Maddi Manevi Tazminat Dava Dilekçesi Nasıl Yazılır?
Maddi manevi tazminat dava dilekçesi yazarken dikkat edilmesi gereken hususlar bulunmaktadır. Dava dilekçesinin yanlış yazılması, yanlış taleplerde bulunulması taraflar için telafisi imkansız zararların ortaya çıkmasına sebep olabilecektir. Dava dilekçesinin yazılması uzmanlık ve hukuk bilgisi gerektirmektedir. Dava dilekçesi hazırlanırken yalın bir dil kullanılmalı dava konusu ve davacının kimlik bilgileri ile birlikte delil gibi olguların da yerine getirilerek yazılması gerekmektedir. Makalemizde maddi manevi tazminat dava dilekçesi örneğine yer verdik. Unutulmamalıdır ki her somut olay kendine özel olup her somut olayın özelliklerine göre dilekçe hazırlanmalıdır.
Maddi ve manevi tazminat dava dilekçesi nasıl yazılır konusunda avukatlar meslekleri gereği daha ayrıntılı ve teferruatlı bilgilere ve yeterli donanımlara sahiptirler. Dolayısıyla dava dilekçesi hazırlanması aşamasında uzman avukatlardan hukuki destek alınmalı ve profesyonel bir dilekçe hazırlanmalıdır.
Maddi ve manevi tazminat dava dilekçesi hazırlanırken davanın konusuna göre maddi manevi tazminat dava dilekçesi örneği şeklinde taslak olarak bulunabilen dilekçelerden yararlanılabileceği gibi özgün olarak hazırlanan içerikler ile de mahkemelere başvuru yapılabilmektedir.
Maddi manevi tazminat dava dilekçesi hazırlanırken pek çok önemli nokta bulunmaktadır. Bu noktalara dikkat edilmesi halinde dava süreci hızlı sonuçlanacak ve istenilen sonuç elde edilecektir. Çelik & Baştürk Hukuk ve Danışmanlık Ofisi avukatları Av. Tolga ÇELİK müvekkillerimize son derece profesyonel olarak hizmet vermekteyiz.
İSTANBUL AİLE MAHKEMESİ SAYIN HAKİMLİĞİ’NE
DAVACI :
ADRES :
VEKİLİ : Av. Tolga ÇELİK & Av. Müesser Nur BAŞTÜRK
ADRES : Adres Antettedir
DAVALI:
ADRES :
KONU : Maddi ve manevi tazminat taleplerimizi içerir dava dilekçemizdir.
HARCA ESAS DEĞER: Şimdilik 100,00 TL maddi tazminat ile davacı müvekkilin uğramış
olduğu manevi çöküntü nedeniyle 20.000,00 TL manevi tazminat.
AÇIKLAMALAR :
Davacı müvekkil ile davalı arasında müvekkilin çalıştığı işyerinde olay günü aralarında sözlü tartışma çıkmış ve davalı bir anda elinde bulunan bıçak ile müvekkile saldırmış ve müvekkili bacağından yaralamıştır. Müştekinin yaralanması adli tıp şube müdürlüğünce hazırlanan rapora göre BTM ile giderilebilecek şekilde olup müvekkil olay günü tedavi altına alınmıştır.
İstanbul Adli Tıp Şube Müdürlüğü’nün düzenlemiş olduğu ………….. sayılı ve 12.09.2020 tarihli rapor “sol guluteal bölge inferiorunda transvers hatta 1 cm lik laserasyon, çekilen BT anjioda ekstravazasyon saptanmadığı, akut osseöz patoloji saptanmadığı. Arızasının: Kişinin yaşamını tehlikeye sokan bir durum olmadığı, Kişi üzerindeki etkisinin basit tıbbi müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte olduğu” şeklindedir. (EK-1)
Davalı müvekkilin şikayeti üzerine SSÇ ………….. hakkında İstanbul 2. Çocuk Mahkemesi’nin ……… Esas sayılı 07.04.2021 tarihli kararıyla SSÇ’nin üzerine atılı müvekkile karşı yaralama eylemi sabit görülmüş ve eylemine uyan TCK 86/2 madde gereğince neticeden 2220,00 TL ADLİ PARA CEZASI İLE CEZALANDIRILMASINA karar verilmiş akabinde söz konusu karar HÜKMÜN AÇIKLANMASININ GERİ BIRAKILMASINA çevrilmiştir. (EK-2) Gerek SSÇ’nin ceza dosyasındaki ikrarı gerek mahkeme kararı ile de sabit olduğu üzere davalı müvekkili bıçakla yaralamıştır.
