Zihinsel Engelli Vekalet Verebilir Mi?

Zihinsel Engelli Vekalet Verebilir Mi?

Zihinsel engelli vekalet verebilir mi? Bu soru, hukuki ve insani boyutları olan son derece önemli bir konudur. Vefat, hastalık veya yaşlılık gibi nedenlerle yakınlarının hukuki işlerini yönetme sorumluluğu üstlenenler için bu durum, sıkça karşılaşılan ve doğru yasal adımları atmayı gerektiren hassas bir süreçtir. Türk Medeni Kanunu ve ilgili mevzuat çerçevesinde, zihinsel engelli bireylerin vekaletname verme ehliyetini tüm yönleriyle incelemeyi amaçlayan bu makale, hukuki geçerlilik, bireyin haklarının korunması ve işlemlerin güvenliği açısından taşıdığı hayati önemi derinlemesine analiz etmektedir. Vekalet sözleşmesi, tarafların irade beyanına dayanan bir hukuki işlem olup, geçerliliği için temel bir hukuki yetenek olan “fiil ehliyeti” koşuluna bağlıdır . Bu yetenek, bireyin zihinsel durumu, hastalığın derecesi ve yasal bir kısıtlama kararı olup olmadığına göre farklılık gösterir. Bu nedenle, bir kişinin zihinsel engelli vekalet verebilir mi sorusuna yanıt ararken, vekaletname verme yetkisinin tespiti, sadece bireysel bir durum olmaktan öte, kamu düzenini ilgilendiren bir mesele olarak ele alınmalıdır.  

Türk Medeni Hukuku’nda Fiil Ehliyeti Kavramı

Fiil ehliyeti, bir kişinin kendi eylemleriyle hak edinebilme ve borç altına girebilme yeteneği olarak tanımlanır . Bu, kişinin geçerli hukuki işlemler yapabilmesinin anahtarıdır; örneğin, bir ev satmak, araba almak, kira sözleşmesi imzalamak veya bankadan kredi çekmek gibi işlemler bu yetenekle mümkündür . Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 9. ve 10. maddeleri uyarınca, bu ehliyete sahip olmak için üç temel koşulun aynı anda var olması gerekmektedir:

Fiil Ehliyetinin Koşulları ve Zihinsel Engel İlişkisi

  1. Ergin Olmak (Reşitlik) (H4): Kural olarak, bir kişinin 18 yaşını doldurmuş olmasıyla ergin sayılması gerekir. Bununla birlikte, evlilik yoluyla veya mahkeme kararıyla (kazai rüşt) erken yaşta da erginlik kazanılabilir.  
  2. Kısıtlı Olmamak (H4): Bir kişinin hakkında mahkeme tarafından verilmiş bir kısıtlama (vesayet) kararı bulunmaması gerekir. Hakkında kısıtlama kararı bulunan kişiler, fiil ehliyetine tam anlamıyla sahip değildir.  
  3. Ayırt Etme Gücüne Sahip Olmak (H4): En kritik koşul, kişinin akla uygun bir şekilde davranma, kendi eylemlerinin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama ve değerlendirme yeteneğidir. TMK madde 13, ayırt etme gücünü, “yaşının küçüklüğü yüzünden veya akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk ya da bunlara benzer sebeplerden biriyle akla uygun biçimde davranma yeteneğinden yoksun olmayan” herkesin sahip olduğu bir yetenek olarak tanımlar. Bir kişinin fiil ehliyetinden bahsedilebilmesi için öncelikle bu gücün varlığı şarttır. Zihinsel engelin hukuki ehliyete etkisi, sadece bir tıbbi teşhisin sonucu olarak görülmemelidir; bu durum, bireyin kendi eylemlerinin sonuçlarını doğru bir şekilde algılama yeteneğini ortadan kaldırır veya önemli ölçüde sınırlar. İşte bu nedenle,   zihinsel engelli vekalet verebilir mi sorusunun cevabı, kişinin ayırt etme gücüne sahip olup olmadığına bağlıdır.  

