Evliyken Alınan Ev Boşanınca Kimin Olur?

Evliyken Alınan Ev Boşanınca Kimin Olur?

Aile Hukukunun En Kritik Aşaması ve Evliyken Alınan Ev Sorunsalı

Evlilik birliğinin sona ermesi, taraflar için yalnızca duygusal ve kişisel bir dönüm noktası değil, aynı zamanda titizlikle ele alınması gereken karmaşık hukuki süreçleri de beraberinde getirir. Özellikle evlilik süresince edinilen en değerli varlıklardan biri olan konutun akıbeti, boşanma davalarının en temel ve en tartışmalı konularından biri olarak öne çıkmaktadır. Evliyken alınan ev boşanınca kimin olur? sorusu, boşanma sürecindeki birçok kişinin zihnini meşgul eden ve cevabı son derece önemli olan bir hukuki problemdir. Bu süreç, hukuksal açıdan doğru bir şekilde yönetilmediği takdirde, ciddi hak kayıplarına yol açabilir. Bu makale, Türk Medeni Kanunu (TMK) çerçevesinde evliyken alınan bir evin boşanma durumunda nasıl paylaşıldığını, bu sürecin temel hukuki prensiplerini, olası senaryoları ve sıkça karşılaşılan soruları detaylı bir şekilde açıklamayı amaçlamaktadır.

Mal paylaşımı ve tasfiyesi davaları, uzmanlık gerektiren ve kendine özgü detayları olan konulardır. Her somut durum, evlilik tarihi, evin edinilme tarihi ve finansman kaynağı gibi farklı ayrıntıların birlikte değerlendirilmesini gerektirir. Bu nedenle, bu süreçte yanınızda alanında yetkin bir İstanbul boşanma avukatı olması, hem adil bir sonuca ulaşmanızı hem de gereksiz zaman ve emek kaybını önlemenizi sağlayacaktır . Bu rehber, hukuki terminolojiyi anlaşılır bir dile çevirerek, müvekkil adaylarının zihnindeki karmaşayı gidermeyi ve doğru hukuki yardıma yönelmeleri için bir yol haritası sunmayı hedeflemektedir.

Türk Hukukunda Mal Rejimleri

Türk Medeni Kanunu, eşlerin evlilik birliği içindeki kazançlarının ve malvarlıklarının, evliliğin devamı ve sona ermesi halinde nasıl paylaştırılacağını mal rejimleri aracılığıyla düzenlemiştir. Bu düzenlemeler, evlilik tarihine ve eşlerin iradelerine göre farklılık göstermektedir. Evliyken alınan evin durumu, ilk olarak bu mal rejimlerinin hangisinin geçerli olduğuna bakılarak belirlenir.

Yasal Mal Rejimi (1 Ocak 2002 Sonrası Evlilikler): Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi

Türk Medeni Kanunu’nda yapılan köklü değişikliklerle, 1 Ocak 2002 tarihinden sonra evlenen çiftler, aralarında aksine bir mal rejimi sözleşmesi yapmadıkları sürece, otomatik olarak **”Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi”**ne tabi olurlar . Bu rejim, günümüzde geçerli olan ve en sık uygulanan yasal mal rejimidir. Rejimin temel felsefesi, evlilik birliği süresince edinilen malların, eşlerin katkı payı ne olursa olsun eşit (yarı yarıya) paylaştırılmasıdır . Bu ilke, evlilikte maddi katkı sağlayamayan veya ev içi emeğiyle ortak yaşama değer katan eşlerin ekonomik olarak mağdur olmasını engellemeyi hedefler .

