Elbir İş Merkezi Kat:9 No:6/11
Mecidiyeköy Şişli/İstanbul

Eşim İlişkiye Girmiyor Boşanmak İstiyorum

Eşim İlişkiye Girmiyor Boşanmak İstiyorum

Boşanma aşamasındaki eşler çoğu zaman eşim ilişkiye girmiyor boşanmak istiyorum söylemleri ile hukuki yardım talebinde bulunuyorlar. Evlenmenin sosyal amacı yanında cinsel arzuları tatmin etme gayesi de bulunmaktadır. Tarafların cinsel organları normal yapıda olmasına rağmen, psikolojik sebeplerle de olsa uzun evlilik süresi içerisinde eşlerin cinsel ilişkiden kaçınması, kızlık muayenesine dair raporlardan anlaşılıyorsa bu durum evlilik birliğini temelinden sarsar. Birlikte yaşanılan uzun süre içerisinde cinsel ilişkinin gerçekleşmemesi karşısında eşlerde birbirine karşı haklı bir nefretin en azından isteksizliğin meydana geleceği şüphesizdir. Böyle bir durumu davacı açısından kusur olarak kabul etmek mümkün değildir. Ne zaman gerçekleşeceği belirli olmayan ve ondan sonra da devam edip etmeyeceği şüpheli bulunan cinsel yakınlaşmayı beklemek için davacıyı zorlamak açık bir haksızlıktır. Bu şartlar altında davacıdan evlilik birliğini devam ettirmesi beklenemez. Aile birliğinin temelinden sarsıldığı (TMK madde 166/1) kabul edilerek boşanmaya karar verilmesi gerekir. Potansiyel erkek müvekkillerin tarafımıza yönelttikleri problemlerden bir tanesi karim benimle ilişkiye girmiyor ya da evlendik ama cinsel ilişkiye giremiyoruz boşanmak istiyorum şeklindedir. Eşin cinsel ilişkiden kaçınması hususu da boşanma nedeni olup “ Kadının Cinsel İlişkiden Kaçınması” adlı makalemizde bu husus detaylı şekilde anlatılmıştır. Eşim cinsel ilişkiye girmiyor boşanmak istiyorum diyen okurlarımızın konunun önemine binaen makalemizi detaylı şekilde okumalarını öneririz.

Bu boşanma nedeninde önemli hususlardan bir diğeri de evliliğin üzerinden ne kadar zaman geçtiğidir. Cinsel birleşmenin gerçekleşememesi sebebiyle boşanmaya konu olabilmesi için evlilikten itibaren kısa sayılmayacak makul bir sürenin geçmiş olması gerekmektedir. Yargıtay verdiği bir kararında evliliğin üzerinden 15 gün süre geçmesini makul süre olarak kabul etmemiştir.

Adlı Tıp Kurumu Cinsel Muayene

Eşler arasında cinsel birleşmenin gerçekleşip gerçekleşmediği hususunda ihtilaf yoksa herhangi bir rapor alınmasına gerek yoktur. Buna karşılık eşlerden biri cinsel ilişkinin gerçekleşmediğini iddia ederken diğer eş aksini iddia ediyorsa bu halde Adli Tıp Kurumu’ndan kadının bakire olup olmadığı hususunda rapor alınması gerekmektedir.

Cinsel Birleşmenin Gerçekleşmemesi Yargıtay Kararları

Erkekten Kaynaklanan Nedenlerle Cinsel

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 20.06.2019 Tarih,  2019/3621 E. 2019/7521 K. sayılı kararında şu neticeye varmıştır. Mahkemece, taraflar eşit kusurlu bulunarak tarafların boşanmalarına karar verilmiştir. Yapılan yargılama ve toplanan delillerden; mahkemece belirlenen ve gerçekleşen kusurlu davranışların yanında davalı-karşı davacı erkekten kaynaklanan nedenlerle cinsel birlikteliğin sağlanamadığı anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu durum karşısında boşanmaya neden olan olaylarda erkeğin ağır kusurlu olduğunun kabulü gerekir. Bu husus gözetilmeden tarafların eşit kusurlu olduğunun kabulü doğru olmamış ve bozmayı gerektirmiştir

