Elbir İş Merkezi Kat:9 No:6/11
Mecidiyeköy Şişli/İstanbul

Velayet Davası Ve Velayetin Değiştirilmesi

İçindekiler

Velayet Davası Ve Velayetin Değiştirilmesi

Velayet Nedir?

Bu makalemizde sizlere velayet davası ve velayetin değiştirilmesi konusunda açıklamalarda bulunacağız. Öncelikle belirtmekte fayda ki aile hukuku avukatlarımız Avukat Tolga Çelik ve Avukat Nur Baştürk‘e avukata sor kısmından sorularınızı yöneltebilir ve hukuki danışmanlık talebinde bulunabilirsiniz. Velayetin Değiştirilmesi Dava Dilekçesi Örneği‘ne ulaşmak için bağlantıya tıklayabilirsiniz.

Velayet, ergin olmayanların yani 18 yaşından küçüklerin ve hakim tarafından haklarında kısıtlama kararı bulunan ergin çocukların yararına olacak şekilde hukuki alanda temsil etme ve gerek mallarına özen gösterme konusunda kanunun anne babaya tanınmış hak ve yükümlülükleri ifade etmektedir.

TMK ile yalnızca anne ve babaya velayet hakkı tanınmaktadır. Herhangi bir yasal sebep olmadıkça, hakim vasi atanmasına gerek görmedikçe anne ve babanın velayet hakkı alınamaz. Evlilik birliğinin devamı sağlandığı sürece velayet anne ve babaya birlikte aittir. Velayet çocuk erginliğini kazanana kadar devam eder. Velayet hakkı sıkı sıkıya bağlı haklardan olup başka bir kişiye devredilemez. Anne ve babanın evli olmaması durumunda çocuğun velayeti anneye aittir. Boşanmanın gerçekleşmesi durumunda çocuğun velayeti anne ya da babadan birine verilir. Buradaki amaç çocuğun ileriki hayatına yönelik olarak küçüğün yararını korumak ve geleceğini güvence altına almaktır. TMK’nın 335 ile 351. maddeleri arasında velayete ilişkin hükümler düzenlenmiştir. Bu hükümler kamu düzenine ilişkindir. Velayete ilişkin davalarda resen araştırma ilkesi uygulanmaktadır. Hâkim tarafların isteği ile bağlı değildir. Velayet davasında ebeveynlerin arzu ve tercihlerinden çok çocuğun üstün yararı önemlidir.

Velayet Davası

Velayet Davası Nedir?

Çocuğun velayeti kendisinde olmayan eş diğer eşe karşı aile mahkemesinde velayetin değiştirilmesi davası açabilir.

Eşlerin boşanmaları durumunda reşit olmayan çocuğun velayetinin eşlerden birine bırakılması gerekir. Bunun amacı çocuğun herhangi bir hak kaybı yaşamaması, çocuğun yüksek menfaatinin gözetilmesidir. Eşler boşanmaya karar verdikleri zaman velayetinin kime verileceğine velayet davası ara karar verilecektir. Hakim, boşanan her iki eşi de çeşitli kriterleri baz alarak değerlendirme yapacak ve çocuğun velayetini çocuk için en faydalı olacağını düşündüğü kişiye bırakacaktır. Boşanma davası esnasında çocuğun velayeti talep edilebilecektir. Artık bu durumda ayrıca bir velayet davası açılmasına ihtiyaç yoktur. Söz konusu boşanma davasında velayetin kime verileceğine karar verilir. Velayet davasında mahkeme dava açan tarafın çocuğuyla kurduğu ilişkisini, ekonomik durumunu, eğitim seviyesini ve aile yapısını dikkate alacaktır.

Velayetin Değiştirilmesi Davası Ne Zaman Açılır?

Velayetin geri verilmesi ve değiştirilmesi davası her zaman hakimden istenebilir. Örneğin velayetin verildiği anne çocuğa gerekli bakım ve gözetim görevini yerine getirmiyorsa, baba tarafından açılacak velayetin değiştirilmesi davası ile velayet değiştirilerek babaya verilebilir.

