İntikali Yapılmamış Taşınmazda Ortaklığın Giderilmesi

İntikali Yapılmamış Taşınmazda Ortaklığın Giderilmesi

İntikali Yapılmamış Taşınmazda İntikal Sorunu ve Çözüm Yolları

Miras yoluyla size kalan bir ev, arsa veya tarlanın tapu işlemlerini yapamadığınız bir durumla karşı karşıya olabilirsiniz. Miras bırakanın (murisin) vefatından yıllar geçmiş olmasına rağmen, tapu kaydı hala vefat eden kişinin adına görünüyor olabilir. Bu durum, hukuki bir kilitlenmeye yol açar. Diğer mirasçılar (kardeşleriniz veya diğer akrabalarınız) bu mülkün ne satılmasına ne de fiilen kullanılmasına izin vermiyor olabilir. Ortak olduğunuz bu mülk üzerinde hukuken bir hakkınız olmasına rağmen, bu hakkınızı fiilen alamadığınız ve mülkün ekonomik değerinden faydalanamadığınız bir çıkmazda hissedebilirsiniz. Bu makale, tapuda intikali yapılmamış taşınmazda ortaklığın giderilmesi davasının nasıl açılacağını, bu “intikal” sorununun davayı nasıl etkilediğini ve bu hukuki düğümü çözmek için atmanız gereken adımları detaylıca açıklamak için hazırlanmıştır. Bu sürecin sonunda, kilitlenmiş olan mülkiyet hakkınızı mahkeme kararıyla nakit paraya dönüştürmeniz ve hakkınızı almanız hukuken mümkündür.

Ortaklığın Giderilmesi Davası veya İzale-i Şüyu Nedir?

Ortaklığın giderilmesi davası, eski ve yaygın adıyla “izale-i şüyu” davası, birden fazla kişinin ortak olduğu (paylı veya elbirliği mülkiyeti) bir taşınır veya taşınmaz mal üzerindeki ortaklık ilişkisini sona erdiren bir dava türüdür. Bu davanın temel amacı, ortaklar arasında malın nasıl paylaşılacağı konusunda bir anlaşmazlık olduğunda, mahkeme kararıyla bu ortaklığı bitirerek her ortağın kendi payını bireysel olarak almasını sağlamaktır.   

Türk Medeni Kanunu hükümlerine göre, her paydaş bu ortaklığın sona erdirilmesini talep etme hakkına sahiptir. Bu dava sonucunda mahkeme iki türlü karar verebilir. Eğer taşınmaz fiziken bölünmeye uygunsa (örneğin büyük bir tarla ise), aynen taksim yoluyla (yani fiziken bölüşme) ortaklık giderilir. Ancak çoğu zaman, özellikle bir ev veya apartman dairesi söz konusu olduğunda, fiziken bölünme mümkün değildir. Bu durumda mahkeme, malın açık artırma yoluyla satılarak bedelinin paydaşlara payları oranında paylaştırılmasına karar verir. Bu dava, herhangi bir ortağın tek başına talebiyle açılabilir; diğer tüm ortakların rızasının alınması gerekmez. Bu durum, özellikle intikali yapılmamış taşınmazda ortaklığın giderilmesi süreçlerinde kilit rol oynar.   

İntikali Yapılmamış Taşınmazda Mülkiyetin Hukuki Durumu

Miras yoluyla bir taşınmaz size intikal ettiğinde, fakat bu durum tapu siciline işlenmediğinde (yani intikal yapılmadığında), mülkiyetin hukuki statüsü genellikle elbirliği mülkiyeti (veya iştirak halinde mülkiyet) olur. Yaşadığınız sorunun temeli bu mülkiyet türünün özelliklerinde yatmaktadır.   

Elbirliği Mülkiyetinin Özellikleri ve Sınırlamaları

Elbirliği mülkiyeti, Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 701. maddesinde düzenlenmiştir. Bu mülkiyet türünde, ortakların (mirasçıların) 1/2, 1/4 gibi belirlenmiş, matematiksel bir pay oranı yoktur. Bunun yerine, her bir mirasçı mülkün tamamına yaygın bir hakka sahiptir.   

