Nafaka Artırım Davası Ne Kadar Sürede Sonuçlanır?

Nafaka Artırım Davası Ne Kadar Sürede Sonuçlanır?

Bu makaleye ulaştıysanız, muhtemelen artan hayat pahalılığı, çocuğunuzun büyüyen ihtiyaçları veya değişen yaşam koşulları nedeniyle mevcut nafakanızın yetersiz kaldığı gerçeğiyle yüzleşiyorsunuz demektir. Ekonomik zorluklar arttıkça, aklınızdaki en acil soru şudur: “Hakkım olan bu artışı talep edersem, nafaka artırım davası ne kadar sürede sonuçlanır?” Bu soruya verilecek yanıt, hukuki süreçlerin karmaşıklığı içinde gizlidir. Hukuk pratiğinde, bu davanın ilk derece mahkemesinde (Aile Mahkemesi) sonuçlanması için genellikle 6 ila 12 aylık bir zaman diliminden bahsedilir. Ancak bu, ideal bir senaryodur. Gerçek süre; yaşadığınız şehir (örneğin İstanbul gibi metropoller), mahkemenin iş yükü, delillerin ne kadar sürede toplandığı ve en önemlisi, karara itiraz edilip edilmediği (İstinaf süreci) gibi faktörlere bağlı olarak önemli ölçüde değişebilir.   

Bu uzman raporunda, sadece “ne kadar sürer” sorusuna yanıt vermekle kalmayacak, aynı zamanda bu süreyi neyin kısalttığını, neyin uzattığını ve bir avukatın bu süreçteki kritik rolünü hukuki delillerle (Türk Medeni Kanunu, Hukuk Muhakemeleri Kanunu ve Yargıtay kararları) ortaya koyacağız. Zira bu davada, davanın ne zaman bittiğinden daha önemli bir detay vardır: Artırılan nafakanın hangi tarihten itibaren geçerli olacağı.   

Ortalama Süre Beklentisi ve Tek Celsede Karar

Potansiyel müvekkillerin sorduğu nafaka artırım davası ne kadar sürede sonuçlanır sorusuna 6-12 ay  yanıtı verilmesinin temel nedeni, davanın “Basit Yargılama Usulü”ne tabi olmasıdır. Kanun koyucu, nafaka gibi hayati ve acil konulardaki mağduriyetlerin hızla giderilmesini amaçlamıştır.   

Bazı durumlarda nafaka artırım davasının tek celsede (duruşmada) dahi sonuçlanabileceği belirtilmektedir. Bu, avukat arayışındaki potansiyel müvekkiller için cazip bir olasılık olsa da, bunun nasıl mümkün olduğunu anlamak kritik öneme sahiptir. Tek celsede karar, bir mucize değil, titiz bir hazırlığın sonucudur. Mahkemeler, ancak şu şartlar sağlandığında bu kadar hızlı karar verebilir: Tarafların, özellikle de nafaka ödeyecek olan davalının, gelir belgeleri dosyaya tam ve eksiksiz sunulmuşsa; davacının artırım talebi (örneğin güncel enflasyon ve çocuğun ihtiyaçlarıyla uyumlu) “makul” düzeydeyse; ve taraflar duruşma sırasında bir anlaşma eğilimi gösteriyorsa, hâkim ek bir araştırmaya gerek duymayabilir. Bu noktada, davanın başında sunulan dilekçenin ve delillerin mükemmelliği öne çıkar. Uzman bir avukat, davalının gelir durumunu veya müvekkilinin masraflarını daha dava açılırken o kadar net belgelerle sunmalıdır ki, hâkimin ek bir araştırma (örneğin Sosyal Ekonomik Durum – SED araştırması) yapma ihtiyacı ortadan kalksın.   

Basit Yargılama Usulü, Nafaka Artırım Davası Ne Kadar Sürede Sonuçlanır Sorusunu Nasıl Etkiler?

