Elbir İş Merkezi Kat:9 No:6/11
Mecidiyeköy Şişli/İstanbul

İçindekiler

Evlilik Dışı Çocuğun Baba ile Hukuki Bağının Kurulması

Evlilik dışı doğan bir çocuğun baba ile hukuki bağının kurulması, Türk Medeni Kanunu’nda açıkça düzenlenmiş bir konudur. Bu konuda en önemli düzenleme, TMK’nın 282. maddesinde yer almaktadır. Bu maddeye göre, çocuk ile baba arasındaki soy bağı üç farklı şekilde kurulabilir: ana ile evlilik, tanıma işlemi veya babalık davası ile. Her yöntemin hukuki temeli ve uygulanış şekli farklıdır. Bu yazıda, söz konusu hukuki yollar detaylı bir şekilde ele alınacaktır.

Sonradan Evlenme (Ana ile Evlilik)

Evlilik dışında doğmuş bir çocuğun babası ile hukuki bağ kurmasının en doğal yollarından biri, çocuğun anne ve babasının sonradan evlenmesidir. Türk Medeni Kanunu’nun 292. maddesine göre, anne ve babanın birbirleriyle evlenmesi durumunda, çocuk kendiliğinden evlilik içinde doğmuş sayılır. Bu durumda, çocuğun baba ile soy bağı herhangi bir işlem yapılmasına gerek kalmaksızın kurulur.

Anne ve babanın evlenmesiyle çocuğun hukuki statüsü değişir. Çocuk, evlilik içinde doğan bir çocuk gibi kabul edilir ve babanın soyadını alır. Bu durum sadece hukuki bağ kurulmasıyla sınırlı değildir; aynı zamanda çocuğun babadan yasal miras hakkı da doğar. Baba ile çocuk arasında kurulmuş olan bu soy bağı, çocuğun gelecekte babanın malvarlığı üzerindeki haklarını da güvence altına alır.

Anne ile babanın evlenmesi durumunda çocuk, doğrudan babanın nüfusuna kaydedilir. Herhangi bir davaya, tanıma işlemine veya başka bir hukuki prosedüre ihtiyaç duyulmaz. Bu durum, özellikle taraflar arasında anlaşmazlık olmadığı ve her iki tarafın da çocuğun soy bağını kabul ettiği durumlarda hızlı ve kolay bir çözüm sunar.

Tanıma İşlemi ile Soy Bağı Kurulması

Evlilik dışı doğan bir çocuğun baba ile hukuki bağ kurmasının bir diğer yolu, tanıma işlemidir. Tanıma, babanın kendi iradesiyle çocuğun babası olduğunu resmi olarak beyan etmesi anlamına gelir. Bu beyan, yalnızca babanın tek taraflı iradesine dayanır ve annenin ya da çocuğun onayına ihtiyaç duyulmaz. Tanıma işlemi farklı şekillerde gerçekleştirilebilir. Bunlar arasında nüfus memuruna yazılı başvuru, mahkemeye başvuru, resmi bir senet düzenlenmesi ya da vasiyetname hazırlanması gibi yöntemler yer alır.

Tanıma işleminin gerçekleşmesi için çocuğun başka bir erkekle soy bağının kurulmamış olması gerekir. Eğer çocuk, başka bir erkekle hukuki soy bağına sahipse, öncelikle bu bağın ortadan kaldırılması gerekir. Tanıma işlemi tamamlandığında çocuk, doğrudan babanın nüfusuna kaydedilir ve soyadı babanın soyadı olarak değiştirilir. Ayrıca çocuk, babanın yasal mirasçısı haline gelir.

Tanıma işlemi, taraflar arasında herhangi bir ihtilaf olmadığı durumlarda hızlı bir çözüm sağlar. Ancak babanın tanımayı reddetmesi ya da soy bağını kabul etmemesi durumunda, anne veya çocuk tarafından babalık davası açılması gerekebilir.

Babalık Davası ile Soy Bağı Kurulması

Babalık davası, evlilik dışı doğan bir çocuğun baba ile soy bağını kurmak için başvurulan yargısal bir yöntemdir. Baba, çocuğu kendi rızasıyla tanımayı kabul etmediğinde ya da çocuğun soy bağının kurulmasına karşı çıktığında bu dava açılır. Babalık davası, çocuğun annesi, çocuğun kendisi (reşit olduktan sonra) veya çocuğun yasal temsilcisi tarafından açılabilir.

Babalık davasında en güçlü delil, DNA testidir. Mahkeme, çocuğun babası olduğu iddia edilen kişiden DNA örneği alınmasına karar verebilir. DNA testi sonuçları, davanın sonucunu büyük ölçüde belirler. Test sonuçlarının babalık iddiasını doğrulaması durumunda mahkeme, baba ile çocuk arasında soy bağının kurulmasına karar verir.

Bu dava, hak düşürücü sürelerle sınırlıdır. Anne, çocuğun doğumundan itibaren bir yıl içinde babalık davası açmalıdır. Davanın sonuçlanmasıyla birlikte baba ile çocuk arasında soy bağı kurulur ve bu ilişki çocuğun nüfus kaydına işlenir.

Babalık davasının sonuçları yalnızca soy bağı kurulmasıyla sınırlı değildir. Çocuk, babanın soyadını alır, babanın yasal mirasçısı olur ve babaya karşı nafaka talep etme hakkı kazanır. Aynı zamanda baba da çocuk üzerinde velayet hakkı talep edebilir.

Babalık Davası Nedir?