Velayetin Kime Verileceği Neye Göre Belirlenir?

Çekişmeli olarak gerçekleştirilen boşanmalarda çocuğun velayetinin kimde kalacağı hususunda eşler çoğu zaman mutabık olamamaktadır. Hakim velayetin kime verileceği konusunda karar verirken çocuğun yüksek menfaatini ve çıkarını gözetmektedir. Hakimin araştırmalarının ve incelemelerinin en nihai amacı velayet verildiğinde çocuğun yüksek menfaatinin korunup korunmayacağına ilişkindir. Velayeti almak isteyen ebeveyn çocuğun kendisinde kalmasının çocuğun menfaatine daha uygun olacağını ispat etmelidir.

0-4 yaş aralığındaki çocuk anne bakımına muhtaç çocuktur.

Hakim çoğu zaman bu yaş aralığındaki çocukların velayeti hakkında karar verirken çocuğun anne bakımına muhtaç olduğunu gözetmektedir. Gerek annenin maddi durumuna gerek yaşam tarzına bakılmayarak çocuğun velayeti anneye verilecektir.

4-6 yaş aralığında da anne bakımına olan ihtiyaç devam devam etmektedir.

Dolayısıyla çocuğun velayeti anneye verilmektedir. Ancak annenin çocuğun sağlığına zarar vermesi, çocuğa bakmaktan aciz olması gibi durumların mevcudiyetinin varlığı halinde bu yaş aralığında çocuğun velayeti anneden alınarak babaya verilebilir. Burada hâkimin, çocuğun menfaatini dikkate alarak bir karar verme zorunluluğu bulunmaktadır.

6-12 yaş aralığındaki okul çağında bulunan çocuk için hakim farklı bir değerlendirmede bulunacaktır.

Okul çağında bulunan müşterek çocuğun gittiği okul, okulun anneye mi babaya mı yakın olduğu, ebeveynlerden hangisinin çocuğun dersine yardımcı olduğu, ilgi ve alakanın hangi ebeveyn tarafından gösterildiği mahkeme tarafından nazara alınacaktır. Okul çağında olan çocuk hakkında velayet kararı verilirken çocuğun yararı ve geleceği dikkate alınacaktır. Çocuğun eğitim çağına girmesiyle birlikte velayet hakkında karar verilirken artık bu durumda çocuk için daha iyi bir gelecek hazırlama ihtimali kriteri ön plana çıkar. Bu yaşlarda çocuğun yüksek menfaatinin eğitim imkanlarının iyileştirilmesi ile elde edileceği düşüncesi hakimdir. Bu nedenle babanın bu yaş grubundaki çocuklar için velayet alma ihtimali daha alt yaş grubundaki çocuklara göre yüksektir. Çocuğun yüksek menfaati hangi durumda korunacaksa velayet hakkı o tarafa verilecektir. Çocuk duygusal anlamda bağlılığı hangi tarafa ağır basıyorsa velayet hakkının o ebeveyne verilmesi daha olasıdır.

12 yaş ve üzeri dönemlerde ise, çocuk belirli bir olgunluğa erişmiştir ve kendi isteklerini ifade edebilir.

Dolayısıyla velayet konusundaki görüşlerinin alınması gerekmektedir. Ülkemizin de taraf olduğu uluslararası sözleşmeler dikkate alındığında 12 yaşını tamamlamış çocukların velayeti hakkında karar verilmesinden önce, mahkemenin bu çocukları dinlemesi gerektiği kabul edilmiştir.

Velayet Davası Görülürken Çocuğun Fikri Dikkate Alınır Mı?

Mahkeme belli bir yaşın üstündeki çocuğun velayeti hakkında karar verirken velayet konusunda çocuğu dinlemeli ve görüşünü almalıdır. Yargıtay içtihatlarına göre çocuğun idrak yaşı 8 ve üstüdür. 8 yaş ve bu yaşın üstündeki çocukların görüşü alınmadan velayet hakkında karar verilemez yani velayet değiştirilemez veya velayet kaldırılamaz.