Nafaka artırım davalarının süresini anlamanın anahtarı, tabi olduğu yargılama usulünü bilmektir. Bu davalar, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 316. maddesi uyarınca açıkça **”Basit Yargılama Usulü”**ne tabidir. Bu usulün tercih edilme nedeni, nafakanın “kamu düzeni” ile  ve tarafların, özellikle de çocuğun veya yoksulluğa düşen eşin acil geçim ihtiyacıyla doğrudan ilgili olmasıdır. Kanun koyucu, bu hayati davaların, “yazılı (klasik) yargılama” usulünün uzun ve karmaşık aşamalarına (örneğin cevaba cevap, ikinci cevap dilekçeleri) takılmadan hızla çözülmesini hedeflemiştir.   

Bu usulün, nafaka artırım davası ne kadar sürede sonuçlanır sorunuza somut etkileri şunlardır:

  1. Sınırlı Dilekçe Aşaması: Normal (yazılı) yargılamanın aksine, bu davalarda sadece “dava dilekçesi” ve “cevap dilekçesi” bulunur. Tarafların birbirine cevaba cevap (replig) veya ikinci cevap (düplig) dilekçesi sunma hakkı yoktur. Bu durum, davanın sadece yazışma aşamasının bile aylarca kısalmasını sağlar.   
  2. Birleştirilmiş Duruşmalar: Hâkim, zaman kazanmak amacıyla, normalde ayrı yapılan “Ön İnceleme” duruşması (dava şartlarının ve ilk itirazların incelendiği aşama) ile “Tahkikat” duruşmasını (delillerin toplandığı ve tanıkların dinlendiği esas aşama) birleştirebilir. Bu, en az bir veya iki duruşma (pratikte 3-6 ay) tasarruf anlamına gelebilir.   
  3. Dosya Üzerinden Karar İmkânı: Basit yargılama usulünün en hızlı yolu budur. Hâkim, tarafların sunduğu dilekçeleri, beyanları ve eklediği delilleri (örneğin maaş bordroları, okul faturaları) yeterli görürse, duruşma açmaya gerek kalmadan, dosya üzerinden inceleme yaparak kararını verebilir. Bu olasılık, tamamen dava dilekçesinin ne kadar kusursuz ve eksiksiz hazırlandığına bağlıdır.   

Basit Yargılama Usulünün Adımları

Potansiyel bir müvekkilin, davasının hangi aşamalardan geçeceğini bilmesi, süreci daha sağlıklı yönetmesini sağlar. Basit yargılama usulünde süreç, şu adımları izler :   

Dava Dilekçesinin Sunulması ve Harcın Yatırılması: Süreç, yetkili Aile Mahkemesi’ne  sunulan, artırım talebini ve delilleri içeren bir dava dilekçesi  ile başlar. Burada dikkat edilmesi gereken kritik bir teknik detay, davanın harcıdır. Bu davada harç, maktu (sabit) bir bedel değil, “nispi harç”tır. Yani, artırılmasını talep ettiğiniz yıllık tutar (örneğin aylık 5.000 TL artış istiyorsanız, 5.000 x 12 = 60.000 TL) üzerinden hesaplanan bir harç ödemeniz gerekir.   

Cevap Dilekçesi: Dava dilekçeniz, mahkeme tarafından davalıya (nafaka ödeyen tarafa) tebliğ edilir ve davalının yasal süre içinde cevap dilekçesini sunması beklenir.

Delillerin Toplanması (Tahkikat) ve SED Araştırması: Bu aşama, davanızın “ne kadar süreceğini” belirleyen ana faktördür. Hâkim, karar verebilmek için tarafların güncel Sosyal ve Ekonomik Durumlarını (SED)  tespit etmek zorundadır. Hâkim, ilgili kurumlara (Bankalar, SGK, Tapu Müdürlükleri, davalının işyeri vb.) “müzekkere” (resmi yazı)  yazarak tarafların güncel gelirlerini, malvarlıklarını, kredi kartı harcamalarını ve yaşam standartlarını sorar.   

Duruşma(lar): Davanın 6-12 ay sürmesinin nedeni, büyük ölçüde 3. Adım’daki kurumlardan cevap beklenmesidir. Bir bankanın geç cevap vermesi veya davalının işyerinin maaş bilgisini göndermemesi durumunda, hâkim yeni bir duruşma günü belirleyerek “cevapların beklenmesine” karar verir. Bu bekleme süresi, mahkemenin iş yüküne bağlı olarak 3-4 ay sonrasına olabilir. HMK, duruşma aralıklarının 1 aydan fazla olmamasını hedeflese de , pratikte bu mümkün olmayabilir.   