Babalık davası, evlilik dışında doğan bir çocuğun baba ile hukuki soy bağını kurmak amacıyla açılan bir davadır. Türk Medeni Kanunu’na göre, çocuk ile baba arasındaki soy bağı, babanın çocuğu tanıması ya da babalık davası sonucunda mahkeme kararı ile kurulur. Bu dava, genellikle baba ile çocuk arasında soy bağı kurulmasını istemeyen ya da bunu reddeden babalara karşı açılmaktadır.

Babalık davası açılması sonucunda çocuk ve baba arasındaki ilişki yasal bir zemine oturur. Bu bağ sayesinde çocuk, babanın soyadını alabilir, babadan nafaka talep edebilir ve yasal mirasçısı haline gelir. Aynı şekilde baba da çocuk üzerinde velayet ve kişisel ilişki kurma gibi haklara sahip olabilir. Bu nedenle babalık davası, hem çocuk hem de baba açısından önemli hukuki sonuçlar doğuran bir süreçtir.

Evlilik Dışı Çocuğun Baba ile Hukuki Bağının Kurulmasının Sonuçları

Evlilik dışı doğan bir çocuğun baba ile soy bağının kurulması, çocuğun hukuki statüsünü değiştiren önemli bir olaydır. Baba ile çocuk arasında soy bağının kurulmasıyla birlikte çocuk, babanın soyadını taşıma hakkına sahip olur. Ayrıca çocuk, babanın yasal mirasçısı haline gelir ve babadan nafaka talebinde bulunabilir.

Soy bağının kurulması, aynı zamanda babanın çocuk üzerindeki haklarını da etkiler. Baba, çocuğun velayeti üzerinde hak talep edebilir ve çocuğun bakımına ilişkin sorumluluklarını yerine getirmek zorundadır. Bu durum, hem çocuk hem de baba için önemli hukuki sonuçlar doğurur.

Babalık Davası Açmanın Şartları Nelerdir?

Babalık davasının açılabilmesi için belirli şartların yerine getirilmiş olması gerekir. Bu şartlar hem doktrin hem de yargı kararlarıyla açıklanmıştır. Şartların yerine getirilmediği durumlarda, mahkeme davayı esastan reddeder. İşte babalık davası açmanın temel şartları:

1. Çocuğun Annesinin Belli Olması

Babalık davası açılabilmesi için öncelikle çocuğun annesinin kim olduğunun kesin bir şekilde belirlenmiş olması gerekir. Çocuğun annesinin belli olmadığı durumlarda, babalık davası açılamaz. Bu durumda ilk adım, çocuğun annesinin tespit edilmesidir. Çocuğun annesi mahkeme kararıyla belirlendikten sonra nüfus kütüğüne işlenir ve bu aşamadan sonra babalık davası açılması mümkün hale gelir.

2. Çocuğun Başka Bir Erkekle Soy Bağının Bulunmaması

Babalık davası, ancak çocuğun başka bir erkekle soy bağının bulunmaması durumunda açılabilir. Eğer çocuk başka bir erkeğin nüfus kaydına babasının çocuğu olarak kayıtlıysa, bu durumda önce “nesebin reddi davası” açılması gereklidir. Nesebin reddi davası başarılı bir şekilde sonuçlanır ve çocuğun önceki soy bağı ortadan kaldırılırsa, babalık davası açılması mümkün hale gelir.

3. Davanın İlgili Mercilere İhbar Edilmesi

Babalık davası, sadece taraflar arasında görülen bir dava değildir. Kamu düzenini ilgilendiren bir dava olduğu için, bu durumun ilgili mercilere ihbar edilmesi gerekmektedir. Dava açıldığında, mahkeme şu mercilere ihbarda bulunur:

  • Cumhuriyet Savcılığı
  • Hazine
  • Kayyım
  • Anne 

İlgili mercilere ihbarda bulunulması, davanın kamu düzeni açısından denetim altında yürütülmesini sağlar. İhbar işleminin eksik yapılması durumunda, Yargıtay bu eksikliği bozma gerekçesi olarak kabul etmektedir. Örneğin, Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 2021/5941 E. ve 2021/8069 K. sayılı kararında, davanın ihbar edilmemesi kararın bozulması gerekçesi olarak belirtilmiştir.

Babalık Davasında Delillerin Önemi

Babalık davasında en önemli delil, bilimsel yöntemlerle elde edilen kanıtlardır. Özellikle DNA testi, babalık davasında kesin sonuçlar veren bir delil olarak kabul edilmektedir. Mahkeme, talep üzerine ya da re’sen DNA testi yapılmasına karar verebilir. Bu test, çocuğun biyolojik olarak davalı ile akrabalık ilişkisini doğrularsa mahkeme soy bağının kurulmasına karar verir.

DNA testinin yanı sıra, tarafların geçmişteki ilişkileri, tanık ifadeleri ve diğer belgeler de mahkemede delil olarak sunulabilir. Ancak en güçlü ve genellikle davanın sonucunu belirleyen delil, bilimsel nitelikli DNA testidir.

Babalık Davasında Süreler ve Hak Düşürücü Süreler

Babalık davasında dikkat edilmesi gereken önemli hususlardan biri de dava açma süreleridir. Türk Medeni Kanunu’na göre, babalık davası çocuğun doğumundan itibaren bir yıl içinde açılmalıdır. Bu süre, annenin  babalık davası açma hakkını kullanması için tanınan bir haktır. Ancak anne ya da çocuğun dava açmasını engelleyen haklı sebepler bulunuyorsa, bu süre hak düşürücü süre olarak kabul edilmez ve mahkeme tarafından uzatılabilir. Önemle belirtmek isteriz ki Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarından sonra, çocuk tarafından veya çocuk adına açılan babalık davalarında artık herhangi bir hak düşürücü süre söz konusu değildir.

