Müşterek Konutun Kadına Tahsisi

Müşterek Konutun Kadına Tahsisi

Boşanma Aşamasının En Kritik Sorusu: Evde Kim Kalacak?

Boşanma süreci, şüphesiz hayatın en zorlu dönemlerinden biridir. Duygusal çalkantıların yanı sıra, gelecek kaygısı ve belirsizlikler de bu süreci daha karmaşık hale getirir. Bu belirsizliklerin merkezinde ise çoğu zaman tek bir soru yatar: “Evde kim kalacak?” Aile bireylerinin anılarını biriktirdiği, çocukların büyüdüğü ve yaşamın merkezi haline gelen müşterek konut, boşanma aşamasında bir barınma ihtiyacından çok daha fazlasını ifade eder; bir güvenlik, istikrar ve aidiyet sembolüdür. Bu makale, boşanma sürecinde olan veya olmayı düşünen kadınların en temel haklarından biri olan müşterek konutun kadına tahsisi konusunu tüm hukuki detaylarıyla aydınlatmak amacıyla hazırlanmıştır. Türk hukuk sistemi, bu zorlu süreçte özellikle ekonomik ve sosyal olarak daha zayıf konumda olan eşi ve çocukları korumak için önemli mekanizmalar sunmaktadır. Müşterek konutun kadına tahsisi, bir mücadeleyi kazanmaktan ziyade, kanunun aileye sağladığı bir koruma kalkanıdır. Amacı, boşanmanın getirdiği sarsıntıyı en aza indirerek, özellikle çocuklar için mevcut düzenin ve istikrarın devamını sağlamaktır. Bu yazıda, korku ve belirsizliği bilgiyle aşarak, barınma hakkınızı nasıl güvence altına alabileceğinize dair yol haritanızı çizeceğiz.  

“Aile Konutu” Kavramı

Müşterek konutun kadına tahsisi talebinin ilk adımı, yaşanan evin hukuken “aile konutu” olarak kabul edilmesidir. Bu kavram, Medeni Kanunumuzun temel taşlarından biridir ve aileyi korumaya yönelik birçok düzenlemenin başlangıç noktasını oluşturur.

Aile Konutu Nedir ve Bir Ev Nasıl Aile Konutu Sayılır?

Aile konutu, kanunda açıkça tanımlanmamış olsa da Yargıtay kararları ve hukuki doktrinde net bir çerçeveye oturtulmuştur. Buna göre aile konutu; eşlerin ve varsa çocukların evlilik birliği boyunca tüm yaşam faaliyetlerini birlikte yürüttükleri, sosyal ve duygusal hayatlarının merkezi haline getirdikleri mekândır. Bir evin aile konutu sayılabilmesi için şu temel şartları taşıması gerekir:  

  • Yaşam Merkezi Olma: Konut, ailenin günlük yaşamının, acı ve tatlı anılarının geçtiği, hayat düzeninin kurulduğu ana merkez olmalıdır.  
  • Teklik İlkesi: Bir ailenin kural olarak yalnızca bir adet aile konutu olabilir. Ailenin sahip olduğu yazlık, dağ evi veya yayla evi gibi geçici olarak kullanılan ikinci nitelikteki konutlar, yaşam merkezi olmadıkları için aile konutu sayılmaz.  
  • Fiili Kullanım Esası: Bir konutun aile konutu niteliği kazanması için tapu veya kira sözleşmesindeki unvanlar değil, fiili olarak ailenin yaşam merkezi olarak kullanılması esastır. Eşlerin resmi ikametgâh (yerleşim yeri) kayıtlarının bu adreste olması, aile konutu olduğunun en güçlü delillerinden biridir.  

Önemli bir nokta da, aile konutu vasfının boşanma davası açılmasıyla veya eşlerden birinin evi terk etmesiyle sona ermemesidir. Hukuki olarak bu nitelik, boşanma kararının kesinleştiği ana kadar devam eder.  

Evin Mülkiyeti Önemli mi? Tapusu Eşinize, Kayınpederinize Ait veya Kiralık Olması Durumu Değiştirir mi?

Bu konu, boşanma sürecindeki kadınların en çok endişe duyduğu ve sıklıkla yanlış bilgi sahibi olduğu bir alandır. Cevap net ve kesindir: Hayır, evin mülkiyetinin kimde olduğu, o konutun aile konutu sayılması ve müşterek konutun kadına tahsisi açısından bir önem taşımaz.