Evlilik Birliği Dışında Doğan Çocuğun Velayeti Kime Aittir?

Evlilik dışı doğan çocuğun velayetinin kime ait olduğu sorusunun cevabı TMK’da cevap bulmaktadır. Evlilik dışı doğan çocuğun velayeti anneye ait olmakla birlikte çocuğun menfaatinin gerektirdiği takdirde baba velayetin değiştirilmesi için dava açabilir. Böylece evlilik dışı doğan çocuğun yüksek menfaati yönünde karar vermeye çalışılacaktır. Bu konuda daha detaylı bilgi edinmek için Evlilik Dışı Doğan Çocuğun Velayeti adlı makalemizi okuyabilirsiniz.

Çocuğun Velayeti Hangi Durumlarda Babaya Verilecektir?

Uygulamaya ve mahkeme kararlarına bakıldığında küçük yaş grubundaki çocukların velayetinin genel anlamda anneye verilmektedir. Çünkü çocuk belli bir yaş grubuna kadar anne bakımı ve şefkatine muhtaçtır düşüncesi hakimdir. Fakat bütün bunların yanında annenin çocuğuna zarar vermesi, yeterli bakım ve ilgiyi gösterememesi veya çocuğa bakabilecek sağlık ve ekonomik durumda olmaması gibi sebeplerle çocuğun velayeti babaya bırakılabilir. Her ne kadar bu bilgiler bize ışık tutsa da her somut olay kendi içinde değerlendirilecektir. Hakim somut duruma göre yaptığı değerlendirmesi sonucunda gerektirdiği durumda çocuğun  velayetini babaya verecektir.

Çocuğun Velayeti Hangi Durumlarda Anneye Verilecektir?

Gerek toplum içerisindeki gerek mahkemelerdeki annelik anlayışı ve çocuğun anne bakımına ve şefkatine ihtiyaç duyması sebebiyle annenin çocuğun velayetini elde etmesi babaya göre daha olasıdır. Mahkemelerdeki eğilim her ne kadar velayetin anneye verilmesi yönünde olsa da bu velayetin kesinlikle anneye verileceği anlamına gelmemektedir.

Hakim somut olayı kendi içerisinde her türlü nüansı değerlendirerek çocuğun menfaatinin gerektirdiği şekilde karar verecektir. Bütün faktörler değerlendirildiğinde çocuğun menfaati babaya da verilebilir. Çocuğun velayetini elde etmek isteyen eş  çocuğun velayetinin kendisine verilmesinin çocuğun yüksek menfaatine olacağını ispat etmelidir.

Velayetin Verilmesinde Kusurun Önemi Var Mıdır?

Toplum içerisinde her ne kadar kusurlu tarafa velayetin verilemeyeceği yönünde bir algı olsa da kusurlu olan tarafa velayetin verilmemesi gibi bir durum söz konusu değildir. Boşanmada kusurlu olan eş çocuğun yüksek menfaatinin gerektirmesi durumunda velayetini alabilir. Tabiki kusurun niteliği de velayet kararı verilirken göz önünde bulundurulacaktır. Boşanmaya vücut veren kusur çocuğun geleceğini ve bakımını etkileyecek bir kusur ise velayet kararı verilirken bu durum göz önüne alınacaktır.

Zina İle Boşanmada Çocuğun Velayeti Kime Verilecektir?

Aldatmak çocuğun velayetinin elde edilemeyeceği anlamına gelmemekle birlikte velayet davasında velayete ilişkin karar verilirken bu durumun çocuğun menfaatini etkileyip etkilemeyeceği göz önünde bulundurulur. Aldatan tarafın anne olması durumunda çocuğun yaşı küçükse velayet genelde anneye verilecektir. Buradaki yaklaşım eşine karşı kusurlu olan eşin kötü bir ebeveyn olmayacağı yönündedir. Ancak eşin haysiyetsiz hayat sürmesi durumunda işler değişecektir.