Hak düşürücü sürenin geçirilmesi durumunda, dava açma hakkı ortadan kalkar. Bu nedenle, babalık davası açmak isteyen kişilerin hukuki süreci titizlikle takip etmeleri ve dava açma süresini kaçırmamaları gerekmektedir.

Kimler Babalık Davası Açabilir?

Babalık davası, evlilik dışı doğan çocuğun baba ile soy bağını kurmak amacıyla açılan bir dava olup, bu davayı yalnızca belirli kişiler açabilir. Türk Medeni Kanunu’nun 301. maddesinin 1. fıkrasına göre, babalık davasını yalnızca çocuk ve çocuğun annesi açabilir. Kanun bu konuda oldukça açık ve sınırlayıcıdır. Anne ile çocuk dışındaki kişiler, bu davayı açma hakkına sahip değildir.

Anne ve Çocuğun Ayrı Ayrı Dava Açma Hakkı

Türk Medeni Kanunu, çocuğun annesi ile çocuğun dava açma haklarını birbirine bağlı kılmamıştır. Yani anne ile çocuk, davayı birlikte açabilecekleri gibi birbirlerinden bağımsız şekilde de babalık davası açabilirler. Ancak her iki tarafın da davayı açabilmesi için belirli koşulların sağlanması gerekir.

Çocuğun Dava Açma Şartları

  • Çocuğun reşit (18 yaşını doldurmuş) olması gerekir.
  • Çocuğun ayırt etme gücüne sahip olması şarttır.
  • Çocuk reşit değilse ve babalık davası açması gerekiyorsa, bu dava çocuğun adına mahkeme tarafından atanacak bir kayyım tarafından açılabilir.

Anne ve çocuk arasında menfaat çatışması bulunması ihtimali nedeniyle, anne çocuğun reşit olmadığı durumlarda onun adına babalık davası açamaz. Ancak çocuk reşit olduktan sonra dava açma hakkını bizzat kullanabilir.

Annenin Dava Açma Şartları

  • Annenin dava açma hakkını kullanabilmesi için ayırt etme gücüne sahip olması gerekmektedir.
  • Anne dava açarken özel bir hukuki engeli bulunmadığı sürece bu hakkı serbestçe kullanabilir.

Yargıtay kararlarına göre, anne ile çocuk arasında menfaat çatışması olabileceği durumlarda, bu iki tarafın davada aynı avukat tarafından temsil edilmesi mümkün değildir. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, 2004/1318 Esas ve 2004/2253 Karar numaralı 26.02.2004 tarihli kararında bu hususu açıkça ifade etmiştir.

Babalık Davası Açılırken Dikkat Edilmesi Gerekenler

Babalık davasını anne ya da çocuk adına açacak avukatın, bu tür davalarda özel vekaletname ile yetkilendirilmiş olması gerekmektedir. Çünkü babalık davası, kişiye sıkı sıkıya bağlı haklar kapsamına girer. Bu nedenle genel vekaletname ile açılan bir babalık davası usulden reddedilir.

Avukata verilen vekaletnamede şu yetkilerin açıkça belirtilmesi şarttır:

  • Avukatın, davacı adına babalık davası açma yetkisi bulunduğu,
  • Avukatın bu davada davacıyı temsil edebileceği.

Özel vekaletname ile dava açılmadığı durumlarda mahkeme davayı usulden reddedeceği için bu husus dikkatle kontrol edilmelidir.

Babalık Davası Kime Karşı Açılır?

Babalık davası, baba olduğu iddia edilen kişiye karşı açılır. Çocuğun biyolojik babası olduğu iddia edilen kişi ölmüşse dava bu kişinin mirasçılarına karşı devam ettirilir. Bu durum, Türk Medeni Kanunu’nun 301. maddesinin 2. fıkrasında şu şekilde ifade edilmiştir:

“Dava babaya, baba ölmüşse mirasçılarına karşı açılır.”

Babalık Davasının Mirasçılara Karşı Açılması Durumu

Baba olduğu iddia edilen kişinin ölmesi durumunda babalık davası, ölen kişinin yasal ve atanmış tüm mirasçılarına karşı açılır. Örneğin:

  • Baba ölmeden önce belirli bir kişiyi mirasçı olarak atamışsa, bu atanmış mirasçılar davada taraf gösterilmelidir.
  • Yasal mirasçılar, örneğin babanın çocukları ya da kardeşleri, davada taraf olarak yer alır.

Ancak vasiyet alacaklıları davada taraf olarak gösterilemez. Çünkü vasiyet alacaklıları, mirasçı olmayıp yalnızca belirli bir mal ya da hak üzerinde hak sahibidir.

Baba Ölmeden Önce Davanın Açılması ve Ölüm Durumu

Baba olduğu iddia edilen kişiye dava açılmışken, dava devam ederken baba hayatını kaybederse, dava süreci mirasçılara karşı devam eder. Babanın mirasçısının bulunmaması halinde ve mirasın devlet tarafından devralınması durumunda davalı taraf devlet olarak gösterilir.

Babanın Fiil Ehliyeti Olmaması Durumu

Baba olduğu iddia edilen kişi fiil ehliyetine sahip değilse, dava bu kişinin yasal temsilcisine karşı açılabilir. Fiil ehliyeti olmayan babanın hukuki sorumluluğu devam eder ve yasal temsilcisi, davada babayı temsil etmek zorundadır.

Mirasçıların fiil ehliyeti bulunmaması halinde de aynı durum geçerlidir. Ehliyetsiz mirasçılar davalı olarak gösterilir ve bu mirasçıları yasal temsilcileri temsil eder.

Babalık Davası Açma Süresi

Türk hukukunda babalık davası açma süresi, anne açısından belirli bir zaman dilimiyle sınırlanmışken, çocuk açısından süre sınırlaması bulunmamaktadır. Bu durum, çocuğun haklarını koruma amacıyla düzenlenmiştir. Aşağıda anne ve çocuğun dava açma süresine ilişkin detaylar ele alınmıştır.