Bu durumun pratikteki en kritik sonucu, elbirliği mülkiyetinde mal üzerinde herhangi bir hukuki işlem (satış, kiralama, ipotek kurma) yapabilmek için oybirliği gerekmesidir. Yani, diğer tüm mirasçıların rızası olmadan tek bir mirasçı bile mülk üzerinde hiçbir tasarrufta bulunamaz. Potansiyel müvekkillerin yaşadığı “kilitlenmenin” ve “hakkımı alamıyorum” durumunun hukuki kaynağı tam olarak budur. Tek bir mirasçının “hayır” demesi veya sürece katılım sağlamaması, tüm sistemi durdurur.

Paylı Mülkiyet ve Elbirliği Mülkiyeti Farkları

Elbirliği mülkiyetinin tersine, paylı mülkiyet (müşterek mülkiyet) TMK 688. maddede düzenlenmiştir. Paylı mülkiyette, her ortağın belirli bir payı (hissesi) vardır (örneğin, A kişisi 1/3, B kişisi 2/3). Bu mülkiyet türünde, her ortak kendi payı üzerinde diğerlerinden bağımsız olarak tasarruf edebilir; örneğin, kendi 1/3 hissesini başkasına satabilir (diğer ortakların önalım hakkı saklı kalmak kaydıyla).   

Normal şartlarda, mirasçılar tapuya gidip birlikte intikal işlemi yaptıklarında, bu elbirliği mülkiyetini tercihen paylı mülkiyete (hisseli tapuya) çevirirler. Ancak sizin durumunuzda, yani intikal hiç yapılmadığında, mülkiyet en kısıtlayıcı ve hareket kabiliyetini en çok sınırlayan form olan elbirliği mülkiyeti statüsünde kalmıştır. Bu nedenle intikali yapılmamış taşınmazda ortaklığın giderilmesi davası açmak, bu kilitlenmeyi aşmanın tek yolu haline gelir.   

İntikali Yapılmamış Taşınmazda Ortaklığın Giderilmesi Davası Açmak Mümkün Mü?

Müvekkil adaylarının en çok merak ettiği ve sürecin kilit noktasını oluşturan bu sorunun cevabı: Evet, mümkündür.

Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına ve kökleşmiş hukuki uygulamaya göre, ortaklığın giderilmesi davası açmak için intikal işleminin yapılmış olması bir dava şartı değildir. Türk Medeni Kanunu’nun 599. maddesi uyarınca miras, murisin ölümü anında kendiliğinden ve bir bütün olarak mirasçılara geçer. Tapudaki kayıt, bu aşamada kurucu değil, yalnızca açıklayıcı (bildirici) bir nitelik taşır.

Bu davayı açabilmeniz için ihtiyacınız olan tek şey, murisin (ölen kişinin) yasal mirasçısı olduğunuzu kanıtlayan bir veraset ilamı (mirasçılık belgesi) almaktır. Bu belge, intikali yapılmamış taşınmazda ortaklığın giderilmesi davasının temelini oluşturur. Bu belge ile tapu kaydı hala muris adına görünse bile ortaklığın giderilmesi davasını açabilirsiniz.

İntikali Yapılmamış Taşınmazda Ortaklığın Giderilmesi İçin Mahkemenin Yetki Vermesi

Peki, dava açıldıktan sonra tapu kaydı sorunu nasıl çözülmektedir? Mahkeme, tapu kayıtlarını Tapu Müdürlüğü’nden istediğinde, kaydın hala muris adına olduğunu görecektir. Bu durumda mahkeme davayı reddetmez; aksine, davanın ilerleyebilmesi için size çok önemli bir imkan sağlar.

Davacıya Verilen Yetki Belgesi Nedir?

Ortaklığın giderilmesi davasına bakan Sulh Hukuk Mahkemesi, davayı açan size (davacıya), diğer mirasçıların imzasına, rızasına veya bizzat varlığına gerek olmaksızın, tapuda intikal işlemini gerçekleştirebilmeniz için özel bir “yetki belgesi” (izin belgesi) verir.   

