Elbir İş Merkezi Kat:9 No:6/11
Mecidiyeköy Şişli/İstanbul

Mehir Alacağı Davası

Bu makalede “Mehir Alacağı Davası” hakkında detaylı açıklamalar ve bilgilendirmeler sunacağız. Konunun önemi nedeniyle makalemizi dikkatle okumanızı tavsiye ederiz.

İçindekiler

Mehir Alacağı Nedir?

Mehir alacağı, İslam hukukunda kök bulan ve Türk hukukunda da Yargıtay içtihatlarıyla geçerlilik kazanan, kadına ekonomik güvence sağlamayı amaçlayan bir alacak hakkıdır. Bu kavram, evlilik sırasında veya evlilik birliğinin sona ermesi hâlinde kadının talep edebileceği parasal ya da ekonomik değere sahip varlıkları ifade eder. İslami gelenekte ve dini nikâh akdi esnasında kararlaştırılan mehir, zamanla Türk hukuk düzeninde “bağışlama vaadi sözleşmesi” şeklinde değerlendirilmeye başlamıştır.

Kadının bu alacağa hak kazanabilmesi için geçerli bir evlilik birliğinin kurulması ve mehirin taraflarca kararlaştırılmış olması gerekir. Evlilik sonlandığında, özellikle boşanma veya eşin ölümü hâlinde, mehir alacağı muaccel hâle gelir ve kadın bunu mahkemeler nezdinde talep edebilir. Böylece mehir, kadına ekonomik yönden bir tür koruma sağlamakta ve evlilik birliği içinde ya da sona erdiğinde kadının mağduriyetini önlemeyi hedeflemektedir.

Mehir Hukuken Geçerli Midir?

Türk hukuku, mehir kavramını doğrudan bir kanun maddesiyle düzenlememiştir. Ancak mehirin yasaklanmadığı ve kamu düzenine aykırılık oluşturmadığı kabul edildiği için, Yargıtay kararları mehir anlaşmalarının “bağışlama vaadi” niteliğinde geçerli bir sözleşme olduğunu belirtir. Burada esas, tarafların mehir hususunda ortak iradelerini serbestçe açıklamaları ve bu iradenin hukuki çerçevede sakınca barındırmamasıdır.

Dolayısıyla mehir, Türk Borçlar Kanunu’nda yer alan bağışlama hükümleri uyarınca değerlendirilir. Kanunda yer alan sınırları (hukuka, ahlaka ve kamu düzenine aykırılık gibi) aşmadığı sürece mehir sözleşmesi geçerliliğini korur. Böylece mehir, evlilik süresince veya sonrasında kadına talep hakkı veren, hukuki anlamda değerli bir alacak türü olarak kabul edilir.

Mehir Senedi Nedir?

Mehir senedi, evlilik öncesinde veya evlilik sırasında düzenlenen, kocanın kadına belirli bir para veya mal vermeyi taahhüt ettiği yazılı sözleşmedir. Bu sözleşmede, verilecek mehirin miktarı, ödeme zamanı ve şekli açıkça belirtilir. Özellikle dini nikâh sırasında düzenlenen mehir senedi, kadının haklarını ve güvence beklentisini somutlaştırır.

Mehir senedi sayesinde, kadının evliliğin devamında veya evliliğin sonlanması durumunda doğan talep hakkı kolaylıkla ispat edilebilir. Senet içeriğinin açık ve anlaşılır olması, taşınır veya taşınmazın niteliklerinin net şekilde yazılması, muhtemel uyuşmazlıkların önüne geçer. Yargıtay uygulamasında mehir senedi, bağışlama vaadine ilişkin ispat aracı olarak kabul gördüğü için kadına güçlü bir hukukî güvence sunar.

Mehir Senedi Geçerlilik Şartları Nelerdir?

Mehir senedinin hukuken geçerli olabilmesi için öncelikle yazılı şekilde yapılması gereklidir. Türk Borçlar Kanunu’nda mehir, “bağışlama vaadi” olarak kabul gördüğünden, geçerli bir bağışlama sözleşmesi kuralları uygulanır. Para veya taşınır malın mehir olarak vaat edilmesi hâlinde adi yazılı sözleşme yöntemi yeterli olabilir. Ancak vaat taşınmaz mal veya taşınmaz üzerinde bir ayni haksa, tapu memuru ya da noter huzurunda resmi şekil şartının yerine getirilmesi zorunludur. Bu biçimde düzenlenmeyen senetler, şekil şartına aykırılık sebebiyle hukuki koruma bulamayabilir.

Mehir senedini hazırlarken miktarın ve ödeme şartlarının açıkça belirlenmesi, sonradan çıkabilecek uyuşmazlıkları önlemeye yardımcı olur. Özellikle taşınır veya nakit mehirlerde adi yazılı senet geçerli kabul edilirken, ileride doğabilecek itirazları engellemek adına en azından kocanın imzasının bulunması şarttır. Böylece mehir senedi, Yargıtay’ın da benimsediği üzere bağışlama vaadi niteliğinde, kadının ekonomik güvenceye kavuşmasını sağlayan sağlam bir hukuki dayanak olur.

Mehir Senedinin Şekil Şartı 

Mehir senedinin hukuken geçerli olabilmesi için Türk Borçlar Kanunu m.288 gereğince yazılı şekilde yapılması zorunludur. Yazılı şekil şartı, taraf iradelerinin net biçimde ortaya konulmasını ve sonradan doğabilecek anlaşmazlıklarda ispat kolaylığı sağlamayı amaçlar. Mehir bedeli taşınır bir mal veya para ise, adi yazılı sözleşme yeterli sayılmaktadır.

Ancak mehirin konusu taşınmaz veya taşınmaz üzerindeki ayni haklara ilişkinse, resmi şekil aranır. Yani bu durumda mehir senedi tapu memuru huzurunda veya noterde düzenlenerek geçerlilik kazanır. Şekil şartına riayet edilmeden yapılan mehir anlaşmaları, bağışlama vaadi hükümlerine aykırılık teşkil edecek ve hukuki koruma bulamayacaktır.

Mehri Muaccel ve Müeccel Nedir?

Mehr-i muaccel, evlilik akdi ile birlikte veya evlilik sırasında hemen ödenmek üzere kararlaştırılan mehir türüdür. Bu mehir, kadına evlilik başlar başlamaz teslim edilebileceği gibi, evlilik birliği devam ederken de kadının talebine bağlı olarak talep edilebilir. Pratikte genellikle nişan veya düğün esnasında altın ya da nakit para şeklinde verilir.

Mehr-i müeccel ise geleceğe ertelenmiş, genellikle boşanma ya da eşin ölümü gibi evliliğin sona ermesi durumunda ödenmesi öngörülen mehir türünü ifade eder. Burada evlilik sürerken mehir peşin verilmez; ancak belirli bir olayın gerçekleşmesi veya belirli bir zamanın gelmesiyle muaccel olur. Böylece kadının gelecekteki mali güvencesine katkıda bulunur.

