Haladan Kalan Miras Nasıl Paylaşılır Sorusunun Yeğenler Açısından Önemi
Miras hukuku, bir kişinin vefatı üzerine geride bıraktığı malvarlığının (tereke) kimlere ve nasıl intikal edeceğini düzenleyen, teknik ve son derece karmaşık bir hukuk dalıdır. Özellikle haladan kalan miras nasıl paylaşılır sorusu gibi, mirasbırakanın altsoyunun (çocuklarının) bulunmadığı senaryolar, birçok hukuki soruyu ve potansiyel anlaşmazlığı beraberinde getirir. Vefat eden halanızın bir yeğeni olarak, aklınızdaki en temel ve hayati soru şudur: “Yeğen olarak halamdan miras alabilir miyim?”
Bu sorunun hukuki cevabı, “Evet, ancak yalnızca belirli şartlar altında” şeklindedir. Bir yeğenin halasından miras alabilmesi, Türk Medeni Kanunu’nun belirlediği katı bir mirasçılık hiyerarşisine, yani zümre sistemine tabidir. Bu süreçte, halanızın hayatta olan bir eşinin (eniştenizin) varlığı, bırakılmış bir vasiyetname olup olmadığı , terekenin borca batık olup olmadığı ve sizin saklı payınızın bulunup bulunmadığı gibi faktörler, alacağınız payı ve hatta mirasçı olup olamayacağınızı kökten değiştirebilir.
Bu makale, avukat arayışında olan potansiyel müvekkilleri bilgilendirmek amacıyla, bir yeğenin halasından kalan mirası nasıl alacağını, bu süreçteki hukuki engellerin neler olduğunu, haklarınızı korumak için hangi adımları atmanız gerektiğini ve dava yollarını “hukuki ve detaylı” bir bakış açısıyla açıklamak için hazırlanmıştır. Bu karmaşık süreçte atılacak yanlış bir adım veya gözden kaçırılacak yasal bir süre, telafisi imkansız hak kayıplarına yol açabilir.
Haladan Kalan Miras Nasıl Paylaşılır
Türk Medeni Kanunu (TMK), bir kişinin vefatı halinde mirasının kimlere kalacağını belirlemek için “yasal mirasçılık” kurumunu düzenlemiştir. Kanun, mirasbırakanın iradesini (vasiyetname gibi) bir kenara koyarsak, mirası öncelikle kan hısımlarına intikal ettirir. Ancak bu kan hısımları arasında bir öncelik sırası belirlemek zorunludur. İşte bu hiyerarşiye, hukuk dilinde “Zümre (Parentel) Sistemi” denir. Bu sistem, haladan kalan miras nasıl paylaşılır sorusunun cevabında mirasın kimlere, hangi sırayla geçeceğini belirleyen temel yol haritasıdır.
Zümre sisteminin en temel ve değiştirilemez ilkesi, zümreler arası öncelik kuralıdır. Bu kurala göre, bir önceki zümrede hayatta olan tek bir mirasçı dahi bulunması, bir sonraki zümrenin tamamının mirasçılığını engeller. Mirasın paylaşımı, bu zümreler arasında sırayla ilerler.
Birinci Zümre Mirasçılar: Halanın Altsoyu (Çocukları ve Torunları)
Birinci zümre, mirasbırakanın (vefat eden halanızın) altsoyudur. Altsoy, halanızın çocuklarını, eğer çocukları kendisinden önce vefat etmişse onların çocuklarını (halanızın torunlarını) ve bu şekilde sınırsız olarak aşağı doğru devam eden kan hattını kapsar.
Bu, bir yeğen için ilk ve en mutlak engeldir. Eğer vefat eden halanızın hayatta olan bir çocuğu veya (kendisinden önce ölmüş çocuğundan olan) bir torunu varsa, mirasın tamamı birinci zümreye kalır. Bu durumda miras bir sonraki zümreye geçemez ve yeğenlerin (ikinci zümrede yer alan) mirastan hiçbir pay alması hukuken mümkün değildir.
İkinci Zümre Mirasçılar: Halanın Anne-Babası ve Onların Altsoyu (Kardeşleri ve Yeğenleri)
Mirasın ikinci zümreye geçebilmesi için, birinci zümrede hiçbir yasal mirasçının (çocuk, torun vb.) bulunmaması şarttır. Eğer halanızın altsoyu yoksa, miras hakkı ikinci zümreye geçer.
