Elbir İş Merkezi Kat:9 No:6/11
Mecidiyeköy Şişli/İstanbul

ATK Raporuna İtiraz Dilekçesi

Adli Tıp Kurumu (ATK) raporları, ceza yargılamasında önemli delillerden biri olarak kabul edilir. Ancak bu raporların kesin delil olarak değerlendirilmesi, hatalı sonuçların ortaya çıkmasına yol açabilir. Bu nedenle, raporların detaylı bir şekilde incelenmesi ve gerekli durumlarda itiraz edilmesi, adil yargılama ilkesinin bir gereğidir. ATK raporuna itiraz dilekçesi, bu süreçte sanık veya mağdur lehine son derece etkili bir hukuki araç olarak kullanılabilir.

İtiraz dilekçesi hazırlanırken, raporun teknik ve hukuki yönlerinin detaylı bir şekilde analiz edilmesi gereklidir. Öncelikle, raporda yer alan tespitlerin bilimsel doğruluğu ve yöntemlerin usule uygunluğu değerlendirilmelidir. Örneğin, rapor hazırlanırken ulusal ve uluslararası tıp standartlarına uygun yöntemler kullanılmış mı, kullanılan cihazlar ve analiz yöntemleri güncel mi, sonuçlar net ve şüpheden uzak mı gibi soruların yanıtları aranmalıdır. Eğer bu sorulara olumsuz yanıtlar veriliyorsa, itiraz dilekçesi hazırlanırken bu hususlara özellikle vurgu yapılmalıdır.

Ayrıca, ATK raporunda yer alan ifadelerin açık, anlaşılır ve çelişkisiz olup olmadığı kontrol edilmelidir. Çelişkili ifadeler veya yeterince açıklanmamış bulgular, raporun güvenilirliğini zedeleyebilir. Bu gibi durumlarda, dilekçede bu noktalara dikkat çekilerek raporun yetersiz olduğu ve yeniden değerlendirme yapılması gerektiği savunulabilir.

Dilekçenin hukuki içeriği kadar dil ve üslubu da önem taşır. Net, somut ve hukuki dayanaklara uygun ifadeler kullanılmalıdır. İlgili yasal düzenlemeler ve emsal yargı kararları dilekçede belirtilerek itirazın gerekçeleri desteklenmelidir. Örneğin, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (CMK) 67. maddesi uyarınca, şüpheli veya sanığın lehine olan delillerin toplanması talep edilebilir. Bu bağlamda, ATK raporunun eksik veya hatalı olduğu durumlarda, alternatif bir uzman görüşüne başvurulması veya ek bir rapor alınması talep edilebilir.

Sonuç olarak, ATK raporuna itiraz dilekçesi hazırlamak titizlik ve uzmanlık gerektiren bir süreçtir. Hukuki bilgi ve teknik uzmanlığın bir arada kullanılmasıyla hazırlanan dilekçeler, yargılama sürecinin adil bir şekilde ilerlemesine katkı sağlar. Özellikle, raporun sanığın haklarını zedeleyici nitelikte olduğu durumlarda, itiraz süreci, savunma stratejisinin ayrılmaz bir parçası olarak değerlendirilmelidir. Çelik & Baştürk Hukuk ve Danışmanlık Ofisi olarak, ATK Raporuna İtiraz Dilekçesi  konusunda destek sunuyoruz. Av. Tolga ÇELİK  ve Av. M. Nur BAŞTÜRK olarak müvekkillerimizin her aşamada yanındayız.