Velayeti Alamayan Ebeveyn İle Çocuk Arasında Kişisel İlişki Kurulması

Velayet hakkında karar verilirken hakim velayeti almayan ebeveynle çocuğun kişisel ilişki kurulması hakkında da karar verecektir. Buradaki yaklaşım gerek velayeti elde edemeyen anne ve babanın gerek çocuğun aile duygusundan uzak kalmaması amacına yöneliktir. Hafta sonları, haftada bir gün ya da özel günlerde ebeveynin çocuğunu görmesi gibi kararlar verilebilir. İlişkinin kurulma şekli somut olayın özelliklerine göre karar verilecektir. Velayet kendisinde olan eş diğer eşin çocuk ile görüşmesine izin vermelidir.

Velayet Hakkı Olmayan Taraf Çocuğu Ne Zaman Görebilir?

Velayet kendisinde olmayan tarafın çocuğu ne zaman görebileceği hakim tarafından belirlenecektir. Çocuğun menfaatinin gerektirmesi durumunda velayet almayan tarafla görüşmemesi de kararlaştırılabilir. Önemli olan burada çocuğun psikolojik gelişimine zede vermeyecek bir kararın verilmesidir. Velayet kendisinde olan taraf belirlenen sürede çocuğu göstermezse hakim tarafından verilen kişisel ilişki kurma kararı icraya konularak çocuk görülebilir.

Velayet Davası Ortak Velayet Nedir?

Çocuğun haklarını eşlerin birlikte temsil etmesine ortak velayet denilmektedir. 2016 yılına kadar hukuk sistemimizde boşanmalarda ortak velayet kararı verilemezken 2016 yılından itibaren AİHS Ek 7 No’lu Protokolün onaylanması ile birlikte Türkiye’de artık boşanmalarda ortak velayet kararı verilebilmektedir. Mahkemelerinde son dönemlerde bu şekilde kararlar verdiği de görülmektedir. Ortak velayet kararına ile özellikle anlaşmalı boşanmalarda rastlanılmaktadır. Çekişmeli boşanmalarda tarafların çocuğun menfaatini gözetemeyeceği düşünülerek ortak velayet kararı verilmez. Ortak velayet kararına ilişkin ebeveynlerin bu yönde bir taleplerinin olması hakimin vereceği karar da etkili olmaktadır.

Velayet Davası İle Velayetin Değiştirilmesi

Velayetin değiştirilmesi davası, velayet hakkının taraflardan birine verilmesinin ardından velayet kendisine verilen tarafın durumunun değişmesi ve sonradan ortaya çıkan çeşitli sebeplerden ötürü velayeti alan tarafa açılan dava türüdür. Velayet hakkının çocuğun menfaatine aykırı olacak şekilde kullanılması ve çocuğun yüksek menfaatinin gerektirdiği durumlarda açılan bir davadır.

Velayetin değiştirilmesi davasının mahkeme tarafından kabulü için somut bir durumun meydana gelmesi gerekmektedir. Ve meydana gelen bu durumla velayet görevinin ihmal edilmiş olması gerekir. Bahsettiğimiz durum velayetin değiştirilmesi kavramını velayetin kaldırılması kavramından ayırır. Velayetin kaldırılması için velayet görevinin ağır bir şekilde kötüye kullanılması ve ihmal edilmiş olması aranmaktadır. Velayetin kaldırılması davası hakkında detaylı bilgi için “Velayetin Kaldırılması Davası” başlıklı makalemizi okuyabilirsiniz. 

Velayetin değiştirilmesine ilişkin şartlar TMK’da açık bir şekilde düzenlenmiştir. TMK’nın “Durumun Değişmesi” başlıklı 183. Maddesinde: “Ana veya babanın başkasıyla evlenmesi, başka bir yere gitmesi veya ölmesi gibi yeni olguların zorunlu kılması hâlinde hâkim, resen veya ana ve babadan birinin istemi üzerine gerekli önlemleri alır.” hükmüne yer verilmiştir.


