Elbir İş Merkezi Kat:9 No:6/11
Mecidiyeköy Şişli/İstanbul

Anlaşmalı Boşanma Protokolünün İcrası

Boşanma davalarında tarafların, evlilik birliğini sona erdirirken mal paylaşımı, nafaka ve diğer hukuki sonuçlar konusunda yaptıkları anlaşmalar son derece önemlidir. Bu kapsamda Anlaşmalı Boşanma Protokolünün İcrası, boşanma kararıyla birlikte protokolün uygulama safhasını ilgilendirir. Protokolün, hâkim onayına tabi olması ve aile hukuku alanına ilişkin sonuçlar doğurması, davaların hangi mahkemede görüleceği ve hangi usul kurallarına göre yürütüleceği açısından belirleyicidir.

Bununla birlikte anlaşmalı boşanma protokolünün kapsamı, taraflara yüklenen edimler ile bu edimlerin nasıl ve hangi yolla yerine getirileceği konusundaki uyuşmazlıklar, uygulamada sıkça karşımıza çıkar. Taraflar arasındaki bu düzenlemenin hakim tarafından onaylanıp onaylanmaması ise görevli mahkeme noktasında kritik bir ayrım yaratır. Çünkü hâkim tarafından onaylanan protokoller “aile hukuku” kapsamında değerlendirilirken, onaylanmayan veya boşanma kararında yer almayan hükümler “genel hükümlere tabi bir sözleşme” niteliğine bürünür.

Aşağıda, Anlaşmalı Boşanma Protokolünün İcrası sürecinde aile mahkemelerinin görevi, protokolde yer alan tapu iptal ve tescil işlemlerinin niteliği, alacak ve menfi tespit davalarının hangi koşullarda hangi mahkemede görüleceği ve icra takibine ilişkin itirazların nasıl giderileceği, Yargıtay kararları ışığında ayrıntılı şekilde açıklanacaktır.

Aile Mahkemelerinin Görevi

Aile mahkemeleri, 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun uyarınca kurulmuştur. Kanunun 4/1. maddesi, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) ikinci kitabından üçüncü kısmı hariç olmak üzere (TMK m.118-395), aile hukukundan kaynaklanan bütün uyuşmazlıkların aile mahkemelerinde görüleceğini hükme bağlar. Boşanma davaları ve boşanmanın eki sayılan protokol hükümlerine ilişkin uyuşmazlıklar da bu kapsamda değerlendirilir.

Nitekim Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2013/10188 E. 2013/28199 K. sayılı kararında, anlaşmalı boşanma davasında onaylanan protokolde yer alan tapu iptal ve tescil isteminin aile mahkemesinde görülmesi gerektiğini belirtmiştir. Yine Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2016/14639 E. 2018/2241 K. sayılı karar da aynı doğrultuda olup, görevli mahkemenin aile mahkemesi olduğu ifade edilmiştir.

Buna karşılık, anlaşmalı boşanma sırasında düzenlenen ancak hâkim tarafından onaylanmayan ek protokoller ile ilgili uyuşmazlıkların genel mahkemelerde çözümleneceği, yerleşik içtihatlarla da sabittir. Çünkü, onaylanmayan protokol aile hukukuna dair bir düzenleme niteliğini kazanmaz. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2017/3517 E. 2018/13958 K. sayılı kararında bu husus vurgulanmıştır. Kararda, ek protokolün hakim onayından geçmediği için genel hükümlere tabi sözleşme sayıldığı ve bu nedenle görevli mahkemenin aile mahkemesi olmadığı açıkça ortaya konmuştur.

Hakim Tarafından Onaylanan Protokollerin Bağlayıcılığı

Anlaşmalı Boşanma Protokolünün İcrası bağlamında tarafların, boşanmanın fer’î sonuçları üzerinde anlaşarak hazırladıkları protokol, aile mahkemesi hakimi tarafından onaylandığında ve hükümde eda hükmü içerdiğinde kesinleşmiş ilam niteliği kazanır. Böylece bu protokol ilamlı icra takiplerine konu edilebilir. Nafaka, mal paylaşımı ve diğer maddi yükümlülükler eda hükmünü içerdiğinde ilama dayalı olarak takip ve tahsil edilebilir.

