Elbir İş Merkezi Kat:9 No:6/11
Mecidiyeköy Şişli/İstanbul

Anlaşmalı Boşanmadan Sonra Mal Rejimi Davası

Anlaşmalı Boşanmadan Sonra Mal Rejimi Davası Açılabilir Mi?

Bu makalemizde anlaşmalı boşanmadan sonra mal rejimi davası açılabilir mi sorusu üzerinde duracağız. Konunun önemine binaen dikkatle okumanızı tavsiye ederiz. Anlaşmalı boşanma davası hakkında daha detaylı bilgi edinmek için Anlaşmalı Boşanma Davası adlı makalemizi okuyabilirsiniz.

Mal Rejimi Davası Nedir?

Mal rejimi davası evlilik birliğini sonlandırmak isteyen eşler tarafından en çok merak edilen hususlardan bir tanesidir. Mal rejimi hususu eşlerin birlikte veya ayrı ayrı edindiği malları ve ekonomik değerleri kapsamasından dolayı büyük önem arz etmektedir. Evlilik birliğini sonlandırılması halinde eşler arasındaki mali ilişkinin hukuken ne şekilde mal rejimi davası  ile belirlenecektir.  Eşler arasındaki mal rejimine ilişkin kaideler Türk Medeni Kanununda düzenlenmiştir.

Anlaşmalı Boşanmadan Sonra Mal Rejimi Davası Açılabilir Mi?

Bu makalemizde anlaşmalı boşanmadan sonra mal rejimi davası açılabilir mi sorusuna yanıt bulmaya çalışacağız. Konunun önemine binaen makalemizi dikkatle okumanızı tavsiye ederiz. Yargıtay ilk kararlarında anlaşmalı boşanma davasında taraflar arasında akdedilmiş olan boşanma protokolünde yer alan mal rejimi hukukundan kaynaklanan anlaşma maddelerinin mahkeme kararında yer alması veya protokolün mahkemece onaylanması gerektiğini aramaktaydı. Aksi takdirde daha sonra açılan mal rejiminin tasfiyesi davasının görülebileceğini kabul etmekteydi. Fakat mal rejiminin tasfiyesine ilişkin anlaşma maddelerinin hükümde yer almamasına rağmen, boşanma dosyasında mahkeme içi ikrar niteliğinde sayılacak belge ve beyanlar bulunması halinde, bunların kesin delil teşkil etmesi nedeni ile yine davanın reddine karar verilebileceği de değerlendirilmiştir. Yargıtay değerlendirmeleri dikkate alındığında anlaşmalı boşanma duruşması esnasında dikkat edilmesi gereken hususlar mevcuttur. Bu konuda daha detaylı bilgi için Anlaşmalı Boşanma Duruşmasındaki Önemli Hususlar adlı makalemizi okuyabilirsiniz. Anlaşmalı boşanma protokolü hakkında daha detaylı bilgi edinmek için Anlaşmalı Boşanma Protokolü adlı makalemizi okuyabilirsiniz.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararında, hüküm fıkrasında yer almamasına rağmen protokolde ve mahkemedeki beyanlarda yer alan “tarafların kendilerine ait olan eşyayı aldıkları, birbirlerinden hak ve alacakları kalmadığı, evlilik birliği içerisinde edinilmiş herhangi bir malları olmadığı bu yönde de bir talepleri olmadığı” ifadelerini mahkeme içi ikrar kabul etmiştir.  Bu ifadelerin mal rejiminin tasfiyesi de kapsadığı kabul edilmiştir. Yargıtay daha sonraki verdiği kararlarında mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan talepleri kapsayan ifadelerin neler olduğu konusunda daha geniş yorum yapmıştır.

Yargıtay “hiçbir hak ve alacağımız yoktur” “maddi ve manevi hiçbir talebimiz bulunmamaktadır.” gibi ifadelerin mal rejiminin tasfiyesini kapsamadığını kabul etmiştir. Buna karşın “mal talebim yoktur” “aramızda mal paylaşımına ilişkin bir anlaşmazlık bulunmamaktadır” gibi ifadeleri ise mal rejiminin tasfiye edildiği olarak kabul etmektedir.