Eşin Cinsel İlişkiden Kaçınması

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 25.06.2018 Tarih,  2016/22239 E. 2018/8017 K. sayılı kararında şu neticeye varmıştır. Mahkemece; boşanmaya sebebiyet veren vakıalarda davalı kadın tam kusurlu kabul edilerek tarafların boşanmalarına karar verilmiş ıse de yapılan yargılama ve toplanan delillerden; davacı erkeğin dava dilekçesinde eşinin kendisine hakaret ettiği, evlilik birliğinin kendisine yüklediği sorumlulukları yerine getirmediği vakıalarına dayanmadığı anlaşılmaktadır. Davacının dayanmadığı vakıaların hükme esas alınması mümkün değildir (HMK m.25/1). Bu nedenle belirtilen vakıalar kadına kusur olarak yüklenemez. Bu durumda boşanmaya sebep olan olaylarda davalı kadının herhangi bir kusuru ispatlanmadığı gibi, tarafların cinsel birleşmeye engel olacak bir rahatsızlıkları bulunmayıp, kadının cinsel ilişkiden kaçındığı da ispatlamadığından, “cinsel birlikteliği gerçekleştiremeyen” erkeğin boşanmaya sebebiyet veren olaylada tam kusurlu olduğunun kabulü gereklidir. Mahkemece davacı erkeğin davasının reddi gerekirken, kabulüne karar verilmesi usul ve kanuna aykırı ise de, erkeğin kabul edilen boşanma davası temyizin kapsamı dışında bırakılmak suretiyle boşanma hükmü kesinleştiğinde bu husus bozma nedeni yapılmamış, sadece yanlışlığa değinilmekle yetinilmiştir.

Uzun Süre Cinsel İlişkiye Girmeyen Kadın

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 20.05.2019 Tarih,  2018/8182 E. 2019/6318 K. sayılı kararında şu neticeye varmıştır. Yapılan yargılama ve toplanan delillere göre taraflar 01/08/2015 tarihinde evlenmiş dava ise 30/03/2017 tarihinde açılmıştır. Evliliğin fiilen yaklaşık 2 yıl devam ettiği ve cinsel birleşmenin gerçekleşmesi için eşlerden beklenen makul sürenin geçmesine rağmen cinsel birlikteliğin sağlanamadığı anlaşılmaktadır. Her ne kadar Tokat Devlet Hastanesinin 06/03/2017 tarihli uzman psikiyatr doktor imzası ile hazırlanan raporda kadının cinsel birlikteliğin sağlanılmasına engel psikiyatrik bir engelinin olmadığı belirtilmiş ise de aynı hastanenin kadın doğum uzmanı tarafından hazırlanan durum bildirir raporunda hastada vajinusmuş tespit edildiğinden hymen muayenesinin net olarak değerlendirilemediği belirtilmektedir. Yine yargılama sırasında ilk derece mahkemesinin de gerekçesinde belirtildiği üzere davalı kadının savunmasına ilişkin hastane bilgisi dahi vermemesi dikkate alındığında; kadının tedaviye yanaşmadığı anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu durum karşısında boşanmaya neden olan olaylarda davacı-davalı kadının, davalı-karşı davacı erkeğe oranla daha ziyade kusurlu olduğunun kabulü gerekir. Durum böyleyken tarafların boşanmaya neden olan olaylarda eşit derecede kusurlu oldukları yönündeki kusur belirlemesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir. 2- Yukarıda 1. bentte açıklandığı üzere boşanmaya neden olaylarda davacı-karşı davalı kadın daha fazla kusurlu olup, Türk Medeni Kanunu’nun 174/2. maddesi koşulları erkek yararına oluşmuştur. Bu duruma göre davalı-karşı davacı erkek yararına uygun miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, hatalı kusur belirlemesine göre erkeğin manevi tazminat talebinin kaldırılması doğru görülmemiştir.
3-Yukarıda 1. bentte açıklandığı üzere ağır kusurlu kadın yararına yoksulluk nafakasına hükmedilmesi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.