Mehir Senedi Mahkemede Geçerli Midir?

Mehir senedi, Türk hukukunda bağışlama vaadi niteliği taşıyan geçerli bir belge kabul edildiğinden, mahkemelerde güçlü bir delil olarak kabul görür. Bu senedin geçerliliği, senedin yazılı şekilde düzenlenmesine ve tarafların imzalarının bulunmasına bağlıdır. Taşınmaz mehri söz konusuysa, resmi şekil şartının yerine getirilmesi gerekir.

Senet içeriğinde yer alan taahhüdün açık olması, ödeme şartları ve miktarın belirlenebilirliği, yargılama sürecinde ispat kolaylığı sağlar. Senet özellikle boşanma veya miras paylaşımı gibi durumlarda kadının mehir alacağını net şekilde ortaya koyduğundan, mahkeme tarafından dikkate alınır ve bağlayıcı kabul edilir.

Mehir Alacağı Nasıl Ortaya Çıkar?

Mehir alacağı, geçerli bir evlilik akdi sırasında koca tarafından kadına verilmesi taahhüt edilen mali değerin varlığıyla doğar. Bu taahhüt, genellikle dini nikâh merasiminde veya geleneksel örf ve adetler doğrultusunda sözlü ya da yazılı biçimde açıklanır. Mehir bedeli, tarafların özgür iradelerine dayanarak kararlaştırılır.

Evlilik devam ederken mehr-i muaccel niteliğindeki mehir  kadının talebine rağmen koca ödemezse, mehir alacağı muaccel hâle gelir. Evliliğin boşanmayla veya ölümle sona ermesi durumundaysa, mehr-i müeccel söz konusuysa bu mehir kendiliğinden talep edilebilir. Böylece kadının mağdur olmaması ve ekonomik güvenceye erişmesi sağlanır.

Mehir Alacağı Davası Nedir?

Mehir alacağı davası, kadının ödenmeyen mehir hakkını tahsil etmek amacıyla açtığı hukukî süreçtir. Koca tarafından taahhüt edilen mehir bedeli, evlilik sırasında verilmeyebileceği gibi, evliliğin sona ermesi halinde de ödenmemiş olabilir. Bu durumda kadın, mehir alacağını talep etmek için mahkemeye başvurma hakkına sahiptir.

Söz konusu dava, Aile Mahkemesi ya da şartları sağlandığında Asliye Hukuk Mahkemesi nezdinde açılabilir. Dava sürecinde, mehirin varlığı ve miktarı genellikle mehir senediyle ya da tanık beyanları ile ispatlanır. Mahkeme, kadının talebini haklı bulursa kocayı veya kocanın mirasçılarını mehir bedelini ödemeye mahkûm eder.

Türk Borçlar Kanunu’na Göre Mehir Alacağı Davası

Mehir, Türk hukuku kapsamında doğrudan düzenlenmemiş olsa da, Yargıtay uygulaması mehirin “bağışlama vaadi sözleşmesi” olarak nitelendirilebileceğini kabul eder. Türk Borçlar Kanunu’nda bağışlama vaadine ilişkin hükümler, mehir anlaşmalarının hukuki dayanağını oluşturur. Bu bağlamda mehir senedi, TBK m.285 ve devamı maddelerinin öngördüğü kurallara tabi olur.

Sözleşme serbestisi ilkesi gereğince, hukuka, ahlaka ve kamu düzenine aykırı olmayan mehir anlaşmaları geçerli sayılır. Taşınmazın mehir olarak vaat edilmesi hâlinde ise TBK m.288 gereğince resmi şekil aranır. Bu şartlar yerine getirildiğinde mehir sözleşmesi hukuken güçlü bir güvenceye kavuşur ve mehir alacağı davası bu hükümlere göre incelenir.

Mehir Alacağı İçin Dava Ne Zaman Açılır?

Mehir alacağı davası, kocanın söz verdiği mehir bedelini kadına ödememesi durumunda gündeme gelir. Mehr-i muaccel türünde, evlilik sırasında ödenmesi gereken mehir evlilik devam ederken de dava konusu olabilir. Kadın, kocasına yaptığı ödemeye ilişkin talebin reddi üzerine hak kaybı yaşamamak için dava yoluna gidebilir.

Mehr-i müeccel türü söz konusuysa boşanma, eşin ölümü veya başka bir sebeple evliliğin sona ermesiyle mehir muaccel hâle gelir. Bu durumda kadının talep hakkı doğar ve dava, evliliğin sona erdiği andan itibaren açılabilir. Kanunda yer alan genel zamanaşımı kuralları uyarınca, kadının en geç 10 yıl içinde davayı açması gerekir.

Mehir Alacağı Davası Nasıl Açılır?

Mehir alacağı davası, öncelikle kadının mehirin varlığını, miktarını ve ödenmediğini ortaya koymasıyla başlar. Kadın, Aile Mahkemesi’ne veya varsa mehir senedine dayalı bir alacak söz konusu olduğunda Asliye Hukuk Mahkemesi’ne dava dilekçesi sunar. Dilekçede mehir senedi, tanık isimleri veya diğer deliller belirtilerek mehir alacağı ispat edilmeye çalışılır.

Dava açarken kadın, resmi harç ve yargılama giderlerini de karşılamalıdır. Davanın görülmesi sırasında hâkim, tarafların beyanlarını, sunulan mehir senedini ve tanık ifadelerini değerlendirerek mehir alacağının varlığını tespit eder. Davanın kabulü hâlinde, koca veya onun mirasçıları mehir bedelini ödemekle yükümlü tutulur.

Mehir Alacağı Davası Hangi Mahkemede Açılır?

Mehir alacağı, aile hukuku ile yakından ilişkili bir konu olduğu için esasen görevli mahkeme Aile Mahkemesi’dir. Fakat Aile Mahkemesi bulunmayan yerlerde Asliye Hukuk Mahkemesi, Aile Mahkemesi sıfatıyla davaya bakar. Burada önemli olan, dava dilekçesinde mehir alacağına ilişkin talebin aile hukuku çerçevesinde değerlendirilmesini istemektir.

Bunun yanı sıra, mehir alacağı senede dayalı bir alacak şeklindeyse, davanın yalnızca malvarlığına ilişkin bir talep içermesi durumunda Asliye Hukuk Mahkemesi yetkili olabilir. Her somut olayda, mahkemeler görev hususunu kendiliğinden inceleyeceği için doğru mahkemede dava açılması, sürecin hızlı ve hukuka uygun ilerlemesini sağlayacaktır.

Mehir Alacağında Tanık ve Delil Şartı

Mehir alacağı davasında en önemli delil, taraflar arasında düzenlenmiş bir mehir senedidir. Bu senet, yazılı şekil şartına uygun olarak düzenlenmişse, kocanın ya da mirasçılarının itirazı halinde dahi bağlayıcılığını korur. Ancak her zaman yazılı bir senet bulunmayabilir.

