İçindekiler
ToggleAraç Değer Kaybı Belirsiz Dava Olarak Açılabilir mi?
Bu makalemizde sizlere araç değer kaybı belirsiz alacak davası olarak açılabilir mi sorusunu cevaplandırmaya çalışacağız. Araç değer kaybı, bir trafik kazası sonrasında aracın onarılmasına rağmen ikinci el piyasasındaki değerinin düşmesi ile ortaya çıkan maddi bir kayıptır. Bu kayıp, aracın geçmişinde kaza bulunması nedeniyle potansiyel alıcıların araca olan talebini azaltır ve piyasa değerinde düşüşe neden olur. Araç sahipleri, bu değer kaybını kazaya sebebiyet veren kişiden veya sigorta şirketinden talep etme hakkına sahiptir. Ancak birçok araç sahibi, araç değer kaybı talepleri için hangi dava türünün açılacağı konusunda belirsizlik yaşamaktadır. Bu bağlamda, araç değer kaybı taleplerinin belirsiz alacak davası olarak açılıp açılamayacağı sorusu önem taşır.
Belirsiz Alacak Davası Nedir?
Türk Hukukunda, belirsiz alacak davası, alacak miktarının dava açıldığı anda tam olarak belirlenemediği durumlarda başvurulan bir dava türüdür. Bu dava, özellikle zarar veya alacak miktarının tespit edilemediği durumlarda davacının haklarını güvence altına almayı hedefler. Alacak miktarının hesaplanabilmesi veya netleşmesi için teknik incelemeler, bilirkişi raporları gibi yargılama süreci boyunca elde edilecek delillere ihtiyaç duyulduğunda belirsiz alacak davası açılabilir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) 107. maddesi, belirsiz alacak davası açılmasının hukuki çerçevesini belirler. Bu düzenlemeye göre, zarar miktarının net olarak belirlenemediği durumlarda davacı, alacağını belirli bir tutarda talep edebilir ve dava sürecinde bu miktarı genişletebilir.
Araç Değer Kaybı Nedir?
Araç değer kaybı nedir? Araç değer kaybı, trafik kazalarından sonra meydana gelen bir zarar türüdür. Kazaya karışan aracın tamir edilmesi, onun piyasa değerinin eski haline gelmesini sağlamaz. Kaza sonrası onarım görmüş bir araç, tamir edilmiş olsa bile ikinci el piyasada kaza geçmişi olmayan bir araç kadar değerli olmaz. Bu değer kaybı, aracın ikinci el piyasadaki satış fiyatını olumsuz etkiler ve araç sahibinin maddi bir kayıp yaşamasına neden olur. Araç değer kaybı, çoğunlukla uzman bilirkişi raporları veya eksper incelemeleri ile hesaplanır. Kazanın niteliğine, aracın hasar durumuna, marka ve modeline, kilometresi ve aracın genel durumuna göre değer kaybı değişiklik gösterebilir.
Araç Değer Kaybı Belirsiz Alacak Davası
Araç değer kaybı davalarında, zarar miktarının tam olarak belirlenmesi, kaza sonrası yapılan incelemelere ve bilirkişi raporlarına bağlıdır. Bu nedenle, araç değer kaybı davalarında zarar miktarı dava açılırken net bir şekilde ifade edilemeyebilir. Örneğin, araç tamir edildikten sonra aracın piyasada ne kadar değer kaybettiği, ancak bilirkişi tarafından yapılan detaylı incelemeler sonucunda belirlenebilir. İşte bu belirsizlik, araç değer kaybı taleplerinin belirsiz alacak davası olarak açılmasına olanak tanır.
Araç sahibi, kaza sonrasında aracının ne kadar değer kaybettiğini bilmediği için, zarar miktarını tam ve kesin olarak dava dilekçesinde belirleyemeyebilir. Davacının alacak miktarını belirleyememesi durumu, davacının tüm gerekli dikkat ve özeni göstermesine rağmen, alacağın tutarını kesin olarak hesaplamasının kendisinden makul şekilde beklenememesi veya bu miktarın objektif olarak hesaplanmasının imkânsız olduğu hallerde ortaya çıkar. Bu durum, davacının belirsiz alacak davası yoluna başvurmasına imkan tanır. Yargılama sürecinde, bilirkişi raporları ve eksper incelemeleri sonucu netleşen zarar miktarı belirlendikten sonra davacı, talep ettiği tazminat miktarını artırabilir.
