Çocuğun Nafaka Artırım Davası

Çocuğun Nafaka Artırım Davası

Nafaka Artırım Davasının Amacı ve Önemi

Boşanma kararı sonrasında mahkemece hükmedilen iştirak nafakası, müşterek çocuğun bakım, eğitim ve diğer temel ihtiyaçlarını karşılamak üzere belirlenen periyodik ödemelerdir. Ancak bu miktarlar, zamanla değişen yaşam koşulları, ülkenin ekonomik durumu ve özellikle çocuğun büyümesine bağlı olarak artan ihtiyaçlar karşısında yetersiz kalma riski taşır. Çocuğun Nafaka Artırım Davası, belirlenen mevcut nafaka miktarının, çocuğun üstün yararı ilkesi doğrultusunda güncel ekonomik şartlara uyarlanması için açılan hukuki bir yoldur.

Çocuğun ihtiyaçlarının sürekli artan doğası, bu davanın temel motivasyonudur. Bir çocuk büyüdükçe, eğitim masrafları, sosyal yaşam giderleri ve sağlık harcamaları kaçınılmaz olarak yükselmektedir. Mevcut nafaka miktarının yetersiz kalmasının hukuki sonuçları, çocuğun yaşam standartlarının düşmesine ve anayasal güvence altındaki eğitim hakkının kısıtlanmasına yol açabilir. Enflasyon, hayat pahalılığı ve ekonomik dalgalanmalar gibi makroekonomik faktörler, belirlenen sabit nafaka miktarının alım gücünü hızla düşürmektedir. Bu nedenle, velayeti elinde bulunduran ebeveynler, çocuklarının yaşam kalitesini ve eğitimini güvence altına almak amacıyla bu hukuki sürece başvurmak zorunda kalırlar. Çocuğun Nafaka Artırım Davası’nın doğru yönetilmesi, talep edilen artışın hakkaniyetli bir şekilde kabul edilmesi ve yargılama sürecinin gereksiz yere uzamaması için kritik öneme sahiptir.

Çocuğun Nafaka Artırım Davasının Hukuki Dayanağı

Türk Medeni Kanunu Madde 331’in Kapsamı

Çocuğun nafaka artırım davasının temel hukuki dayanağı, Türk Medeni Kanunu (TMK) Madde 331’de net bir şekilde ifade edilmiştir: “Durumun değişmesi halinde hâkim, istem üzerine nafaka miktarını yeniden belirler…”. Bu hüküm, mahkemece daha önce hükmedilmiş olan iştirak nafakasının, değişen koşullar karşısında dondurulmuş bir miktar olarak kalmayacağının yasal garantisidir. Dava açmanın yegâne şartı, ilk nafaka kararının verildiği tarihten itibaren tarafların mali durumlarında veya müşterek çocuğun ihtiyaçlarında kayda değer ve sürekli bir değişiklik meydana gelmiş olmasıdır. Mahkeme, bu değişikliği incelerken çocuğun yaşı, eğitim seviyesi, artan ihtiyaçları ve tarafların güncel ekonomik durumlarını detaylı bir şekilde gözetmek zorundadır. Bu nedenle, hukuki süreç titizlikle yönetilmelidir.  

Dava Açmak İçin Beklenmesi Gereken Süreye İlişkin İçtihatlar

Kanun, nafakanın yeniden belirlenebilmesi için kesin bir zaman diliminin geçmesini aramamaktadır. Prensip olarak, koşullar değiştiği anda dava açılabilir. Ancak Yargıtay içtihatları, ilk nafaka kararından veya son artırım kararından bu yana makul bir sürenin geçmiş olmasını ve ekonomik durumun ya da ihtiyaçların gerçekten değişmesini bekler. Aksi takdirde, Çocuğun Nafaka Artırım Davasının reddi söz konusu olabilir. Özellikle anlaşmalı boşanma sonrasında taraflar nafaka miktarında anlaşmış oldukları için, çok kısa süre sonra ve şartlarda somut bir değişiklik olmadan açılacak dava, dürüstlük kuralına riayet edilmediği gerekçesiyle kötü niyetli değerlendirilip reddedilebilir. Bu durum, avukatın dava açmadan önce ekonomik değişimlerin sürdürülebilirliğini ve ispatlanabilirliğini titizlikle analiz etmesini gerektirmektedir.