Yine de tarafların protokole uymaları beklenir. Uymadıkları takdirde, protokolde yer alan maddi konular hakkında icra takipleri veya tescil davaları gibi hukuki yollara başvurulabilir. Örneğin, Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2013/2763 E. 2013/29141 K. sayılı kararda, protokole dayalı trampa işleminin yapıldığı ve tarafların karşılıklı borçlarını ifa ettikleri belirtilmiştir. Ancak davacının hile veya gabin iddiası somut olarak kanıtlanamadığından dava reddedilmiştir. Bu durum, protokolde kararlaştırılan edimlerin ifa edilmesinde ortaya çıkan uyuşmazlıklarda tarafların, sözleşmenin geçerliliğini ve esaslarını detaylı biçimde ispat etmek zorunda olduğunu gösterir.

“Somut olayda; takibe dayanak yapılan ilam, anlaşmalı boşanma protokolünün onaylanması niteliğinde olup, kurulan hüküm eda niteliğinde değildir. Her ne kadar dayanak ilama esas alınan protokolde müşterek çocuğun ilköğretim çağına geldikten sonra her hangi bir özel veya devlet okulunun eğitim giderinin tamamını babanın ödemeyi kabul ve taahhüt ettiği, zamanında ödenmemesi halinde davacı eşin bu paraları ödeyeceği ve davalı eşe rücu edeceği yazılı ise de protokole ilişkin bu kısım mahkemece verilmiş ve ödemeye ilişkin bir karar değildir. Mahkemece bir işin yapılmasına ilişkin olmak üzere verilen eda hükmü içeren kararlar ilamlı icraya konu edilebilir. Takibe dayanak ilam, anlaşmalı boşanma protokolünün onaylanması mahiyetinde olup, ilamlı icra takibine konu edilemeyeceği anlaşılmaktadır (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 5762 – 2780)”

Tapu İptal ve Tescil Davaları

Anlaşmalı Boşanma Protokolünün İcrası sürecinde sıkça karşılaşılan uyuşmazlıklardan biri de tapu iptal ve tescil talepleridir. Protokolde, belirli bir taşınmazın diğer eş adına tescil edilmesi kararlaştırılmış olabilir. Taraflardan biri bu edimini yerine getirmezse, protokoldeki düzenlemeye dayanarak tapu iptal ve tescil davası açılabilir.

Bu tür davalarda görevli mahkeme, boşanma kararının eki niteliğindeki protokol hükümlerini uygulamakla yükümlü aile mahkemesidir. Zira Yargıtay, “protokol hükümlerinden kaynaklanan tapu iptal ve tescil isteğinin aile mahkemesinde görülmesi gerektiğini” birçok kararında vurgulamıştır. Örneğin, Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2013/10188 E. 2013/28199 K. sayılı kararda, taraflar arasındaki anlaşmalı boşanma protokolü uyarınca açılan tapu iptal ve tescil davasının aile mahkemesi tarafından incelenmesi gerektiği açıkça belirtilmiştir.

Ancak protokol, boşanma kararı sırasında onaylanmamışsa ve boşanma hükmüne geçmeyen bir taahhüt içermekteyse, taraflar arasındaki ilişki artık genel sözleşme hükmü niteliği taşır. Bu durumda tapu iptal ve tescil talebi “aile mahkemesinde” değil, genel yetkili mahkemede (asliye hukuk mahkemesi vb.) görülmelidir. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2017/3517 E. 2018/13958 K. sayılı kararı bu konuda rehber niteliktedir.

“Dava; taraflar arasında daha önce görülüp karara bağlanan anlaşmalı boşanma davasında, (TMK m. 6/3) mahkemece tasdik edilen protokol hükümlerinden kaynaklanan tapu iptal ve tescil istemine ilişkin olup 20.12.2011 tarihinde açılmıştır. 4787 Sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun, 5133 sayılı Kanunda değişik 4/1. maddesi uyarınca, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun üçüncü kısmı hariç olmak üzere, ikinci kitabından kaynaklanan davalara aile mahkemelerinde bakılır. Bu yön nazara alınmadan yazılı gerekçe ile görevsizlik kararı verilmesi doğru olmamıştır. (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2013/10188 E. 2013/28199 K.)