Yargıtay kararları, bu konuda önemli ipuçları sunmaktadır. Örneğin, Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 2021/2194 E. ve 2021/10181 K. sayılı kararında da belirtildiği gibi, trafik kazası nedeniyle araçta meydana gelen değer kaybına ilişkin maddi zararın tespiti için bilirkişi raporu gerektiğinde, davacının alacağını tam olarak belirleyebilme imkânı bulunmamaktadır. Bu durumda, araç değer kaybı talepleri belirsiz alacak davası olarak açılabilir.
Araç değer kaybı davalarında, davacı dava dilekçesinde net bir zarar miktarını belirleyemiyorsa, belirsiz alacak davası açma yoluna gidebilir. Bu durumda, davacı, dava dilekçesinde geçici bir talep miktarı belirler. Yani, zarar tam olarak hesaplanmadığı için asgari bir miktar veya değer belirtilir. Ancak dava sürecinde, karşı tarafın sunduğu belgeler, uzman raporları veya mahkeme tarafından yürütülen incelemeler sonucunda alacağın miktarı net bir şekilde ortaya çıkabilir.
Bu aşamada, davacı iddianın genişletilmesi yasağına takılmadan, talep ettiği tazminat miktarını artırma hakkına sahip olur. Normalde, iddianın genişletilmesi yasağı, dava sırasında yapılan taleplerin değiştirilmesini veya artırılmasını engeller. Ancak belirsiz alacak davalarında, davacının başlangıçta belirttiği geçici talep miktarı, zararın kesinleşmesiyle güncellenebilir. Bu, davacının baştan belirleyemediği zarar miktarını, dava sürecinde kesin olarak tespit ettikten sonra talebini artırmasına olanak sağlar.
Özellikle araç değer kaybı davalarında, zararın miktarı genellikle ilk etapta tam olarak belirlenemeyebilir. Araçtaki değer kaybı, ekspertiz raporları veya teknik incelemeler sonucunda kesin olarak hesaplanabildiği için, davacının alacak miktarını artırarak adil bir tazminat talep etme hakkı doğar. Bu hak, davacının maddi zararının tam olarak karşılanmasına katkı sağlar ve hukuki süreçte önemli bir esneklik sunar.
Araç Değer Kaybı Davalarında Belirsiz Alacak Davasının Avantajları ve Kısmi Davanın Dezavantajları
Araç değer kaybı davalarında tazminat alacaklarının tahsili söz konusu olduğunda, iki temel dava açma yöntemi bulunmaktadır: belirsiz alacak davası ve kısmi dava. Bu iki yöntem arasında, davacı açısından ciddi farklar ve özellikle zaman aşımı süresi bakımından belirgin avantajlar ve dezavantajlar bulunmaktadır.
1. Belirsiz Alacak Davasının Avantajları
Belirsiz alacak davası, tazminat miktarının tam olarak belirlenemediği, ancak alacaklı tarafın bir hak iddia ettiği durumlarda açılan dava türüdür. Araç değer kaybı davalarında genellikle aracın gerçek hasar bedeli ve değer kaybı, davanın başında tam olarak tespit edilemediği için belirsiz alacak davası tercih edilebilir. Zamanaşımı süresi davanın açıldığı tarihte kesilir. Belirsiz alacak davası açıldığında, davacı tüm alacak kalemleri için zaman aşımı süresini dava tarihi itibarıyla durdurur. Yani, dava açıldıktan sonra tespit edilen veya eklenen tazminat talepleri için zaman aşımı sorunu yaşanmaz. Bu durum, davacının hak kaybı yaşamamasını sağlar.
2. Kısmi Dava ve Dezavantajları
Kısmi dava, davacının alacağının sadece bir kısmını talep ettiği dava türüdür. Araç değer kaybına ilişkin tazminat taleplerinde bu tür davalar da açılabilir, ancak davacı açısından bazı dezavantajlar barındırır: Zamanaşımı süresi kalan alacak için kesilmez. Kısmi dava açıldığında, sadece talep edilen miktar için zaman aşımı kesilir. Kalan tazminat alacağı ise zaman aşımına uğramaya devam eder. Bu süreçte, davacı alacaklının daha sonra alacağın geri kalan kısmını talep etmek istemesi durumunda, bunu yapabilmesi bazı şartlara bağlıdır. Bu talebin gerçekleşebilmesi için ıslah yöntemi veya karşı tarafın açık rızası gerekmektedir. Bu iki süreç, hem hukuki anlamda hem de davanın seyri açısından büyük önem taşır.
Araç Değer Kaybı Belirsiz Alacak Davası Hukuki Dayanak
Araç değer kaybı davalarında belirsiz alacak davası açılmasının hukuki dayanağı, HMK’nın 107. maddesinde bulunmaktadır. Bu maddeye göre, alacak miktarının belirlenemediği durumlarda belirsiz alacak davası açılabilir. Araç değer kaybı talepleri de çoğunlukla bilirkişi raporları ile tespit edilen bir zarar olduğu için, bu tür davalarda belirsiz alacak davası açılması hukuki bir zemin bulur.