Usul hukuku açısından dikkat edilmesi gereken önemli bir nokta, iştirak nafakası davalarına kural olarak derdestlik itirazında bulunulamamasıdır. Daha önce açılmış bir artırım davası olsa bile, koşullar yeniden değiştiği anda yeni bir Çocuğun Nafaka Artırım Davası açılabilir; zira her dava, açıldığı tarihteki mevcut koşullara göre değerlendirilir. Ancak, nafakanın kaldırılması davası varsa, artırma davasına bakan hâkimin, hakkaniyet ilkesi gereği diğer davanın sonucunu beklemesi gerekebilir.  

Çocuğun Nafaka Artırım Davasında İştirak Nafakasının Artırılma Şartları Nelerdir ve Neye Göre Belirlenir?

Çocuğun Nafaka Artırım Davasında mahkemenin temel inceleme alanları, hem nafaka yükümlüsünün gelirindeki yükseliş hem de müşterek çocuğun somut ve artan ihtiyaçlarıdır. Doğru bir hukuki talep için her iki koşulun da ispatlanması büyük önem taşır.

Mali Durumda Önemli ve Sürekli Değişiklik Şartı

Çocuğun Nafaka Artırım Davasında, artırımın en güçlü dayanağı, nafaka ödeyen kişinin (borçlunun) gelirinde artış olmasıdır. İş değişikliği, terfi, yatırım kazançları veya ticari başarılar gibi nedenlerle borçlunun ekonomik olarak güçlenmesi durumunda, bu durumun çocuğun nafakasına yansıtılması beklenir. Örneğin, boşanma sırasında düşük bir maaşla çalışırken, yıllar içinde maaşının katlanarak artması, nafaka artırım davası için somut bir gerekçe oluşturur. Mahkeme, tarafların sosyal ve ekonomik durumları hakkında detaylı araştırma yapar.  

Diğer taraftan, mahkeme sadece borçlunun durumunu değil, velayeti elinde bulunduran tarafın (alacaklının) ekonomik durumunu da incelemektedir. Velayeti haiz ebeveynin de çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorunda olduğu hukuki bir gerçektir. Eğer velayet sahibi eşin gelirinde de kayda değer bir artış varsa, mahkeme bu durumu göz önünde bulundurarak artırım miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler.  

Çocuğun Yaşına ve Eğitimine Bağlı Olarak Artan Masrafların İspatı

Çocuğun büyümesi ve doğal gelişim süreçleri, beraberinde masrafların artmasını getirir. Bu değişen ihtiyaçlar, Çocuğun Nafaka Artırım Davası kapsamında hakkaniyet gereği nafaka artırımı şartları altında ele alınır. Örneğin, beş yaşındaki bir çocuk için belirlenen iştirak nafakasının, çocuk on beş yaşına geldiğinde yetersiz kalması, nafaka artırımını gerektiren temel faktördür.  

Özellikle eğitim giderlerindeki yükseliş, artırım davalarının en güçlü delil kaynağını oluşturur. Çocuğun eğitim seviyesinin yükselmesi veya özel okul, kurs veya dershane gibi ek eğitim gereksinimlerinin ortaya çıkması, masrafları hızla artırır. Bu ek giderlerin faturası, sözleşmesi veya makbuzları ile ispatlanması, mahkemenin artırıma hükmetmesi için en güçlü belgelerdendir. Ayrıca, çocuğun sosyal yaşam giderlerindeki (spor, hobi, kültürel faaliyetler) ve sağlık harcamalarındaki artışlar da iştirak nafakasının artırılmasını haklı kılan diğer önemli faktörlerdir. Mahkeme, ekonomik artışları (ÜFE/TÜFE) genel bir zemin olarak kabul etse de, fahiş artışa hükmetmekten kaçınır. Bu durum, avukatın, borçlunun artan geliri ile çocuğun artan, somut masrafları arasındaki pozitif korelasyonu detaylıca kanıtlamasını zorunlu kılar.  

Anlaşmalı Boşanma Protokolünün Nafaka Artırımına Etkisi

Anlaşmalı boşanmada taraflar, bir protokol ile nafaka miktarında uzlaşmış olsalar dahi, bu miktar günün koşullarına göre belirlenmiştir. Dolayısıyla, sonradan tarafların sosyal ve ekonomik hayatlarında meydana gelen önemli değişiklikler, protokoldeki miktarın Çocuğun Nafaka Artırım Davasına konu edilmesini engellemez. Ancak, davanın hakkaniyet kurallarına uygun olması ve şartların değiştiğinin ispatlanması esastır. Şartlarda değişiklik olmadan çok kısa süre sonra açılan artırım davası, kötü niyetli kabul edilip reddedilebilir.  