Velayetin değiştirilmesini gerektiren nedenleri şöyle sıralayabiliriz:

  • Çocukla kişisel ilişki kurulmasının engellenmesi,
  • Çocuğun fiilen velayet hakkı olmayan annede ya da babada bırakılması Çocuğun üçüncü kişinin yanında bırakılması,
  • Çocuğun menfaatinin gerektirdiği nedenler (örneğin sağlık, eğitim, ahlâk, güvenlik),
  • Velayeti kendisinde bulunan annenin ya da babanın yeniden evlenmesi,
  • Velayet hakkı kendisine verilen tarafın bir başka yere gitmesi, velayetin değiştirilmesi sebepleri olarak sayılabilir.


Velayetin değiştirilmesi birtakım sonuçları da beraberinde getirecektir. Velayetin değiştirilmesi sonucunda velayeti elde edemeyen anne veya baba çocukla kişisel ilişki kurulmasını isteme hakkına sahiptir. Bu ilişki mahkemece kurulmalıdır. Velayeti elde edemeyen taraf çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır. Giderlere katılma durumu karşımıza iştirak nafakası olarak çıkacaktır. Velayetin değiştirilmesine yönelik yerel mahkeme kararının kesinleşme tarihinden itibaren bu nafakanın hükmedilmesi gerekir.

Velayet Hakkının Kötüye Kullanılması

Velayet hakkının kötüye kullanılması TMK’nın 324. maddesinde düzenlenmiştir. Madde metnine göre velayeti alan taraf diğer tarafın çocukla olan kişisel ilişkisine zarar vermemeli ve çocuğun eğitim ve gelişimini engellememelidir. Söz konusu durumların ortaya çıkması halinde velayetin değiştirilmesi davası gündeme gelebilir. Yukarıda da bahsettiğimiz üzere velayet hakkı kendisinde olmayan tarafın çocukla kurduğu kişisel ilişki sebebiyle çocuğun yüksek menfaatinin zede görmesi durumunda kişisel ilişki kurma hakkı ortadan kaldırılabilir.

Çocuğun Velayetini Elde Eden Anne Ya Da Baba Yurt Dışına Yerleşebilir Mi?

Velayet hakkı sahibi ebeveyn çocukla birlikte karşı taraftan herhangi bir izin almaksızın yurt dışına gidebilir. Bu durum velayet hakkının doğal bir sonucudur. Fakat çocuğun velayetini alan anne ve babanın yurtdışına yerleşmesi ihtimalinde durum farklılaşacaktır.  Böyle bir ihtimalde velayet hakkı olmayan taraf mahkemeye başvuruda bulunarak çocuğun velayetinin değiştirilmesini isteyebilir. Hakim çocuğun yurtdışına götürülmesinin menfaatine aykırı olduğuna karar verirse velayet diğer tarafa geçebilir. Bu konuda daha detaylı bilgi edinmek için Müşterek Çocuğun Yurt Dışına Çıkış İzni isimli makalemizi okuyabilirsiniz.

Velayet Hakkında Verilen Karar Diğer Çocukları Etkiler Mi?

Velayet davasında verilen karar velayetin kaldırılması kararı mevcut ve doğacak bütün çocukları içerisine almaktadır.. Mahkeme, bir çocuk ile ilgili velayet hakkının kaldırılması kararı verebilir. Fakat bu durumda hakkında velayetin kaldırılması gerekmeyen diğer çocuklar için de ayrıca velayetin kaldırılmasına gerek olmadığına karar vermelidir. Aksi şekilde diğer çocuklar açısından da velayet kaldırılmış olacaktır.

Velayetin Değiştirilmesinde Görevli Ve Yetkili Mahkeme Neresidir?