Yetki Belgesi ile Tapu Müdürlüğünde İşlem Yapılması

Davanızı yürüten avukatınız, mahkemeden alınan bu yetki belgesi ve elinizdeki veraset ilamı ile birlikte ilgili Tapu Müdürlüğü‘ne başvurur. Tapu memuru, diğer mirasçıların nerede olduğuna bakmaksızın, mahkeme kararına (yetki belgesine) dayanarak, taşınmazın kaydını muris (ölen kişi) üzerinden tüm mirasçılar adına (elbirliği mülkiyeti halinde) tescil eder.

Bu “yetki belgesi”, size direnen, yurt dışında olan, ulaşılamayan veya işbirliği yapmayan tüm mirasçıların iradesini bypass eden, bu sorunu aşmanızı sağlayan hukuki bir anahtardır. Bu belge olmasaydı, intikali yapılmamış taşınmazda ortaklığın giderilmesi davası tapu aşamasında tıkanırdı.

İntikal İşlemlerini Dava Sırasında Yapmanın Avantajları

İntikal işlemi yapılmadan dava açılabilir, ancak bu işlemin dava devam ederken yapılması kritik bir finansal öneme sahiptir. Dava sonuçlanıp satış aşamasına gelindiğinde, tapunun mirasçılar adına tescil edilmiş olması zorunlu hale gelecektir.

Eğer siz, mahkemeden aldığınız yetkiyle bu intikal işlemini ve buna bağlı olan veraset ve intikal vergisi ödemesini dava sırasında yapmazsanız, satış memurluğu bu işlemi sizin adınıza yapmak zorunda kalır. Satış memurluğu, vergiyi ve ilgili cezaları ödediğinde, bu tutar normalde sizin ödeyeceğiniz miktardan daha fazla olabilir. Bu yüksek meblağ, satıştan sonra size düşecek paydan kesilir. Dolayısıyla, davayı açtıktan sonra mahkemeden yetki alıp intikal işlemini ve vergi ödemesini avukatınız aracılığıyla dava devam ederken halletmeniz, size ciddi bir maddi tasarruf sağlayacaktır.

İntikali Yapılmamış Taşınmazda Ortaklığın Giderilmesi Davası Nasıl Açılır?

Bu davayı açma kararı verdiğinizde, süreç belirli usuli adımları takip edecektir.

Zorunlu Arabuluculuk Şartı

Yakın zamanda yapılan yasal düzenlemelerle (7 Mart 2024 itibarıyla), ortaklığın giderilmesi davaları zorunlu arabuluculuk kapsamına alınmıştır. Bu, dava açmadan önce mutlaka bir arabulucuya başvurmanız gerektiği anlamına gelir. Arabuluculuk sürecinde taraflar (mirasçılar) bir anlaşmaya varamazsa, “anlaşamama son tutanağı” düzenlenir ve ancak bu tutanakla birlikte mahkemede dava açılabilir.   

Görevli ve Yetkili Mahkeme Neresidir?

İntikali yapılmamış taşınmazda ortaklığın giderilmesi davasında görevli ve yetkili mahkeme net olarak belirlenmiştir:

  • Görevli Mahkeme: Bu davalarda, taşınmazın veya payların değerinin ne olduğuna bakılmaksızın görevli mahkeme Sulh Hukuk Mahkemesi‘dir.   
  • Yetkili Mahkeme: Taşınmaz mallar söz konusu olduğunda yetkili mahkeme, taşınmazın bulunduğu yer mahkemesidir. Bu yetki, Hukuk Muhakemeleri Kanunu uyarınca kesin yetkidir. Yani dava, sizin ikamet ettiğiniz yerde değil, mutlaka gayrimenkulün bulunduğu il veya ilçedeki adliyede açılmalıdır.   

Davanın Tarafları Kimlerdir?

Bu dava türünün en önemli usuli şartı, davanın taraflarının eksiksiz olarak belirlenmesidir. Davanın, tapu kaydındaki ve mirasçılık belgesindeki tüm paydaşlara (mirasçılara) karşı açılması zorunludur. Buna “pasif husumet zorunluluğu” denir.   

