Elbir İş Merkezi Kat:9 No:6/11
Mecidiyeköy Şişli/İstanbul

Nafaka Artırım Davası Cevap Dilekçesi

Nafaka Artırım Davası Cevap Dilekçesi

Nafaka Artırım Davası Cevap Dilekçesi Nasıl Yazılır?

Nafaka Artırım Davası Cevap Dilekçesi yazarken dikkat edilmesi gereken hususlar bulunmaktadır. Dava dilekçesinin yanlış yazılması, yanlış taleplerde bulunulması taraflar için telafisi imkansız zararların ortaya çıkmasına sebep olabilecektir. Dava dilekçesinin yazılması uzmanlık ve hukuk bilgisi gerektirmektedir. Dava dilekçesi hazırlanırken yalın bir dil kullanılmalı dava konusu ve davacının kimlik bilgileri ile birlikte delil gibi olguların da yerine getirilerek yazılması gerekmektedir. Makalemizde Nafaka Artırım Davası Cevap Dilekçesi Örneği sunduk. Unutulmamalıdır ki her somut olay kendine özel olup her somut olayın özelliklerine göre dilekçe hazırlanmalıdır. Nafaka artırım davası hakkında detaylı bilgi için Nafaka Artırım Davası adlı makalemizi okuyabilirsiniz.

Nafaka Artırım Davası Cevap Dilekçesi nasıl yazılır konusunda avukatlar meslekleri gereği daha ayrıntılı ve teferruatlı bilgilere ve yeterli donanımlara sahiptirler. Dolayısıyla dava dilekçesi hazırlanması aşamasında uzman avukatlardan hukuki destek alınmalı ve profesyonel bir dilekçe hazırlanmalıdır.

Cevap dilekçesi metni hazırlanırken davanın konusuna göre Nafaka Artırım Davası Cevap Dilekçesi örneği şeklinde taslak olarak bulunabilen dilekçelerden yararlanılabileceği gibi özgün olarak hazırlanan içerikler ile de mahkemelere başvuru yapılabilmektedir.

Nafaka Artırım Davası Cevap Dilekçesi hazırlanırken pek çok önemli nokta bulunmaktadır. Bu noktalara dikkat edilmesi halinde dava süreci hızlı sonuçlanacak ve istenilen sonuç elde edilecektir. Çelik & Baştürk Hukuk ve Danışmanlık Ofisi avukatları Av. Tolga ÇELİK müvekkillerimize son derece profesyonel olarak hizmet vermekteyiz. Nafaka Artırım Davası Cevap Dilekçesi ile ilgili sorularınız ve görüşmeleriniz avukata sor kısmından avukatlarımıza ulaşabilirsiniz.

Nafaka Artırım Davası Cevap Dilekçesi Örneği

İSTANBUL 10. AİLE MAHKEMESİ’NE

 

DAVALI: 

ADRES :     

VEKİLİ :  Av. Tolga ÇELİK & Av. Müesser Nur BAŞTÜRK

ADRES :           

DAVALI:

VEKİLİ:  

KONU   : Davaya karşı süresi içerisinde cevaplarımızın arzıdır.

AÇIKLAMALAR:

Davacının yukarıda belirtilen esas numarasıyla açmış olduğu nafaka artırım davası iyi niyetten uzak ve hakkaniyete aykırıdır. Davacı dava dilekçesine  müvekkilin ekonomik durumu aleyhine asılsız, yersiz iddialarda bulunarak iştirak nafakasının artırılması talebinde bulunmuştur. Tarafların sosyal içtimai durumları incelendiğinde görüleceği üzere müvekkilim için hayat şartları davacıdan çok daha kötü durumdadır. Davanın REDDİNİ talep etmekteyiz.