Bu rejimin en belirleyici özelliği, bir malın edinilmiş mal olduğunun ispatı konusunda kanuni bir karine içermesidir. Buna göre, evlilik birliği içinde edinilen her türlü malın, aksi ispatlanana kadar edinilmiş mal kabul edileceği öngörülür. Bu, malın tapu kaydının kimin adına olduğuna bakılmaksızın, asıl olanın malın evlilik birliği içinde elde edilmiş olması olduğunu vurgular. Bu kanuni varsayım, malın kendisine ait olduğunu iddia eden eşin, o malın kişisel malı olduğunu kanıtlamasını zorunlu kılar . Örneğin, bir eşin evlilik süresince kendi adına aldığı bir konutun mirasla gelen para ile satın alındığını kanıtlaması gerekir. Aksi takdirde, evliyken alınan ev otomatik olarak ortak mal kabul edilir. Bu durum, mal sahibi eş için önemli bir ispat yükü oluşturur ve davanın stratejisini temelden etkiler.

Seçimlik Mal Rejimleri ve 1 Ocak 2002 Öncesi Evlilikler: Mal Ayrılığı Rejimi

1 Ocak 2002’den önce evlenen çiftler için yasal mal rejimi “Mal Ayrılığı Rejimi” idi . Bu rejimde, “her eş kendi kazandığının sahibidir” prensibi geçerlidir ve malın tapusu veya ruhsatı kimin adına kayıtlıysa, mal o eşe aittir. Mal sahibi olmayan eş, malın edinilmesine yaptığı maddi katkıyı ispatlamak zorunda kalır . Bu rejim, evlilik birliği içinde elde edilen maddi kazanımların hakkaniyetli bir şekilde paylaşımına olanak tanımadığı için genellikle uzmanlar tarafından tavsiye edilmemektedir . Yeni kanunla birlikte, bu evlilikler de Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi’ne geçmiştir, ancak eski dönemde edinilen mallar için hala mal ayrılığı rejimi kuralları uygulanır .  

Eşler, karşılıklı anlaşarak noter huzurunda yapacakları bir mal rejimi sözleşmesi ile kanunun öngördüğü yasal rejim dışında başka bir rejimi tercih edebilirler . Ancak bu değişiklik sadece ileriye dönük geçerlidir ve geçmişte edinilmiş malların statüsünü etkilemez .

Aşağıdaki tablo, Türk hukukunda geçerli olan iki temel mal rejiminin temel prensiplerini ve hukuki sonuçlarını net bir şekilde karşılaştırmaktadır.

Mal Rejimi AdıEdinilmiş Mallara Katılma RejimiMal Ayrılığı Rejimi
Geçerlilik Tarihi1 Ocak 2002 ve sonrası1 Ocak 2002 öncesi
Temel PrensipEvlilik içi edinilen mallarda eşit paylaşımHer eş kendi malının sahibidir ve yönetir .
İspat YüküMalın kişisel olduğunu iddia eden eş ispatlamak zorundadır .Mallara katkıda bulunduğunu iddia eden eş ispatlamak zorundadır.  

Bu hukuki ayrım, boşanma sürecindeki her aşamada kritik bir rol oynar. 1 Ocak 2002 tarihi, sadece bir kanuni dönüm noktası değil, aynı zamanda mal rejimine ilişkin ispat yükü ve paylaşım ilkelerini kökten değiştiren bir “hukuki fay hattıdır.” Bu tarihin bilinmesi, bir davanın temel stratejisini baştan aşağı belirler ve potansiyel müvekkiller için hukuki danışmanlık alırken sunmaları gereken belgeler hakkında ilk ipuçlarını verir.

Edinilmiş Mallar ve Kişisel Mallar

Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi, evlilikte edinilen malvarlığını iki ana gruba ayırır: edinilmiş mallar ve kişisel mallar . Bir malın hangi gruba girdiği, boşanma halinde paylaşıma tabi olup olmayacağını doğrudan belirler. Evliyken alınan evin hangi gruba dahil olduğu, davanın sonucunu doğrudan etkileyecektir.  