ATK Raporuna İtiraz Dilekçesi

… AĞIR CEZA MAHKEMESİ’NE

KATILAN/MÜŞTEKİLER : 

VEKİLİ                              : 

SANIKLAR                       : 

SUÇ                                     :  

KONU                                 :  Adli Tıp Kurumu Raporuna İtiraz Dilekçemizin Sunulmasından İbarettir

AÇIKLAMALAR              : 

Sayın Mahkemenin 23.11.2023 tarihli ara kararı gereğince CD çözüm tutanağı ve ilgili Adli Tıp raporuna karşı beyanlarımız aşağıda sunulmaktadır:

23.07.2022 tarihinde gerçekleştiği belirtilen olayın delili olarak mahkemeye sunulan güvenlik kamerası görüntülerinin çözümüne ilişkin tutanak, olayın tüm ayrıntılarını kapsayacak şekilde incelenmemiştir. Özellikle, görüntülerde yer alan kritik anlara ilişkin çözümlemelerde eksiklikler bulunduğu kanaatindeyiz.

Olay günü saat 14.35 sıralarında, … Mahallesi … Sokak üzerinde yaşandığı belirtilen olayda, sanık …’ın müşteki …’ye yönelttiği iddia edilen tehdit içerikli davranışlar ve sonrasında yaşanan fiziksel temaslar tutanakta yalnızca genel ifadelerle aktarılmıştır. Ancak görüntüler detaylı bir şekilde izlendiğinde, olay sırasında sanığın yanındaki diğer kişilerin mağdura yönelik müdahaleleri de açıkça görülebilmektedir. Bu husus, olayın çok faille işlendiğini ortaya koymakla birlikte çözüm tutanağında hiçbir şekilde yer almamıştır.

Ayrıca, olayın geçtiği alanın güvenlik kamerası açısından kısmen kör noktalar içerdiği görülmekte olup, çözümlemenin yalnızca mevcut kayıtlarla sınırlandırılması delillerin doğru şekilde değerlendirilmesini engelleyebilecektir. Bu nedenle, olay anında kaydedilen diğer kamera görüntülerinin de toplanması ve mevcut çözümleme raporunun bu veriler ışığında yeniden yapılması gerekmektedir.

Adli Tıp Kurumu 1. İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen raporun içeriğine katılmadığımızı ve bu raporu kabul etmediğimizi beyan ederiz.

Söz konusu raporda, olayda yaralanan kişinin yaşadığı durumun hayati tehlike arz etmediği, yaralanmaların basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek nitelikte olduğu ifade edilmiştir. Ancak, olayın hem mevcut delilleri hem de olay yeri görüntüleri bu tespitin gerçek dışı olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.

Güvenlik kamerası görüntüleri, olay sırasında mağdurun baş ve göğüs bölgesine hedef alınarak defalarca sert darbelere maruz kaldığını göstermektedir. Ayrıca, dosyada yer alan 27.07.2022 tarihli hastane raporunda; mağdurun kafatasında kırık tespit edildiği, kaburga kemiğinde çoklu kırıkların bulunduğu ve iç organlarda travmaya bağlı kanamalar meydana geldiği kayıt altına alınmıştır. Bu durum, yaralanmaların basit tıbbi müdahale ile giderilecek nitelikte olmadığına işaret etmektedir.

Adli Tıp Kurumu raporunda ayrıca mağdurun olay günü geçirdiği ağır travmalar sonucunda oluşan iç kanama ve şok etkisiyle vefat ettiği iddia edilmiştir. Ancak, vefat nedeninin tüm detaylarıyla aydınlatılabilmesi için daha kapsamlı bir incelemeye ihtiyaç bulunmaktadır. Ek olarak, mağdurun vücudunda olay anında gerçekleşen fiziksel darbelerin sıklığı, şiddeti ve hayati bölgelere isabet ettiği göz önüne alındığında, sanıkların eylemlerinin öldürme kastıyla hareket ettiklerini göstermektedir. Hayati bölgelere yönelik sürekli ve şiddetli saldırılar sonucunda meydana gelen ölümler, öldürme kastının açık bir göstergesidir. Bu doğrultuda, mevcut Adli Tıp raporundaki tespitlerin yetersiz ve eksik olduğu açıktır. Bu nedenle, olayın tüm yönleriyle aydınlatılabilmesi ve gerçeklerin ortaya çıkarılabilmesi adına, Adli Tıp Genel Kurulundan detaylı bir rapor alınmasını talep ediyoruz.

