Eşim Benden Habersiz Evi Satmış Ne Yapabilirim?

Eşim Benden Habersiz Evi Satmış Ne Yapabilirim?

Evlilik birliğinin en temel unsurlarından biri olan karşılıklı güvenin sarsılması, bir eşin diğerinden habersizce evin satışı gibi yıkıcı bir olayla gerçekleşebilir. Bu durum, sadece maddi bir kayıp değil, aynı zamanda aile birliğinin geleceğine dair derin bir endişe kaynağıdır. Eviniz, sadece bir gayrimenkul olmanın ötesinde, ailenizin bütün yaşam faaliyetlerini gerçekleştirdiği, acı ve tatlı anılarla dolu bir mekandır. Bu sebeple, Eşim Benden Habersiz Evi Satmış Ne Yapabilirim sorusunun ardındaki çaresizliği ve öfkeyi derinden anlıyoruz. Türk Medeni Kanunu, tam da bu hassas dengeyi korumak için, mağdur eşe güçlü bir hukuki koruma kalkanı sunar. Bu makale, böylesine zorlu bir durumda haklarınızın nasıl güvence altına alındığını, atmanız gereken adımları ve yaşadığınız mağduriyeti nasıl giderebileceğinizi detaylı bir şekilde açıklamak amacıyla hazırlanmıştır. Hukuk sistemi, bu tür durumlarda mağdur eşi koruyacak sağlam mekanizmalar sunar ve doğru hukuki adımlarla haklarınızın tamamını geri almanız mümkündür.

Aile Konutu Kavramının Hukuki Temeli

Türk Medeni Kanunu, eşlerin evlilik birliği içindeki hukuki işlem serbestisini ilke olarak kabul etmiştir. Ancak bu genel serbestiye karşı, aileyi ve özellikle ailenin barınma hakkını korumak için hayati bir istisna getirmiştir. Bu istisna, Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 194. maddesiyle düzenlenir ve “aile konutu” kavramına özel bir hukuki statü tanır. Bu yasal düzenleme, malik olan eşin tek başına yapacağı aile konutu satışını geçersiz kılar.

Türk Medeni Kanunu’nun 194. Maddesi

TMK 194. maddesi, evliliğin genel hükümlerini düzenlerken, malik olan eşin aile konutu üzerindeki tasarruf yetkisine önemli bir kısıtlama getirir. İlgili madde, “Eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz” hükmünü içermektedir. Bu madde, eşlerin fiil ehliyetini kısıtlayan, emredici nitelikte bir hükümdür ve eşlerin bu haktan önceden feragat etmesi veya aralarında anlaşarak bu kuralı geçersiz kılması mümkün değildir.  

Bu düzenlemenin temel amacı, kanun koyucunun iradesini yansıtır: Aile birliğinin bütün olarak korunmasıdır. Kanun, malik olan eşin düşüncesizce yapabileceği işlemlerle ailenin barınma ihtiyacından yoksun kalmasını ve yuvanın dağılmasını önlemeyi hedefler. Bu hukuki düzenleme, eşten habersiz yapılan satış işleminin hukuken baştan itibaren geçersiz olduğu sonucunu doğurur. İşte bu yüzden, eşim benden habersiz evi satmış ne yapabilirim diye düşünen bir mağdur eşin en büyük dayanağı bu madde olacaktır.

“Aile Konutu” Nedir?

Aile konutu, sadece tapu kayıtlarındaki bir taşınmazdan ibaret değildir. Türk hukukunda aile konutu, eşlerin bütün yaşam faaliyetlerini ortaklaşa yürüttükleri, yaşantılarına yön verdikleri ve manevi değerler biriktirdikleri bir mekân olarak tanımlanır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun içtihatlarına göre, bir yerin aile konutu vasfı taşıyabilmesi için eşlerin o konutu birlikte seçmeleri, ortak bir yaşam merkezi oluşturmaları ve buranın ailenin yaşam faaliyetlerinin merkezi olması gerekmektedir. Konutun bu vasfı, üçüncü kişiler tarafından da ailenin yaşadığı konut olarak algılanabilir nitelikte olmalıdır.  

