Mal Paylaşımı Davasında Karşı Vekalet Ücreti

Mal Paylaşımı Davasında Karşı Vekalet Ücreti

Boşanma süreci, şüphesiz hayatınızın en zorlu dönemlerinden biridir. Duygusal çalkantıların yanı sıra, evlilik birliği içinde edinilen mal varlığının nasıl paylaşılacağı konusu da ciddi bir finansal belirsizlik yaratır. Mal paylaşımı davası, teknik hukuki bilgi ve hassas hesaplamalar gerektiren karmaşık bir süreçtir. Bu sürecin maliyetleri ise haklı olarak en çok merak ettiğiniz konuların başında gelir. Özellikle “Mal Paylaşımı Davasında Karşı Vekalet Ücreti” kavramı, davanın toplam maliyetini doğrudan etkileyen, ancak çoğu zaman yanlış anlaşılan kritik bir unsurdur. Bu rehber, bir avukat arayışında olan potansiyel müvekkiller için bir yol haritası niteliğindedir. Amacımız, vekalet ücreti türlerini, özellikle de Mal Paylaşımı Davasında Karşı Vekalet Ücreti‘nin ne olduğunu, nasıl hesaplandığını ve davanın sonucuna göre nasıl şekillendiğini tüm detaylarıyla, anlaşılır bir dille açıklamaktır. Bu sayede, zihninizdeki soru işaretlerini gidererek haklarınızı daha bilinçli bir şekilde savunmanıza yardımcı olmayı hedefliyoruz.

Vekalet Ücreti Nedir?

Bir dava sürecinde “avukatlık ücreti” denildiğinde, aslında birbirinden tamamen farklı iki temel kavramdan bahsedilmektedir. Bu iki kavramı doğru anlamak, davanın toplam maliyetini ve potansiyel finansal riskleri öngörebilmek için kritik öneme sahiptir. Bunlardan ilki, kendi avukatınızla anlaştığınız ücrettir. İkincisi ise, davanın sonunda mahkemenin haksız çıkan tarafa yüklediği ve genellikle Mal Paylaşımı Davasında Karşı Vekalet Ücreti olarak bilinen ücrettir.

Akdi Vekalet Ücreti: Avukatınızla Anlaştığınız Ücret

Akdi vekalet ücreti, en basit tanımıyla, hukuki destek almak için anlaştığınız avukatınıza ödeyeceğiniz ücrettir. Bu ücret, siz ve avukatınız arasında imzalanan avukatlık sözleşmesi ile serbestçe belirlenir. Ücretin miktarı; davanızın ne kadar karmaşık olduğuna, avukatınızın harcayacağı emek ve zamana, dava konusu mal varlığının değerine göre şekillenir. Avukatlık Kanunu’nun 164. maddesi, tarafların bu ücreti belirlemede serbest olduğunu, ancak bu ücretin dava değerinin %25’ini aşamayacağını belirtir. Akdi vekalet ücreti, davanın sonucundan (kazanma veya kaybetme) bağımsız olarak, müvekkilin kendi avukatına karşı olan bir borcudur ve doğrudan avukata ödenir.  

Karşı Vekalet Ücreti

Makalemizin ana konusunu oluşturan Mal Paylaşımı Davasında Karşı Vekalet Ücreti ise, akdi vekalet ücretinden tamamen farklı bir hukuki niteliğe sahiptir. Bu ücret, sizinle avukatınız arasındaki bir sözleşmeden değil, doğrudan kanundan ve mahkeme kararından kaynaklanır.  

Karşı vekalet ücreti, dava sonunda mahkeme tarafından, davada haksız çıkan tarafın, haklı çıkan tarafın avukatına ödemesine karar verilen bir yargılama gideridir. Yani, bu ücretin borçlusu davayı kaybeden taraf, alacaklısı ise davayı kazanan tarafın avukatıdır. 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 164. maddesinin son fıkrası, “Dava sonunda, kararla tarifeye dayanılarak karşı tarafa yüklenecek vekâlet ücreti avukata aittir.” hükmüyle bu durumu net bir şekilde düzenlemiştir.  

Avukatlık Kanunu ve Yargılama Gideri Niteliği

Mal Paylaşımı Davası Karşı Vekalet Ücreti‘nin yasal temeli, 1136 sayılı Avukatlık Kanunu ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na (HMK) dayanır. HMK’nın 323. maddesi, vekalet ücretini açıkça yargılama giderleri arasında sayar. Aynı kanunun 330. maddesi ise, “Vekil ile takip edilen davalarda mahkemece, kanuna göre takdir olunacak vekâlet ücreti, taraf lehine hükmedilir.” diyerek bu ücretin davayı kazanan taraf lehine bir alacak kalemi olduğunu belirtir.  

