Haberim Olmadan Tanık Gösterildim

Haberim Olmadan Tanık Gösterildim

Posta kutunuzdaki o resmi zarf, hayatınızın akışını bir anda değiştirebilir. İçinden çıkan tebligatla “Haberim olmadan tanık gösterildim” şokunu yaşadığınızda, aklınızda onlarca soru belirmesi ve bir endişe dalgasının sizi sarması çok doğaldır. Bu beklenmedik durum, sizi istemeden de olsa karmaşık bir hukuki sürecin merkezine yerleştirir. Bu makale, tam da bu noktada, “haberim olmadan tanık gösterildim, şimdi ne yapacağım?” diye düşünenler için bir yol haritası sunmak amacıyla, bir müvekkilimizin karşılaşabileceği tüm senaryoları göz önünde bulundurarak özenle hazırlanmıştır.

Öncelikle bilmelisiniz ki, Türk hukuk sisteminde tanıklık bir tercih değil, adaletin sağlanması için her vatandaşın yerine getirmesi gereken kamusal bir görevdir. Mahkemeler, gerçeği ortaya çıkarabilmek için olaylara şahit olmuş kişilerin bilgisine muhtaçtır. Bu sebeple bir davada tanık olarak gösterilmeniz için sizin rızanızın alınması yasal bir zorunluluk değildir. Ancak bu, süreç karşısında tamamen savunmasız olduğunuz anlamına gelmez. Aksine, kanunlar sizi koruyan önemli haklar ve güvenceler sunar. Bu rehberde, “haberim olmadan tanık gösterildim” dediğiniz andan itibaren atmanız gereken adımları, yasal yükümlülüklerinizi, sizi koruyan hakları ve bu süreci en az hasarla nasıl atlatabileceğinizi bir avukatın müvekkiline anlatacağı netlikte ele alacağız.

Tanık Olarak Gösterilme Süreci

Bu sürecin en kafa karıştırıcı yönü, rızanız olmadan isminizin bir dava dosyasına dahil edilmesidir. Bu durumun temelinde, hukuk yargılamasının işleyişine dair temel bir prensip yatar. Bir davada (örneğin bir boşanma, alacak veya iş davası), taraflar iddialarını ispatlamakla yükümlüdür. Bu ispat külfetini yerine getirirken kullanabilecekleri en önemli delillerden biri de tanık beyanlarıdır. Bu süreci anlamak, “haberim olmadan tanık gösterildim” şokunu yaşayan bir kişi için atılacak ilk adımdır.

Süreç şu şekilde işler: Davacı veya davalı, davasını destekleyeceğini düşündüğü kişilerin isim, soyisim ve tebligata elverişli adreslerini içeren bir tanık listesini mahkemeye sunar. Bu listeyi sunan taraf, aynı zamanda her bir tanığın hangi olay veya iddia hakkında bilgi sahibi olduğunu da belirtmek zorundadır. Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK), bu sürecin temelini oluşturur ve tanık olarak gösterilecek kişinin onayının alınması gibi bir şart koşmaz. Bunun altında yatan mantık basittir: Eğer tanıklık izne tabi olsaydı, birçok kişi sorumluluk almaktan kaçınır ve mahkemelerin gerçeği ortaya çıkarma imkanı ortadan kalkardı. Özellikle aile içi şiddet, sadakatsizlik gibi mahrem alanda yaşanan ve başka delil bulunması zor olan olaylarda tanık beyanları hayati önem taşır. Adalet sisteminin işleyişi, bireylerin bu kamusal görevi yerine getirmesine bağlıdır. Dolayısıyla, haberim olmadan tanık gösterildim durumu size karşı yapılmış kişisel bir eylem değil, yargılamanın doğal bir parçasıdır.