İkinci zümrenin “zümre başları” (veya “kök başları”), mirasbırakanın, yani halanızın anne ve babasıdır. Eğer halanızın anne ve babası hayatta ise, miras onlara eşit olarak (1/2 anne, 1/2 baba) paylaştırılır.
İşte yeğenin hukuki konumu bu zümrede ortaya çıkar. Yeğenler, ikinci zümre başları olan anne ve babanın “altsoyu” olarak bu zümrede yer alırlar. Yani yeğenler, halalarının kardeşlerinin çocukları olarak, ikinci zümre mirasçısı kategorisindedir. Ancak bu, halanın anne-babası hayattayken miras alabilecekleri anlamına gelmez. Zümre içinde de bir öncelik sırası vardır; zümre başları (anne-baba) hayattayken, onların altsoyu (kardeşler, yeğenler) mirasçı olamaz.
Üçüncü Zümre Mirasçılar ve Devletin Mirasçılığı
Eğer mirasbırakanın (halanızın) ne birinci zümrede (altsoy) ne de ikinci zümrede (anne, baba, kardeş, yeğen) hiçbir mirasçısı kalmamışsa, miras üçüncü zümreye geçer.
Üçüncü zümre, halanızın büyükanne ve büyükbabaları ile onların altsoylarından (yani halanızın amca, dayı, teyzesi ve kuzenleri) oluşur. Bu zümrede de hayatta olan kimse bulunamazsa, Türk Medeni Kanunu uyarınca son yasal mirasçı olarak mirasın tamamı Devlete (Hazine’ye) kalır.
Yeğen İçin Haladan Kalan Miras Nasıl Paylaşılır?
Yukarıdaki zümre sistemi analizi, bir yeğenin mirasçı olmasının otomatik olmadığını, aksine birçok hukuki engeli aşmasına bağlı olduğunu göstermektedir. Yeğenin mirasçılığı, ancak belirli koşulların birlikte gerçekleşmesi halinde söz konusu olur. Bu koşulların temelinde “halefiyet” ilkesi yatar.
“Kök İçinde Halefiyet” İlkesi: Yeğenin Mirasçı Olmasının Anahtarı
Yeğenlerin mirasçılığını sağlayan hukuki mekanizmaya “halefiyet” (yerine geçme) ilkesi denir. Halefiyet, mirasbırakandan (haladan) önce vefat etmiş veya mirası reddetmiş bir yasal mirasçının (örneğin, halanızın kardeşi, yani sizin ebeveyniniz) yerine, onun kendi altsoyunun (yani siz yeğenlerin) geçerek onun miras payını almasıdır.
Bu noktada çok önemli bir hukuki ayrım vardır: Yeğenler, halalarının mirasına doğrudan (asli) mirasçı olarak katılmazlar. Onlar, haladan önce vefat etmiş olan kendi ebeveynlerinin (yani halanın kardeşinin) mirasçılık sırasına halef olurlar. Bu durum, yeğenin alacağı miras payını doğrudan etkiler.
Bu teknik ayrım, uygulamada büyük farklar yaratır. Örneğin, halanızın vefatından önce sizin ebeveyniniz (halanızın kardeşi) vefat ettiyse, ebeveyninizin halanızdan alacağı pay, halefiyet yoluyla doğrudan size ve diğer kardeşlerinize (ebeveyninizin altsoyuna) geçer. Bu pay, sizin vefat eden ebeveyninizin terekesine (mirasbıraktığı malvarlığına) dahil olmaz. Bunun pratik sonucu, ebeveyninizin eşinin (sizin annenizin/babanızın) bu mirastan pay alamamasıdır. Ancak, eğer ebeveyniniz halanızın vefatından sonra ama miras paylaşılmadan vefat etseydi, haladan gelen pay ebeveyninizin terekesine girecek ve bu pay üzerinde ebeveyninizin eşi de hak sahibi olacaktı. Bu nüans, mirasçılık belgelerinin (veraset ilamı) hatalı düzenlenmesine ve ciddi hak kayıplarına yol açabilir; bu durumda Mirasçılık Belgesinin İptali Davası açılması gerekir.