Bu gibi durumlarda, tanık beyanları devreye girer. Tanıklar, örf ve adetlere göre mehirin kararlaştırıldığına veya dini nikâh sırasında mehirin belirlendiğine dair bilgi sunabilir. Mahkeme, sunulan tanıkların inandırıcılığını, beyanların çelişip çelişmediğini ve uyuşmazlık konusunu değerlendirerek karar verir. Delillerin bütüncül şekilde incelenmesi, mehir alacağının varlığını veya yokluğunu ortaya koyar.

Mehir Tanıkla İspat Edilebilir Mi?

Mehir senedinin bulunmadığı veya senedin imzalanmadığı hâllerde, kadının mehir alacağını ispat etmesi tanık ifadelerine bağlı olabilir. İslam hukuku geleneğinde, mehir genellikle örf ve adetlere göre kararlaştırılır. Bu nedenle tanıkların, evlilik esnasında mehir konuşulduğuna dair birebir bilgisi olması gerekir.

Mahkemeler, tanık ifadelerini değerlendirmede titizlik gösterir ve tarafların doğruluk payını, tanıkların evlilikle ilgili yakınlık düzeylerini dikkate alır. Tanık anlatımları tutarlı ve inandırıcıysa, mehirin mevcudiyeti tanık beyanlarıyla da ispat edilebilir. Ancak taşınmaz mehir için yazılı veya resmi şekil şartı aranmakta olup tanık delili, o noktada tek başına yeterli değildir.

Mehir Alacağı ve Mal Paylaşımı Davası Arasındaki Fark Nedir?

Mal paylaşımı ve mehir alacağı davaları, her ne kadar evliliğin sona ermesine ilişkin mali boyutu ilgilendirse de hukuki dayanak ve kapsam bakımından farklıdır. Mehir alacağı, kocanın kadına bağışlama vaadi niteliğindeki sözlü veya yazılı taahhütlerinden doğar ve Türk Borçlar Kanunu bağlamında değerlendirilir.

Mal paylaşımı davaları ise Türk Medeni Kanunu kapsamında görülür ve evlilik birliği içinde edinilen malların nasıl paylaşılacağına ilişkin düzenlemeleri içerir. Mal rejiminin tasfiyesi sırasında, eşler birbirinden katılma alacağı veya değer artış payı talep edebilirken, mehir alacağı tamamen mehir sözleşmesine dayalı, kişisel hak niteliğindedir. Dolayısıyla iki dava, hem usul hem de içeriği açısından birbirinden ayrılır.

Hukuki Dayanak

Mehir alacağının hukuki dayanağı, öncelikle Yargıtay içtihatlarında mehirin “bağışlama vaadi sözleşmesi” olarak kabul edilmesinden kaynaklanır. Bu da Türk Borçlar Kanunu’ndaki bağışlama hükümlerinin mehire uyarlanarak uygulanmasını mümkün kılar. Ayrıca mehirin yazılı ya da sözlü şekilde belirlenmesi, tarafların irade beyanlarına ve örf-adet hukukuna dayanır.

Türk Medeni Kanunu’nda mehire ilişkin özel bir düzenleme bulunmamakla beraber, hukuka ve ahlaka aykırı olmayan sözleşmelere izin veren genel hükümler mehir konusunda da geçerli olur. Böylece mehir, ülkemizde kanun boşluğunun Yargıtay tarafından doldurulduğu bir alan olarak kabul edilir.

Kapsam ve Amaç

Mehir alacağının kapsamı, kocanın kadına vermeyi taahhüt ettiği nakit para, altın, taşınır veya taşınmaz malları içerir. Bu kapsam, tarafların özgür iradesiyle belirlenir ve yerel örf ve adetler de mehir miktarının şekillenmesinde rol oynar. Amacı ise kadına evlilik süresince veya evlilik sonrasında ekonomik güvence sağlamaktır.

Bu amaç, kadının boşanma veya eşin ölümü hâlinde mağdur olmasını engeller. Böylece mehir, evlilik birliği içinde kadının kendini daha emniyette hissetmesini sağlar. Aynı zamanda aile hukuku çerçevesinde kadına özel bir koruma aracı olarak da değerlendirilir.

Tarafların Talepleri ve Dayanakları

Mehir alacağını talep eden taraf (kadın), mehirin varlığını ve miktarını ispatlamakla yükümlüdür. Dayanak olarak en çok yazılı mehir senedi sunulur. Yazılı belge olmadığı hâllerde, evlilik sırasındaki beyanlar, dini nikâhın kıyılması esnasındaki sözler, tanık ifadeleri ve bölgesel örf-adetler esas alınır.

Koca veya onun mirasçıları ise mehirin hâlihazırda ödendiğini, mehirin geçersiz olduğunu veya şekil şartına uyulmadığını iddia ederek itirazda bulunabilir. Karşılıklı talepler yargı önünde incelenerek somut deliller üzerinden değerlendirilir. Mahkeme, elde edilen deliller ışığında mehirin mevcudiyetine, geçerliliğine ve miktarına ilişkin bir karara varır.

Tasfiye Süreci ve Zaman,

Mehir alacağı, genellikle boşanma veya eşin ölümü ile evlilik sona erdiğinde talep edilir. Tasfiye sürecinde, kadının mehir talebi aile hukuku kapsamındaki diğer malvarlığı meselelerinden farklı şekilde incelenir. Zira mehir, kadınla erkek arasında kişisel bir alacak ilişkisidir ve evlilik içinde veya sonrasında gündeme gelebilir.

Zamanlama açısından, mehr-i müeccel boşanma kesinleştikten ya da eşin vefatıyla evlilik sona erdikten sonra istenebilir. Mehir ödenmemişse ve kadın resmi yollarla talepte bulunmamışsa genel zamanaşımı süresi olan 10 yıl içinde dava açması gerekir. Bu süre, alacağın talep edilebilir hâle geldiği tarihten itibaren işlemeye başlar.

Delil ve İspat Yükü

Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun genel ispat ilkelerine göre, bir davayı açan taraf, iddialarını ispat etmekle yükümlüdür. Mehir alacağı davasında, kadının mehirin kararlaştırıldığını ve hâlen ödenmediğini ortaya koyması gerekir. En güçlü delil, tarafların imzaladığı mehir senedidir.

Bu senet yoksa tanık ifadeleri, örf ve adetler, yazılı mesajlar veya sözlü anlaşmaların kayıtları devreye girer. Koca veya mirasçıları, mehirin iptaline ya da geçersizliğine yönelik iddialarını kanıtlamak zorundadır. Hakim, sunulan delilleri değerlendirerek mehirin gerçekten var olup olmadığına ve bedelinin miktarına karar verir.

