Hukuki bir anlaşmazlığın ortasındayken, en büyük endişelerden biri, davanın sonucunu beklerken karşı tarafın uyuşmazlık konusu malı satması, devretmesi veya başka bir şekilde elden çıkarmasıdır. Yıllar sürebilecek bir yargılama sonucunda haklılığınız kanıtlansa bile, ortada hakkınızı alabileceğiniz bir mal kalmamışsa, elinizdeki mahkeme kararı anlamını yitirebilir. İşte bu noktada Türk hukuku, hak sahiplerini korumak için son derece güçlü bir mekanizma sunar: ihtiyati tedbir. Bu makale, “mala tedbir koydurmak için nereye başvurulur?” sorusunun yanıtını ve bu sürecin tüm adımlarını, hukuki dayanaklarını ve pratik uygulamalarını potansiyel müvekkiller için anlaşılır bir dilde açıklamak üzere hazırlanmıştır. Amacımız, haklarınızı koruma altına almak için atmanız gereken adımlar konusunda sizi bilgilendirmek ve bu karmaşık hukuki süreçte size yol göstermektir. Unutmayın, mal kaçırma riskine karşı atılacak hızlı ve doğru adımlar, davanızın kaderini belirleyebilir.
İhtiyati Tedbir Nedir ve Mala Tedbir Koydurmak Neden Hayati Önem Taşır?
İhtiyati tedbir, hukuki süreçlerin en kritik koruma kalkanlarından biridir. Bu mekanizmayı doğru anlamak, haklarınızı etkin bir şekilde savunmanın ilk adımıdır.
İhtiyati Tedbirin Hukuki Tanımı ve Amacı
İhtiyati tedbir, en basit tanımıyla, bir dava süresince veya dava açılmadan hemen önce, uyuşmazlık konusu olan mal veya hakkın mevcut durumunu korumak amacıyla mahkeme tarafından verilen geçici bir hukuki koruma kararıdır. Yargılama süreçlerinin uzun sürebileceği gerçeği göz önüne alındığında, bu süreçte ortaya çıkabilecek telafisi güç zararları önlemek hayati önem taşır.
Mala tedbir koydurmak, davanın sonunda verilecek olan nihai kararın uygulanabilirliğini güvence altına almayı amaçlar. Adeta bir “dondurma” veya “duraklatma” işlemi gibi çalışır; mahkeme, dava konusu mal üzerindeki satış, devir, ipotek gibi tasarruf işlemlerini geçici olarak yasaklar. Böylece, siz davanızı sürdürürken, karşı tarafın malı elden çıkararak sizi haklıyken haksız bir duruma düşürmesi engellenmiş olur. Bu mekanizmanın yasal dayanağı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 389. maddesi ve devamındaki düzenlemelerdir.
İhtiyati Tedbir ile İhtiyati Haciz Arasındaki Fark Nedir?
Uygulamada sıkça karıştırılan iki kavram olan ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz, amaçları ve konuları bakımından birbirinden tamamen farklıdır. Doğru hukuki yolu seçmek, talebinizin başarıya ulaşması için zorunludur. Yanlış bir talepte bulunmak, hem zaman kaybına hem de hakkınızın tehlikeye girmesine neden olabilir.
- İhtiyati Tedbir: Belirli bir mal veya hak üzerindeki uyuşmazlıkla ilgilidir. Amacı, o spesifik malın veya hakkın korunmasıdır. Örneğin, size ait olduğunu iddia ettiğiniz bir evin davası sürerken satılmasını engellemek için mala tedbir koydurmak istersiniz.
- İhtiyati Haciz: Sadece para alacaklarını güvence altına almak için kullanılır. Konusu belirli bir mal değil, borçlunun genel malvarlığıdır. Amacı, alacağınızı tahsil edene kadar borçlunun mallarını kaçırmasını önlemektir. Örneğin, birinden 100.000 TL alacağınız varsa, bu borca karşılık borçlunun arabasına veya banka hesabına ihtiyati haciz koydurabilirsiniz.