Edinilmiş Mallar

Edinilmiş mallar, her eşin mal rejiminin devamı süresince bir karşılık vererek elde ettiği malvarlığı değerleridir . Bu mallar, eşlerin ortak ekonomik hayatının bir ürünü olarak kabul edilir. Türk Medeni Kanunu’nun 219. maddesinde belirtilen edinilmiş mal örnekleri şunlardır:

  • Eşlerin çalışmasının karşılığı olan maaşlar ve diğer gelirler .
  • Sosyal güvenlik veya sosyal yardım kuruluşlarının yaptığı ödemeler .
  • Çalışma gücünün kaybı nedeniyle ödenen tazminatlar.  
  • Kişisel malların gelirleri, örneğin bir eşe miras kalan bir evin kira getirisi veya evlilik öncesi birikimden elde edilen faiz geliri . Bu önemli bir detaydır, çünkü malın kendisi kişisel olsa bile ondan elde edilen gelirler edinilmiş mal sayılır.  
  • Edinilmiş malların yerine geçen değerler, yani evlilik içinde edinilen bir malın satılıp yerine başka bir malın alınması .

Bu tanımlama, bir malın tek başına edinilmiş bir mal olmaktan öte, ondan elde edilen gelirlerin de edinilmiş mal sayıldığını göstermektedir. Bu hukuki prensip, bir evin kendisinin kişisel mal olsa bile, bu evin kira gelirlerinin ortak malvarlığına ekleneceği anlamına gelir. Bu nedenle, boşanma sürecinde paranın kaynağını ve hareketini titizlikle incelemek büyük önem taşır.  

Kişisel Mallar

Kişisel mallar, evlilikten önce sahip olunan veya evlilik sırasında herhangi bir karşılık ödemeksizin elde edilen malvarlıklarıdır . Bu mallar, evlilik birliğinin ortak emeğiyle kazanılmadığı için paylaşım dışı bırakılır. Türk Medeni Kanunu’nun 220. maddesine göre kişisel mal olarak kabul edilen başlıca varlıklar şunlardır:

  • Eşlerden birinin yalnızca kişisel kullanımına özgü olan eşyalar.  
  • Evliliğin başlangıcında bir eşe ait olan malvarlığı değerleri .
  • Miras veya bağış yoluyla bir eşe geçen mallar.  
  • Manevi tazminat alacakları.  
  • Kişisel malların yerine geçen değerler, örneğin miras kalan bir evin satılıp yerine başka bir evin alınması.  

Bir malın kişisel mi yoksa edinilmiş mi olduğu, boşanmada mal paylaşımının en temel ve en tartışmalı konusudur. Evliyken alınan ev boşanınca kimin olur? sorusunun yanıtı, doğrudan bu ayrımın nasıl yapılacağına bağlıdır. Bu ayrım, ispat yüküyle birleştiğinde stratejik bir risk taşıyabilir. Bir eşin, kişisel malından elde ettiği geliri veya kişisel malıyla birikim yaptığını kanıtlayamaması durumunda (örneğin banka hesap dökümleri olmadan), bu birikimle aldığı malvarlığı edinilmiş mal kabul edilebilir. Bu, hukuki sürecin sadece yasalara değil, aynı zamanda belgelendirme ve ispat kabiliyetine de dayandığını gösterir . Bu noktada doğru delillerin toplanması ve sunulması için avukat yardımı elzemdir.  

Boşanmada Evin Paylaşımı

Evliyken alınan evin boşanmada kime kalacağı, evin edinme şekline, kaynağına ve bu süreçteki diğer hukuki durumlara göre değişiklik gösterir.

Senaryo 1: Evlilik İçinde Ortak Gelirle Alınan Ev

Eşlerin evlilik süresince çalışarak kazandığı maaşlarla veya ortak birikimlerle (edinilmiş mal) alınan bir ev, mal rejiminin tasfiyesinde ortak mal sayılır. Bu durumda, evin tapu kaydının hangi eşin adına olduğu önem taşımaz; evliyken alınan ev, Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi’ne göre artık değere dahil edilerek eşler arasında eşit (yarı yarıya) paylaştırılır .

