İçindekiler
ToggleAile Sırlarını İfşa Etmek Boşanma Sebebi Midir?
Bu makalemizde aile sırlarını ifşa etmek boşanma sebebi midir sorusuna cevaplar vereceğiz. Aile sırlarını ifşa etmek, boşanma davasında bir neden olarak ileri sürülebilir. Türk Medeni Kanunu’na göre boşanma sebepleri, genel ve özel sebepler olarak ikiye ayrılır. Aile sırlarının ifşa edilmesi, “evlilik birliğinin temelinden sarsılması” kapsamında değerlendirilebilecek genel bir boşanma sebebidir. Evlilik birliğinin devamını zorlaştıran veya eşler arasındaki güveni sarsan bu tür eylemler, özellikle mahrem bilgilerin üçüncü kişilerle paylaşılması durumunda, evlilik bağının zedelendiği şeklinde yorumlanır. Ancak, her olayın kendine özgü koşulları olduğundan, aile sırlarını ifşa etmenin boşanma sebebi olup olmadığı somut olayın özelliklerine bağlı olacaktır. Bu tür bir durumda, tarafların davranışlarının evlilik birliğine etkisi, tarafların beyanları, tanıklar ve diğer deliller üzerinden değerlendirilir. Eğer bu durum, aile birliğini temelinden sarsacak boyutta bir güven kaybına neden olmuşsa, boşanma gerekçesi olarak kabul edilebilir.
Çelik & Baştürk Hukuk ve Danışmanlık Ofisi avukatları Av. Tolga ÇELİK müvekkillerimize son derece profesyonel olarak hizmet vermekteyiz. Boşanma davası ile ilgili sorularınız ve görüşmeleriniz avukata sor kısmından avukatlarımıza ulaşabilirsiniz.
Evlilik Sırlarını Başkalarına Anlatmak Yargıtay
Evlilik birliği, taraflar arasında güven ve mahremiyet temeline dayanır. Eşler arasındaki özel sırların üçüncü kişilerle paylaşılması, bu güveni sarsarak evlilik ilişkisine zarar verebilir. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 12.11.2013 tarihli, 2013/12036 E. ve 2013/26025 K. sayılı kararına göre, evlilikle ilgili sırların ifşa edilmesi, evlilik birliğini temelinden sarsan bir davranış olarak kabul edilmiştir. Kararda, eşlerden birinin yatak odasına dair özel bilgileri başkalarına anlatmasının, evlilik birliğinin devamını imkansız hale getirdiği belirtilmiştir.
Bu kararla birlikte, eşlerin birbirlerine karşı sorumlulukları ve mahremiyeti koruma yükümlülüğünün önemi bir kez daha vurgulanmıştır. Türk Medeni Kanunu’nun 166. maddesi uyarınca, evlilik birliğinin temelden sarsıldığı durumlarda boşanma talebinde bulunulabileceği ifade edilmektedir. Dolayısıyla, evlilik sırlarının paylaşılması gibi güveni zedeleyen davranışlar, boşanma sebebi olarak değerlendirilebilmektedir.
Aile Sırlarını Etrafa Anlatmak
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, 28.09.2017 Tarih 2016/4609 E. 2017/10264 K. sayılı kararında şu sonuca yer verilmiştir. Mahkemece, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına yol açan olaylarda erkeğin tamamen kusurlu olduğu, kadının birtakım eylemlerinin davadan sonra gerçekleştiği ve kusur olarak yüklenemeyeceği ve kadına atfı kabil başkaca kusurun varlığının ispat edilemediği kabul edilerek, davacı – karşı davalı erkeğin davasının reddine, kadının davasının kabulüyle boşanmaya karar verilmiş ise de; yapılan yargılama ve toplanan delillerden, kadının etrafa aile sırlarını anlattığı, evliliğe ailesinin müdahalesine izin verdiği, bu eylemlerin erkeğin boşanma davasından önce gerçekleşmiş olduğu anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu duruma göre davalı karşı davacı erkek de dava açmakla haklıdır. Öyleyse erkeğin davasının da kabulü ile boşanmaya karar verilecek yerde, davasının reddi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.
Yatak Odası Sırlarını Anlatmak
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, 12.11.2013 Tarih 2013/12036 E. 2013/26025 K. sayılı kararında şu sonuca yer verilmiştir. Yapılan yargılama ve toplanan delillerden davacı – davalı kocanın bağımsız konut temin etmediği, eşine hakaret ettiği, davalı – davacı kadının ise eşinin ailesine hakaret ettiği, yatak odası sırlarını anlattığı anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında, davalı – davacı koca da dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün bulunmamasına göre kocanın davasının da kabulü gerekirken ( TMK md. 166/1) yazılı şekilde davanın reddi doğru görülmemiştir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, 13.05.2013 Tarih 2013/728 E. 2013/13410 K. sayılı kararında şu sonuca yer verilmiştir. Toplanan delillere göre eşini istemediğini söyleyen, yatak odası sırlarını etrafta anlatan, birlik görevlerini yerine getirmeyen davacı kocanın boşanmaya neden olan olaylarda mahkemenin de kabulünde olduğu gibi tamamen kusurlu olduğu anlaşılmaktadır.
Evlilik Sırlarını İfşa Etmek
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, 15.12.2019 Tarih 2008/16426 E. 2009/21706 K. sayılı kararında şu sonuca yer verilmiştir. Yapılan soruşturma, toplanan delillerle davacı kocanın, eski eşine döndüğünü beyan ettiği, birlik görevlerini yerine getirmediği, davalı kadının da evlilik sırlarını ifşa ettiği, ailesinin davacıya saldırısına göz yumduğu, eşini ve ailesini aşağıladığı ve evin kilidini değiştirdiği anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında, davalı – davacı koca da dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün bulunmamasına göre kocanın davasının da kabulü gerekirken ( TMK md. 166/1) yazılı şekilde davanın reddi doğru görülmemiştir.
Televizyona Çıkarak Aile Sırlarını İfşa Etmek
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, 01.01.2005 Tarih 2326/4211 sayılı kararında şu sonuca yer verilmiştir. Davalı – davacı kadının televizyona çıkarak aile sırlarını açıkladığı anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu durum karşısında davacı – davalı koca boşanma davası açmakta haklıdır. Kocanın davasının da kabulü gerekirken…”
Cinsel Sorunları Başkasına İfşa Etmek
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, 04.06.2008 Tarih 2008/7283 E. 2009/7989 K. sayılı kararında şu sonuca yer verilmiştir. “…özellikle evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda, evlilik birliğine dair görevlerini yerine getirmeyen davalı-davacı ile, aile sırlarını ve cinsel sorunlarını başkalarına ifşa eden davacı-davalının eşit kusurlu olduklarının anlaşılmasına göre…”