Mehir Alacağında Zamanaşımı

Mehir alacağı, genel olarak Türk Borçlar Kanunu’nda düzenlenen 10 yıllık genel zamanaşımı süresine tabidir. Bu süre, mehirin talep edilebilir hâle geldiği tarihten, diğer bir deyişle alacağın muaccel olduğu andan itibaren işlemeye başlar. Mehr-i muaccel için, evlilik başladığı andan itibaren talep hakkı bulunduğundan, zamanaşımı da o tarihten itibaren işler.

Mehr-i müeccel ise boşanma kararı kesinleştikten ya da eşin ölümüyle evlilik sona erdikten sonra talep edilebilir hâle geldiğinden, zamanaşımı süresi de bu olayların gerçekleştiği tarihten itibaren işlemeye başlar. Bu süreçte, dava açılması veya icra takibi yapılması hâlinde zamanaşımı kesilir ve yeniden işlemeye başlar.

Mehir Alacağında İhtiyati Tedbir Talebi

Mehir alacağı davası devam ederken, alacaklı olan kadının hakkının korunması amacıyla mahkemeden ihtiyati tedbir talebinde bulunulması mümkündür. İhtiyati tedbir, borçlunun malvarlığını kaçırma ya da mehir bedelini ödemekten kaçınma riskine karşı alınan geçici önlemlerdir.

Tedbir talebinde bulunan kadın, hakkının ciddi şekilde zedeleneceğini inandırıcı belgelerle göstermelidir. Mahkeme uygun görürse, kocanın veya onun mirasçılarının taşınır ve taşınmaz mallarına tedbir koyabilir. Böylece mehir alacağının tahsili güvence altına alınarak davanın sonuçlanması beklenir.

Mehir Alacağı Davası Masrafları ve Harçlar

Mehir alacağı davası, diğer hukuk davalarında olduğu gibi belirli harç ve masraflara tabidir. Davayı açan kadının başvuru harcını, peşin harcı ve gider avansını ödemesi gerekir. Dava değerini ise genellikle mehir bedeli oluşturur.

Dava sonucunda mahkeme, yargılama masraflarını hangi tarafın taşıyacağını hükme bağlar. Eğer davacı kadın haklı görülür ve davası kabul edilirse, mahkeme masrafları ve vekâlet ücreti kocaya veya mirasçılarına yüklenebilir. Dava reddedilirse, masraflar genellikle davacı üzerinde kalır.

Mehir Alacağı Davası Dilekçe Örneği

Mehir alacağına ilişkin dava dilekçesinde, davacı kadın veya vekili, mehir senedi veya tanıklar aracılığıyla mehirin varlığını, miktarını ve ödenmediğini açıkça belirtmelidir. Dilekçede, talep edilen mehir bedeli, dayanak belgeler, tanık listesi ve dava konusuna ilişkin hukuki gerekçeler sıralanır.

Eğer mehir alacağı senede bağlı ise, senet dilekçeye eklenerek imzaların doğruluğu, borcun niteliği ve miktarı ortaya konur. Ayrıca dilekçede harç ve yargılama giderlerinin karşı taraf üzerinde bırakılması talep edilir. Mahkeme bu dilekçe üzerinden inceleme yaparak yargılama sürecini başlatır.

T.C. [İLGİLİ] AİLE MAHKEMESİ SAYIN HAKİMLİĞİ’NE

DAVACI:
ADRES:

VEKİLİ:
ADRES:

DAVALI:
ADRES:

KONU: Mehir alacağının tahsili talebinden ibarettir.

AÇIKLAMALAR:

  1. Davalı ile [evlilik tarihini yazınız] tarihinde resmi nikâh kıyarak evlendik. Evlilik sırasında, İslam hukukuna uygun olarak taraflar arasında belirlenen mehrin [mehrin türü, miktarı ve ödeme şekli] olarak ödenmesi kararlaştırılmıştır.
  2. Nikâh sırasında mehrin ödeneceği hususu gerek şahitler huzurunda gerekse resmi belgelerle sabittir. Ancak davalı, mehrin ödenmesine yönelik taahhüdünü yerine getirmemiştir. Defalarca yapılan sözlü ve yazılı taleplerimize rağmen mehir bedeli tarafıma ödenmemiştir.
  3. Taraflar arasında gerçekleşen boşanma süreci sonrası mehir bedelinin tarafıma ödenmesi hususunda herhangi bir ödeme gerçekleşmemiştir. Bu nedenle, işbu davayı açma zarureti doğmuştur.

HUKUKİ NEDENLER: 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu, 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu ve ilgili mevzuat hükümleri.

HUKUKİ DELİLLER: Evlilik cüzdanı, Nikâh sırasında mehrin belirlendiğine dair belgeler, Şahit beyanları, Taraflar arasındaki yazışmalar, Diğer ilgili deliller.

SONUÇ ve TALEP: Yukarıda arz edilen nedenlerle,

Mehir olarak belirlenen [mehrin miktarı] bedelinin, dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline,

Yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine,

Gerekli görülen diğer hukuki işlemlerin yapılmasına karar verilmesini saygılarımla arz ve talep ederim.

Tarih
Davacı
İmza

Mehir Boşanma Davasında İstenir Mi?

Boşanma davası, evliliğin sona ermesine ilişkin bir yargılama süreci olup mehir talebiyle yakından bağlantılıdır. Eğer mehir “mehr-i müeccel” olarak, yani boşanma veya ölüm gibi evliliği sona erdiren durumlarda ödenmek üzere kararlaştırılmışsa, boşanma davasının kesinleşmesiyle birlikte kadının mehir talep hakkı doğar. Bu noktada kadının, mehir senedini delil göstererek mehirin varlığını ve miktarını ispat etmesi gerekir.

Boşanma sürecinde mehir talebi, dava devam ederken ileri sürülebileceği gibi boşanma kararı kesinleştikten sonra da ayrı bir dava olarak gündeme getirilebilir. Aile mahkemeleri, mehir alacağı konusunda da yetkili olup, bu talebi evlilik birliğinin ekonomik sonuçlarından biri olarak değerlendirir. Taraflar anlaşmalı boşanmada mehirle ilgili hususları protokole ekleyebilir, çekişmeli boşanmada ise mahkeme, delilleri inceler ve mehirin varlığına kanaat getirdiğinde kocayı ya da kocanın mirasçılarını mehir bedelini ödemeye mahkûm edebilir.

Boşanmada Mehir Talep Edilebilir Mi?

Boşanma, evliliğin sona ermesi hâlinde mehir talebini en çok gündeme getiren durumlardan biridir. Eğer evlilik sırasında mehir kararlaştırılmışsa ve mehr-i müeccel olarak belirlenmişse, boşanma kararı kesinleştikten sonra kadın mehir talebinde bulunabilir. Bu talep, boşanma davası sırasında da ileri sürülebilir.