Bu iki mekanizma arasındaki temel farkları anlamak, stratejik olarak doğru adımı atmanızı sağlar. Bir mülkiyet davasında ihtiyati haciz talep etmek anlamsız olacağı gibi, bir para alacağı için de ihtiyati tedbir genellikle doğru yol değildir.
| Özellik | İhtiyati Tedbir | İhtiyati Haciz | 
| Amaç | Mevcut durumu korumak, ayni bir hakkı (mülkiyet gibi) güvence altına almak. | Bir para alacağını tahsilat için güvence altına almak. | 
| Konu | Uyuşmazlık konusu olan belirli bir mal, hak veya alacak. | Borçlunun (para borcuna yetecek kadar) tüm malvarlığı. | 
| Talep Sebebi | Hakkın elde edilmesinin imkansızlaşması veya zorlaşması riski. | Alacağın vadesinin gelmiş olması ve tahsilat riski. | 
| Sonraki İşlem | Dava açma zorunluluğu vardır. | Dava veya icra takibi başlatma seçeneği vardır. | 
Mala Tedbir Koydurmak İçin Gerekli Şartlar Nelerdir?
Mahkemenin ihtiyati tedbir kararı verebilmesi için kanunun aradığı belirli şartların mevcut olması gerekir. Bu şartlar, talebinizin ciddiyetini ve aciliyetini ortaya koymalıdır.
Kanunun Aradığı Koşullar (HMK m. 389)
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 389. maddesi, ihtiyati tedbir kararı verilebilecek halleri açıkça belirtmiştir. Mala tedbir koydurmak için mahkemenin talebinizi kabul etmesi, aşağıdaki durumlardan en az birinin varlığını kanıtlamanıza bağlıdır:
- Hakkın Elde Edilmesinin Önemli Ölçüde Zorlaşması: Mevcut durumda yaşanacak bir değişiklik (örneğin malın başkasına devri) nedeniyle, dava sonunda hakkınızı elde etmenizin ciddi şekilde zorlaşacağına dair bir endişe varsa.
- Hakkın Elde Edilmesinin Tamamen İmkansız Hale Gelmesi: Dava konusu malın, iyi niyetli bir üçüncü kişiye satılması gibi durumlarda, dava sonunda haklı çıksanız bile malı geri almanızın hukuken imkansız hale gelme riski varsa.
- Gecikme Sebebiyle Ciddi Bir Zararın Doğması: Yargılamanın uzaması nedeniyle, telafisi mümkün olmayan veya çok zor olan maddi veya manevi bir zararın ortaya çıkacağına dair ciddi bir endişe bulunuyorsa.
Bu şartlardan birinin varlığı, mahkemenin ihtiyati tedbir kararı vermesi için yeterlidir. Hakim, somut olayın özelliklerine göre bu risklerin varlığını değerlendirecektir.
“Yaklaşık İspat” Kuralı: Mahkemeyi Nasıl İkna Etmelisiniz?
İhtiyati tedbir talebinde bulunurken, davanızın esası hakkında tam ispat yapmanız beklenmez. Kanun, bu aşamada “yaklaşık ispat” kuralının yeterli olduğunu belirtir. Bu, davanızda haklı olduğunuza ve tedbir alınmazsa bir hak kaybı yaşayacağınıza dair mahkemede güçlü bir kanaat oluşturmanız gerektiği anlamına gelir.
Yaklaşık ispat, basit bir iddiadan daha fazlasını, ancak kesin bir delilden daha azını ifade eder. Mahkemeye, talebinizin ciddiye alınması gereken, dayanaksız olmayan, makul ve inandırıcı bir temele oturduğunu göstermelisiniz. Bu aşamada sunabileceğiniz deliller arasında şunlar bulunabilir:
- Sözleşmeler, tapu kayıtları, faturalar
- E-posta yazışmaları, mesajlaşma kayıtları
- Tanıklık edebilecek kişilerin bilgileri
- Banka dekontları
- Fotoğraflar veya videolar
Buradaki amaç, hakime “Evet, burada korunması gereken ciddi bir hak ve önlem alınmazsa ortaya çıkacak gerçek bir risk var” dedirtecek inandırıcı bir senaryo sunmaktır. Bu, sadece delil toplamaktan öte, bu delilleri hak kaybı riskini vurgulayacak şekilde etkili bir hukuki argümanla birleştirmeyi gerektirir.