Tek bir mirasçı dahi dava dışı bırakılırsa, mahkeme davayı esastan görüşmez ve bu eksikliğin giderilmesi için süre verir. Eğer mirasçılardan biri vefat etmişse, bu kez onun mirasçılarının (yeni bir veraset ilamı alınarak) tamamının davaya dahil edilmesi gerekir.   

Eğer mirasçılardan birine ulaşılamıyorsa, adresi bilinmiyorsa veya tapu kaydında kimliği belirsiz (sadece “Hasan oğlu Ali” gibi) bir kayıt varsa, bu durumda süreç biraz daha karmaşıklaşır. Mahkemeden, o kişiye bir kayyım (trustee) atanması için ayrı bir dava açmak üzere yetki ve süre talep edilmesi gerekir. Bu kayyım atama davası, ortaklığın giderilmesi davası için “bekletici mesele”  yapılır, yani ana dava durur ve o davanın sonucu beklenir. Bu durum, davanın süresini uzatabilir.   

İntikali Yapılmamış Taşınmazda Ortaklığın Giderilmesi Davasında Paylaşım Yöntemleri

Mahkeme, tüm tarafları dinledikten ve delilleri topladıktan sonra ortaklığı sona erdirmek için iki temel yöntemden birini seçecektir.

Öncelikli Yöntem Aynen Taksim

Mahkeme, taraflardan en az biri talep ederse, öncelikle malın fiziken bölünüp bölünemeyeceğini (aynen taksim) araştırmak zorundadır. Örneğin, 10.000 metrekarelik bir tarla, 4 mirasçı arasında 2.500 metrekarelik 4 ayrı parsele bölünebiliyorsa ve bu bölünme imar mevzuatına uygunsa, ayrıca taşınmazda ciddi bir değer kaybına  yol açmıyorsa, mahkeme bu yönde karar verebilir. Eğer hedefiniz mülkün satılması değil de kendi payınıza düşen arsayı fiilen almaksa , bu yönde aktif bir talepte bulunulması gerekir.   

Aynen Taksim Mümkün Değilse Satış Yoluyla Ortaklığın Giderilmesi

Uygulamada, özellikle miras kalan bir apartman dairesi, dükkan veya üzerinde tek bir ev bulunan arsa (intikali yapılmamış taşınmaz) söz konusu olduğunda, aynen taksim hukuken ve fiziken imkansızdır. Tek bir dairenin 4 mirasçı arasında fiziken bölünmesi mümkün değildir.

Taşınmazın bölünmesi mümkün değilse veya bölündüğünde ciddi bir ekonomik değer kaybı yaşanacaksa, mahkeme ortaklığın satış yoluyla giderilmesine karar verir. Bu, davaların büyük çoğunluğunda karşılaşılan de facto sonuçtur.   

İntikali Yapılmamış Taşınmazda Satış Yoluyla Ortaklığın Giderilmesi Süreci

Mahkemenin satış kararı vermesiyle birlikte, mülkün paraya çevrilmesi aşaması başlar.

Kıymet Takdiri Bilirkişi Raporu

Dava devam ederken, Sulh Hukuk Mahkemesi taşınmazın bulunduğu yere keşif yapar ve bilirkişiler aracılığıyla mülkün o günkü piyasa değeri hakkında bir kıymet takdiri raporu alır. Taraflar bu rapora itiraz edebilirler.   

Ancak dikkat edilmesi gereken önemli bir nokta: Satış kararının kesinleşmesinden sonra dosya Satış Memurluğu‘na (veya İcra Müdürlüğü’ne) gittiğinde, satış memurluğu yeniden bir kıymet takdiri yaptırır. İhale, bu ikinci ve güncel rapordaki değere göre yapılır. Bu ikinci rapora da itiraz etme hakkınız bulunmaktadır.   