Taraflar İstanbul 11. Aile Mahkemesinin 11.11.2021 Tarih, …. Esas ve … sayılı ilamı ile boşanmışlardır. Boşanma sonucunda dosya 04.10.2012 tarihinde kesinleşmiştir. Dava sonunda müşterek çocuk ……  için aylık 750,00-TL, ….. için aylık 750,00-TL iştirak nafakası takdir edilmiş toplamda müşterek çocuklar adına  1500,00-TL iştirak nafakası ödenmesi yönünde karar verilmiştir. Dava dilekçesinde her ne kadar 3.000-TL olan iştirak nafakasının artırılarak toplam 6.000-TL’ye çıkartılması talep edilse de İstanbul 11. Aile Mahkemesinin 11.11.2021, …… Esas ve ……. sayılı ilamından (EK-1) görüleceği üzere iştirak nafakası toplamda 3.000,00-TL değil 1.500,00-TL idir.  Müvekkil dava sonucunda kararlaştırılan nafakayı şu zamana kadar eksiksiz ve düzenli olarak yerine getirmiş, ödemelerini gerçekleştirmiştir. Günümüz itibariyle davalı müvekkilin ekonomik durumunda sıkıntılar meydana gelmiş ve müvekkil kendi hayat standardını geçindirmekte zorlanırken bir de davaya konu fahiş nafaka yükümlülüğüne katlanması imkansız haldedir.

Dava dilekçesinde nafaka miktarının davalı müvekkilce yapılan artırımlarla 2020 yılı Ocak ayından itibaren  3.000-TL ödendiği beyan edilmiştir. Dava dilekçesinde de beyan edildiği üzere davacı ile davalı müvekkil arasında söz konusu nafaka artırımına ilişkin bir miktar üzerinde anlaşılmamış müvekkil  çocuklarına duyduğu sevgi ve bağlılık dolayısıyla iradi olarak söz konusu ilamla hükmedilen nafaka miktarının üzerinde ödemelerde bulunmuştur. Boşanmanın gerçekleşmesi sırasında müvekkilin ekonomik faaliyeti dikkate alınarak müşterek çocuklar adına toplam 1.500,00-TL iştirak nafakası müvekkil aleyhine hükmedilmiştir. Akabinde müvekkil sosyo-ekonomik durumu ile orantılı olarak kendi iradesiyle ödemesi gereken asgari tutarların üstünde ödemelerde bulunmuştur. Fakat  müvekkilin ekonomik durumu günümüz itibariyle değişmiştir ve günümüzdeki nafakayı ödemekte dahi zorlanmaktadır. Müvekkil çocuklarına karşı babalık görevini hiçbir zaman mahkeme ilamı ile sınırlandırmamıştır. İmkanının elverdiği ölçüde müşterek çocuklarına karşı mahkeme tarafından hükmedilen nafaka miktarının dışında yardımlarda bulunmuş ve müşterek çocuklarına harçlıklar vermiştir. Müvekkilin kendisine ait  Garanti Bankası hesap dökümünden de görüleceği  üzere her iki çocuğuna da 2014, 2015, 2016 ve 2017 yılında her ay düzenli olarak ortalama 700,00-TL nafaka dışı ödemelerde bulunmuştur. 2018 yılında ise müvekkil yine aynı hesap üzerinden harçlık, spor, kıyafet ve kitap parası adı altında müşterek çocuklarına yardımlarda bulunmuştur. Müvekkil içerisinde bulunduğu maddi imkanlar dahilinde babalık bilinci ile çocuklarına her türlü maddi destek de bulunmuş fakat günümüz itibariyle müvekkilin gelirinde müvekkil aleyhine büyük bir değişiklik meydana gelmiş mahkeme ilamı ile bağlanan nafakayı dahi ödeyemeyecek duruma gelmiştir.