Karar: Hâkim, toplanan tüm deliller (SED raporları, tanık beyanları, sunduğunuz faturalar vb.)  ışığında, tarafların durumu ve hakkaniyet ilkesine  uygun bir artış oranı belirleyerek nihai kararını açıklar.   

Nafaka Artırım Davası Ne Kadar Sürede Sonuçlanır?

Nafaka artırım davası ne kadar sürede sonuçlanır  sorusuna verilen 6-12 aylık hedef süre, davanın önündeki çeşitli “hız tümseklerine” takılabilir. Davanızın süresini öngörülenin ötesine taşıyabilecek bu temel faktörleri bilmek, beklentinizi doğru yönetmeniz açısından hayati önem taşır.   

Mahkemenin İş Yükü

Hukuki süreçlerdeki gecikmelerin temel nedenlerinden biri, mahkemelerin iş yoğunluğudur. Bu yoğunluk, özellikle İstanbul, Ankara ve İzmir gibi büyük şehirlerdeki Aile Mahkemelerinde daha da belirgindir. İstanbul’daki bir Aile Mahkemesi hâkimi, günde onlarca dosyaya bakmak zorunda kalabilir. Bu yoğunluk, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun öngördüğü 1 aylık duruşma aralığı hedefini  pratikte imkânsız hale getirir. Sadece bir kurumdan (örneğin bankadan) gelecek bir cevabın beklenmesi gibi basit bir usuli işlem için duruşmanız 3, 4 veya 5 ay sonrasına ertelenebilir. Bu durum, davanın toplam süresini doğrudan 6 aydan 12-18 aya çıkarabilir.   

Delillerin Eksik Sunulması veya Usule Uygun Olmaması

Nafaka artırım davasında, davacı (nafaka alan), talebini somut delillerle ispatlamakla yükümlüdür. Sadece “nafaka yetmiyor” demek, davanın kabulü için yeterli değildir. Davacının, nafakanın neden yetmediğini somut delillerle (örneğin çocuğun özel okul faturası , artan kira sözleşmesi, sağlık harcamaları ) kanıtlaması gerekir. Eğer bu deliller dava dilekçesi ekinde  sunulmazsa, hâkim bunları toplamak için davacıya süre verecek veya kendisi (SED araştırması yoluyla)  araştırmak zorunda kalacaktır. Tarafların gelir durumlarını belgelememesi veya tanık dinlenmesi gerekmesi, davayı birkaç celseye uzatan ana nedenlerdir.   

Daha da kötüsü, delillerin sadece eksik olması değil, “usule uygun olmaması”  veya “hukuka aykırı”  yollardan elde edilmiş olması (örneğin gizli alınmış ses kayıtları) davanın tamamen kaybedilmesine yol açabilir.   

İstinaf Süreci, Nafaka Artırım Davası Ne Kadar Sürede Sonuçlanır Sorusunun Cevabını Nasıl Uzatır?

Potansiyel müvekkillerin bilmesi gereken en önemli gerçek şudur: Aile Mahkemesi’nin 6-12 ay içinde  verdiği karar, davanın sonu demek değildir. Mahkemenin verdiği karardan memnun olmayan taraf (genellikle nafaka miktarının artırılmasını istemeyen nafaka borçlusu), bu karara karşı İstinaf yoluna (yani itiraz) başvurabilir.   

İstinaf Mahkemesi (Bölge Adliye Mahkemesi) süreci, ilk derece mahkemesindeki yargılamadan çok daha uzun sürebilir. İstinaf sürecinin ne kadar süreceği, “birkaç ay ile birkaç yıl arasında” değişebilir. Bu sürenin bu kadar belirsiz ve uzun olmasının iki temel nedeni vardır :   

  1. Dosyanın Karmaşıklığı: Tarafların mali durumları ne kadar karmaşıksa (örneğin şirket gelirleri, mal kaçırma iddiaları, yurtdışı bağlantılı gelirler), İstinaf Mahkemesi’nin dosyayı incelemesi o kadar detaylı ve uzun sürer.
  2. Mahkeme Yoğunluğu: Tıpkı yerel Aile Mahkemeleri gibi, İstinaf Mahkemeleri de (özellikle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi) çok yoğun bir iş yüküne sahiptir.

