Eşinizin evi terk etmesi, evlilik birliğinin en temel yükümlülüklerinden biri olan birlikte yaşama zorunluluğunun ihlal edildiği, duygusal olarak yıkıcı ve hukuki olarak karmaşık bir süreçtir. “Eşim evi terk etti, ne yapmalıyım?” sorusuyla karşı karşıya kaldığınızda, vereceğiniz ilk tepkiler ve atacağınız adımlar, olası bir boşanma davasının tüm seyrini, kusur durumunuzu ve mali haklarınızı doğrudan belirleyecektir. İçinde bulunduğunuz panik ve öfke hali, sizi hukuken “haksız” duruma düşürecek hatalı adımlar atmaya itebilir. Bu makale, kadın evi terk ederse erkek ne yapmalı sorusuna detaylı bir hukuki yol haritası sunmak amacıyla hazırlanmıştır. Bu süreçte atacağınız her adımın, özellikle Türk Medeni Kanunu (TMK) kapsamında tanımlanan “terk” olgusunun, ne anlama geldiğini ve bir boşanma davasını nasıl etkileyeceğini bilmeniz hayati önem taşımaktadır. Sakin kalmak ve duygusal tepkiler yerine bilinçli hukuki adımlar atmak, bu zorlu sürecin anahtarıdır.
Kadın Evi Terk Ederse Erkek Ne Yapmalı ve Nelerden Kaçınmalı?
Eşinizin evi terk etmesinin hemen ardından, duygusal bir boşluk ve öfke hissetmeniz doğaldır. Ancak, bu ilk anlarda atacağınız bazı adımlar, sizi haklıyken haksız bir konuma düşürebilir. Hukuk sistemi, evlilik birliği resmi olarak sona ermediği sürece “ortak konut” üzerindeki hakların devam ettiğini kabul eder. Bu nedenle, aşağıda belirtilen eylemlerden kesinlikle kaçınmanız gerekir. Kadın evi terk ederse erkek ne yapmalı sorusunun en kritik anı, bu ilk panik anıdır.
Bu bölümdeki en kritik hukuki kavram, “yapıntı terk” olarak da bilinen durumdur. Türk Medeni Kanunu’nun 164. maddesi, sadece evi terk edeni değil, “Diğerini ortak konutu terk etmeye zorlayan veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmesini engelleyen eş de terk etmiş sayılır” hükmünü içerir. Fiilen evde kalan taraf olmanıza rağmen, yapacağınız bir hata nedeniyle hukuk önünde “terk eden” eş konumuna düşebilirsiniz.
Bu tuzağa düşmemek için, eşiniz evi terk ettikten sonra kesinlikle yapmamanız gerekenler şunlardır:
- Evin Kilidini Değiştirmek: Bu, yapılan en yaygın ve en maliyetli hatadır. Eşiniz evi terk etmiş olsa dahi, siz evin kilidini değiştirirseniz , onun ortak konuta dönme hakkını fiilen engellemiş olursunuz. Bu durumda, Yargıtay içtihatlarına göre , eşiniz değil, siz “terk eden” (eve dönmesini engelleyen) taraf sayılırsınız ve terk nedenine dayalı dava açma hakkınızı kaybedersiniz.
- Eşin Kişisel Eşyalarını Toplayıp Göndermek veya Vermemek: Eşinizin ortak konuttan ayrılırken kişisel eşyalarını alma hakkı vardır. Onun eşyalarını kapının önüne koymak, ailesine göndermek veya eve gelip almasına izin vermemek, eşin eve dönmesini engelleme eylemi olarak yorumlanabilir ve sizi “yapıntı terk” durumuna düşürür.
- Hakaret ve Tehdit İçerikli Mesajlar Atmak: Öfkeyle gönderilen “Sakın bu eve dönme!”, “Artık benim eşim değilsin!” gibi ifadeler, boşanma davasında aleyhinize delil olarak kullanılacağı gibi, eşinizin eve dönmemekte “haklı” olduğunu da ispatlayabilir.
