Emekli İkramiyesi Kişisel Mal Mıdır?
Mal Rejimi Nedir?
Evlilik birliği, eşler arasında duygusal ve sosyal bağların yanı sıra önemli mali sonuçlar da doğurur. Eşlerin evlilik süresince edindikleri malvarlıklarının nasıl yönetileceği, evlilik birliğinin sona ermesi durumunda bu malvarlıklarının nasıl paylaşılacağı gibi konular, mal rejimleri hukuku kapsamında düzenlenir. Türk Medeni Kanunu (TMK), eşlerin tabi olacağı mal rejimlerini belirleyerek, bu mali ilişkilerin hukuki bir çerçeveye oturtulmasını amaçlar. Kanun, eşlere belirli sınırlar dahilinde mal rejimi seçme özgürlüğü tanımakla birlikte, herhangi bir seçim yapılmaması durumunda uygulanacak yasal bir mal rejimi de öngörmüştür. TMK’da düzenlenen dört temel mal rejimi bulunmaktadır: edinilmiş mallara katılma rejimi, mal ayrılığı rejimi, paylaşmalı mal ayrılığı rejimi ve mal ortaklığı rejimi. Bu rejimler, eşlerin malvarlıklarının yönetimi, sorumlulukları ve tasfiyesi konularında farklı esaslar getirir. Emekli İkramiyesi Kişisel Mal Mıdır?
Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi
1 Ocak 2002 tarihinde yürürlüğe giren 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu ile birlikte, Türkiye’de yasal mal rejimi olarak “edinilmiş mallara katılma rejimi” kabul edilmiştir. Bu, eşlerin evlilik sözleşmesiyle başka bir mal rejimini seçmedikleri takdirde, evlilikleri boyunca bu rejime tabi olacakları anlamına gelir. Edinilmiş mallara katılma rejiminin temel prensibi, eşlerin evlilik birliği devam ettiği sürece edindikleri ve “edinilmiş mal” olarak nitelendirilen malvarlığı değerlerinin, rejim sona erdiğinde “artık değer” üzerinden eşit olarak paylaşılmasıdır. Bu rejim, her eşin kişisel mallarını muhafaza etmesine olanak tanırken, evlilik birliğinin emeğiyle elde edilen kazanımların ortak kabul edilmesini sağlar.
Bu yasal düzenleme, 2002 öncesinde varsayılan rejim olan “mal ayrılığı” rejiminden önemli bir felsefi kopuşu temsil eder. Mal ayrılığı rejiminde her eş kendi malvarlığından sorumlu olup, evlilik birliği içinde edinilen mallar üzerinde diğer eşin doğrudan bir hakkı bulunmazken, edinilmiş mallara katılma rejimi, özellikle ekonomik olarak daha zayıf konumda olabilen eşin, evlilik birliğine yaptığı (parasal olmayanlar da dahil) katkıların tanınması ve korunması yönünde bir adım olarak değerlendirilebilir. Nitekim bu rejimin getirilmesindeki amaçlardan biri de kadın-erkek eşitliğine daha uygun bir yapı oluşturmak ve kadına evlilik boyunca kendi mallarını yönetme hakkı vermek gibi olumlu yönleridir. Bu durum, ev işleri, çocuk bakımı gibi parasal karşılığı doğrudan ölçülemeyen ancak evlilik birliğinin devamı ve diğer eşin kariyer yapabilmesi için elzem olan katkıların da mal paylaşımında dolaylı olarak değer bulmasını hedefler.
Yasal mal rejiminin edinilmiş mallara katılma rejimi olması, eşlerin farklı bir düzenleme arzu etmeleri durumunda aktif bir hukuki adım atmalarını gerektirir. Yani, eşler mal ayrılığı gibi farklı bir rejimi benimsemek istiyorlarsa, bunu noter huzurunda düzenlenecek bir “mal rejimi sözleşmesi” ile açıkça kararlaştırmak zorundadırlar. Böyle bir sözleşme yapılmadığı takdirde, kanunun öngördüğü paylaşım esasları otomatik olarak devreye girecektir. Bu durum, evlilik öncesinde veya evlilik sırasında eşlerin mali konularda bilinçli kararlar almasının ve gerekirse hukuki danışmanlık almasının önemini ortaya koymaktadır.