Mala Tedbir Koydurmak İçin Nereye Başvurulur?
İhtiyati tedbir kararı almak, titizlik ve hız gerektiren, belirli usul kurallarına tabi bir süreçtir. Atılacak her adım, bir sonraki aşamanın başarısını doğrudan etkiler.
Mala Tedbir Koydurmak İçin Nereye Başvurulur? (Görevli ve Yetkili Mahkeme)
“Mala tedbir koydurmak için nereye başvurulur?” sorusunun en kritik yanıtı, doğru mahkemenin tespitidir. Başvurunun yapılacağı mahkemenin doğru belirlenmesi, sürecin en önemli ilk adımıdır. Bu konuda yapılacak bir hata, talebinizin esasa girilmeden reddedilmesine ve değerli zamanın kaybedilmesine yol açabilir. Bu, telafisi mümkün olmayan bir usul hatası olabilir ve karşı tarafa malı kaçırmak için ihtiyaç duyduğu zamanı kazandırabilir.
Kanun bu konuda net bir ayrım yapmıştır :
- Dava Açılmadan Önce Tedbir İsteniyorsa: Talep, ileride açılacak olan asıl davaya bakmakla görevli ve yetkili mahkemeye yapılmalıdır. Örneğin, bir tapu iptal davası için tedbir isteniyorsa, tapunun bulunduğu yerdeki Asliye Hukuk Mahkemesi’ne başvurulur.
- Dava Açıldıktan Sonra Tedbir İsteniyorsa: Talep, sadece ve sadece davanın görülmekte olduğu mahkemeden istenebilir. Başka bir mahkemeye başvurulamaz.
Etkili Bir Talep Dilekçesi Hazırlamak
İhtiyati tedbir talebi, mahkemeye sunulacak bir dilekçe ile yapılır. Bu dilekçe, talebinizin adeta bir özeti niteliğindedir ve mahkemenin kararını büyük ölçüde etkiler. Dilekçede bulunması gereken zorunlu unsurlar şunlardır:
- Tarafların kimlik ve adres bilgileri.
- Dayandığınız ihtiyati tedbir sebebinin (örn: mal kaçırma riski) ve delillerinizin açık ve somut bir şekilde anlatılması.
- Ne tür bir ihtiyati tedbir istediğinizin net bir şekilde belirtilmesi (örn: tapu kaydına “satılamaz” şerhi konulması).
- Davanın esası yönünden haklılığınızı gösteren yaklaşık ispat kapsamındaki delilleriniz.
- Tedbir konulması istenen malın (taşınmaz, araç, banka hesabı vb.) tereddüde yer vermeyecek şekilde tüm ayırt edici bilgilerinin yazılması.
Teminat Yatırma Yükümlülüğü
İhtiyati tedbir kararı, karşı taraf dinlenmeden dahi verilebilen ve onun mülkiyet hakkını ciddi şekilde kısıtlayan bir karardır. Bu nedenle kanun, tedbir talep edenin haksız çıkması durumunda karşı tarafın veya üçüncü kişilerin uğrayabileceği olası zararları karşılamak üzere bir güvence talep eder. Bu güvenceye teminat denir.
- Teminatın Amacı: Haksız bir tedbir kararı nedeniyle malını satamayan, iş yapamayan veya zarara uğrayan karşı tarafın mağduriyetini gidermektir.
- Teminat Miktarı: Miktar, hakimin takdirindedir. Genellikle tedbire konu malın veya hakkın değeri üzerinden bir oran belirlenir. Özellikle tapu iptal ve tescil davalarında bu oran, dava değerinin %15 ila %20’si civarında olabilmektedir.
- Teminatsız Tedbir Mümkün mü? Evet. Talebiniz resmi bir belgeye, kesin bir delile dayanıyorsa veya somut durum ve koşullar gerektiriyorsa, mahkeme gerekçesini açıkça belirtmek şartıyla teminat alınmamasına karar verebilir. Deneyimli bir avukat, delillerinizin gücünü vurgulayarak mahkemeyi teminatsız karar vermeye ikna edebilir. Bu, sadece bir formalite değil, aynı zamanda davanın başında önemli bir finansal yükten kurtulmanızı sağlayan stratejik bir kazanımdır.