Anlaşmalı Boşanmadan Sonra Mal Rejimi Davası Yargıtay Kararı

Anlaşmalı Boşanmada Geçen İfadeler Nedeni İle Eşlerin Mal Rejimini Tasfiye Ettikleri Kabul Edilen Kararlar

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 24.02.2010 Tarih, 2010/2-96 E. 2010/106 K. sayılı kararında şu neticeye varmıştır.  Kural olarak anlaşmalı boşanma davasında taraflarca akdedilmiş bulunan boşanma protokolünde yer alan mal rejimi hukukundan kaynaklanan anlaşma maddelerinin mahkeme kararında bulunması ya da protokolün mahkemece onaylanması gerekir. Mal rejiminden kaynaklanan talepler boşanmanın ferilerinden değildir dolayısıyla dava konusu edilebilirler. Fakat somut olayda, davacının dava dilekçesinin ekinde anlaşmalı boşanma protokolünü mahkemeye sunmuş olması, boşanma davasındaki beyanları, boşanma kararının hüküm kısmı ve tarafların hiçbir zaman protokoldeki imzalarını inkar etmemiş olmamaları, protokolün mahkemece onaylandığı durumları dikkate alındığında boşanma dava dosyasındaki bu belge ve bu beyanların mahkeme içi ikrar niteliğinde olduğu kabul edilmiştir. Bu sebeplerle görülmekte olan davada kesin delil niteliğini taşıdığı ve ayrıca davacının bu ikrarına rağmen eldeki davayı açarak tamamen aksini ileri sürmekle dürüstlük kuralına aykırı davrandığının ve bu durumun hakkın kötüye kullanılması teşkil ettiğinin kabulü gerekmiştir.

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 23.01.2015 Tarih, 2014/25689 E. 2015/1502 K. sayılı kararında şu neticeye varmıştır.  Somut olayda; boşanma davasının dava dilekçesi ekinde mahkemeye ibraz edilen 09.04.2010 tarihli anlaşmalı boşanma protokolünün 3. bendinde, “taraflar birbirlerinden; maddi ve manevi tazminat, tedbir ve yoksulluk nafakası, katkı payı ve her ne nam altında olursa olsun başkaca hiçbir talepte bulunmadıklarını, belirtilen hususlarda ileride dava ve talepte bulunmayacaklarını bu haklarından karşılıklı olarak feragat ettiklerini beyan ve kabul etmişlerdir” beyanı yer almaktadır. Yine 5. Bendinde  “Tarafların başkaca gayrimenkul, ziynet eşyası, vasıta ve benzeri paylaşılacak bir malvarlıkları yoktur. Taraflar karşılıklı olarak bu konularda hiçbir talepleri olmadığını, belirtilen hususlarda ileride dava ve talepte bulunmayacaklarını bu haklarından karşılıklı olarak feragat ettiklerini işbu protokol ile kabul etmişlerdir” beyanı yer almaktadır. Mahkemenin gerekçeli kararında ibraz edilen protokolün mahkemece uygun görüldüğü ve tarafların anlaşmalı olarak boşanmalarına karar verildiği anlaşılmaktadır. Taraflar arasındaki mahkemece uygun görülen 09.04.2010 tarihli boşanma protokolünde katkı payı alacağı ve her ne nam altında olursa başkaca hiçbir talepte bulunmadıkları, belirtilen hususlarda ileride dava ve talepte bulunmayacakları, bu haklarından karşılıklı olarak feragat ettikleri beyan edildiğine göre mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçelerle kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır.

Anlaşmalı Boşanmada Geçen İfadeler Nedeni İle Eşlerin Mal Rejimini Tasfiye Etmedikleri Kabul Edilen Kararlar

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 09.06.2011 Tarih, 2010/6557 E. 2011/3331 K. sayılı kararında şu neticeye varmıştır.  Boşanma talepli dava dilekçesi altının taraflarca birlikte imzalandığı ve içeriğinde “… aramızda maddi ve manevi talebimiz olmadığından ek olarak protokol yapma gereği duymadık. Anlaşmalı boşanmamıza karar verilsin. Mahkeme süreci ve sonrasında birbirimizden maddi ve manevi tazminat talebimizin kesinlikle olmayacağını ve yargılama giderlerinin de her ikimizce karşılanmasına karar verilmesini isteriz…” şeklinde açıklamada bulunulmuştur. Fakat bu ifade, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 27.05.2009 gün 2009/2-158 E. 2009/217 karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere boşanmanın mali sonuçları üzerindeki anlaşmadır. Bu ifadeler 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 174. maddesinde düzenlenen boşanma nedeniyle maddi ve manevi tazminat, 175. maddesinde düzenlenen yoksulluk ve 182. maddesinde düzenlenen iştirak nafakası talep haklarına ilişkindir. Boşanma dosyasındaki bu beyanlar boşanmanın ferilerine ilişkindir.  Ve katılma payı ve değer artış payı alacağına konu taşınmaz bu beyan içinde yer almamaktadır. Başka bir ifadeyle somut olayda boşanma dosyası içeriğindeki beyanlar ile tarafların aralarındaki mal rejimini tasfiye ettikleri kabul edilemez.