Velayetin değiştirilmesi davasında görevli mahkeme aile mahkemesi iken yetkili mahkeme konusunda kanunda bir netlik bulunmamaktadır. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 14.01.2014 Tarih 2014/26169 K. numaralı kararına göre davacı kendi oturduğu yer mahkemesinde bu davayı açabilecektir.

Velayetin  Değiştirilmesi Davası Yargılama Usulü

Velayete ilişkin davalarda basit yargılama usulü uygulanır.

Velayetin Değiştirilmesi Davasında Süre Nedir?

Velayet altında bulunan çocuğun menfaatine aykırı durumların gerçekleşmesi halinde hiçbir süreye tabi olmaksızın bu dava açılabilmektedir. Örnek vermek gerekirse 3 yaşında bir çocuğun velayetinin anneye verildiğini düşünelim annesi 5 yıl boyunca çocuk üzerindeki bütün yükümlülüklerini yerine getirdi ve çocuğun yüksek menfaatine olacak şekilde kararlar aldı fakat 5 yıl sonunda uyuşturucu kullanmaya başladı bu durum artık velayet altındaki çocuğun zararınadır. Böyle bir durumun mevcudiyeti halinde baba velayetin anneye verilmesinin ardından 5 yıl geçse dahi velayetin değiştirilmesi için dava açılabilir.

Velayet Davası ve Velayetin Değiştirilmesi Davasının Niteliği Ve Amacı

HMK madde 382/1’de çekişmesiz yargı işlerinin neler olduğuna ilişkin olarak genel çerçeve belirlenmiş, sonrasında da mümkün olduğunca sayıma gitmiştir.

Velayetin değiştirilmesi davası da söz konusu maddede “çekişmesiz yargı işi” olarak düzenlenmiştir. Çekişmesiz yargı işlerinde aksine hüküm bulunmadıkça kendiliğinden araştırma ilkesi geçerliliğini korur.

Velayet kamu düzenine ilişkindir. Dolayısıyla anne ve babanın istek ve beyanlarından çok çocuğun yüksek menfaati göz önünde bulundurulmalıdır.

Velayetin kamu düzeni ile ilgili olması akabinde çocuğun üstün yararının dikkate alınması düşünüldüğünde  değişen durum ve koşullara göre velayetin her zaman yeniden değerlendirilmesi ve yargılamanın her aşamasında ileri sürülen hususların dikkate alınması mümkündür. Bütün bunlara bakıldığında velayet davasının her aşamasında delil sunulabilmesi mümkündür.

Velayet Davasında Çocukla Kişisel İlişkinin Engellendiği İddiası Mahkeme Araştırır Mı?

Velayeti elinde bulunduran taraf, diğer tarafın çocukla kişisel ilişki kurmasını engelleyebilir. Artık bu durumda velayet davasının seyri değişecektir. Mahkeme velayete ilişkin davalarda çocukla kişisel ilişki kurulmasının engellenip engellenmediğini araştırmalıdır. Mahkeme bu amaçla tanık da dinleyebilir sosyal inceleme raporu da alabilir. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2016/7741 E. ve 2017/1217 K. sayılı ilamı bu hususu açıklamaktadır.

Velayet Davası Görülürken Uzman Raporu Alınması Gerekli Midir?

Çocuk haklarının kullanılmasına dair Avrupa Sözleşmesi mevcuttur. Bu sözleşme iç hukuk bakımından idrak edebilme yeteneği bulunan çocukların kendilerini ilgilendiren konularda görüşlerinin alınmasını ve bu görüşlerine gereken önemin verilmesi gerektiğini söylemektedir. Velayet çocukları ilgilendiren en önemli konulardan bir tanesidir. Velayetin değiştirilmesinin gerekip gerekmediği konusunda, mahkeme uzman incelemesi yaptırmalıdır. İdrak yeteneği bulunan çocuğun velayet tercihi konusunda görüşü alınmalıdır. Bunun yeterli olmaması durumunda 4787 Sayılı Kanun’un 5. maddesinde belirtilen uzman ve uzmanlardan velayet konusunda rapor alınarak tüm deliller birlikte değerlendirilmeli ve akabinde velayet düzenlenmelidir. Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 2016/24437 Esas, 2017/300 Karar sayılı ilamı bu hususu açıklığa kavuşturmaktadır.