Babalık Davasında Süreler Nasıl Belirlenir?

Babalık davalarının açılmasında süre sınırları, Türk Medeni Kanunu’nun 303. maddesinde düzenlenmiştir. İlgili maddeye göre:

“Babalık davası, çocuğun doğumundan önce veya sonra açılabilir. Ananın dava hakkı, doğumdan başlayarak bir yıl geçmekle düşer.

Çocuk ile başka bir erkek arasında soy bağı ilişkisi varsa, bir yıllık süre bu ilişkinin ortadan kalktığı tarihte işlemeye başlar.

Bir yıllık süre geçtikten sonra gecikmeyi haklı kılan sebepler varsa, sebebin ortadan kalkmasından başlayarak bir ay içinde dava açılabilir.”

Annenin Dava Açma Süresi 

Anne, babalık davası açma hakkını çocuğun doğumundan itibaren bir yıl içinde kullanmalıdır. Ancak bu süre bazı durumlarda farklılık gösterebilir.

Soy Bağı İlişkisi Durumu: Eğer çocuk ile başka bir erkek arasında soy bağı ilişkisi bulunuyorsa, annenin dava açma süresi bu soy bağı ilişkisinin ortadan kalktığı tarihten itibaren başlar. Bu durumda öncelikle “Soy Bağının Reddi Davası” açılması ve mevcut soy bağı ilişkisinin sonlandırılması gerekmektedir.

Haklı Nedenler ve Süre Uzatımı: Babalık davası açma süresi olan bir yıllık süre içinde dava açılması mümkün değilse, annenin haklı bir neden ileri sürmesi gerekir. Haklı nedenler arasında şunlar sayılabilir:

  • Anne sağlık sorunları nedeniyle dava açamamışsa,
  • Doğal afetler veya benzeri olağanüstü durumlar yaşanmışsa,
  • Ayırt etme gücünü kaybetmişse.

Bu durumlarda, haklı nedenin ortadan kalkmasından itibaren bir ay içinde babalık davası açılabilir.

Doğmamış Çocuk İçin Dava: Türk Medeni Kanunu, annenin doğmamış çocuk için babalık davası açabilmesini de mümkün kılmaktadır. Anne, doğumdan önce dava açarak çocuğun doğumla birlikte baba ile soy bağı kurmasını talep edebilir.

Çocuğun Dava Açma Süresi 

Çocuğun babalık davası açma süresi bakımından bir zaman sınırlaması bulunmamaktadır. Çocuk, doğumundan itibaren istediği herhangi bir tarihte babalık davası açabilir.

Süre Sınırlamasının Olmaması: Türk Medeni Kanunu, çocuğun soy bağı hakkını koruma amacıyla babalık davasını herhangi bir zaman kısıtlamasına tabi tutmamıştır. Çocuğun dava açma hakkı, her durumda mahkemelerce korunmaktadır.

Mevcut Soy Bağı İlişkisi: Çocuğun dava açabilmesi için önemli bir şart, mevcut durumda başka bir erkek ile soy bağı ilişkisinin bulunmamasıdır. Soy bağı ilişkisinin mevcut olduğu hallerde önce soy bağının reddi davası açılmalıdır.

Babalık Davasında Deliller ve İspat 

Babalık davasında, davacının iddialarını kanıtlaması gerekir. İspat yükü, davayı açan anne veya çocuğun üzerindedir. Aşağıda, babalık davasında kullanılabilecek deliller detaylandırılmıştır.

Babalık Davasında İspat Yükü Kime Aittir? 

Babalık davasında çocuğun babası olduğu iddia edilen kişiye karşı dava açıldığında, davacı tarafın iddialarını ispat etmesi zorunludur. İddia edilen babalık durumu şu yöntemlerle kanıtlanabilir:

Tıbbi Testler ve Bilimsel Kanıtlar: Kan testi, DNA analizi ve Adli tıp raporları. Tıbbi yöntemler, babalık davasında en güçlü delil niteliğini taşır ve mahkemeler bu delilleri esas alır.

Hukuki Karine Babalık Karinesi: Türk Medeni Kanunu’na göre, anne ile davalı arasında cinsel birliktelik olduğunun kanıtlanması halinde babalık karinesi devreye girer. Bu durumda, çocuğun babası olduğu iddia edilen kişinin aksini ispatlaması gerekecektir. Babalık karinesi, bir çocuğun biyolojik babasının kim olduğuna ilişkin davalarda sıklıkla kullanılan önemli bir hukuk ilkesidir. Türk Medeni Kanunu’nun 302. maddesi, babalık karinesi çerçevesinde davacı ve davalı tarafların hak ve yükümlülüklerini düzenler.

Hukuka Uygun Her Türlü Delil: Anne ile davalı arasında cinsel birliktelik yaşandığını gösteren deliller, hukuka uygun olmak kaydıyla mahkemeye sunulabilir. Bu deliller arasında:

  • Tanık ifadeleri,
  • Sosyal medya paylaşımları,
  • Mesajlaşma kayıtları,
  • Fotoğraf veya videolar bulunabilir.

Babalık Karinesinin Uygulanması: Babalık davasında, anne ile baba olduğu iddia edilen kişi arasında bir birliktelik yaşandığının kanıtlanması durumunda mahkeme, babalık karinesini uygular. Karine, çocuğun baba ile soy bağının mevcut olduğunu varsayar. Bu durumda, davalı tarafın aksini ispat etmesi gerekir.

Babalık Karinesi Nedir?