Fiil Ehliyeti Türleri ve Zihinsel Engelli Bireylerin Hukuki Konumu

Fiil ehliyeti, koşulların tam olarak mevcut olup olmadığına göre farklı kategorilere ayrılmaktadır. Bu ayrım, hukuki işlemlerdeki yetenek düzeylerini belirler.  

Tam Ehliyetsizler

Ayırt etme gücünden tamamen yoksun olan kişiler bu gruba girer. Ağır zihinsel engelli bireyler, akıl hastaları veya demans hastaları bu kategoriye örnektir. Tam ehliyetsizlerin yaptığı hiçbir hukuki işlem, kanunda gösterilen ayrık durumlar saklı kalmak üzere, hukuki sonuç doğurmaz ve kesin hükümsüzdür. Bu kesin hükümsüzlük, vekaletname verme yetkisini de kapsar. Bu durumda, zihinsel engelli vekalet verebilir mi sorusuna kesinlikle “hayır” yanıtı verilir . Hukuki değerlendirme, bireyin salt bir engeli olup olmadığına değil, bu engelin bireyin işlevselliği üzerindeki somut etkisine odaklanır.  

Sınırlı Ehliyetsizler

Ayırt etme gücüne sahip ancak ergin olmayan (küçükler) veya kısıtlı olan kişilerdir. Bu kişiler, kural olarak yasal temsilcilerinin (veli veya vasi) rızası olmadan hukuki işlem yapamazlar. Örneğin, ayırt etme gücüne sahip bir küçük, yasal temsilcisinin onayı olmadan borçlandırıcı bir işlem yapamaz. Zihinsel engelli vekalet verebilir mi sorusuna bu kategori için verilen yanıt, kısıtlama kararı olup olmadığına bağlı olarak değişir.  

Sınırlı Ehliyetliler

Ayırt etme gücü olan, ergin ve kısıtlı olmayan, ancak belirli işlemlerde yasal danışman iznine tabi olan kişilerdir. Bu kişilerin hukuki işlemleri, yasal danışmanın iznine bağlıdır. Bu kategorideki bir bireyin, yasal danışmanın izniyle vekalet vermesi mümkündür.  

Vekaletname Verme İşlemi ve Zihinsel Engel

Vekaletname, bir kişiye belirli mali veya hukuki işlemlerde temsil yetkisi veren yasal bir belgedir. Zihinsel engelli vekalet verebilir mi sorusunun kilit noktası, bireyin vekaletnameyi imzaladığı anda işlemin hukuki sonuçlarını anlayacak “ayırt etme gücüne” sahip olup olmadığıdır. Bu yeteneğin varlığı, resmi bir sağlık raporu ile tespit edilmelidir ve vekaletin amacı ile kapsamı açıkça belirtilmelidir. Ancak Alzheimer veya demans gibi ilerleyici zihinsel hastalıklarda, hastalığın semptomları nedeniyle vekalet verme yeteneği zamanla kaybolur. Bu nedenle, bu tür durumlar için mümkünse hastalığın erken evrelerinde hukuki düzenlemelerin yapılması tavsiye edilmektedir . Zira hukuki ehliyetsizliğin tespiti, yapılan vekaletnameyi ve buna dayalı tüm işlemleri geçersiz kılar.  

Noterlerin Kritik Rolü ve Hukuki Sorumluluğu

Noterlik işlemleri, hukuki işlemlerin güvenilirliğini sağlamak açısından hayati öneme sahiptir. Noterlerin en temel sorumluluklarından biri, işlem yapacak kişilerin kimliğini, adresini ve en önemlisi “yeteneğini” tam olarak öğrenmektir. Bu sorumluluk, 1512 sayılı Noterlik Kanunu’nun 72. maddesi ve Noterlik Kanunu Yönetmeliği’nin 91. maddesi ile düzenlenmiştir .  