Bu düzenlemenin temel amacı, adalete erişimi kolaylaştırmak ve haksız davaları caydırmaktır. Eğer bir kişi, hakkını aramak için bir avukata başvurarak masraf yapmak zorunda kalmışsa ve davasında haklı bulunmuşsa, hukuk sistemi bu maliyetin onun üzerinde kalmasını istemez. Haklı çıkan tarafın yaptığı bu zorunlu masrafın, haksız çıkan taraftan tahsil edilmesi sağlanır. Bu durum aynı zamanda, kişileri temelsiz ve kötü niyetli davalar açmaktan da caydırır. Çünkü davanın kaybedilmesi halinde, sadece kendi dava masraflarını değil, aynı zamanda karşı tarafın avukatlık ücretini de ödeme riskiyle karşı karşıya kalacaklarını bilirler. Bu nedenle Mal Paylaşımı Davasında Karşı Vekalet Ücreti, adil yargılanma ilkesinin bir parçası olarak hem hak sahibinin hakkını tam olarak almasını sağlar hem de mahkemelerin gereksiz yere meşgul edilmesini önler.

Mal Paylaşımı Davalarında Vekalet Ücreti Nasıl Belirlenir?

Teorik altyapıyı anladıktan sonra, mal paylaşımı davalarında bu ücretlerin pratikte nasıl belirlendiğine geçebiliriz. Davanın niteliği, uygulanacak hesaplama yöntemini doğrudan belirler.

Nispi Vekalet Ücreti

Mal paylaşımı davaları, doğası gereği konusu para ile ölçülebilen davalardır. Davacı, evlilik birliği içinde edinilen mallardan belirli bir alacak talep eder. Bu nedenle, bu tür davalarda hem akdi hem de Mal Paylaşımı Davası Karşı Vekalet Ücreti, kural olarak nispi (oransal) tarifeye göre hesaplanır. Nispi ücret, dava konusunun değeri üzerinden belirli oranların uygulanmasıyla bulunan ücrettir. Bu hesaplama, Türkiye Barolar Birliği (TBB) tarafından her yıl güncellenerek Resmi Gazete’de yayımlanan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi (AAÜT)‘nde belirtilen kademeli oranlara göre yapılır. Bu yöntem, davanın ekonomik büyüklüğü ile avukatın üstlendiği sorumluluk arasında adil bir denge kurmayı amaçlar.  

Maktu Vekalet Ücreti

Mal paylaşımı davalarında kural nispi vekalet ücreti olmakla birlikte, çok istisnai durumlarda maktu (sabit) ücrete hükmedilebilir. Örneğin, davanın konusu bir alacak talebi içermiyor, sadece eşler arasındaki mal rejiminin türünün tespitine yönelik açılmışsa, bu durumda dava konusu para ile ölçülemediğinden maktu vekalet ücreti uygulanabilir. Ancak, boşanma sonrası açılan ve parasal talepler içeren neredeyse tüm mal paylaşımı davalarında esas olanın nispi vekalet ücreti olduğu unutulmamalıdır.

Mal Paylaşımı Davası Karşı Vekalet Ücreti Hesaplanması

Bu bölüm, soyut kuralları somut adımlara dönüştürerek, bir Mal Paylaşımı Davasında Karşı Vekalet Ücreti‘nin pratikte nasıl hesaplandığını gösterecektir. Bu hesaplama iki temel adımdan oluşur: dava değerinin tespiti ve bu değere AAÜT oranlarının uygulanması.

Dava Değerinin (Harca Esas Değer) Tespiti

Hesaplamanın ilk ve en kritik adımı, davanın değerinin doğru bir şekilde belirlenmesidir. Bu değer, vekalet ücretinin matrahını oluşturur.