Türk Medeni Kanunu’nun 302. maddesi, belirli bir zaman diliminde anne ile davalı erkeğin cinsel ilişkiye girdiğinin ispat edilmesi halinde, davalı erkeğin çocuğun babası olduğuna ilişkin bir karine oluşturur. Bu düzenleme, annenin gebelik süreci ve doğum zamanına dayalı olarak yapılmıştır.

TMK Madde 302 şu şekildedir:

Madde 302 – Davalının, çocuğun doğumundan önceki üçyüzüncü gün ile yüzsekseninci gün arasında ana ile cinsel ilişkide bulunmuş olması, babalığa karine sayılır.

Bu sürenin dışında olsa bile fiilî gebe kalma döneminde davalının ana ile cinsel ilişkide bulunduğu tespit edilirse aynı karine geçerli olur.

Bu hüküm doğrultusunda, davacı taraf annenin, bahsi geçen tarihler arasında davalı erkekle cinsel ilişki yaşadığını hukuka uygun delillerle kanıtlaması gerekir.

Davalının Babalık İddiasını Çürütme Hakkı

Türk Medeni Kanunu, davalı erkeğe babalık karinesini çürütme hakkını tanımıştır. TMK 302/3 uyarınca:

Davalı, çocuğun babası olmasının olanaksızlığını veya bir üçüncü kişinin baba olma olasılığının kendisininkinden daha fazla olduğunu ispatlarsa karine geçerliliğini kaybeder.

Görüleceği üzere davalı, çocuğun biyolojik babası olmasının olanaksızlığını ispat edebilir. Ayrıca, bir üçüncü kişinin baba olma olasılığının kendisininkinden daha yüksek olduğunu kanıtlarsa, babalık karinesi geçerliliğini kaybeder. Bu düzenleme, davalı erkeğin hakkaniyetli bir şekilde savunma yapmasına imkan tanır.

Babalık Karinesinin İspatı

Babalık karinesi, hukuka uygun her türlü delille ispat edilebilir. Bu deliller şunları içerebilir:

  1. Tanık Beyanları: Anne ile davalı arasında bir ilişki olduğuna dair tanıkların ifadesi, önemli bir delil olabilir.
  2. Mesajlar ve Yazışmalar: WhatsApp, sosyal medya mesajları veya diğer dijital yazışmalar da cinsel ilişkinin varlığına dair kanıt niteliğinde olabilir.
  3. Fiziksel Deliller: Anne ve davalı arasında özel bir bağ olduğunu gösteren fiziksel veya çevresel deliller de kullanılabilir.

Ancak, modern tıbbi yöntemler olan kan testleri ve özellikle DNA testi, günümüzde bu tür davalarda en önemli ve kesin delil olarak kabul edilmektedir.

Kan Testi ve DNA Testi

Kan testi ve DNA testi, babalık davasında tarafların iddialarını desteklemek veya çürütmek için kullanılan bilimsel yöntemlerdir.

1. Kan Testi:

  • Anne, çocuk ve davalının kan gruplarının analiz edilmesi yoluyla yapılır.
  • Eğer çocuğun kan grubu, anne ve davalının kan grubuyla uyumlu değilse, davalının biyolojik baba olmadığı sonucuna varılır.
  • Ancak kan testi, kesin bir yöntem değildir ve hata payı içerir.

2. DNA Testi:

  • DNA testi, çocuğun genetik yapısının anne ve davalıdan geldiğini tespit ederek, babalık konusunda yüzde 99.9 doğruluk sağlar.
  • Bu nedenle, babalık davalarında en güçlü delil olarak kabul edilir.

Hakim, DNA testi yapılmasını kendiliğinden veya tarafların talebi üzerine kararlaştırabilir. Testin yapılabilmesi için tarafların rızası gereklidir. Eğer bir taraf rıza göstermezse, mahkeme zorlayıcı hüküm verebilir veya tarafın aleyhine karar alabilir. Yargıtay kararlarına göre, mahkemelerin yalnızca tanık beyanları veya dolaylı delillerle yetinmeyip, DNA testi gibi kesin delillere dayalı karar vermesi gerektiği ifade edilmiştir. Yargıtay 18. Hukuk Dairesi’nin 2015 tarihli kararında (E. 2015/13434, K. 2015/13938) bu konuya açıklık getirilmiştir.

Ölen Kişilerde DNA Testi

Davalı erkeğin hayatını kaybetmiş olması durumunda, mahkeme mezar açılması ve ölen kişinin dokularından DNA örneği alınmasına karar verebilir. Bu süreçte, mirasçıların rızası gerekli değildir.

Babalık Davasında Çocuğa Kayyım Atanması ve Annenin Mali Talepleri

Babalık davaları, çocuğun biyolojik babasının tespiti amacıyla açılan hukuki süreçlerdir. Bu tür davalarda çocuğun hak ve menfaatlerinin korunması için bazı özel düzenlemeler yapılmıştır. Özellikle çocuğa kayyım atanması ve annenin mali talepleri, babalık davalarının önemli hukuki boyutlarını oluşturur.

Babalık Davasında Çocuğa Kayyım Atanması

Babalık davasında, dava konusu olan çocuk henüz ergin değilse mahkeme tarafından çocuğa kayyım atanması zorunludur. Bunun temel nedeni, çocuğun annesiyle menfaat çatışması ihtimalinin bulunmasıdır. Çocuk annenin velayeti altında olsa bile, babalık davasında çocuğun haklarının bağımsız bir şekilde temsil edilmesi gerekir.

Kayyım, çocuğun hukuki temsilcisi olarak:

  • Çocuğun haklarını korur,
  • Davada çocuğun adına hareket eder,
  • Çocuğun menfaatine aykırı durumların önlenmesini sağlar.