Noterlerin Takdir Yetkisi ve Sağlık Raporu Talebi

Yönetmeliğe göre, ilgilinin yaşlılık, hastalık veya dış görünüşü itibarıyla yeteneğinden şüphe edilmesi veya bu konuda bir ihbar bulunması halinde, temyiz kudretinin varlığı doktor raporu ile saptanmalıdır . Noterler, kişinin fiil ehliyeti konusunda şüphe duyarlarsa, doktor raporu isteme konusunda takdir yetkisine sahiptir . Bu yetki, noterlerin hukuki işlemlerin güvenliğini sağlama ve olası sahtecilikleri veya dolandırıcılıkları önleme görevinin bir parçasıdır .

Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu’nun 2021/1208 sayılı kararı, noterlerin sadece yaşa bağlı olarak her bireyden rapor istemesinin doğru olmadığını, rapor talebinin fiil ehliyetine yönelik somut bir şüpheye dayanması gerektiğini belirtmektedir . Bu karar, noterlerin yaş sınırı koymadan, ancak şüphe durumunda harekete geçebileceklerini ve bu yetkiyi hukuki güvenliği sağlamak için kullanabileceklerini teyit etmektedir. Zira noterler, akli melekeler gibi kendi uzmanlık alanlarının dışında kalan konularda karar veremezler . Bu nedenle, hukuki işlemin geçerliliğini teyit etmek ve kendi kusursuz sorumluluklarını korumak amacıyla bir bilirkişi niteliğindeki tıbbi görüşe başvurmak zorundadırlar . Bu süreç, hukuki işlemlerde güvenliğin sağlanması için kurumlar arası işbirliğinin ne kadar kritik olduğunu göstermektedir .

Kısıtlama Kararı Alınmış Bir Birey İçin Vekalet İlişkisi

Bir kişi hakkında akıl hastalığı veya akıl zayıflığı sebebiyle kısıtlama kararı verilmişse , bu kişi artık tam ehliyetsiz veya sınırlı ehliyetsiz statüsüne geçer ve vekaletname de dahil olmak üzere, vasisinin izni olmadan hukuki işlem yapamaz. Zihinsel engelli vekalet verebilir mi sorusunun en net yanıtı, kısıtlılık durumunda ortaya çıkar; kişi, kısıtlama kararı nedeniyle vekalet verme yetkisini kaybeder.  

Vasinin Vekil Tayin Etme Yetkisi ve Vesayet Makamı İzni Tartışması

Vesayet altına alınmış bir birey için tüm hukuki işlemlerin vasi tarafından yürütülmesi gerekmektedir. Vasi, kısıtlı bireyin malvarlığını ve kişisel haklarını korumakla yükümlü olan yasal temsilcidir . Vasi, kısıtlının yasal temsilcisi olarak onun adına avukata veya üçüncü bir kişiye vekalet verebilir. Ancak, bu vekalet ilişkisi bazı tartışmaları da beraberinde getirmektedir.  

Vasinin kısıtlı adına vekaletname verebilmesi için vesayet makamından (Sulh Hukuk Mahkemesi) izin alması gerekip gerekmediği konusunda hukuki görüşler arasında farklılıklar bulunmaktadır . Bazı kaynaklar, vasinin vekil tayin edebilmesi için vesayet makamının onayına ihtiyaç duyulduğunu belirtirken , Türkiye Noterler Birliği’nin bir genelgesi vekaletname düzenlenmesi sırasında izin alınmasına gerek olmadığı yönünde görüş bildirmektedir. Bu çelişki, vekaletnamenin hukuki niteliğine ilişkin bir analizle açıklanabilir. Vekaletname, tek başına bir mülkiyetin devredilmesi veya bir borç altına girilmesi işlemi değildir; bu işlemleri yapma yetkisi veren bir araçtır. TMK m. 462 ve 463’te sayılan ve vesayet makamının iznini gerektiren işlemler (örneğin taşınmaz satışı, mirasın reddi veya miras paylaşım sözleşmesi gibi) vekaletnamenin kendisi değil, bu vekaletname kullanılarak yapılacak olan temel hukuki işlemlerdir. Bu nedenle, noterlikçe bir vekaletname düzenlenmesi için ayrı bir izne gerek olmamasına rağmen, vekilin kısıtlı adına yapacağı önemli işlemler için mahkeme izninin şart olduğu unutulmamalıdır. Bu ayrım, uygulamanın hukuki temellerini netleştirmektedir.  

