Bu makale, Türk hukuk sisteminde aldatma sonucu boşanma mal paylaşımı konusunu detaylı bir şekilde ele almaktadır. Evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan aldatma (zina) olgusu, boşanma davalarında eşler arasındaki mal paylaşımını önemli ölçüde etkileyebilmektedir. Bu bağlamda, Türk Medeni Kanunu’ndaki ilgili düzenlemeler ve Yargıtay’ın emsal kararları ışığında, aldatma sonucu boşanma mal paylaşımı sürecinin nasıl işlediği, kusurlu eşin hakları ve aldatılan eşin tazminat talepleri gibi konulara açıklık getirilecektir.
Türkiye’de Yasal Mal Rejimi ve Aldatma
Türkiye’de eşler arasındaki mal rejimi, aksi bir sözleşmeyle belirlenmediği takdirde, yasal olarak “Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi”dir . Bu rejim, evlilik süresince eşlerin edindiği malvarlığının boşanma halinde paylaşılmasını öngörür. Edinilmiş mallar, eşlerin evlilik birliği içerisinde çalışarak elde ettikleri gelirler, sosyal güvenlik ödemeleri, kişisel malların gelirleri ve bu malların yerine geçen değerlerdir . Kişisel mallar ise, evlenmeden önce sahip olunan malvarlığı, miras yoluyla edinilenler, manevi tazminat alacakları ve kişisel kullanım eşyaları gibi sadece bir eşe ait olan ve paylaşıma dahil edilmeyen varlıklardır . Ancak, aldatma sonucu boşanma mal paylaşımı söz konusu olduğunda, bu genel prensiplerde bazı değişiklikler yaşanabilmektedir.
Aldatma (zina), Türk Medeni Kanunu’nun 161. maddesinde özel bir boşanma nedeni olarak tanımlanmıştır . Zina, evlilik devam ederken eşlerden birinin, eşi dışında başka bir kişiyle cinsel ilişkiye girmesi anlamına gelir . Aldatma iddiasıyla boşanma davası açan taraf, bu iddiasını mahkemede geçerli delillerle ispatlamakla yükümlüdür . Yargıtay kararları, eşlerden birinin başka biriyle birlikte yaşaması, aynı otel odasında kalması gibi durumları zina karinesi olarak kabul etmektedir . Aldatma eylemi kanıtlandığında, aldatan eş “ağır kusurlu” taraf olarak kabul edilir . İşte bu kusur durumu, aldatma sonucu boşanma mal paylaşımı sürecinde önemli bir rol oynamaktadır.
Aldatmanın Mal Paylaşımına Etkisi (TMK Madde 236/2)
Türk Medeni Kanunu’nun 236. maddesinin 2. fıkrası, aldatma sonucu boşanma mal paylaşımı davalarında özel bir düzenleme getirmektedir . Bu hükme göre, zina (aldatma) veya hayata kast nedeniyle boşanma durumunda, hakim, kusurlu eşin edinilmiş malların artık değerindeki pay oranını hakkaniyete uygun olarak azaltma veya tamamen kaldırma yetkisine sahiptir . Bu düzenleme, aldatma sonucu boşanma mal paylaşımında aldatan eşin, evlilik birliği süresince edinilen malların paylaşımında daha az pay almasına veya hiç pay alamasına olanak tanır . Hakim, bu yetkisini kullanırken davanın özel koşullarını, tarafların ekonomik durumlarını ve aldatmanın evlilik birliğine olan etkisini dikkate alarak adil bir karar vermeyi amaçlar . Yargıtay kararları da bu yönde olup, zina nedeniyle boşanma davalarında hakimin takdir yetkisinin bulunduğunu ve kusurlu eşin katılma alacağının azaltılabileceğini veya kaldırılabileceğini teyit etmektedir . Örneğin, Yargıtay 8. Hukuk Dairesi’nin 2017/4334 E., 2019/1407 K. sayılı kararı, bu durumu açıkça belirtmektedir .
Ancak, bu düzenlemenin sadece “artık değer” üzerindeki payı etkilediği unutulmamalıdır. Aldatma sonucu boşanma mal paylaşımında aldatan eşin, diğer eşin malvarlığına yaptığı doğrudan “katkı payı alacağı” genellikle bu kapsam dışındadır. Yani, aldatan eş, diğer eşin mal edinmesine yaptığı somut katkının (örneğin, bir evin alımına yaptığı ödeme) güncel değerini talep edebilir. Hakim, takdir yetkisini kullanırken aldatmanın evlilik birliğine olan etkisini, tarafların ekonomik durumlarını ve diğer hakkaniyet ilkelerini göz önünde bulundurur .