Cinsel Birleşmemenin Gerçekleşmemesi Sebebiyle Boşanma İçin Makul Bir Süre Geçmelidir

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 06.03.2019 Tarih,  2018/5437 E. 2019/2300 K. sayılı kararında şu neticeye varmıştır. Evliliğin fiilen yaklaşık 15 gün devam ettiği ve cinsel birleşmenin gerçekleşmesi için eşlerden beklenen makul sürenin geçmediği, erkeğin eşine bu konuda makul süre tanımadığı, kadının tedaviden kaçındığının ispatlanamadığı anlaşılmaktadır. Buna göre; kadının cinsel birliktelikten kaçınması ve buna yönelik tedaviye yanaşmaması vakıalarının kendisine kusur olarak yüklenmesi ve bu kusur belirlemesine göre erkeğin davasının kabulüne karar verilmesi doğru değildir. Boşanmaya sebep olan olaylarda eşini tekrar almak üzere ailesinin evine bırakan ancak geri almayarak birlikte yaşamaktan kaçınan ve eşine “seni istemiyorum” şeklinde telefon mesajları gönderen davalı-karşı davacı erkeğin tamamen kursurlu olduğunun kabulü gerekir. O halde, davacı-karşı davalı kadının boşanma davasının kabulüne, davalı-karşı davacı erkeğin boşanma davasının reddine karar verilmesi gerekirken mahkemece, delillerin takdirinde hataya düşülerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.

Koşulları Varsa Adli Tıp Kurumu’nda Cinsel Muayene Yapılmalıdır

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 06.03.2019 Tarih,  2018/5437 E. 2019/2300 K. sayılı kararında şu neticeye varmıştır. Davalı kadının anatomik olarak rahminin olmadığı ve bu nedenle doğurganlık yeteneği olmadığı anlaşılmış ise de; bu durum kusur olarak nitelendirilemez. Ancak toplanan delillerden tarafların cinsel ilişkiyi gerçekleştirmede zorlandıklarının anlaşılmasına göre, davalının tam teşekküllü bir devlet hastanesi veya bir üniversite hastanesine sevk edilip, cinsel organının cinsel ilişkiyi gerçekleştirecek yapıda olup olmadığı konusunda rapor alınarak; gerçekleşecek sonucu uyarınca bir karar verilmesi gerekirken; bu yön nazara alınmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

Cinsel Birliktelikten Kaçınmaya Yönelik Duyuma Dayalı Tanık Beyanlarına İtibar Edilemez

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 07.11.2018 Tarih,  2018/17 E. 2018/12637 K. sayılı kararında şu neticeye varmıştır. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle mahkemece erkeğe yüklenen “eşi ile cinsel birliktelikten kaçınması” vakıasına yönelik tanık beyanlarının duyuma dayalı olduğundan bu vakıanın ispatlanamadığının, bu nedenle erkeğe kusur olarak yüklenemeyeceğinin, yine mahkemece erkeğe yüklenen “eviyle ilgilenmediği, geç geldiği, bazen ise hiç gelmediği” vakıasının ise ispatlanamadığının, bu nedenle bu vakıanın da erkeğe kusur olarak yüklenemeyeceğinin, yine de mahkemece kabul edilen ve gerçekleşen tarafların diğer kusurlu davranışlarına göre boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davalı-karşı davacı erkeğin, davacı-karşı davalı kadına nazaran daha ağır kusurlu olduğunun anlaşılmasına göre, tarafların yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA

Psikolojik Cinsel Sorunlar Nedeniyle Cinsel Birleşmenin Gerçekleşmemesi Boşanma Sebebi Oluşturur