Bu noktada bilinmesi gereken kritik bir usul kuralı daha vardır: İkinci tanık listesi yasağı. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 240. maddesinin 2. fıkrasına göre, taraflar tanık listesini mahkemeye sunduktan sonra, kural olarak ikinci bir liste veremezler. Bu kuralın amacı, davanın gereksiz yere uzatılmasını önlemek ve tarafların delillerini yargılamanın başında ortaya koymasını sağlamaktır. Bu yasağın, davanın ıslah edilmesi (iddia veya savunmanın genişletilmesi) gibi çok sınırlı istisnaları bulunmaktadır. Dolayısıyla, bir taraf sizi tanık olarak listeye eklediğinde, bu genellikle iyi düşünülmüş ve stratejik bir karardır.  

Mahkemeden Gelen Tebligat (Davetiye)

İşte bu tebligat, “haberim olmadan tanık gösterildim” durumunu resmiyete döken ve yasal sorumluluklarınızı başlatan belgedir. Bu belge, sıradan bir mektup değil, uymanız gereken yasal bir emirdir. Bu nedenle içeriğini doğru anlamak ve ciddiye almak zorunludur. Usulüne uygun olarak size ulaşan bir tebligat, yasal sorumluluklarınızı resmen başlatır.  

Bir tanık davetiyesinde genellikle şu bilgiler yer alır :  

  • Tanığın adı, soyadı ve adresi.
  • Davanın taraflarının (davacı ve davalı) isimleri.
  • Tanıklık yapacağınız konu hakkında kısa bir bilgi.
  • Hazır bulunmanız gereken mahkemenin adı, duruşma salonu, tarih ve saat.
  • En önemlisi: Duruşmaya gelmemeniz veya gelip de tanıklık yapmaktan ya da yemin etmekten kaçınmanız durumunda karşılaşacağınız hukuki ve cezai sonuçlar.
  • Adalet Bakanlığı tarifesine göre size bir tanıklık ücreti ödeneceği bilgisi.

Bu tebligatı aldığınızda atmanız gereken ilk adımlar şunlardır:

  1. Asla Görmezden Gelmeyin: Yapılacak en büyük hata, tebligatı yok saymaktır. Bu, yasal sonuçları ortadan kaldırmaz, aksine daha da ağırlaştırır.
  2. Detayları Kontrol Edin: Duruşma tarihini, saatini ve mahkeme bilgilerini dikkatlice not alın. Ulaşımınızı planlamak için mahkemenin yerini önceden öğrenin.
  3. Davayla Bağlantınızı Değerlendirin: Tarafları tanıyıp tanımadığınızı, hangi olay hakkında bilginiz olabileceğini düşünün. Bu, duruşmaya zihinsel olarak hazırlanmanıza yardımcı olur.
  4. Haklarınızı Gözden Geçirin: Bu makalenin ilerleyen bölümlerinde detaylandıracağımız “tanıklıktan çekinme” hakkınızın olup olmadığını düşünmeye başlayın. Taraflarla bir akrabalık bağınız var mı? Mesleğiniz gereği sır saklama yükümlülüğünüz söz konusu mu?
  5. Hukuki Destek Almayı Düşünün:Haberim olmadan tanık gösterildim” diyerek endişelenen bir kişi için en doğru adım, bir avukata danışmaktır. Özellikle davanın konusu karmaşıksa, taraflarla aranızda hassas bir ilişki varsa veya tanıklık yapmanın sizin için olumsuz sonuçlar doğurabileceğinden endişeleniyorsanız, bir avukat süreci sizin için yönetebilir, davayı inceleyerek size özel riskleri ve haklarınızı net bir şekilde anlatabilir.

Tanığın Temel Yükümlülükleri

Haberim olmadan tanık gösterildim, o halde gitmek zorunda değilim” gibi bir düşünce, sizi ciddi yaptırımlarla karşı karşıya bırakabilir. Kanunlar, tanıklık görevinin yerine getirilmesi için bazı temel yükümlülükler öngörmüştür. Bu kuralları bilmek, sizi istenmeyen sonuçlardan koruyacaktır. Sistemin bu zorlayıcı gücü, keyfi bir uygulama değil, adaletin işlemesini temin etme amacı taşır. Bu kurallarla savaşmak yerine onları anlayıp bir uzman yardımıyla süreci yönetmek, en akılcı yaklaşımdır.