Satış İşlemleri ve Açık Artırma

Satış, tüm mirasçılara ve ilgililere tebliğ edildikten sonra açık artırma usulüyle yapılır. İhale, satış memurluğunun belirlediği kesinleşmiş kıymet takdirinin (değerin) %50’si üzerinden başlar. Bu durum, mülkün değerinin altında satılma riskini beraberinde getirir.   

Mirasçılar (paydaşlar) da dahil olmak üzere, gerekli teminatı yatıran herkes ihaleye katılabilir. Ancak, bu davalardaki en büyük yanılgılardan biri “önalım hakkı” ile ilgilidir. Ortaklığın giderilmesi davası yoluyla yapılan satışlar cebri (zorla) yapılan bir satıştır. Bu nedenle, mirasçıların bu satışta bir öncelik hakkı (önalım veya şufa hakkı) yoktur. İhaleye giren herhangi bir üçüncü kişi, en yüksek bedeli teklif ederse mülkü satın alabilir.   

İntikali Yapılmamış Taşınmazda Ortaklığın Giderilmesi Davasını Zorlaştıran Durumlar

Bazı durumlarda, intikali yapılmamış taşınmazda ortaklığın giderilmesi davası basit bir paylaşımdan daha karmaşık hale gelebilir. Özellikle mirasçılar arasında ek anlaşmazlıklar varsa, dava uzayabilir.

Taşınmaz Üzerindeki Evin veya Ağaçların Durumu Yani Muhdesatın Aidiyeti

En sık karşılaşılan sorunlardan biri “muhdesat” iddiasıdır. Muhdesat, bir arazi üzerinde bulunan ve arazinin bütünleyici parçası sayılan, ekonomik değeri olan yapı (ev, bina, depo) veya ağaçlar (meyve bahçesi) gibi varlıklardır.   

Mirasçılardan biri, “Arsa hepimize miras kaldı ama üzerindeki 4 katlı binayı ben kendi paramla yaptım” şeklinde bir muhdesat iddiası ileri sürerse, dava kilitlenir. Çünkü bu durumda mülkün toplam değeri (arazi + bina) ile sadece arazinin değeri farklıdır. Evi yaptıran mirasçı, satış bedelinden bu ev (bina) için fazladan pay talep etmektedir.   

Muhdesatın Aidiyeti Tespiti Davası Açma Zorunluluğu

Eğer diğer mirasçılar bu “evi ben yaptım” iddiasını kabul etmezlerse, ortaklığın giderilmesi davasına bakan Sulh Hukuk Mahkemesi bu anlaşmazlığı çözemez. Çünkü bu, ayrı bir mülkiyet tespitidir.   

Bu durumda mahkeme, muhdesat iddiasında bulunan mirasçıya, bu iddiasını ispatlaması için Asliye Hukuk Mahkemesi‘nde (görevli mahkeme budur ) ayrı bir “Muhdesatın Aidiyetinin Tespiti Davası” açması için kesin süre (genellikle 2 hafta veya 1 ay) verir.   

Eğer bu dava (muhdesat davası) süresi içinde açılırsa, görülmekte olan ortaklığın giderilmesi davası durur ve Asliye Hukuk Mahkemesi’ndeki davanın sonucunu bekler. Bu duruma bekletici mesele denir. Bu, ana davanın 1-2 yıl  daha uzaması anlamına gelir.   

Haksız İşgal Tazminatı Yani Ecrimisil Talebi

Bir diğer yaygın sorun, mirasçılardan birinin mülkü tek başına kullanmasıdır. Örneğin, miras kalan dairede mirasçılardan biri oturuyor ve diğer mirasçıların kullanımına veya kiraya verilmesine izin vermiyorsa, hakkı engellenen diğer mirasçılar ondan ecrimisil (haksız işgal tazminatı) talep edebilir. Bu talep, ortaklığın giderilmesi davasıyla birlikte veya ayrı bir dava olarak ileri sürülebilir.   

Mirasçılar Arasında Ecrimisil İçin “İntifadan Men” Şartı

Ancak, mirasçılar arasında (elbirliği mülkiyetinde) ecrimisil talep etmenin çok kritik bir ön şartı vardır. Yargıtay’ın katı uygulamasına göre, bu şart “İntifadan Men” (kullanımdan men etme) olarak adlandırılır.   