Aile Mahkemesi, mehir talebini değerlendirirken yazılı veya sözlü anlaşmayı, delilleri ve tanık beyanlarını inceler. Davacı kadın, mehirin varlığını ve meblağını ispatlarsa, hâkim kocayı mehir bedelini ödemeye mahkûm eder. Böylece boşanmadan doğabilecek ekonomik mağduriyetin önüne geçilebilir.

Boşanma Davasında Mehir Talebi Şartları

Boşanma davasında mehir talebi ileri sürülebilmesi için öncelikle ortada geçerli bir mehir anlaşmasının bulunması gerekir. Bu anlaşma yazılı olabileceği gibi, tanık beyanları ve örf-adet yoluyla da ispatlanabilir. Ancak taşınmaz konulu mehir için resmi şekil şartı aranacağı unutulmamalıdır.

Davalı koca, mehirin ödenmediğine dair iddialara karşılık, mehirin ödendiğini veya böyle bir mehir anlaşmasının hiç yapılmadığını savunabilir. Mahkeme, boşanma davalarının fer’isi olarak mehir alacağını değerlendirerek, kararın kesinleşmesiyle birlikte mehir bedelinin ödenmesine hükmedebilir.

Mehir Ziynet Eşyası Sayılır Mı?

Mehir olarak kararlaştırılan altınlar, bilezikler veya benzeri takılar, kadının kişisel malı niteliğinde olup ziynet eşyası kategorisinde sayılabilir. Ancak mehirin düğünde takılan altınlardan farklılığı, mehirin bizzat koca tarafından verilmesi veya verilmesinin taahhüt edilmesinden kaynaklanır.

Düğünde takılan altınlar genelde kadına hediye niteliğinde olduğundan, mehirden ayrı olarak değerlendirilir. Fakat taraflar açıkça “düğünde takılacak altınların mehir sayılacağı” şeklinde anlaşmışlarsa, bu altınlar mehir kapsamına dâhil edilebilir. Burada sözleşme iradesi ve bu iradenin ispatı büyük önem taşır.

Mehir Alacağı İçin Dava Nasıl Açılır?

Mehir alacağı davası, kadının mehirin ödenmemesi nedeniyle yaşadığı mağduriyeti gidermek için tercih ettiği hukuki yoldur. Kadın, ilgili mahkemeye (Aile Mahkemesi veya Asliye Hukuk Mahkemesi) bir dava dilekçesi sunar. Dilekçede mehirin varlığı, miktarı ve ödenmemiş olmasına dair iddialar detaylı olarak açıklanır.

Dilekçeye, mehir senedi, tanık listesi, tapu kayıtları (eğer taşınmaz mehir söz konusuysa) gibi belgeler eklenir. Davacı kadın, mehirin yazılı delil veya tanıkla ispatını sağlamak zorundadır. Mahkeme, taraflar arasındaki uyuşmazlığı inceler ve mehir alacağına ilişkin nihai kararı verir.

Mehir Alacağı Nasıl İspat Edilir?

Mehir alacağını ispat etmenin en yaygın yolu, yazılı mehir senedini mahkemeye sunmaktır. Senet koca tarafından imzalanmışsa kocanın bu borcu ödemeye yanaşmaması durumunda mahkeme nezdinde son derece güçlü bir delil niteliği taşır. Eğer resmi şekilde düzenlenmişse, geçerliliği daha da kuvvetlidir.

Senedin olmadığı ya da şekil şartlarının eksik kaldığı hâllerde, tanık beyanları, örf ve adet kuralları, dini nikâh törenindeki sözlü taahhütlerin varlığı gibi unsurlar dikkate alınır. Özellikle mehirin değeri küçükse ve taşınmaz nitelikte değilse, tanık delili önem kazanır. Mahkeme, tüm delilleri değerlendirerek karar verir.

Kadına Takılan Altınlar Mehir Sayılır Mı?

Düğün veya nişan sırasında davetliler tarafından kadına takılan altınlar, genellikle kadının kişisel malı kabul edilir. Bu altınlar, doğrudan koca tarafından mehir olarak verilmediği sürece mehirden ayrı değerlendirilir. Yani misafirlerin taktığı altınlar, kadına ait ziynet eşyası statüsünde olur.

Ancak taraflar, “Düğünde kadına takılan altınların mehir yerine geçmesi” konusunda özel bir anlaşma yapmış ve bu durumu ispatlayabilmişlerse, bu altınlar mehir olarak kabul edilebilir. Bu tür uyuşmazlıklarda mahkeme, taraf beyanlarını ve tanık ifadelerini inceleyerek karar verir.

Mehir Alacağı Üçüncü Kişilerden İstenir Mi?

Mehir alacağı, doğrudan kocaya veya kocanın mirasçılarına yöneltilebilen bir taleptir. Çünkü mehir, kocanın kadına karşı üstlendiği bir borç olup üçüncü kişileri ilke olarak bağlamaz. Kocanın vefatı hâlinde, mehir borcu miras hukuku kapsamında mirasçılara intikal eder.

Mehir alacağını üçüncü kişilerden istemek, ancak istisnai durumlarda mümkün olabilir. Örneğin koca, mirasçılarının dışında bir üçüncü şahsa “mehir ödemesini devredeceğine dair” hukuken geçerli bir anlaşma yapmışsa, bu anlaşma çerçevesinde kadının talebi üçüncü kişiye yöneltilebilir. Bunun dışında mehir borcundan genellikle yalnızca borçlu ve mirasçıları sorumludur.

Mehir Alacağı Hangi Durumlarda Talep Edilebilir?

Mehir alacağı, evlilik devam ederken veya evlilik sona erdiğinde talep edilebilir. Mehr-i muaccel, evlenme akdiyle birlikte doğrudan alacak hâline gelir; bu nedenle evliliğin sürdüğü esnada dahi kadının ödeme talep etme hakkı mevcuttur. Koca ödemekten kaçınırsa dava yoluna gidilebilir.

Mehr-i müeccel ise boşanma, ölüm veya evliliğin başka bir nedenle sona ermesiyle birlikte muaccel hâle gelir. Bu noktada kadın, boşanma kararının kesinleşmesinden ya da kocanın ölümünden sonra mehir alacağını talep edebilir. Böylece mehir, kadının geleceğe dönük maddi güvence ihtiyacını karşılar.

Mehir Alacağı İçin Dava Ne Zaman Açılabilir?

Mehir alacağı davası, alacağın muaccel olduğu andan itibaren genel zamanaşımı süresi içinde her zaman açılabilir. Evlilik devam ederken mehr-i muaccel için kadının talebini koca reddettiğinde, mehir muaccel hâle gelir ve dava açılabilir. Mehr-i müeccel için, boşanma kararı kesinleştikten veya eşin ölümüyle evlilik sona erdikten sonra dava açılabilir.

Zamanaşımı süresi, alacağın muaccel olduğu tarihten başlar ve genellikle 10 yıl sürer. Bu süre içerisinde dava açılmadığı takdirde mehir alacağı zamanaşımına uğrar ve artık koca ya da mirasçıları tarafından ödenmek zorunda kalınmayabilir.