Kural olarak, bir ailenin tek bir aile konutu olabilir. Ancak bu kural mutlak değildir. Eşlerin mesleki faaliyetleri, çocukların eğitimi veya sağlık durumu gibi haklı nedenlerle yılın belirli dönemlerinde farklı konutlarda yaşanıyorsa, yaşam faaliyetinin yoğunlaştığı konut aile konutu olarak kabul edilebilir. Bu kavram, sadece mülk sahibi olunan evler için değil, kiralanan konutlar için de geçerlidir. Türk Medeni Kanunu’nun 194. maddesi, kiralanan bir evin kira sözleşmesinin feshedilmesini de malik olmayan eşin rızasına bağlar ve bu sayede ailenin barınma hakkını mülkiyetin durumundan bağımsız olarak korur.  

Aile Konutu Şerhi

Bu tür durumlarda en çok merak edilen konulardan biri, evin tapusunda “aile konutu şerhi”nin bulunup bulunmadığıdır. Okuyucunun aklına gelen ilk sorulardan biri, “Benim evimizde şerh yoktu, bu yüzden haklarımı kaybettim mi?” olabilir. Türk hukuku, bu endişeyi giderecek net bir koruma sağlar. Bu koruma, şerh olmasa dahi eşten habersiz yapılan ev satışını geçersiz kılar.

Şerhin Hukuki Niteliği ve Yargıtay Kararlarının Önemi

Tapu sicilindeki aile konutu şerhi, o konutun hukuki olarak aile konutu vasfını kazanmasını sağlayan kurucu bir işlem değildir. Aksine, bu şerh, taşınmazın zaten fiilen sahip olduğu aile konutu vasfını sadece tapu sicilinde açıklayıcı bir şekilde belirtir. Bir başka deyişle, evin “aile konutu” niteliği, tapuya bir şerh işlenmesiyle değil, eşlerin o konutta birlikte yaşaması ve yaşamlarını orada merkezileştirmesiyle ortaya çıkar.  

Bu durum, tapu siciline olan güven ilkesi ile aile birliğinin korunması ilkesi arasında bir hukuki çatışma yaratmaktadır. Normal şartlarda, Türk Medeni Kanunu’nun 1023. maddesi gereğince, tapu sicilindeki kayda iyi niyetle güvenerek mülk edinen üçüncü kişinin kazanımı korunur. Ancak, TMK 194. maddesi, bu genel kuralın bir istisnasıdır ve aile birliğini korumaya yönelik emredici bir özel hüküm niteliğindedir. Yargıtay, bu konudaki tereddütleri gidermek için emsal teşkil eden kararlar vermiştir.  

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun Emsal Kararı

Geçmişte bu konuda farklı mahkeme kararları ve görüşler bulunmaktaydı. Bazı kararlarda, tapu sicilindeki şerh yoksa alıcının iyiniyetli kabul edilebileceği yönünde tartışmalar mevcuttu. Ancak, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun verdiği “ders niteliğinde” bir karar, bu tartışmaya son noktayı koymuştur. Yargıtay, tapuda “aile konutudur” şerhi olmasa bile eşin açık rızasının alınmasının şart olduğuna hükmetmiştir.  

Bu kararın temel gerekçesi, kanun koyucunun amacının ailenin korunması olduğu ve bu amacın, üçüncü kişinin iyi niyet iddiasından dahi üstün tutulması gerektiğidir. Yargıtay, bu tür bir durumda alıcının “iyi niyet” iddiasını dahi dinlemeyeceğini açıkça belirtmiştir. Somut bir olayda, bir banka, evin aile konutu olduğunu bilmesine rağmen, malik eşin rızasını almadan ev üzerine ipotek koymuş ve ev icra yoluyla satılmıştır. Yargıtay, tapu şerhi olmamasına ve bankanın taşınmazı ihale yoluyla almış olmasına rağmen, yapılan işlemin geçersiz olduğuna karar vermiş ve tapunun iptalini sağlamıştır. Bu emsal karar, eşin rızası olmadan ev satışı işleminin kesinlikle hukuka aykırı olduğunu ve tapu kaydına bakılmaksızın geçersiz sayılacağını açıkça ortaya koymaktadır.  

Haklarınızı Geri Almak İçin Atılacak Hukuki Adımlar

Peki eşim benden habersiz evi satmış ne yapabilirim diye düşünüyorsanız, çaresiz değilsiniz. Türk hukuk sistemi, mağduriyetinizin giderilmesi için net bir yol haritası sunar. Bu yol haritasındaki en kritik adım, bir tapu iptali ve tescil davası açmaktır.