Türk Medeni Kanunu, ailenin barınma hakkını ve istikrarını, mülkiyet hakkı gibi katı hukuki formalitelerin önüne koymuştur. Kanun, mülkiyetin kağıt üzerindeki sahibine değil, konutun fiili işlevine odaklanır. Bu yaklaşım, ailenin yaşam düzeninin korunmasının, katı mülkiyet kurallarından daha üstün olduğu temel prensibine dayanır. Dolayısıyla:

  • Konut eşlerden birinin adına kayıtlı olabilir.
  • Konut kiralık olabilir.
  • Konut eşlerin ortak mülkiyetinde olabilir.
  • Hatta konut, kayınpeder gibi üçüncü bir kişiye ait olabilir.  

Bu durumların hiçbirisi, o konutun aile konutu olarak kabul edilmesine ve ihtiyaç sahibi eşe tahsis edilmesine engel teşkil etmez. Kanun, “ailenin yuvası” olarak işlev gören mekânı koruma altına alır. Bu nedenle, “tapu benim adıma değil” veya “kira sözleşmesinde adım yok” gibi düşüncelerle haklarınızdan vazgeçmemelisiniz. Hukuk, ailenizin nerede hayat kurduğuyla ilgilenir, tapunun kimin adına olduğuyla değil. Bu ilke, müşterek konutun kadına tahsisi için normalde hak sahibi olamayacağını düşünen birçok kadın için hukuki bir kapı aralamaktadır.

Müşterek Konutun Tahsisi İçin Hukuki Yollarınız Nelerdir?

Aile konutunda kalma hakkınızı güvence altına almak için Türk hukuk sisteminde iki temel ve stratejik yol bulunmaktadır. Hangi yolun seçileceği, davanızın aciliyetine ve niteliğine bağlıdır. Bu iki yolu doğru anlamak, müşterek konutun kadına tahsisi sürecinin en başında doğru adımı atmanızı sağlayacaktır.

Boşanma Davası Devam Ederken Tedbir Talebi (Türk Medeni Kanunu Madde 169)

Bu, konut tahsisi için “standart” yol olarak kabul edilebilir. Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 169. maddesi, boşanma veya ayrılık davası açıldığında, hâkimin davanın devamı süresince eşlerin barınması, geçimi ve çocukların bakımı gibi konularda gerekli geçici önlemleri almasını emreder.  

Bu madde kapsamında, boşanma davası dilekçenizle birlikte veya davanın herhangi bir aşamasında mahkemeden, müşterek konutun size ve çocuklarınıza tahsis edilmesini talep edebilirsiniz. Hâkim, tarafların talebi olmasa bile durumu değerlendirip re’sen (kendiliğinden) bu kararı verebilir, ancak süreci hızlandırmak ve talebinizi net bir şekilde ortaya koymak için mutlaka dilekçeyle istemek en doğrusudur. Bu yolla verilen müşterek konutun kadına tahsisi kararı, geçici bir tedbir niteliğindedir ve boşanma kararı kesinleşinceye kadar geçerliliğini korur.  

Şiddet Varlığında Acil Korunma Talebi (6284 Sayılı Kanun)

Bu yol, özellikle aciliyet gerektiren ve güvenlik endişesi taşıyan durumlar için tasarlanmış “acil durum” mekanizmasıdır. 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun, mağdurlara hızlı ve etkin bir koruma sağlar. Bu kanun kapsamında hâkim, şiddet uygulayan eşin derhal evden uzaklaştırılmasına ve müşterek konutun korunan kişiye tahsis edilmesine karar verebilir.  

6284 sayılı Kanun’un en güçlü yanı, “şiddet” tanımının çok geniş olmasıdır. Şiddet, yalnızca fiziksel saldırı anlamına gelmez. Kanuna göre; psikolojik, cinsel, ekonomik veya sözlü her türlü tutum ve davranış şiddet kapsamındadır. Örneğin, eşinizin size sürekli hakaret etmesi, aşağılaması, para vermeyerek sizi muhtaç bırakması veya sosyal hayatınıza kısıtlamalar getirmesi de şiddettir ve bu kanun kapsamında müşterek konutun kadına tahsisi için korunma talep etmeniz yeterlidir.  

Bu talebi, boşanma davası açmadan dahi, doğrudan Aile Mahkemesi’ne başvurarak yapabilirsiniz. Gecikmesinde sakınca bulunan çok acil durumlarda ise en yakın polis karakolu veya Cumhuriyet Savcılığı aracılığıyla da başvuruda bulunulabilir. Bu yol, TMK 169’a göre çok daha hızlı işler ve birkaç gün içinde karar alınması mümkündür.  