Bu kural, ecrimisil talep edecek mirasçının, mülkü kullanan mirasçıya öncelikle bir ihtarname (ispat kolaylığı açısından noter kanalıyla) göndererek, “Bu mülkü benim de kullanma hakkım var, kullanmama izin vermiyorsan bana payıma düşen kira bedelini öde” demesi gerektiği anlamına gelir.   

Bu ihtarname çekilmezse, mülkü kullanan mirasçının “iyi niyetli” olduğu varsayılır ve geçmişe dönük ecrimisil talep edilemez. Ecrimisil hakkı, ancak bu ihtarın karşı tarafa tebliğ edildiği tarihten sonraki dönem için işlemeye başlar. Bu, mirasçıların en sık düştüğü hukuki tuzaklardan biridir.   

İntikali Yapılmamış Taşınmazda Ortaklığın Giderilmesi Davası Masrafları ve Avukatlık Ücreti

Bu davayı açmayı düşünen müvekkil adaylarının en çok sorduğu soru, sürecin maliyetidir.

Dava Masraflarını Kim Öder?

İntikali yapılmamış taşınmazda ortaklığın giderilmesi davası, niteliği gereği kazananı veya kaybedeni olmayan bir davadır. Davanın sonunda tüm taraflar (tüm mirasçılar) benzer bir hukuki sonuca, yani paylarını almaya ulaşır.   

Bu nedenle, dava harçları, keşif ücreti, bilirkişi ücretleri, tebligat giderleri gibi tüm yargılama giderleri, davanın sonunda tüm mirasçılara (taraflara) payları oranında yükletilir. Bu kural, intikali yapılmamış taşınmazda ortaklığın giderilmesi davalarının karakteristik bir özelliğidir.   

Ancak, bu masrafların tamamı, dava başlangıcında ve dava devam ederken davayı açan davacı tarafından peşin olarak ödenmek zorundadır. Davacı, davanın yürüyebilmesi için bu masrafları finanse eder. Davacı, başlangıçta ödediği bu parayı, dava sonunda (eğer satış olduysa) satış bedeli paylaştırılmadan önce öncelikli olarak geri alır.   

Avukatlık Ücreti Paylaşımı

Bu davalarda iki farklı tür avukatlık ücreti söz konusudur:

  1. Özel Avukatlık Ücreti (Akdi Vekalet Ücreti): Bu ücret, sizin, davayı açmak ve takip etmek için anlaştığınız avukatınıza ödeyeceğiniz hizmet bedelidir. Bu ücret tamamen size aittir ve diğer mirasçılardan tahsil edilemez.   
  2. İlam Vekalet Ücreti (Yasal Vekalet Ücreti): Bu ücret, davanın sonunda, mahkemenin yasal tarifeye göre belirlediği avukatlık ücretidir. Bu davaların “kazananı/kaybedeni olmaması” kuralının bir yansıması olarak, bu ilam vekalet ücreti de bir yargılama gideri sayılır ve tıpkı harçlar gibi, tüm mirasçılara payları oranında yükletilir. Bu durum, davanın mali yükünün bir kısmının (mahkeme masrafları ve yasal vekalet ücreti) tüm ortaklara adilce dağıtılmasını sağlar.   

Sonuç

İntikali yapılmamış taşınmazda ortaklığın giderilmesi süreci, ilk bakışta göründüğü kadar karmaşık veya içinden çıkılmaz bir hukuki labirent değildir. Tapuda intikal işleminin yapılmamış olması, sizin miras hakkınızı aramanız önünde bir engel teşkil etmez. Doğru hukuki adımlar atıldığında, mahkemeden alınacak bir yetki belgesi ile intikal sorunu kolaylıkla aşılabilir ve ortaklık, satış yoluyla sona erdirilerek tüm mirasçıların paylarını nakit olarak alması sağlanabilir. Bu süreç, özellikle muhdesat (evin kime ait olduğu) veya ecrimisil (haksız işgal tazminatı) gibi ek talepler içerdiğinde, uzmanlık ve teknik hukuki bilgi gerektirmektedir.