Yargıtay Kararları Işığında Aldatma ve Mal Paylaşımı
Yargıtay’ın aldatma sonucu boşanma mal paylaşımına ilişkin kararları, kanunun uygulanmasına önemli ölçüde yön vermektedir. Yargıtay 8. Hukuk Dairesi’nin yukarıda bahsedilen 2017/4334 E., 2019/1407 K. sayılı kararı, zina veya hayata kast nedeniyle boşanma davalarında hakimin, kusurlu eşin edinilmiş mallardaki payını hakkaniyete uygun olarak azaltma veya kaldırma yetkisine sahip olduğunu vurgulamaktadır . Bu karar, hakimin takdir yetkisinin sınırlarını ve hangi durumlarda kullanılabileceğini netleştirmektedir. Yargıtay, bu yetkinin kullanılmasında “hakkaniyet” ilkesinin temel alınması gerektiğini belirtir .
Yine Yargıtay’ın 2. Hukuk Dairesi’nin 2015/1214 E., 2015/15229 K. sayılı kararında, eşin başka bir kişiyle birlikte yaşamasının zina sebebiyle boşanma nedeni olarak kabul edildiği görülmektedir. Bu tür kararlar, aldatma olgusunun mahkemelerce nasıl değerlendirildiğini ve hangi delillerin zina iddiasını destekleyebileceğini göstermektedir . Yargıtay’ın bu ve benzeri kararları, aldatma sonucu boşanma mal paylaşımının adil bir şekilde yapılabilmesi için mahkemelere önemli bir rehberlik sunmaktadır . Ayrıca, Yargıtay kararları, aldatmanın ispatlanması halinde, aldatılan eşin manevi tazminat talep edebileceğini de belirtmektedir .
Kişisel Malların Aldatma Durumunda Değerlendirilmesi
Türk hukukunda, kişisel mallar prensip olarak aldatma sonucu boşanma mal paylaşımına tabi değildir . Bu kural, aldatma nedeniyle boşanma davalarında da geçerliliğini korur . Evlenmeden önce edinilen mallar, miras yoluyla veya karşılıksız kazanılan varlıklar, kimin üzerine kayıtlıysa onun kişisel malı sayılır ve boşanmada mal paylaşımı hesaplamasına dahil edilmez . Ancak, kişisel mallardan elde edilen kira, faiz gibi gelirler evlilik süresince edinilmiş mal olarak kabul edildiğinden, boşanma sırasında bu gelirler paylaşılabilir . Bu ayrım, aldatma sonucu boşanma mal paylaşımının kapsamını belirlemede önemli bir rol oynar.
Aldatmanın Boşanmanın Diğer Mali Sonuçlarına Etkisi
Aldatma sonucu boşanma mal paylaşımının yanı sıra, aldatma olgusu boşanmanın diğer mali sonuçlarını da etkileyebilir. Aldatan eş, ağır kusurlu sayıldığı için yoksulluk nafakası talep edemez . Buna karşılık, aldatılan eş, boşanma nedeniyle yoksulluğa düşecekse ve aldatan eşin ekonomik durumu da uygunsa, yoksulluk nafakası talep edebilir .
Ayrıca, aldatılan eş, aldatma eylemi nedeniyle yaşadığı maddi ve manevi zararlar için aldatan eşten maddi ve manevi tazminat talep etme hakkına sahiptir . Mahkeme, tazminat miktarını belirlerken aldatılan eşin ekonomik kaybını, tarafların mali durumlarını, boşanma sonrası ekonomik dengesizliğin derecesini ve aldatmanın yarattığı manevi zararı dikkate alır . Ancak, tazminat talebi sadece aldatan eşe karşı yöneltilebilir, üçüncü kişiye (aldatılan eşin eşinin ilişki yaşadığı kişiye) karşı tazminat davası açılamaz .
Ziynet Eşyasının Aldatma ve Mal Paylaşımı ile İlişkisi
Ziynet eşyası, özellikle düğünde takılan takılar, Türk hukukunda genellikle kadının kişisel malı olarak kabul edilir . Yargıtay kararları da bu yöndedir . Bu nedenle, aldatma sonucu boşanma mal paylaşımında ziynet eşyaları prensip olarak paylaşıma dahil edilmez ve kadına iade edilmesi gerekir . Ancak, son tarihli Yargıtay kararları (2023/5704 E., 2024/2402 K.) kadın ve erkeğe takılan ziynet eşyalarını, niteliklerine göre kendilerine ait saymaktadır .
Aldatma olgusunun ziynet eşyasının iadesi üzerindeki doğrudan etkisi sınırlı olmakla birlikte, bazı özel durumlarda (örneğin, aldatmanın ağırlığı veya ziynet eşyasının haksız bir şekilde aldatan tarafın elinde bulunması gibi) mahkeme bu durumu değerlendirebilir . Her iki taraf da ziynet eşyalarının iadesi için boşanma davasından ayrı bir dava açma hakkına sahiptir .