Hangi yolu seçeceğiniz, davanızın özel koşullarına bağlıdır. Eğer durumunuz stabil ancak belirsiz ise TMK 169 kapsamında boşanma davası ile birlikte talepte bulunmak mantıklıdır. Ancak herhangi bir baskı, kontrol, tehdit veya zarara maruz kalıyorsanız, 6284 sayılı Kanun’un sunduğu acil ve güçlü koruma mekanizmasını kullanarak önce barınma hakkınızı ve güvenliğinizi sağlamak, en doğru strateji olacaktır.

Konut Tahsisi Başvuru Yolları Karşılaştırması (TMK 169 vs. 6284 Sayılı Kanun)

Aşağıdaki tablo, iki hukuki yol arasındaki temel farkları net bir şekilde özetleyerek hangi durumda hangi başvurunun daha uygun olduğunu anlamanıza yardımcı olacaktır.

KriterTMK Madde 169 (Geçici Önlem)6284 Sayılı Kanun (Koruma Tedbiri)
Başvuru SebebiBoşanma veya ayrılık davasının açılmış olması.Şiddet veya şiddet tehlikesinin varlığı (fiziksel, psikolojik, ekonomik, sözlü).
ZamanlamaBoşanma davası açıldıktan sonra, dava süresince herhangi bir zamanda.Boşanma davasından bağımsız olarak, ihtiyaç duyulan her an yapılabilir.
Karar MerciiDavaya bakan Aile Mahkemesi Hâkimi.Aile Mahkemesi Hâkimi. (Acil durumlarda Kolluk veya Savcılık da süreci başlatabilir).
HızNormal yargılama hızında ilerler.Çok hızlıdır, genellikle birkaç gün içinde karar verilir.
Temel AmaçDava süresince tarafların barınma ihtiyacını geçici olarak düzenlemek.Mağdurun can güvenliğini ve barınma hakkını acil olarak sağlamak.

Konutun Kime Tahsis Edileceği Nasıl Belirlenir?

Hâkim, müşterek konutun kadına tahsisi talebini değerlendirirken keyfi davranmaz. Kanunlar ve Yargıtay içtihatları ile belirlenmiş, hakkaniyeti temel alan bir dizi kriteri göz önünde bulundurur. Talebinizi hazırlarken bu kriterleri bilmek ve dilekçenizi bu doğrultuda güçlendirmek, olumlu bir sonuç alma şansınızı artıracaktır.

Her Şeyden Önce: Çocuğun Üstün Yararı ve Düzeninin Korunması

Yargıtay kararlarında istikrarlı bir şekilde vurgulanan en önemli ve öncelikli kriter, müşterek çocuğun üstün yararıdır. Mahkeme, boşanma sürecinin çocuklar üzerindeki olumsuz etkisini en aza indirmeyi hedefler. Bu nedenle, çocukların alıştıkları sosyal çevreden, okullarından, arkadaşlarından ve odalarından koparılmaması esastır.  Bu ilke doğrultusunda, mahkeme genellikle çocukların geçici velayetini hangi ebeveyne verdiyse, müşterek konutu da o ebeveyne tahsis eder. Bu yaklaşım o kadar güçlüdür ki, konutun mülkiyeti diğer eşin evlilik öncesi edindiği kişisel malı dahi olsa, çocuğun menfaati gerektiriyorsa, konut velayeti alan anneye tahsis edilebilir. Bu durum, hukuk sistemimizin çocuğun istikrarını, yetişkinlerin mülkiyet haklarından daha üstün tuttuğunun en net göstergesidir. Dolayısıyla, müşterek konutun kadına tahsisi talebinizin merkezine kendi ihtiyacınızdan çok, çocuklarınızın düzeninin bozulmaması gerektiğini koymak, en güçlü hukuki argümanı oluşturacaktır.

Korunması Gereken Eşin Tespiti

Hâkim, tarafların ekonomik ve sosyal durumlarını detaylı bir şekilde inceler. Amaç, boşanma nedeniyle taraflardan birinin barınma gibi temel bir haktan mahrum kalmasını ve mağdur olmasını önlemektir. Bu değerlendirmede;  

  • Eşlerin gelir durumu ve çalışma potansiyeli,
  • Kendilerine ait başka bir konutlarının olup olmadığı,
  • Yeni bir ev kiralama veya satın alma konusundaki maddi güçleri,
  • Sağlık durumları ve özel ihtiyaçları

gibi faktörler dikkate alınır. Kural olarak, ekonomik açıdan daha zayıf olan, geliri olmayan veya düşük olan, evden ayrılması durumunda barınma sıkıntısı çekecek olan eşe konutun tahsis edilmesi yönünde bir eğilim vardır. Kanun, evlilik birliği içindeki güç dengesizliklerini boşanma sürecinde dengelemeyi amaçlar.  