Tapu İptali ve Tescil Davası

Hukuki süreçte izlenmesi gereken ilk ve en önemli yol, Tapu İptali ve Tescil Davası açmaktır. Bu davanın temel amacı, eşiniz tarafından habersizce yapılan satış işleminin tapu kaydında yolsuz bir tescil (hukuka aykırı bir kayıt) olduğu gerekçesiyle iptal edilmesi ve taşınmazın tapu kaydının tekrar evin asıl maliki olan eşin adına döndürülmesidir. Bu davada yetkili ve görevli mahkeme, taşınmazın bulunduğu yerdeki Aile Mahkemesi‘dir . Davanın tarafları ise, davacı sıfatıyla mağdur olan eştir ve davalılar ise evi satan malik eş ile evi satın alan üçüncü kişidir .

Dava Sürecinde İspat ve Kanıt Yükümlülüğü

Tapu iptali ve tescil davasının başarılı olabilmesi için, davacı eşin bazı hususları mahkemeye kanıtlaması gerekir. Öncelikle, dava konusu taşınmazın gerçekten bir aile konutu niteliği taşıdığını ispat etmek hayati önem taşır . Bu ispat, sadece bir iddia olmaktan öte, somut delillerle desteklenmelidir. Mahkemeye sunulabilecek kanıtlar arasında şunlar yer alır:

  • Resmi Belgeler: Evlilik cüzdanı ve nüfus kayıt örneği gibi evlilik birliğinin varlığını gösteren belgeler.  
  • Adres ve İkametgah Kanıtları: Konutun fiilen yaşam merkezi olduğunu gösteren elektrik, su veya doğalgaz faturaları. Ayrıca, belediye veya muhtarlıktan alınmış ikametgah belgesi de önemli bir delil niteliğindedir .  
  • Görgüye Dayalı Deliller: Tanık ifadeleri, komşular, yakınlar veya apartman yöneticisinin beyanları gibi delillerle evin aile konutu olarak kullanıldığı teyit edilebilir .
  • Bilirkişi İncelemesi: Mahkeme, evin fiili durumunu yerinde tespit etmek için keşif ve bilirkişi incelemesi yapabilir.  
  • Diğer Belgeler: Satış sözleşmesi, bağış senedi veya mirasçılık belgesi gibi mülkiyet hakkını kanıtlayan belgeler de sunulabilir.  

Tüm bu delillerin bir araya getirilmesi, davanın başarıya ulaşması için kritik öneme sahiptir.

İhtiyati Tedbir Kararının Hayati Önemi

Tapu iptali ve tescil davaları, karmaşık hukuki süreçler içerebilir ve zaman alabilir. Bu süreçte, evi satın alan üçüncü kişinin taşınmazı bir başkasına satmasını veya devretmesini engellemek için ihtiyati tedbir kararı talep etmek son derece önemlidir . Dava dilekçesiyle birlikte sunulacak bu talep üzerine mahkeme, tapu kaydına evin dava konusu olduğuna dair bir şerh düşülmesine karar verebilir. Bu şerh, taşınmazın dava sonuçlanana kadar başka bir işleme konu olmasını engeller ve mağdur eşin haklarının korunmasını sağlar .

Zamanaşımı Süresi

Bu tür davalarda bir diğer önemli soru, davanın açılması için herhangi bir süre kısıtlamasının olup olmadığıdır. Eşim benden habersiz evi satmış ne yapabilirim sorusunun cevabı, zaman aşımı konusunda mağdur eşi rahatlatan bir nitelik taşır. Aile konutuna dayalı tapu iptali ve tescil davaları, mülkiyet hakkına ilişkin davalar olduğundan, kural olarak herhangi bir zamanaşımı veya hak düşürücü süreye tabi değildir . Bu, eşinizin bu satışı ne zaman yapmış olursa olsun, dava açma hakkınızın devam ettiği anlamına gelir ve mağdur eş için büyük bir güvence kaynağıdır.  