Aldatma Sonucu Boşanmada Mal Paylaşımı Davası Süreci
Aldatma sonucu boşanma mal paylaşımı talebinde bulunmak için, boşanma kararının kesinleşmesinin ardından ayrı bir dava açılması gerekmektedir . Bu dava, boşanma kararının kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıllık zamanaşımı süresine tabidir . Mahkeme, tarafların sunduğu delilleri ve hukuki argümanları değerlendirerek adil bir paylaşım kararı vermeye çalışır . Aldatma olgusunun kanıtlanması durumunda, hakim TMK’nın 236/2. maddesi uyarınca kusurlu eşin payını azaltabilir veya kaldırabilir . Bu süreçte, malvarlığının tespiti, değerinin belirlenmesi ve hukuki dayanakların sunulması büyük önem taşır . Bu nedenle, aldatma sonucu boşanma mal paylaşımı sürecinde uzman bir avukattan hukuki destek almak, hak kayıplarının önlenmesi açısından kritik öneme sahiptir .
Aldatma Sonucu Boşanma Mal Paylaşımı Sonuç
Aldatma sonucu boşanma mal paylaşımı, Türk hukukunda özel düzenlemelere tabi bir alandır. Aldatan eşin kusurlu davranışları, mal paylaşımı sürecinde aleyhine sonuçlar doğurabilmektedir. Türk Medeni Kanunu’nun 236/2. maddesi, hakime bu konuda takdir yetkisi tanıyarak, adaletin sağlanmasına olanak sunar. Yargıtay’ın emsal kararları da bu yönde olup, aldatmanın mal paylaşımında kusurlu eşin payının azaltılması veya tamamen kaldırılması için bir gerekçe olabileceğini teyit etmektedir. Ancak, her davanın kendine özgü koşulları dikkate alınarak karar verilmesi önemlidir. İstanbul boşanma avukatı olarak müvekkillerimize bu karmaşık süreçte rehberlik ediyor ve haklarını en iyi şekilde savunmalarına yardımcı oluyoruz. İstanbul boşanma avukatı arayanlar için, aldatma sonucu boşanma davalarında mal paylaşımı konusunda uzman bir hukukçu ile çalışmak, sürecin adil ve doğru bir şekilde yönetilmesi açısından hayati önem taşımaktadır.
Aldatma Sonucu Boşanma Mal Paylaşımı Sık Sorulan Sorular
Aldatma sonucu boşanmada mal paylaşımı nasıl olur?
Aldatma (zina) nedeniyle boşanma davasında, aldatan eş ağır kusurlu sayılır. Bu durumda, hakim Türk Medeni Kanunu’nun 236/2. maddesine dayanarak, aldatan eşin edinilmiş malların artık değerindeki payını hakkaniyete uygun olarak azaltabilir veya tamamen kaldırabilir .
Aldatan eş mal paylaşımında hak sahibi midir?
Prensip olarak, evlilik birliği içinde edinilen mallar eşler arasında paylaşılır. Ancak, aldatma nedeniyle boşanma durumunda, hakim kusurlu olan aldatan eşin payını azaltma veya tamamen kaldırma yetkisine sahiptir .
Aldatılan eş mal paylaşımında daha fazla pay alabilir mi?
Evet, aldatma nedeniyle boşanma davasında, hakim aldatan eşin payını azaltabileceği veya kaldırabileceği için, aldatılan eşin mal paylaşımında daha fazla pay alma olasılığı bulunmaktadır .
Aldatma nedeniyle boşanmada kişisel mallar paylaşılır mı?
Hayır, kişisel mallar prensip olarak boşanmada mal paylaşımına dahil edilmez. Bu kural, aldatma nedeniyle boşanma davalarında da geçerlidir .
Aldatma sonucu boşanmada ziynet eşyaları kime aittir?
Ziynet eşyaları genellikle kadının kişisel malı olarak kabul edilir ve aldatma nedeniyle boşanma durumunda prensip olarak kadına iade edilir . Ancak, Yargıtay’ın güncel kararları bu konuda bazı değişiklikler getirmiştir .
Aldatma nedeniyle boşanma davası ne kadar sürer?
Boşanma davalarının süresi, davanın karmaşıklığına, delillerin toplanmasına ve mahkemenin iş yoğunluğuna bağlı olarak değişebilir. Aldatma nedeniyle açılan çekişmeli boşanma davaları, anlaşmalı boşanma davalarına göre daha uzun sürebilir .
Aldatma nedeniyle boşanmada tazminat talep edilebilir mi?
Evet, aldatılan eş, aldatma eylemi nedeniyle yaşadığı maddi ve manevi zararlar için aldatan eşten tazminat talep edebilir .
Aldatma nedeniyle boşanmada avukat tutmak zorunlu mudur?
Avukat tutmak zorunlu olmamakla birlikte, boşanma davaları hukuki bilgi ve deneyim gerektirdiğinden, hak kaybı yaşamamak için bir avukattan hukuki destek almak önemlidir . Özellikle aldatma sonucu boşanma mal paylaşımı gibi karmaşık konularda uzman bir avukatın yardımı büyük önem taşır.