Mal Rejiminin Sona Ermesi
Edinilmiş mallara katılma rejimi, çeşitli sebeplerle sona erebilir. Bu sebepler arasında boşanma, evliliğin iptali, eşlerden birinin ölümü veya eşlerin anlaşarak başka bir mal rejimini seçmeleri sayılabilir. Mal rejiminin tasfiyesi, yani malların paylaştırılması gündeme geldiğinde, rejimin sona erdiği tarih büyük önem taşır. Yargıtay uygulamalarında, mal rejiminin boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona erdiği kabul edilmektedir. Bu tarih, tasfiyeye konu olacak malların belirlenmesi ve değerlemesi açısından kritik bir referans noktasıdır.
Kişisel Mal ve Edinilmiş Mal
Edinilmiş mallara katılma rejiminin temelini, “kişisel mallar” ve “edinilmiş mallar” ayrımı oluşturur. Bu ayrım, hangi malvarlığı değerlerinin paylaşıma tabi olacağını, hangilerinin ise eşlerin kendi özel mülkiyetinde kalacağını belirler.
Edinilmiş Mallar (TMK Mad. 219)
Türk Medeni Kanunu’nun 219. maddesi, edinilmiş malları, her eşin bu mal rejiminin devamı süresince karşılığını vererek elde ettiği malvarlığı değerleri olarak tanımlar. Bu tanım, malın edinilmesinde bir emek, çalışma veya bir bedel ödeme unsurunun varlığını vurgular. Kanun, edinilmiş mallara örnek olarak şunları saymaktadır:
- Eşlerin çalışmalarının karşılığı olan edinimler (maaş, ücret, yevmiye, prim gibi gelirler).
- Sosyal güvenlik veya sosyal yardım kurum ve kuruluşlarının yaptığı ödemeler (örneğin, emekli ikramiyesi). Bu madde, konumuz olan emekli ikramiyesinin tasnifi açısından doğrudan önemlidir.
- Çalışma gücünün kaybı nedeniyle ödenen tazminatlar.
- Kişisel malların gelirleri (örneğin, bir eşin miras kalan evinden elde ettiği kira geliri veya kişisel banka hesabındaki mevduattan elde edilen faiz).
- Edinilmiş malların yerine geçen değerler (örneğin, evlilik içinde maaşla alınan bir arabanın satılıp yerine yeni bir araba alınması durumunda, yeni araba da edinilmiş mal sayılır).
Hukuk sistemimizde önemli bir karine, bir eşin bütün mallarının, aksi ispat edilinceye kadar edinilmiş mal kabul edilmesidir. Bu, bir malın kişisel mal olduğunu iddia eden eşin, bu iddiasını ispatlamakla yükümlü olduğu anlamına gelir.
Kişisel Mallar (TMK Mad. 220)
Kişisel mallar, TMK Madde 220’de tanımlanmış olup, edinilmiş malların aksine, mal rejiminin tasfiyesi sırasında paylaşıma tabi tutulmayan, eşlerin yalnızca kendilerine ait olan varlıklardır. Kanuna göre kişisel mallar şunlardır:
- Eşlerden birinin yalnız kişisel kullanımına yarayan eşyalar (örneğin, giysiler, kişisel takılar, kişisel bakım eşyaları).
- Mal rejiminin başlangıcında eşlerden birine ait bulunan veya bir eşin sonradan miras yoluyla ya da herhangi bir şekilde karşılıksız kazanma (örneğin, bağış) yoluyla elde ettiği malvarlığı değerleri.
