Türk hukuk sisteminde boşanma, ancak yetkili bir mahkeme kararıyla sonuçlanabilen resmi bir süreçtir. Türk Medeni Kanunu (TMK), boşanma davaları için çeşitli nedenler sunmaktadır; bunlar genel ve özel boşanma sebepleri olarak iki ana kategoriye ayrılır. Hayata Kast Sebebiyle Boşanma Davası, TMK’da açıkça belirtilen özel ve ağır boşanma sebeplerinden biridir. Kanun koyucunun, evlilik birliği içinde eşlerden birinin diğerinin yaşamına yönelik ciddi bir saldırıda bulunmasını, evliliğin sürdürülmesini imkansız kılan çok vahim bir durum olarak değerlendirmesi, bu özel boşanma sebebinin varlığını haklı kılmaktadır. Bu sebeple açılan davalarda, genel boşanma sebeplerinde olduğu gibi evlilik birliğinin temelinden sarsılıp sarsılmadığının ayrıca incelenmesine gerek duyulmaksızın boşanma kararı verilebilir.
Türk Medeni Kanunu’nun 162. maddesi, hayata kast sebebiyle boşanma davasının yanı sıra, pek fena muamele veya onur kırıcı davranış gibi diğer özel boşanma sebeplerini de kapsamaktadır. Ancak, bu madde içinde yer alan en ağır ve mutlak boşanma sebebi şüphesiz ki hayata kasttır. Hayata kast sebebiyle boşanma davasının mutlak boşanma sebebi olması, mahkeme tarafından hayata kast vakasının tespit edilmesi durumunda, evlilik birliğinin devamının çekilmez hale gelip gelmediğine bakılmaksızın, hakimin boşanmaya karar vermek zorunda olduğu anlamına gelir. Bu yasal düzenleme, kanun koyucunun evlilik içinde yaşama hakkına yönelik bu en ağır saldırıya karşı gösterdiği hassasiyeti ve mağdur eşin korunmasına verdiği önemi açıkça ortaya koymaktadır.
Hayata Kastın Tanımı
Türk hukukunda “hayata kast,” bir eşin diğerini öldürme niyetini açıkça ortaya koyan kasıtlı hal, hareket ve eylemleri olarak tanımlanmaktadır. Bu hukuki tanıma göre, eşin fiili olarak ölmesi veya yaralanması zorunlu değildir; asıl önemli olan, fail eşin diğer eşi öldürme kastıyla hareket etmiş olmasıdır. Hatta, eşi öldürmeye yönelik hazırlık yapılması dahi hayata kast sebebiyle boşanma davası açmak için yeterli görülebilir. Bu hukuki yaklaşım, mağdur eşin yalnızca fiziksel zarar gördüğü durumlarda değil, aynı zamanda hayatına yönelik ciddi bir tehdit ve tehlike altında kaldığı durumlarda da korunmasını amaçlamaktadır.
Hayata kast sebebiyle boşanma davasına dayanak olabilecek çeşitli eylemler mevcuttur. Bunlardan bazıları, eşi doğrudan öldürmeye yönelik girişimlerde bulunmak (örneğin, ateşli silah veya kesici alet kullanmak) , eşi intihara teşvik etmek veya intiharına yardım etmek , hayati tehlike arz eden bir durumda eşe yardım etmeyerek ölümüne neden olmayı amaçlamak (örneğin, yaralanan eşi hastaneye götürmemek) , eşi zehirlemeye teşebbüs etmek veya eşin ölümüne yol açabilecek tehlikeli bir durum yaratmak suretiyle öldürme amacını gütmektir. Bu örnekler, hayata kast kavramının yalnızca doğrudan fiziksel saldırıları değil, aynı zamanda dolaylı yollarla eşin yaşamına son vermeyi hedefleyen davranışları da kapsadığını göstermektedir. Yargıtay kararlarında da bu tür eylemlerin hayata kast sebebiyle boşanma davası için geçerli nedenler olduğu belirtilmiştir. Örneğin, eşi sürekli olarak ölümle tehdit etmek veya intihara sürüklemek de hayata kast olarak kabul edilmektedir.