Nafaka Artırım Miktarının Belirlenmesi ve Hakkaniyet İlkesinin Merkezi Rolü

Çocuğun Nafaka Artırım Davalarında mahkeme, yeni miktarı belirlerken hakkaniyet ilkesi (TMK Madde 4) çerçevesinde hareket etmek zorundadır. Bu ilke, hem davacıyı hem de davalıyı korumayı amaçlar.

Hâkimin Takdir Yetkisi

Hâkim, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile hakkaniyet ilkesini dikkate alarak nafaka miktarını takdir eder. Talep edilen artışın adil ve orantılı olması, mahkeme kararının hukuki denetimden geçebilmesi için şarttır. Yargıtay, hükmedilen artış miktarının fahiş (aşırı) olması durumunu kesin olarak bozma sebebi saymaktadır. Mahkemece, ekonomik endekslere göre uygun bir miktar nafaka artışına karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu fazla miktarda artışa hükmedilmesi, davalı yararına bozmayı gerektirmektedir. Bu durum, avukatın, Yargıtay denetiminden geçebilecek, makul ve belgelere dayalı bir artış miktarı talep etmesinin ne kadar önemli olduğunu gösterir.  

Enflasyon ve Ekonomik Endekslerin Rolü

Mahkeme, hükmettiği nafakanın alım gücünün enflasyon karşısında erimesini önlemek amacıyla, nafakanın her yıl düzenli olarak artırılmasına karar verir. Bu artış oranı genellikle Üretici Fiyat Endeksi (ÜFE) veya Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) oranında belirlenebilir.

Ekonomik endekslerin hesaplanmasında, mahkemenin kararına bağlı olarak TÜİK verilerinin 12 aylık ortalamaları da dikkate alınabilir. Eğer mahkeme kararında açıkça “nafakanın her yıl 12 aylık ÜFE ortalaması oranında artırılmasına” karar verilmişse, bu ortalama esas alınır. Öte yandan, nafaka borçlusunun gelirinde olağanüstü bir artış yaşamış olması durumunda, mahkeme, ekonomik endekslerin üzerinde, hakkaniyete uygun daha yüksek bir artış oranına hükmedebilir. Bu durum, her davanın kendi ekonomik koşulları içinde değerlendirilmesi gerektiğini göstermektedir.  

Çocuğun Nafaka Artırım Davası Süreci ve Usul Hukuku Detayları

Çocuğun Nafaka Artırım Davasının usulüne uygun yürütülmesi, davanın esastan karara bağlanabilmesi için zorunludur. Usul hataları, davanın gereksiz yere uzamasına neden olabilir.

Görevli ve Yetkili Mahkeme

Bu davalarda görevli mahkeme Aile Mahkemeleridir. Aile Mahkemesi’nin kurulmadığı yerlerde ise Asliye Hukuk Mahkemeleri Aile Mahkemesi sıfatıyla görev yapar. Yetkili mahkeme genellikle davalının (nafaka yükümlüsü) yerleşim yeri mahkemesidir. Çocuğun Nafaka Artırım Davası açmak için kanunen belirlenmiş herhangi bir zamanaşımı veya hak düşürücü süre bulunmamaktadır.  

Nafaka Artırım Dilekçesinin Hazırlanması ve HMK 119 Zorunlulukları

Çocuğun Nafaka Artırım Davasında, dava dilekçesinin, Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) Madde 119’da öngörülen zorunlu unsurları eksiksiz içermesi gerekir. Eksiklik durumunda yargılama sürecinde gecikmeler yaşanabilir. Dava dilekçesinde davacı ve davalıya ait kimlik bilgileri, davanın konusu (nafakanın artırılması talebi), mevcut nafaka kararının tarih ve sayısı ile artışa neden olan gerekçelerin ayrıntılı ve somut açıklamaları yer almalıdır. Netice-i talep kısmında, talep edilen artış miktarının aylık bazda net olarak belirtilmesi usul açısından zorunludur.  

