İş hayatının en önemli konularından biri olan fazla çalışma ücreti, hem işçinin emeğinin karşılığını tam olarak alması hem de işverenin yasal yükümlülüklerini yerine getirmesi açısından büyük önem taşır. Ancak bu hakkın talep edilmesinde kritik bir rol oynayan “zamanaşımı” kavramı, pek çok hak kaybına neden olabilmektedir. Bu makalede, fazla çalışma ücreti zamanaşımı konusunu tüm detaylarıyla ele alacak, dava süreçlerindeki etkilerini ve haklarınızı nasıl koruyabileceğinizi hukuki bir bakış açısıyla açıklayacağız.
Fazla Çalışma Ücreti Zamanaşımı Nedir ve Süresi Ne Kadardır?
Zamanaşımı, en basit tanımıyla, bir hakkın kanunda belirtilen süreler içerisinde talep edilmemesi durumunda, o hakkın dava yoluyla ileri sürülebilme niteliğini kaybetmesidir. Fazla çalışma ücreti de bir tür ücret alacağı olduğundan, İş Kanunu uyarınca belirli bir zamanaşımı süresine tabidir. Bu süre beş yıldır. Bu beş yıllık sürenin ne zaman başlayacağı ise en kritik noktalardan biridir.
Toplumda yaygın olan yanlış bir kanının aksine, fazla çalışma ücretinde zamanaşımı süresinin başlaması için iş sözleşmesinin sona ermesini (feshini) beklemeye gerek yoktur. Fazla çalışma alacağı, çalışmanın yapıldığı anda doğar ve o tarihte muaccel hale gelir. Dolayısıyla, beş yıllık zamanaşımı süresi, her bir fazla çalışma alacağı için ayrı ayrı, o çalışmanın yapıldığı tarihten itibaren işlemeye başlar. Örneğin, Ocak 2020’de yaptığınız bir fazla çalışmanın ücretini talep etmek için zamanaşımı süreniz Ocak 2025’te dolar. Bu nedenle, dava açıldığında, mahkeme usulüne uygun bir zamanaşımı defi (itirazı) ile karşılaşırsa, dava tarihinden geriye doğru son beş yıl içerisindeki fazla çalışma alacaklarınızı talep edebilirsiniz. Beş yıldan daha eski alacaklar ise zamanaşımına uğramış kabul edilir.
Dava Sürecinde Zamanaşımı Def’i ve Sonuçları
Fazla çalışma ücreti talebiyle bir iş davası açıldığında, işveren tarafının zamanaşımı def’ini usulüne uygun olarak ileri sürmesi gerekmektedir. Mahkeme, zamanaşımını kendiliğinden dikkate almaz. Davalı işverenin bu itirazı süresi içinde yapması, davanın seyrini tamamen değiştirebilir. Peki, bu süreç nasıl işler ve özellikle kısmi dava ve ıslah durumlarında nelere dikkat edilmelidir?
Kısmi Dava ve Islah Durumunda Zamanaşımı
İş davaları genellikle “kısmi dava” olarak açılır. Yani, davacı işçi, alacağının tamamını dava başında belirtmeyip, şimdilik belirli bir miktar (örneğin 1.000 TL) talep ederek yargılama sırasında bilirkişi raporuyla netleşecek olan tam alacak miktarını daha sonra “ıslah” yoluyla artırır. İşte bu noktada zamanaşımı devreye girer.
Kısmi dava açılması, sadece dava dilekçesinde talep edilen kısım bakımından zamanaşımını keser. Yani, fazlaya ilişkin haklar saklı tutulsa bile, alacağın geri kalanı için zamanaşımı işlemeye devam eder. Yargılama ilerleyip alacak miktarı netleştiğinde, davacı talebini ıslah ettiğinde veya ek bir dava açtığında, davalının bu yeni talebe karşı da iki haftalık süre içinde yeniden zamanaşımı def’ini ileri sürme hakkı doğar. Bu durumda, zamanaşımı hesabı artık dava tarihine göre değil, ıslah veya ek dava tarihinden geriye doğru beş yıl olarak yapılır. Bu durum, dava sürecinin uzaması halinde ciddi hak kayıplarına yol açabilir.
Zamanaşımı Def’inin İleri Sürülme Usulü ve Zamanı
Zamanaşımı def’inin ne zaman ve nasıl ileri sürüleceği, davanın sonucu üzerinde doğrudan etkilidir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) bu konuda net kurallar getirmiştir.
Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre, cevap dilekçesinde ileri sürülmemiş bir zamanaşımı def’i, daha sonra cevap dilekçesinin ıslah edilmesi yoluyla ileri sürülebilir. Ancak, davalı hiç cevap dilekçesi vermemişse, bu yönde bir ıslah yapıp yapamayacağı tartışmalıdır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2017 tarihli önemli bir kararında, yasal süresi geçtikten sonra verilen ve davacının itirazıyla karşılaşması nedeniyle hiç verilmemiş sayılan bir cevap dilekçesinin ıslahı yoluyla zamanaşımı def’inin ileri sürülemeyeceğine hükmedilmiştir.