Aile İçi Şiddetin Tahsis Kararına Etkisi

Daha önce de belirtildiği gibi, aile içinde yaşanan her türlü şiddet, konutun tahsisinde belirleyici bir rol oynar. Fiziksel, psikolojik, ekonomik veya sözlü şiddete maruz kalan eşin, şiddet uygulayan eş ile aynı çatı altında yaşamaya zorlanması beklenemez. Şiddetin varlığı, özellikle 6284 sayılı Kanun kapsamında yapılan başvurularda, müşterek konutun kadına tahsisi için tek başına yeterli ve çok güçlü bir gerekçedir.  

Konutun Erkeğe Tahsis Edilmesi

Müşterek konutun kadına tahsisi yaygın bir uygulama olsa da bu, otomatik bir kural değildir. Hukuk, cinsiyete göre değil, ihtiyaca ve hakkaniyete göre karar verir. Eğer somut olayın koşulları gerektiriyorsa, konutun erkek eşe tahsis edilmesi de mümkündür. Bu durumlar genellikle şunlardır:

  • Müşterek çocukların geçici velayetinin babaya verilmesi,
  • Kadın eşin ekonomik durumunun çok daha iyi olması ve kendine ait başka bir konutunun bulunması,
  • Erkek eşin ciddi bir sağlık sorunu yaşaması veya ekonomik olarak asıl korunmaya muhtaç taraf olması.  

Özetle, hâkimin kararı bir denge ve hakkaniyet arayışıdır. Ancak bu dengede, çocuğun yararı ve korunmaya muhtaç eşin durumu her zaman daha ağır basar.

Tahsis Kararının Pratik Sonuçları ve Yükümlülükler

Mahkemeden müşterek konutun kadına tahsisi yönünde bir karar almak, sürecin sadece ilk adımıdır. Bu kararın ne anlama geldiğini, ne kadar süreyle geçerli olduğunu ve beraberinde hangi maddi yükümlülükleri getirdiğini bilmek, geleceğinizi doğru planlamanız açısından hayati önem taşır.

Tahsis Kararı Ne Kadar Süre Geçerlidir?

Unutulmaması gereken en önemli nokta, konut tahsisi kararının geçici bir tedbir olduğudur. Bu karar size mülkiyet hakkı vermez, sadece boşanma davası süresince konutu kullanma hakkı tanır. Kararın geçerliliği, boşanma davasının sonuçlanıp kararın kesinleşmesiyle birlikte kendiliğinden sona erer. Boşanma kesinleştikten sonra, evin mülkiyet durumuna göre yeni bir hukuki süreç başlar. Eğer ev eski eşinize aitse veya ortak mülkiyette ise mal rejimi tasfiyesi davası gündeme gelecektir.  

Masrafları Kim Ödeyecek? Kira, Aidat ve Faturaların Durumu

Bu, en sık karşılaşılan pratik sorunlardan biridir. Genel kurallar şu şekildedir:

  • Kiralık Konut: Eğer konut kiralıksa ve kira sözleşmesinde evden ayrılan eşin adı varsa, hukuken kiradan sorumlu olmaya devam eder. Yargıtay uygulamalarında, aksi kararlaştırılmadıkça, kirayı sözleşmenin tarafı olan eşin ödemeye devam etmesi gerektiği kabul edilir. Hâkim, bu durumu tedbir nafakası miktarını belirlerken göz önünde bulundurabilir.  
  • Mülkiyeti Eşe Ait Konut: Konutun mülkiyeti evden ayrılan eşe aitse, emlak vergisi gibi mülkiyete bağlı giderlerden malik olan eş sorumludur.  
  • Aidat, Elektrik, Su, Doğalgaz: Konutun kullanımıyla doğrudan ilgili olan bu tür fatura ve aidat gibi giderler, fiilen konutta oturan eş tarafından karşılanmalıdır.  

Ancak bunlar genel kurallardır ve hâkim, tarafların ekonomik durumuna göre farklı bir düzenleme yapma yetkisine sahiptir. Bu gibi mali detayların netleştirilmesi için avukatınızın mahkemeden açık bir karar talep etmesi önemlidir.