  • Sürüm Değeri Kavramı: Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 232. maddesi, mal rejiminin tasfiyesinde malların sürüm değerlerinin (yani güncel piyasa değerlerinin) esas alınacağını açıkça belirtir.  
  • Değerleme Anı: Dikkat edilmesi gereken en önemli noktalardan biri, bu sürüm değerinin hangi tarihe göre belirleneceğidir. TMK’nın 235. maddesine göre, edinilmiş mallar tasfiye anındaki (karara en yakın tarihteki) değerleriyle hesaba katılırlar. Bu, dava açıldığı tarihteki değil, yargılamanın sonuna en yakın tarihteki güncel piyasa değerinin esas alınacağı anlamına gelir.  
  • Belirsiz Alacak Davası Stratejisi: Mal paylaşımı davalarında, tasfiyeye konu malların (gayrimenkul, araç, banka hesapları vb.) net değerinin ne olduğu davanın başında tam olarak bilinemeyebilir. Bu değer, genellikle mahkeme tarafından görevlendirilen bilirkişilerin yapacağı inceleme sonucunda ortaya çıkar. Bu nedenle, bu davalar sıklıkla belirsiz alacak davası olarak açılır. Dava açılırken harca esas olmak üzere sembolik bir değer (örneğin 10.000 TL) gösterilir. Yargılama sırasında bilirkişi raporuyla gerçek alacak miktarı belirlendiğinde, davacı bu yeni değer üzerinden harcı tamamlar. İşte   Mal Paylaşımı Davası Karşı Vekalet Ücreti de bu sonradan tamamlanan nihai ve gerçek dava değeri üzerinden hesaplanır.  

Bu “değerleme anı” kuralı, davanın seyrini ve finansal sonucunu doğrudan etkileyen stratejik bir unsurdur. Ortalama 2-3 yıl sürebilen bir dava boyunca, özellikle gayrimenkul gibi varlıkların değeri enflasyon nedeniyle ciddi şekilde artabilir. Kanun, değerleme için karara en yakın tarihi esas aldığından, bu durum davacı lehine bir avantaj yaratabilir. Karşı vekalet ücreti de bu artan değer üzerinden hesaplanacağı için, davanın sonunda ödenecek miktar, dava açılırken öngörülemeyen bir seviyeye ulaşabilir. Bu belirsizlik, süreci uzman bir avukatla yönetmenin önemini bir kez daha ortaya koyar.

Güncel Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi (AAÜT) Oranları

Dava değeri netleştikten sonra, bu değere TBB tarafından yayımlanan güncel AAÜT’deki kademeli oranlar uygulanır. Aşağıdaki tablo, güncel tarifeye göre nispi vekalet ücreti oranlarını göstermektedir.

Dava Değer DilimiUygulanacak Oran
İlk 400.000 TL için%16
Sonra gelen 400.000 TL için%15
Sonra gelen 800.000 TL için%14
Sonra gelen 1.200.000 TL için%11
Sonra gelen 1.600.000 TL için%8
Sonra gelen 2.000.000 TL için%5
Sonra gelen 2.400.000 TL için%3
Sonra gelen 2.800.000 TL için%2
11.600.000 TL’den yukarısı için%1

Not: Bu oranlar, ilgili yıla ait Resmi Gazete’de yayımlanan AAÜT’ye göre değişiklik gösterebilir. Tablodaki veriler ve kaynaklarındaki güncel bilgilere dayanmaktadır.  

Örnek Hesaplama: 2.500.000 TL Değerindeki Bir Dava İçin Karşı Vekalet Ücreti

Teoriyi somutlaştırmak için bir örnek üzerinden hesaplama yapalım. Davacının mal paylaşımı davasında 2.500.000 TL alacak talebinde bulunduğunu ve mahkemenin bu talebin tamamını kabul ettiğini varsayalım. Bu durumda, davayı kaybeden davalının, davacının avukatına ödemesi gereken Mal Paylaşımı Davası Karşı Vekalet Ücreti şu şekilde hesaplanır:

  • İlk 400.000 TL için: 400.000×0.16=64.000 TL
  • Sonraki 400.000 TL için: 400.000×0.15=60.000 TL
  • Sonraki 800.000 TL için: 800.000×0.14=112.000 TL
  • Kalan 900.000 TL (2.500.000−1.600.000) için: 900.000×0.11=99.000 TL
  • Toplam Karşı Vekalet Ücreti: 64.000+60.000+112.000+99.000=335.000 TL

Bu hesaplama sonucunda, davayı kaybeden tarafın, kazanan tarafın avukatına 335.000 TL ödemesine hükmedilir.

Mahkeme Kararına Göre Karşı Vekalet Ücreti Senaryoları

Davanın her zaman tamamen kabulle sonuçlanmayacağı açıktır. Mal Paylaşımı Davası Karşı Vekalet Ücreti‘nin miktarı, davanın sonucuna göre değişiklik gösterir. Farklı senaryoları inceleyelim.