Ayrıca, HMK döneminde, süresi geçtikten sonra ileri sürülen bir zamanaşımı itirazına davacının sessiz kalması, bu itirazın kabul edildiği anlamına gelmez. Süresi dışında zamanaşımı def’inin dikkate alınabilmesi için alacaklının (davacının) açık muvafakati şarttır.
Unutulmaması gereken bir diğer önemli husus ise, dava dilekçesine karşı zamanaşımı def’i ileri sürülmüş olsa dahi, ıslahla artırılan yeni miktara karşı da bu defin açıkça ve ayrıca yinelenmesi gerektiğidir. “Önceki beyanlarımızı tekrar ediyoruz” şeklindeki genel bir savunma, ıslaha karşı zamanaşımı def’ini kapsamaz ve yeterli görülmez.
Belirsiz Alacak Davasının Zamanaşımına Etkisi
Fazla çalışma ücreti zamanaşımı riskini bertaraf etmenin en etkili yollarından biri “belirsiz alacak davası” açmaktır. Kısmi davanın aksine, belirsiz alacak davası açıldığında, dava konusu edilen alacağın tamamı için zamanaşımı süresi dava tarihinde kesilir. Bu, yargılama sırasında alacak miktarı netleşip talep artırıldığında, davalının bu yeni talebe karşı zamanaşımı def’inde bulunmasının bir sonuç doğurmayacağı anlamına gelir. Belirsiz alacak davasında, dava dilekçesine karşı usulüne uygun olarak ileri sürülen zamanaşımı defi, yalnızca dava tarihinden geriye doğru son beş yıl öncesinde kalan fazla çalışmalar yönünden sonuç doğuracaktır.
Fazla Çalışma Ücreti Zamanaşımı Sonuç
Görüldüğü üzere, fazla çalışma ücreti zamanaşımı, dikkatle yönetilmesi gereken teknik ve karmaşık bir hukuki süreçtir. Alacağın doğumu, dava türünün doğru belirlenmesi (kısmi dava veya belirsiz alacak davası), ıslah süreçleri ve zamanaşımı def’ine karşı verilecek cevaplar, hak kayıplarını önlemek adına hayati önem taşımaktadır. Bu süreçte yapılacak küçük bir usul hatası, hak edilen alacağın önemli bir kısmının veya tamamının kaybedilmesine yol açabilir. Bu nedenle, fazla mesai alacaklarınızın takibinde ve dava sürecinde profesyonel hukuki destek almak en doğru yaklaşım olacaktır. Alanında uzman bir İş Hukuku Avukatı İstanbul bölgesindeki arayışlarınızda, haklarınızı en doğru şekilde korumak ve süreci etkin bir şekilde yönetmek için size yol gösterecektir. Unutmayın ki, doğru strateji ve zamanında atılan adımlar, emeğinizin karşılığını tam olarak almanızın anahtarıdır. Bu tür davalarda bir İş Hukuku Avukatı İstanbul ile çalışmak, hak kaybı yaşamanızın önüne geçecektir.
Fazla Çalışma Ücreti Zamanaşımı Sık Sorulan Sorular
Fazla mesai ücretimi istemek için işten ayrılmayı beklemeli miyim?
Hayır, beklememelisiniz. Fazla mesai ücretinde zamanaşımı süresi, çalışmanın yapıldığı tarihten itibaren işlemeye başlar. İşten ayrılmayı beklerseniz, beş yıldan daha eski alacaklarınız zamanaşımına uğrayabilir.
Kısmi dava açtım, ıslah yaparken zamanaşımı riski var mı?
Evet, ciddi bir risk vardır. Kısmi dava sadece talep ettiğiniz miktar için zamanaşımını keser. Islah yaptığınızda, davalı taraf ıslah edilen miktara karşı yeniden zamanaşımı itirazında bulunabilir ve bu durumda zamanaşımı, ıslah tarihinden geriye doğru hesaplanır.
İşverenim zamanaşımı itirazını cevap dilekçesinde belirtmedi, sonradan ileri sürebilir mi?
Evet, Yargıtay uygulamasına göre cevap dilekçesini ıslah ederek sonradan zamanaşımı itirazında bulunabilir. Ancak bunun da belirli usul kuralları ve süreleri vardır.
Belirsiz alacak davası açmanın zamanaşımı açısından avantajı nedir?
Belirsiz alacak davası, dava açıldığı tarihte alacağın tamamı için zamanaşımını keser. Bu sayede, yargılama sırasında talebinizi artırdığınızda, artan kısım için zamanaşımı riskiyle karşılaşmazsınız.
İşverene ihtarname göndermek zamanaşımını keser mi?
Hayır, işverenin borcunu ödemesi için temerrüde düşürülmesi (örneğin ihtarname gönderilmesi) tek başına zamanaşımını kesen bir neden değildir. Zamanaşımını kesen başlıca nedenler dava açılması, icra takibi yapılması veya işverenin borcu açıkça ikrar etmesidir.