Duruşmaya Katılma Zorunluluğu (HMK m.245 / CMK m.43)

Usulüne uygun bir davetiye ile çağrılan her tanık, geçerli bir mazereti olmaksızın duruşmaya katılmak zorundadır. Hastalık gibi geçerli bir mazeretiniz varsa, bunu derhal bir dilekçe ve ispatlayıcı belge (örneğin doktor raporu) ile mahkemeye bildirmeniz gerekir. Mazeretsiz olarak duruşmaya katılmamanın sonuçları ağırdır:  

  • Zorla Getirme Kararı (İhzar): Duruşmaya mazeretsiz olarak gelmeyen tanık hakkında hakim, zorla getirme kararı verebilir. Bu karar, polis veya jandarma marifetiyle bir sonraki duruşmaya zorla getirilmeniz anlamına gelir. Bu, hem utanç verici bir durum olabilir hem de özgürlüğünüzün geçici olarak kısıtlanması anlamına gelir.  
  • Mali Yaptırımlar: Mahkemeye gelmemeniz nedeniyle yargılamada bir gecikme yaşanmışsa, bu gecikmenin sebep olduğu masrafların (örneğin avukatlık ücretleri, diğer tarafın yol masrafı vb.) size yükletilmesine karar verilebilir. Ayrıca, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na göre 500 Türk Lirasına kadar disiplin para cezasına çarptırılabilirsiniz. Eğer zorla getirildikten sonra önceki duruşmaya gelememenize ilişkin haklı bir sebep sunabilirseniz, bu mali yaptırımlar mahkeme tarafından kaldırılabilir.  

Doğruyu Söyleme ve Yemin Etme Yükümlülüğü

Duruşmaya katıldıktan sonra ikinci temel yükümlülüğünüz başlar: doğruyu söylemek. Bu yükümlülük, yemin müessesesi ile güvence altına alınmıştır.

  • Yemin Etme: Hakim, tanığı dinlemeden önce ona gerçeği söylemesinin önemi hakkında bilgi verir ve yemin ettirir. Tanık, “Sorulacak sorulara, hiçbir şey saklamadan doğru cevap vereceğime namusum, şerefim ve kutsal saydığım bütün inanç ve değerlerim üzerine yemin ediyorum” şeklindeki metni tekrar ederek yemin eder. Yeminden veya doğruyu söylemekten haklı bir neden olmaksızın kaçınmak da disiplin hapsi gibi yaptırımlara tabidir.  
  • Yalan Tanıklık Suçu (TCK m.272): Yemin altında kasten gerçeğe aykırı beyanda bulunmak, olayı farklı anlatmak veya bildiği bir hususu gizlemek, Türk Ceza Kanunu’nda tanımlanan yalan tanıklık suçunu oluşturur. Bu, basit bir usul hatası değil, ciddi bir suçtur ve hapis cezası gerektirir. Cezanın miktarı, yalan tanıklığın yapıldığı mercie ve ortaya çıkardığı sonuca göre değişir. Örneğin, mahkeme huzurunda yapılan yalan tanıklık için bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası öngörülmüştür. Eğer yalan tanıklık nedeniyle bir kişi haksız yere tutuklanır veya mahkum olursa, cezalar çok daha ağırlaşır. Unutmayın, “hatırlamıyorum” demek meşru bir cevap olabilirken, bilerek yalan söylemek sizi bir tanık olmaktan çıkarıp bir sanık haline getirebilir.  

Tanığın Yasal Hakları

Yükümlülükler ne kadar ciddi ise, kanunun tanığa sağladığı haklar da o kadar önemlidir. Bu haklar, sizi “haberim olmadan tanık gösterildim” durumunun olası olumsuz sonuçlarından koruyacak yasal kalkanınızdır. Bu hakları bilmek, sizi haksız durumlara düşmekten, kendinize veya yakınlarınıza zarar vermekten ve bu süreçte maddi kayba uğramaktan korur.