Bu ilk panik anında yapılacak en doğru hamle, hiçbir fiili eylemde bulunmadan (kilit değiştirmemek, eşyaları atmamak) önce bir avukatla durum değerlendirmesi yapmaktır.
Kadın Evi Terk Ederse Hukuki Durum: “Terk” Her Zaman “Terk” midir?
Eşinizin evi terk etmiş olması, onun boşanma davasında otomatik olarak “kusurlu” olduğu anlamına gelmez. Hukuk, evi terk etme eyleminin arkasındaki nedeni sorgular. Eğer kadın, evden ayrılmakta “haklı” bir sebebe dayanıyorsa, bu durum hukuken “terk” olarak değil, “terk etmek zorunda kalma” olarak değerlendirilir. Bu ayrım, davanın kimin lehine sonuçlanacağını belirleyen temel faktördür.
Kadın Evi Terk Ederse Erkeğin Bilmesi Gerekenler
Yargıtay kararları ve Medeni Kanun, bazı durumları evi terk etmek için “haklı sebep” olarak kabul etmektedir. Eğer eşiniz bu sebeplerden biri veya birkaçı nedeniyle ortak konuttan ayrılmışsa, haksız yere terk iddiasına dayalı bir boşanma davası (TMK 164) açmanız mümkün olmayacaktır. Bu haklı sebepler şunlardır:
- Şiddet ve Can Güvenliğinin Tehlikede Olması: Eşin, fiziksel, psikolojik veya ekonomik şiddete maruz kalması ya da can güvenliğinden endişe etmesi , evi terk etmek için en temel haklı sebeptir. Şiddet uygulayan bir eşin, “Eşim evi terk etti” diyerek dava açması hukuken korunmaz.
- Ağır Derecede Onur Kırıcı Davranış: Sürekli aşağılanma, hakaret, ailesinin yanında küçük düşürülme veya eşin sadakatsizliği (zina) gibi durumlar, diğer eş için ortak hayatı çekilmez hale getirir ve evi terk etmeyi haklı kılar.
- Bağımsız Konut Sağlanmaması: Yargıtay’ın en katı olduğu konulardan biridir. Eşlerden biri, diğerini kendi ailesiyle (anne-babasıyla) birlikte yaşamaya zorlarsa , kadının bu durumu kabul etmeyerek evi terk etmesi “haklı” bir sebep olarak kabul edilir. “Bağımsız konut” temin edilmemesi , erkeğin kusuru olarak değerlendirilir.
- Eşin Evlilik Dışı İlişki Yaşaması: Erkeğin sadakatsizliği veya evde başka biriyle yaşaması durumunda kadının evi terk etmesi de haklı bir nedendir.
- Ekonomik Güvencenin Tehlikeye Düşmesi: Erkeğin evin temel ihtiyaçlarını karşılamaması, eşini maddi olarak zor durumda bırakması da bir haklı sebep olarak değerlendirilebilir.
Eğer eşinizin terk etme nedeni bu veya benzeri haklı bir sebebe dayanıyorsa, hukuken “terk eden” değil, “terk etmek zorunda bırakılan” konumundadır. Bu durumda, boşanma davasında kusurlu olan taraf evi terk eden değil, terk etmeye zorlayan eş olacaktır.
Eşi Evden Kovmak veya Dönmesini Engellemek
Yukarıda bahsettiğimiz “yapıntı terk” kavramı , kadın evi terk ederse erkek ne yapmalı sorusuyla boğuşan erkeklerin en sık düştüğü hukuki tuzaktır. Bir erkek, eşine şiddet uygulayarak , onu evden kovarak veya hakaret ederek gitmesine neden olursa, fiilen evden ayrılan kadın olmasına rağmen, hukuken “terk eden” taraf erkek sayılır.
Benzer şekilde, kadın evi terk ettikten sonra barışmak ve dönmek istediğinde, erkeğin “Sakın gelme!” demesi, kapıyı açmaması veya “Dönersen seni öldürürüm” gibi tehditler savurması da “eve dönmesini engellemek” anlamına gelir ve erkeği “terk etmiş” konuma sokar.