Aşağıdaki tablo, vasinin kısıtlı adına yapacağı ve vesayet makamı iznini gerektiren önemli işlemleri özetlemektedir:

Vesayet Makamı İzni Gerektiren Önemli İşlemler (TMK m. 462-463)

İşlemGerekli İzin Makamı
Taşınmaz Alım SatımıVesayet ve Denetim Makamı
İpotekVesayet ve Denetim Makamı
Dava Açma ve Sulh OlmaVesayet Makamı
Mirasın ReddiVesayet ve Denetim Makamı
Miras Paylaşım Sözleşmesi YapılmasıVesayet Makamı
BağışlamaVesayet ve Denetim Makamı
Vasiyetname DüzenlemeKişiye Sıkı Sıkıya Bağlı Hak Olduğundan Vasi Tarafından Yapılamaz
Miras Sözleşmesi YapılmasıVesayet ve Denetim Makamı

Vesayet Davası Süreci ve Bir Avukatın Rolü

Eğer bir yakınınızın zihinsel engeli nedeniyle kendi hukuki işlemlerini yönetemediğini düşünüyorsanız, yapmanız gereken ilk ve en doğru adım bir vesayet davası açmaktır. Bu dava, kısıtlanacak kişinin menfaatlerini korumak için açılır ve kişinin ekonomik ve sosyal haklarını güvence altına almayı amaçlar. Vesayet davası, kısıtlanacak kişinin yerleşim yerindeki sulh hukuk mahkemesinde açılır ve harçtan muaftır . Bu süreç, vasi tayinini gerektiren şartların varlığı halinde başlar.  

Vesayet Davasının Prosedürü ve Süresi

Mahkeme, kısıtlama kararı verebilmek için kapsamlı bir araştırma yapar. Öncelikle, kısıtlama kararı talep edilen kişinin bizzat dinlenmesi zorunludur . Bu dinleme, mahkemenin kendisi tarafından, istinabe yoluyla değil, doğrudan yapılmalıdır . Mahkeme ayrıca resmi sağlık kurulu raporu ister ve bu rapor, kararın verilmesinde belirleyici bir rol oynar . Sadece tek hekim raporu ile kısıtlama kararı verilemez. Mahkeme, tüm bu delilleri topladıktan ve varsa yakın akrabaların görüşünü aldıktan sonra bir karar verir. Süreç, mahkemenin iş yoğunluğuna, sağlık raporunun hazırlanma süresine ve diğer faktörlere bağlı olarak ortalama 6 ay ila 1 yıl sürebilir.  

Avukatın Kritik Önemi

Vesayet davası, teknik ve karmaşık bir hukuki süreçtir. Davanın doğru dilekçelerle açılması ve gerekli delillerin eksiksiz toplanması, sürecin başarıyla sonuçlanması için hayati önem taşır. Bu noktada, uzman bir avukatın desteği, dava sürecinde yapılabilecek hataların önüne geçer ve müvekkilin haklarını en iyi şekilde korur. Avukatınız, hukuki durumu değerlendirir, gerekli tüm belgelerin hazırlanmasına yardımcı olur ve dava sürecini sizin adınıza profesyonelce yönetir. Özellikle zihinsel engelli vekalet verebilir mi gibi hassas konularda, bir avukatın yol göstericiliği, tüm yasal işlemlerin doğru ve güvenli bir şekilde ilerlemesini sağlar.