Davacı müvekkil olay sonrası İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinde tedavi altına alınmış ve hastane raporlarından (EK-3) anlaşılacağı üzere geçici iş göremez vaziyettedir. Davacı müvekkil sağlığına kavuşmak için hastane, yol ve ilaç masrafları yapmış ve raporlarından anlaşılacağı üzere 57 gün çalışamamıştır. Davacı müvekkilin söz konusu iş göremezlik raporu aldığı dönemlerde net maaşı 2,809,63’dir. Müvekkil rapor dönemlerinde çalışamaması sebebiyle maddi zarara uğramıştır.
Fiil ehliyetine sahip bulunmayan küçükler tarafından haksız eylem işlenmesi durumunda ev başkanı TMK’nın 369. Maddesi uyarınca zarar görene karşı sorumludur.
TMK 369: Ev başkanı, ev halkından olan küçüğün, kısıtlının, akıl hastalığı veya akıl zayıflığı bulunan kişinin verdiği zarardan, alışılmış şekilde durum ve koşulların gerektirdiği dikkatle onu gözetim altında bulundurduğunu veya bu dikkat ve özeni gösterseydi dahi zararın meydana gelmesini engelleyemeyeceğini ispat etmedikçe sorumludur.
Ev başkanının sorumluluğu kusura dayanmayan yasal gözetim ve özen ödevinin yerine getirilmemesinden kaynaklanan bir sebep sorumluluğudur. TMK’nın 369. Maddesinde ev başkanının objektif özeni yerine getirmediği bir karine olarak kabul edilmiştir. Küçüklerin ergin oluncaya kadar ana ve babalarının velayeti altında olmaları kanundan doğan bir ev başkanlığı ilişkisidir. Türk Medeni Kanunu’nda anne baba ile birlikte eşit yetkilere sahiptir. Aile başkanı vasfı her iki eşe ortak olarak tanınmıştır. Anne ve baba gözetime muhtaç çocuğun üçüncü bir kişiye verdiği zarardan müteselsilen sorumludur. Davacının zarara uğramasına yol açan haksız fiilin gerçekleştirildiği tarih 05.4.2020’dir. Davalı bu tarihlerde fiil ehliyetine sahip olmayan küçük sıfatında olup kendisinin haksız eylemlerinden dolayı ev başkanı ………….. ve …………’da zarar görene karşı sorumludur. Davacının zarara uğramasına yol açan haksız fiilin gerçekleştiği tarihte, haksız fiili geçekleştiren davalı ergin değildir. Dolayısıyla ………………. ve …………… gözetime muhtaç çocuklarının davacıya verdiği zarardan müteselsilen sorumludur. Kural olarak, her dava açıldığı tarihteki koşullara göre değerlendirilir ise de; haksız fiil nedeniyle verilen zarar olay gününde meydana geldiğinden, hukuki sorunun da olay günündeki koşullara göre çözümlenmesi zorunludur.
1- Davacı tarafın davalı …’a yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Dava, davalılar … ile …’ın haksız fiilinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkin olup, TBK’nun 49. maddesine dayanılarak haksız fiilin failleri ile TMK’nun 369. maddesine dayanılarak ev başkanı sıfatıyla babaları olan davalılar … ile … aleyhine açılmıştır. Fiil ehliyetine sahip bulunmayan küçükler tarafından haksız eylem işlenmesi durumunda sorumluluk iki çeşittir. TBK’nun 41. maddesi uyarınca küçük haksız eylemin faili olarak, ev başkanı ise TMK’nun 369. maddesi uyarınca zarar görene karşı sorumludurlar. Her iki sorumluluk da birbirinden farklı hukuki nedenlere dayalı olup, zarar gören küçüğe ve ev başkanına karşı birlikte veya ayrı ayrı davalar açabilir. Aynı zarardan, her ikisi de kendi malvarlıkları ile ayrı ayrı sorumlu olurlar. Diğer taraftan, mahkeme kararlarında nelerin yazılacağı HMK’nun 297. maddesinde belirtilmiştir. Buna göre karar, tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri kapsar. Hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. Bu biçim, yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hâl yeni tereddüt ve ihtilaflar yaratır. Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; haksız eylem nedeniyle ev başkanı olan …’ın tazminatla sorumlu tutulmasına rağmen, haksız eylemin faili olan davalı … hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmemiş olması usul ve yasaya aykırıdır.