Eğer çocuk reşit olursa (18 yaşını doldurursa), babalık davasını bizzat kendisi açabilir.

Babalık Davasında Annenin Talep Edebileceği Mali Haklar

Babalık davalarında annenin talep edebileceği mali haklar, Türk Medeni Kanunu’nun 304. maddesi uyarınca düzenlenmiştir. TMK 304, annenin hem doğum öncesi hem de doğum sonrası giderlerinin karşılanmasına yönelik bir dizi düzenleme içermektedir. Bu talepler, babalık davası ile birlikte veya ayrı bir dava yoluyla ileri sürülebilir.

TMK 304: Annenin Talep Edebileceği Giderler

TMK 304’e göre anne, baba veya onun mirasçılarından şu giderlerin karşılanmasını talep edebilir:

Doğum Giderleri: Doğum sırasında yapılan tüm masrafları kapsar. Örneğin:

  • Evde doğum yapılmışsa ebe masrafları,
  • Hastanede doğum yapılmışsa hastane giderleri,
  • Doğumla ilgili ilaç, bakım ve tıbbi destek masrafları.

Doğumdan Önceki ve Sonraki 6 Haftalık Geçim Giderleri:

  • Annenin doğum öncesi ve sonrası yaşam giderlerini kapsar.
  • Barınma, gıda, ısınma, giyim gibi temel ihtiyaçlar bu kapsamda değerlendirilebilir.
  • Çocuğun giyinme giderleri de bu kapsamda talep edilebilir.

Gebelik ve Doğumun Gerektirdiği Diğer Giderler:

  • Doğrudan doğumla ilişkili olmayan ancak gebelik ve doğum sürecinde ortaya çıkan diğer masrafları içerir.

Çocuğun Ölü Doğması Durumu

Çocuk ölü doğmuş olsa bile, anne babadan doğum giderleri, geçim giderleri ve diğer ilgili masrafları talep edebilir. Bu düzenleme, annenin haklarının korunması açısından son derece önemlidir.

Ödemelerde Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar

Üçüncü kişiler veya sosyal güvenlik kuruluşları tarafından anneye yapılan ödemeler, hakkaniyet ölçüsünde talep edilen tazminattan düşülür. Bu durum, çifte kazanç sağlamanın önüne geçilmesi için kanunda açıkça belirtilmiştir.

Babalık Davasının Sonuçları

Babalık davasının mahkeme tarafından kabul edilip kesinleşmesiyle, çocuğun biyolojik babası olduğuna hükmedilen kişi açısından şu sonuçlar ortaya çıkar:

1. Soy Bağının Kurulması

Babalık davasının en temel sonucu, çocuk ile baba arasında soy bağının kurulmasıdır. Bu hüküm, doğum tarihine kadar geriye etkili olarak geçerli sayılır. Mahkeme kararı doğrultusunda:

  • Nüfus Kayıtlarının Düzelt: Çocuk, biyolojik babasının soyadıyla nüfus kayıtlarına geçirilir.
  • Doğum Tarihinden İtibaren Soy Bağı: Çocuk, babanın hak ve sorumluluklarına doğum tarihinden itibaren sahip olur.

2. Çocuğun Velayeti

Türk Medeni Kanunu’nun 337. maddesi uyarınca, anne ile baba evli değilse çocuğun velayeti doğrudan anneye aittir. Ancak babalık davasının ardından, velayetle ilgili mahkeme şu düzenlemeleri yapabilir:

  • Velayetin Babaya Verilmesi: Eğer annenin çocuğun menfaatine zarar verdiği tespit edilirse, mahkeme velayeti babaya verebilir.
  • Velayetin Kaldırılması: Annenin ve babanın çocuğun bakımını üstlenemeyeceği durumlarda mahkeme velayeti kaldırarak çocuğa bir vasi atayabilir.

3. Babanın Kişisel İlişki Kurma Hakkı

Velayet babaya verilmezse, baba çocuğuyla kişisel ilişki kurma hakkını talep edebilir. Bu hak, çocuğun babasıyla belirli günlerde görüşmesini veya babasının yanında kalmasını sağlar.

  • Mahkeme, çocuğun menfaatini gözeterek bu konuda bir karar verir.
  • Eğer kişisel ilişki kurulmasına karar verilirse, anne bu duruma katlanmak zorundadır.

4. İştirak Nafakası

Babalık davasının ardından, baba çocuğun bakım masraflarına katılmak zorundadır. Bu çerçevede, mahkeme babadan iştirak nafakası ödemesini talep edebilir.

  • Talebi Kayyım İleri Sürer: Çocuğun adına nafaka talebini, davada kayyım dile getirir.
  • Nafakanın Süresi: Çocuk ergin olana kadar devam eder. Ancak çocuğun eğitimi erginlikten sonra da devam ediyorsa, eğitim süresi boyunca iştirak nafakası ödenir.

5. Miras Hukuku Sonuçları

Soy bağının kurulmasıyla birlikte çocuk ve baba arasında karşılıklı mirasçılık ilişkisi oluşur.

  • Çocuk, babasının yasal mirasçısı olur.
  • Baba da çocuğun yasal mirasçısıdır.
  • Miras ilişkisi, velayetin babaya verilmesine gerek kalmaksızın doğrudan hükümle gerçekleşir.

6. Annenin Mali Talepleri

Babalık davası sonucunda, anne davalıdan doğum ve geçimle ilgili taleplerde bulunabilir. Bu talepler Türk Medeni Kanunu’nun 304. maddesinde düzenlenmiş olup şu giderleri kapsar:

  • Doğum giderleri,
  • Doğum öncesi ve sonrası 6 haftalık geçim masrafları,
  • Gebelik ve doğumun gerektirdiği diğer masraflar.

