Bu makalemizin konusu “Boşanmak İsteyen Erkek Neden Dava Açmaz” olup konunun önemi sebebiyle dikkatle okumanızı tavsiye ederiz. İstanbul’da yaşayan bir erkek için boşanma kararı almak duygusal ve hukuki açıdan karmaşık bir süreci başlatır. Erkeklerin boşanma davası açmaktan kaçınmalarının arkasında hem hukuki riskler hem de psikolojik nedenler bulunur. Bu makalede, boşanmak isteyen erkeklerin dava açmaktan çekinme sebepleri, Yargıtay içtihatları ve hukuki düzenlemeler ışığında ele alınacaktır. Detaylı incelemeler sonucu, erkeğin “neden dava açmam” korkusunun sadece kişisel değil, aynı zamanda hukuki dayanakları olan bir karışım olduğu anlaşılacaktır.
Boşanma Sürecinde Hukuki Engeller
Erkekler boşanma davası açmaktan çekinirken en çok mali yükümlülüklerden endişe duyar. Boşanma sonucu yoksulluk nafakası ödemek zorunda kalabilir; ortak kullanılan evin kadına tahsis edilmesi, maddi açıdan zorluk anlamına gelir. Ayrıca müşterek çocukların velayetinin genellikle anneye verileceği öngörüsü de erkeği caydıran faktörlerdendir. Eşin mal varlığı paylaşımında erkeğin payının azalabileceği korkusu da motivasyonu düşürür. Örneğin erkeğin zina gibi ağır kusur içeren davranışları varsa, mahkeme kararında “tam kusurlu” kabul edilir; bu durumda erkeğin mal paylaşımından alacağı pay azaltılabilir veya kaldırılabilir ve maddi-manevi tazminat ödeme yükümlülüğü doğabilir. Bir avukatın açıklamasına göre aldatma ispatlanırsa erkek “tam kusurlu” sayılır ve tazminat yükümlülüğü artar. Bu tür sonuçların yükü, erkeğin dava açma isteğini azaltabilir. Özetle, nafaka, mal paylaşımı, konut ve velayet gibi somut maddi kayıplar erkeğin boşanma davası açma konusunda tereddüt yaşamasına yol açmaktadır.
Hukuki düzenlemeler de yanılgılara neden olabilir. Bazı görüşlerde “tamamen kusurlu tarafın boşanma davası açması reddedilecektir” ifadesi yer alsa da, Yargıtay içtihatları bu bakış açısını değiştirmiştir. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, TMK 166 uyarınca boşanmayı istemek için taraflardan birinin kusursuz olması gerekmediğini belirtir. Daha fazla kusurlu bulunan tarafın da dava açma hakkı bulunmakla birlikte, boşanma kararı verilebilmesi için diğer eşin de en azından az da olsa kusurlu olduğunun tespit edilmesi gerektiğini vurgulamıştır. Yani kanuna göre boşanma davasını açmak için erkeğin kusursuz olmasına ihtiyaç yoktur; ancak mahkeme, eşler arasındaki kusur dağılımını da irdeleyecektir. Bu nedenle bir erkeğin “Ben tamamen kusurluyum, dava açamam” düşüncesi hukuken doğru olmayıp, mahkeme sürecinde karşı tarafın da kusuru aranacaktır.
Boşanma davalarında usulen de bazı yanlış inanışlar vardır. Örneğin kimin önce dava açtığı gerçekte fark etmez; önemli olan kusur durumudur. Birçok erkek ilk adımı atan tarafın dezavantajlı olacağını düşünebilir, ancak yargılama sürecinde hakimin odaklandığı husus tarafların kusur oranlarıdır. İstanbul’daki aile mahkemeleri de bu ilkeye uygun şekilde karar verir. Bu yanlış algı da, erkeği dava açmaktan alıkoyan faktörlerden biridir. Sonuç olarak, hukuki boyutta erkeğin çekinceleri mali yükümlülükler ve kusur tespiti konularında yoğunlaşırken, Yargıtay kararları ve kanun açıkça her iki tarafın dava açabileceğini öngörmektedir.