Tahsis Süresince Ev Sahibi Eşin Hakları

Mahkeme kararıyla konutta oturduğunuz için bu kullanımınız “hukuka uygun” kabul edilir. Bu nedenle, konutun maliki olan eşiniz, boşanma davası devam ettiği sürece sizden ecrimisil (haksız işgal tazminatı) talep edemez. Eşinizin mülkiyet hakkı devam etse de, mahkeme kararı onun bu hakkı kullanmasını geçici olarak askıya almıştır. Sizi evden çıkarmaya çalışması veya bu süre için kira benzeri bir bedel istemesi yasal değildir.  

Tahsis Edilen Konut Başkasına Kiralanabilir mi?

Kesinlikle hayır. Müşterek konutun kadına tahsisi kararının amacı, sizin ve çocuklarınızın barınma ihtiyacını karşılamaktır. Bu hak, şahsınıza özgüdür. Tahsis edilen konutu üçüncü bir kişiye kiraya veremez, amacı dışında kullanamaz veya boş bırakarak başka bir yerde yaşayamazsınız. Eğer bu şekilde bir kullanım tespit edilirse, diğer eş mahkemeye başvurarak tahsis kararının kaldırılmasını talep edebilir ve bu talebi büyük olasılıkla kabul edilir. Mahkemenin sağladığı bu hakkı dürüstlük kuralına uygun olarak kullanmak esastır. Aslında tahsis kararı, bir tür ayni (mal olarak ödenen) tedbir nafakası işlevi görür. Mahkeme, diğer eşin size barınma için ek bir nakdi nafaka ödemesi yerine, mevcut konutun kullanımını size bırakarak bu ihtiyacı karşılamış olur. Bu durum, nafaka miktarının belirlenmesinde de etkili bir faktördür.

Adım Adım Konut Tahsisi Talebi

Müşterek konutun kadına tahsisi hakkınızı kullanabilmek için doğru hukuki adımları atmanız gerekir. Süreç, dikkatle hazırlanmış bir dilekçe ve iddialarınızı destekleyen güçlü delillerle başlar. Bu aşamada profesyonel hukuki destek almak, hak kaybı yaşamanızı önler.

Talep Dilekçesi Nasıl Hazırlanır ve Nereye Sunulur?

Konut tahsisi talebi, yetkili Aile Mahkemesi’ne hitaben yazılmış bir dilekçe ile yapılır. Bu talep, iki şekilde ileri sürülebilir:  

  1. Boşanma Davası Dilekçesi İçinde: Boşanma davasını açarken, dava dilekçenizin “tedbir talepleri” bölümünde müşterek konutun dava süresince tarafınıza tahsis edilmesini açıkça isteyebilirsiniz.  
  2. Ayrı Bir Dilekçe ile: Boşanma davası başladıktan sonra, yargılamanın herhangi bir aşamasında, mahkemeye ayrı bir dilekçe sunarak bu talebi yineleyebilirsiniz.  

Dilekçenizde şu unsurlar mutlaka bulunmalıdır:

  • Mahkemenin Adı: Yetkili Aile Mahkemesi.
  • Tarafların Bilgileri: Sizin ve eşinizin adı, soyadı, T.C. kimlik numaraları ve adresleri.
  • Konu: “TMK 169. maddesi (ve/veya 6284 sayılı Kanun) uyarınca müşterek konutun tedbiren tarafıma tahsisi talebinden ibarettir.” şeklinde net bir ifade.
  • Açıklamalar: Konutun neden size tahsis edilmesi gerektiğini detaylı ve somut gerekçelerle anlattığınız bölümdür. Burada, çocukların durumu, ekonomik ihtiyaçlarınız, eşinizin tutumu gibi hâkimin karar kriterlerine yönelik açıklamalara yer vermelisiniz.
  • Hukuki Sebepler: TMK m. 169, 6284 sayılı Kanun ve ilgili diğer mevzuat maddeleri.
  • Sonuç ve İstem: Tüm açıklamalarınızın ardından, “Yukarıda arz ve izah edilen nedenlerle,… adresinde bulunan müşterek konutun yargılama süresince tarafıma ve müşterek çocuklarıma tahsisine karar verilmesini saygılarımla talep ederim.” gibi net bir talep cümlesi ile dilekçenizi sonlandırmalısınız.  

İddialarınızı Güçlendirecek Deliller Nelerdir?