2- Davacı tarafın davalı … ve …’a yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
4787 sayılı Aile Mahkemesinin Kuruluş Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun’un 4. maddesinde; Türk Medeni Kanunu’nun ikinci kitabından doğan dava ve işlerin aile mahkemesinde çözümleneceği belirtilmektedir. Davacının zarara uğramasına yol açan haksız fiilin gerçekleştiği tarihte, haksız fiili geçekleştirdiği ileri sürülen davalı …’ın ergin olmadığı anlaşılmaktadır. Kural olarak, her dava açıldığı tarihteki koşullara göre değerlendirilir ise de; haksız fiil nedeniyle verilen zarar olay gününde meydana geldiğinden, hukuki sorunun da olay günündeki koşullara göre çözümlenmesi zorunludur. Eş söyleyişle, haksız fiili gerçekleştiren kişi, davanın açıldığı tarihte ergin olsa bile, bu durum TMK’nun 369. maddesinde düzenlenmiş bulunan ev başkanının sorumluluğunu ortadan kaldırmamaktadır. Öte yandan, eldeki davada, davalılar arasında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunmaktadır. İhtiyari dava arkadaşlığı durumunda, davalılardan biri hakkındaki dava genel mahkemenin, diğeri hakkındaki dava özel bir mahkemenin görevine giriyorsa, özel nitelikteki mahkemede davanın görülmesi gereklidir.
-3- Buna göre, mahkemece; TMK’nun 369. maddesinin, aynı kanunun İkinci Kitabının İkinci Kısmında düzenlendiği ve aile mahkemesinin özel mahkeme olduğu gözetilerek, davalılardan … ve … yönünden de toplanan deliller değerlendirilerek ulaşılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile bu davalılar yönünden görevsizlik kararı verilmiş olması doğru görülmemiştir. (TC YARGITAY 3. HUKUK DAİRESİ 18.09.2018 Tarih 2016/13877 Esas, 2018/8652 Karar)
Bütün bunlardan ayrı olarak müvekkil işyerinde saygın ve hatırı sayılır bir kişi olup çalışma arkadaşlarının önünde tartaklanmış ve bıçaklanmak suretiyle cismani zarar verilip duygusal olarak rencide edilmiş, elem ve kedere gark edilmiştir. Borçlar Kanunun 49. Maddesinde; “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. ” 51. Maddesinde; “Hâkim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler.” 56. Maddesinde; “Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir.” 58. Maddesinde ise; “Kişilik hakkının zedelenmesinden zarar gören, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat adı altında bir miktar para ödenmesini isteyebilir.” hükümlerine yer verilmiştir.
Açıklanan tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde müvekkilin maddi ve manevi olarak zarara uğradığı ve zararın giderilmesi gerektiği sabittir. Zira bacağından bıçaklanan müvekkil bu süreç içerisinde ağrı ve sızılara maruz kalmış uzun bir süre sendeleyerek yürümüştür. Bu nedenle davacı müvekkilin maddi ve manevi tazminini sağlamak amacıyla iş bu davayı açma zorunluluğu hasıl olmuştur. Yukarıda mezkur açıklamalar doğrultusunda davalının haksız eylemi sonucu manevi olarak telafisi mümkün olmayan zarara uğrayan müvekkilimizin, kişilik haklarının zedelenmesinden dolayı uygun miktarda manevi tazminatın hüküm altına alınmasını talep ederiz. Bu hususta önemle belirtmek gerekir ki manevi tazminatın zarar vereni “cezalandırma işlevi” göz ardı edilmemelidir. Zarar görene manevi tazminat ödenmekle, onun “öç alma duygusu” yatıştırılmakta; zarar verenin malvarlığının (tazminat ödemesi nedeniyle) azalması, zarar göreni ruhsal yönden rahatlatmaktadır. Buna göre manevi tazminat cezalandırıcı ve önleyici bir niteliğe sahiptir. Takdir edilecek tazminat miktarı davacı da oluşan manevi çöküntüyü dindirecek miktarda olmalıdır.