“Dava anlaşmalı boşanma protokolüne uyulmamasından kaynaklanan tapu iptal ve tescil davasına ilişkin olup, 03.03.2014 tarihinde açılmıştır. 4787 Sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun, 5133 sayılı Kanunda değişik 4/1. maddesi uyarınca, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun üçüncü kısmı hariç olmak üzere, ikinci kitabından kaynaklanan davalara aile mahkemelerinde bakılır. Görev kamu düzenine ilişkindir. Mahkemece yargılamanın her aşamasında dikkate alınması zorunludur. Gerçekleşen bu durum karşısında görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, işin esasının incelenmesi usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir. (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2016/14639 E. 2018/2241 K.)”

Alacak ve Menfi Tespit Davaları

Protokolde belirtilen meblağların veya bedellerin ödenmemesi ya da haksız taleplerle karşılaşılması halinde alacak veya menfi tespit davaları gündeme gelir. Hükme esas alınmış bir protokolden kaynaklanan alacak, aile mahkemesi yargılamasının konusudur. Örneğin, Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 18629 – 3130 sayılı kararda, protokole dayalı alacakların aile mahkemesinde görülmesi gerektiği vurgulanmıştır.

Aynı şekilde, protokol kaynaklı borcun mevcut olmadığı iddiasıyla açılan menfi tespit davalarında da eğer protokol boşanma kararının ekiyse, görevli mahkeme yine aile mahkemesidir. Bu durum, Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2013/7698 E. 2013/27158 K. ve Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2016/21141 E. 2017/12854 K. kararlarıyla netlik kazanmıştır. Her iki kararda da boşanma protokolünden doğan alacak ilişkilerinden kaynaklanan menfi tespit isteminin aile hukukuna ilişkin sayıldığı, bu nedenle görevsizlik kararının verilmesi gerektiği ifade edilmiştir.

Ne var ki protokol, hâkim onayından geçmemiş veya boşanma davası sonrasında düzenlenmişse, o zaman menfi tespit davası aile hukuku nitelikli bir dava olmaktan çıkar. Genel hükümlere tabi bir sözleşme niteliği kazandığı için genel mahkemelerde görülmesi gerekir. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2016/10106 E. 2018/1422 K. sayılı kararda, boşanma kararı kesinleştikten sonra düzenlenen protokolün boşanma davasının eki niteliğinde sayılamayacağı ve bu nedenle görevsizlik kararı verilmesi gerektiği kabul edilmiştir.

“Dava boşanma protokolünden kaynaklanan alacağa yönelik menfi tespit istemine ilişkin olup, 18.10.2010 tarihinde açılmıştır. 4787 Sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun, 5133 sayılı Kanunda değişik 4/1. maddesi uyarınca, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun üçüncü kısmı hariç olmak üzere, ikinci kitabından kaynaklanan davalara aile mahkemelerinde bakılır. Görev kamu düzenine ilişkindir. Mahkemece yargılamanın her aşamasında dikkate alınması zorunludur. Gerçekleşen bu durum karşısında görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, işin esasının incelenmesi usul ve yasaya aykırı bulunmuştur. (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2013/7698 E. 2013/27158 K.)”

“Dava, boşanma protokolünden kaynaklanan alacağın tahsili için yapılan icra takibinden dolayı borçlu olmadığının tespiti isteğine ilişkin olup, 05.10.2015 tarihinde açılmıştır. Uyuşmazlığın esası aile hukukuna ilişkin olduğuna göre, dava, aile hukukundan doğmaktadır. 4787 Sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun. 5133 sayılı Kanunda değişik 4/1. maddesi uyarınca, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun üçüncü kısmı hariç olmak üzere, ikinci kitabından (m. 118-395) kaynaklanan davalara aile mahkemelerinde bakılır. Görev kamu düzenine ilişkindir. Mahkemece yargılamanın her aşamasında dikkate alınması zorunludur. Gerçekleşen bu durum karşısında görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, işin esasının incelenmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir. (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2016/21141 E. 2017/12854 K.)”

Eda Davaları ve İcra Takibine İtirazın İptali

Taraflar, Anlaşmalı Boşanma Protokolünün İcrası kapsamında doğrudan icra takibine başvurabileceği gibi, protokoldeki yükümlülüğün ifası için eda davası da açabilirler. Örneğin, protokolde bir taşınmazın davalı adına tescili kararlaştırılmışsa, bu karara aykırı davranan tarafa karşı eda davası açılması mümkündür. Ancak taşınmazın aynının devrine ilişkin düzenleme varken, sonradan taşınmaz bedelinin istenmesi doğru değildir. Uygulamada “taşınmazın devri” şeklinde protokol hükmü varken “taşınmaz bedeli” talebi mümkün olmaz.

