Boşanma Davasında Yemin Delili

Boşanma Davasında Yemin Delili

Boşanma Sürecinde İspatın Gücü ve Yemin Delilinin Yeri

Boşanma davaları, şüphesiz, tarafların hayatındaki en çalkantılı ve duygusal olarak yıpratıcı süreçlerden biridir. Bu sürecin hukuki boyutu ise, iddiaların somut delillerle ispatlanması zorunluluğu üzerine kuruludur. Taraflar, boşanmaya neden olan olayları, mal paylaşımına konu olan değerleri veya ziynet eşyalarının akıbetini mahkeme önünde kanıtlamakla yükümlüdür. Tanık beyanları, mesajlaşma kayıtları, banka dekontları, sosyal medya paylaşımları ve uzman raporları gibi çok sayıda delil türü bu süreçte kullanılsa da, bazı durumlar ispatın neredeyse imkansız olduğu bir noktaya gelir. İşte tam bu aşamada, hukuk sistemimizin en eski ve en güçlü ispat araçlarından biri olan Boşanma Davasında Yemin Delili devreye girer.

Boşanma davasında yemin delili, çoğu zaman bir “son çare” olarak görülür. Diğer tüm delillerin yetersiz kaldığı, iddianın başka türlü kanıtlanamadığı durumlarda başvurulan, son derece güçlü ve sonuçları kesin olan bir usul işlemidir. Bu delil, modern hukuk sisteminin objektif kanıt arayışıyla, bireyin vicdanına, onuruna ve kutsal saydığı değerlere dayanan subjektif beyanı arasındaki hassas dengeyi yansıtır. Yemin, bir davanın seyrini tek başına değiştirebilecek, haklıyı haksız, haksızı haklı çıkarabilecek bir potansiyel taşır. Bu nedenle, boşanma davası ve buna bağlı taleplerde yeminin ne zaman, nasıl ve hangi koşullarda kullanılabileceğini bilmek, hak kaybı yaşamamak adına hayati önem taşır. Bu makale, Boşanma Davasında Yemin Delili konusunun tüm yönlerini, hukuki altyapısını ve Yargıtay kararları ışığındaki güncel uygulamasını detaylı bir şekilde ele alarak, bu karmaşık konuda size yol göstermeyi amaçlamaktadır.

Türk Hukukunda Yemin Delili Nedir?

Boşanma davasında yemin delili konusunu derinlemesine anlamak için öncelikle yeminin Hukuk Muhakemeleri Kanunu’ndaki (HMK) genel çerçevesini ve hukuki niteliğini kavramak gerekir. Yemin, sıradan bir delil olmanın ötesinde, yargılamayı sonlandırıcı etkiye sahip özel bir ispat aracıdır.

Yemin: Bir “Kesin Delil” Olarak Tanımı

Medeni usul hukukunda deliller, hakimin takdir yetkisi açısından iki ana gruba ayrılır: takdiri deliller ve kesin deliller. Tanık beyanı, bilirkişi raporu ve keşif gibi takdiri deliller, hakimin serbestçe değerlendirip vicdani kanaatine göre bir sonuca vardığı delillerdir. Hakim, bu delillerle bağlı değildir.  

Buna karşılık yemin, senet ve kesin hüküm ile birlikte kesin delil (kati delil) kategorisinde yer alır. Kesin delillerin en önemli özelliği, hakimi bağlayıcı olmalarıdır. Bir vakıa, usulüne uygun şekilde teklif edilmiş ve eda edilmiş bir yemin ile ispatlandığında, hakimin artık bu vakıanın doğruluğu veya yanlışlığı konusunda farklı bir değerlendirme yapma yetkisi kalmaz. Yemin edildikten sonra, o konu mahkeme için ispatlanmış kabul edilir ve dava bu doğrultuda karara bağlanır. Bu durum, Boşanma Davasında Yemin Delili mekanizmasını son derece güçlü ve nihai bir delil haline getirir.

Yemin Deliline Ne Zaman Başvurulur?

Yeminin en temel özelliklerinden biri, “son çare” (ultima ratio) olarak başvurulabilen bir delil olmasıdır. Bu ilke, bir tarafın, ispat yükü kendi üzerinde olan bir iddiayı başka hiçbir delille kanıtlayamadığı durumda yemin deliline başvurabileceği anlamına gelir. Yani, elinizde iddianızı ispatlayacak tanık, belge veya başka bir kanıt yoksa veya mevcut kanıtlarınız mahkemece yetersiz görülmüşse, son bir hamle olarak karşı tarafa yemin teklif etme hakkınız doğar.  