Davanın Tamamen Kabul Edilmesi Durumunda

Bu, davacının en çok arzu ettiği senaryodur. Davacının talep ettiği alacağın tamamına hak kazandığı bu durumda, yukarıdaki örnekte olduğu gibi, kabul edilen toplam dava değeri üzerinden nispi tarifeye göre hesaplanan vekalet ücretinin tamamına, kaybeden taraf olan davalı aleyhine hükmedilir.  

Davanın Tamamen Reddedilmesi Durumunda

Bu senaryoda, davacı davasında tamamen haksız bulunur. Bu durumda roller değişir; davayı kaybeden davacı, davalının avukatına karşı vekalet ücreti ödemekle yükümlü olur. Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre bu ücret, davacının talep ettiği ve harcını yatırdığı toplam dava değeri üzerinden yine nispi tarifeye göre hesaplanır. Mahkemenin bu durumda maktu (sabit) ücrete hükmetmesi, Yargıtay tarafından bir bozma sebebi olarak kabul edilmektedir. Yani, 2.500.000 TL talep edip davası reddedilen bir davacı, davalının avukatına 335.000 TL ödemek zorunda kalabilir.  

Davanın Kısmen Kabul ve Kısmen Reddedilmesi

Uygulamada en sık karşılaşılan durum budur. Davacının talebinin bir kısmının kabul edilip bir kısmının reddedildiği bu senaryo, hesaplaması en karmaşık olanıdır. Bu durumda mahkeme, her iki tarafın da kısmi haklılığı oranında, hem davacı hem de davalı lehine vekalet ücretine hükmeder.

  • Davacı lehine vekalet ücreti, kabul edilen miktar üzerinden hesaplanır.
  • Davalı lehine vekalet ücreti, reddedilen miktar üzerinden hesaplanır.  

Kritik Kural: Bu senaryoda sizi koruyan çok önemli bir mekanizma devreye girer. Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi ve Yargıtay içtihatlarına göre, reddedilen kısım için davalı lehine hükmedilecek vekalet ücreti, hiçbir şekilde davacı lehine kabul edilen kısım için hükmedilen vekalet ücretini geçemez.  

  • Örnek: Davacı 2.500.000 TL talep etti. Mahkeme, 1.500.000 TL’lik kısmın kabulüne, 1.000.000 TL’lik kısmın ise reddine karar verdi.
    • Davacı Lehine Ücret (Kabul edilen 1.500.000 TL üzerinden): Toplam 222.000 TL olarak hesaplanır.
    • Davalı Lehine Ücret (Reddedilen 1.000.000 TL üzerinden): Normalde daha yüksek bir meblağ çıksa da, bu ücret davacı lehine hükmedilen 222.000 TL’yi geçemeyeceği için, davalı lehine hükmedilecek ücret 222.000 TL ile sınırlandırılacaktır.

Bu durumda genellikle mahkeme, tarafların birbirlerinden olan vekalet ücreti alacaklarını takas ve mahsup ederek nihai bir sonuca varır.

Vekalet Ücreti Dışındaki Dava Masrafları Nelerdir?

Davanın toplam maliyetini doğru anlamanız için vekalet ücretinin resmin sadece bir parçası olduğunu bilmeniz gerekir. Süreçte başka masraflar da bulunmaktadır.

Dava Harçları (Başvurma, Peşin ve Karar Harcı)

Dava açılırken devlete ödenen harçlar önemli bir gider kalemidir. Bunlar; dava açarken ödenen maktu (sabit) başvurma harcı ve dava değeri üzerinden oransal olarak alınan nispi peşin harçtır. Davanın sonunda, kabul edilen alacak miktarı üzerinden hesaplanan ve peşin harçtan düşüldükten sonra kalan bakiye karar ve ilam harcı da kural olarak davayı kaybeden taraftan tahsil edilir.  

Bilirkişi Ücretleri ve Diğer Yargılama Giderleri

Mal paylaşımı davalarının neredeyse tamamında, mal varlıklarının değerini tespit etmek için bilirkişi incelemesi yapılır. Bu inceleme için mahkeme veznesine yatırılan bilirkişi ücreti de önemli bir masraftır. Bunun yanı sıra keşif yapılması, tebligat gönderilmesi, tanık dinletilmesi gibi işlemler için de ek masraflar ortaya çıkabilir. Bu giderler de HMK uyarınca kural olarak davada haksız çıkan tarafa yüklenir. Kısmi haklılık durumunda ise masraflar, tarafların haklılık oranına göre paylaştırılır.  