Tanıklıktan Çekinme Hakkı

En temel ve en önemli hakkınız, belirli durumlarda tanıklık yapmaktan kaçınma, yani tanıklıktan çekinme hakkıdır. Kanun, bazı kişisel ve mesleki bağların, kişiyi doğruyu söyleme yükümlülüğü ile sadakat arasında zor bir seçime zorlayacağını öngörmüş ve bu durumlarda tanıklığı zorunlu kılmamıştır. Bu hak, mutlak değildir ve belirli koşullara bağlıdır. Bu koşulları bilmeden “ben tanıklık yapmak istemiyorum” demek, sizi para cezası ve hatta disiplin hapsiyle karşı karşıya bırakabilir. Bu nedenle, bu hakkın sınırlarını bir avukatla değerlendirmek, “haberim olmadan tanık gösterildim” diyen birisi için kritik öneme sahiptir.

Çekinme hakkı temel olarak üç kategoriye ayrılır:

  1. Kişisel Nedenlerle Çekinme (HMK m.248 / CMK m.45): Davanın taraflarından biriyle aranızda belirli bir yakınlık bağı varsa tanıklıktan çekinebilirsiniz. Bu kişiler şunlardır :
    • Taraflardan birinin nişanlısı.
    • Evlilik bağı sona ermiş olsa bile taraflardan birinin eşi.
    • Kendinizin veya eşinizin üstsoyu veya altsoyu (anne, baba, çocuk, torun).
    • Taraflardan biriyle arasında evlatlık bağı bulunanlar.
    • Üçüncü derece dahil kan hısımları (kardeş, amca, dayı, hala, teyze, yeğen) ve ikinci derece dahil kayın hısımları (eşin anne-babası, eşin kardeşleri).
  2. Sır Nedeniyle Çekinme (HMK m.249 / CMK m.46): Mesleğiniz gereği öğrendiğiniz ve sır olarak saklamakla yükümlü olduğunuz bilgiler hakkında tanıklık yapmaktan çekinebilirsiniz.
    • Avukatlar: Avukatların durumu özeldir. Avukatlık Kanunu’na göre bir avukat, müvekkili izin verse dahi, meslek sırrının kutsallığı gereği tanıklık yapmaktan çekinme hakkına sahiptir. Bu, avukat-müvekkil ilişkisinin ne kadar güçlü korunduğunu gösterir.  
    • Hekimler, Diş Hekimleri, Noterler, Mali Müşavirler: Bu meslek grupları da sır saklama yükümlülüğü altındadır. Ancak, sır sahibi (hasta, müvekkil vb.) sırrın açıklanmasına izin verirse, bu kişilerin tanıklık yapma zorunluluğu doğar.  
  3. Menfaat İhlali Tehlikesi Nedeniyle Çekinme (HMK m.250 / CMK m.48): Vereceğiniz ifadenin, kendinizi veya yukarıda sayılan yakınlarınızı bir ceza soruşturmasına maruz bırakma, şeref ve itibarını zedeleme veya doğrudan maddi bir zarara uğratma riski taşıması halinde tanıklıktan (veya sadece o sorulara cevap vermekten) çekinebilirsiniz. Bu, “kimse kendisini ve yakınlarını suçlayıcı beyanda bulunmaya zorlanamaz” ilkesinin bir yansımasıdır.  

Çekinme Hakkının İstisnaları (HMK m.251): Bu hak mutlak değildir. Aşağıdaki durumlarda, kişisel bir çekinme nedeniniz olsa bile tanıklık yapmak zorundasınız :  

  • Bir hukuki işlemin (örneğin bir sözleşmenin imzalanması, bir vasiyetnamenin düzenlenmesi) yapılması sırasında bizzat tanık olarak bulunduysanız, o işlemin esası ve içeriği hakkında,
  • Aile bireylerinin doğum, ölüm veya evlenmeleri gibi olaylar hakkında,
  • Aile bireyleri arasında, ailevi ilişkilerden kaynaklanan mali uyuşmazlıklara ilişkin vakıalar hakkında (örneğin, eşler arasında borç ilişkisi),
  • Taraflardan birinin hukuki selefi veya temsilcisi olarak bizzat yaptığınız işler hakkında tanıklıktan çekinemezsiniz.