Bu durumda, evi terk etmek zorunda kalan kadın, erkeğe karşı “terk nedeniyle boşanma davası” açma hakkını elde edebilir. Bu nedenle, “Kadın evi terk ederse erkek ne yapmalı?” sorusunun ilk cevabı, kendisini “terk eden” konumuna düşürecek bu eylemlerden kaçınmaktır.
Haksız Terk Durumunda Kadın Evi Terk Ederse Erkek Ne Yapmalı?
Eğer eşinizin evi terk etmekte hiçbir haklı sebebi yoksa , yani bu terk eylemi tamamen “evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek maksadıyla” yapılmışsa, hukuk size iki temel stratejik seçenek sunar. Bu iki seçenek arasında verilecek karar, davanızın geleceği için en kritik hukuki analizdir.
Terk Nedenine Dayalı Boşanma Davası (TMK 164)
Bu, Türk Medeni Kanunu’nun 164. maddesinde düzenlenen “özel, mutlak ve kusura dayalı” bir boşanma sebebidir.
- Özel: Sadece “terk” fiili için düzenlenmiştir.
- Kusura Dayalı: Terk eden eşin (kadının) kusurlu olması şarttır.
- Mutlak: Bu davanın en önemli özelliğidir. Eğer kanunda belirtilen katı şartları (belirli süreler ve geçerli ihtar) yerine getirdiğinizi ispatlarsanız, hakimin “Acaba evlilik çekilmez hale gelmiş mi?” diye araştırmasına gerek kalmaz. Şartlar tamamsa, hakim boşanmaya karar vermek zorundadır.
Bu dava yolu, prosedürü çok katı olsa da sonuçları en kesin olan yoldur.
Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması (TMK 166)
Bu, halk arasında “şiddetli geçimsizlik” olarak bilinen “genel” boşanma sebebidir. Bu stratejide, “terk” eylemini özel bir dava konusu olarak değil, evliliğin temelden sarsıldığını gösteren kusurlu bir davranış olarak kullanırsınız.
Yargıtay, sebepsiz yere evi terk etmeyi boşanmada “tam kusur” olarak saymaktadır. Dolayısıyla, TMK 166 davası açıp, “Eşim haksız yere evi terk ederek evlilik birliğini çekilmez hale getirmiştir, bu nedenle tam kusurludur” iddiasında bulunabilirsiniz. Bu davada, terk eyleminin süresine (6 ay gibi) veya ihtar çekme zorunluluğuna bağlı kalmazsınız. Terk eylemi, kadının kusurunu ispatlayan en önemli delillerinizden biri olur.
Kadın Evi Terk Ederse Erkek Ne Yapmalı? (TMK 164 vs TMK 166)
İşte bir avukatın rehberliğinin en çok gerektiği nokta burasıdır. Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre, bu iki dava sebebi (TMK 164 ve TMK 166) birbiriyle çeliştiği için aynı davada birlikte açılamaz.
Bunun nedeni “samimiyet” ilkesidir:
- TMK 164 (Terk) Davası açtığınızda, mahkemeye şunu dersiniz: “Ben evliliğimi kurtarmak istiyorum. Eşime samimi bir ‘eve dön’ çağrısı (ihtar) yaptım , ama o dönmedi.” Bu dava, evliliği kurtarma iradesine dayanır.
- TMK 166 (Geçimsizlik) Davası açtığınızda ise şunu dersiniz: “Bu evlilik bitti. Artık ortak hayat çekilmez hale geldi , kurtarılması mümkün değil.”
Gördüğünüz gibi, bir yanda “evliliği kurtarmak isteyen” bir irade, diğer yanda “evliliğin bittiğini” iddia eden bir irade vardır. Mahkemeye aynı anda bu iki çelişkili beyanı sunamazsınız.