Tedbir Nasıl Uygulanır ve Ne Kadar Sürer?
İhtiyati tedbir kararını mahkemeden almak, savaşın sadece yarısını kazanmak demektir. Kararın hukuki bir sonuç doğurması için belirli süreler içinde ve doğru şekilde uygulanması gerekir. Bu aşamadaki usul hataları, kazanılmış bir hakkın kaybedilmesine neden olabilir.
Tedbir Kararının Uygulanması ve Kritik Süreler
Mahkeme lehinize tedbir kararı verdikten sonra, adeta zamana karşı bir yarış başlar. Kanun, bu konuda çok katı ve kesin sürelere sahiptir. Bu sürelere uyulmaması, kararın kendiliğinden hükümsüz kalmasına yol açar.
- Kritik Süre 1: Bir Hafta İçinde Uygulama Talebi: İhtiyati tedbir kararını alan taraf, kararın kendisine tebliğ veya tefhim edildiği tarihten itibaren BİR HAFTA içinde, kararı uygulayacak olan merciden (örneğin, tapu için Tapu Müdürlüğü, araç için Trafik Tescil Müdürlüğü veya genel olarak İcra Dairesi) uygulanmasını talep etmek zorundadır. Bu süre kaçırılırsa, ihtiyati tedbir kararı kendiliğinden kalkar.
- Kritik Süre 2: İki Hafta İçinde Esas Davayı Açma: Eğer ihtiyati tedbir kararı, asıl dava açılmadan önce alınmışsa, tedbiri talep eden taraf, kararın uygulanmasını talep ettiği tarihten itibaren İKİ HAFTA içinde esas hakkındaki davasını açmak zorundadır. Dava açıldığına dair belgeyi de kararı uygulayan memura ibraz etmelidir. Bu süreye uyulmaması halinde de tedbir kararı kendiliğinden kalkar.
Bu iki kritik süre, sürecin en önemli ve en çok hata yapılan noktalarıdır. Bir avukatın takibi, bu ölümcül usul hatalarının önüne geçmek için elzemdir.
Tedbirin Geçerliliği ve Kaldırılması
Usulüne uygun olarak uygulanan bir ihtiyati tedbir kararı, kural olarak, asıl davada verilen nihai kararın kesinleşmesine kadar devam eder. Ancak bazı durumlarda daha erken de kalkabilir:
- Karşı tarafın yeterli bir teminat göstermesi,
- Tarafların anlaşması,
- Tedbiri gerektiren durum ve koşulların ortadan kalkması,
- Tedbir talep edenin davadan feragat etmesi.
Tedbir kalktığında veya kaldırıldığında, mahkeme bu durumu ilgili kurumlara (Tapu Müdürlüğü, banka vb.) bildirerek kayıtlardaki kısıtlamanın kaldırılmasını sağlar.
Karşı Tarafın İtiraz Hakkı
Hukuk sistemimiz, aleyhine tedbir kararı verilen tarafa da savunma hakkı tanır. Karşı taraf, özellikle kendisi dinlenmeden verilen bir tedbir kararına karşı, kararı veren mahkemeye itiraz edebilir. İtiraz süresi, tedbirin uygulanması sırasında hazır bulunuyorsa o tarihten, değilse uygulama tutanağının kendisine tebliğinden itibaren bir haftadır. İtirazında, tedbirin şartlarının oluşmadığını, mahkemenin yetkisiz olduğunu veya belirlenen teminatın yetersiz olduğunu ileri sürebilir. Mahkeme, bu itirazı dosya üzerinden veya tarafları duruşmaya çağırarak inceler ve tedbiri değiştirebilir, kaldırabilir veya itirazı reddedebilir.