Bu ilkenin stratejik bir sonucu da vardır. HMK’nın 227/2. maddesi uyarınca, yemin teklif edilen taraf, yemini etmeye hazır olduğunu bildirdikten sonra, yemin teklif eden taraf artık bu teklifinden vazgeçip başka bir delile dayanamaz veya yeni bir delil gösteremez. Bu, yemin teklifinin geri dönülemez bir yol olabileceğini gösterir. Bu nedenle Boşanma Davasında Yemin Delili teklifi, sadece hukuki bir işlem değil, aynı zamanda karşı tarafın dürüstlüğü, inançları ve karakteri üzerine oynanan stratejik bir kumardır. Davayı bir anda lehinize sonuçlandırabileceği gibi, aleyhinize de kesinleştirebilir. Bu riskli doğası, yemin deliline başvurmadan önce durumun çok dikkatli bir şekilde analiz edilmesini zorunlu kılar.

Yemin Teklifi Süreci ve Usulü Adım Adım Nasıl İşler?

Yemin delilinin kesin ve bağlayıcı sonuçları, kanun koyucuyu bu delile başvurma sürecini sıkı usul kurallarına bağlamaya itmiştir. Bu kurallara uyulmaması, yeminin geçersiz sayılmasına ve hak kaybına yol açabilir. Boşanma Davasında Yemin Delili süreci, dilekçelerin hazırlanmasından yeminin mahkeme huzurunda icrasına kadar birkaç önemli adımdan oluşur.

Yemin Teklif Etme Hakkı ve Dilekçede Belirtme Zorunluluğu

Yemin teklif etme sürecinin ilk ve en kritik adımı, bu delile dayanma iradesinin yargılamanın en başında açıkça ortaya konulmasıdır. Yargıtay’ın yerleşik içtihatları ve özellikle 2017 tarihli İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca, tarafların dava veya cevap dilekçelerinin “deliller” kısmında açıkça “yemin” deliline dayanmış olmaları zorunludur. Eskiden yaygın olarak kullanılan “sair her türlü yasal delil” gibi genel ifadeler, artık yemin deliline dayanıldığı şeklinde yorumlanmamaktadır. Bu kural, tarafları dava stratejilerini en baştan net bir şekilde belirlemeye zorlar ve sonradan sürpriz bir şekilde yemin delilinin ortaya atılmasını engeller. Dolayısıyla, davanın başında dilekçenizde yemin deliline açıkça yer vermediyseniz, ilerleyen aşamalarda bu hakkı kullanmanız kural olarak mümkün olmayacaktır.  

Yemin Metninin Hazırlanması ve Hakkın Hatırlatılması

Yemin sürecinde hakim, pasif bir izleyici değil, sürecin doğru işlemesini sağlayan aktif bir rol üstlenir. Yemin teklif eden taraf, hangi vakıanın ispatı için yemin teklif ettiğini mahkemeye bildirir. Ancak yeminin nihai metnini ve sorulacak soruları hazırlayan taraf değil, hakimdir. Hakim, yemin metnini hazırlarken davanın özüne uygun, açık ve net ifadeler kullanmaya özen gösterir.  

Bununla birlikte, hakimin en önemli rollerinden biri “hatırlatma yükümlülüğü”dür. Yargıtay’ın istikrarlı kararlarına göre, bir taraf dilekçesinde açıkça yemin deliline dayanmış, ancak yargılama sırasında iddiasını diğer delillerle ispatlayamamışsa, hakimin o tarafa yemin teklif etme hakkı olduğunu hatırlatması gerekir. Bu, adil yargılanma hakkının bir gereği olarak kabul edilir ve tarafların usuli bir unutkanlık nedeniyle hak kaybına uğramasını önleyen önemli bir güvencedir. Bu durum, Boşanma Davasında Yemin Delili sürecinin adil işlemesi için kritik bir adımdır.