Müvekkil yukarıda izahatı yapılan nedenlerle hayat standardını geçindirmekte zorlanmış akabinde 21.02.2020 tarihinde 1120.28 meslek kodu ile 4A Hizmet Dökümünden (EK-2)  görüleceği üzere asgari ücret ile çalışmaya başlamış 23.03.2020 tarihinde de işten çıkmıştır. Müvekkil şuan da çalışmamakta olup kendi hayatını dahi idame ettirmeye zorlanırken 6.000-TL gibi müvekkilce karşılanması mümkün olmayan bir nafaka artırımı talebi somut olay bakımından gerçek dışıdır. Dava dilekçesinde 12.06.2005 doğumlu müşterek çocuk ….’in özel okula gittiğini ve okul taksidinin 1.700,00-TL olduğu, üniversiteye hazırlık kurslarına ve bir takım takviye derslere maddi imkansızlıklar nedeniyle gidemediği 25.12.2009 doğumlu …….. içinse maddi durum elvermediği için devlet okuluna gittiğini özel okula gitmesinde fayda olduğu beyanlarında bulunmuştur. Davacı, müşterek çocuk …..’i  davalı babanın açık rızası olmaksızın devlet okulundan alıp özel okula vermiş, akabinde nafakanın artırılması davası açmıştır. TMK. 182/2.maddesine göre; “Velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin çocuk ile kişisel ilişkisinin düzenlenmesinde, çocuğun özellikle sağlık, eğitim ve ahlak bakımından yararları esas tutulur. Bu eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır”. Her ne kadar küçüğün hem annesinin hem de babasının mali durumunun gerektirdiği yaşamı sürdürmesi hakkaniyet gereği olsa da olay özelimizde müvekkil aleyhine ekonomik durumda olağanüstü değişim meydana gelmiş ve müvekkil mevcut ekonomik durumuyla özel okul masraflarını karşılayabilecek konumda değildir. Kaldı ki nafaka yükümlüsüne ek yük getiren çocuğun özel okula gönderilmesi kararının taraflarca birlikte kararlaştırılması gerekmektedir. Davalı şuan da çalışmamak da olup geçimini kiradaki evinden karşılamaktadır. Elde ettiği gelirlerde nafakanın artırılmasını gerekli kılan artış olmamıştır. Yukarıda izahatını yaptığımız üzere müvekkil ekonomik durumunun elverdiği ölçüde sadece mahkeme ilamı ile kendisini sınırlandırmamış çocuklarının eğitim, spor ve sosyal gelişimleri için gereken maddi desteği her zaman vermiştir.  Dolayısıyla aşağıdaki yargıtay kararları da dikkate alındığında yeni şartlar dikkate alınarak tarafların ekonomik durumlarındaki değişikliği göz önünde bulundurulmalı, gelirleri arasında bir oranlama yapılarak nafaka takdir edilmelidir. Davalının gelir durumu ve ekonomik göstergelerdeki aleyhe değişimler göz ardı edilerek dava dilekçesinde iştirak nafakasının müşterek çocuk ……. için 3.500,00-TL’ye …….. için ise 2.500,00-TL’ye çıkartılması talep edilmiştir. Söz konusu bu taleple TMK madde 4’de vurgulanan hakkaniyet ilkesi ihlal edilmektedir.

O halde; mahkemece yapılacak iş, dava tarihi itibariyle davalının… 6.Aile Mahkemesi’nin 2014/ 558 esas sayılı ilamındaki hükme göre, davacıya müşterek çocuk için ÜFE artış oranına göre halen ödediği nafaka miktarının, müşterek çocuğun ihtiyaçlarını azami ölçüde karşılayıp karşılamadığı tespit edilerek, davalının da geliri ile orantılı olacak şekilde, tarafların tespit edilen sosyal ekonomik durumları, nafakanın niteliği, müşterek çocuğun yaşı, eğitim durumu, ihtiyaçları, ekonomik göstergelerdeki değişim de dikkate alınarak, mahkemece; TMK.nun 4. maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine uygun karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile davanın tümden reddi doğru görülmemiş ve kararın bozulması gerekmiştir. (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 19.06.2017 Tarih, 2017/9420 E. 2017/10441 K.)

Ne var ki, nafaka miktarının belirlenmesine esas alınması gereken giderlerinin makul sınırlar içinde kalmasına özen gösterilmesi ve velayet kendisine bırakılmayan tarafın ağır yükümlülüklere maruz bırakılmaması gerekmektedir.

Mahkemece, nafaka takdir edilirken; çocuğun yaşı, eğitimi ve ihtiyaçlarının yanında, ana-babanın gelir durumu da gözetilmeli ve nafaka yükümlüsünün ( babanın ) gelir durumu ile orantılı olacak şekilde hakkaniyete uygun bir nafakaya hükmedilmelidir.

Somut olayda dosyadaki bilgi ve belgelerden; davacının fabrikada işçi olarak çalıştığı, asgari ücret aldığı, aylık 350 TL kirada oturduğu; davalının ise tekstil firmasında işçi olduğu, aylık 1.390 TL gelirinin bulunduğu, kira ödemediği, yeniden evlendiği, bu evlilikten çocuğu olduğu anlaşılmaktadır.