Mal Paylaşımı Davasında Karşı Vekalet Ücreti Sonuç

Görüldüğü üzere, Mal Paylaşımı Davası Karşı Vekalet Ücreti, davanın sonucunu ve finansal yükünü doğrudan etkileyen, karmaşık hesaplamalara dayalı ve ciddi bir mali sorumluluktur. Dava değerinin doğru tespiti, değerleme anının stratejik önemi, davanın seyri ve Yargıtay içtihatlarının doğru yorumlanması, bu mali riski yönetmede hayati rol oynamaktadır. Bu denli teknik ve maliyetli bir süreçte hak kaybı yaşamamak ve olası finansal yükümlülükleri en başından doğru yönetebilmek için alanında uzman bir İstanbul Boşanma Avukatı ile çalışmak bir tercih değil, bir zorunluluktur. Sürecin en başından itibaren profesyonel hukuki destek almak, hem haklarınızın en üst düzeyde korunmasını sağlar hem de beklenmedik maliyetlerle karşılaşma riskinizi en aza indirir. Bu nedenle, dava açmadan önce veya size karşı bir dava açıldığında, tecrübeli bir İstanbul Boşanma Avukatı ile danışarak kapsamlı bir yol haritası çizmek, atılacak en doğru ve en güvenli adımdır.

Mal Paylaşımı Davasında Karşı Vekalet Ücreti Sıkça Sorulan Sorular

Karşı vekalet ücretini müvekkil mi alır, avukat mı?

Avukatlık Kanunu’nun 164. maddesinin son fıkrası uyarınca, mahkeme tarafından hükmedilen karşı vekalet ücreti doğrudan avukata aittir. Müvekkilin bu ücret üzerinde bir tasarruf hakkı yoktur ve bu ücret müvekkilin borçları nedeniyle takas edilemez veya haczedilemez.  

Mal paylaşımı davası masraflarını nihai olarak kim öder?

Hukukumuzdaki temel kural, davada haksız çıkan tarafın tüm yargılama giderlerini (harçlar, Mal Paylaşımı Davası Karşı Vekalet Ücreti, bilirkişi ücreti vb.) ödemesidir. Davanın kısmen kabul edilip kısmen reddedilmesi durumunda ise masraflar genellikle tarafların haklılık oranına göre paylaştırılır.  

Dava değeri başta düşük gösterilip sonradan artırılabilir mi?

Evet. Mal paylaşımı davaları, alacak miktarının yargılama sırasında netleşmesi nedeniyle genellikle “belirsiz alacak davası” olarak açılır. Başlangıçta asgari bir değer üzerinden harç ödenir. Yargılama esnasında bilirkişi raporu ile gerçek alacak miktarı ortaya çıktığında, dava değeri bu yeni miktara yükseltilir ve eksik harç tamamlanır. Karşı vekalet ücreti de bu son, artırılmış ve harçlandırılmış nihai değer üzerinden hesaplanır.  

Anlaşmalı boşanmada mal paylaşımı ve vekalet ücreti nasıl olur?

Anlaşmalı boşanmada taraflar, mal paylaşımı konusunda bir protokol üzerinde uzlaşırlar. Bu nedenle, ayrıca bir “mal paylaşımı davası” açılmaz. Dava açılmadığı için mahkemenin hükmettiği bir karşı vekalet ücreti de söz konusu olmaz. Taraflar, bu süreçte kendilerini temsil eden avukatlarına, aralarında anlaştıkları akdi vekalet ücretini öderler.  

Karşı vekalet ücretine KDV eklenir mi?

Evet. Mevcut vergi uygulamalarına göre, karşı vekalet ücreti avukat tarafından sunulan bir hizmetin karşılığı olarak kabul edilmekte ve bu nedenle Katma Değer Vergisi’ne (KDV) tabi tutulmaktadır. Davayı kaybeden taraf, mahkemenin hükmettiği net vekalet ücretine ek olarak, bu ücretin KDV’sini de ödemekle yükümlüdür.  

Bu Yazıyı Paylaş

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Son Yazılar

Hakkımızda

istanbul boşanma avukatı

Çelik & Baştürk Hukuk Bürosu olarak, İstanbul avukat ve arabulucularından oluşan ekibimiz ile birlikte, İstanbul Boşanma Avukatı, İstanbul Ceza Avukatı olarak çalışma alanlarımız içerisinde tüm davalara bakmaktayız. Bilgi için hemen bize ulaşın.