Görüldüğü gibi, tanıklıktan çekinme hakkı ve istisnaları, hukuki bilgi gerektiren karmaşık bir alandır. Bir boşanma davasında kardeşiniz aleyhine tanıklık yapmaktan çekinebilirken, kardeşinizle aranızdaki bir borç ilişkisi söz konusu olduğunda bu hakkı kullanamayabilirsiniz. Bu nedenle, durumunuzu bir avukatla değerlendirmeniz hayati önem taşır.

SebepHukuk Davaları (HMK)Ceza Davaları (CMK)Önemli Notlar
Kişisel YakınlıkNişanlı, eş (eski eş dahil), altsoy-üstsoy, evlatlık, 3. dereceye kadar kan hısımı, 2. dereceye kadar kayın hısımı, koruyucu aile. (HMK m.248)  Nişanlı, eş (eski eş dahil), altsoy-üstsoy, evlatlık, 3. dereceye kadar kan hısımı, 2. dereceye kadar kayın hısımı. (CMK m.45)  Listeler büyük ölçüde benzerdir. Hakim, tanığı dinlemeden önce bu hakkını hatırlatmak zorundadır.  
Meslek SırrıAvukat, hekim, noter vb. meslek sahipleri sır kapsamındaki bilgiler için çekinebilir. Müvekkil izin verirse tanıklık zorunlu hale gelir (Avukatlık Kanunu hükmü hariç). (HMK m.249)  Avukat, hekim, noter, mali müşavir vb. meslek sahipleri sır kapsamındaki bilgiler için çekinebilir. Avukat dışındakiler, ilgilinin rızası varsa çekinemez. (CMK m.46)  Avukatın çekinme hakkı, müvekkil rıza gösterse bile devam eder. Bu, avukatlık mesleğinin en temel güvencesidir.  
Kendini/Yakınını Suçlama RiskiBeyanı, tanığın veya yakınlarının şeref/itibarını ihlal edecek, maddi zarara uğratacak veya ceza soruşturmasına sebep olacaksa çekinebilir. (HMK m.250)  Tanık, kendisini veya CMK m.45’te sayılan yakınlarını ceza kovuşturmasına uğratabilecek sorulardan çekinebilir. (CMK m.48)  Bu hak, Anayasa’nın 38. maddesi ile de güvence altına alınmıştır.  
Devlet SırrıTanıklığı devletin güvenliği veya temel dış ilişkilere zarar verecekse, ancak ilgili bakanın izniyle tanıklık yapabilir.Tanıklığı devlet sırrı niteliğindeki bilgileri ilgilendiriyorsa, ancak ilgili makamın izniyle dinlenebilir.Cumhurbaşkanı kendi takdiriyle tanıklıktan çekinebilir ve beyanı konutunda alınabilir.  
Temel İstisnalarBir hukuki işlemde tanık olarak bulunma, ailevi olaylar (doğum, ölüm), aile içi mali uyuşmazlıklar gibi durumlarda çekinme hakkı kullanılamaz. (HMK m.251)  Ceza hukukunda bu kadar net ve geniş istisnalar düzenlenmemiştir; her olay kendi içinde değerlendirilir.Hukuk davalarındaki istisnalar, çekinme hakkını önemli ölçüde sınırlar. Bu nedenle bir avukata danışmak çok önemlidir.

Tanık Ücreti ve Masrafların Karşılanması Hakkı

Tanıklık yapmak size zaman ve para kaybettirmemelidir. Kanun, tanıklık görevi nedeniyle ortaya çıkan kayıplarınızın karşılanmasını güvence altına almıştır. Tanıklık yaptıktan sonra, mahkemeden şunları talep etme hakkınız vardır :  

  • Tanıklık Ücreti: Tanıklık nedeniyle kaybettiğiniz zamanla orantılı olarak, her yıl Adalet Bakanlığı tarafından belirlenen bir ücret. 2023 yılı tarifesine göre bu ücret günlük 40 TL ile 80 TL arasında değişmektedir.  
  • Masraflar: Eğer tanıklık yapmak için başka bir şehirden gelmek zorunda kaldıysanız, yol, konaklama ve beslenme gibi makul masraflarınızın da karşılanmasını isteyebilirsiniz.  