Yargıtay Kararları ve Doktrinde Kabul Edilen Yaklaşım

Hukuk, fiil ehliyeti olmayan bir kişinin yaptığı işlemleri kesin hükümsüz kabul eder. Bu durum, hukuki işlemin yapıldığı anda var olan bir eksiklikten kaynaklanır ve kamu düzenini ilgilendiren bir meseledir . Bu nedenle, işlemin diğer tarafının iyi niyetli olması, işlemi geçerli kılmaz. Hukukun bu konudaki katı tutumu, sadece bireyin değil, genel hukuki düzenin korunmasını hedefler.  

Zihinsel engelli vekalet verebilir mi sorusuna Yargıtay’ın yaklaşımı oldukça nettir. Yargıtay kararları, bir kişinin hukuki ehliyete sahip olmadığı durumlarda vekaletnameye dayanılarak yapılan işlemlerin iptaline karar vermektedir. Örneğin, Yargıtay 1. Hukuk Dairesi’nin 2019/3173 E. ve 2020/1030 K. sayılı kararında, hakkında sağlık kurulu raporuyla tam ehliyetsiz olduğu saptanan kişinin yaptığı satışın geçersiz olduğu belirtilmiştir. Bu kararlar, hukuki ehliyetsizliğin işlemlerin iptali için mutlak bir sebep teşkil ettiğini doğrulamaktadır .  

Kişiye Sıkı Sıkıya Bağlı Haklar

Kişiye sıkı sıkıya bağlı haklar, bireyin şahsiyetiyle doğrudan ilgili olan ve başkası tarafından kullanılamayan temel haklardır. Bu haklar, bireyin en temel ve özel değerleriyle ilintili olup, vekalet veya yasal temsil yoluyla kullanılamazlar .  

Kavramın Tanımı ve Örnekler

Evlenme, boşanma, evlat edinme ve vasiyetname düzenleme gibi haklar bu kategoriye girer . Bu hakların kullanımı, bireyin bizzat kendi iradesine bağlıdır. Zihinsel engelli vekalet verebilir mi sorusuna karşılık, bu haklar için durum farklıdır. Örneğin, zihinsel engelli bir birey, kısıtlı olsa bile ayırt etme gücüne sahipse kendi vasiyetnamesini tek başına düzenleyebilir. Bu hak, vasisi tarafından dahi kullanılamaz. Ancak ayırt etme gücü olmayan bir zihinsel engelli vekalet verebilir mi sorusunun cevabı olumsuz olduğu gibi, vasiyetname düzenleyemez ve bu kişiler adına vasileri de vasiyetname düzenleyemez.  

Zihinsel Engelli Vekalet Verebilir Mi Sonuç

Zihinsel engelli vekalet verebilir mi sorusunun cevabı, bireyin vekaletnameyi imzaladığı anda işlemin hukuki sonuçlarını anlayabilecek “ayırt etme gücüne” sahip olup olmadığına bağlıdır. Hukuki süreç, bu yeteneğin varlığını saptamak üzere kuruludur. Kısıtlama kararı alınmış bir birey, kişiye sıkı sıkıya bağlı haklar haricindeki işlemler için vekaletname veremez ve tüm hukuki işlemleri vasisi aracılığıyla yürütülür.  

Bu durumla karşı karşıya kalan aile bireyleri ve yakınların, hukuki işlem yapılması gereken durumlarda vekaletname arayışına girmek yerine, vakit kaybetmeksizin bir vesayet davası açarak bireyin yasal temsilcisi (vasisini) belirlemesi en güvenli ve doğru yoldur. Bu süreç, mahkemenin tıbbi raporlar ışığında ve ilgili kişiyi dinleyerek bir karar vermesini sağlar. Zira vasilik için bir sağlık raporunun en az %50 ve üzeri olması mahkeme tarafından olumlu sonuç alma olasılığını artırabilir.  