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 07.11.2012 Tarih,  2012/7131 E. 2012/26359 K. sayılı kararında şu neticeye varmıştır. Evlenmenin sosyal amacı yanında, cinsel arzuları tatmin etme gayesi de vardır. Tarafların cinsel organları normal yapıda olmasına rağmen, psikolojik sebeple de olsa uzun evlilik süresi içinde cinsel ilişki kuramadıkları kızlık zarı muayenesine dair rapordan anlaşılmaktadır. Bu hal evlilik birliğini temelinden sarsar. Birlikte yaşanan uzun süre içinde cinsel ilişkinin başarılamamış olması karşısında eşlerde birbirine karşı haklı bir nefretin, en azından isteksizliğin doğacağı şüphesizdir. Böyle bir durumu davacı açısından bir kusur olarak kabul etmek mümkün değildir. Ne zaman gerçekleşeceği belli olmayan ve ondan sonrada devam edip etmeyeceği şüpheli bulunan cinsel yakınlaşmayı beklemek için davacıyı zorlamak açık bir haksızlıktır. Bu koşullar altında davacıdan evlilik birliğini devam ettirmesi beklenemez. Aile birliğinin temelinden sarsıldığı (TMK.md.166/1) kabul edilerek boşanmaya karar verilmesi gerekirken davanın yetersiz gerekçe ile reddedilmesi usul ve kanuna aykırıdır.

Cinsel Birlikteliği Gerçekleştiremeyen Eşin Tedaviye Yanaşmaması Kusurlu Bir Eylem Oluşturur

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 11.12.2019 Tarih,  2019/438 E. 2019/12180 K. sayılı kararında şu neticeye varmıştır. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle mahkemece erkeğe kusur olarak yüklenen eşini aşağılayıp, hakaret ettiği, küçük düşürdüğü, boşanmadan evleneceğini söylediği vakıalarının ispatlanamadığı, bu sebeple erkeğe kusur olarak yüklenemeyeceği, kadının cinsel birlikteliğin gerçekleşmemesi yönünden tedaviye yanaşmadığı tarafların gerçekleşen ve kabul edilen kusurlu davranışlarına göre boşanmaya sebebiyet veren vakıalarda davacı-karşı davalı erkeğin ağır, davalı-karşı davacı kadının ise az kusurlu olduğunun anlaşılmasına göre, davacı-karşı davalı erkeğin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.

Fiziksel Şiddet Cinsel Beraberlikten Kaçınmaya Göre Daha Ağır Kusurdur

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 09.04.2012 Tarih,  2011/12103 E. 2012/8854 K. sayılı kararında şu neticeye varmıştır. Eşine fiziksel şiddet uygulayan davalı koca, cinsel beraberlikten kaçınan davacı kadına göre boşanmaya neden olan olaylarda daha ağır kusurludur. Durum böyleyken, mahkemece tarafların eşit kusurlu kabul edilmesi ve bu kusur belirlemesine bağlı olarak davacı kadının tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi isabetsiz olmuş ve bozmayı gerektirmiştir.

Cinsel Rahatsızlığın Niteliği ve Tedavi Edilebilir Olup Olmadığı Konusunda Rapor Alınmadan Karar Vermek Doğru Değildir

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 27.09.2012 Tarih,  2012/5474 E. 2012/22310 K. sayılı kararında şu neticeye varmıştır. Davacı, boşanma davasında talebini, davalının genital rahatsızlığı nedeniyle cinsel ilişkiden kaçındığı iddiasına dayandırdığına göre mahkemece davalının cinsel rahatsızlığının niteliği ve tedavi edilebilir nitelikte olup olmadığı konusunda tıbbi araştırma yapılmadan eksik inceleme ile davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuş; bozmayı gerektirmiştir.