Yeğenin Miras Alabilmesi İçin Hangi Mirasçıların Hayatta Olmaması Gerekir?
Halefiyet ilkesinin sizin lehinize işleyebilmesi için, zümre sistemindeki engellerin ortadan kalkmış olması gerekir. Bir yeğenin halasından miras alabilmesi için MUTLAKA şu iki koşulun birlikte gerçekleşmesi şarttır:
- Birinci Zümre Engeli Kalkmalı: Halanızın hayatta olan hiçbir altsoyu (çocuğu veya torunu) bulunmamalıdır. Eğer halanızın bir çocuğu bile hayattaysa, yeğenler mirastan pay alamaz.
- İkinci Zümre Başı Engeli Kalkmalı: Halanızın çocuğu veya torunu olmasa dahi, mirası ikinci zümrede öncelikle halanızın anne ve babası alır. Dolayısıyla, yeğenlerin mirasçı olabilmesi için halanızın anne ve babasının da halanızdan önce vefat etmiş olmaları gerekir.
Ancak bu iki şart sağlandığında miras, ikinci zümrenin diğer üyelerine, yani halanızın kardeşlerine (sizin ebeveyniniz, amcanız, teyzeniz) geçer ve aralarında eşit olarak paylaştırılır. Eğer bu kardeşlerden biri (örneğin sizin ebeveyniniz) de halanızdan önce vefat etmişse, işte o zaman halefiyet mekanizması çalışır ve o kardeşin payı, onun altsoyu olan size (yeğenlere) intikal eder.
Haladan Kalan Miras Nasıl Paylaşılır: Eş (Enişte) Hayattaysa
Yeğenlerin mirasçılığını etkileyen en önemli ve sık karşılaşılan faktörlerden biri, halanın sağ kalan eşinin (eniştenizin) varlığıdır. Sağ kalan eş, kan hısmı olmamasına rağmen Medeni Kanun tarafından yasal mirasçı olarak kabul edilmiştir. Eşin özel durumu, tüm zümrelerle birlikte mirasa ortak olabilmesidir.
Sağ Kalan Eşin İkinci Zümre (Yeğenler) ile Mirasçı Olması
Yeğenin mirasçı olabildiği senaryoyu (yani halanın altsoyunun, anne ve babasının bulunmadığı durumu) ele alalım. Bu senaryoda, halanın mirası ikinci zümre (kardeşler ve yeğenler) ile sağ kalan eş (enişte) arasında paylaşılır.
Miras Paylarının Değişimi: Eşin Payı 1/2, Kalan 1/2 İkinci Zümreye
Türk Medeni Kanunu’nun 499. maddesi bu paylaşım oranını net bir şekilde belirlemiştir. Eğer sağ kalan eş, mirasbırakanın ikinci zümresiyle (anne-baba veya onların altsoyu olan kardeşler/yeğenler) birlikte mirasçı olursa, terekenin yarısını (1/2) alır.
Mirasın geriye kalan diğer yarısı (1/2) ise ikinci zümre mirasçıları arasında , yani halanızın (varsa) hayattaki kardeşleri ve (halefiyet yoluyla) vefat etmiş kardeşlerinin çocukları (siz yeğenler) arasında paylaştırılır.
Bu durum, yeğenlerin payını ciddi oranda azaltır. Ancak hukuki tehlike bununla sınırlı değildir. Sağ kalan eşin varlığı, miras paylaşımından önce çözülmesi gereken çok daha karmaşık bir hukuki süreci, mal rejimi tasfiyesini gündeme getirir. Miras hukuku ve aile hukuku burada kesişir. Halanızın vefatıyla evliliği sona erer ve evlilik birliği içinde edinilmiş mallar varsa, sağ kalan eşin “katılma alacağı” doğar. Bu alacak, mirastan (terekeden) önce ödenmesi gereken bir tereke borcudur. Yeğenlerin miras payı, ancak bu borç ödendikten sonra geriye kalan net tereke üzerinden hesaplanır. Bu hesaplamanın yanlış yapılması, yeğenlerin (potansiyel müvekkillerin) büyük bir mali kayba uğramasına neden olabilir. Bu nedenle, haladan kalan miras nasıl paylaşılır sorusunun gündeme geldiği ve eşin mirasçı olduğu durumlarda aile hukuku ve mal rejimleri konusunda da uzman bir avukattan destek alınması şarttır.