Bu durumda, “Nafaka artırım davası ne kadar sürede sonuçlanır?” sorusunun dürüst ve kesin cevabı şu şekildedir: 6-12 ay (Yerel Aile Mahkemesi süreci) + 12-24 ay (İstinaf Mahkemesi süreci) = Toplamda davanızın kesinleşmesi (nihai sonuca varması) 1.5 ila 3 yılı bulabilir. Bu gerçeği bilmek, müvekkilin beklentisini doğru yönetmek ve sürecin stresiyle başa çıkabilmek için kritik öneme sahiptir.

Davanın Hızlı Sonuçlanması İçin Gerekli Hukuki Şartlar ve Doğru Başvuru

Süreci hızlandırmak ve davanın lehe sonuçlanmasını sağlamak, sadece mahkemeye bağlı değildir. Davacının (nafaka alanın) atacağı doğru hukuki adımlar, süreci önemli ölçüde kısaltabilir ve daha da önemlisi, davanın kalitesini artırabilir.

Nafaka Artırım Davasının Hukuki Temeli: Hangi Koşullar İspatlanmalı?

Mahkemenin nafaka artırımına karar verebilmesi için, Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) ilgili maddeleri uyarınca (Yoksulluk nafakası için TMK m. 176  ve iştirak nafakası için TMK m. 331 ) “durumun değişmesi”  veya “hakkaniyetin gerektirmesi”  şartlarının somut delillerle ispatlanması gerekir.   

Bu şartlar ve ispat yöntemleri başlıca şunlardır:

  1. Paranın Alım Gücünün Düşmesi (Enflasyon): Bu, en yaygın ve en kolay ispatlanabilen nedendir. Nafakanın bağlandığı tarihten bugüne, paranın alım gücü enflasyon karşısında erimiştir. Mahkeme, bu oranı belirlerken Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan yıllık Üretici Fiyat Endeksi (ÜFE) veya Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) oranlarını  baz alır. Yargıtay’ın yerleşik içtihatları (kararları), genellikle ekonomik göstergeleri daha adil yansıttığı düşünülen ÜFE artış oranının uygulanmasını tercih etmektedir.   
  2. Nafaka Alacaklısının (veya Çocuğun) İhtiyaçlarının Artması: Bu, somut delil  gerektiren en önemli kısımdır. Örneğin: Çocuğun kreşten özel okula başlaması , ergenliğe girmesiyle sosyal ihtiyaçlarının artması, kronik bir sağlık sorununun ortaya çıkması , artan kira giderleri  veya pahalı kurs/servis ücretleri. Bu masrafların tamamı faturalar, sözleşmeler ve belgelerle  kanıtlanmalıdır.   
  3. Nafaka Borçlusunun (Ödeyenin) Gelirinin Artması: Nafaka, tarafların gelirleriyle orantılı olmalıdır. Eğer nafaka borçlusu terfi almışsa, daha iyi maaşlı bir işe geçmişse veya ek gelirler (kira, kar payı vb.) elde etmeye başlamışsa , “hakkaniyet”  gereği nafaka alacaklısının da bu refah artışından yararlanması ve nafakanın artırılması gerekir.   

Görevli ve Yetkili Mahkemenin Doğru Belirlenmesinin Süreye Etkisi

Davayı yanlış mahkemede açmak, davanın aylarca uzamasına (dosyanın yetkili mahkemeye gönderilmesi, yeniden harç ödenmesi gibi gecikmeler) veya usulden reddedilmesine neden olur. Bu nedenle, davanın başında iki husus doğru tespit edilmelidir:

  1. Görevli Mahkeme: Bu davalarda görevli (hangi mahkeme türünün bakacağı) mahkeme, Aile Mahkemesi‘dir. Eğer bulunduğunuz yerde Aile Mahkemesi yoksa, bu davalara “Aile Mahkemesi sıfatıyla” Asliye Hukuk Mahkemesi bakar.   
  2. Yetkili Mahkeme (Müvekkil Avantajı): Burası, nafaka alacaklıları için hayati bir kolaylıktır. Normal hukuk davaları genellikle davalının (borçlunun) adresinde açılır. Ancak Türk Medeni Kanunu’nun 177. maddesi , boşanmadan sonra açılacak nafaka davaları için özel bir yetki kuralı getirmiştir: Dava, nafaka alacaklısının (yani sizin) yerleşim yeri mahkemesinde de açılabilir. Bu, TMK 177. maddenin açık gerekçesidir. Bunun anlamı şudur: Eski eşiniz Türkiye’nin başka bir şehrinde (veya hatta başka bir ülkede) yaşasa bile, onun yaşadığı şehre gitmenize, orada masraf yapmanıza veya oradan avukat tutmanıza gerek yoktur. Davanızı, kendi yaşadığınız yerdeki Aile Mahkemesi’nde açıp takip edebilirsiniz. Bu, kanun koyucunun nafaka alacaklısına tanıdığı muazzam bir usuli ve ekonomik avantajdır.   

Nafaka Artırım Davası Ne Kadar Sürede Sonuçlanır Sorusunu Neden Bir Uzmanla Çözmelisiniz?

Nafaka artırım davası ne kadar sürede sonuçlanır sorusunun yanıtı olan 6-12 aylık ortalama süre, hatasız ve verimli bir dava yönetimi varsayar. Oysa pratikte, avukat desteği olmadan yürütülen süreçler, teknik hatalar veya eksik deliller nedeniyle iki katına çıkabilir. Uzman bir avukatın bu sürece katkısı, mahkemeyi “hızlandırmaktan” çok, davanın uzamasına neden olacak “gecikmeleri önlemektir”.   

Talep ve Harç Hesaplaması

Nafaka artırım davaları, basit görünen ancak kritik teknik detaylar içeren süreçlerdir.

1. Tuzak: Nispi Harç Hesaplaması : Belirtildiği gibi, bu dava “nispi harca” tabidir. Harç, artırılmasını istediğiniz aylık farkın 1 yıllık toplamı (Harca Esas Değer) üzerinden hesaplanır. Örneğin; mevcut nafakanız 3.000 TL ve siz 8.000 TL olmasını talep ediyorsunuz. Aradaki aylık artış talebi 5.000 TL’dir. Harca esas değeriniz: 5.000 TL x 12 ay = 60.000 TL olacaktır. Dava açarken, bu 60.000 TL üzerinden hesaplanan (binde 68,31’in dörtte biri oranındaki)  peşin harcı yatırmanız gerekir. Bu teknik hesabı yanlış yapmak, eksik harç yatırmak, mahkemenin size “harcı tamamlamanız için” süre vermesine, tamamlayamazsanız davanızın açılmamış sayılmasına neden olur. Bu, en az 2-3 aylık bir gecikme ve ciddi bir hak kaybıdır.   

2. Tuzak: Taleple Bağlılık İlkesi : Hâkim, sizin dava dilekçenizdeki talebinizle bağlıdır. Eğer siz dava dilekçesinde “nafakamın TÜFE oranında artırılmasını istiyorum” derseniz, hâkim o yıl ÜFE oranı (Yargıtay’ın tercihi ) TÜFE’den çok daha yüksek çıksa bile, sizin talebinizi aşarak ÜFE oranında artış yapamaz. Yargıtay’ın bu konudaki kararları çok nettir: TÜFE isteyen davacının talebini aşarak ÜFE’ye hükmeden mahkeme kararı bozulmuştur. Uzman bir avukat, hangi ekonomik endeksin (ÜFE, TÜFE, 12 aylık ortalama vb.)  o an müvekkili için en lehe olduğunu bilir ve Yargıtay içtihatlarına uygun olarak talebi en yüksek ve en doğru teknik terimlerle  yapar.   

Delillerin Eksiksiz ve Hukuka Uygun Toplanması

Uzman bir avukatın stratejik olarak en büyük katkısı, davanın “Tahkikat (SED Araştırması)”  aşamasında aylarca beklemesini önlemektir. Avukat, dava dilekçesini  sunarken, müvekkilinin tüm masraflarını (okul, kira, sağlık faturaları, servis ücretleri)  ve hatta mümkünse davalının gelir artışını (terfi, yeni iş sözleşmesi vb.)  gösteren tüm delilleri daha ilk günden dosyaya ekler. Mükemmel hazırlanmış bir dilekçe ve eksiksiz sunulmuş deliller , hâkimin SED araştırması  için soracağı soruların çoğunun cevabının zaten dosyada olması anlamına gelir. Bu durum, mahkemenin çeşitli kurumlara “müzekkere”  yazma ihtiyacını azaltır. Kurumlardan cevap bekleme süresi ortadan kalktığında veya azaldığında, dava 12 ay değil, 6 ayda, hatta “tek celsede”  dahi bitebilir.   