Psikolojik ve Sosyal Nedenler
Boşanma kararını etkileyen bir diğer boyut psikolojiktir. Erkekler, halihazırdaki düzeni, alışkanlıkları ve statükoyu sürdürme eğilimindedir. Evlilik birliği çekilmez hale gelmiş olsa bile, erkek mevcut yaşam tarzından kolay vazgeçemeyebilir; rutin değişikliği ve bilinmezliğin yarattığı endişe, süreci geciktirebilir. Eşinin sadakatsizliği ya da ilişki bitmişliği tespiti olsa bile, erkek buna rağmen boşanmaktan kaçınabilir; diğer bir deyişle duygusal kabullenme süreci uzun sürebilir. Boşanma sonrası aile ve arkadaş çevresinin olası tepkilerini düşünmek de erkeğe yük getirir. Toplumda erkeklerin her zaman “güçlü” olması beklenir; boşanma gibi duygusal bir kriz karşısında yardım istemek veya kararsız olmak, bir erkek için güç kaybı olarak algılanabilir. Bu nedenle, çevresinin kendisini yargılayacağından korkan birçok erkek, boşanma kararını ertelemeyi tercih edebilir.
Ekonomik ve rol beklentileri de psikolojik kaygıları artırır. Uzun yıllar birlikte olunan evlilikte karı-koca rollerini yeniden tanımlamak zordur; özellikle çocuklu bir ailede, babalığın kimler tarafından üstlenileceği, evin düzeninin değişeceği korkusu bulunur. Erkek, boşanmada çocuğuyla ilişkisinin zayıflayacağını düşünerek suçluluk ve kaygı yaşayabilir. Deneyimli psikologlar, boşanmak isteyen erkeklerin geleceğe dair belirsizlik, yalnızlık ve maddi endişe duyduklarını, çevresi tarafından yargılanma korkusuyla bu süreci zorlaştırdıklarını belirtmektedir. Kısacası, psikolojik olarak evlilik dışı hayatı kabullenmek ve toplumsal yargı korkusunu aşmak erkekler için ayrı bir mücadele alanıdır. Bu sosyal ve duygusal baskılar, erkeğin dava açmaktan kaçınmasına önemli ölçüde etki eder.

Yargıtay İçtihatlarına Göre Tarafların Hakları
Yargıtay kararları, boşanma davalarında eşitlik ilkesini ve yasal sınırları netleştirir. Boşanmada kusur araştırması yapılırken, Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin içtihatlarına göre tamamen masum olunması gerekmez; ancak mahkemeler boşanma kararı vermeden önce her iki tarafın kusurunu da incelemelidir. Örneğin bir kararda Yargıtay, “boşanmayı isteyebilmek için tamamen kusursuz olmaya gerek yoktur, daha fazla kusurlu bulunan tarafın dahi dava hakkı vardır” hükmünü hatırlatarak bu konudaki tereddütleri ortadan kaldırmıştır. Diğer taraftan, maddi sonuçlar açısından da Yargıtay uygulamaları önemlidir. Zina gibi özel kusur halleri Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre davanın kabulünü kolaylaştırsa da, kusurlu tarafın mal paylaşımındaki payı üzerinde daha ağır yaptırımlar uygulanabilir. Dolayısıyla erkeğin “unutkan” ya da “ağır kusurlu” duruma düşme endişesi Yargıtay kararı hükümlerinden kaynaklanır.
Ayrıca Yargıtay hukuk genel kurulu kararları, velayet ve nafaka konularında rehberlik eder. Mahkemeler çocuk yararı gözetilerek karar verse de, İstanbul’daki uygulamalarda genellikle küçük yaş çocuklarda annelere öncelik tanınmaktadır. Yargıtay da velayet kararlarında çocuğun yararının esas alınması gerektiğini belirtmiştir. Nafaka konusunda ise yoksulluk nafakası yükümlülüğü için erkeğin ekonomik gücü göz önünde bulundurulur. Bu içtihatlar, erkeğin boşanma sonrası karşılaşabileceği olası sonuçları öngörmesine yardımcı olur. Sonuç olarak Yargıtay’ın belirlediği bu genel ilkeler, boşanmak isteyen erkeğin davaya girme konusunda çekincelerini şekillendiren unsurlardandır.