Stratejik Açıdan:
- TMK 164: Prosedürü çok zordur, en ufak hatada (örn. ihtardaki bir eksiklik) dava reddedilir. Ancak başarılı olursa, kadın %100 kusurlu sayılır ve yoksulluk nafakası alamaz.
- TMK 166: Prosedürü daha kolaydır, dava açmak için beklemeye gerek yoktur. Ancak bu bir “kusur dengelemesi” davasıdır. Mahkeme, kadının terk kusuruna karşılık sizin de (varsa) başka kusurlarınızı (örn. ilgisizlik, hakaret) değerlendirir.
Bu iki yoldan hangisinin seçileceği, davanızın kaderini belirleyecek en önemli stratejik karardır.
Kadın Evi Terk Ederse TMK 164 Davası
Eğer stratejik olarak TMK 164 yolunu, yani terk nedeniyle boşanma davası açmayı seçerseniz, adeta bir mayın tarlasında yürümeyi kabul etmiş olursunuz. Kanun, bu davanın açılabilmesi için çok sıkı şekil şartları ve sürelere uymayı zorunlu kılmıştır. Avukatsız yürütülen TMK 164 davalarının neredeyse tamamı, bu usulü hatalar nedeniyle reddedilmektedir.
4 Ay Bekleme + 2 Ay İhtar Süresi = 6 Ay
Terk nedeniyle boşanma davası açmak için “Eşim evi terk etti, 1 hafta sonra dava açayım” diyemezsiniz. Kanunun aradığı kümülatif süre şartları vardır:
- Terk Eylemi: Eşin ortak konutu haksız yere terk ettiği tarih (Diyelim 1 Ocak).
- Ayrı Yaşamanın En Az 6 Ay Sürmesi: Davanın açılabilmesi için terk eyleminin kesintisiz en az 6 ay sürmüş olması şarttır.
- İhtar İçin 4 Ay Bekleme: Terk eyleminin üzerinden en az 4 ay geçmedikçe (1 Ocak’tan sonra 1 Mayıs’tan önce) “eve dön” ihtarında bulunamazsınız.
- İhtarın Tebliği ve 2 Ay Bekleme: 4. ay dolduktan sonra (örn. 1 Mayıs’ta) çektiğiniz ihtarın eşinize tebliğ edilmesi gerekir. Tebliğ tarihinden itibaren en az 2 ay daha geçmedikçe boşanma davası açamazsınız.
- Dava Açma: İhtar tebliğ oldu (örn. 5 Mayıs) ve 2 aylık süre doldu (5 Temmuz). Artık toplam 6 aylık süre de (1 Ocak – 5 Temmuz) dolmuş olduğu için davayı açabilirsiniz.
Bu sürelere (4 ay ve 2 ay) uymamak, davanın esasına girilmeden “usulden reddedilmesine” neden olur.
Kadın Evi Terk Ederse “Eve Dön” İhtarı Nasıl Çekilir?
Terk davasının kalbi ve “dava şartı” olan unsur, ihtarname (eve dön çağrısı) işlemidir. Bu ihtar, sıradan bir mektup değildir. Kanunun aradığı zorunlu unsurları taşımalıdır ve noter veya Aile Mahkemesi hakimi aracılığıyla çekilmelidir. Noter kanalıyla yapılması daha yaygın bir uygulamadır.
Geçerli bir ihtarda bulunması zorunlu unsurlar şunlardır :
- Açık Adres: Eşinizi davet ettiğiniz “bağımsız” konutun tam ve açık adresi.
- Süre: Eve dönmesi için “iki ay” (Yargıtay bu konuda çok katıdır, “60 gün” yazılması bile bozma sebebi sayılabilir ) süre verildiği.
- Uyarı: Bu süre içinde dönmemesi halinde “terk nedeniyle boşanma davası açılacağı” uyarısı.
- Yol Giderleri: Eşinizin eve dönebilmesi için gerekli yol masrafının PTT veya banka (IBAN) yoluyla kendisine gönderildiğine dair bilgi. Bu para gönderilmezse ihtar geçersizdir.