- Manevi tazminat alacakları.
- Kişisel malların yerine geçen değerler (örneğin, evlenmeden önce sahip olunan bir arabanın satılıp parasıyla yeni bir araba alınması durumunda, bu yeni araba da kişisel mal sayılır).
Temel Ayrım Noktaları
Kişisel mal ile edinilmiş mal arasındaki temel fark, malın evlilik birliği içinde bir karşılık (emek, para vb.) sonucu mu elde edildiği, yoksa karşılıksız bir kazanım mı olduğu noktasında belirginleşir. Edinilmiş mallar, evlilik birliğinin ortak çabası veya bir eşin emeğiyle kazanılan değerleri ifade ederken, kişisel mallar daha çok eşin şahsına sıkı sıkıya bağlı veya evlilik birliğinin katkısı olmaksızın edinilen değerlerdir.
Bu noktada, “kişisel malların gelirleri” konusuna dikkat çekmek gerekir. Bir malın kendisi kişisel mal olsa dahi (örneğin, eşlerden birine miras kalan bir daire), bu maldan elde edilen gelirler (kira geliri gibi) edinilmiş mal sayılır ve paylaşıma tabi olur. Bu durum, özellikle uzun süren evliliklerde, kişisel mal gelirlerinin diğer fonlarla karışması (commingling) veya yeniden yatırılması halinde karmaşık muhasebe ve ispat sorunlarına yol açabilir. Eşlerin bu tür gelir akışlarını ayrı tutmak veya kaynaklarını net bir şekilde belgelemek istemeleri durumunda dikkatli bir finansal takip yapmaları, ileride doğabilecek anlaşmazlıkların önüne geçilmesi açısından önem taşır.
Ayrıca, “bir eşin bütün malları, aksi ispat edilinceye kadar edinilmiş mal kabul edilir” şeklindeki yasal karine , paylaşım prensibini destekleyen güçlü bir hukuki araçtır. Bir malın kişisel olduğunu iddia eden eş, bu durumu (örneğin, miras yoluyla intikali gösteren veraset ilamı, evlilik öncesi malvarlığını gösteren banka kayıtları veya bağışa ilişkin bir belge ile) kanıtlamakla yükümlüdür. Yeterli kanıt sunulamaması durumunda, eşin “kendi malı” olarak gördüğü bir varlık dahi paylaşıma tabi tutulabilir. Bu da, özellikle kişisel olarak kalması istenen malvarlıkları için düzenli kayıt tutmanın ve belgeleri saklamanın ne denli hayati olduğunu göstermektedir.
Özellik | Kişisel Mal (TMK Mad. 220) | Edinilmiş Mal (TMK Mad. 219) |
---|---|---|
Tanım | Sadece malik olan eşe aittir, paylaşıma tabi değildir. | Evlilik birliği içinde karşılığı verilerek elde edilen, paylaşıma tabi malvarlığıdır. |
Kökeni | Evlilik öncesi sahip olunanlar, miras, bağış, manevi tazminat, kişisel kullanıma özgü eşyalar. | Çalışma karşılığı gelirler, sosyal güvenlik ödemeleri, kişisel mal gelirleri, çalışma gücü kaybı tazminatları. |
Örnekler | Miras kalan ev, evlilik öncesi alınan araba, kişiye özel yapılan hediyeler, kişisel giysiler. | Maaş, evlilik birliği içinde çalışarak alınan emekli ikramiyesi, kişisel malın kira geliri. |
Paylaşım | Malik olan eşte kalır. | Artık değeri (kalan net değer) genellikle yarı yarıya paylaşılır. |
Karine | Kişisel mal olduğu ispatlanmalıdır. | Aksi ispatlanana kadar edinilmiş mal kabul edilir. |
Gelirleri | Gelirleri edinilmiş mal sayılır. | Zaten edinilmiş maldır. |
Emekli İkramiyesinin Mal Rejimindeki Hukuki Durumu
Emekli ikramiyesinin kişisel mal mı yoksa edinilmiş mal mı olduğu sorusu, boşanma davalarında mal paylaşımının önemli bir unsurunu oluşturur.