Bu talebinizi duruşma bittikten sonra hakime sözlü olarak veya mahkeme kalemine bir dilekçe ile iletebilirsiniz. Bu ücret ve masraflar, sizi tanık gösteren tarafça daha önce mahkeme veznesine yatırılan delil avansından karşılanır.

Süreç Nasıl İşler, Nelere Dikkat Edilmeli?

Duruşma günü, birçok kişi için stresli bir deneyim olabilir. Ancak sürecin nasıl işlediğini bilmek, kaygınızı azaltacak ve görevinizi daha doğru bir şekilde yerine getirmenize yardımcı olacaktır.

Duruşma salonuna girdiğinizde süreç genellikle şu şekilde ilerler:

  • Hazırlık ve Bekleme: Duruşma saatinden en az 15-20 dakika önce adliyede olmanız tavsiye edilir. Duruşma listesinden salon numarasını bularak salonun önündeki bekleme alanına geçmelisiniz. Mübaşir, sıranız geldiğinde isminizi okuyarak sizi içeri davet edecektir.  
  • Tanıkların Ayrı Dinlenmesi: Hukukumuzdaki temel kurallardan biri, tanıkların ayrı ayrı dinlenmesidir. Yani, siz ifade verirken, henüz dinlenmemiş olan diğer tanıklar duruşma salonunda bulunamazlar. Bu kural, tanıkların birbirlerinin beyanlarından etkilenmesini önlemek içindir.  
  • Kimlik Tespiti ve Yemin: Hakim önce kimlik bilgilerinizi alarak tutanağa geçirir. Ardından size yemin metnini okutarak yemin ettirir.
  • İfade Verme: Hakim, size öncelikle “dava konusu hakkında ne bildiğinizi” sorarak sözü size bırakacaktır. Bu aşamada sakin bir şekilde, sadece bizzat gördüğünüz, duyduğunuz veya bildiğiniz olayları anlatmalısınız. Tahmin yürütmekten, yorum yapmaktan veya başkasından duyduğunuz, teyit edemeyeceğiniz bilgileri (“aktarıma dayalı beyan”) vermekten kaçının. Bu tür beyanların delil değeri çok zayıftır. Bir şeyi tam olarak hatırlamıyorsanız “hatırlamıyorum” veya bilmiyorsanız “bilmiyorum” demek en doğrusudur.  
  • Soruların Cevaplanması: Sizin anlatımınız bittikten sonra önce hakim, ardından tarafların avukatları size sorular yöneltebilir. Soruyu dikkatle dinleyin ve sadece sorulan soruya net cevaplar verin. Yönlendirici veya kafa karıştırıcı olduğunu düşündüğünüz bir soruya cevap vermeden önce duraksayıp düşünme hakkınız vardır.  
  • Tutanağın İmzalanması: İfadeniz tamamlandığında, zabıt katibi yazdığı tutanağı size yüksek sesle okuyacaktır. Bu aşama çok önemlidir. Beyanlarınızın doğru bir şekilde zapta geçtiğinden emin olmak için dikkatle dinleyin. Eğer bir yanlışlık veya eksiklik varsa, derhal hakime bildirerek düzeltilmesini talep edin. Her şeyin doğru olduğundan emin olduktan sonra tutanağı imzalayarak duruşma salonundan ayrılabilirsiniz.  