Buna göre tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, nafaka yükümlüsünün ( davalı babanın ) gelir durumu, nafakanın niteliği, müşterek çocuğun yaşı, ihtiyaçları, davacı annenin çalışması ve yapacağı katkı da nazara alındığında; artırılan iştirak nafakası miktarı biraz fazla olup, TMK.’nun 4. maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine uygun bulunmamıştır. ( TC Yargıtay 01.03.2017 Tarih, 2016/12489 E. 2017/2270 K)

Dava dilekçesinde davacı mali müşavir olduğunu aidat, mutfak masrafları, elektrik, su, çocukların cep telefonları vb masraflarla aylık 10.000,00-TL masrafları olduğunu boşandıktan sonra evini home-ofis yaptığını ancak yeterince iş bulup geliştiremediği için uzunca bir süre babasının katkıları  ile çocukları ve kendi geçimini sağladığı ve son yıllarda iyice sıkıntıya düştüğüne ilişkin asılsız, hukuki dayanaktan yoksun ve mesnetsiz iddialarda bulunmuştur. Zira davacının babası vefatından önce emekli maaşı ile geçinmekte olup davacının ve çocukların 10.000,00-TL civarındaki masrafını karşılaması hayatın olağan akışına aykırıdır. Kaldı ki davalı müvekkil ekonomik durumunun bozulmadığı dönemde nafakaya ek olarak yardımlarda bulunmuş hesap dökümlerinden görüleceği üzere çocukların bir çok masrafını davalı baba karşılamıştır. Davalının hesap ekstrelerinden de görüleceği üzere müşterek çocukların telefon faturaları davalı tarafından düzenli şekilde ödenmektedir. Davacı 2018, 2019 ve 2020 yılları arasında  yüksek kira ücreti ile ofis tutmuş ve mesleki faaliyetini gerçekleştirmiştir. Davacı 2018 yılında yüksek kazançlara ulaşmış ve 2018 yılında Peugeot marka arabasını sıfır olarak almış ve hala bu arabayı kullanmaktadır. Davacı ekonomik sıkıntılar sebebiyle değil tercihen işini home-ofise çevirmiştir. Davacının sosyal ve ekonomik durumunun tam ve sağlıklı olarak araştırılması ve saptanması için davacının kullandığı Garanti Bankası A.Ş’ye müzekkere yazılarak davacıya ait hesap dökümünün celbini talep etmekteyiz. Zira tarafların sosyal ve ekonomik durumları incelendiğinde görülecektir ki müvekkilimin hayat standardı davacıdan çok daha kötü durumdadır. Yukarıda izahatını yaptığımız üzere görülmektedir ki müvekkilin mali durumunda bozulma meydana gelmiştir ve mevcut geliri ile  hayatını idame ettirmekte zorlanmaktadır. Bu sebeple çoğu zaman eldeki birikimi harcamıştır. Bütün bunlarla birlikte fahiş bir nafaka talebi ile karşı karşıya kalmıştır. Müvekkil için bu nafaka talebi davacı tarafın zenginleşmesine davalı tarafın ise fakirleşmesine yol açmaya zemin hazırlamaktadır.

Dava dilekçesinde davalının maddi durumunun her zaman iyi olduğu beyan edilse de SGK kayıtlarından anlaşılacağı üzere müvekkil davacı ile evli olduğu dönemdeki ve boşanmalarından sonraki süreçteki ……….’ın yanındaki mevcut işini 28.02.2019 tarihinde bırakmış ve dava dilekçesinde sağ kolu olunduğu iddia edilen ……….. ile hiçbir iş ilişkisi kalmamıştır. Müvekkil yukarıda bahsedilen bu iş hayatını sonlandırdıktan sonra 21.02.2020 tarihinde 1120.28 meslek kodu ile işe başlamış, 23.03.2020 tarihinde bu işten ayrılmış ve şuanda çalışmamaktadır. Yukarıda izahatını yaptığımız iş değişikliğinden de anlaşılacağı üzere müvekkilin dava dilekçesinde bahsi geçen kişi ile hiçbir iş ilişkisi bulunmamaktadır. Müvekkil çalışma hayatının hiçbir döneminde dolar üzerinden maaş almamıştır davacının mahkemeyi aldatmaya yönelik asılsız hukuki dayanaktan yoksun bu iddiasının mahkemenizce dikkate alınmamasını talep ederiz. Kaldı ki müvekkil adına sosyo-ekonomik durum araştırması yapıldığında müvekkilin çalışma hayatının hiçbir döneminde dolar üzerinden maaş almadığı netleşecektir.