Ancak bu kuralın önemli bir istisnası mevcuttur. Türk Medeni Kanunu’nun 712. maddesi, bir taşınmazı iyi niyetle satın alan üçüncü kişinin, tapu sicilinde 10 yıl boyunca kesintisiz ve davaya konu olmadan malik olarak kalması durumunda, mülkiyeti kazanmasını düzenler. Bu istisna, dava açmakta gecikilmemesi gerektiğini ve hakların korunması için hızlı hareket etmenin önemini vurgular.  

Aile Konutu Olmayan Ev Satışı ve Mal Rejimi

Her konut, aile konutu niteliği taşımayabilir. Örneğin, eşlerden birinin evlilik birliği içinde yatırım amaçlı aldığı ve ailenin hiç yaşamadığı bir yazlık veya daire. Bu senaryoda da eşin habersizce satış yapması, diğer eşin haklarını ihlal eder ancak izlenecek hukuki yol, aile konutu satışından farklıdır. Bu ayrımı doğru anlamak, hak kaybı yaşanmaması için son derece kritiktir.

Yasal Mal Rejimi Edinilmiş Mallara Katılma

Türk hukuk sisteminde, evlilik sözleşmesi yapılmadığı sürece, eşler arasında geçerli olan yasal mal rejimi Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi‘dir . Bu rejimde, evlilik süresince edinilen tüm mallar, kimin adına kayıtlı olursa olsun, ortak mal sayılır . Her eş, bu mallar üzerinde yarı yarıya “katılma alacağı” hakkına sahiptir .

Evlilik birliği içinde eşlerden birinin adına kayıtlı olan edinilmiş bir taşınmazın, diğer eşin rızası olmadan satılması halinde, hukuki işlem direkt olarak geçersiz sayılmaz. Ancak bu satışın bedeli, yine edinilmiş mal olarak kabul edilir ve boşanma veya mal rejiminin sona ermesi durumunda yapılacak tasfiye hesabına dahil edilir . Bu noktada, diğer eşin hakkı tapu üzerinde değil, satış bedeli üzerinden doğan bir “katılma alacağı”dır. İşte bu nedenle, eşim benden habersiz evi satmış ne yapabilirim sorusunun cevabı, evin aile konutu olup olmadığına göre büyük bir farklılık gösterir.

Tapu İptali mi, Katılma Alacağı mı? Yargıtay’ın Kesin Ayrımı

Aile konutu satışı ile aile konutu olmayan bir evin satışındaki temel hukuki ayrım, Yargıtay’ın istikrarlı içtihatlarıyla netleşmiştir. Yargıtay’a göre, aile konutu niteliği taşımayan bir malın, mal rejimi tasfiyesini engelleme amacıyla devredildiği ispatlansa dahi, bu durum tapunun iptal edilmesi için yeterli bir sebep teşkil etmez . Bu durumda, mağdur eşin talep edebileceği tek hak, evin satış bedeli üzerinden hesaplanacak olan “katılma alacağı”dır .

Hukuk sisteminin bu ayrımı yapmasının temelinde yatan mantık, aile konutunun barınma gibi temel bir ihtiyacı karşılaması ve bu nedenle özel bir korumaya tabi olmasıdır. Aile konutu dışındaki edinilmiş mallar, ailenin temel ihtiyaçları kadar hayati görülmediğinden, bu malların devrinde üçüncü kişilerin tapu siciline olan güveni, aile birliğinin korunması ilkesine göre daha öncelikli tutulur. Bu durum, hukukun her hakka aynı seviyede koruma sağlamadığını, toplumsal fayda dengesine göre hareket ettiğini gösterir. Bu nedenle, evin aile konutu olup olmadığını doğru tespit etmek ve hukuki süreci bu tespitle başlatmak son derece önemlidir.

Karşılaştırmalı Analiz

Aşağıdaki tablo, bir evin eşten habersiz satılması durumunda, taşınmazın niteliğine göre izlenecek hukuki yolları karşılaştırmalı olarak sunmaktadır. Bu tablo, iki farklı senaryonun sonuçlarını görsel ve net bir şekilde karşılaştırarak kafa karışıklığını gidermeyi amaçlamaktadır.