Emekli İkramiyesinin Edinilmiş Mal Olması (TMK Mad. 219/1/2)
Türk Medeni Kanunu’nun 219. maddesinin 1. fıkrasının 2. bendi, “sosyal güvenlik veya sosyal yardım kurum ve kuruluşlarının yaptığı ödemeleri” açıkça edinilmiş mallar arasında saymaktadır. Emekli ikramiyeleri de bu kapsamda değerlendirilir. Bu sınıflandırmanın temelinde, emekli ikramiyesinin, evlilik birliği devam ederken harcanan emek ve çalışmanın bir tür ertelenmiş karşılığı olduğu düşüncesi yatar. Yani, emeklilik hakkının kazanılması için geçen hizmet süresinin önemli bir bölümü evlilik birliği içine denk geliyorsa, bu süreçte elde edilen ikramiye de evlilik birliğinin bir kazanımı olarak görülür.
Emekli İkramiyesi Kişisel Mal Mıdır Yargıtay Kararları
Yargıtay (Temyiz Mahkemesi), yerleşik içtihatlarında, evlilik birliği içinde hak kazanılan emekli ikramiyelerinin edinilmiş mal niteliğinde olduğunu ve mal rejiminin tasfiyesinde paylaşıma tabi tutulması gerektiğini istikrarlı bir şekilde kabul etmektedir. Örneğin, Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 01.11.2006 tarihli ve 2006/6845 E., 2006/14701 K. sayılı kararında, “Alınan emekli ikramiyesi edinilmiş mallardandır” ifadesiyle bu husus net bir şekilde vurgulanmıştır. Bu yaklaşım, sadece Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) tarafından ödenen emekli ikramiyeleri için değil, aynı zamanda Ordu Yardımlaşma Kurumu (OYAK) gibi özel veya yarı özel sandıklar tarafından yapılan ve evlilik birliği içinde biriken emeklilik benzeri ödemeler için de geçerlidir. Yargıtay kararlarına göre, OYAK tarafından ödenen emeklilik ikramiyeleri, mal rejiminin sona erdiği tarihte mevcut ise edinilmiş mal olarak tasfiyeye konu edilebilir.
Evlilik Birliği İçindeki Emeğin Karşılığı
Emekli ikramiyesinin edinilmiş mal sayılmasının ardındaki temel mantık, bu ikramiyeye hak kazanılmasını sağlayan çalışma ve çabaların, evlilik birliği ve onun getirdiği ekonomik ortaklık devam ederken sarf edilmiş olmasıdır. Evlilik birliği, eşlerin birbirlerine destek olduğu, ortak bir gelecek için çaba gösterdiği bir kurumdur. Bu nedenle, bir eşin uzun yıllar çalışarak elde ettiği emekli ikramiyesinde, diğer eşin de (doğrudan veya dolaylı olarak) katkısı olduğu kabul edilir.
Bu genel ilke (emekli ikramiyesinin edinilmiş mal olduğu) hukuki bir kesinlik sunsa da, uygulamanın kendisi, özellikle ikramiyenin evlilik birliği içinde kazanılan kısmının belirlenmesi ihtiyacı nedeniyle karmaşıklaşmaktadır. Emeklilik hakkı genellikle uzun bir çalışma süresinin sonunda elde edilir ve bu süre evlilik öncesi, evlilik sırası ve hatta bazen evlilik sonrası dönemleri kapsayabilir. Bu durum, Yargıtay’ın basit bir “tamamı paylaşılır” veya “hiçbiri paylaşılmaz” yaklaşımı yerine, daha adil ve ayrıntılı paylaştırma yöntemleri geliştirmesini zorunlu kılmıştır. Dolayısıyla, hukuki kural net olmakla birlikte, fiili uygulaması oldukça nüanslıdır.