İştirak nafakası talebi, reşit olmayan çocuk adına velayet hakkını elinde bulunduran ebeveyn tarafından açılır. Bu nedenle avukat vekaletnamesi de “çocuğa velayeten” şeklinde düzenlenmelidir. Eğer boşanma davası devam ederken hükmedilmiş bir tedbir nafakasının artırılması isteniyorsa, bunun için ayrı bir dava açılamaz. Bu talep, derdest olan boşanma/ayrılık davasının görüldüğü mahkemeden talep edilmelidir; aksi takdirde derdestlik nedeniyle dava reddedilir.  

Dava Masrafları ve Harca Esas Değer Hesaplaması

Çocuğun Nafaka Artırım Davaları, maktu (sabit) bir harca değil, talep edilen artış miktarına göre hesaplanan nispi harca tabidir. Bu durum, yüksek miktarda artış talep edildiğinde dava masraflarının da artacağı anlamına gelir. Harca esas değer, davacının talep ettiği yıllık toplam artış miktarı üzerinden belirlenir. Örneğin, aylık 2.000 TL olan nafakanın 5.000 TL’ye çıkarılması isteniyorsa, aylık artış farkı 3.000 TL’dir. Harca esas değer, 3.000 TL x 12 = 36.000 TL olur ve harç bu miktar üzerinden hesaplanır. Talep edilecek artış miktarının, hukuki dayanağı kuvvetli ve hakkaniyetli bir seviyede tutulması, hem harç maliyetini optimize etmek hem de Yargıtay denetiminden geçebilecek makul bir talep oluşturmak açısından önemlidir.  

Çocuğun Nafaka Artırım Davasında İspat Yükümlülüğü, Deliller ve Karşı Dava Riski

Çocuğun Nafaka Artırım Davasının kabulü için, velayet sahibi ebeveynin (davacı) durumdaki değişikliği ve artış talebinin haklılığını somut ve güçlü delillerle ispat etmesi gerekir. Aksi takdirde, davanın reddi riski mevcuttur.  

Artan İhtiyaçların Belgelenmesi

Mahkeme, resen tarafların mali durumunu araştırsa da, davacının kendi delillerini sunması zorunludur. Hukuki deliller arasında; boşanma dava dosyası, nüfus kayıt örnekleri, küçüğün öğrenci belgesi, özel eğitim kurumları sözleşmeleri, artan sağlık harcamalarına ait faturalar, banka kayıtları ve tarafların güncel mali durumlarını gösteren güncel bordrolar yer alır. Bu belgelerin detaylı ve kategorize edilmiş bir şekilde sunulması, mahkemenin karar verme sürecini hızlandırır ve Çocuğun Nafaka Artırım Davasının temelini güçlendirir.

Tanık Delilinin Kritik Önemi ve Yargıtay İçtihadı

Çocuğun Nafaka Artırım Davasında tanık deliline dayanılması durumunda, hukuki süreçte kritik bir detay ortaya çıkar. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, eğer davacı taraf tanık deliline dayanmışsa, mahkemenin yargılamayı duruşmalı yapmak ve bu tanıkları dinlemek zorunda olduğunu kesinleştirmiştir. Tanık dinlenmeden dosya üzerinden karar verilmesi, usul hatası teşkil eder ve hükmün temyiz yoluyla bozulmasına neden olur. Bu durum, hukuki sürecin sadece maddi talepten ibaret olmadığını, aynı zamanda yargılama prosedürünün de kusursuz yönetilmesi gerektiğini göstermektedir. Bu tür bir usul hatası, davanın yıllarca uzamasına neden olabileceği için, uzman bir avukatın hizmeti bu aşamada hayati önem taşır.  

Nafaka Artırım Davasında Karşı Dava (Kaldırma Talebi) ve Derdestlik

Çocuğun Nafaka Artırım Davasında, davalı (nafaka yükümlüsü) da kendi ekonomik koşullarının kötüleştiği gerekçesiyle mevcut nafakanın kaldırılması veya indirilmesi talebiyle karşı dava açabilir. Eğer nafaka artırımı istenmişken, nafaka yükümlüsü de iştirak nafakasının kaldırılmasını istemişse, artırma davasına bakan hâkim, hakkaniyet gereği diğer davanın sonucunu beklemelidir. Bu hukuki durum, davacının lehine olan davanın uzamasına neden olabileceğinden, karşı dava potansiyeli ve davalının ekonomik durumu önceden detaylı olarak değerlendirilmelidir.  