- Konutun Hazır Olduğu: Konutun anahtarının nerede (örn. muhtarlıkta, komşuda) ve konutun oturmaya hazır olduğuna dair beyan.
- Tebligat: Eşin bilinen adresine tebliğ edilmeli, adresi bilinmiyorsa ilan yoluyla tebligat yapılmalıdır.
İhtarın Geçersiz Sayılmasına Neden Olan Kritik Hatalar
İhtarı usulen doğru göndermiş olmanız (örn. noterden çekmeniz) yeterli değildir. Yargıtay, bu ihtarın “samimi” olup olmadığını da denetler. Eğer ihtarınız samimi bir “barışma ve evliliği kurtarma” amacı taşımıyorsa, geçersiz sayılır.
Yargıtay’ın ihtarı “samimiyetsiz” ve geçersiz bulduğu yaygın durumlar:
- Bağımsız Konut Hazır Değilse: Eşinizi, kendi anne-babanızın yaşadığı eve çağırmanız. Yargıtay, eşlerin “bağımsız” bir konutta yaşama hakkı olduğunu kabul eder.
- Konut Güvenli Değilse: Eşinize daha önce şiddet uyguladığınız veya can güvenliğinin olmadığı bir ortama onu geri çağırmanız samimi bulunmaz.
- Fiili Engel Varsa: İhtar çekip aynı zamanda evin kilidini değiştirmişseniz veya eşinizi tehdit ediyorsanız, ihtarınız hükümsüzdür.
- Sadakatsizlik Durumu: İhtar çektiğiniz adreste siz başka bir kadınla yaşıyorsanız , bu çağrı “samimi” değildir.
- Uzun Süre Beklemek: İhtar çektikten ve 2 aylık süre dolduktan sonra, dava açmak için “çok uzun bir süre” (örn. 1-2 yıl) beklerseniz, mahkeme sizin bu ihtarı çekerken aslında boşanma niyetinde olmadığınızı, samimi olmadığınızı düşünebilir.
İhtar Çekmenin Bilinmeyen Sonucu
Bu, TMK 164 davasının en kritik ve en az bilinen hukuki sonucudur. “Eve dön” ihtarı gönderen eş (erkek), ihtar tarihi itibarıyla, eşinin (kadının) o tarihe kadarki tüm kusurlu davranışlarını affetmiş sayılır. Bu ne anlama gelir? Diyelim ki eşiniz size hakaret etti, ailesine karşı sizi küçük düşürdü, hatta sadakatsizlik (zina) yaptı ve sonra da evi terk etti. Eğer siz bu olaylar üzerine TMK 164 yolunu seçip “eve dön” ihtarı çekerseniz, hukuken ona şunu demiş olursunuz: “Geçmişte yaptığın her şeye rağmen (zina, hakaret vb.) ben seni affediyorum ve evliliğimizi kurtarmak istiyorum.”
Bu “af” durumunun iki büyük sonucu vardır:
- Artık geri dönüp eşinizi “zina” (TMK 161) veya “onur kırıcı davranış” (TMK 162) nedeniyle dava edemezsiniz.
- Terk davanız kabul edilirse, eşinizin geçmişteki kusurlarını affetmiş sayıldığınız için ondan manevi tazminat talep edemezsiniz.
Bu, TMK 164 yolunun en büyük stratejik bedelidir.
Kadın Evi Terk Ederse Velayet, Nafaka ve Mal Paylaşımı
“Kadın evi terk ederse erkek ne yapmalı?” sorusunun arkasında yatan en büyük endişeler; çocuklar, para ve malların durumudur.
Kadın Evi Terk Ederse Velayeti Kaybeder mi?
Bu sorunun cevabı net bir **”Hayır”**dır. Türk hukukunda boşanma davalarında velayet kararı verilirken , ebeveynlerin kusur durumundan (kimin evi terk ettiği, kimin aldattığı) daha önemli ve tek bir kriter vardır: “Çocuğun Üstün Yararı”.