ÖzellikSenaryo 1: Aile Konutu SatışıSenaryo 2: Aile Konutu Olmayan Edinilmiş Mal Satışı
Yasal DayanakTMK m. 194TMK m. 220 ve devamı (Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi)
Hukuki İşlemin NiteliğiKesinlikle geçersizdir (işlem yok hükmündedir)Kural olarak geçerlidir ancak tasfiye hesabına dahil edilir
Açılacak Dava TürüTapu İptali ve Tescil DavasıMal Rejiminin Tasfiyesi Davası ve Katılma Alacağı Talebi
Talep Edilebilecek HakTaşınmazın tapu kaydının iptali ve eş adına tesciliTaşınmazın satış bedelinden doğan “katılma alacağı”
Üçüncü Kişinin İyiniyetinin Etkisiİyiniyeti korunmaz, satış geçersiz sayılırİyiniyeti korunur, satış geçerli sayılır  
Yetkili MahkemeAile MahkemesiAile Mahkemesi
ZamanaşımıKural olarak zamanaşımı yoktur  Mal rejiminin sona ermesinden (boşanma kararının kesinleşmesinden) itibaren 10 yıl  

Bu tablo, yaşadığınız mağduriyetin niteliğine göre hangi hukuki yola başvurmanız gerektiği konusunda bir kılavuz niteliğindedir. Ancak her durumun kendine özgü detayları ve incelikleri olduğundan, tablo bir rehber olmakla birlikte hukuki danışmanlık yerine geçmez.

Eşim Benden Habersiz Evi Satmış Ne Yapabilirim Sonuç

Özetle, eşinizin sizden habersiz bir şekilde aile konutunu satması hukuken kesinlikle geçersiz bir işlemdir. Türk Medeni Kanunu’nun 194. maddesi, ailenizin barınma hakkını en üst düzeyde koruma altına almıştır ve bu koruma, tapuda şerh olmasa dahi geçerlidir. Evi satın alan üçüncü kişinin iyi niyeti de, Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre bu işlemin geçerli sayılmasına engel teşkil etmemektedir. Bu durumda, haklarınızı geri almanın en doğru ve etkili yolu, taşınmazın bulunduğu yerdeki Aile Mahkemesi’nde bir tapu iptali ve tescil davası açmaktır.

Ancak, her hukuki süreç gibi bu davanın da kendine özgü incelikleri, ispat yükleri ve stratejik adımları vardır. İhtiyati tedbir kararı gibi hayati öneme sahip taleplerin doğru zamanda ve doğru şekilde ileri sürülmesi, hak kaybını önlemek için kritik öneme sahiptir. Eşim benden habersiz evi satmış ne yapabilirim sorusunun yanıtı, ancak doğru bir hukuki yol haritası ile netlik kazanabilir. Bu nedenle, içinde bulunduğunuz bu zorlu süreçte tek başınıza hareket etmek yerine, alanında uzman bir hukuk profesyonelinden destek almanız büyük önem taşır. Haklarınızı eksiksiz bir şekilde korumak ve ailenizin yuvasını geri kazanmak için, vakit kaybetmeden bir İstanbul Boşanma Avukatı ile iletişime geçmeniz en doğru karar olacaktır. Deneyimli bir İstanbul Boşanma Avukatı, sizin adınıza tüm delilleri toplayacak, hukuki süreci en etkili şekilde yönetecek ve hak ettiğiniz adaleti sağlamak için tüm adımları atacaktır. Unutmayın, doğru hukuki destek ile bu durumun üstesinden gelebilirsiniz.

Eşim Benden Habersiz Evi Satmış Ne Yapabilirim Sıkça Sorulan Sorular

Ayrı Yaşarken Yapılan Ev Satışı Geçerli Olur mu?

Evet, evli olduğunuz sürece ve taşınmaz aile konutu niteliğini koruduğu müddetçe, ayrı yaşamanızın tek başına evin satışı için geçerli bir sebep teşkil etmez. Fiili ayrılık, aile konutu korumasını ortadan kaldırmaz. Bu durumda, yine tapu iptali ve tescil davası açarak satış işleminin iptalini talep edebilirsiniz.  

Boşanma Davası Sürerken Ev Satılabilir mi?

Boşanma davası devam ederken de evin satışı için diğer eşin rızası gerekir. Eğer boşanma davası sürecinde eşiniz evi satmaya kalkışırsa, hak kaybı yaşamamak için mahkemeden “ihtiyati tedbir kararı” talep ederek evin tapu kaydına satışın engellenmesi yönünde bir şerh konulmasını sağlayabilirsiniz.  