Haladan Kalan Miras Nasıl Paylaşılır?
Mirasbırakanın (halanızın), mirası üzerinde belirli bir “tasarruf özgürlüğü” vardır. Ancak bu özgürlük, “saklı paylı mirasçılar” lehine kanunla kısıtlanmıştır. Saklı pay, mirasbırakanın vasiyetname veya bağış yoluyla dahi dokunamayacağı, yasal mirasçının korunan payıdır.
Saklı Paylı Mirasçılar Kimlerdir ve Yeğenin Durumu Nedir?
Saklı paylı mirasçılar, kanunda sınırlı olarak (tahdidi) sayılmıştır. Bu kişiler:
- Mirasbırakanın Altsoyu (çocukları, torunları)
- Mirasbırakanın Anne ve Babası
- Mirasbırakanın Sağ Kalan Eşi
Dikkat edilmesi gereken en önemli nokta, 2007 yılında Medeni Kanun’da yapılan değişiklikle kardeşlerin saklı pay hakkının kaldırılmış olmasıdır.
Yeğenin Saklı Payı Olmamasının Hukuki Sonucu
Hukuki sonuçları çok ağır olan bu durumun yeğenler açısından anlamı şudur: Yasal mirasçı olan kardeşlerin saklı pay hakkı bulunmadığı için , halefiyet yoluyla onların yerine geçen yeğenlerin de saklı pay hakkı yoktur.
Bu, bir yeğen için haladan kalan miras nasıl paylaşılır sorusunu sorarken en büyük hukuki dezavantajdır. Halanız, bir vasiyetname veya miras sözleşmesi düzenleyerek mirasının tamamını (%100’ünü) bir vakfa, bir arkadaşına, bir bakıcısına veya (kayırmak istediği) başka bir akrabasına bırakabilir.
Yeğenler, saklı payları olmadığı için bu tasarrufa karşı Tenkis Davası açamazlar. Tenkis davası, sadece saklı payı ihlal edilen mirasçıların açabileceği bir davadır. Eğer bir yeğen, “Halam bana haksızlık etmiş, payımı istiyorum” diyerek tenkis davası açarsa, dava doğrudan reddedilecektir.
Bu durumda yeğenin tek şansı, vasiyetnamenin içeriğine (paylaşıma) değil, geçerliliğine saldırmaktır. Yani, “vasiyetnamenin iptali” davası açarak o vasiyetnamenin hukuken yok hükmünde olduğunu ispatlamaya çalışmaktır. Bu iki dava (Tenkis ve İptal) arasındaki ayrım, bir miras davasının kazanılması veya kaybedilmesi arasındaki çizgiyi belirler ve mutlaka bir uzman miras avukatı tarafından stratejisinin çizilmesi gerekir.
Haladan Kalan Miras Nasıl Paylaşılır
Halanızın vefatı üzerine, zümre sistemine göre mirasçı olduğunuzu (yani halanızın altsoyu, anne-babası olmadığını ve sizin ebeveyninizin de halanızdan önce vefat ettiğini) düşünüyorsanız, derhal başlatmanız gereken hukuki bir süreç vardır.
Mirasçılık Belgesi (Veraset İlamı) Alınması
İlk ve en zorunlu adım, kimlerin hangi oranda mirasçı olduğunu gösteren resmi belge olan mirasçılık belgesini (veraset ilamı) almaktır. Bu belge olmadan, halanızın bankadaki parası , tapudaki evi veya arabası üzerinde hiçbir hukuki işlem yapamazsınız.
Bu belge hem Noterliklerden hem de Sulh Hukuk Mahkemelerinden talep edilebilir. Ancak noterler, yalnızca “çekişmesiz” ve nüfus kayıtlarının net olduğu durumlarda bu belgeyi verebilir. Eğer halanız bir vasiyetname bırakmışsa , mirasçılar arasında yabancı ülke vatandaşı varsa, nüfus kayıtları çelişkiliyse veya mirasçılardan biri gaip ise , noter size bir “Red Belgesi” vererek sizi yetkili Sulh Hukuk Mahkemesi’ne yönlendirecektir.