Babalık Davası Ne Kadar Sürer?

Babalık davasının süresi, çeşitli faktörlere bağlı olarak değişiklik gösterebilir. Ortalama olarak, babalık davaları 1 ila 1.5 yıl arasında sonuçlanmaktadır. Davanın süresini etkileyen unsurlar şunlardır:

  • Mahkeme yoğunluğu: Mahkemenin iş yükü davanın süresini uzatabilir.
  • Delillerin Sunulması: Karinelerle başlayıp DNA testi gibi kesin delillere başvurulması süreci etkileyebilir.
  • Davanın Çekişmeli Olması: Taraflar arasındaki uyuşmazlıkların fazla olması durumunda dava süresi uzayabilir.

DNA testine başvurulması, davanın daha hızlı sonuçlanmasını sağlayabilir. Bu nedenle, doğrudan kesin delillere dayanılarak açılan davalar daha kısa sürede sonuçlanır.

Babalık Davası İstinaf ve Yargıtay Süreci 

Babalık davası, hukuki süreçleri ve kararın kesinleşmesine kadar uzanan aşamalarıyla dikkatle takip edilmesi gereken bir dava türüdür. Davanın tarafları, mahkemenin verdiği karara karşı belirli koşullar dahilinde kanun yoluna başvurabilir. Bu başvurular, istinaf ve temyiz aşamalarını içerir.

Babalık Davasında Kanun Yolları

1. İstinaf Başvurusu

Mahkeme tarafından verilen babalık davası kararına karşı, kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde bölge adliye mahkemesine başvuru yapılabilir. İstinaf başvurusunda:

  • Yetkili Mahkeme: İlk derece mahkemesinin bağlı olduğu bölge adliye mahkemesi yetkilidir. Örneğin, Manisa Aile Mahkemesinin verdiği karara karşı İzmir Bölge Adliye Mahkemesine istinaf başvurusu yapılır.
  • Başvuru Süreci: İstinaf dilekçesi, kararı veren mahkemeye sunulur. Dosya, ilgili bölge adliye mahkemesine gönderilir ve incelenir.

2. Temyiz Başvurusu

Bölge adliye mahkemesinin kararına karşı, kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay’a temyiz başvurusu yapılabilir.

  • Görevli Mahkeme: Temyiz incelemesini yapmaya yetkili mahkeme, Yargıtay’dır.
  • Kimler Temyiz Başvurusu Yapabilir: Davanın tarafları (davacı veya davalı), dava cumhuriyet savcısına ihbar edilmişse cumhuriyet savcısı, baba olduğu iddia edilen kişi ölmüşse, davalı olarak yer alan Hazine temyiz başvurusu yapabilir.

Kararın Kesinleşmesi

Eğer istinaf ve temyiz süreci tamamlanır ya da bu yollara başvurulmazsa, mahkeme kararı kesinleşir. Kesinleşmeden önce hüküm uygulanmaz. Bu nedenle kanun yoluna başvurup başvurmamak, dava sonucunun tatbik edilebilirliği açısından kritik öneme sahiptir.

Babalık Davasında Yetkili ve Görevli Mahkeme

Babalık davasında, davanın açılacağı mahkeme, Türk Medeni Kanunu ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda belirtilmiştir:

Görevli Mahkeme: Aile mahkemesidir. Aile mahkemesi bulunmayan yerlerde, asliye hukuk mahkemesi aile mahkemesi sıfatıyla davayı görür.

Yetkili Mahkeme: Davacının veya davalının ikametgahı, çocuğun doğum yerindeki aile mahkemesi yetkilidir.

Babalık Davası Dilekçesi Nasıl Hazırlanır?

Babalık davası, yetkili aile mahkemesine yazılacak bir dilekçe ile açılır. Dilekçenin, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) dilekçelerde bulunması gereken unsurlara uygun şekilde hazırlanması gerekir.

Dava Dilekçesinde Bulunması Gereken Unsurlar

Babalık davası dilekçesi hazırlanırken, aşağıdaki unsurların eksiksiz bir şekilde dilekçede yer alması gereklidir:

Davacı ve Davalı Bilgileri: Dilekçede, tarafların ad, soyad ve adres bilgileri eksiksiz bir şekilde belirtilmelidir.

Yetkili Mahkeme: Dilekçe, davanın açılacağı yetkili aile mahkemesine hitaben yazılmalıdır. Eğer aile mahkemesi bulunmuyorsa, asliye hukuk mahkemesi aile mahkemesi sıfatıyla davaya bakacaktır.

Dava Konusu: Dava konusu net bir şekilde ifade edilmelidir. Örneğin: “Babalık davası açılması ve soy bağının kurulması talebi” şeklinde açıkça dile getirilmelidir.

Dayanaklar: Dava dilekçesinde öne sürülen iddiaları destekleyen deliller açıkça belirtilmelidir. Bu deliller şunları içerebilir:

  • Davacı annenin, davalı erkek ile çocuğun doğumundan önceki 300. gün ile 180. gün arasında cinsel ilişkide bulunduğunu ispatlayan bilgiler veya belgeler,
  • Mevcutsa doğum belgesi,
  • Tanık beyanları,
  • Mesajlaşma kayıtları, fotoğraflar ya da diğer hukuki deliller.

Hukuki Dayanaklar: Dilekçede, talep edilen hususlar için temel teşkil eden hukuki dayanaklar belirtilmelidir. Bu bağlamda Türk Medeni Kanunu’nun ilgili hükümlerine atıfta bulunulmalıdır.

Talep Sonucu: Davacı, dilekçede açık bir şekilde taleplerini sıralamalıdır. Bu talepler arasında, davalı erkeğin çocuğun biyolojik babası olduğunun tespit edilmesi, soy bağının kurulması ve eğer varsa nafaka ya da diğer mali hakların tahsisi gibi hususlar yer alabilir.

