Elbir İş Merkezi Kat:9 No:6/11
Mecidiyeköy Şişli/İstanbul

Kiraya Verenin Ölümü Halinde Kira Bedeli

Bu yazıda, “Kiraya Verenin Ölümü Halinde Kira Bedeli konusunu detaylı bir şekilde ele alacak, hem hukuki düzenlemeleri hem de bu düzenlemelerin taraflar üzerindeki etkilerini kapsamlı bir şekilde inceleyeceğiz. Kiraya verenin ölümü durumunda kira sözleşmesinin geçerliliği devam eder, ancak bu durum hem mirasçılar hem de kiracı açısından hukuki yükümlülüklerin yeniden değerlendirilmesini gerektirir. Türk Borçlar Kanunu uyarınca, kiraya verenin ölümü ile birlikte mirasçılar, kira sözleşmesine taraf olur. Bu süreçte kira bedelinin tahsili, icra takibinin başlatılması ve mirasçılar arasındaki hakların paylaşımı gibi konular dikkatle ele alınmalıdır.

Kiraya Verenin Vefatı Durumunda Kira Sözleşmesinin Geçerliliği

Kiraya verenin ölümü, kira sözleşmesinin sona ermesine neden olmaz. Türk Borçlar Kanunu’na göre, kira sözleşmesi taraflar arasında devam eder ve mirasçılar kiraya verenin yerine geçer. Ancak, bu durumda taşınmaz üzerindeki haklar mirasçılar arasında elbirliği mülkiyetine tabi hale gelir. Elbirliği mülkiyeti sona ermeden, mirasçıların tek başına kira bedeli talep etmesi veya hukuki işlem başlatması mümkün değildir. Böyle bir durumda kiraya ilişkin hakların kullanımı açısından tüm mirasçıların ortak hareket etmesi gerekir. Aksi takdirde, hukuki usule aykırılık sebebiyle geçersiz olur.

Kira Bedelinin Tahsilinde Mirasçıların Hukuki Durumu

Kiraya verenin ölümü sonrası kira bedelinin tahsili için mirasçılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı oluşur. Bu, bir hakkın birden fazla kişi tarafından ortak olarak kullanılması gereken durumları ifade eder. Kira bedelinin tahsili için icra takibi başlatıldığında şu hususlar dikkate alınmalıdır:

  • Tüm mirasçıların birlikte hareket etmesi gereklidir. Eğer sadece bir kısım mirasçı icra takibi başlatırsa, diğer mirasçıların rızası olmadan yapılan işlemler hukuki olarak geçersiz sayılır.
  • Tereke temsilcisi atanabilir. Eğer mirasçılar arasında anlaşmazlık varsa veya bazı mirasçılar hukuki süreçte yer almak istemiyorsa, tereke temsilcisi atanarak işlemler bu kişi üzerinden yürütülebilir.
  • Aktif husumet yokluğu oluşabilir. Eğer tüm mirasçılar sürece dahil edilmezse, davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddi söz konusu olur.

Hukuki Süreçlerde Dikkat Edilmesi Gerekenler

Kiraya verenin ölümü durumunda, hukuki süreçlerin doğru bir şekilde yürütülmesi büyük önem taşır. Mirasçıların kira bedelini tahsil etme veya kiracı ile ilgili bir uyuşmazlığı çözme konusunda aşağıdaki adımları takip etmesi gerekir:

  • Kira bedelinin ödenmemesi durumunda, icra takibi başlatılması tüm mirasçıların ortak kararı ile gerçekleştirilmelidir. Elbirliği mülkiyeti devam ettiği sürece bireysel işlem yapılması mümkün değildir.
  • Eğer kiracı, kira bedelinin ödenmesine itiraz ederse, mirasçıların birlikte hareket ederek itirazın iptali davası açması zorunludur. Bu davanın bireysel olarak açılması durumunda mahkeme, davayı aktif husumet yokluğu nedeniyle reddeder
  • Mirasçılar arasında anlaşmazlık varsa, tereke temsilcisi atanması önerilir. Bu temsilci, mirasçıların tüm haklarını temsil eder ve işlemleri yürütür.

Zorunlu Dava Arkadaşlığı Nedir?

Zorunlu dava arkadaşlığı, bir hakkın birden fazla kişi tarafından birlikte veya birden fazla kişiye karşı kullanılmasının zorunlu olduğu hallerde ortaya çıkar. Bu tür bir dava arkadaşlığı, dava konusu hakkın niteliğinden kaynaklanır ve maddi hukuk kuralları tarafından belirlenir. Zorunlu dava arkadaşları, dava sürecinde birlikte hareket etmek zorundadır. Çünkü dava konusu hak tek bir bütündür ve dava arkadaşları arasında çok sıkı bir hukuki ilişki bulunmaktadır.

Zorunlu dava arkadaşlığında mahkeme, dava sonunda tüm dava arkadaşları hakkında tek ve ortak bir karar verir. Bu durumda, dava konusu olan hak tek bir hak olarak ele alınır ve müddeabih (talep konusu) birden fazla kişiye bölünmez. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.07.2009 tarihli ve 2009/21-286 E., 2009/328 K. sayılı kararında, zorunlu dava arkadaşlığının bu özelliği açıkça vurgulanmıştır. Bu nedenle, zorunlu dava arkadaşlığı durumlarında davanın tüm tarafları mahkemede birlikte hareket ederek hakkın korunmasını sağlamak zorundadır.

Kiraya Verenin Ölümü Halinde Kira Bedeli Sonuç

Kiraya verenin ölümü, kira sözleşmesinin sona ermesine neden olmaz. Ancak, mirasçılar arasında oluşan elbirliği mülkiyeti, kira bedelinin tahsili ve hukuki işlemler açısından bazı zorluklar yaratabilir. Mirasçıların, hukuki işlemleri ortak şekilde yürütmesi ve gerektiğinde tereke temsilcisi atanması bu sorunların önüne geçebilir. Kiracının ise kira bedelini doğru yere ödemesi ve zorunlu giderlerini belgelerle kanıtlaması büyük önem taşır. Çelik & Baştürk Hukuk ve Danışmanlık Ofisi olarak Kiraya Verenin Ölümü Halinde Kira Bedeli konusunda destek sunuyoruz. Av. Tolga ÇELİK  ve Av. M. Nur BAŞTÜRK olarak müvekkillerimizin her aşamada yanındayız.

Kiraya Verenin Ölümü Halinde Kira Bedeli Sık Sorulan Sorular

1. Kiraya verenin ölümü ile kira sözleşmesi sona erer mi?

Hayır, kira sözleşmesi devam eder ve mirasçılar kiraya verenin yerine geçer.

2. Kira bedelini kim tahsil eder?

Kira bedelini tüm mirasçılar ortak olarak tahsil etmelidir. Elbirliği mülkiyeti sona ermeden bireysel tahsil mümkün değildir.

3. Mirasçılar arasında anlaşmazlık varsa ne yapılmalıdır?

Bu durumda, tereke temsilcisi atanarak hukuki işlemler temsilci üzerinden yürütülebilir.

4. İcra takibi kim tarafından yapılmalıdır?

İcra takibi tüm mirasçılar tarafından ortak şekilde yapılmalıdır. Aksi takdirde takip geçersiz sayılabilir.

Bu Yazıyı Paylaş

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Son Yazılar

Hakkımızda

İstanbul Avrupa yakasının Şişli ilçesinde faaliyet gösteren ve hukukun çeşitli alanlarında uzman avukatları ile hukuki danışmanlık ve avukatlık hizmeti veren Çelik & Baştürk Hukuk Ve Danışmanlık Ofisi Av. Tolga ÇELİK ve Av. Müesser Nur BAŞTÜRK tarafından kurulmuştur…