Mala Tedbir Koydurmak
İhtiyati tedbir, birçok farklı hukuki uyuşmazlıkta hayati bir rol oynar. İşte en sık karşılaşılan bazı senaryolar:
Boşanma Davasında Mal Kaçırmayı Önlemek İçin Tedbir
Boşanma sürecine giren eşlerin en büyük korkularından biri, diğer eşin ortak malları satarak veya devrederek mal paylaşımından kaçırmaya çalışmasıdır. Bu riski önlemek için mala tedbir koydurmak kritik bir araçtır. Ancak burada çok önemli bir hukuki detay vardır:
Malvarlığına yönelik ihtiyati tedbir talebi, doğrudan boşanma davası dilekçesi içinde istenemez. Boşanma davası, evlilik birliğinin sona erdirilmesine odaklanır; malvarlığı ise ayrı bir hukuki konudur. Bu nedenle, eşin mal kaçırmasını önlemek için, boşanma davasıyla birlikte veya ayrı olarak bir mal paylaşımı (mal rejiminin tasfiyesi) davası açılmalı ve ihtiyati tedbir talebi bu dava dosyası üzerinden yapılmalıdır. Bu iki davalı strateji, boşanma sürecinde haklarınızı tam olarak korumanın tek yoludur. Aksi takdirde, sadece boşanma davası açarak malların korunmasını beklemek, telafisi imkansız sonuçlar doğurabilir.
Ayrıca, eşlerin birlikte yaşadığı konut için “aile konutu şerhi” koydurmak da çok etkili bir koruma yöntemidir. Bu şerh, tapuya işlendiğinde, konutun diğer eşin rızası olmadan satılmasını veya üzerinde ipotek kurulmasını engeller.
Tapulu Bir Mülke (Ev, Arsa) Tedbir Koydurmak İçin Nereye Başvurulur?
Mülkiyeti ihtilaflı bir taşınmaz (ev, arsa, dükkan vb.) söz konusu olduğunda, ihtiyati tedbir en etkili korumayı sağlar. Mahkemenin tedbir kararı, ilgili Tapu Müdürlüğü’ne bir müzekkere ile bildirilir. Tapu müdürlüğü, taşınmazın tapu kaydının “beyanlar” hanesine “ihtiyati tedbir şerhi” işler. Bu şerh, taşınmazın üçüncü kişilere satışını, bağışlanmasını veya devredilmesini hukuken imkansız hale getirir ve davanız sonuçlanana kadar mülkü güvence altına alır. Başvuru, taşınmazın bulunduğu yerdeki görevli mahkemeye yapılır.
Miras Davalarında Tereke Mallarına Tedbir Koydurmak
Miras bırakanın vefatından sonra, mirasçılar arasında mal paylaşımı konusunda anlaşmazlıklar yaşanabilir. Bu süreçte, bazı mirasçıların diğerlerinden mal kaçırma riski bulunur. Bu riski önlemek için, mirasçılardan herhangi biri terekenin tespiti davası açarak bu dava kapsamında tereke malları (miras kalan tüm mallar) üzerine ihtiyati tedbir konulmasını talep edebilir. Bu davada görevli mahkeme, miras bırakanın son yerleşim yerindeki Sulh Hukuk Mahkemesi’dir. Miras hukukunun bir özelliği olarak, hakim gerekli görürse, mirasçıların talebi olmasa bile terekeyi korumak için kendiliğinden (re’sen) de tedbir kararı verebilir.
Araç, Banka Hesabı ve Şirket Hisseleri İçin Tedbir
İhtiyati tedbir sadece taşınmazlar için değil, diğer malvarlığı değerleri için de uygulanabilir:
- Araçlar: Mahkeme kararı, Emniyet Genel Müdürlüğü’ne bağlı Trafik Tescil Müdürlüğü’ne bildirilerek aracın siciline “satılamaz” şerhi konulur ve devri engellenir.
- Banka Hesapları: Karar, ilgili bankanın genel müdürlüğüne gönderilir ve hesaptaki paranın çekilmesi veya transfer edilmesi bloke edilir.
- Şirket Hisseleri: Tedbir kararı, şirketin kayıtlı olduğu Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne bildirilerek hisse devirlerinin önüne geçilir.