Senaryo 2: Eşlerden Birinin Kişisel Malı ile Alınan Ev

Evlilik öncesi birikimlerle, bir eşe miras veya bağış yoluyla geçen parayla alınan evliyken alınan ev, o eşin kişisel malı olarak kabul edilir. Bu tür bir ev, mal paylaşımının dışında tutulur ve boşanma halinde mal sahibi eşin mülkiyetinde kalmaya devam eder. Bu durumda dahi, kişisel mal olduğunu iddia eden eşin bu durumu resmi belgelerle ispatlaması gerekir .  

Senaryo 3: Evin Değerine Katkı (Değer Artış Payı Alacağı)

Bir eş, diğer eşin kişisel malı olan bir evin (örneğin miras kalan ev) edinilmesine, iyileştirilmesine veya korunmasına emek ya da para ile katkı sağladıysa, bu katkının karşılığını talep etme hakkı doğar . Bu alacak hakkı, malın boşanma anındaki değer artışına oranlanarak hesaplanır ve adaleti sağlamaya yönelik önemli bir mekanizmadır . Örneğin, evlilik öncesinde eşlerden birine ait olan bir evin, evlilik sırasında ortak bütçeden yapılan harcamalarla restore edilmesi durumunda, restore masraflarının karşılığı olan değer artış payı diğer eş tarafından talep edilebilir .

Senaryo 4: Kredi ile Alınan Evin Paylaşımı

Evliyken alınan evin bir kısmının kredi ile alınması ve kredi taksitlerinin evlilik birliği içinde ödenmesi durumu, boşanma davalarında en sık karşılaşılan senaryolardan biridir. Evlilikten önce kredi ile satın alınan bir evin, evlilik süresince ödenen taksitleri edinilmiş mal sayılır ve mal paylaşımına konu edilir. Bu, Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarıyla da sabittir. Bu durumda, evin tamamı değil, evlilik birliği içinde edinilmiş mallardan karşılanan kredi ödemelerinin evin toplam değerine oranı üzerinden bir artık değer hesaplaması yapılır .  

Bu karmaşık hesaplamalar, bilirkişi uzmanlığını gerektiren detaylı bir süreçtir . Örneğin, 1.000.000 TL’ye alınan bir evin 200.000 TL’si evlilik içinde ödenmişse, bu 200.000 TL’nin evin toplam değerine oranı %20’dir. Eğer boşanma anında evin değeri 1.400.000 TL ise, evin edinilmiş mal sayılan kısmı 1.400.000 TL’nin %20’si, yani 280.000 TL olur . Bu 280.000 TL’nin yarısı olan 140.000 TL, diğer eşe katılma alacağı olarak verilir . Bu tür hesaplamalar, hukuki bilgi ve deneyim gerektirir.

Senaryo 5: Mal Kaçırma

Bir eşin, diğer eşin katılma alacağını azaltmak amacıyla yaptığı devirler, bağışlar veya karşılıksız kazandırmalar “mal kaçırma” olarak değerlendirilir ve kötü niyetli bir eylem olarak hukuken cezalandırılır . Bu durumda, kaçırılan malın devir tarihindeki değeri malvarlığına eklenir ve paylaşım hesabı buna göre yapılır . Bu hukuki koruma, kötü niyetli eylemlerin alacaklı eşin hakkını ortadan kaldırmasını engeller. Ancak mal kaçırmanın ispatı zorlu bir süreç olabilir.

Bu senaryoların her biri, evliyken alınan evin tapusunun kimin adına olduğunun modern Türk Medeni Kanunu’nda tek başına belirleyici olmadığını, asıl belirleyici olanın evin hangi “kaynakla” edinildiği ve malın hangi “kaynakla” finanse edildiği olduğunu net bir şekilde ortaya koymaktadır.  

Mal Paylaşımı Süreci ve Hesaplamaları

Mal paylaşımı davası, boşanma davasından ayrı bir hukuki süreçtir ve boşanma kararının kesinleşmesinden sonra açılması gerekir . Bu davanın açılması için boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren 10 yıllık bir zamanaşımı süresi bulunmaktadır .