Boşanmak İsteyen Erkek Neden Dava Açmaz Sonuç
Boşanmak isteyen erkek neden dava açmaz? Boşanma kararı almak her yönüyle zorlu bir süreçtir ve erkekler bu süreci başlatırken hem hukuki hem psikolojik endişeler taşırlar. Hukuki düzenleme ve Yargıtay içtihatları, erkeğe belli hak ve sorumluluklar yükler. Bu nedenle erkeğin “Boşanmak istiyorum ama dava açmak istemiyorum” sorusu ardında sağlam hukuki nedenler bulunur. Öte yandan psikolojik olarak toplumsal baskı ve gelecek kaygısı da erkeği zorlayan etkenlerdir. Tüm bu karmaşık süreci daha sağlıklı yönetebilmek için, uzman yardımı alınması yerinde olacaktır. Bu noktada deneyimli bir İstanbul boşanma avukatı ile görüşmek, hakların doğru anlaşılması açısından büyük önem taşır. Uzman bir avukatın yol göstericiliğiyle süreç daha net değerlendirilebilir. Özetle, boşanma kararında tereddüt yaşayan bir erkek, konuyu hukuki ve psikolojik boyutlarıyla ele almalı; gerektiğinde bir İstanbul boşanma avukatı desteği alarak kararını netleştirmelidir.
Boşanmak İsteyen Erkek Neden Dava Açmaz Sık Sorulan Sorular
Boşanma davası açabilmek için erkeğin tamamen kusursuz olması gerekir mi?
Hayır. TMK 166’ya göre boşanma davasını açmak için eşlerden birinin kusursuz olması şart değildir. Yargıtay da tamamen kusurlu eşin dahi dava hakkı olduğunu belirtmiş, ancak boşanma için diğer eşin de az da olsa kusurunun tespiti gerektiğini vurgulamıştır. Dolayısıyla erkek, kendi kusuru ne olursa olsun, karısının da kusuru olduğuna dair olasılığı değerlendirerek dava açabilir.
Boşanma davalarında erkeğin ödeyeceği nafaka miktarı nasıl belirlenir?
Nafaka, tarafların kusur durumu ve ekonomik koşullarına göre belirlenir. Boşanma davasını erkeğin açması veya açmaması nafaka hakkını doğrudan etkilemez. Mahkeme, boşanma sonrasında kadının yoksulluğa düşeceğine kanaat ederse ve kadının daha ağır kusurlu olmadığını görürse yoksulluk nafakasına hükmedebilir. Bu nedenle erkeğin davayı açıp açmaması yerine, kusur oranına göre nasıl bir karar çıkacağı önemlidir.
Erkeğin boşanma davası açmaması durumunda, kadın boşanma davası açabilir mi?
Eşlerden biri boşanmayı istiyorsa ve diğer taraf istemiyorsa, boşanma davası reddedilmez; mahkeme her iki tarafın da iddialarını inceler. Kadının boşanma sebebinin kanıtlanması halinde, erkek istemese bile boşanmaya karar verilir. Yani erkeğin dava açmaması, kadının boşanma talebine mani olmaz. Her iki taraf da yasal haklarını kullanabilmektedir.
Boşanmak isteyen erkeğin dava sürecinde bilmesi gereken önemli noktalar nelerdir?
Erkek, dava açma kararını almadan önce boşanma sürecinin hukuki sonuçlarını iyice öğrenmelidir. Haklı boşanma nedenleri, delil yükü, mal rejimi, nafaka ve velayet gibi konularda bilgi edinmelidir. İstanbul’da mahkemelere yapılan başvurularda, davanın açılacağı mahkemenin yetkisi ve gerekli belgeler de önemlidir. Bu hususlarda doğru bir yönlendirme için alanında uzman İstanbul boşanma avukatı desteği almak süreci kolaylaştırır. Avukatınız, haklarınızı koruyacak stratejiyi belirlemenize yardımcı olacaktır.