Boşanma Davalarında Tanık Olmak

Haberim olmadan tanık gösterildim durumuyla en sık karşılaşılan dava türlerinden biri de çekişmeli boşanma davalarıdır. Bu davalarda tanıklığın rolü, diğer birçok dava türünden daha kritik ve belirleyicidir. Çünkü evlilik birliği içinde yaşanan ve boşanmaya sebep olan olayların (örneğin, duygusal şiddet, hakaret, sadakatsizlik, ilgisizlik) büyük bir kısmı dört duvar arasında, mahrem bir alanda gerçekleşir. Bu olaylara ilişkin fotoğraf, mesaj kaydı gibi somut deliller bulmak genellikle zordur.  

İşte bu noktada tanık beyanları, davanın kaderini belirleyen ana unsur haline gelir. Hakim, hangi tarafın daha kusurlu olduğuna karar verirken büyük ölçüde tanıkların anlatımlarına dayanır. Kusur tespiti ise doğrudan doğruya nafaka, maddi ve manevi tazminat gibi boşanmanın mali sonuçlarını etkiler.  

Bir boşanma davasında tanıklık yapıyorsanız, beyanınızın gücünü belirleyen en önemli faktör, ifadenizin doğrudan görgüye dayalı olmasıdır. Örneğin, “Arkadaşım Ayşe, eşinin kendisine sürekli hakaret ettiğini anlatırdı” şeklindeki bir beyan, “duyuma dayalı” olduğu için zayıf bir delildir. Ancak, “15 Mart akşamı Ayşe’nin evindeyken, eşinin kendisine ‘beceriksiz’ diye bağırdığını bizzat duydum” şeklindeki bir beyan, görgüye dayalı olduğu için çok daha güçlü ve etkilidir.  

Hakim, tanığın beyanlarını değerlendirirken, tanığın taraflarla olan yakınlığını da göz önünde bulundurur. Bir annenin çocuğu lehine yapacağı tanıklık ile komşunun tanıklığı aynı şekilde değerlendirilmeyebilir. Ancak bu, akrabaların tanıklığının geçersiz olduğu anlamına gelmez. Yargıtay’ın yerleşik kararlarına göre, akrabalık tek başına tanık beyanını değerden düşüren bir sebep değildir; önemli olan beyanların tutarlı, samimi ve diğer delillerle uyumlu olmasıdır. Bu süreçte, iyi bir avukat sadece tanık bulmakla kalmaz, aynı zamanda hangi tanığın hangi vakıayı ispatlamak için daha etkili olacağını stratejik olarak planlar ve tanıkları duruşmaya hazırlayarak ifadelerinin somut, net ve etkili olmasını sağlar. Bu, davanın kazanılmasında kilit bir rol oynar.  

Haberim Olmadan Tanık Gösterildim Sonuç

Haberim olmadan tanık gösterildim durumuyla yüzleşmek endişe verici olsa da, görüldüğü üzere bu, hukuk sistemimizin doğal bir parçasıdır. Önemli olan, panik yapmak yerine süreci anlamak, yükümlülüklerinizi ciddiye almak ve en önemlisi yasal haklarınızı bilerek hareket etmektir. Mahkeme davetiyesini görmezden gelmek, mazeretsiz duruşmaya gitmemek veya yemin altında gerçeğe aykırı beyanda bulunmak, sizi basit bir tanıktan, ciddi yaptırımlarla karşı karşıya kalabilecek bir kişiye dönüştürebilir.

Öte yandan, tanıklıktan çekinme hakkı gibi sizi koruyan önemli mekanizmalar mevcuttur. Ancak bu hakların kullanımı ve sınırları, hukuki uzmanlık gerektiren teknik detaylar içermektedir. Bu nedenle, süreci tek başınıza yönetmeye çalışmak riskli olabilir. Bir mahkeme celbiyle karşılaştığınızda, özellikle de hassas bir konu olan boşanma davasında, süreci doğru yönetmek hayati önem taşır. Bu noktada deneyimli bir İstanbul Boşanma Avukatı ile çalışmak, haklarınızı tam olarak anlamanızı ve korumanızı sağlar.