Mehir Alacağı Davası Hangi Mahkemede Açılır?

Mehir alacağı davası, genellikle Aile Mahkemesi’nde açılır. Aile Mahkemesi’nin bulunmadığı yerlerde ise Asliye Hukuk Mahkemesi, Aile Mahkemesi sıfatıyla davaya bakar. Burada mehir alacağının niteliği dikkate alınır; aile hukukuyla ilgili olan yönü gereğince Aile Mahkemesi görevli kabul edilir.

Eğer mehir senedi bir senet alacağı olarak düzenlenmiş ve boşanma davasından ayrı bir talep olarak ileri sürülüyorsa, dava Asliye Hukuk Mahkemesi’ne de taşınabilir. Uygulamada, bu konuda mahkemeler yetki ve görevi kendi içtihatları doğrultusunda değerlendirir. Fakat kural olarak, aile hukuku ilişkisi içeren mehir davalarında Aile Mahkemesi daha uygun bir yargılama mercidir.

Mehir Sözleşmesi Nasıl Yapılır? Geçerlilik Şartları Nelerdir?

Mehir sözleşmesi, tarafların özgür iradeleriyle yaptıkları bir anlaşma olup yazılı veya resmi şekilde yapılabilir. Mehirin konusu para veya taşınır mal olduğunda, adi yazılı sözleşme yeterlidir. Bu sözleşmede miktar, ödeme şekli ve tarihi gibi hususların belirtilmesi geçerliliği artırır.

Taşınmazın mehir olarak vaat edilmesi durumunda ise resmi şekil şartına (noter veya tapu memuru huzurunda yapılmış sözleşme) uyulması gerekir. Şekil şartına uyulmazsa mehir sözleşmesi geçersiz hâle gelebilir. Ayrıca sözleşmenin hukuka, ahlaka ve kamu düzenine aykırı olmaması da geçerlilik için önemlidir.

Mehir Alacağı Davası İçin Gerekli Belgeler Nelerdir?

Mehir alacağı davasında kadının en etkili delili genellikle mehir senedidir. Senette koca ve varsa tanıkların imzası, mehirin miktarı ve ödeme şartları açıkça yazılı olmalıdır. Ayrıca evlilik cüzdanı, boşanma kararı, eşin ölüm belgesi gibi evliliğin durumu hakkında bilgi veren belgeler de dava dosyasında kullanılabilir.

Bunun yanı sıra, taraflar arasındaki yazışmalar, düğün veya nişan merasiminde mehirin konuşulduğuna dair görüntü ya da ses kayıtları (hukuka uygun elde edilmiş olma şartıyla) da delil niteliği taşıyabilir. Tanık listesi, mehir anlaşmasını teyit eden beyanları içereceğinden mahkeme sürecinde kritik önem arz eder.

Evlilik Devam Ederken Mehir Alacağı Talep Edilebilir Mi?

Evlilik devam ederken mehr-i muaccel niteliğindeki mehir her zaman talep edilebilir. Zira bu mehir, evlilik akdi ile birlikte kadına verilmesi gereken bir borçtur. Kocanın bu borcu yerine getirmemesi durumunda kadın, mehir alacağını yasal yollarla isteyebilir.

Dava açılması hâlinde, mahkeme evliliğin devam ettiğine bakmaksızın mehirin varlığı ve ödenmesi gerekliliği üzerine karar verir. Yargılama sonucu koca borçlu bulunursa, mehir bedelini kadına ödemek zorundadır. Bu durum, evlilik birliği içinde ortaya çıkabilecek haksızlıkların önüne geçer.

Boşanma Durumunda Mehir Alacağı Nasıl Talep Edilir?

Eşlerin boşanmaya karar vermesi ve mahkemenin boşanma davasını kabul etmesi hâlinde, mehr-i müeccel niteliğindeki mehir muaccel hâle gelir. Kadın, boşanma kararı kesinleştikten sonra mehir alacağını talep edebilir veya boşanma davası sırasında ayrıca mehir isteminde bulunabilir.

Davada, kadının mehirin varlığını ispat etmesi gerekir. Mehir senedi, tanıklar ve diğer delillerle mehirin belirlendiği ve ödenmediği gösterilirse, hâkim kocayı ödemeye mahkûm edebilir. Eğer koca bu bedeli ödemezse, kadın mahkemeye başvurarak tahsilâtını sağlayabilir.

Mehir Alacağı Davasında Hangi Deliller Kullanılır?

Mehir alacağı davasında en güçlü delillerin başında mehir senedi gelir. Bu senet, yazılı şekil şartına uygun olarak düzenlenmişse ve koca veya ilgili taraflarca imzalanmışsa, ispat bakımından büyük kolaylık sağlar. Ayrıca senedi destekleyen tanık beyanları, kadının mehir alacağını daha da sağlam temellere oturtur.

Senedin olmadığı durumlarda, telefon kayıtları, mesajlaşmalar, dini nikâh esnasında mehirin konuşulduğuna dair kaydedilmiş ses veya görüntüler (hukuka uygun biçimde edinilmişse) ve bölgesel örf ve adetlere dair bilgi veren tanık anlatımları da delil niteliğindedir. Mahkeme tüm delilleri bütüncül şekilde değerlendirerek sonuca varır.

Mehir Alacağı Davasında Tanık Beyanı Kabul Edilir Mi?

Evet, mehir alacağı davalarında tanık beyanları kabul edilir ve sıklıkla da başvurulan ispat araçları arasında yer alır. Özellikle yazılı mehir senedinin bulunmadığı veya içeriğinin yetersiz kaldığı durumlarda, tanıklar mehirin evlilik sırasında konuşulduğunu, miktarını ve ödeme şartlarını anlatabilir.

Elbette mahkeme, tanıkların taraflarla olan yakınlık derecesini, ifadesindeki tutarlılığı ve diğer delillerle uyumunu dikkate alarak karar verir. Bazı durumlarda tek başına tanık beyanı yeterli görülmeyebilir; ancak başka delillerle desteklendiğinde mahkemeye mehirin gerçekten kararlaştırıldığına dair güçlü bir kanaat sunabilir.

Mehir Senedi Zamanaşımı Nedir?

Mehir alacağı, Türk Borçlar Kanunu’ndaki genel zamanaşımı kurallarına tabi olup genellikle 10 yıllık süreyle sınırlıdır. Bu süre, mehirin “muaccel” hâle geldiği andan itibaren işlemeye başlar. Mehr-i muaccel, evlilik akdiyle birlikte ödenmesi gereken mehir türü olduğu için evlenmeyle birlikte muaccel hâle gelir ve zamanaşımı süresi de aynı tarihte başlar. Mehr-i müeccel ise evliliğin boşanma veya ölüm gibi bir sebeple sona ermesi hâlinde talep edilebilir duruma geldiğinden, zamanaşımı boşanma kararının kesinleştiği veya kocanın vefat ettiği tarihten itibaren işlemeye koyulur. Kadının 10 yıllık süre içinde alacağını talep etmemesi durumunda mehir, zamanaşımına uğrayabilir ve kocanın veya onun mirasçılarının bu alacağı ödememe yönünde yasal dayanağı oluşabilir. Bu nedenle hak kaybı yaşamamak için mehir alacağının, özellikle boşanma sonrasında, yasal sürede talep edilmesi büyük önem taşır.