Halanın Borçlarının Tespiti ve “Reddi Miras” Hakkı
Miras hukuku, “külli halefiyet” ilkesine dayanır. Bu, mirasçıların, mirasbırakanın sadece malvarlığını (aktiflerini) değil, tüm borçlarını (pasiflerini) da bir bütün olarak devraldığı anlamına gelir. Mirası kabul eden yeğen, halasının borçlarından kendi kişisel malvarlığıyla sorumlu hale gelir.
Mirasın Gerçek Reddi: 3 Aylık Hak Düşürücü Süre
Eğer halanızın borçlarının, malvarlığından fazla olduğunu (terekenin borca batık olduğunu) düşünüyorsanız, “Mirasın Gerçek Reddi” hakkınızı kullanmalısınız. Bu, bir mirasçının mirası kayıtsız şartsız reddetmesidir.
Bu beyan, çok katı bir yasal süreye tabidir: Mirasçının, halasının vefatını öğrendiği tarihten itibaren 3 AY İÇİNDE mirasbırakanın son yerleşim yeri Sulh Hukuk Mahkemesi’ne başvurarak yapılmalıdır. Bu 3 aylık süre hak düşürücü süredir; yani süre bir kez kaçırılırsa, bu hak geri dönülmez bir şekilde kaybedilir. Süreyi kaçıran mirasçı, mirası borçlarıyla birlikte kabul etmiş sayılır.
Mirasın Hükmen Reddi (Terekenin Borca Batıklığı)
3 aylık süreyi kaçıran mirasçılar için tek bir istisnai kurtuluş yolu vardır: “Mirasın Hükmen Reddi”. Eğer mirasbırakanın (halanızın) vefat ettiği anda borçlarını ödemekten aciz (borca batık) olduğu durumu açıkça belliyse (çevresi tarafından biliniyorsa) veya resmen tespit edilmişse (icra takipleri, aciz vesikaları vb.) , mirasın kanunen reddedilmiş sayıldığı kabul edilir. Bu durumun tespiti 3 aylık süreye tabi değildir , tereke alacaklıları size dava açtığında bir itiraz olarak öne sürülebilir veya bir “tespit davası” ile mahkemeden belgelenmesi istenebilir.
Veraset ve İntikal Vergisi Beyannamesi Verilmesi
Mirasçılık sıfatını kazanan yeğenin, devlete karşı mali bir yükümlülüğü vardır: Veraset ve İntikal Vergisi. Mirasçılar, mirasçılık belgesini aldıktan sonra, tereke mallarını beyan etmek zorundadır.
2025 yılı itibarıyla , eğer vefat Türkiye’de gerçekleşmişse, ölüm tarihini takip eden 4 ay içinde ilgili vergi dairesine Veraset ve İntikal Vergisi Beyannamesi verilmelidir.
2025 Yılı İstisna Tutarları
Veraset vergisinde, mirasçının yakınlık derecesine göre değişen “istisna” (muafiyet) tutarları uygulanır. Hukuki olarak yeğenler bu konuda dezavantajlıdır. 5 Kasım 2025 tarihli güncellemelere göre , 2025 yılı için altsoy (çocuk) ve eş için istisna tutarı (vergiden muaf kısım) 170.086 TL olarak uygulanırken, eş dışındaki diğer mirasçılar için (yeğenlerin de dahil olduğu) bu istisna tutarı çok daha düşüktür. İvazsız intikaller (karşılıksız edinimler) için 2025 yılı istisna tutarı 53.339 TL civarındadır.
Bu durum, haladan kalan miras nasıl paylaşılır sorusunun mali boyutunda, yeğenin, aynı mirası alan bir çocuğa göre çok daha fazla vergi ödeyeceği anlamına gelir. Vergi oranları, istisna tutarını aşan matrah üzerinden %1 ila %10 arasında artan bir tarifeye tabidir. Bu mali yükümlülüklerin doğru hesaplanması ve beyanname sürelerinin kaçırılmaması (3 aylık reddi miras süresi ile 4 aylık vergi beyannamesi süresi birbiriyle karıştırılmamalıdır) için profesyonel destek almak önemlidir.