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 19.10.2012 Tarih, 2012/3568 E. 2012/9488 K. sayılı kararında şu neticeye varmıştır. Taraflar arasında yer alan protokolün 8. ve 10. maddeleri protokolün diğer tüm maddeleri ve kapsamı ile birlikte değerlendirildiğinde söz konusu maddelerin eşler arasında mal rejiminin geçerli olduğu dönemde edinilen malların anılan maddeler kapsamında kabul edilme olanağı bulunmamaktadır. Özellik arz eden 8. maddede “işbu protokolün ifası ile birlikte taraflar mal ve evlilik hukuku itibarıyla tamamı ile ayrılmış alacaklarını beyan ederler” cümlesindeki “mal ve evlilik hukuku” tabirleri ile neyin kastedildiği açıkça belirtilmemiştir. Yorumla da bunların mal rejimini de kapsadığını söylemek oldukça güçtür.

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 02.12.2013 Tarih, 2013/5043 E. 2013/18125 K. sayılı kararında şu neticeye varmıştır. Taraflar arasında görülen Bandırma Aile Mahkemesi’nin 10.03.2011 tarih 2010/816 E. ve 2011/189 K. sayılı boşanma dosyasının … tarihli oturumunda davacı, “davalıdan mal talepleri” olmadığını belirtmişler ve tutanağa geçen beyanlarını imzalamışlar., 5 numaralı hüküm fıkrası ile de, “ Tarafların kendileri için herhangi bir tazminat, nafaka, yer olmadığına” karar verilmiş anılan karar temyiz edilmeksizin 14.02.2011 tarihinde kesinleşmiştir. Boşanma dosyasında az yukarıda yazılı beyanlar, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 27.05.2009 gün 2009/2-158 E. 2009/217 karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere boşanmanın mali sonuçları üzerindeki 4721 sayılı TMK’nın 174. maddesinde düzenlenen boşanma nedeniyle maddi ve manevi tazminat, 175. maddesinde düzenlenen yoksulluk nafakası, şahsi eşyalarla ilgili anlaşmaya, kısacası boşanmanın ferilerine ilişkindir. Bu beyanlar mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan katkı payı, değer artış payı ve katılma alacağına konu yukarıda ada ve parsel numarası yazılı taşınmaz bu kapsam içerisinde değildir. Başka bir ifade ile; somut olayda, boşanma dosyası içeriğindeki beyanlar tarafların aralarındaki mal rejimini tasfiye ettikleri anlamına gelmez.

Son Olarak Dikkat Edilmesi Gerekenler

Biz bu makalemizde anlaşmalı boşanmada davasından sonra mal rejimi davasının açılıp açılamayacağı hakkında genel bilgilere yer verdik. Bunun yanında bu konudaki yargıtay kararlarına kısaca değindik. Bu süreçte belirtmekte fayda var ki bir aile hukuku avukatı ile yürütülmesi hem usul hatalarının önüne geçilmesi hem de sürecin daha hızlı ilerlemesi noktasında önemli olacaktır. Çelik & Baştürk Hukuk Ve Danışmanlık Ofisi İstanbul boşanma avukatı olarak müvekkillerini aile hukuku alanında vekil olarak temsil etmekte ve hukuki danışmanlık vermektedir. Sitemizde yer alan avukata sor kısmından ofisimiz avukatları Av. Tolga ÇELİK ve Av. Nur BAŞTÜRK‘e sorularınızı yönlendirebilir ya da iletişim bilgileri kısmından kendilerine ulaşabilirsiniz.

Bu Yazıyı Paylaş

Son Yazılar

Hakkımızda

İstanbul Avrupa yakasının Şişli ilçesinde faaliyet gösteren ve hukukun çeşitli alanlarında uzman avukatları ile hukuki danışmanlık ve avukatlık hizmeti veren Çelik & Baştürk Hukuk Ve Danışmanlık Ofisi Av. Tolga ÇELİK ve Av. Müesser Nur BAŞTÜRK tarafından kurulmuştur…