Bu unsurların eksiksiz bir şekilde dilekçede yer alması, davanın usulüne uygun bir şekilde yürütülmesi açısından önemlidir. Babalık davasında, dilekçe yazımı ve dava süreci oldukça karmaşık olabilir. Eksikliklerin önlenmesi ve davanın sağlam bir şekilde ilerlemesi için hukuki destek alınması önemlidir. Örnek babalık davası dilekçeleri ve detaylı rehber için “Babalık Davası Dilekçe Örneği” başlıklı yazımıza göz atabilirsiniz.

Gerçek Biyolojik Baba Babalık Davası Açabilir mi?

Babalık davası, Türk Medeni Kanunu’nda düzenlenen ve belirli kişilere tanınmış bir hak olup, gerçek biyolojik babanın bu davayı açma yetkisi bulunmamaktadır. Bu dava yalnızca çocuk veya anne tarafından açılabilir. Ancak biyolojik babanın soy bağını kurma amacıyla başvurabileceği başka yöntemler de bulunmaktadır.

Gerçek Biyolojik Baba Ne Yapabilir?

Biyolojik baba, babalık davası açamasa da, tanıma yoluyla çocukla soy bağı kurabilir. Bunun için aşağıdaki hususlara dikkat edilmesi gerekir:

Çocuğun Soy Bağı Başka Bir Erkekle Kurulu Olmamalıdır: Eğer çocuk ile başka bir erkek arasında soy bağı mevcutsa, biyolojik baba tanıma işlemi gerçekleştiremez. Bu durumda soy bağının reddi davası açılması gerekir.

Tanıma Nasıl Yapılır: Nüfus müdürlüğüne başvurarak, noter huzurunda veya mahkeme kararı ile çocuğun tanınması sağlanabilir.

Biyolojik babanın tanıma işlemini gerçekleştirmesiyle, çocuk ve baba arasında soy bağı kurulmuş olur. Tanıma işleminin detayları için Evlilik Dışı Doğan Çocuğun Tanınması başlıklı yazımıza göz atabilirsiniz.

Evlilik Dışı Doğan Çocuğun Velayeti

Evlilik dışı doğan çocuğun velayeti, Türk Medeni Kanunu’nun 337. maddesi uyarınca doğrudan anneye aittir. Bu düzenleme, çocuğun doğduğu andan itibaren annenin velayet hakkını tanır ve baba, evlilik dışı doğmuş bir çocuk için doğrudan velayet hakkına sahip değildir. Kanun, bu durumun çocuğun üstün yararına uygun olduğunu varsayar ve çocuğun menfaatini gözeterek annenin velayet hakkını öncelikli olarak tanır.

Ancak bazı durumlarda, annenin velayet hakkını kullanması mümkün olmayabilir. Örneğin, anne reşit değilse, kısıtlı durumdaysa (örneğin akıl sağlığı ile ilgili sorunları varsa) ya da hayatını kaybetmişse, çocuğun velayeti annenin dışındaki kişilere devredilebilir. Bu tür olağanüstü durumlarda hâkim, çocuğun menfaatini esas alarak karar verir. Hakim, bu gibi durumlarda çocuğun velayetini babaya verebilir ya da çocuğa bir vasi atanmasına hükmedebilir.

Velayet değişikliği talebi, babanın çocuğun üstün yararını gözeten gerekçeler sunması durumunda da gündeme gelebilir. Baba, çocuğun annenin velayeti altında olmasının çocuğun menfaatine aykırı olduğunu ispat ederse, mahkemeden velayetin kendisine verilmesini talep edebilir. Böyle bir durumda mahkeme, çocuğun menfaatlerini ve yaşam koşullarını değerlendirerek karar verir.

Sonuç olarak, evlilik dışı doğan bir çocuğun velayeti kural olarak anneye ait olsa da, çocuğun üstün yararı her zaman önceliklidir ve bu doğrultuda özel durumlarda hâkim farklı kararlar alabilir.

Babalık Davası Sonuç 

Babalık davası, hem çocukların hem de ebeveynlerin haklarının korunması açısından büyük bir öneme sahiptir. Türk Medeni Kanunu çerçevesinde düzenlenen bu dava, çocuğun babası ile hukuki bağının kurulmasını sağlayarak nafaka, miras ve soybağı gibi önemli hakların korunmasını mümkün kılar. Dava süreci, titizlikle hazırlanmış hukuki deliller ve doğru bir strateji ile yürütülmelidir.

Babalık davası ile ilgili süreçler ve yasal haklar hakkında detaylı bilgi almak için bir hukuk uzmanından destek almanız büyük önem taşır. Çelik&Baştürk Hukuk Bürosu olarak, babalık davaları konusunda geniş tecrübemizle yanınızdayız. Hukuki süreçlerinizde güvenilir bir rehber arıyorsanız bizimle iletişime geçebilirsiniz. Çelik & Baştürk Hukuk ve Danışmanlık Ofisi olarak, Babalık Davası konusunda destek sunuyoruz. Av. Tolga ÇELİK  ve Av. M. Nur BAŞTÜRK olarak müvekkillerimizin her aşamada yanındayız.

Bu Yazıyı Paylaş

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Son Yazılar

Hakkımızda

İstanbul Avrupa yakasının Şişli ilçesinde faaliyet gösteren ve hukukun çeşitli alanlarında uzman avukatları ile hukuki danışmanlık ve avukatlık hizmeti veren Çelik & Baştürk Hukuk Ve Danışmanlık Ofisi Av. Tolga ÇELİK ve Av. Müesser Nur BAŞTÜRK tarafından kurulmuştur…