Haladan Kalan Miras Nasıl Paylaşılır
Mirasçılık belgesini alıp vergisel yükümlülükleri yerine getirdikten sonra, mirasçılar (örneğin siz yeğenler ve hayatta ise enişteniz) miras kalan mallar üzerinde “elbirliği mülkiyeti” sahibi olurlar. Bu mülkiyet türü, mirasçıların oybirliği olmadan mal üzerinde hiçbir tasarruf (satış, kiralama vb.) yapamaması anlamına gelir. Haladan kalan miras nasıl paylaşılır sürecinde bu durum, pratikte en sık anlaşmazlığın çıktığı yerdir.
Miras Taksim Sözleşmesi
Elbirliği mülkiyetini sona erdirmenin en hızlı, en az masraflı ve en barışçıl yolu, tüm mirasçıların bir araya gelerek hangi malın kime kalacağını kararlaştırdıkları bir “Miras Taksim Sözleşmesi” (Miras Paylaşım Sözleşmesi) yapmalarıdır.
Bu sözleşmenin hukuken geçerli olabilmesi için iki temel şart vardır: Tüm mirasçıların katılımı ve sözleşmenin yazılı olması. Adi yazılı (noter onayı olmayan) bir sözleşme dahi mirasçılar arasında geçerli ve bağlayıcıdır. Ancak, miras kalan bir taşınmazın (ev, arsa) tapuda devri için ya bu sözleşmenin noterde resmi şekilde yapılması ya da tüm mirasçıların bizzat tapu müdürlüğüne giderek imza vermesi gerekir.
Anlaşmazlık Halinde Dava Yolu
Eğer mirasçılardan biri bile bu anlaşmaya imza atmazsa veya ulaşılamıyorsa, rızai paylaşım yolu kapanır. Bu durumda mirasın paylaşılması için tek bir yol kalır: Dava açmak.
Zorunlu Arabuluculuk Şartı
Güncel mevzuat (2024-2025) uyarınca, miras paylaşımına ilişkin davalarda (ortaklığın giderilmesi) yeni bir zorunluluk getirilmiştir. Dava açmadan önce zorunlu arabuluculuk yoluna başvurulması bir dava şartıdır. Arabulucuya başvurmadan açılan davalar, mahkeme tarafından usulden reddedilecektir.
Ortaklığın Giderilmesi (İzale-i Şuyu) Davası
Arabuluculuk sürecinde de anlaşma sağlanamazsa, mirasçılardan herhangi biri , diğer tüm mirasçılara karşı “Ortaklığın Giderilmesi (İzale-i Şuyu) Davası” açabilir. Bu dava, mirasbırakanın (halanızın) son yerleşim yeri Sulh Hukuk Mahkemesi’nde açılır.
Mahkeme bu davada öncelikle miras mallarının “aynen taksim” edilip edilemeyeceğini (örneğin, büyük bir tarlanın mirasçı sayısınca parsellere bölünmesi) araştırır. Eğer mallar (bir apartman dairesi, bir araba gibi) fiziken bölünmeye elverişli değilse veya bölünme halinde ciddi değer kaybı yaşanacaksa, mahkeme “satış suretiyle ortaklığın giderilmesine” karar verir. Bu satış, icra dairesi veya satış memurluğu kanalıyla açık artırma yoluyla yapılır ve elde edilen para, mahkeme masrafları düşüldükten sonra mirasçıların payları oranında kendilerine ödenir. Bu dava yolu, genellikle malların piyasa değerinin altında satılmasına yol açtığından, mirasçılar için son çare olmalıdır.
Haladan Kalan Miras Nasıl Paylaşılır
Miras sürecinde, diğer mirasçılar tarafından dışlandığınızı , aldatıldığınızı veya halanızın iradesinin sakatlandığını düşündüğünüz durumlar olabilir. Hukuk, bu haksızlıklara karşı belirli dava hakları tanımıştır.
Mirasçı Olduğunuz Halde Yok Sayıldıysanız
Diğer mirasçılar (örneğin enişteniz veya diğer yeğenler), sizin varlığınızı gizleyerek veya nüfus kayıtlarındaki bir hatadan faydalanarak sizin payınızı göstermeyen hatalı bir mirasçılık belgesi almış ve bu belgeyle malları kendi üzerlerine geçirmiş olabilirler.