Mahkeme, kararını sadece beyanlarınıza göre değil, sunduğunuz somut delillere göre verir. Müşterek konutun kadına tahsisi talebinizi ne kadar güçlü delillerle desteklerseniz, olumlu sonuç alma ihtimaliniz o kadar artar. Toplamanız gereken temel deliller şunlardır :  

  • Resmi Kayıtlar:
    • Nüfus Kayıt Örneği: Aile bağınızı ve çocukların varlığını gösterir.
    • İkametgâh Belgesi (Yerleşim Yeri Belgesi): Söz konusu konutun yaşam merkeziniz olduğunu kanıtlar. Muhtarlıktan alınabilir.
    • Tapu Kaydı veya Kira Sözleşmesi: Konutun hukuki statüsünü gösterir.
  • Çocukların Durumuna İlişkin Deliller:
    • Çocukların okul kayıtları.
    • Kreş veya kurs gibi devam ettikleri kurumlardan alınacak belgeler.
    • Çocukların sosyal çevresinin ve düzeninin bu konut etrafında kurulu olduğunu gösteren her türlü kanıt.
  • Ekonomik Durumunuza İlişkin Deliller:
    • Maaş bordronuz (varsa).
    • Geliriniz olmadığını gösteren SGK hizmet dökümü.
    • Banka hesap dökümleriniz.
    • Adınıza kayıtlı mal varlığı olup olmadığını gösteren belgeler.
  • Şiddet Varlığına İlişkin Deliller (6284 s. Kanun başvurusu için kritik):
    • Darp raporları, hastane kayıtları.
    • Polis veya jandarmaya yapılan şikâyet tutanakları.
    • Tehdit, hakaret içeren mesajlar, e-postalar veya sosyal medya yazışmaları.
    • Tanık Beyanları: Şiddete veya evdeki huzursuzluğa tanık olan komşular, aile üyeleri veya arkadaşların ifadeleri son derece önemlidir.  

Unutmayın, mahkemeye sunacağınız hikaye, bu delillerle örülmüş güçlü bir hukuki argüman olmalıdır. Sadece resmi belgelerle yetinmeyin; günlük yaşamınıza dair kanıtlar toplayarak (çocukların masraflarına ilişkin fişler, eşinizin ekonomik baskısını gösteren yazışmalar vb.) davanızı daha somut ve ikna edici hale getirebilirsiniz.

Tahsis Kararına Uyulmamasının Yaptırımları

Mahkemenin lehinize verdiği müşterek konutun kadına tahsisi kararı, sadece bir tavsiye değil, uyulması zorunlu bir emirdir. Eğer eşiniz bu karara rağmen evi terk etmeyi reddederse veya eve girmeye çalışırsa, hukuk sistemi sizi korumak için ciddi yaptırımlar öngörmüştür.

Kararın infazı için öncelikle mahkeme kararını icra dairesine sunarak işlem başlatabilirsiniz. Gerekli durumlarda, kararın uygulanması için polis veya jandarma yardımı talep edilebilir ve eşinizin evden tahliyesi kolluk kuvvetleri aracılığıyla sağlanır. Yaptırımların en etkilisi ise 6284 sayılı Kanun kapsamında verilen tedbir kararlarının ihlali durumunda ortaya çıkar. Eğer konut tahsisi, bir uzaklaştırma kararı ile birlikte verildiyse ve eşiniz bu kararı ihlal ederek eve gelir veya yaklaşırsa, şikâyetiniz üzerine mahkeme tarafından hakkında tazyik hapsi (zorlama hapsi) kararı verilir. Bu yaptırımın özellikleri şunlardır:

  • İlk İhlalde: Kararı ihlal eden eş hakkında 3 günden 10 güne kadar tazyik hapsine hükmedilir.  
  • Tekrarlanan İhlallerde: İhlalin her tekrarında hapis süresi artar ve 15 günden 30 güne kadar çıkabilir.  
  • Toplam Süre: Bir kişi hakkında uygulanan tazyik hapsinin toplam süresi 6 ayı geçemez.  

Tazyik hapsi, bir suç cezası değildir; amacı kişiyi mahkeme kararına uymaya zorlamaktır. Bu nedenle ertelenemez veya para cezasına çevrilemez. Bu güçlü yaptırım, tahsis kararının kâğıt üzerinde kalmasını engelleyerek sizin ve çocuklarınızın güvenliğini fiilen temin eder.