Diğer yandan protokoldeki edimler yerine getirilmeyince, hak sahibi taraf anlaşmalı boşanma davasına ilişkin hükmün eda niteliğinde olması halinde ilamlı icra takibi başlatabilir. Takibe yapılan itirazın iptali için yine aile mahkemesinde dava açılması gerekir. Örneğin, Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 19529 – 8734 K. sayılı kararda, anlaşmalı boşanma protokolüne dayanılarak yapılan icra takibine itirazın iptali konusunda aile mahkemesinin görevi vurgulanmıştır. Benzer şekilde, Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 15543 – 8909 K. sayılı kararda da anlaşmalı boşanma protokolüne dayalı itirazın iptali davasının aile mahkemesinde görülmesi gerektiği ifade edilmiştir.

Eğer protokol boşanma kararına dahil değilse, yani hâkim onayı almamışsa, itirazın iptali davasına bakmakla görevli mahkeme yine genel hükümlere tabi olur. Çünkü boşanma protokolü niteliğini taşıyabilmesi ve aile mahkemesinin görevli olması için, protokolün mahkemece onaylanıp boşanma ilamına eklenmesi gerekir.

“Tarafların 09.10.2006 tarihinde kesinleşen ilamla Türk Medeni Kanunu’nun 166/3 maddesi uyarınca boşandıkları, taraflar arasında görülen anlaşmalı boşanma davasında imzalanan ve hakim tarafından kararın eki sayılmasına karar verilen protokol ile davacı adına kayıtlı olan kooperatif hissesinin kadına ait olduğu, bu hissenin aylık ödemelerinin, hisseye ilişkin borçlar ödenip tamamlandıktan sonra gerekli devir ve tapu işlemleri için yapılacak masrafların da davalı erkek tarafından ödeneceği, mobilya masrafı olan 6500 TL ve üçüncü şahsa olan borcun da erkek tarafından ödeneceğinin kararlaştırıldığı anlaşılmaktadır. Davacı bu ödemelerin kendisi tarafından yapıldığını, anlaşmalı boşanma ve protokol uyarınca davalıdan tahsil edilmesi için icra takibi yaptığını, davalının takibe itiraz etmesi nedeniyle takibin durduğunu belirterek, itirazın iptaline ve takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Bu halde dava, anlaşmalı boşanma protokolünden kaynaklanan alacağa ilişkin yapılan takibe itirazın iptali ilişkindir. İtirazın iptali davasına bakmakla aile mahkemesi görevlidir (4787 s. K. m.4/1). Göreve ilişkin kurallar kamu düzeninden olup, taraflarca ileri sürülmese bile hakim tarafından davanın her aşamasında re’sen gözetilir. Bu açıklamaya göre görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, işin esasının incelenmesi doğru bulunmamıştır. (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2016/24336 E. 2017/14553 K.)”

“Dava, taraflar arasında boşanma davası sırasında düzenlenen protokole dayanılarak yapılan icra takibine itirazın iptali isteğine ilişkindir. Taraflar anlaşarak Türk Medeni Kanununun 166/3. maddesi gereğince boşanmışlardır. Aralarında düzenlenen ve icra takibinin dayanağını oluşturan protokolün geçerli olup olmadığını tartışıp değerlendirecek olan aile mahkemesidir.(Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 19529 – 8734 K.)”

“Dava, boşanma protokolünün yerine getirilmesine yöneliktir. Görev kamu düzenine ilişkindir. Mahkemece yargılamanın her aşamasında kendiliğinden dikkate alınması gerekir. 4787 Sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun 4. maddesi; 4721 Sayılı Türk Medeni Kanununun ikinci kitabından üçüncü kısmı hariç olmak üzere (TMK m.118-395) kaynaklanan bütün davaların Aile Mahkemesinde bakılacağını hükme bağlamıştır. (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 11884 – 16057)”

Yargıtay Kararları Işığında Uygulama

Uygulamada sıkça rastlanan bir senaryoda, taraflar Anlaşmalı Boşanma Protokolünün İcrası için tapu devri, nafaka alacakları veya belirli bir meblağın tahsili gibi konularda dava açarlar. Mahkemenin ilk işi, “protokolün boşanma kararıyla birlikte onaylanıp onaylanmadığını” tespit etmektir. Çünkü bu tespit, doğrudan görevli mahkemenin belirlenmesini sağlar.