Mehir Alacağı İçin Zamanaşımı Süresi Nedir?

Mehir alacağı, Türk Borçlar Kanunu’ndaki genel zamanaşımı süresi olan 10 yıla tabidir. Bu süre, alacak muaccel hâle geldiği andan, yani evlilik sırasında mehr-i muaccel için evlenme anından ya da boşanma veya ölüm durumunda mehr-i müeccel için evliliğin sona erdiği tarihten itibaren işlemeye başlar.

Dava açılması, icra takibi yapılması veya borçlunun yazılı olarak borcunu kabul etmesi gibi durumlarda zamanaşımı kesilir ve yeniden işlemeye başlar. Kadın, bu 10 yıllık sürede hakkını kullanmazsa mehir alacağı zamanaşımına uğrayabilir ve bu durum kocanın veya mirasçılarının ödemekten kaçınmasına yasal zemin oluşturur.

Mehir Alacağı İle Mal Paylaşımı Davası Aynı Anda Açılabilir Mi?

Evet, boşanma aşamasında taraflar mehir alacağı ve mal paylaşımı davasını aynı anda açabilirler. Çünkü mehir alacağı, kişisel bir bağışlama vaadi olup kadının şahsi talebidir. Mal paylaşımı ise evlilik süresince edinilmiş malların tasfiyesi amacıyla açılan ayrı bir davadır.

Her iki davanın birlikte görülmesi mümkündür, ancak mahkemeler talep konularının farklı hukuki dayanakları olduğunu dikkate alarak inceleme yapar. Mal paylaşımı, Türk Medeni Kanunu’nun mal rejimi hükümlerine dayanırken, mehir alacağı Türk Borçlar Kanunu’ndaki bağışlama vaadi hükümlerine göre değerlendirilir.

Mehir Alacağı Dava Masrafları Kim Tarafından Karşılanır?

Hukuk yargılamasında genel ilke gereği, yargılama giderleri ve vekâlet ücreti davayı kaybeden tarafa yükletilir. Mehir alacağı davasında, kadın haklı bulunursa ve koca bu mehir borcunu ödemeye mahkûm edilirse, dava masrafları ve vekâlet ücreti de genellikle kocanın üzerine bırakılır.

Ancak davanın reddi veya kadının talebinde haksız bulunması hâlinde, yargılama giderleri kadına yüklenir. Yargılama esnasında peşin ödenen harç ve gider avansı, haklı çıkan tarafa dava sonunda iade veya karşı taraftan tahsil edilir. Böylece yargılama giderlerinin adaletli dağıtılması sağlanır.

Anlaşmalı Boşanma Davasında Mehir Alacağı 

Anlaşmalı boşanma davalarında, taraflar boşanmanın tüm mali sonuçları üzerinde uzlaşarak bir protokol düzenler. Bu protokolde mehir alacağına dair bir hüküm yer alıyorsa, tarafların mutabakata vardığı esaslar doğrultusunda mehir talebi kararlaştırılabilir. Kadın ve erkek hangi koşullarda ve ne miktarda mehir ödeneceğini protokole yazabilirler.

Mahkeme, tarafların karşılıklı rızasıyla hazırladığı protokolü onayladığında, mehir konusunu da kapsayan tüm uzlaşma hükümleri kesinleşir. Protokolde mehirden bahsedilmemişse, kadın daha sonra mehir alacağı için ayrı bir dava açabilir. Böylece taraflar aralarındaki anlaşmaya göre süreci şekillendirmiş olur.

Düğünde Takılan Altınlar Mehir Alacağına Dahil Midir?

Düğünde kadına takılan altınlar, genellikle misafirlerin hediyesi niteliğinde olup kadının kişisel malı sayılır. Bunlar kocadan kaynaklanan bir taahhüt olarak verilmediği sürece mehir kapsamına girmemektedir. Ancak taraflar, takılan altınların mehir olarak sayılacağı konusunda açık anlaşma yapmış ve bu durum mahkemede ispatlanabilmişse, altınlar mehir kabul edilebilir.

Bu noktada önemli olan, takıların kocanın taahhüdü ile mi verildiği yoksa misafirlerin hediyesi mi olduğudur. Mehirin varlığı ya da yokluğu konusunda çıkacak uyuşmazlıklarda mahkeme, tarafların niyetini, tanık anlatımlarını ve yerel örf-adetleri göz önünde bulundurarak karar verir.

Evlilikte Mehir Zorunlu Mudur?

Türk hukukunda mehir bedelinin belirlenmesi veya mehir sözleşmesi yapılması zorunlu değildir. Mehir, İslam hukukundan gelen ve günümüze dek örf-adetlerle varlığını sürdüren bir uygulamadır. Taraflar dilerlerse evliliğin başında veya devamında mehir konusunda anlaşabilirler. Hiçbir yasal düzenleme, “evlenirken taraflar mehir belirlemek zorundadır” şeklinde bir mecburiyet getirmez. Ancak kadını koruyucu niteliği nedeniyle mehir, çiftler arasında sıklıkla tercih edilen bir uygulamadır. Sözleşme serbestisi gereği, hukuka aykırı olmadığı sürece bu anlaşma geçerli kabul edilir.

Mehir Alacağı Davalarına Hangi Avukat Bakar?

Mehir alacağı davaları, aile hukuku kapsamındaki uyuşmazlıklar arasında değerlendirildiğinden, alanında uzman aile hukuku avukatları tarafından takip edilir. Aile hukuku avukatı, boşanma, nafaka, velayet ve mehir gibi konulara hâkimdir ve gerekli stratejik adımları atmak konusunda deneyimli olur.

Aile hukuku avukatının, mehir alacağına ilişkin Yargıtay içtihatlarını ve Türk Borçlar Kanunu ile Türk Medeni Kanunu hükümlerini iyi bilmesi, davanın başarılı şekilde sonuçlanmasına katkı sağlar. Bu sayede kadının hak kaybı yaşamadan mehirine kavuşması veya kocanın haksız talebe karşı korunması mümkün hâle gelir.

Mehir Senedi Yoksa Ne Olur?

Yazılı mehir senedinin bulunmaması, mehir alacağı talebinin imkânsız olduğu anlamına gelmez. Bu durumda kadın, tanık beyanlarına, dini nikâhtaki sözlü taahhütlere veya örf ve adet uygulamalarına dayanarak mehir varlığını kanıtlamaya çalışır. Özellikle bölgesel geleneklerde mehirin sık görülmesi, mahkeme nezdinde önem arz edebilir.