Hayata kast sebebiyle boşanma davası açılırken, bu kavramın bazı benzer durumlarla karıştırılmaması gerekmektedir. Öncelikle, soyut öldürme tehditleri, hayata kast olarak değerlendirilmez. Ancak bu tür tehditler, evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanma davası açılmasına dayanak teşkil edebilir. İkinci olarak, dikkatsizlik veya özensizlik sonucu eşin hayatını tehlikeye atan eylemler de hayata kast sayılmaz, çünkü burada öldürme kastı bulunmamaktadır. Örneğin, dalgınlıkla ocağın gazını açık unutmak hayata kast sebebiyle boşanma davası için yeterli bir neden değildir. Üçüncü olarak, eşin akrabalarına veya yakınlarına yönelik bir öldürme girişimi, TMK’nın 162. maddesi kapsamında hayata kast olarak kabul edilmez. Ancak bu durum, TMK’nın 166. maddesine dayanılarak boşanma nedeni olabilir. Bu ayrımlar, hayata kastın hukuki olarak çok spesifik bir durumu ifade ettiğini ve yalnızca eşin doğrudan yaşamına yönelik kasıtlı saldırıları kapsadığını göstermektedir. Yargıtay’ın da belirttiği gibi, eşlerin birbirini kasten öldürme amacıyla yapmadıkları davranışlar hayata kast kapsamına girmez.
Hayata Kast Sebebiyle Boşanma Davası Açmanın Yasal Koşulları
Hayata kast sebebiyle boşanma davası açılabilmesi için belirli yasal koşulların sağlanması gerekmektedir. İlk olarak, ortada eşin yaşamına yönelik somut bir öldürme girişiminin veya kastının bulunması gerekmektedir. İkinci olarak, bu eylemin fail eş tarafından kasten, yani bilerek ve isteyerek gerçekleştirilmiş olması şarttır. Tedbirsizlik, dikkatsizlik veya ihmal sonucu meydana gelen eylemler hayata kast sebebiyle boşanma davasına dayanak olamaz. Yargıtay kararlarında da belirtildiği üzere, öldürme niyeti yoksa, hayati tehlike yaratılmış olsa bile hayata kast sebebiyle boşanmaya karar verilemez.
Üçüncü olarak, fail eşin fiili işlediği sırada ayırt etme gücüne sahip olması gerekmektedir. Eğer eş, akıl hastalığı nedeniyle fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneğine sahip değilse, hayata kast sebebiyle boşanma davası açılamaz. Bu durumda, şartları varsa TMK’nın 165. maddesi uyarınca akıl hastalığı nedeniyle boşanma davası açılabilir. Ancak, bir eşin kendi kusuruyla geçici olarak akıl sağlığını kaybetmesi ve bu durumdayken hayata kast fiilinde bulunması halinde, TMK’nın 162. maddesine dayanılarak hayata kast sebebiyle boşanma davası açılabilir. Bu ayrım, hukukun kusur ilkesine verdiği önemi ve failin eylemlerinin bilincinde olmasının gerekliliğini göstermektedir. Yargıtay bir kararında, akıl hastası olan bir kişinin eşini öldürmeye teşebbüs etmesinde kasıt unsuru bulunmadığı için TMK 162’ye dayanılarak boşanma davası açılamayacağı yönünde karar vermiştir.
Dördüncü önemli koşul, mağdur eşin fail eşi affetmemiş olmasıdır. Eğer mağdur eş, hayata kast eyleminden sonra fail eşi affederse, bu sebebe dayanarak hayata kast sebebiyle boşanma davası açma hakkını kaybeder. Af, açık bir şekilde sözlü veya yazılı olarak ifade edilebileceği gibi, örtülü davranışlarla da gerçekleşebilir (örneğin, olayın ardından eşlerin normal evlilik hayatına devam etmesi). Ancak ortak konutu terk etmeyip birlikte yaşamaya devam etmek tek başına af anlamına gelmeyebilir. Ceza şikayetinden vazgeçme ise hayata kast sebebiyle boşanma davası açısından af olarak kabul edilmez. Affın geçerli olabilmesi için, mağdur eşin özgür iradesiyle ve hiçbir baskı altında kalmadan affetmesi gerekmektedir. Yargıtay’ın da belirttiği gibi, af açık veya örtülü olabilir, fakat mutlaka affeden eşin serbest iradesinin ürünü olmalıdır.
Son olarak, hayata kast sebebiyle boşanma davası açmak için belirli bir süre sınırı bulunmaktadır. Davaya hakkı olan eşin, boşanma sebebini öğrenmesinden itibaren altı ay ve her halükarda hayata kast eyleminin üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkı düşer. Bu süreler, hak düşürücü sürelerdir ve hakim tarafından re’sen dikkate alınır. Eğer altı aylık süre, mağdur eşin elinde olmayan nedenlerle (örneğin, hastanede yatıyor olması) kaçırılmışsa, beş yıllık süre henüz dolmamışsa, özel boşanma nedenine dayanarak dava açılabilir. Bu süre sınırları, hem mağdur eşin haklarını korumak hem de hukuki süreçlerin makul bir sürede sonuçlanmasını sağlamak amacıyla konulmuştur. Yargıtay kararlarında da bu hak düşürücü sürelere dikkat çekilmektedir.