  • Onaylanan Protokollerde: Protokol, aile hukukundan kaynaklandığı için görevli mahkeme aile mahkemesidir. Yargıtay kararları da bu doğrultudadır (Bkz. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2013/10188 E. 2013/28199 K.; 2016/14639 E. 2018/2241 K.).
  • Onaylanmayan Protokollerde: Protokol, genel hükümlere tabi olur. Görevli mahkeme genel yetkili asliye mahkemeleri olur (Bkz. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2016/10106 E. 2018/1422 K.).

Benzer şekilde alacak tespiti, menfi tespit veya itirazın iptali gibi farklı türdeki davalarda da aynı ayrım geçerlidir. Protokolün boşanma ilamında yer alıp almadığı ya da hâkim tarafından onaylanıp onaylanmadığı her zaman incelenmek zorundadır.

Sonuç

Anlaşmalı Boşanma Protokolünün İcrası, boşanma davasının ve protokol düzenlemesinin en kritik aşamalarından biridir. Hâkim tarafından onaylanmış protokollerin icrası aile mahkemelerinin görev alanındadır. Tapu iptal ve tescil davaları, alacak davaları, menfi tespit davaları ve icra takibine itirazın iptali gibi konular, protokolün boşanma ilamına eklenip eklenmediğine göre şekillenmektedir. Eğer protokol boşanma kararı sırasında onaylanmışsa aile hukukuna ilişkin ihtilaf olarak kabul edilir ve aile mahkemesi yetkilidir. Onaylanmamış ek protokoller genel sözleşme hükmü niteliği taşıdığı için genel mahkemelerde görülür.

Bu nedenle tarafların protokol düzenlerken, boşanma davasıyla birlikte hâkim onayına sunmaları ve boşanma ilamına eklenmesini sağlamaları çok önemlidir.  Çelik & Baştürk Hukuk ve Danışmanlık Ofisi olarak  “Anlaşmalı Boşanma Protokolünün İcrası  konusunda destek sunuyoruz. Av. Tolga ÇELİK  ve Av. M. Nur BAŞTÜRK olarak müvekkillerimizin her aşamada yanındayız.

Sık Sorulan Sorular

Protokol boşanma kararına eklenmemiş ise ne olur?

Onaylanmayan protokol, genel hükümlere tabi bir sözleşme sayılır. Bu durumda görevli mahkeme, asliye hukuk mahkemesi gibi genel yetkili mahkemeler olur.

Aile mahkemesi hangi davalara bakar?

Boşanma ve aile hukuku kaynaklı davaların tamamı, aile mahkemelerinin görevi kapsamındadır. Özellikle tapu iptal ve tescil, alacak, menfi tespit, itirazın iptali gibi davalarda protokol boşanma ilamının ekiyse aile mahkemesi görevlidir.

Protokolde yer alan taşınmazın satışı için bedel talep edilebilir mi?

Protokolde taşınmazın aynen devri kararlaştırılmışsa, sonradan bedelin talep edilmesi mümkün değildir. Eda davası ancak protokolle belirlenen edimin yerine getirilmesi için açılabilir.

Protokolde yer alan borçların ödenmemesi durumunda icra takibi nasıl yapılır?

Hakim onaylı protokoller, aynı zamanda eda hükmünü içerir şekilde boşanma ilamında yer alırsa ilam niteliği taşır. Bu durumda bu alacaklar ilamlı icra takibine konu olabilir. İtiraz durumunda aile mahkemesinde itirazın iptali davası açılabilir. Ancak protokol onaysız ise genel mahkemeler görevlidir.

Menfi tespit davalarında görevli mahkeme neresidir?

Protokol aile mahkemesi tarafından onaylandıysa, menfi tespit davası aile mahkemesinde görülmelidir. Onaylanmayan protokol söz konusuysa genel mahkemeler görevlidir.

Bu Yazıyı Paylaş

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Son Yazılar

Hakkımızda

İstanbul Avrupa yakasının Şişli ilçesinde faaliyet gösteren ve hukukun çeşitli alanlarında uzman avukatları ile hukuki danışmanlık ve avukatlık hizmeti veren Çelik & Baştürk Hukuk Ve Danışmanlık Ofisi Av. Tolga ÇELİK ve Av. Müesser Nur BAŞTÜRK tarafından kurulmuştur…