Evi terk etmiş olmak, annenin velayeti otomatik olarak kaybetmesine neden olmaz. Mahkeme, annenin evi terk etme sebebine (belki de sizin şiddetinizden kaçtı?), çocuğun yaşına, bakım ve şefkate olan ihtiyacına bakacaktır. Özellikle 0-7 yaş gibi küçük yaşlardaki çocukların (ciddi bir engel yoksa) anne bakım ve şefkatine ihtiyacı olduğu yönündeki Yargıtay eğilimi göz ardı edilemez.
Ancak, kadının evi terk ederken çocuklarını ihmal etmesi, onları tehlikeli bir ortamda bırakması veya haksız yere babalarından ayırması, “üstün yarar” ilkesi gereği velayet kararında aleyhine bir delil olarak değerlendirilecektir.
Kadın Evi Terk Ederse Nafaka ve Tazminat Alabilir mi?
Bu konu, davanın hangi hukuki sebebe dayandığına göre değişir:
- Manevi Tazminat: Eğer TMK 164 (Terk) davası açtıysanız ve kazandıysanız, ihtarname ile eşinizin geçmiş kusurlarını “affetmiş” sayıldığınız için, ondan manevi tazminat alamazsınız. Eğer TMK 166 (Geçimsizlik) davası açtıysanız ve kadının terk nedeniyle “ağır kusurlu” olduğunu ispatlarsanız, manevi tazminat talep edebilirsiniz.
- Yoksulluk Nafakası (En Önemlisi): İşte burası sizin için en kritik nokta. Evi haksız yere (haklı bir sebebi olmaksızın) terk eden kadın, boşanmaya neden olan olaylarda “tam kusurlu” veya “ağır kusurlu” kabul edilir. Kusurlu eş, boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek olsa bile, yoksulluk nafakası talep edemez. Başarılı bir terk davası (TMK 164) veya kadının tam kusurlu olduğunun ispatlandığı bir TMK 166 davası, erkeği yoksulluk nafakası ödeme yükümlülüğünden kurtarır.
Kadın Evi Terk Ederse ve Altınları Götürürse Ne Olur?
Erkek müvekkillerin en sık sorduğu sorulardan biri de ziynet eşyalarıdır (düğün altınları). Yargıtay’ın bu konudaki yerleşik içtihadı çok nettir:
- Kural (Hayatın Olağan Akışı): “Hayatın olağan akışına göre”, bir kadın evi terk ederken kendi kişisel malı olan ziynet eşyalarını (altınlarını) yanında götürmüş kabul edilir.
- İspat Yükü: Bu durumda, altınların erkekte kaldığını, eşi tarafından zorla alındığını veya evde bırakıldığını ispatlama yükümlülüğü evi terk eden kadına aittir. Kadın bunu ispatlayamazsa, altınları talep edemez.
- İstisna (Şiddet ve Can Havli): Bu kuralın tek bir istisnası vardır. Eğer kadın, şiddet görerek, can havliyle, tehdit altında veya kişisel eşyalarını dahi alamadan evden kaçmak zorunda kalmışsa, bu durumda altınlarını da yanında götürmesinin “hayatın olağan akışına aykırı” olduğuna ve altınların erkekte kaldığına hükmedilebilir.
Kadın Evi Terk Ederse Erkek Ne Yapmalı? Sonuç
Görüldüğü gibi, “Kadın evi terk ederse erkek ne yapmalı?” sorusunun tek ve basit bir cevabı yoktur. Cevap; kadının evi terk etmekte haklı olup olmadığına, sizin bu terk eyleminden sonra attığınız adımlara (kilit değiştirmek gibi ) ve en önemlisi seçtiğiniz dava stratejisine (TMK 164 mü, TMK 166 mı?) bağlıdır.
Terk nedeniyle boşanma davası (TMK 164), katı usul kuralları, “ihtarname” sürecindeki “samimiyet” testleri ve “af” gibi ağır hukuki sonuçları olan, teknik detaylarla dolu bir süreçtir. Bu süreçte yapılacak en küçük bir usul hatası, haklıyken haksız duruma düşmenize, davanızın reddedilmesine ve belki de ağır bir yoksulluk nafakası ödemek zorunda kalmanıza neden olabilir.
