Vajinismus Boşanma Yargıtay Kararları

Yargıtay’ın yerleşik kararları, vajinismus rahatsızlığının tek başına boşanma sebebi olmadığını, ancak bu rahatsızlığa sahip olan eşin tedaviden kaçınması veya çözüm için makul çaba göstermemesinin kusurlu bir davranış olduğunu hükme bağlamaktadır. Mahkeme, vajinismusun modern tıp yöntemleriyle tespit ve tedavi edilebilir bir cinsel işlev bozukluğu olduğunu belirtmekte ve bu nedenle tedaviye yanaşmayan tarafın evlilik birliğini temelden sarstığına karar vermektedir. Yargıtay, bu tür durumlarda, sorunun çözümünden kaçınan eşin kusurlu olduğunu kabul etmekte ve diğer eşin evi terk etmesini bile haklı bir davranış olarak değerlendirebilmektedir. Tedaviyi kabul eden ve bu konuda samimi çaba gösteren eşe karşı açılan boşanma davası ise reddedilirken , sağlıklı olan eşin tedavi sürecine destek olmaması da kusur sebebi sayılabilmektedir.   

Vajinismus Boşanma Sebebi Midir?

Vajinismus, Türk Medeni Kanunu’nda (TMK) özel bir boşanma sebebi olarak düzenlenmemiştir. Bu durum, hukuki olarak “evlilik birliğinin temelinden sarsılması” (TMK m. 166) genel boşanma sebebi kapsamında değerlendirilir. Dolayısıyla, vajinismusun tek başına boşanma nedeni olması yerine, bu rahatsızlığın varlığı nedeniyle cinsel birlikteliğin sağlanamaması ve bu durumun eşlerin ortak yaşamını çekilmez hale getirmesi gerekmektedir. Yargıtay’a göre, eğer vajinismus rahatsızlığı olan eş tedaviden kaçınıyor ve bu konuda çaba sarf etmiyorsa, bu durum diğer eş için haklı bir boşanma sebebi oluşturur. Ancak, vajinismus olan eş tedaviye yanaşıyor ve bu konuda samimi çaba gösteriyorsa, açılan boşanma davası haklı bir nedene dayanmadığı için reddedilir.   

Eşim Vajinismus Ne Yapmalıyım

Eşi vajinismus olan bir kişi için en önemli adım, öncelikle hukuki bir süreç başlatmadan önce eşine karşı anlayışlı ve destekleyici bir tutum sergilemektir. Yargıtay’ın benimsediği yaklaşım, tedavi edilebilir bir sorun olan vajinismusta eşlerin bu süreçte birbirlerine destek olması ve tedavi sonucunu makul bir süre beklemesidir. Bu nedenle, ilk olarak bir uzmandan yardım alınmalı ve eş, tedavi sürecine katılmaya teşvik edilmelidir. Eğer eş, hastalığın tedavisi için çaba gösterirse, bu boşanma için haklı bir neden oluşturmayacaktır. Ancak, tüm iyi niyetli çabalara rağmen eş tedaviden sürekli kaçınıyor veya tedavi sürecine kayıtsız kalıyorsa, bu durum kusurlu bir davranış olarak kabul edilir ve boşanma davası açmak için haklı bir gerekçe oluşur.   

Cinsel Birliktelik Olmaması Boşanma Dilekçesi

Evlilikte cinsel birlikteliğin olmaması nedeniyle açılacak boşanma davası için özel bir dilekçe formatı bulunmamaktadır. Bu tür davalar, genellikle Türk Medeni Kanunu’nun 166. maddesi uyarınca “evlilik birliğinin temelinden sarsılması” (şiddetli geçimsizlik) genel boşanma sebebi kapsamında açılır. Boşanma dilekçesinin “Açıklamalar” bölümünde, eşler arasında cinsel ilişkinin neden ve nasıl kurulmadığı, bu durumun evliliği nasıl çekilmez hale getirdiği ayrıntılı olarak anlatılmalıdır. Dilekçede, cinsel birlikteliğin olmamasına yol açan kusurlu davranışlar (örneğin, tedaviden kaçınma veya haklı bir neden olmaksızın ilişkiden kaçınma) açıkça belirtilmeli ve bu iddiaları destekleyen delillerin (tıbbi raporlar, yazışmalar vb.) sunulacağı ifade edilmelidir.   

Cinsel İlişkiye Girmemek Boşanma Sebebi Midir?

Evet, Yargıtay kararlarına göre, eşlerden birinin haklı bir neden olmaksızın cinsel ilişkiye girmekten sürekli kaçınması, evlilik birliğini temelden sarsan bir kusur olarak kabul edilir ve boşanma sebebidir. Cinsellik, evliliğin en önemli unsurlarından biri olarak görülmekte ve eşlerin cinsel görevlerini yerine getirmeleri bir yükümlülük olarak değerlendirilmektedir. Bu yükümlülüğün yerine getirilmemesi, “cinsel şiddet” kapsamında ele alınabilir. Ancak, cinsel ilişkiye girmeme durumu fiziksel veya psikolojik bir rahatsızlığa dayanıyorsa, bu tek başına kusur oluşturmaz; asıl kusur, rahatsızlığı olan eşin tedaviden kaçınmasıdır.   

Cinsel İsteksizlik Boşanma Sebebi Midir?

Cinsel isteksizlik, tıpkı cinsel birlikteliğin kurulamaması gibi, Türk Medeni Kanunu’nda doğrudan bir boşanma sebebi değildir, ancak evlilik birliğinin temelden sarsılmasına neden olması durumunda boşanma davası gerekçesi olarak kullanılabilir. Yargıtay, cinsel isteksizliğin boşanma sebebi sayılabilmesi için bu durumun sürekli ve haklı bir nedene dayanmaması gerektiğini belirtmektedir. Şayet isteksizlik tıbbi veya psikolojik bir nedenden kaynaklanıyorsa, bu durum tek başına kusur oluşturmaz. Ancak, bu soruna sahip olan eşin tedavi olmaktan kaçınması veya çözüm için çaba göstermemesi, boşanmada kusurlu davranış olarak kabul edilir. Cinsel isteksizliğin evliliği çekilmez hale getirmesi durumunda diğer eşin boşanma davası açması haklı görülebilir.