Hayata Kast Boşanma Davalarında Delil ve İspat
Hayata kast sebebiyle açılan boşanma davalarında, ispat yükü davacı eş üzerindedir. Davacı, eşinin kendisine hayata kastettiğini mahkemeye inandırıcı delillerle kanıtlamak zorundadır. Bu davalarda genellikle “tam ispat” aranır. Hayata kast olgusunun ispatı için her türlü delil kullanılabilir.
Kabul edilebilecek deliller arasında, olaya ilişkin polis raporları ve ceza soruşturması kayıtları önemli bir yer tutar. Eğer hayata kast eylemi nedeniyle bir ceza davası açılmışsa ve fail eş hakkında mahkumiyet kararı verilmişse, bu karar hayata kast sebebiyle boşanma davası için güçlü bir delil teşkil eder. Mağdur eşin yaralandığına dair doktor raporları ve hastane kayıtları da hayata kastın ispatında önemli bir rol oynar. Olayı gören tanıkların ifadeleri de mahkeme tarafından dikkate alınır. Ancak eşlerin çocuklarının tanıklığı, olası bir taraf tutma durumu nedeniyle mahkeme tarafından daha dikkatli değerlendirilebilir. Hayata kast eyleminin gerçekleştirilmesinde kullanılan silah, bıçak gibi fiziki deliller de mahkemeye sunulabilir.
Teknolojik gelişmelerle birlikte, iletişim kayıtları da delil olarak kullanılabilir hale gelmiştir. Tehdit içeren veya öldürme kastını gösteren kısa mesajlar, e-postalar, ses kayıtları ve sosyal medya paylaşımları, hukuka uygun şekilde elde edilmiş olmaları koşuluyla mahkemeye sunulabilir. Güvenlik kamerası kayıtları da olayın nasıl gerçekleştiğine dair önemli kanıtlar sunabilir. Mağdur eşin tuttuğu kişisel günlükler veya notlar da destekleyici delil olarak değerlendirilebilir. Fail eşin psikolojik durumu ve kastı hakkında uzman görüşleri de mahkeme tarafından dikkate alınabilir. Ancak, yemin delili, hayata kast nedeniyle açılan boşanma davalarında tek başına yeterli kabul edilmez. Hayata kastın ispatı, bazen eylemin kendisi açık olsa bile, öldürme niyetinin kanıtlanması açısından zorluklar içerebilir ve bu nedenle tüm delillerin bir arada değerlendirilmesi önem taşır. Yargıtay kararlarında da bu tür delillerin hayata kast sebebiyle boşanma davalarında kullanılabileceği belirtilmektedir.
Hukuki Süreç ve Prosedür
Hayata kast sebebiyle boşanma davası, mağdur eş tarafından yetkili Aile Mahkemesi’ne bir dava dilekçesi sunularak açılır. Dava dilekçesinde, boşanma sebebi açıkça belirtilmeli ve hayata kast eylemi tüm detaylarıyla anlatılmalıdır. Bu tür ciddi iddiaların yer aldığı davalarda, bir avukattan hukuki destek almak sürecin doğru ve etkili bir şekilde yönetilmesi açısından büyük önem taşır. Avukat, dilekçenin hazırlanması, delillerin toplanması ve mahkemeye sunulması gibi konularda müvekkiline yardımcı olacaktır.
Boşanma davalarında yetkili mahkeme genellikle davacı veya davalı eşlerden birinin yerleşim yeri mahkemesi veya davanın açılmasından önce son altı ay birlikte ikamet edilen yer mahkemesidir. Aile Mahkemeleri, bu tür davalarda özel olarak görevlendirilmiş mahkemelerdir. Aile mahkemelerinin bulunmadığı yerlerde ise Asliye Hukuk Mahkemeleri, Aile Mahkemesi sıfatıyla bu davalara bakarlar. İstanbul’da bulunan Aile Mahkemeleri, İstanbul Adalet Sarayı’nın ana binasında yer almaktadır.
