedinde bahsi geçen 150 gram altının da bu sebeple düğünde takılan altınlardan sayıldığı, davacının da düğünde takılan altınları muhafaza için verilen sarraftan daha sonra geri aldığı gözetilerek davanın reddine karar verilmiştir. Oysa ki; taraflar arasında tanzim edilen mehir senedinde boşanma halinde 150 gr altının da ödenmesi açıkça taahhüt edilmiştir. O halde mahkemece, davalıların senette taahhüt edilen 150 gr altın bedelinden de sorumlu oldukları kabul edilerek bir karar verilmesi gerekirken, itibar edilmeyen gerekçe ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, 26.09.2018 Tarih,  2016/21864 E., 2018/9144 K.)

Bu Yazıyı Paylaş

Son Yazılar

Hakkımızda

İstanbul Avrupa yakasının Şişli ilçesinde faaliyet gösteren ve hukukun çeşitli alanlarında uzman avukatları ile hukuki danışmanlık ve avukatlık hizmeti veren Çelik & Baştürk Hukuk Ve Danışmanlık Ofisi Av. Tolga ÇELİK ve Av. Müesser Nur BAŞTÜRK tarafından kurulmuştur…