Konut Tahsisi ve Aile Konutu Şerhi

Boşanma sürecinde olan kişilerin sıkça karıştırdığı iki hayati kavram vardır: Aile Konutu Tahsisi ve Aile Konutu Şerhi. Bu iki hukuki araç, farklı amaçlara hizmet eder ve birbirini tamamlar. Tam bir koruma sağlamak için her ikisinin de ne anlama geldiğini bilmek ve doğru zamanda kullanmak kritik öneme sahiptir.  

Bu iki kavramı daha iyi anlamak için basit bir “kilit ve anahtar” benzetmesi kullanabiliriz:

  • Aile Konutu Şerhi (KİLİT): Bu, evin tapusuna koyduğunuz bir kilittir. Amacı, tapuda malik olarak görünen eşinizin, sizin rızanız olmadan evi satmasını, ipotek ettirmesini veya bir başkasına devretmesini engellemektir. Bu şerhi koydurmak için mahkeme kararına ihtiyacınız yoktur. Evlilik cüzdanınız ve ikametgâh belgeniz gibi evraklarla doğrudan Tapu Müdürlüğü’ne başvurarak bu işlemi hızlıca yapabilirsiniz. Bu, evin mülkiyetini güvence altına alan   önleyici bir tedbirdir.
  • Müşterek Konutun Tahsisi (ANAHTAR): Bu ise, mahkemenin size verdiği ve o evin kapısını açan anahtardır. Bu bir mahkeme kararıdır ve boşanma davası süresince evde kimin yaşayacağını belirler. Bu karar, size evi kullanma hakkı verir ve diğer eşin evden ayrılmasını zorunlu kılar. Bu, barınma hakkınızı fiilen sağlayan   icrai bir karardır.

Neden Her İkisi de Gerekli?

  • Sadece Anahtar (Tahsis), Kilit (Şerh) Olmadan: Mahkemeden evde oturma hakkını (tahsis) alabilirsiniz. Ancak tapuda şerh yoksa, kötü niyetli eşiniz evi üçüncü bir kişiye satabilir. Bu durumda, yeni malik size karşı tahliye davası açabilir ve kendinizi çok daha karmaşık bir hukuki durumun içinde bulabilirsiniz.
  • Sadece Kilit (Şerh), Anahtar (Tahsis) Olmadan: Tapuya şerh koydurarak evin satılmasını engellersiniz. Ancak bu, size evde tek başınıza yaşama hakkı vermez. Eşinizin evden ayrılması için yine de bir mahkeme kararına (tahsis kararı) ihtiyacınız vardır.

Sonuç olarak, tam ve eksiksiz bir koruma için stratejimiz her zaman iki adımlı olmalıdır: İlk olarak, en kısa sürede Tapu Müdürlüğü’ne başvurarak evin tapusuna “aile konutu şerhi” (kilit) koydurmak. İkinci olarak, boşanma davası ile birlikte veya 6284 sayılı Kanun kapsamında mahkemeden “müşterek konutun kadına tahsisi” (anahtar) talep etmek. Bu iki aracı birlikte kullanarak hem evinizin mülkiyet güvenliğini hem de barınma hakkınızı güvence altına almış olursunuz.

Müşterek Konutun Kadına Tahsisi Sonuç

Boşanma, hayatınızda yeni bir sayfa açarken, bu geçişin en temel ihtiyacı olan güvenli bir barınma hakkını korumakla başlar. Görüldüğü üzere, Türk Medeni Kanunu ve ilgili mevzuatlar, bu zorlu süreçte kadını ve çocukları korumak için son derece güçlü ve etkili mekanizmalar sunmaktadır. Müşterek konutun kadına tahsisi, sadece bir çatı altında kalmaktan öte, çocukların düzenini korumak, ekonomik olarak zayıf olan eşin mağduriyetini önlemek ve yeni bir hayata başlarken ihtiyaç duyulan istikrarı sağlamak anlamına gelir.

Bu makalede ele aldığımız gibi, konutun mülkiyetinin kimde olduğunun bir önemi olmaksızın, çocuğun üstün yararı ve korunma ihtiyacı gibi temel prensipler doğrultusunda barınma hakkınızı talep edebilirsiniz. TMK 169. maddesi veya 6284 sayılı Kanun gibi farklı hukuki yollardan hangisinin sizin durumunuza daha uygun olduğunu belirlemek, doğru delilleri toplamak ve talebinizi mahkemeye en ikna edici şekilde sunmak, profesyonel bir hukuki uzmanlık gerektirir.