Hesaplamanın Temel Mantığı: “Artık Değer” ve “Katılma Alacağı”

Mal paylaşımının temelini oluşturan miktar, “Artık Değer” olarak adlandırılır. Artık değer, her eşin edinilmiş mallarının toplam değerinden, bu mallara ilişkin borçların çıkarılmasıyla kalan net miktardır . Bu artık değerin yarısı, diğer eşin **”Katılma Alacağı”**na tekabül eder .

Hesaplamaya dahil edilmesi gereken diğer önemli kavramlar ise “Denkleştirme” ve **”Eklenecek Değerler”**dir. Denkleştirme, bir eşin kişisel malından edinilmiş mallara (veya tam tersi) yaptığı harcamaların hukuken düzeltilmesi işlemidir . Bu, özellikle kişisel mal kaynağıyla evliyken alınan evin durumunda önem kazanır. Eklenecek değerler ise, mal rejiminin sona ermesinden önceki bir yıl içinde diğer eşin rızası olmadan yapılan karşılıksız kazandırmalar veya mal kaçırma amacıyla yapılan devirlerin malvarlığına eklenmesidir .  

Aşağıdaki tablo, bir mal paylaşımı davasında artık değerin nasıl hesaplandığını adım adım göstermektedir.

AşamaAçıklamaÖrnek Tutar (TL)
1. Edinilmiş Malların TespitiEvlilik süresince edinilen malların toplam değeri (Ev, araba, banka hesabı vb.) .1,000,000
2. Edinilmiş Mallara İlişkin Borçların ÇıkarılmasıOrtak edinilmiş mallara ait kredi, taksit gibi borçların düşülmesi .-200,000
3. Denkleştirme ve Eklenecek Değerlerin EklenmesiKişisel mallardan yapılan harcamaların veya mal kaçırma değerlerinin eklenmesi .-100,000
4. Artık Değerin BelirlenmesiArtık Değer: Edinilmiş Mallar Toplamı – Borçlar – Denkleştirme Alacakları .700,000
5. Katılma Alacağının HesaplanmasıArtık değerin yarı yarıya paylaştırılması (700,000 TL / 2) .350,000

Bu karmaşık hesaplama, bir avukatın neden vazgeçilmez olduğunu açıkça ortaya koymaktadır . Bir müvekkil, “denkleştirme” gibi hukuki kavramları bilmeyebilir ve bu nedenle önemli bir alacak hakkından mahrum kalabilir . Avukat, bu denkleştirme işlemlerini ortaya çıkararak ve doğru bilirkişi raporunun hazırlanmasını sağlayarak müvekkilinin hakkını en üst düzeyde korur .

Ev Dışındaki Varlıkların ve Ziynet Eşyalarının Durumu

Boşanmada mal paylaşımı, sadece taşınmazları değil, aynı zamanda ev eşyalarını ve ziynet eşyalarını da kapsar. Evlilik içinde edinilen ev eşyaları da “edinilmiş mal” kabul edilir ve paylaşılır. Ancak, bir eşin kişisel kullanımına özgü olanlar (örneğin, giysiler veya kişisel hobilerine ait eşyalar) paylaşım dışı kalır .  

Düğün takıları ve ziynet eşyaları ise, Yargıtay’ın son içtihatları uyarınca cinsiyete özgü olup olmadığına ve kime takıldığına göre değerlendirilir. Eski kararların aksine, günümüzde kadına özgü olan (bilezik, kolye gibi) takılar kural olarak kadının kişisel malı sayılırken, erkeğe özgü olanlar (saat gibi) erkeğin kişisel malı kabul edilir. Ancak düğün sandığına konulan ve cinsiyete özgü olmayan takılar ortak mal sayılır. Ayrıca, takıların erkek tarafından kullanıldığı veya bozulduğu ispatlanırsa, bedelinin iadesi talep edilebilir. Bu durum, hukukun dinamik olduğunu ve güncel içtihatları takip etmenin önemini gösterir.  