Eşimin Rızasını Sözlü Olarak Vermesi Yeterli mi?

Türk Medeni Kanunu, rızanın bir şekil şartına tabi olmadığını, hatta sözlü olarak dahi verilebileceğini belirtir. Ancak, rızanın “açık” olması gerekmektedir. Uygulamada, rızanın varlığını ispat yükü, tasarrufu yapan eşe ait olduğundan, yazılı veya noter tasdikli bir rıza ispat kolaylığı sağlar ve hukuki güvenliği artırır.  

Aile Konutu Şerhi Nasıl Konulur ve Hangi Belgeler Gerekir?

Aile konutu şerhi koymak için malik olmayan eş, tapu müdürlüğüne başvuruda bulunabilir. Bu başvuru için malik olan eşin rızası aranmaz . Gerekli belgeler arasında, konutun aile konutu olduğunu gösteren muhtarlık veya belediye belgesi, evlilik cüzdanı ve başvuru yapan kişinin nüfus cüzdanı yer alır.  

Kiralanan Ev de Aile Konutu Koruması Altında mıdır?

Evet, Türk Medeni Kanunu’nun 194. maddesi, kiralık konutlar için de aile konutu koruması sağlar. Bu durumda, kira sözleşmesinin tarafı olmayan eşin açık rızası olmadan kira sözleşmesi feshedilemez.  

Ev Üzerine İpotek Konulabilir mi?

Aile konutu üzerine ipotek konulması mümkündür, ancak bu işlem için malik olmayan eşin açık rızası şarttır. Rıza olmadan konulan ipotek, Yargıtay’ın emsal kararlarıyla da desteklendiği gibi, “ipoteğin fekki davası” ile iptal edilebilir.  

Mal Rejimi Sözleşmem Varsa Durum Değişir mi?

Eşler, kanun tarafından belirlenen edinilmiş mallara katılma rejimi dışında, noterden yapacakları bir sözleşme ile mal ayrılığı, paylaşmalı mal ayrılığı veya mal ortaklığı rejimlerinden birini seçebilirler. Ancak, aile konutuyla ilgili TMK 194. maddesi emredici bir hüküm olduğundan, mal rejimi sözleşmesi bu maddenin getirdiği kısıtlamayı ortadan kaldırmaz.  

Dava Sürecinde Ne Gibi Masraflar Karşıma Çıkar?

Tapu iptali ve tescil davasında dava harcı, taşınmazın değeri üzerinden belirlenir. Bunun yanı sıra, avukatlık ücreti, bilirkişi ve keşif ücretleri gibi yargılama giderleri de söz konusu olur. Ancak, haklı bulunmanız durumunda, karşı tarafın yargılama giderlerinin bir kısmını ödemesine hükmedilebilir.  

Kazandığım Davanın Sonucu Ne Olur?

Açtığınız davanın kabul edilmesi halinde, eşinizin habersizce yaptığı satış işlemi tapuda iptal edilir ve taşınmaz, işlemlerden önceki eski haline döndürülerek tekrar malik olan eşin adına tescil edilir. Böylece, aile konutunuz üzerindeki mülkiyet hakkınız hukuken yeniden sağlanmış olur.  

Ev Tekrar Eşimin Adına Geçerse Ne Yapmalıyım?

Dava sonucunda evin tapusu tekrar eşinizin adına geçer. Ev üzerindeki aile konutu koruması devam eder, bu nedenle eşiniz yeniden sizden habersiz bir tasarruf işlemi yapamaz. Ancak, evlilik birliğinin sürdürülebilirliği konusunda endişeleriniz varsa, boşanma davası açarak mal paylaşımı sürecini de başlatabilirsiniz .  

Bu Yazıyı Paylaş

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Son Yazılar

Hakkımızda

istanbul boşanma avukatı

Çelik & Baştürk Hukuk Bürosu olarak, İstanbul avukat ve arabulucularından oluşan ekibimiz ile birlikte, İstanbul Boşanma Avukatı, İstanbul Ceza Avukatı olarak çalışma alanlarımız içerisinde tüm davalara bakmaktayız. Bilgi için hemen bize ulaşın.