Velayet Davası Karar Örnekleri
Velayet Davası Yargıtay Kararları

Velayet Davası Yargıtay Kararları

Annenin Çocuğu Babasına Göstermemesi

TC Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 01.04.2015 Tarih 2013/2-1926 E. 2015/1139 K. sayılı kararında şu neticeye ulaşmıştır: Bu durumda davalı annenin sekiz yaşındaki müşterek çocuğun gelişimi için önemli olmasına karşın babası ile görüşmesini engellediği kanıtlanmıştır. Yine velayet hakkını kötüye kullandığı hususunun ispatlandığı ve müşterek çocuğun velayetinin davalı anneden alınarak davacı babaya verilmesi gerektiği kabul edilmelidir. Hal böyle iken, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen özel Daire bozma kararına uyulmak gerekmektedir. Önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Açıklanan nedenlerle direnme kararı bozulmalıdır.

Annesinin Kasıtlı Olarak Çocuğuna Babasına Karşı İlişki Kurmaması, İlişkiyi Zorlaştırması Konusunda Telkinde Bulunduğu Kanıtlanmadıkça Velayet Görevini Kötüye Kullanması Ve İhmal Edilmesi Olarak Kabul Edilemez

TC Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 11.06.2013 Tarih 2012/23180 E. 2013/16183 K. sayılı kararında şu neticeye ulaşmıştır: Velayetin düzenlenmesinde asıl olan çocuğun üstün yararıdır. Taraflar 16.03.2010 tarihinde anlaşmalı olarak boşanmışlardır. Müşterek çocuğun velayeti davalı anneye bırakılmıştır. Boşanma kararının kesinleşmesinden sonra davalı annenin tayini Diyarbakır’a çıkmış ve müşterek çocukla Diyarbakır’da yaşamaya başlamıştır. Müşterek çocukla baba arasında kişisel ilişki kurulması sırasında çocuğun psikolojik olarak hazır olmaması nedeniyle, babaya teslim edilmemiş olması, annesinin kasıtlı olarak çocuğuna babasına karşı ilişki kurmaması, ilişkiyi zorlaştırması konusunda telkinde bulunduğu ispat edilmedikçe velayet görevinin kötüye kullanılması ve ihmal edilmesi olarak değerlendirilemez. Annenin izah edilen şekilde hareket ettiğine ilişkin bir delil mevcut değildir. Diğer yandan mahkemece aldırılan 08.05.2012 tarihli raporda da ”çocuğun yaşı ve sürekli olarak anne ile yaşaması sebebiyle oluşan bağımlılık sebebiyle velayetin annede kalması yararına olduğu” mütalaa edilmiştir. Kaldı ki ileride koşulların değişmesi, annenin izah edilen şekilde çocuğa telkinde bulunduğunun ispatlanması şartıyla velayetin değiştirilmesi konusunda  yeniden dava açma imkanı da mevcuttur. Yaşanan bu durum karşısında çocuğun üstün menfaati, annesinin velayeti altında kalmaya devam etmesidir. Böyle bir durumda; velayetin değiştirilmesi talebinin reddi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.

Velayet Düzenlemesi Kamu Düzenine İlişkindir. Velayet Hususunda Düzenleme Yapılırken Annelik Babalık Duygularından Önce Çocuğun Bedeni Ve Fikri Gelişimi Dikkate Alınmalıdır