Noterler ve hukuk profesyonelleri için ise şüpheli durumlarda, özellikle ileri yaş veya zihinsel sağlık sorunları olduğu izlenimi veren bireylerden resmi sağlık kurulu raporu istemek, hem işlem güvenliği hem de hukuki sorumluluk açısından en doğru yaklaşımdır. İstanbul’da avukatlık yapan uzmanlar, bu karmaşık süreçleri en doğru şekilde yönetmenize yardımcı olabilir. Zira  

İstanbul avukatı desteği, hukuki işlem güvenliğiniz için hayati öneme sahiptir. Son olarak, vekaletname alınsa bile, vekilin yetkisini kullanacağı önemli hukuki işlemlerin Türk Medeni Kanunu’ndaki izin koşullarına tabi olduğu ve bu işlemler için vesayet makamının izninin alınması gerektiği unutulmamalıdır. Bu hukuki süreçlerin doğru şekilde yürütülmesi, hem zihinsel engelli bireyin menfaatlerini korur hem de hukuki sistemin güvenliğini sağlar.  

Zihinsel Engelli Vekalet Verebilir Mi Sıkça Sorulan Sorular

Zihinsel engelli vekalet verebilir mi?

Evet, ancak sadece vekaletnameyi imzaladığı anda işlemin hukuki anlam ve sonuçlarını anlayacak ayırt etme gücüne sahipse geçerli bir vekalet verebilir. Bu durum, resmi sağlık raporu ile tespit edilmelidir. Aksi takdirde, yapılan vekaletname ve buna dayalı tüm işlemler geçersiz kabul edilir.  

Vasi, kısıtlı olan bir kişi adına vekalet verebilir mi?

Evet, vasi, kısıtlının yasal temsilcisi olarak onun adına vekalet verebilir. Ancak, vekaletname ile yapılacak işlemin niteliğine göre, vesayet makamının (sulh hukuk mahkemesi) izninin alınması gerekebilir . Özellikle taşınmaz alım satımı gibi önemli işlemler için vesayet makamının onayı şarttır.  

Noter, vekaletname düzenlerken sağlık raporu isteyebilir mi?

Evet, Noterlik Kanunu Yönetmeliği’nin 91. maddesi uyarınca noterler, işlem yapacak kişinin yaşlılık, hastalık veya dış görünüşü nedeniyle temyiz kudretinden şüphe duyarlarsa doktor raporu isteyebilirler . Bu yetki, işlem güvenliğini sağlamak amacıyla noterlerin takdirine bırakılmıştır .

Kısıtlama kararı alınmış bir zihinsel engelli vasiyetname düzenleyebilir mi?

Kısıtlı olan bir kişi, eğer ayırt etme gücüne sahipse tek başına vasiyetname düzenleyebilir. Vasiyetname düzenleme hakkı, kişiye sıkı sıkıya bağlı bir hak olduğu için vasi tarafından kullanılamaz .  

Zihinsel engelli bir kişi hakkında vasi tayini nasıl yapılır?

Bir kişiye vasi tayin edebilmek için, ilgili kişinin yerleşim yerindeki sulh hukuk mahkemesinde vesayet davası açılmalıdır. Mahkeme, kişiyi dinler ve resmi sağlık kurulu raporu alarak karar verir . Bu süreç hukuki bilgi gerektirdiği için bir avukattan yardım almak en doğrusu olacaktır.  

Bu Yazıyı Paylaş

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Son Yazılar

Hakkımızda

istanbul boşanma avukatı

Çelik & Baştürk Hukuk Bürosu olarak, İstanbul avukat ve arabulucularından oluşan ekibimiz ile birlikte, İstanbul Boşanma Avukatı, İstanbul Ceza Avukatı olarak çalışma alanlarımız içerisinde tüm davalara bakmaktayız. Bilgi için hemen bize ulaşın.