Sanıklar, verdikleri ifadelerinde, olay anında mağdur …’yi darp ettiklerini ve bu eylemi birlikte gerçekleştirdiklerini açıkça ikrar etmişlerdir. Sanık …, ifadesinde, olay yerinde kendisiyle birlikte sanıklar … ve …’ın da mağdur …’ye yönelik şiddet içeren darp hareketlerinde bulunduklarını ve mağduru yere düşürerek etkisiz hale getirdikten sonra bile darp etmeye devam ettiklerini belirtmiştir. Ayrıca, sanık …, mağdurun yere düştüğü anda bile şiddet uygulamayı sürdürdüklerini ve mağdurun hareket kabiliyetini kaybetmesine rağmen durmadan darp etmeye devam ettiklerini ifade etmiştir.

Bunun yanı sıra, olay anına tanıklık eden …, verdiği ifadesinde sanıkların mağdur …’yi tekme ve yumruklarla saldırarak yere yatırdıklarını ve daha sonra mağdurun yerde olduğu halde darp etmeye devam ettiklerini doğrulamıştır. Görgü tanığının ifadesi, sanıkların fikir ve eylem birliği içinde hareket ettiklerini, planlı ve sürekli bir şekilde mağdur …’ye yönelik şiddet eylemi gerçekleştirdiklerini desteklemektedir.

Sanıkların ifadeleri, olaya dair çelişkisiz bir şekilde mağdurun darp edilmesi hususunda hemfikir olduklarını ve bu eylemi birlikte gerçekleştirdiklerini göstermektedir. Bu itiraflar, sanıkların mağduru kasıtlı olarak ve birlikte darp ettiklerini, bu bağlamda öldürmeye yönelik hareket ettiklerini net bir şekilde ortaya koymaktadır.

SONUÇ VE TALEP

Yukarıda arz ve izah edilen hususlar, dosya kapsamındaki deliller ve re’sen araştırılacak sair sebepler ışığında;

Dosyada bulunan CD çözümüne ilişkin mevcut incelemenin eksik ve yetersiz olduğu değerlendirilmekte olup, bu konuda detaylı ve kapsamlı bir inceleme yapılabilmesi için dosyanın, alanında uzman başka bir bilirkişiye tevdi edilmesi, çözümlemede yer alan eksikliklerin tamamlanması ve olay anının tüm yönleriyle aydınlatılması sağlanmasını,

Olayda meydana gelen ölümün nedenine ilişkin detaylı bir inceleme yapılması amacıyla, dosyanın Adli Tıp Genel Kurulu’na gönderilmesi gerekmektedir. Bu kapsamda, aşağıdaki hususların incelenmesi ve raporlanması talep edilmektedir:

  • Ölümün kesin nedeni nedir?
  • Sanıkların eylemleri, başlı başına ölüme neden olacak nitelikte midir?
  • Hedef alınan bölgeler, hayati fonksiyonları etkileme açısından nasıl bir önem taşımaktadır?
  • Sanıkların uyguladığı darbe sayısı ve darbelerin şiddeti ölüm üzerinde nasıl bir etki yaratmıştır?
  • Ölümle sanıkların eylemleri arasındaki illiyet bağı açıkça ortaya konulmalıdır.

Netice itibarıyla, dosyanın kapsamlı ve adil bir şekilde incelenebilmesi adına yukarıdaki taleplerimizin kabul edilerek gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ve talep ederiz.

Bu Yazıyı Paylaş

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Son Yazılar

Hakkımızda

İstanbul Avrupa yakasının Şişli ilçesinde faaliyet gösteren ve hukukun çeşitli alanlarında uzman avukatları ile hukuki danışmanlık ve avukatlık hizmeti veren Çelik & Baştürk Hukuk Ve Danışmanlık Ofisi Av. Tolga ÇELİK ve Av. Müesser Nur BAŞTÜRK tarafından kurulmuştur…