İştirak Nafakasından Yardım Nafakasına Geçiş

Müşterek çocuğun 18 yaşını doldurmasıyla birlikte nafakanın hukuki statüsü tamamen değişir ve bu geçişin doğru hukuki adımlarla yönetilmesi gerekir. Bu aşama, artık Çocuğun Nafaka Artırım Davası olmaktan çıkıp, yardım nafakası davasına dönüşür.

İştirak Nafakasının Sona Ermesi

Ana ve babanın çocuğa karşı bakım borcu, çocuğun ergin olmasına (18 yaşını doldurmasına) kadar devam eder. Çocuk 18 yaşını doldurduğu anda, iştirak nafakası kendiliğinden sona erer ve bunun için ayrı bir mahkeme kararına gerek yoktur. Bu kural, reşit olan çocukların artık hukuken kendi başlarına karar verme ehliyetine sahip olmasından kaynaklanır.  

Eğitime Devam Eden Ergin Çocuğun Yardım Nafakası Talep Hakkı

Çocuk ergin olduğu halde eğitimi devam ediyorsa (üniversite, meslek eğitimi vb.), ana ve babanın bakım yükümlülüğü sona ermez. TMK uyarınca, ana ve baba, durum ve koşullara göre kendilerinden beklenebilecek ölçüde olmak üzere, eğitimi sona erinceye kadar çocuğa bakmakla yükümlüdürler.  

Bu bakım yükümlülüğü, reşit çocuk için Yardım Nafakası (TMK Madde 364) olarak devam eder. İştirak nafakasından farklı olarak, yardım nafakasında talep hakkı bizzat ergin çocuğa aittir. Yani, 18 yaşını doldurmuş ve eğitimi devam eden çocuk, nafaka talebini veya mevcut yardım nafakasının artırılması talebini bizzat kendisi davacı sıfatıyla açmalıdır. Velayeti elinde bulunduran ebeveynin bu aşamada iştirak nafakası artırım davası açmaya çalışması usulden ret ile sonuçlanacaktır. Ebeveynlerin, çocuğun eğitiminin kesintiye uğramaması adına 18 yaşa yaklaşırken bu hukuki ayrımı göz önünde bulundurarak proaktif planlama yapmaları gerekmektedir.

İcra ve Tazyik Hapsi

Nafaka kararları, mahkeme ilamına dayandığı için tahsilat sürecinde hukuki alacaklara göre daha etkili yollar sunar. Çocuğun Nafaka Artırım Davası sonucunda hükmedilen nafakanın ödenmemesi durumunda başvurulacak yollar aşağıdadır.

Nafaka Alacağının İcrası

Nafaka alacakları, mahkeme kararına dayandığı için ilamlı icra takibi yoluyla tahsil edilir. Bu takip türü, borçluya itiraz hakkını kısıtladığı için tahsilat sürecini hızlandırır. İcra takibi başlatmak için doğmuş ve süresinde ödenmemiş bir nafaka alacağının bulunması gerekir. Nafaka alacaklarının zamanaşımı süresi 10 yıldır.

Tazyik Hapsi ve Şikayet Süreleri

Nafaka borcunun ödenmemesi, İcra İflas Kanunu (İİK) uyarınca yaptırıma bağlanmıştır. Nafaka yükümlülüğünü ihlal eden borçluya karşı, alacaklı tarafça Tazyik Hapsi cezası talep edilebilir. Görevli mahkeme İcra Ceza Mahkemesidir.

Bu şikayet yoluna başvurmak için, nafaka alacağının ödenmemiş olması yeterlidir; nafaka alacağı 1 ay bile ödenmezse icra takibi açılabilir ve şikayet yolu kullanılabilir. Ancak tazyik hapsi talebi için kesin sürelere dikkat edilmelidir: Şikayet başvurusu, fiilin öğrenildiği tarihten itibaren 3 ay ve her hâlde yerine getirmeme fiilinin işlendiği tarihten itibaren 1 yıl içinde yapılmalıdır.

Tazyik hapsi cezası verilirse, ceza ertelenemez ve paraya çevrilemez. Borçlu nafakayı ödediği anda tahliye edilir. Ancak borçlu, üç aylık tazyik hapsi yatsa dahi, birikmiş nafaka borcu yükümlülüğü devam eder ve borç ödenmiş sayılmaz. Tazyik hapsi cezasının kendisi ise 2 yıllık zamanaşımına tabidir.