Emekli ikramiyesinin edinilmiş mal olarak sınıflandırılması, aynı zamanda, doğrudan gelir getirmeyen veya daha az gelir getiren eşin evlilik birliğine yaptığı katkıların (örneğin, evin idaresi, çocukların yetiştirilmesi) zımnen tanınması anlamına da gelir. Edinilmiş mallara katılma rejiminin kendisi, evliliğe yapılan her türlü katkıyı değerli kılmayı amaçlar. Bir eşin ev ve çocuklarla ilgilenerek diğer eşin kariyerine odaklanmasına ve emeklilik gibi uzun vadeli mali faydalar elde etmesine olanak sağlaması durumunda, ikramiyenin edinilmiş mal olarak kabulü, destek olan eşin de bu uzun vadeli mali meyvelerden pay almasını temin eder.
Boşanmada Emekli İkramiyesinin Paylaşımı ve Hesaplanması (Mal Paylaşımı)
Emekli ikramiyesinin edinilmiş mal kabul edilmesi, boşanma sırasında paylaşıma tabi olacağı anlamına gelse de, paylaşımın nasıl yapılacağı ve hangi kısmının hesaba katılacağı ayrı bir değerlendirme konusudur.
Evlilik Birliğine Ait Kısmın Tespiti
Paylaşımda temel zorluk, toplam emekli ikramiyesinin ne kadarının yasal mal rejimi devam ederken (yani, 01.01.2002 sonrası evlilik süresince veya eşler daha önce bu rejimi seçmişlerse o tarihten itibaren) yapılan çalışma ve katkılara atfedilebileceğinin belirlenmesidir.
Rejim Sonrası Dönemler İçin TMK Mad. 228/II Uygulaması
Türk Medeni Kanunu’nun 228. maddesinin 2. fıkrası, bu konuda önemli bir düzenleme içerir. Bu fıkraya göre, emekli ikramiyesi gibi toptan yapılan bir ödeme, mal rejiminin sona ermesinden sonraki döneme ilişkin bir karşılığı da içeriyorsa, bu gelecek döneme ait olan kısım, ikramiyeyi alan eşin kişisel malı olarak kabul edilir. Yargıtay, bu hükmü uygularken, ikramiyenin mal rejiminin sona erdiği tarihten (genellikle boşanma davasının açıldığı tarih) sonraki beklenen yaşam süresine veya hizmet süresine tekabül eden kısmını hesaplayarak kişisel mal olarak ayırmaktadır. Bu hesaplama sonucunda bulunan “peşin sermayeye çevrilmiş değer”, emekli olan eşin kişisel malı sayılır ve paylaşıma dahil edilmez. Kalan miktar ise edinilmiş mal olarak değerlendirilir.
Yargıtay’ın Hesaplama Metodolojisi
Yargıtay, emekli ikramiyesinin paylaşıma konu olacak kısmının belirlenmesinde genellikle şu adımları izleyen bir hesaplama yöntemi benimsemiştir:
- Mal Rejiminin Sona Erdiği Tarihin Tespiti: Bu tarih, kural olarak boşanma davasının açıldığı tarihtir.
- Evlilik Öncesi veya 01.01.2002 Öncesi (Eğer Evlilik Bu Tarihten Önce Yapılmış ve Farklı Bir Rejim Seçilmemişse) Çalışma Süresine Ait Kısmın Belirlenmesi: Bu döneme ait çalışma karşılığı olan ikramiye kısmı, çalışanın kişisel malı olarak kabul edilir. Eğer çalışma süresi hem mal ayrılığı (01.01.2002 öncesi yasal rejim) hem de edinilmiş mallara katılma rejimini kapsıyorsa, ikramiye bu sürelere göre oransal olarak bölünerek kişisel ve edinilmiş mal ayrımı yapılır.