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 12.06.2013 Tarih, 2012/24569 E. 2013/16263 K. sayılı kararında şu neticeye ulaşmıştır. Taraflar 18.11.2009 tarihinde boşanmışlardır. 08.07.2006 doğumlu E.’nin velayeti babaya bırakılmıştır. Yapılan kolluk araştırmasında davalı babanın yurt dışında çalıştığı, 1 yıl süre ile yurda dönmeyeceği, çocuğun da anne yanında kaldığı belirtilmiş mahkemede sadece kolluk araştırmasını esas alarak karar vermiştir. Velayet düzenlemesi kamu düzenine ilişkindir. Velayet hususunda düzenleme yapılırken analık babalık duygularından önce çocuğun bedeni ve fikri gelişimi dikkate alınmalıdır. Buna göre mahkemece yapılacak iş, velayet düzenlemesine esas olmak üzere, uzman bilirkişilerden görüş alınması ve taraflara delillerini sunmaları için önel verilip, toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek hasıl olacak sonuç uyarınca karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır.

Velayetle Düzenlemesi Yapılırken Çocukla Kişisel İlişki İle İlgili Karar Verilmelidir

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 12.06.2013 Tarih, 2012/23687 E. 2013/16378 K. sayılı kararında şu neticeye ulaşmıştır. Mahkemece velayet babadan alınarak anneye verildiği halde 1997 doğumlu çocuk ile davalı baba arasında kişisel ilişki düzenlemesi yapılmaması, usul ve yasaya aykırıdır. Bu konuda daha detaylı bilgi edinmek için Çocukla Kişisel İlişki Kurulması isimli makalemizi okuyabilirsiniz.

Anne Çocukla Birlikte Kendi Ailesinin Yanında Kalmakta Olup, Aynı Evde Bulunan Dayının Zaman Zaman Alkollü İçki Alması Çocuk Bakımından Hemen Meydana Gelebilecek Bir Tehlike Arz Etmedikçe Velayetin Değiştirilmesi İçin Yeterli Sebep Değildir

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 04.06.2013 Tarihli 2012/22667 E. 2013/15401 K. sayılı kararında şu sonuca ulaşmıştır. Boşanma kararıyla müşterek çocuğun velayeti anneye verilmiştir. Karar 13.09.2010 tarihinde kesinleşmiştir. Küçük 01.11.2024 doğumludur. Türk Medeni Kanununun 183. ve 349. maddelerinde yer alan düzenlemeye göre yeni olguların zorunlu kılması ve çocuğun menfaatinin gerektirmesi halinde velayet sahibi değiştirilebilir. Velayetin anneden alınmasını gerektirecek yeni bir durum mevcut değildir. Ve dosyada annenin velayet görevini gereği gibi yerine getiremediği kanıtlanamamıştır. Müşterek çocuğun menfaatinin değişikliği gerektirdiğine ilişkin de bir olgu ve delil mevcut değildir. Anne, küçükle birlikte kendi ailesinin yanında kalmaktadır. Aynı evde bulunan dayının zaman zaman alkollü içki alması, çocuk bakımından hemen meydana gelebilecek bir tehlike arz etmememektedir. Dolayısıyla velayetin değiştirilmesi için yeterli sebep değildir. O halde, isteğin reddi gerekmektedir. Yetersiz gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.

Velayet Davası Son Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar

Mecidiyeköy’de Aile Hukuku Avukatı olarak kurulan ve faaliyet gösteren Çelik & Baştürk Hukuk ve Danışmanlık Ofisi evlenme, boşanma, nafaka, velayet, eşler arasındaki mal rejimleri ve mal rejiminin tasfiyesi, soy bağı kurulması, aile malları ve vesayet gibi konularda müvekkillerine danışmanlık, müzakere ve dava takibi hizmetleri sunmaktadır.

Bu Yazıyı Paylaş

Comments (38)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Son Yazılar

Hakkımızda

İstanbul Avrupa yakasının Şişli ilçesinde faaliyet gösteren ve hukukun çeşitli alanlarında uzman avukatları ile hukuki danışmanlık ve avukatlık hizmeti veren Çelik & Baştürk Hukuk Ve Danışmanlık Ofisi Av. Tolga ÇELİK ve Av. Müesser Nur BAŞTÜRK tarafından kurulmuştur…