Evliyken Alınan Ev Boşanınca Kimin Olur? Sıkça Sorulan Sorular

Mal paylaşımı davası ne zaman açılır?

Mal paylaşımı davası, boşanma davası kesinleştikten sonra açılması gereken ayrı bir davadır . Bu davanın açılması için boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren 10 yıllık zamanaşımı süresi bulunmaktadır .

Boşanma sürecinde evliyken alınan evde kim kalır?

Boşanma davası devam ederken, mahkeme tarafından müşterek konutun tahsisi kararı verilebilir. Boşanma kesinleşince ise, kural olarak evin sahibi (malik) olan eş evde kalabilir. Ancak, evin tapusuna “aile konutu şerhi” konulması, malik olmayan eşi koruyan önemli bir önlemdir. Bu şerh, evin diğer eşin rızası olmadan satılmasını engeller.  

Evin değeri nasıl belirlenir?

Mal paylaşımı davasında evin değeri, dava tarihi veya karara en yakın tarihteki “sürüm değeri” yani o anki piyasa değeri üzerinden belirlenir . Bu değerin tespiti için mahkeme, uzman bilirkişi görevlendirir . Değer belirlenirken evin büyüklüğü, konumu, imar durumu gibi özellikler dikkate alınır .

Dava açmak için mutlaka avukat tutmak zorunda mıyım?

Türk hukukunda avukatla temsil zorunluluğu bulunmamaktadır . Ancak, ispat yükü, karmaşık hesaplamalar ve yasal süreçteki riskler göz önüne alındığında, hak kaybı yaşanmaması için profesyonel hukuki destek almak şiddetle tavsiye edilir . Özellikle evliyken alınan ev gibi büyük bir malvarlığı söz konusu olduğunda, doğru adımlar atılmaması telafisi güç zararlara yol açabilir .

Evliyken Alınan Ev Boşanınca Kimin Olur? Sonuç

Evliyken alınan ev boşanınca kimin olur? sorusunun tek bir cevabı yoktur. Bu sorunun cevabı, evlilik tarihinizden evin edinilme kaynağına, kredi ödemelerinden mal kaçırma gibi durumlara kadar birçok değişkene bağlıdır. En temel prensip, 1 Ocak 2002 sonrası evliliklerde evin ortak mal olduğu ve yarı yarıya paylaşıldığıdır; ancak kişisel mal kaynakları ile yapılan ödemelerin denkleştirilmesi gerekir.

Boşanma ve mal paylaşımı davaları, kişisel ve mali hayatınızı derinden etkileyen süreçlerdir. Bu süreçte karşılaşılan her senaryo kendine özgü detaylar barındırır. Bu nedenle, haklarınızı eksiksiz bir şekilde korumak, karmaşık hesaplamaları doğru yapmak ve adil bir sonuca ulaşmak için alanında uzman bir avukatla çalışmak hayati önem taşır. Eğer bu konularda aklınızda sorular varsa veya profesyonel bir desteğe ihtiyaç duyuyorsanız, deneyimli bir İstanbul boşanma avukatı ile iletişime geçmek en doğru adım olacaktır. Haklılığınızı kanıtlamak ve adil bir paylaşıma ulaşmak için hukuki bilgi ve deneyim her zaman en büyük gücünüzdür.

Bu Yazıyı Paylaş

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Son Yazılar

Hakkımızda

istanbul boşanma avukatı

Çelik & Baştürk Hukuk Bürosu olarak, İstanbul avukat ve arabulucularından oluşan ekibimiz ile birlikte, İstanbul Boşanma Avukatı, İstanbul Ceza Avukatı olarak çalışma alanlarımız içerisinde tüm davalara bakmaktayız. Bilgi için hemen bize ulaşın.