Unutmayın ki, doğru adımları atmak ve yasalara uygun hareket etmek, sizi olası cezalardan koruyacaktır. Karmaşık aile hukuku meselelerinde bir İstanbul Boşanma Avukatı size en doğru yol haritasını çizecektir. Bilgi güçtür ve bu gücü doğru kullandığınızda, bu beklenmedik görevi sorunsuz bir şekilde yerine getirebilirsiniz.

Haberim Olmadan Tanık Gösterildim Sık Sorulan Sorular

Haberim olmadan tanık gösterildim durumu yasal mıdır?

Evet, yasaldır. Türk hukuk sisteminde bir davada tanık olarak gösterilmek için kişinin rızasının alınması gerekmez. Tanıklık, adaletin sağlanması için bir kamu görevi olarak kabul edilir.  

Duruşmaya gitmek için iş yerimden izin almak zorunda mıyım? Mahkeme bir yazı veriyor mu?

Evet, duruşmaya katılmak yasal bir zorunluluk olduğu için iş yeriniz size izin vermek durumundadır. Duruşma sonrasında mahkeme kaleminden, o gün tanık olarak duruşmaya katıldığınıza dair bir yazı alıp iş yerinize sunabilirsiniz.  

Akrabamın davasında tanıklık yapmak zorunda mıyım?

Hayır, zorunda değilsiniz. Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) ve Ceza Muhakemesi Kanunu’nda (CMK) belirtilen derecelerdeki (genellikle 3. dereceye kadar kan, 2. dereceye kadar kayın) akrabaların tanıklıktan çekinme hakkı vardır. Ancak bu hakkın bazı istisnaları olduğunu (örneğin aile içi mali uyuşmazlıklar) unutmamalısınız.

Tanık olarak yalan söylersem ne olur?

Bu, “yalan tanıklık” suçunu oluşturur ve Türk Ceza Kanunu’na göre ciddi bir suçtur. Sonuçları, para cezasından başlayıp hapis cezasına kadar varabilir.  

Duruşmaya gitmezsem hakkımda hemen polis zoruyla getirme kararı çıkar mı?

Genellikle ilk duruşmada mazeretiniz olup olmadığı araştırılır. Ancak mahkemeye geçerli bir mazeret sunmadan katılmazsanız, bir sonraki duruşma için hakkınızda zorla getirme kararı çıkarılması yüksek bir ihtimaldir.  

Tanıklık ücretimi ne zaman ve nasıl alırım?

Tanıklık göreviniz bittikten sonra, duruşma salonunda hakime veya duruşma sonrasında mahkeme kalemine sözlü olarak talepte bulunarak ücret ve masraflarınızın ödenmesini isteyebilirsiniz.  

Tanık olarak avukat tutmak zorunda mıyım?

Hayır, bir tanık olarak avukat tutma zorunluluğunuz yoktur. Ancak, “haberim olmadan tanık gösterildim” gibi karmaşık ve stresli bir durumda, haklarınızı ve yükümlülüklerinizi tam olarak anlamak, özellikle tanıklıktan çekinme hakkınızın olup olmadığını doğru bir şekilde değerlendirmek ve duruşmaya hazırlanmak için bir avukata danışmanız, kendinizi korumak adına atacağınız en akıllıca adımdır.  

Sadece başkasından duyduğum bir şey için tanıklık yapabilir miyim?

Evet, yapabilirsiniz. Ancak bu tür beyanlar “duyuma dayalı” veya “aktarıma dayalı” olarak kabul edilir. Mahkeme nezdindeki delil değeri, bizzat kendi gözlerinizle gördüğünüz veya kulaklarınızla duyduğunuz bir olaya ilişkin beyanınıza göre çok daha zayıftır.  

    Bu Yazıyı Paylaş

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Son Yazılar

    Hakkımızda

    istanbul boşanma avukatı

    Çelik & Baştürk Hukuk Bürosu olarak, İstanbul avukat ve arabulucularından oluşan ekibimiz ile birlikte, İstanbul Boşanma Avukatı, İstanbul Ceza Avukatı olarak çalışma alanlarımız içerisinde tüm davalara bakmaktayız. Bilgi için hemen bize ulaşın.