Artırılan Nafaka Hangi Tarihten İtibaren Geçerli Olur?

Avukat arayışındaki bir müvekkilin aklındaki en büyük endişe şudur: “Davam 2 yıl sürerse (İstinaf dahil), o 2 yıl boyunca enflasyon karşısında eriyen o düşük nafakayı mı alacağım? 2 yıllık kaybım ne olacak?”

Bu sorunun cevabı, bu davayı açmaktaki tüm tereddütleri giderecek niteliktedir: Yerleşik Yargıtay uygulamalarına göre , nafaka artırım davalarında, mahkemenin hükmettiği yeni ve artırılmış nafaka miktarı, davanın açıldığı tarihten itibaren  hüküm ifade eder ve geçerli olur.   

Bunun pratik anlamı şudur: Davanız (İstinaf süreci dahil) 2 yıl sürse bile, sizin için bir hak kaybı oluşmaz. Davanız 2 yıl sonra lehinize kesinleştiğinde, davalı (eski eşiniz), o 2 yıl boyunca (24 ay) size ödemediği tüm artış farkını (örneğin aylık 5.000 TL fark varsa, 24 x 5.000 = 120.000 TL) size toplu olarak (birikmiş nafaka) ödemek zorunda kalır.

Bu nedenle, davanın 12 ay veya 24 ay sürmesi, sizin maddi kaybınıza yol açmaz; sadece alacağınıza gecikmeli kavuşmanıza neden olur. Bu gerçek, davalının “süreci uzatarak seni yıldırırım” tehdidini boşa çıkarır ve nafaka alacaklısını (sizi) bir an önce dava açmaya teşvik eder. Çünkü adli tatil veya gecikme fark etmeksizin, adliye koridorlarında o saat, dava açtığınız gün lehinize işlemeye başlar.

Teknik bir not olarak, bu birikmiş nafaka alacağına işleyecek faiz ise, Yargıtay’a göre , alacağın “belirli ve istenebilir” hale geldiği karar tarihinden itibaren başlar, dava tarihinden değil.   

Sonuç

Nafaka Artırım Davası Ne Kadar Sürede Sonuçlanır?” sorusunun cevabı, görüldüğü gibi, “6-12 ay”  demekten çok daha karmaşıktır. Bu süre, davanın ilk aşaması için bir hedeftir. Asıl süre, delillerin ne kadar hızlı toplandığına (SED süreci)  ve karara itiraz edilip edilmediğine (İstinaf süreci)  bağlıdır ki bu, toplam süreyi 1.5 ila 3 yıla  uzatabilir.   

Ancak bu davadaki en kritik bilgi, sürecin uzunluğundan çok, haklarınızın dava açtığınız tarihten itibaren  başlamasıdır. Davanın uzaması, hak kaybınıza değil, alacağınızı toplu olarak tahsil etmenize yol açar. Bu nedenle aslolan, beklemek değil, bir an önce doğru hukuki adımları atmaktır.   

Nafaka artırım davası süreci, “nispi harç”  hesabından, “taleple bağlılık”  ilkesine; “hukuka uygun delil”  sunumundan, “yetkili mahkeme”  seçimine kadar teknik detaylarla doludur. Özellikle Boşanma Avukatı İstanbul gibi rekabetin ve mahkeme yoğunluğunun  yüksek olduğu bir bölgede, bu teknik detaylardaki tek bir hata, davanızın aylarca uzamasına veya reddedilmesine neden olabilir. Hak kaybı yaşamamak, süreci en verimli şekilde yönetmek ve en önemlisi dava açıldığı andan itibaren haklarınızı koruma altına almak için uzman bir Boşanma Avukatı İstanbul ile çalışmak, bu sürecin en stratejik ve en önemli adımıdır.   