Dava açıldıktan sonra, mahkeme tarafları duruşmaya davet eder. Duruşmalarda, davacı ve davalı eşler ile varsa tanıklar dinlenir. Mahkeme, sunulan delilleri değerlendirerek hayata kast iddiasının kanıtlanıp kanıtlanmadığına karar verir. Hayata kastın ispatlanması halinde, hakim boşanmaya karar vermek zorundadır. Ancak hakim, eşler arasındaki ortak hayatın yeniden kurulabileceği kanaatine varırsa, boşanma yerine ayrılığa da karar verebilir. Ancak hayata kast gibi ağır bir durumda ayrılık kararı verilmesi olasılığı düşüktür. Hayata kast nedeniyle açılan boşanma davalarının süresi, davanın karmaşıklığına ve mahkemenin iş yoğunluğuna bağlı olarak değişebilir, ancak genellikle 1-2 yıl arasında sürebilir. Boşanma davaları, maktu harca tabidir ve dava sonunda haksız çıkan taraf yargılama giderlerini ödemekle yükümlü tutulur.
Mağdur Eşin Hakları
Hayata kast sebebiyle boşanma davası açan mağdur eşin birçok önemli hakkı bulunmaktadır. Öncelikle, eşinin kendisine hayata kastetmesi nedeniyle boşanma davası açma hakkına sahiptir. Bunun yanı sıra, boşanmaya neden olan olaylar yüzünden uğradığı maddi zararların tazminini talep etme hakkı da vardır. Hayata kast gibi ağır bir kusur nedeniyle boşanmada, kusurlu eşten maddi tazminat talep etmek mağdur eşin en doğal haklarından biridir . Bu tazminat, boşanma sonucu ortaya çıkan veya beklenen maddi kayıpları karşılamayı amaçlar .
Mağdur eş, hayata kast eylemi nedeniyle yaşadığı manevi acı, ızdırap ve psikolojik travma için manevi tazminat da talep edebilir . Hayata kast, kişilik haklarına ağır bir saldırı teşkil ettiğinden, mağdur eşin manevi tazminat talep etme olasılığı yüksektir . Manevi tazminatın miktarı, olayın özelliklerine ve mağdurun yaşadığı zararın büyüklüğüne göre hakim tarafından belirlenir . Yargıtay kararlarında da manevi tazminatın bu tür durumlarda hükmedilebileceği belirtilmektedir.
Boşanma nedeniyle yoksulluğa düşecek olan ve kusuru diğer eşe göre daha az olan mağdur eş, fail eşten süresiz yoksulluk nafakası talep edebilir . Hayata kast gibi bir durumda, fail eşin kusuru çok ağır olduğundan, mağdur eşin nafaka talebi genellikle kabul edilir . Dava süresince de mağdur eş, geçici tedbir nafakası talep edebilir .
Mağdur eşin güvenliğini sağlamak amacıyla, mahkemeden fail eş hakkında uzaklaştırma kararı gibi koruyucu tedbirler talep etme hakkı da bulunmaktadır . 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun kapsamında, mağdur eşin can güvenliğinin tehlike altında olduğu durumlarda çeşitli koruyucu tedbirler alınabilir . Bu tedbirler, fail eşin mağdura yaklaşmaması, iletişim kurmaması gibi önlemleri içerebilir .
Ayrıca, mağdur eşin evlilik birliği içinde edinilen malların paylaşımında da hakları bulunmaktadır. Hayata kast gibi durumlarda, mahkeme kusurlu eşin mal rejimindeki payını hakkaniyete uygun olarak azaltabilir veya tamamen kaldırabilir. Çocukların velayeti konusunda da, hayata kast eylemi çocuğun menfaatleri göz önünde bulundurularak değerlendirilir ve genellikle mağdur eşin velayeti alma olasılığı artar .
Çocuk Velayeti ve Mal Paylaşımına Etkisi
Hayata kast eyleminin gerçekleştiği boşanma davalarında, çocukların velayeti kararı verilirken çocuğun üstün menfaati her zaman öncelikli olarak dikkate alınır . Bir ebeveynin diğerine hayata kastetmiş olması, bu ebeveynin çocuğun güvenliği ve refahı için uygun bir velayet sahibi olup olmadığı konusunda ciddi şüpheler uyandırır . Mahkeme, şiddet uygulayan ebeveynin çocuğa yönelik bir tehdit oluşturup oluşturmadığını, şiddet olaylarının çocuğu nasıl etkilediğini ve çocuğun fiziksel ve ruhsal sağlığının hangi ebeveynin yanında daha iyi korunacağını titizlikle değerlendirir . Bu değerlendirme sürecinde, sosyal hizmet uzmanlarından rapor alınması da mümkündür. Dolayısıyla, hayata kast gibi ağır bir kusurun söz konusu olduğu davalarda, çocuğun velayeti genellikle mağdur olan ebeveyne verilir.