Mirasçılık Belgesinin İptali Davası
Bu durumda, hatalı veraset ilamına karşı, payınızın veya mirasçılığınızın tanınması için “Mirasçılık Belgesinin İptali Davası” açma hakkınız vardır. Bu dava, hatalı belgede mirasçı olarak görünen tüm kişilere karşı açılır. Bu davanın en önemli özelliği, herhangi bir zamanaşımı veya hak düşürücü süreye tabi olmamasıdır. Mirasçılık belgesinin geçersizliği her zaman ileri sürülebilir.
Halanızın Vasiyetnamesinin Geçersiz Olduğunu Düşünüyorsanız
Daha önce vurguladığımız gibi, yeğenin saklı payı olmadığı için vasiyetnamenin içeriğine (paylaşıma) karşı “Tenkis Davası” açamazsınız. Tek çareniz, vasiyetnamenin kendisinin hukuken geçersiz olduğunu iddia etmektir.
Vasiyetnamenin İptali Davası
Bu dava, halanızın son yerleşim yeri Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açılır ve sadece kanunda sayılan şu sınırlı sebeplere dayanabilir:
- Ehliyetsizlik : Halanızın, vasiyetnameyi imzaladığı tarihte ayırt etme gücüne (fiil ehliyetine) sahip olmaması. Örneğin, ileri derecede Alzheimer, demans veya vasiyetname yapma ehliyetini kaldıran ağır bir akıl hastalığı bulunması. Bu durumun Adli Tıp Kurumu (ATK) raporuyla ispatlanması gerekir.
- İrade Sakatlıkları : Vasiyetnamenin yanılma (hata), aldatma (hile) veya korkutma (tehdit, zorlama) sonucu imzalatılmış olması.
- Hukuka veya Ahlaka Aykırılık : Vasiyetnamenin içeriğinin veya konulan şartların kamu düzenine aykırı olması.
- Şekil Noksanlığı : Vasiyetnamenin, kanunun emrettiği katı şekil şartlarına uymaması. Örneğin, el yazılı vasiyetnamede tarihin veya imzanın eksik olması ya da resmi vasiyette iki tanık kuralına uyulmaması.
Bu davada ispat yükü davayı açan yeğendedir ve dava, iptal sebebinin öğrenilmesinden itibaren 1 yıl ve her halde vasiyetnamenin açılmasından itibaren iyi niyetli davalılara karşı 10 yıllık hak düşürücü sürelere tabidir.
Haladan Kalan Miras Nasıl Paylaşılır? Sonuç
Bu detaylı hukuki analiz göstermektedir ki, “haladan kalan miras nasıl paylaşılır” sorusunun cevabı basit bir mal paylaşımı süreci değildir. Bu süreç;
- Türk Medeni Kanunu’nun Zümre Sistemi ve Halefiyet gibi teknik ilkelerinin doğru yorumlanmasını,
- Sağ kalan eşin varlığında miras payının ve daha da önemlisi mal rejimi tasfiyesinin doğru hesaplanmasını,
- Yeğenlerin saklı payı olmadığını bilerek, haksız bir vasiyetnameye karşı yanlışlıkla “Tenkis Davası” değil, doğru hukuki zeminlerde “İptal Davası” açılmasını,
- 3 aylık Reddi Miras ve 4 aylık Vergi Beyannamesi gibi kritik yasal sürelerin kaçırılmamasını,
- Anlaşmazlık durumunda Zorunlu Arabuluculuk ve İzale-i Şuyu (Ortaklığın Giderilmesi) davasının mali risklerinin yönetilmesini gerektiren, son derece karmaşık bir hukuki prosedürdür.
Bu teknik süreçte atılacak tek bir yanlış adım, örneğin süresinde reddi miras yapmayarak halanızın tüm borçlarını üstlenmek veya saklı payı olmadığı halde tenkis davası açarak yıllar sürecek bir davayı en başından kaybetmek, telafisi imkansız hak ve para kayıplarına yol açabilir.
Miras hukuku , görüldüğü üzere sıklıkla Aile Hukuku ile kesişmektedir. Özellikle sağ kalan eşin varlığı durumunda, miras paylaşımından (tereke) önce çözülmesi gereken mal rejimi tasfiyesi gibi Aile Hukuku konuları , miras paylarınızı doğrudan etkiler. Bu nedenle, sadece miras değil, aile hukuku dinamiklerine de hakim bir Boşanma Avukatı İstanbul gibi uzmanların desteği, bu bütüncül süreçte hayati önem taşır. Yasal haklarınızı tam olarak korumak, müzakerelerde ve dava süreçlerinde hakkaniyetli bir pay alabilmek için uzman bir miras avukatıyla çalışmak bir tercih değil, zorunluluktur. Miras hukuku ve sıklıkla bağlantılı olduğu Boşanma Avukatı İstanbul gibi aile hukuku konularında uzmanlaşmış bir hukuk bürosu , haklarınızı en üst düzeyde koruyacaktır.