Bu nedenle, kadın evi terk ederse erkek ne yapmalı diye düşünürken süreci tek başınıza yönetmeye çalışmak yerine, derhal bir uzmandan hukuki destek almanız şarttır. Özellikle İstanbul gibi büyük bir şehirde bu karmaşık süreçleri yürütecek, tecrübeli bir Boşanma Avukatı İstanbul ekibiyle çalışmak, telafisi mümkün olmayan hak kayıplarınızı önleyecektir. Doğru hukuki adımları atarak ve en doğru stratejiyi belirleyerek bu zorlu süreci lehinize çevirmek için bir Boşanma Avukatı İstanbul ile iletişime geçmeniz, vereceğiniz en doğru karar olacaktır.
Kadın Evi Terk Ederse Erkek Ne Yapmalı Sık Sorulan Sorular
Eşim evi terk etti, hemen boşanma davası açabilir miyim?
Bu, hangi sebebe dayandığınıza bağlıdır.
- Terk Nedenine (TMK 164) dayanacaksanız, Hayır. Evi terk etmesinin üzerinden en az 4 ay geçmesini , ihtar çekmenizi ve ihtarın tebliğinden itibaren 2 ay daha beklemenizi (toplam en az 6 ay) şart koşar.
- Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması (TMK 166) nedenine dayanacaksanız, Evet. Eşinizin evi terk etme eylemini, evliliği çekilmez kılan “kusurlu bir davranış” olarak göstererek , süre beklemeksizin hemen dava açabilirsiniz.
İhtar çekmeden boşanma davası açamaz mıyım?
“Terk nedeniyle” (TMK 164) boşanma davası açamazsınız, çünkü “eve dön” ihtarı bu davanın zorunlu bir şartıdır. Ancak, ihtar çekme prosedürüyle uğraşmak istemiyorsanız, eşinizin evi terk etme eylemini “kusur” olarak öne sürerek “evlilik birliğinin temelinden sarsılması” (TMK 166) nedenine dayalı genel boşanma davası açabilirsiniz.
Eşim evi terk etti, ona para göndermeyi kesmeli miyim? (Nafaka)
Dikkatli olmalısınız. Evlilik birliği hukuken devam ettiği sürece, eşlerin birbirine bakma yükümlülüğü devam eder. Eğer kadın evi terk etmekte haklıysa (örn. sizin şiddetiniz yüzünden) ve maddi durumu yoksa, boşanma davası açarak “tedbir nafakası” talep edebilir. Para göndermeyi keyfi olarak kesmeniz, boşanma davasında sizin kusurunuz olarak değerlendirilebilir. Ancak kadın haksız yere terk etmişse ve çalışıyorsa, bu durum nafaka talebini olumsuz etkileyecektir. Bu konuda adım atmadan önce mutlaka avukatınıza danışın.
Evin kilidini değiştirebilir miyim?
Kesinlikle Bu, yapabileceğiniz en büyük hukuki hatadır. Evin kilidini değiştirirseniz, eşinizin eve dönmesini engellemiş olursunuz. Bu durumda hukuk, fiilen evde olmanıza rağmen sizi “terk eden” (yapıntı terk) taraf olarak kabul eder ve terk nedeniyle dava açma hakkınızı tamamen kaybedersiniz.
Kadın evi terk ederse velayeti kaybeder mi?
Hayır. Evi terk etmek, velayetin otomatik olarak kaybedilmesi anlamına gelmez. Mahkeme, annenin evi terk etme sebebine, çocuğun bakımını ihmal edip etmediğine ve her koşulda “çocuğun üstün yararına” bakarak bir karar verecektir. Küçük yaştaki çocukların (0-7 yaş) anne şefkatine ihtiyacı olduğu ilkesi, genellikle daha ağır basmaktadır.