Mal paylaşımı konusunda ise, TMK’nın 236. maddesi özel bir düzenleme içermektedir. Bu maddeye göre, hayata kast sebebiyle boşanma halinde hakim, kusurlu eşin edinilmiş mallar üzerindeki artık değerdeki pay oranını hakkaniyete uygun olarak azaltılmasına veya kaldırılmasına karar verebilir . Bu hüküm, hayata kast gibi ağır bir kusur işleyen eşin, evlilik birliği içinde elde edilen mallardan haksız bir şekilde faydalanmasının önüne geçmeyi amaçlar. Mahkeme, somut olayın özelliklerini ve eşlerin kusur durumlarını dikkate alarak adil bir mal paylaşımı kararı verir. Bu durum, mağdur eşin ekonomik olarak daha fazla zarar görmesini engellemeye yönelik önemli bir düzenlemedir. Yargıtay kararlarında da bu yönde hükümler bulunmaktadır.
Af ve Feragat
Hayata kast eylemine maruz kalan eşin, fail eşi affetmesi durumunda, bu özel boşanma sebebine dayanarak dava açma hakkı ortadan kalkar . Af, açık bir şekilde ifade edilebileceği gibi (sözlü veya yazılı beyanla), örtülü davranışlarla da gerçekleşebilir (örneğin, hayata kast girişiminden sonra eşlerin normal evlilik hayatına devam etmesi) . Ancak affın geçerli olabilmesi için, mağdur eşin özgür iradesiyle ve hiçbir baskı altında kalmadan yapmış olması gerekmektedir . Aldatma veya korkutma yoluyla elde edilen bir af geçerli sayılmaz . Ceza davasından şikayetten vazgeçme ise hayata kast sebebiyle boşanma davası açısından af anlamına gelmez .
Eğer mağdur eş, fail eşi affettikten sonra fail eş tekrar hayata kast, pek fena muamele veya onur kırıcı davranışta bulunursa, mağdur eşin dava hakkı yeniden doğabilir . Bu durum, affın geçmişe yönelik sonuç doğurduğunu ancak gelecekteki benzer eylemler için geçerli olmadığını gösterir. Af kavramı, mağdur eşin yaşadığı travmaya rağmen evliliği sürdürme kararı alması halinde hukukun bu karara saygı duyduğunu gösterirken, gelecekteki olası mağduriyetlere karşı da mağdur eşi korumayı amaçlar. Yargıtay kararlarında da affın bu niteliği vurgulanmaktadır.
Sonuç
Hayata kast, Türk hukukunda evlilik birliğinin temelini derinden sarsan, eşin yaşam hakkına yönelik en ağır saldırılardan biri olarak kabul edilir ve TMK’nın 162. maddesi uyarınca mutlak bir boşanma sebebidir . Bu denli ciddi bir durumda, mağdur eşin hukuki hakları geniş kapsamlı bir şekilde korunmaktadır . Mağdur eş, hayata kast sebebiyle boşanma davası açma, maddi ve manevi tazminat talep etme, yoksulluk nafakası isteme ve fail eş hakkında koruyucu tedbirler talep etme gibi önemli haklara sahiptir . Ayrıca, çocukların velayeti ve mal paylaşımı konularında da mağdurun hakları özel olarak gözetilmektedir .
Hayata kast nedeniyle boşanma davaları, hem hukuki hem de duygusal açıdan oldukça karmaşık süreçlerdir . Bu nedenle, bu tür bir durumla karşı karşıya kalan kişilerin, haklarını en iyi şekilde koruyabilmeleri ve doğru hukuki adımları atabilmeleri için deneyimli bir İstanbul boşanma avukatından profesyonel destek almaları hayati önem taşımaktadır . Türk hukuk sistemi, hayata kast gibi vahim olaylarda mağdurların yanında yer almayı ve onlara adaletli bir çözüm sunmayı amaçlamaktadır. Bu süreçte, bir İstanbul boşanma avukatı rehberliği, mağdurun haklarının eksiksiz bir şekilde korunmasına yardımcı olacaktır.
Sık Sorulan Sorular
Hayata kast sebebiyle boşanma davası ne kadar sürer?