- “Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi” Süresince Yapılan Çalışmaya Ait Kısmın Belirlenmesi: Bu kısım, edinilmiş mal olarak değerlendirilecek ana havuzu oluşturur.
- TMK Mad. 228/II Uyarınca “Kişisel Mal” Kısmının Hesaplanması (Eğer İkramiye Toptan Ödenmiş ve Gelecek Dönemi Kapsıyorsa):
- İkramiyeyi alan eşin, mal rejiminin sona erdiği tarihteki ortalama kalan yaşam süresi, aktüeryal yaşam tabloları (örneğin, TRH-2010 Yaşam Tablosu, PMF tabloları) kullanılarak belirlenir.
- Toplam ikramiyenin kapsadığı süreye göre günlük veya aylık “irat” (dönemsel ödeme) değeri hesaplanır.
- Bu günlük/aylık irat değeri, mal rejiminin sona ermesinden sonraki kalan yaşam süresine denk gelen gün/ay sayısı ile çarpılır.
- Bu şekilde bulunan gelecekteki ödeme akışının peşin (bugünkü) sermaye değeri hesaplanır. Bu değer, TMK Mad. 228/II uyarınca eşin kişisel malı sayılır.
- Paylaşıma Tabi Edinilmiş Mal Kısmının Belirlenmesi: Toplam emekli ikramiyesinden, yukarıdaki adımlarda hesaplanan kişisel mal kısımları (evlilik öncesi/rejim dışı çalışma süresine ait kısım ve TMK Mad. 228/II uyarınca gelecek döneme ait kısım) düşülür. Kalan miktar, paylaşıma tabi edinilmiş mal (artık değer) olarak kabul edilir.
- Edinilmiş Kısmın Paylaşımı: Diğer eş, bu şekilde belirlenen “artık değerin” yarısı üzerinde “katılma alacağı” hakkına sahip olur.
Tarihlerin Kritik Rolü
Emekli ikramiyesinin tasfiyesinde belirli tarihler hayati öneme sahiptir:
- Evlilik Tarihi: Hangi mal rejiminin veya rejimlerinin farklı çalışma dönemlerine uygulanacağını belirler.
- 01.01.2002 Tarihi: Edinilmiş mallara katılma rejiminin yasal mal rejimi olarak yürürlüğe girdiği tarihtir. Bu tarihten önceki çalışma süreleri, genellikle önceki yasal rejim olan mal ayrılığına tabi olduğundan, bu döneme isabet eden ikramiye kısmı kişisel mal sayılır.
- Boşanma Davasının Açıldığı Tarih: Mal rejiminin sona erdiği ve hesaplamaların yapılacağı temel referans tarihidir.
- Emekli İkramiyesinin Ödendiği Tarih: Malın değerlemesi açısından önemlidir. Edinilmiş mallar, tasfiye anındaki (karar tarihindeki) değerleriyle hesaba katılırlar.
Özel Emeklilik Sandıkları (Örn: OYAK) İçin Değerlendirmeler
OYAK gibi özel sandıklardan yapılan emeklilik ikramiyesi, maluliyet yardımı gibi ödemeler de genel ilkelere tabidir. Edinilmiş mallara katılma rejimi devam ederken biriken OYAK nema ve ikramiyeleri, edinilmiş mal olarak kabul edilir ve paylaşıma konu olabilir. Ancak, OYAK ödemeleri boşanmadan sonra düzenli bir maaş (irat) şeklinde alınmaya başlanmışsa, bu devam eden maaş ödemeleri genellikle alan eşin kişisel geliri sayılır ve paylaşılmaz; fakat evlilik birliği içinde biriken ve toptan ödeme potansiyeli taşıyan kısım için tasfiye talep edilebilir. Emekli maaşının kendisi, Yargıtay tarafından edinilmiş mal sayılmamakta, kişisel gelir olarak kabul edilmektedir.