Yargıtay kararlarına göre, alacak miktarının belirli olup olmadığının tespiti, yargılama sürecindeki delillerin incelenmesi ve uzman görüşlerine bağlıdır. Araç değer kaybı davalarında zarar miktarının tam olarak dava açıldığı anda belirlenememesi, bu tür taleplerin belirsiz alacak davası olarak açılmasına olanak tanır. Yargı içtihatlarına göre, zarar miktarının netleşmesi genellikle bilirkişi raporları sonucu gerçekleşir ve bu da araç değer kaybı davalarını belirsiz alacak davası kategorisine sokar.
Araç Değer Kaybı Bilirkişi Raporu
Araç değer kaybı davalarında, zarar miktarının net olarak belirlenmesi bilirkişi raporlarına dayandığından, dava sırasında bu raporlar beklenir. Davacı taraf, dava açarken araçtaki hasarın ne kadar değer kaybına yol açtığını tam olarak bilmeyebilir. Ancak dava sırasında bilirkişi raporunun sunulmasıyla bu zarar belirlenir ve davacı, dava konusu talebini artırabilir. Bu nedenle, araç değer kaybı davaları belirsiz alacak davası olarak görülmeye oldukça elverişlidir.
Bir araç değer kaybı davasının belirsiz alacak davası olarak açılabilmesi için, davanın temelinde zarar miktarının dava açıldığı anda net olarak belirlenememesi durumu olmalıdır. Bilirkişi incelemesi sonucunda zararın tespiti yapılabileceği için, mahkemeler bu tür davaları belirsiz alacak davası olarak kabul etmektedir. Dolayısıyla, araç değer kaybı için dava açılırken zarar miktarının tam olarak belirlenememesi, davacının belirsiz alacak davası açma hakkı olduğunu göstermektedir.
Belirsiz Alacak Davası Yargıtay Kararı
Araç değer kaybı davalarında açılacak olan belirsiz alacak davaları, yargı içtihatlarıyla desteklenmektedir. Yargıtay’ın verdiği kararlarda, alacak miktarının tam olarak belirlenemediği durumlarda, davacının haklarını koruyabilmesi adına belirsiz alacak davası açabileceği vurgulanmıştır. Bu içtihatlar, özellikle zarar miktarının bilirkişi raporu gibi teknik incelemeler sonucunda netleştiği durumlarda belirsiz alacak davasının açılabileceği yönündedir.
Sonuç : Araç Değer Kaybı Davası Belirsiz Alacak Olarak Açılabilir mi?
Araç değer kaybı davalarında, talep edilen tazminat miktarının dava açıldığı anda tam olarak belirlenememesi sık karşılaşılan bir durumdur. Bu tür durumlarda, davacının zarar miktarını yargılama süreci boyunca netleştirmesi için belirsiz alacak davası açması mümkündür. Belirsiz alacak davası, özellikle araç değer kaybı gibi zarar miktarının teknik inceleme sonucunda netleşeceği durumlar için uygun bir yoldur.
Bu tür davalar, davacının hak kaybı yaşamadan tazminat talebini güvence altına almasını sağlar. Bilirkişi raporları ve eksper incelemeleri sonucunda zarar miktarı netleştiğinde, davacı tazminat talebini artırarak dava sürecine devam edebilir. Bu süreç, davacının zararının tam olarak tazmin edilmesine olanak tanır ve araç değer kaybı yaşayan kişilerin haklarını korur. Sonuç olarak, araç değer kaybı için açılacak davalar, zarar miktarının tam olarak belirlenmesinin mümkün olmadığı durumlarda belirsiz alacak davası olarak açılabilir. Çelik & Baştürk Hukuk ve Danışmanlık Ofisi, değer kaybı konusunda uzmanlaşmış ekibiyle, bu alanda etkili ve sonuç odaklı hukuki danışmanlık hizmeti sunmaktadır. Trafik kazaları sonrası oluşan değer kayıplarının tazmini, hukuki açıdan karmaşık ve zaman alıcı bir süreç olabilir. Bu noktada, Çelik & Baştürk, müvekkillerinin haklarını koruyarak hızlı ve adil sonuçlar elde etmeyi hedeflemektedir. Av. Tolga Çelik ve Av. Nur Baştürk‘e değer kaybı hesaplaması hakkında detaylı bilgi almak veya sorularınızı yönlendirmek için “Avukata Soru Sor” kısmı veya iletişim sayfamızdan ulaşabilirsiniz.