Hayata kast sebebiyle açılan boşanma davalarının süresi, davanın karmaşıklığına, delillerin toplanma sürecine ve mahkemenin iş yoğunluğuna bağlı olarak değişmekle birlikte, genellikle 1 ila 2 yıl arasında sonuçlanabilir. Ancak bu süre, somut olayın özelliklerine göre farklılık gösterebilir.
Hayata kast ispatlanamazsa ne olur?
Eğer hayata kast iddiası mahkeme tarafından yeterince ispatlanamazsa, hakim bu özel boşanma sebebine dayanarak boşanma kararı veremez. Ancak, mevcut deliller evlilik birliğinin temelinden sarsıldığına işaret ediyorsa, hakim genel boşanma sebepleri (TMK m. 166) çerçevesinde boşanmaya karar verebilir.
Hayata kast eden eş nafaka talep edebilir mi?
Hayata kast sebebiyle boşanma davasında, eşinin hayatına kast eden taraf kusurlu sayılır ve genellikle yoksulluk nafakası talep etme hakkı bulunmaz . Ancak, somut olayın özelliklerine göre hakim farklı bir karar verebilir.
Hayata kast sebebiyle boşanmada mal paylaşımı nasıl olur?
Hayata kast sebebiyle boşanma durumunda, TMK’nın 236. maddesi uyarınca hakim, kusurlu eşin edinilmiş mallar üzerindeki artık değerdeki pay oranını hakkaniyete uygun olarak azaltabilir veya tamamen kaldırabilir . Bu, mağdur eşin ekonomik olarak korunmasını amaçlayan bir düzenlemedir.
Hayata kast eden eş velayet alabilir mi?
Çocukların velayeti konusunda, mahkeme her zaman çocuğun üstün menfaatini gözetir. Bir ebeveynin diğerine hayata kastetmiş olması, bu ebeveynin velayet için uygun olup olmadığı konusunda ciddi endişeler yaratır. Bu nedenle, hayata kast gibi ağır bir kusurun söz konusu olduğu davalarda, çocuğun velayeti genellikle mağdur olan ebeveyne verilir .
Hayata kast sebebiyle boşanma davasında hangi mahkeme yetkilidir?
Hayata kast sebebiyle açılan boşanma davalarında yetkili mahkeme, eşlerden birinin yerleşim yeri mahkemesi veya davanın açılmasından önce son altı ay birlikte ikamet edilen yer mahkemesindeki Aile Mahkemesi’dir . Aile mahkemesinin bulunmadığı yerlerde ise Asliye Hukuk Mahkemeleri, Aile Mahkemesi sıfatıyla bu davalara bakarlar.
Hayata kast eden eşin akıl sağlığı yerinde değilse ne olur?
Eğer hayata kast eylemini gerçekleştiren eşin akıl sağlığı yerinde değilse, bu durum TMK’nın 162. maddesi kapsamında değerlendirilmez. Bu durumda, şartları varsa TMK’nın 165. maddesi uyarınca akıl hastalığı nedeniyle boşanma davası açılabilir. Ancak, eşin kendi kusuruyla geçici olarak akıl sağlığını kaybetmesi durumunda TMK 162 uygulanabilir.
Hayata kast sebebiyle boşanma davasında avukat tutmak zorunlu mudur?
Türk hukukunda boşanma davalarında avukat tutmak zorunlu değildir. Ancak, hayata kast gibi ciddi iddiaların yer aldığı çekişmeli boşanma davaları hukuki bilgi ve deneyim gerektirdiğinden, hak kaybı yaşamamak için bir avukattan hukuki destek almak önemlidir. Maddi durumu yetersiz olan kişiler, barodan adli yardım talebinde bulunarak ücretsiz avukat talep edebilirler.
Hayata kast eylemi suç mudur?
Evet, hayata kast eylemi sadece bir boşanma sebebi olmakla kalmaz, aynı zamanda Türk Ceza Kanunu’na göre suç teşkil eder. Bu nedenle, hayatına kastedilen eş, boşanma davası açmanın yanı sıra fail eş hakkında savcılığa suç duyurusunda da bulunabilir.
Hayata kast sebebiyle boşanma davasında tanık dinlenir mi?
Evet, hayata kast sebebiyle açılan boşanma davalarında tanık dinlenmesi mümkündür ve sıklıkla başvurulan bir yöntemdir. Olayı gören veya tarafların ilişkileri hakkında bilgi sahibi olan kişiler mahkemede tanık olarak dinlenebilirler. Tanık ifadeleri, iddiaların ispatlanması açısından önemli bir rol oynayabilir.