Ödeme Zamanlamasının Etkisi
Emekli ikramiyesinin boşanma kesinleştikten sonra ödenmesi, ancak bu ikramiyeye hak kazanılmasının evlilik birliği içinde gerçekleşmiş olması durumunda, ikramiye yine de birikim dönemine göre paylaşıma tabi tutulur. Evlilik öncesinde yapılan ödemeler veya mal rejiminin sona ermesinden sonraki çalışmalara istinaden yapılan ödemeler ise kişisel mal kabul edilir.
Yargıtay’ın benimsediği bu karmaşık hesaplama yöntemi, özellikle TMK Mad. 228/II’nin uygulanması, hukukun bir denge arayışını yansıtır. Kanun koyucu ve yargı, bir yandan evlilik birliği içindeki emeğin karşılığının adil bir şekilde paylaşılmasını hedeflerken, diğer yandan da bireyin evlilik sona erdikten sonraki mali güvenliğini korumayı amaçlar. TMK Mad. 228/II uyarınca kişisel mal sayılan kısım, esasen ikramiyenin bireyi boşanma sonrası yaşamında idame ettirmesi beklenen bölümüdür.
Aktüeryal hesaplamaların (TRH-2010, PMF gibi yaşam tablolarının kullanımı) aile hukukuna dahil olması , adil bir sonuca ulaşmayı hedeflerken bazı değişkenleri ve potansiyel anlaşmazlıkları da beraberinde getirir. Bu tablolar ortalamalara dayandığı için, bir taraf kendi bireysel durumunun (örneğin sağlık durumu) ortalamadan önemli ölçüde saptığını iddia edebilir. Bu durum, bazı vakalarda bilirkişi (aktüer) incelemesini gerektirebilir, bu da boşanma sürecine ek bir karmaşıklık ve maliyet katmanı ekleyebilir.
Bu detaylı paylaştırma kuralları, eşlerin evlilikleri boyunca ve özellikle kariyerlerinin farklı mal rejimlerine veya evlilik öncesi dönemlere denk gelen kısımları için istihdam geçmişleri, emeklilik fonu katkıları ve önemli mali olayların zamanlaması hakkında net kayıtlar tutmalarının ne kadar önemli olduğunu bir kez daha vurgular. Yeterli belgelemeye sahip olunmaması durumunda, tüm malların edinilmiş mal sayılacağı karinesi , ikramiyesinin bir kısmının kişisel niteliğini ispatlayamayan eş aleyhine işleyebilir.
Emekli İkramiyesinin Miras Hukuku Bağlamında Değerlendirilmesi
Emekli ikramiyesinin boşanmada mal paylaşımındaki durumu ile bir eşin vefatı halinde miras hukukundaki durumu arasında önemli farklılıklar bulunmaktadır.
Mirasta Genel İlke
Yargıtay, özellikle Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) tarafından ödenen emekli ikramiyeleri gibi bazı emeklilik ödemelerinin miras hukukunda farklı bir yaklaşımla ele alınması gerektiğine karar vermiştir. Yerleşik içtihatlara göre, bu tür ödemeler genellikle vefat eden kişinin “terekesine” (miras yoluyla intikal eden tüm malvarlığı) dahil edilmeyip, doğrudan kanunla belirlenmiş “hak sahiplerine” (örneğin, sağ kalan eş, çocuklar) ödenir. Yargıtay 7. Hukuk Dairesi’nin 2021/6440 E., 2021/1911 K. sayılı kararında bu durum, “Murisin emekli ikramiyesi kanun gereği hak sahibi mirasçılara ait olup tereke kapsamına dahil edilemez” şeklinde açıkça ifade edilmiştir. Bu haklar, terekeye dahil olmadıkları için miras yoluyla da intikal etmezler.