Bu tür davalarda mahkeme, tarafların dinlenmesi, tanıkların beyanlarının değerlendirilmesi ve diğer olguların incelenmesi sonucunda mehirin gerçekten kararlaştırılıp kararlaştırılmadığına hükmeder. Eğer mehirin varlığına dair güçlü deliller mevcutsa, mehir alacağı senetsiz de olsa hükme bağlanabilir.

Mehir Senedi Sözlü Hazırlanabilir Mi?

Türk Borçlar Kanunu’ndaki bağışlama vaadi hükümleri uyarınca, mehir senedinin yazılı şekil şartına tabi olduğu kabul edilir. Dolayısıyla “mehir senedi” ifadesi, yazılı bir sözleşmeyi ifade eder. Yalnızca sözlü yapılmış anlaşmalar, resmî anlamda senet sayılmaz ve şekil şartı yerine getirilmemiş olur.

Ancak sözlü olarak kararlaştırılan mehirin varlığı, tanık ve diğer yardımcı delillerle ispatlanabilir. Uygulamada mahkemeler, yazılı senet olmamasına rağmen tarafların mehir konusunda mutabakata vardıklarını kanıtlayan güçlü beyan ve olguları yeterli delil kabul edebilir. Yine de geçerlilik ve ispat gücü bakımından yazılı mehir senedi her zaman daha avantajlıdır.

Mehir Senedini Kim İmzalar?

Mehir senedi, kocanın kadına vermeyi taahhüt ettiği değerli mal veya parayı içeren bir bağışlama vaadi niteliğindedir. Senedin geçerli olabilmesi için, en azından kocanın (bağışlama vaadinde bulunan) imzasının bulunması şarttır. Kadın da güvence açısından senedi imzalayabilir, ancak kocanın imzası esas belirleyici unsurdur.

Bazen taraflar, dini nikâh kıyan imam veya şahitler huzurunda senede imza atabilirler. Şahitlerin imzası, senedin ispat gücünü artırır ancak hukuki zorunluluk değildir. Taşınmaz konulu mehir söz konusu ise, tapu memuru veya noter huzurundaki resmi şekil şartı gereği, ilgili memurlar da senet düzenlemesinde bulunur.

Mehir Senedinin İptali

Mehir senedinin iptali, bağışlama vaadi sözleşmesini ortadan kaldırmayı amaçlar. İptal, genellikle sözleşme şartlarının yerine getirilmemesi, senedin taraf iradesini yansıtmaması veya şekil şartına aykırılık gibi durumlarda gündeme gelir. Kimi zaman koca, “mehirin ödenmiş olduğunu” veya “mehir sözleşmesinin geçersiz olduğunu” iddia ederek iptal davası açabilir.

Mahkeme, iptal talebini incelerken taraf beyanlarına, sözleşmenin hazırlanış şekline, mehirin ödenip ödenmediğine ve hukuka-ahlaka uygunluğuna bakar. Eğer senet hukuka aykırı değilse ve koca taahhüdünü ispatlanabilir sebeplerle geçersiz kılamıyorsa, iptal talebi reddedilir ve mehir sözleşmesi geçerliliğini korur.

Mehrin Geri Alınması Mümkün Müdür?

Mehir, bağışlama vaadi niteliğinde olduğundan, Türk Borçlar Kanunu’nda yer alan bağışlamanın geri alınmasına ilişkin hükümler burada da uygulanabilir. Örneğin, kadının kocaya veya onun yakınlarına karşı ağır bir suç işlemesi, ciddi şekilde borçlunun yükümlülüklerini ihlal etmesi veya bağışlayanı tehlikeye sokması gibi sebeplerle bağışlamanın geri alınması gündeme gelebilir.

Ancak mehirin geri alınması, son derece istisnai hâllerde mahkeme tarafından değerlendirilir. Kural olarak mehir, kadına verilmişse veya verilmeyi bekliyorsa, koca keyfi olarak vazgeçemez. Bağışlamanın iptal sebepleri sınırlıdır ve bu sebeplerin varlığını ispat, geri almak isteyen tarafa düşer. Böylece mehir, kadının hak ettiği güvence işlevini korumaya devam eder.

Sonuç

Mehir alacağı, İslam hukukundan doğmuş ancak günümüzde Türk hukukunda da Yargıtay içtihatlarıyla kabul görmüş bir alacak hakkıdır. Kadının evlilik sırasında veya evliliğin sona ermesi hâlinde ekonomik güvenceye sahip olmasını amaçlayan mehir, genellikle bağışlama vaadi sözleşmesi niteliğinde değerlendirilir. Bu bağlamda, mehir senedi hukuki bir delil olarak kabul edilir ve mahkemelerde güçlü bir ispat aracı olarak kullanılır.

Türk hukukunda mehir doğrudan yasal bir düzenlemeye sahip olmamakla birlikte, Borçlar Kanunu’nun bağışlama hükümleri çerçevesinde ele alınır. Şekil şartlarına uygun olarak düzenlenen mehir anlaşmaları geçerli sayılır ve mehir alacağı, mahkemeler nezdinde talep edilebilir. Mehr-i muaccel, evlilik sırasında talep edilebilirken, mehr-i müeccel boşanma veya eşin ölümü gibi durumlarda muaccel hâle gelir.

Mehir alacağı davası, kadının kocasından veya kocanın mirasçılarından mehir bedelini tahsil etmek için açtığı bir dava türüdür. Dava, Aile Mahkemesi’nde veya Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açılabilir ve ispat için mehir senedi, tanık beyanları ve diğer deliller kullanılabilir. Genel zamanaşımı süresi 10 yıl olmakla birlikte, alacağın muaccel olduğu tarihten itibaren işlemeye başlar.

Sonuç olarak, mehir alacağı, kadının mali haklarını koruyan önemli bir hukuki mekanizmadır. Bu nedenle, mehir taahhüdü verilmişse ve ödenmemişse, kadın yasal yollarla hakkını arayabilir. Dava sürecinin sağlıklı bir şekilde yürütülmesi için, sürecin uzman bir avukat tarafından takip edilmesi büyük önem taşımaktadır.  Çelik & Baştürk Hukuk ve Danışmanlık Ofisi olarak mehir alacağı davası konusunda destek sunuyoruz. Av. Tolga ÇELİK  ve Av. M. Nur BAŞTÜRK olarak müvekkillerimizin her aşamada yanındayız.

Bu Yazıyı Paylaş

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Son Yazılar

Hakkımızda

İstanbul Avrupa yakasının Şişli ilçesinde faaliyet gösteren ve hukukun çeşitli alanlarında uzman avukatları ile hukuki danışmanlık ve avukatlık hizmeti veren Çelik & Baştürk Hukuk Ve Danışmanlık Ofisi Av. Tolga ÇELİK ve Av. Müesser Nur BAŞTÜRK tarafından kurulmuştur…