Sonuç
Görüldüğü üzere, ihtiyati tedbir, hak kaybını önlemek için vazgeçilmez ve güçlü bir hukuki araçtır. Ancak bu süreç, “mala tedbir koydurmak için nereye başvurulur” sorusunun doğru yanıtlanmasından dilekçenin hazırlanmasına, “yaklaşık ispat” kuralının uygulanmasından teminat müzakerelerine ve en önemlisi kararın uygulanmasındaki kritik sürelere kadar, pek çok teknik detay ve usul kuralı içermektedir. Bu karmaşık ve hassas yolda yapılacak en küçük bir hata, telafisi imkansız zararlara yol açabilir.
Malvarlığınızın risk altında olduğunu düşünüyorsanız, zaman kaybetmeden harekete geçmek ve profesyonel hukuki destek almak, bir seçenek değil, bir zorunluluktur. Eğer siz de benzer bir durumla karşı karşıyaysanız ve haklarınızı güvence altına almak istiyorsanız, deneyimli bir avukatla çalışmak en doğru adım olacaktır. Özellikle boşanma süreçlerindeki mal kaçırma risklerine karşı uzman bir İstanbul Boşanma Avukatı ile çalışmak, haklarınızı en başından itibaren etkin bir şekilde korumanızı sağlar. Karmaşık mal rejimleri ve yüksek değerli varlıkların söz konusu olduğu durumlarda, tecrübeli bir İstanbul Boşanma Avukatı rehberliği, davanızın selameti için hayati önem taşır.
Sıkça Sorulan Sorular
Mala tedbir koydurmak ne kadar sürer?
Süreç oldukça hızlı olabilir. Özellikle acil ve hak kaybı riskinin yüksek olduğu durumlarda, hakim karşı tarafı dinlemeden, dosya üzerinden inceleme yaparak bir veya birkaç gün içinde karar verebilir. Ancak kararın ilgili kuruma (tapu, trafik vb.) bildirilmesi ve işlenmesi birkaç gün daha sürebilir.
Tedbir konulan arabamı veya evimi kullanmaya devam edebilir miyim?
Evet, genellikle devam edebilirsiniz. İhtiyati tedbir, mal üzerindeki tasarruf yetkisini (satma, devretme, ipotek kurma) kısıtlar; kullanım hakkını değil. Mahkeme, aracın trafikten men edilmesi veya evin tahliyesi gibi özel bir karar vermediği sürece, malınızı kullanmaya devam edebilirsiniz.
İhtiyati tedbir talebim reddedilirse ne yapabilirim?
Cevap: Mahkemenin tedbir talebinizi reddetmesi durumunda, bu karara karşı kanun yoluna (istinaf) başvurma hakkınız vardır. Bu başvuru, mahkemeler tarafından öncelikli olarak incelenir ve verilen karar kesindir.
Haksız yere tedbir koydurursam başıma ne gelir?
Cevap: Eğer açtığınız ana davayı kaybederseniz ve koydurduğunuz tedbirin haksız olduğu anlaşılırsa, karşı tarafın bu tedbir nedeniyle uğradığı zararları tazmin etmekle yükümlü olursunuz. Mahkemeye yatırdığınız teminat, öncelikle bu zararların karşılanması için kullanılır. Karşı taraf, zararının teminatı aşması durumunda size karşı ayrıca bir tazminat davası açabilir.
Tedbir kararına uymamanın cezası var mıdır?
Evet, vardır. İhtiyati tedbir kararına kasten aykırı davranmak, şikayet üzerine disiplin hapsi ile cezalandırılmayı gerektiren ciddi bir ihlaldir.
Avukat tutmadan kendim başvuru yapabilir miyim?
Kanunen bir avukatla temsil zorunluluğu olmasa da, sürecin karmaşıklığı, katı usul kuralları, “yaklaşık ispat” için gereken hukuki argümantasyon ve kritik süreler nedeniyle bu kesinlikle tavsiye edilmez. Yapılacak tek bir usul hatası, talebinizin reddedilmesine veya elde ettiğiniz kararın hükümsüz kalmasına neden olabilir. Haklarınızı tam ve eksiksiz korumak için bir avukatın profesyonel desteği vazgeçilmezdir.
 
								