Güvenli bir yuvaya sahip olmak, geleceğinizi güvenle inşa etmenin ilk adımıdır. Bu süreçte haklarınızı bilmek ve doğru adımları atmak, tüm denklemi lehinize çevirebilir. Deneyimli bir İstanbul Boşanma Avukatı, bu yolda sizin en güçlü destekçiniz olabilir, haklarınızın eksiksiz bir şekilde korunmasını sağlayarak süreci sizin için yönetebilir. Durumunuza özel uzman bir görüş almak ve müşterek konutun kadına tahsisi dahil tüm haklarınızı öğrenmek için bir İstanbul Boşanma Avukatı ile iletişime geçmekten çekinmeyin.

Müşterek Konutun Kadına Tahsisi Sık Sorulan Sorular

Kayınpederime ait evde oturuyoruz, boşanmada evden çıkarılır mıyım?

Hayır, hemen çıkarılamazsınız. Oturduğunuz ev, evlilik birliğinin yaşam merkezi haline gelmişse, hukuken “aile konutu” sayılır. Aile konutu uygulamasında mülkiyetin kimde olduğunun bir önemi yoktur. Bu nedenle, boşanma davası süresince müşterek konutun kadına tahsisi için Aile Mahkemesi’nden talepte bulunma hakkınız vardır. Ancak bu hak, boşanma kararının kesinleşmesiyle sona erer. Karar kesinleştikten sonra mülk sahibi olan kayınpederiniz, evin tahliyesini yasal yollarla isteyebilir.

Ev eşimin evlenmeden önce aldığı kişisel malı, yine de bana tahsis edilebilir mi?

Evet, edilebilir. Mahkemenin önceliği mülkiyetin kime ait olduğu değil, tarafların ve özellikle çocukların korunmasıdır. Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre, müşterek çocukların menfaati (okul ve sosyal çevre düzeninin bozulmaması gibi) gerektiriyorsa, konutun eşinizin kişisel malı olması, dava süresince geçici olarak size tahsis edilmesine engel teşkil etmez. Müşterek konutun kadına tahsisi kararı mülkiyeti değiştirmez, sadece geçici bir kullanım hakkı sağlar.

Tahsis kararı çıktı ama eşim evi terk etmiyor, ne yapmalıyım?

Mahkemenin tahsis kararı, icra edilebilir resmi bir belgedir. Eşiniz karara uymuyorsa, kararı icra dairesine sunarak kolluk kuvvetleri (polis/jandarma) aracılığıyla evden çıkarılmasını sağlayabilirsiniz. Eğer bu karar, 6284 sayılı Kanun kapsamında verilen bir uzaklaştırma kararıyla birlikte alınmışsa, eşinizin kararı ihlal etmesi durumunda hakkında 3 günden 10 güne kadar tazyik hapsi uygulanması için mahkemeye şikâyette bulunabilirsiniz.  

Kira sözleşmesi benim adıma değil, ev bana tahsis edilirse ev sahibi beni çıkarabilir mi?

Hayır, çıkaramaz. Medeni Kanun, kiracı olmayan eşe önemli bir koruma sağlar. Kiralayana (ev sahibine) yazılı bir bildirimde bulunarak kira sözleşmesinin tarafı haline gelebilirsiniz. Mahkemenin lehinize verdiği müşterek konutun kadına tahsisi kararı devam ettiği sürece, ev sahibi bu karara uymak zorundadır. Kirayı ödeme sorumluluğu ise genellikle sözleşmede adı yazan eşte kalmaya devam eder, ancak hâkim tarafların ekonomik durumuna göre farklı bir karar da verebilir.  

Tahsis kararına itiraz edilebilir mi?

Evet, edilebilir. Müşterek konutun kadına tahsisi kararı, bir nihai karar değil, dava sırasında verilen bir ara karardır (tedbir kararıdır). Karşı taraf, kararın kendisine tebliğinden itibaren yasal süreler içinde (kanuna göre genellikle 1 veya 2 hafta) kararı veren mahkemeye gerekçelerini sunarak itiraz edebilir. Ancak mahkemenin verdiği bir tedbir kararının değiştirilmesi için itiraz eden tarafın çok somut ve güçlü gerekçeler sunması gerekmektedir.  

Bu Yazıyı Paylaş

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Son Yazılar

Hakkımızda

istanbul boşanma avukatı

Çelik & Baştürk Hukuk Bürosu olarak, İstanbul avukat ve arabulucularından oluşan ekibimiz ile birlikte, İstanbul Boşanma Avukatı, İstanbul Ceza Avukatı olarak çalışma alanlarımız içerisinde tüm davalara bakmaktayız. Bilgi için hemen bize ulaşın.