Hakkınız olan mirasa kavuşmak, yıllardır kilitlenmiş bir mülkü nakde çevirmek ve bu süreci en az hukuki ve maddi kayıpla yönetmek için profesyonel bir hukuki desteğe ihtiyacınız olacaktır. Bu tür davalardaki tecrübesiyle, Avukat İstanbul olarak, davanızın başından sonuna kadar (zorunlu arabuluculuktan satış sonrası paranın tahsiline kadar) tüm süreci titizlikle yönetmeye hazırız. Miras hukukundan kaynaklanan bu tür karmaşık mülkiyet sorunlarının çözümünde uzman bir Avukat İstanbul ekibiyle çalışmak, telafisi mümkün olmayan hak kaybı yaşamanızı önleyecektir.

İntikali Yapılmamış Taşınmazda Ortaklığın Giderilmesi Hakkında Sık Sorulan Sorular

Mirasçılardan biri tek başına bu davayı açabilir mi? 

Evet. Mirasçılardan (paydaşlardan) sadece birinin bu davayı açma hakkı vardır. Hisse oranının çok düşük (örneğin %1) olması dahi dava açmaya engel değildir. Diğer mirasçıların rızası veya onayı aranmaz.   

İntikal yapılmazsa bu dava hiç açılamaz mı? 

Hayır, açılabilir. İntikal işleminin yapılmış olması bir dava şartı değildir. Mirasçılık belgeniz (veraset ilamı) ile dava açabilirsiniz. Mahkeme, dava içinde tapu intikalinin yapılması için size (davacıya) özel bir yetki belgesi verecektir.   

Dava masraflarını tek başıma mı ödeyeceğim? 

Başlangıçta evet. Davayı açan (davacı) olarak tüm harç ve masrafları (bilirkişi ücreti, keşif giderleri, tebligat ücretleri vb.) dava süresince siz ödersiniz. Ancak dava sonunda, bu masrafların tamamı tüm mirasçılara payları oranında bölüştürülür. Satış bedelinden önce bu masraflar kesilir ve kalan para paylaştırılır. Yani, başlangıçta ödediğiniz parayı dava sonunda geri alırsınız.   

Diğer mirasçılar satışı engellemek isterse ne olur? 

Sadece “Ben mülkün satılmasını istemiyorum” demek, davanın reddedilmesi için yeterli bir savunma değildir. Eğer mal fiziken bölünemiyorsa (aynen taksim mümkün değilse), mahkeme diğer mirasçıların bu yöndeki isteğine bakmaksızın satışa karar verecektir.   

Dava ne kadar sürer? 

Ortaklığın giderilmesi davaları, mahkemenin iş yoğunluğuna, mirasçı sayısına ve tebligat süreçlerinin sorunsuz ilerlemesine bağlı olarak değişir. Genellikle 1,5 ila 2 yıl sürmektedir. Ancak, mirasçılardan birine ulaşılamaması (kayyım atanması gerekmesi)  veya “muhdesatın aidiyeti” gibi ek bir dava açılması gerekirse (bu dava bekletici mesele yapılır) , bu süre 1-2 yıl daha uzayabilir.   

Taşınmazın üzerinde benim yaptırdığım ev varsa hakkımı kaybeder miyim? 

Hayır, hakkınızı kaybetmezsiniz. Ancak bu durumu mahkemede aktif olarak ve doğru zamanda ileri sürmeniz gerekir. Eğer diğer mirasçılar evi sizin yaptığınızı kabul etmezse, ortaklığın giderilmesi davasına bakan Sulh Hukuk Mahkemesi size bu durumu ispatlamanız için Asliye Hukuk Mahkemesi’nde “muhdesatın aidiyetinin tespiti” davası açmanız için kesin süre verecektir. Bu davayı kazanırsanız, satış bedelinden önce ev (bina) bedeli ayrılır ve size ödenir; kalan arsa bedeli tüm mirasçılar arasında payları oranında paylaştırılır.   

Bu Yazıyı Paylaş

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir