Elbir İş Merkezi Kat:9 No:6/11
Mecidiyeköy Şişli/İstanbul

Eşin Uyuşturucu Madde Kullanması Boşanma Davası

Eşin Uyuşturucu Madde Kullanması Boşanma Davası

Bu makalede eşin uyuşturucu madde kullanması halinde boşanma davasındaki karşılıklarını anlatacağız.

Uyuşturucu Madde Bağımlılığı Nedeniyle Boşanma

Türk Medeni Kanunu’nda uyuşturucu madde bağımlılığı özel boşanma sebepleri arasında sayılmamıştır.  Fakat uyuşturucu madde bağımlılığının ortaya çıkardığı ya da çıkarabileceği sorunlara rağmen eşlerden evlilik birliğinin devamını beklemek genel boşanma sebepleri arasında yer almakta olup mümkün değildir. Bu sebeple eşlerden biri madde bağımlısı ise diğer eş evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanma davası açabilir. Bu halde hakimin boşanma kararı verebilmesi için, eşlerden biri evlilik birliği devam ederken madde kullanmalı ve bu durum evliliği çekilmez hale getirmelidir.

Yine eşinin uyuşturucu madde kullandığını iddia eden eş, küçük düşürücü suç işleme nedeniyle ve eşinin haysiyetsiz hayat sürdüğünü belirterek boşanma davası açabilir. Kanunda küçük düşürücü suçun ne olduğu açıkça belirtilmemektedir. Kanunumuzda bir kişinin uyuşturucu madde kullanması, uyuşturucu maddeyi temin etmesi, uyuşturucu maddeyi bulundurması suç olarak düzenlenmiştir. Dolayısıyla diğer eş bu durumlarda eşinin haysiyetsiz hayat sürdüğünü ve küçük düşürücü suç işlediğini belirterek boşanma davası açabilir.

Evlilik Devam Ederken Eşlerden Birinin Uyuşturucu Kullanması

Yukarıda da ifade ettiğimiz üzere, madde bağımlılığı sebebiyle boşanma kararına hükmedebilmesi için uyuşturucu maddeler evlilik birliği devam ederken kullanılmalıdır. Dolayısıyla evlenmeden önce eşin uyuşturucu madde kullandığı iddiasıyla açılan bir boşanma davası reddedilecektir. Yüksek mahkeme kararları da boşanmaya hükmedebilmesi için madde bağımlılığının evlilik birliği içerisinde kullanıldığının kanıtlanması gerektiğine hükmetmiştir.

Eşin Uyuşturucu Madde Kullanması Evlilik Birliğini Temelinden Sarsmalıdır

Madde bağımlılığı sebebiyle açılan boşanma davalarında uyuşturucu madde bağımlılığı sebebiyle evliliğin çekilmez hale geldiğinin ve evlilik birliğinin temelden sarsıldığının kanıtlanması gerekmektedir. Örneğin hem kadın hem erkek ikisi de madde bağımlısı ise artık madde bağımlılığı gerekçesine dayanılarak boşanmaya hükmedilmesi kanun koyucunun amacına ters düşmektedir. Bu sebeple açılan boşanma davasında evlilik eşlerden birinin madde bağımlılığı nedeniyle olumsuz etkilenmeli ve diğer eş bakımından bu durumun çekilmez hale geldiğinin ispat edilmesi gerekmektedir.

Uyuşturucu Madde Bağımlılığı İspatı

Eşinin uyuşturucu madde bağımlısı olması sebebiyle dava açan eş, eşinin uyuşturucu madde kullandığını ve bu sebeple evliliklerinin çekilmez hale geldiklerini kanıtlamalıdır.  Aksi halde davasını ispat edemeyen eşin davası reddedilecektir. Davayı açan eş, hukuka aykırı olmayan delillerle eşinin madde bağımlılığını ispat etmelidir. Boşanma davasında hukuka aykırı delil hakkında daha detaylı bilgi için Boşanma Hukuka Aykırı Delil adlı makalemizi okuyabilirsiniz. Madde bağımlılığı çoğu zaman, şiddeti, alkol ve kumar bağımlılığını, hakaret ve tehdit gibi birçok davranışını da tetiklemektedir. Bu hususları, tanık beyanı, hukuka uygun olarak elde edilen ses ve görüntü, sağlık raporu gibi deliller ile ispat edilmesi halinde, mahkeme boşanma kararı verecektir. Çoğu zaman WhatsApp mesajları da hukuka uygun delil kabul edilerek, hükme esas alınmaktadır.

Eşin Uyuşturucu Madde Kullanması Boşanma Davasında Kusur

Eşin uyuşturucu madde kullanması sebebiyle açılan boşanma davasında boşanmaya sebep olan eş diğer eşe göre ağır kusurlu veya tam kusurlu olarak değerlendirilmektedir. Nafaka, tazminat, ve velayet konularında boşanma davasında hangi eşin kusurlu olduğu önemli bir husustur. Çünkü boşanma davasında kusurlu olan eş, kusuru nedeniyle neden olduğu olumsuz etkileri gidermelidir.

Eşin Uyuşturucu Madde Kullanması Boşanma Davasında Nafaka

Boşanma sebebiyle yoksulluğa düşecek eş diğer eşe göre daha kusurlu değilse lehine yoksulluk nafakası hükmedilecektir. Diğer eş, aldatma gibi başka bir sebeple madde bağımlısı eşten daha fazla kusurlu değilse, yoksulluk nafakası talebi kabul edilecektir. Bunun yanında boşanma neticesinde velayeti kendisine bırakılmayan eş, çocuk üzerindeki bakım yükümlülüğü devam ettiği için aleyhine iştirak nafakası hükmedilecektir.

Eşin Uyuşturucu Madde Kullanması Boşanma Davasında Maddi Tazminat

TMK madde 174’de boşanmada maddi tazminat hususu hüküm altına alınmıştır. Hükme göre evlilikteki mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma sebebiyle zedelenen kusursuz ya da daha az kusurlu taraf maddi tazminat talebinde bulunabilir. Uyuşturucu madde bağımlısı olan eşin bu alışkanlık ve bağımlılığın ortaya çıkardığı olumsuz davranışları sebebiyle boşanma talebinde bulunan kişi maddi tazminat talep edebilecektir. Maddi tazminatın boşanma davası ile birlikte talep edilmesi veya boşanma davasından sonra ileri sürülmesi mümkündür.

Eşin Uyuşturucu Madde Kullanması Boşanma Davasında Manevi Tazminat

Boşanmaya neden olan olaylar sebebiyle kişilik hakları saldırıya uğrayan taraf, kusurlu taraftan manevi tazminat talep edebilecektir. Uyuşturucu madde bağımlılığı tek başına diğer eşin kişilik haklarını ihlal ettiğini söyleyemeyiz. Ama uyuşturucu madde bağımlılığı çoğu zaman fiziksel, psikolojik ve ekonomik şiddete, hakarete, tehdide ve kimi zaman sadakat yükümlülüğünü ihlal niteliğindeki davranışlara sebep olmaktadır.  Bu durumlarda diğer eşin kişilik haklarının ihlal edildiğini söyleyebiliriz. Şöyle ki Yargıtay’ın yerleşik içtihatları da fiziksel şiddeti kişilik hakkı ihlali olarak değerlendirmiştir.

Eşin Uyuşturucu Madde Kullanması Durumunda Velayet

Boşanma davasında daima çocuğun yüksek yararı göz önünde bulundurulur. Şöyle ki taraflar böyle bir talepte bulunmasa dahi hakim kendiliğinden çocuğun üstün yararını gözeterek velayet konusunda kararını verecektir. Çocuğun üstün yararı gözetildiğinde, uyuşturucu madde bağımlısı olan ebeveyne çocuğun korunması ve temsil edilmesi için düzenlenen velayet hakkının verilmesi mümkün değildir. Hatta şöyle ki halihazırda bir boşanma davası olmasa dahi, velayet hakkına sahip olan anne ya da babanın uyuşturucu madde bağımlısı olduğu kanıtlanmışsa kendisinden çocuk ya da çocukların velayeti alınacaktır. Uyuşturucu madde kullanılması Ceza Kanunu kapsamında suç teşkil etmektedir. Kişinin bu sebeple hapis cezası alması durumunda velayeti alması zaten olanaksızdır.

İstanbul Mecidiyeköy’de aile hukuku avukatı olarak faaliyetlerine devam eden Çelik & Baştürk Hukuk Ve Danışmanlık Ofisi’ne ve Boşanma Avukatı için avukat kadromuza iletişim sayfasından ulaşabilirsiniz.

Eşin Uyuşturucu Madde Kullanması Yargıtay Kararları

Eşin Uyuşturucu Madde Kullanması Halinde Velayet

Kişisel ilişki kurulurken analık ve babalık duygularından önce çocuğun üstün yararı dikkate alınmalıdır. Dosyada toplanan delillere ve erkeğe yüklenen kusurlara göre davalı- karşı davacı erkeğin şiddet içerikli davranışlarda bulunduğu, alkol ve uyuşturucu madde kullandığı, Amatem’de tedavi gördüğü anlaşılmaktadır. O halde mahkemece, velayeti anneye verilen ortak çocuk ile baba arasında yatılı kişisel ilişki kurulması konusunda uzman raporu alınarak ve diğer tüm deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle çocuğun üstün yararını tehlikeye düşürmeyecek ve amaca da uygun şekilde kişisel ilişki tesisi gerekirken, açıklanan husus nazara alınmadan eksik incelemeyle hüküm tesisi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.(Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, 27.10.2021 T., 2021/6445 E., 2021/7818 K.)

Kocanın Uyuşturucu Madde Kullanması

Yapılan soruşturma ve toplanan delillerden; davacı-davalı kocanın, eşine fiziksel şiddet uyguladığı ve hakaret ettiği,evlilik birliğinin kendisine yüklediği yükümlülükleri yerine getirmediği, tüp bebek tedavisi sırasında eşiyle ilgilenmediği ona destek olmadığı, tanıkların huzurunda “15-16 yaşımdan beri uyuşturucu kullanıyorum bana kimse karışamaz” dediği ; buna karşılık davalı-davacı kadının da, eşine sürekli hakaret ettiği, eşinin akrabalarını istemediği anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu durum karşısında evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda, davacı-davalı koca daha ağır kusurlu ise de, davalı-davacı kadın da az da olsa kusurludur. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir.(Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, 27.11.2013 T., 2013/14497 E., 2013/27700 K.)

Uyuşturucu Suçundan Ceza Almak 

Yapılan soruşturma, toplanan delillerle davalının uyuşturucu madde ticaretinden hükümlü olduğu, uyuşturucu kullandığı ayrıca hırsızlık suçundan birden fazla kez yargılanarak ceza aldığı ve mahkemece dinlenen davacı tanıklarının anlatımlarıyla da işbu vakıaların doğrulandığı anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davacı dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, boşanmaya (TMK.m.166/1) karar verilecek yerde, yetersiz gerekçe ile davanın reddi doğru bulunmamıştır. (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, 11.01.2016 T., 2015/10522 E., 2016/148 K.)

Eşin Uyuşturucu Kullanması

Yapılan soruşturma ve toplanan delillerden davalı erkeğin uyuşturucu kullandığı, davacıya tehdit ve hakaret içeren mesajlar gönderdiği anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davacı dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, boşanmaya karar verilecek yerde, yetersiz gerekçe ile davanın reddi doğru bulunmamıştır. (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, 25.04.2018 T., 2016/17487 E., 2018/5659 K.)

Uyuşturucu Madde Kullanmaktan Ceza Evine Girmek 

Yapılan yargılama ve toplanan delillerden; davalı erkeğin, eşine sürekli fiziksel şiddet uyguladığı, alkol alıp erkek arkadaşlarına hizmet ettirdiği, uyuşturucu madde kullandığı ve halen cezaevinde hükümlü olduğu anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davacı dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, boşanmaya karar verilecek yerde, yetersiz gerekçe ile davanın reddi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir. (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, 24.09.2018 T., 2016/23323 E., 2018/9946 K.)

Bu Yazıyı Paylaş

Son Yazılar

Hakkımızda

İstanbul Avrupa yakasının Şişli ilçesinde faaliyet gösteren ve hukukun çeşitli alanlarında uzman avukatları ile hukuki danışmanlık ve avukatlık hizmeti veren Çelik & Baştürk Hukuk Ve Danışmanlık Ofisi Av. Tolga ÇELİK ve Av. Müesser Nur BAŞTÜRK tarafından kurulmuştur…