Çocuğun Nafaka Artırım Davası Sık Sorulan Sorular

Çocuğun Nafaka Artırım Davası ne zaman açılmalıdır?

Kanunen kesin bir süre olmamakla birlikte, Yargıtay içtihatlarına göre, ilk karardan veya son artırımdan bu yana tarafların mali durumunda ya da çocuğun ihtiyaçlarında kayda değer ve sürekli bir değişiklik olduğunda ve makul bir süre geçtikten sonra açılmalıdır.  

Çocuğun nafaka artırım davasında harç neye göre hesaplanır?

Nafaka artırım davaları, talep edilen artış miktarına göre hesaplanan nispi harca tabidir. Harç, talep edilen aylık artış miktarının 12 ile çarpılmasıyla elde edilen yıllık toplam artış miktarı üzerinden hesaplanır.  

Çocuğun nafakası 18 yaşından sonra devam eder mi?

İştirak nafakası, çocuk 18 yaşını doldurduğu an kendiliğinden sona erer. Ancak eğitimi devam eden ergin çocuk, ailesine karşı bizzat kendisi yardım nafakası davası açarak bakım talebini sürdürebilir.  

Nafaka artış oranı Yargıtay’a göre ne olmalıdır?

Yargıtay, hakkaniyet ilkesini esas alarak, artış oranını belirlerken tarafların ekonomik durumları, çocuğun ihtiyaçları ile TÜİK tarafından belirlenen ÜFE/TÜFE endekslerini gözetir. Mahkeme endekse uygun bir miktara karar vermelidir; hükmedilen fahiş artışlar bozma sebebidir.  

Çocuğun nafaka artırım davasında tanık delili sunulabilir mi?

Evet, tanık deliline dayanılabilir. Ancak tanık deliline dayanılmışsa, mahkemenin tanıkları dinlemeden dosya üzerinden karar vermesi, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararlarına göre usul hatasıdır ve bozmayı gerektirir. Bu durum, Çocuğun Nafaka Artırım Davası sürecinde avukatla çalışmanın önemini vurgular.

Çocuğun Nafaka Artırım Davası Sonuç

Çocuğun Nafaka Artırım Davası, değişen ekonomik dinamikler karşısında çocuğun refahını ve geleceğini güvence altına alan, kritik bir hukuki müdahaledir. Bu süreç, sadece nafaka yükümlüsünün mali gücündeki artışı değil, aynı zamanda TMK 331’in gerektirdiği gibi çocuğun somut ve belgelendirilmiş artan ihtiyaçlarını da ispatlamayı zorunlu kılar. Fahiş artış taleplerinin Yargıtay tarafından bozulması riski ve tanık dinlenmemesi gibi usul hatalarının davanın uzamasına yol açması , profesyonel hukuki desteğin önemini açıkça ortaya koymaktadır.  

Müşterek çocuğun 18 yaşını doldurmasıyla iştirak nafakasından yardım nafakasına geçişin doğru dava türü ile planlanması ve nispi harç hesaplamalarının stratejik olarak yönetilmesi gibi teknik konular, davanın başarısını doğrudan etkileyen faktörlerdir. Hukuki risklerin minimize edilmesi, en güçlü delillerin toplanması ve Yargıtay içtihatlarına uygun, gerçekçi bir talep oluşturulması için uzman desteği şarttır. Çocuğunuzun mali geleceğini garanti altına almak amacıyla, süreci alanında uzmanlaşmış bir İstanbul Boşanma Avukatı ile yürütmeniz tavsiye edilir. İstanbul’da aile hukuku alanında tecrübe sahibi bir İstanbul Boşanma Avukatı ile çalışmak, hem usul hem de esas yönünden davanızın sağlam temellere dayanmasını sağlayacak ve olası hak kayıplarının önüne geçecektir.

Bu Yazıyı Paylaş

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Son Yazılar

Hakkımızda

istanbul boşanma avukatı

Çelik & Baştürk Hukuk Bürosu olarak, İstanbul avukat ve arabulucularından oluşan ekibimiz ile birlikte, İstanbul Boşanma Avukatı, İstanbul Ceza Avukatı olarak çalışma alanlarımız içerisinde tüm davalara bakmaktayız. Bilgi için hemen bize ulaşın.