Cinsel Yönden Fiziksel Herhangi Bir Kusuru Bulunmadığı Halde Cinsel Birleştirmeyi Gerçekleştirmeyen Koca Boşanmaya Neden Olan Olayda Tamamen Kusurludur

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 23.02.2010 Tarih,  2010/210 E. 2010/3264 K. sayılı kararında şu neticeye varmıştır. Cinsel yönden fiziksel herhangi bir kusuru bulunmadığı halde cinsel birleşmeyi gerçekleştiremeyen davalı koca boşanmaya neden olan olaylarda tamamen kusurludur. Türk Medeni Kanununun 174/1. maddesi mevcut veya beklenen bir menfaati boşanma yüzünden haleldar olan kusursuz ya da daha az kusurlu tarafın, kusurlu taraftan uygun bir maddi tazminat isteyebileceğini, 186. maddesi, eşlerin evi birlikte seçeceklerini, birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve mal varlıkları ile katılacaklarını öngörmüştür. Toplanan delillerden boşanmaya sebep olan olaylarda maddi tazminat isteyen eşin diğerinden daha ziyade ve eşit kusurlu olmadığı anlaşılmaktadır. Boşanma sonucu bu eş, en azından diğerinin maddi desteğini yitirmiştir. O halde mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile kusurları ve hakkaniyet ilkesi (TMK.md,4 BK.md.42 ve 44 ) dikkate alınarak davacı kadın yararına uygun miktarda maddi tazminat verilmelidir. Bu yönün dikkate alınmaması doğru görülmemiştir.

Kadına Cerrahi Olarak Yapılması Mümkün Her Vajen İle Cinsel İlişki Şekli, Erkek Açısından Katlanılması Zor Bir Olay Haline Gelir Ve Bu Durum Koca Bakımından Ortak Hayatı Çekilmez Hal Alır

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 13.10.2010 Tarih,  2009/14616 E. 2010/16811 K. sayılı kararında şu neticeye varmıştır. Yapılan soruşturma ve toplanan delillerle; davalının yapılan muayenesinde, anatomik olarak cinsel ilişki kurmaya yeterli gelişmiş bir vajeninin bulunmadığı, cinsel ilişkide bulunabilmesi için bir vajinanın cerrahi olarak yapılabileceği, adli tıp ve kadın hastalıkları ve doğum uzmanlarından alınan 4.9.2008 ve 25.3.2009 tarihli raporlardan anlaşılmaktadır. Evlenmenin sosyal amacı yanında nesli devam ettirme ve cinsel arzuları tatmin etme gayesi de vardır. Cinsel arzuları tatmin, cinsel ilişki eşlerin cinsel organlarının anatomik ve fizyolojik yapısının bunu sağlamaya elverişli olması halinde gerçekleşebilir. Kadına cerrahi olarak yapılması mümkün bir vajen ile cinsel ilişki şekli, erkek açısından katlanılması çok zor bir olay haline gelir ve bu hal koca bakımından ortak hayatı çekilmez kılar. Öyleyse davanın kabulü ve tarafların boşanmalarına (TMK.m.166/1) karar verilmesi gerekirken isteğin reddi doğru değildir.

Eşim Cinsel İlişkiye Girmiyor Boşanmak İstiyorum Son Olarak Dikkat Edilmesi Gerekenler

Eşlerin sık sık şikayetçi olduğu “eşim cinsel ilişkiye girmiyor boşanmak istiyorum” söylemlerinin hukuki süreçlerini ve sonuçlarını anlattık. Bu konuda telafisi imkansız zararlarla karşılaşmamak ve maddi kayıplar yaşamamak için alanında uzman bir boşanma avukatı ile çalışılmasını öneriyoruz. İstanbul’da faaliyet gösteren Çelik & Baştürk Hukuk Ve Danışmanlık Ofisi boşanma ve aile hukuku alanında çalışmalarını sürdürmekte olup bu alanda müvekkillerine hizmet sunmaktadır.

Bu Yazıyı Paylaş

Son Yazılar

Hakkımızda

İstanbul Avrupa yakasının Şişli ilçesinde faaliyet gösteren ve hukukun çeşitli alanlarında uzman avukatları ile hukuki danışmanlık ve avukatlık hizmeti veren Çelik & Baştürk Hukuk Ve Danışmanlık Ofisi Av. Tolga ÇELİK ve Av. Müesser Nur BAŞTÜRK tarafından kurulmuştur…