Müvekkil ……….. Anonim Şirketinde ve ………. Anonim şirketinde bir dönem yönetim kurulu üyeliği yapmıştır fakat söz konusu şirketlerin yönetim kurulu üyeliklerinden çok uzun zaman önce ayrılmıştır. Müvekkil halihazırda hiçbir şirketin yönetim kurulu üyeliğini yapmamaktadır. Davacı her ne kadar davalı müvekkilin birçok şirkette tek kurucu ortak olduğu yönünde asılsız beyanlar da bulunsa da Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi Müdürlüğü’ne yazılacak müzekkere ile böyle bir durumun olmadığı açıklığa kavuşacaktır. Zira müvekkil şuanda hiçbir şirketin yönetim kurulu üyeliğinde yer almamakta ve hiçbir şirkette tek kurucu ortak sıfatında bulunmamaktadır. Yukarıda bahsi geçen şirketlere ait hesaplar incelendiğinde de görülecektir ki hiçbir kar marjı bulunmayan bu şirketler ile müvekkilin sosyo-ekonomik durumu arasında ilişki kurulması abesle iştigaldir. Zira söz konusu şirketlerin faaliyeti müvekkilin yönetim kurulu üyeliği yaptığı dönemde dahil olmak üzere her zaman durma noktasındadır ve hiçbir kar marjı bulunmamaktadır.

Yine dava dilekçesinde müvekkilin lüks oto alım-satım işi yaptığına ilişkin beyanlarda hiçbir şekilde gerçeği yansıtmamaktadır. Davacının dava dilekçesindeki bu beyanları gerçek dışı olup davayı kendi lehine çevirme çabasından ibarettir. Davalı müvekkile ait araç alım-satım dökümünden (EK-3) de görüleceği üzere  06.07.2020’de ……  plakalı aracı satın almış 16.08.2021’de söz konusu aracını satmıştır. Dolayısıyla alım ile satım arasında 1 yıl 1 ay gibi bir zaman dilimi söz konusu olup müvekkilin aracı al-sat yapmak için değil kullanmak için aldığı açık ve nettir. Müvekkil bundan önceki araçlarını da kullanmak için almış ve hayatın olağan akışı içerisinde aldığı araçları satmıştır. Görülmektedir ki müvekkilin söz konusu  alım-satım faaliyeti ticari faaliyet olarak değerlendirilemez. Zira müvekkilin araç alım satım işlemleri devamlılık ve süreklilik arz etmemekte ve müvekkil bu işten kazanç elde etme amacı gütmemektedir. Davacı yanca kar amacı güdülerek bu satışlardan kar elde edildiği  yönünde somut bir tespitte bulunmamaktadır.

Dava dilekçesinde, davacı tarafından müvekkilce nafaka haricinde harçlık, kitap parası ve sair açıklamalarla çocuklara gönderilen paralar dikkate alındığında müvekkilin maddi durumunun talep edilen nafakayı karşılar nitelikte olduğu yorumu getirilmiştir. Müvekkile ait geçmiş banka hesapları incelendiğinde görülecektir ki davalının ekonomik durumunun aleyhine bozulmadığı dönemlerde mahkeme ilamına bağlı kalmadan imkanları ölçüsünde müşterek çocuklarına yardımda bulunmuştur. Yine müvekkile ait geçmiş hesap dökümlerinden incelendiğinde müvekkil geçmiş yıllarda ek yardımlarını her ay düzenli olarak 700,00-TL civarında yaptığı 2021 yılında hiçbir ek yardım yapmadığı görülecektir. Yukarıda defaatle belirttiğimiz üzere müvekkilin maddi durumu müvekkil aleyhine değişmiştir mevcut nafakayı ödemesi dahi müvekkili karşılayamayacağı bir külfet altına sokmaktadır.