Ayrımın Gerekçesi
Bu ayrımın temel gerekçesi, genellikle sosyal güvenlik mevzuatında yer alan ve ölüm aylığı, ölüm yardımı gibi ödemeler için özel hak sahipleri belirleyen hükümlerdir. Ödeme, vefat edenin bir malvarlığı değeri olmaktan ziyade, doğrudan hak sahibinin şahsında doğan bir hak olarak kabul edilir. Bu, kamu hukuku ilişkisinden kaynaklanan bir durum olarak değerlendirilir.
Sonuçları
Emekli ikramiyesinin terekeye dahil olmaması, vefat edenin vasiyetnamesiyle diğer malvarlıkları gibi serbestçe tasarruf edilemeyeceği ve genellikle terekenin genel borçlarının ödenmesinde kullanılamayacağı anlamına gelir. Bu tür ödemeler, standart miras intikal süreçlerinin dışında, doğrudan yasal hak sahiplerine geçer. Bu durum, emekli ikramiyesinin boşanmadaki tasfiye rejiminden önemli bir farklılık arz eder; zira boşanmada evlilik birliğine ait kısım, eşler arasında paylaşıma tabi bir malvarlığı unsuru olarak değerlendirilir.
Emekli ikramiyesinin bu “ikili hukuki kimliği” dikkat çekicidir. Boşanma bağlamında, evlilik birliğine ait kısmı, evlilikteki ekonomik ortaklığın bir varlığı olarak ele alınır. Ölüm durumunda ise (en azından SGK tarafından ödenen kısmı için), belirli mirasçıların doğrudan yasal bir hakkına dönüşerek genel terekenin dışında kalabilir. Bu, aynı mali aracın, hukuki bağlama (evliliğin sona ermesi mi, ölüm mü) göre nasıl farklı değerlendirildiğini gösterir. Boşanmada amaç, bir ortaklığın mali ilişkilerini çözmektir; ölümde ise sosyal güvenlik kanunları genellikle geride kalanların doğrudan desteklenmesini önceliklendirir.
Bu farklı muameleler, bireyler arasında kafa karışıklığına yol açabilir. Boşanma amacıyla emekli ikramiyesi hakkında verilen hukuki tavsiye, miras planlaması veya mirasçılık durumları için verilen tavsiyeyle aynı olmayacaktır. Örneğin, boşanma bağlamında “emekli ikramiyesi paylaşılır” bilgisini alan bir kişi, bu ikramiyenin tamamının serbestçe vasiyet edebileceği miras edilebilir bir malvarlığı olduğunu varsayabilir. Ancak Yargıtay’ın doğrudan hak sahiplerine ödeme yapılması yönündeki kararları , miras açısından bu varsayımı geçersiz kılabilir. Bu nedenle, her durum için bağlama özgü, dikkatli bir hukuki danışmanlık alınması elzemdir.
Emekli İkramiyesi Kişisel Mal Mıdır Sonuç
Emekli ikramiyesi kişisel mal mıdır? sorusu, boşanma davalarında sıkça gündeme gelen hukuki meselelerden biridir. İstanbul boşanma avukatı olarak karşılaşılan uyuşmazlıklarda, Yargıtay’ın yerleşik içtihadına göre, evlilik süresi içinde kazanılan emekli ikramiyesi genellikle edinilmiş mal sayılır ve paylaşılırken; evlilik öncesi çalışmaya dayalı veya mal rejiminin sona ermesinden sonra kazanılan kısımlar kişisel mal kabul edilir. Ancak bu ayrımın yapılabilmesi için teknik ve hukuki değerlendirme gerekir. Özellikle hesaplamalarda aktüeryal verilerle detaylı inceleme yapılması gerektiğinden, İstanbul boşanma avukatı desteği ve gerekirse uzman bilirkişi katkısı önemlidir. Böylece emekli ikramiyesi kişisel mal mıdır sorusu somut olayda doğru şekilde yanıtlanabilir ve hak kaybı önlenmiş olur.