Haladan Kalan Miras Nasıl Paylaşılır? Sık Sorulan Sorular
Halam evliydi ama çocuğu yoktu. Mirası kime kalır?
Halanızın çocuğu yoksa (birinci zümre boşsa), mirası ikinci zümre ve sağ kalan eşi arasında paylaşılır. Halanızın anne-babası da vefat etmişse, mirasın 1/2’si (yarısı) eşine (eniştenize) , kalan 1/2’si (yarısı) ise halanızın kardeşlerine (sizin ebeveyniniz, amcanız vb.) kalır. Eğer sizin ebeveyniniz de (halanızın kardeşi) halanızdan önce vefat etmişse, ebeveyninizin payı halefiyet yoluyla size (yeğenlere) geçer.
Halam tüm mirasını bir vasiyetle komşusuna bırakmış. Yeğen olarak dava açabilir miyim?
Yeğenlerin yasal saklı pay hakkı yoktur. Bu nedenle, mirasın paylaşım şekline itiraz ederek “Tenkis Davası” açamazsınız. Tek hukuki şansınız, vasiyetnamenin kendisinin geçersiz olduğunu iddia etmektir. Eğer vasiyetnamenin imzalandığı tarihte halanızın akıl sağlığının yerinde olmadığını (ehliyetsizlik) veya komşusunun halanızı kandırdığını/tehdit ettiğini (irade sakatlığı) somut delillerle ispatlayabilirseniz, “Vasiyetnamenin İptali Davası” açarak vasiyetnameyi geçersiz kılabilirsiniz.
Halamın borçları olduğunu öğrendim. Yeğen olarak bu borçlardan sorumlu muyum?
Evet. Mirası kabul ederseniz, halanızın tüm borçlarından kendi kişisel malvarlığınızla sorumlu olursunuz. Eğer borçların mallardan fazla olduğunu (terekenin borca batık olduğunu) düşünüyorsanız, halanızın vefatını öğrendiğiniz tarihten itibaren 3 ay içinde Sulh Hukuk Mahkemesi’ne başvurarak “Mirasın Reddi” (Reddi Miras) işlemi yapmalısınız. Bu süreyi kaçırırsanız borçları kabul etmiş sayılırsınız.
Diğer mirasçılar (eniştem ve diğer yeğenler) mirası paylaşmak istemiyor. Ne yapmalıyım?
Mirasçılar arasında anlaşma (rızai taksim) sağlanamazsa, mallar üzerindeki “elbirliği mülkiyeti” devam eder ve kimse tek başına satış yapamaz. Bu kilidi açmak için öncelikle Zorunlu Arabuluculuk sürecine başvurmanız gerekir. Orada da anlaşma olmazsa, Sulh Hukuk Mahkemesi’nde “Ortaklığın Giderilmesi (İzale-i Şuyu) Davası” açmanız gerekir. Mahkeme, miras kalan malları (genellikle açık artırma ile) satarak bedelini paylarınız oranında size ödeyecektir.
Halamın sağ kalan eşi (eniştem), halamın evlenmeden önceki (kişisel) malından da miras payı alır mı?
Evet, alır. “Mal rejimi tasfiyesi” (evlilik içi edinilen malların hesabı) ile “miras paylaşımı” iki ayrı hukuki işlemdir. Mal rejimi tasfiyesi, sadece terekenin net değerini belirlemek için yapılır ve sadece evlilik içi edinilen malları kapsar. Bu hesaplama yapılıp terekenin net değeri (ki bu değere halanızın evlenmeden önceki kişisel malları da dahildir) bulunduktan sonra, sağ kalan eş , bu toplam net tereke üzerinden hesaplanan yasal miras payını (sizinle birlikte mirasçıysa 1/2’sini) alır. Halanızın malının evlenmeden önce alınmış olması, eşin o mal üzerindeki mirasçılığını engellemez.