Müvekkil şuan çalışmamakta olup ailesinden kalan bir dairede oturmakta  İstanbul Kağıthane’de bulunan iki daireden de kira almaktadır. Söz konusu kira bedelleri sunacağımız kira kontrat sözleşmelerinden (EK-4) de görüleceği üzere bir daire için aylık 1.500,00-TL iken diğer daire için 1.750,00-TL idir. Müvekkilin bütün geliri bu daireler olup aylık toplam geliri 3.250,00-TL idir. Müvekkilin şuan ki nafaka yükümlülüğü 1.500,00-TL olup gelirinin yarısı kadardır. Dolayısıyla şuan ki nafakayı öderken dahi zorlanan müvekkil için 6.000,00-TL gibi bir nafakayı ödemek imkansızdır. Müvekkilin iştirak nafakası miktarını ödemesi ekonomik durumun kötüye dönmesi nedeniyle bir hayli zorlaşmıştır. Nafaka, nafaka yükümlüsünü cezalandırıcı bir nitelik taşımamalı bir tarafın zenginleşmesine yol açacak nitelikte olmamalıdır. İştirak nafakası; çocuğun yaşı, eğitim durumu, günün ekonomik koşulları ile genel ihtiyaçlar ve ana-babanın mali durumuna ve ekonomik değişimlerdeki göstergelere göre takdir edilir. Müşterek çocukların annesinin maddi durumu günümüz koşullarına göre müvekkile nazaran daha iyidir.  Mahkemece, nafaka takdir edilirken; çocuğun yaşı, eğitimi ve ihtiyaçlarının yanında, ana-babanın gelir durumu da gözetilmeli ve nafaka yükümlüsünün (babanın) gelir durumu ile orantılı olacak şekilde hakkaniyete uygun bir nafakaya hükmedilmelidir.

O halde, davalı babanın sosyal ve ekonomik durumunun ayrıntılı şekilde araştırılarak gelir durumunun tam ve sağlıklı bir şekilde saptanması sonrasında, nafakanın niteliği, müşterek çocukların yaşı, eğitim durumları, ihtiyaçları, davacı annenin katkısı ve müşterek çocuklar için … devleti tarafından alınan yardımlar da dikkate alınarak, davalı babayı ödemede zorlamayacak, onu zarurete düşürmeyecek şekilde, TMK.nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesine göre, çocuklar lehine uygun bir iştirak nafakasına hükmedilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.(Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 09.02.2017 Tarih 2017/819 E. 2017/1073 K.)

Tüm bu nedenlerle müvekkil adına ödemekle yükümlü olduğu iştirak nafakasının 6000,00-TL’ye çıkartılması hakkaniyet ilkesini ihlal edecektir.

HUKUKİ SEBEPLER: HMK,TMK ve ilgili her türlü yasal mevzuat.

HUKUKİ DELİLLER:  

– İstanbul 11. Aile Mahkemesinin 11.11.2021, ……. Esas ve ……. sayılı ilamı

– Müvekkile ait araç alım satım geçmişi

-Ekonomik ve sosyal durum araştırması

-Nufüs kayıt örneği

-Müvekkile ait SGK 4A Hizmet Dökümü

-Müvekkilin  evlerine ilişkin kira kontrat sözleşmesi

– Ve ilgili her türlü yasal delil

– Tanık ( Müvekkilin sosyo-ekonomik durumunda  azalma meydana geldiği ve nafaka ödeme gücünün azaldığına ilişkin tanıklık yapacak olup  isim ve adresleri bilahare bildirilecektir.)

-Karşı tarafın sunacağı delillere mukabil delil sunma hakkımız saklıdır.

SONUÇ VE İSTEM : Yukarıda arz edilen ve sayın mahkemece resen göz önünde bulundurulacak nedenlerle; açılan haksız ve mesnetsiz davanın reddine, yargılama giderlerinin ve ücreti vekaletin davacıya yükletilmesine karar verilmesini saygıyla arz ve talep ederim.

                                                                   Davalı Vekili

Av. Tolga ÇELİK & Av. Müesser Nur BAŞTÜRK

Bu Yazıyı Paylaş

Son Yazılar

Hakkımızda

İstanbul Avrupa yakasının Şişli ilçesinde faaliyet gösteren ve hukukun çeşitli alanlarında uzman avukatları ile hukuki danışmanlık ve avukatlık hizmeti veren Çelik & Baştürk Hukuk Ve Danışmanlık Ofisi Av. Tolga ÇELİK ve Av. Müesser Nur BAŞTÜRK tarafından kurulmuştur…