YARGITAY 4. HUKUK DAİRESİ’NİN 19.12.2019 TARİH, 20171981 E. 2019/6196 K. SAYILI İLAMINDA “Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; dava konusu olayın davacının kafa bölgesine silahtan sayılan sopa ile vurma şeklinde gerçekleşmesi, buna göre kasten yaralama suçunun sabit olması, olay tarihinin 2013 yılı olması ve tarafların ekonomik ve sosyal durumları ile yukarıda açıklanan ilkeler gözetildiğinde, davacı yararına hüküm altına alınan manevi tazminat miktarının az olduğu anlaşılmıştır. Hal böyle olunca davacı yararına daha üst seviyede manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi yerinde görülmemiş, bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir.” denilmiştir.
Açıklanan nedenlerle hüküm altına alınacak manevi tazminat miktarı belirlenirken iş bu hususların ve İstanbul 2. Çocuk Mahkemesinin …………. E sayılı dosyasındaki tüm bilgi ve belgelerin bir bütün halinde nazara alınmasını talep ederiz.
Manevi tazminat davalarında yasal faizin olay tarihinden itibaren işletilebilmesi yerleşik Yargıtay içtihatlarıyla da sabittir. Bu sebeple takdir edilecek manevi tazminatta olay tarihi olan 15.03.2020 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesini de talep ederiz.
YARGITAY 4. HUKUK DAİRESİ’NİN 02.03.2020 TARİH, 2017/4699 E. 2020/1037 K. Sayılı ilamında “Haksız eylemden kaynaklanan zararın ödetilmesi amacıyla açılan davalarda, istek halinde hüküm altına alınan tazminata olay tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerekir. Somut olayda; davacı, dava dilekçesinde uğranılan manevi zararın olay tarihi olan 18/08/2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsilini istemiş olup mahkemece manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne karar verilmesine rağmen davacının faiz talebi yönünden hüküm kurulmaması doğru olmamıştır.” demiştir.
HUKUKİ DELİLLER: Davalı yanın delillerine karşı yeni delil ve ek delil sunmak hakkımız saklı kalmak kaydıyla; İstanbul 2. Çocuk Mahkemesi’nin …………… Esas Sayılı 05.08.2021 tarihli kararı, Hastane Raporları, Adli Tıp Şube Müdürlüğü’nün ……………. Sayılı ve 12.09.2020 Tarihli Raporu, Fatura, Makbuz ve İlgili Diğer Belgeler, Bilirkişi İncelemesi, Tanık, Yemin ve Her Türlü Yasal Delil.
HUKUKİ SEBEPLER: BK, HMK ve ilgili diğer yasal mevzuat.
İSTEM : Yukarıda açıkladığımız nedenlerle,
Davalı tarafın menkul ve gayrimenkullerinin üzerine teminatsız olarak dava değeri tutarında ihtiyat-i tedbir koyulmasına,
Fazlaya dair tüm talep ve dava haklarımız saklı kalmak kaydıyla HAKLI VE YERLİ DAVAMIZIN KABULÜ ile şimdilik 100,00 TL maddi tazminat ile davacı müvekkilin uğramış olduğu manevi çöküntü nedeniyle 20.000,00 TL manevi tazminatın haksız fiilin gerçekleştiği tarih olan 05.04.2020 tarihinden itibaren işleyecek olan yasal faizi ile birlikte, yargılama giderleri ve ücret-i vekaletin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ederiz. 10.02.2021
Av. Tolga ÇELİK
EKLER
Onaylı Vekaletname Örneği
Adli Tıp Raporu
Geçici İş Göremezlik Raporu
SSÇ hakkında İstanbul 2. Çocuk Mahkemesi’nin ……….. Esas Sayılı ……… Tarihli Kararı