Nafaka Artırım Davası Süreleri Hakkında Sık Sorulan Sorular

“Nafaka artırım davası ne kadar sürede sonuçlanır?” sorusunun kesin bir cevabı var mı?

Kesin bir süre vermek imkansızdır. Süreç, ilk derece mahkemesinde 6-12 ay  sürebilir, ancak delillerin toplanması, mahkemenin iş yükü  ve özellikle İstinaf  (itiraz) sürecine girilmesi halinde bu süre 1.5 ila 3 yıla kadar uzayabilir. Bu nedenle “ne kadar sürer” sorusundan çok, davanın ne zaman açıldığı önemlidir çünkü haklarınız o tarihten itibaren başlar.   

Nafaka artırım davası kaç duruşma sürer?

Bu davanın tabi olduğu Basit Yargılama Usulü  gereği, duruşma sayısının az olması (genellikle 2 veya 3 celse)  hedeflenir. Ancak, delillerin (özellikle Sosyal Ekonomik Durum araştırması – SED)  toplanması uzarsa veya yeni tanıklar dinlenecekse  veya mahkemenin iş yükü fazlaysa , duruşma sayısı ve bu duruşmalar arasındaki süreler (aylar) artabilir.   

Yeni bir artırım davası açmak için ne kadar beklemeliyim? 1 yıl beklemek zorunlu mu?

Hayır, 1 yıl beklemek gibi yasal bir zorunluluk veya “makul süre” sınırlaması yoktur. Kanun (TMK m. 176 ve 331), “durumun değişmesini”  şart koşar. Eğer nafaka belirlendikten 6 ay sonra çocuğunuz aniden pahalı bir hastalığa yakalanırsa (olağanüstü hal)  veya enflasyon öngörülemez bir artış gösterirse, derhal yeni bir dava açılabilir. Koşullar değiştiği her an, dava açma hakkınız doğar.   

Artırılan yeni nafaka miktarı ne zamandan itibaren ödenir? Karar tarihinden mi?

Hayır. Bu, müvekkiller için en avantajlı kuraldır. Yargıtay’ın yerleşik kararlarına göre , mahkemenin hükmettiği artış, davanın açıldığı tarihten itibaren  geçerlidir. Dava 1 yıl sürdüyse, o 1 yıllık farkı toplu olarak alma hakkınız doğar.   

Mahkeme artış oranını neye göre belirler?

Hâkim, karar verirken birçok faktörü  değerlendirir: Tarafların güncel sosyal ve ekonomik durumları , çocuğun artan ihtiyaçları (eğitim, sağlık vb.) , paranın alım gücü ve ekonomik göstergeler. Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarında, artış oranı için genellikle TÜİK tarafından açıklanan Üretici Fiyat Endeksi (ÜFE)  tercih edilmektedir, ancak hâkim hakkaniyete  göre TÜFE’ye  veya daha farklı bir orana da karar verebilir.   

Davayı açmanın maliyeti (harç) nasıl hesaplanır?

Bu davada harç maktu (sabit) değildir. “Nispi harç”  adı verilen oransal bir harç ödenir. Bu harç, mevcut nafaka ile talep ettiğiniz nafaka arasındaki farkın bir yıllık toplamı (Harca Esas Değer)  üzerinden hesaplanır. Ayrıca davanın başında başvuru harcı, gider avansı (tebligat, tanık, bilirkişi ücretleri gibi masraflar için)  gibi masraflar da ödenir.   

Davalı (eski eşim) asgari ücretle çalıştığını iddia ederse dava yine de artar mı?

Evet, artabilir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun  yerleşik kararlarına göre, bir kişinin “asgari ücretle çalışmakta olması”, yoksulluk nafakası veya iştirak nafakası ödemesine (veya bu nafakanın artırılmasına) tek başına engel teşkil eden bir olgu değildir. Mahkeme, kişinin fiili yaşam standardı (kullandığı araba, yaşadığı ev, sosyal medya paylaşımları vb.) ile beyan ettiği asgari ücret geliri arasında bir çelişki olup olmadığını araştırır.   

Bu Yazıyı Paylaş

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Son Yazılar

Hakkımızda

Bize Ulaşın

Baştürk Hukuk Bürosu olarak tüm sorularınıza cevap vermekteyiz.