Yemine Davet ve Yemin Etme Anı

Yemin teklifi yapıldıktan ve hakim tarafından yemin metni hazırlandıktan sonra, yemin edecek taraf usulüne uygun olarak mahkemeye davet edilir. Eğer taraf duruşmada hazır değilse, mahkeme tarafından kendisine özel bir “yemin davetiyesi” gönderilir. Bu davetiyede, hangi konuda yemin edileceği, duruşmanın tarihi ve saati ile en önemlisi, geçerli bir mazereti olmaksızın duruşmaya gelmemesi veya gelip de yemin etmekten kaçınması halinde yemin konusu vakıayı ikrar etmiş (kabul etmiş) sayılacağı ihtar edilir.  

Yemin, mahkeme huzurunda ve aleni bir duruşmada eda edilir. Yeminin icrası, kanunda belirtilen özel bir seremoni ile gerçekleştirilir. Hâkim, yemin edecek kişiye yeminin anlam ve önemini anlatır, yalan yere yemin etmenin cezai sonuçları (TCK m. 275) konusunda uyarır. Yemin eda edilirken, hakim de dahil olmak üzere duruşma salonunda bulunan herkes ayağa kalkar. Yemin edecek kişi, HMK’da belirtilen metni okur: “Bana sorulan sorular hakkında gerçeğe uygun cevap vereceğime ve hiçbir şey saklamayacağıma namusum, şerefim ve kutsal saydığım bütün inanç ve değerlerim üzerine yemin ediyorum.”.  

Yemin Etmekten Kaçınma veya Yemini İade Etmenin Hukuki Sonuçları

Kendisine yemin teklif edilen tarafın önünde üç temel seçenek bulunur ve her birinin hukuki sonucu farklıdır:

  1. Yemini Eda Etmek: Taraf, mahkemeye gelerek usulüne uygun şekilde yemin ederse, yemin konusu vakıayı kendi lehine ispatlamış sayılır. Bu durumda, karşı tarafın iddiası reddedilir ve dava yeminin sonucuna göre karara bağlanır.
  2. Yemin Etmekten Kaçınmak: Taraf, geçerli bir mazereti olmaksızın duruşmaya gelmez, geldiği halde yemin etmeyi reddederse, HMK m. 229 uyarınca yemin konusu vakıayı ikrar etmiş (kabul etmiş) sayılır. Bu, yemin teklif eden tarafın iddiasını ispatladığı anlamına gelir ve dava bu kabule göre sonuçlanır.  
  3. Yemini İade Etmek: Yeminin konusu olan olay, sadece kendisine yemin teklif edilenin değil, her iki tarafın da bilgisi dahilinde olan bir konu ise, kendisine yemin teklif edilen taraf, aynı yemini karşı tarafa yöneltebilir. Buna yeminin iadesi denir. Bu durumda, top artık yemin teklif eden tarafa geçer. Eğer o taraf yemini ederse iddiasını ispatlar, ancak yemin etmekten kaçınırsa iddiası ispatlanamamış sayılır ve davası reddedilir.  

Bu usuli adımlar ve sonuçlar, Boşanma Davasında Yemin Delili mekanizmasının ne kadar ciddi ve davanın kaderini belirleyici olduğunu açıkça göstermektedir. Sürecin herhangi bir aşamasındaki bir hata, telafisi imkansız sonuçlar doğurabilir.

Yemin Nerede Yasak, Nerede Mümkün?

Boşanma davasında yemin delili denildiğinde akla gelen en önemli konu, bu delilin hangi durumlarda kullanılıp kullanılamayacağıdır. Hukuk sistemimiz bu konuda net bir ayrım yapmıştır: Boşanmanın kendisine ilişkin konularda yemin kesinlikle yasakken, boşanmanın mali sonuçlarına ilişkin bazı taleplerde yemin deliline başvurmak mümkündür.

Neden Boşanmanın Kendisi İçin Yemin Teklif Edilemez? (TMK m. 184)

Boşanma, sadece iki kişiyi ilgilendiren özel bir hukuki işlem değildir; aynı zamanda toplumun temel taşı olan aile kurumunu sona erdirdiği için kamu düzenini de ilgilendirir. Bu nedenle, evlilik birliğinin sona ermesi, tarafların serbest iradelerine veya beyanlarına bırakılmamıştır. Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 184. maddesi bu konuda çok açık bir hüküm içermektedir: “Boşanma veya ayrılık davasının dayandığı olguların varlığına ilişkin olarak hâkim, tarafların bu konudaki ikrarlarıyla bağlı değildir. Hâkim, bu olgular hakkında gerek re’sen, gerek istem üzerine taraflara yemin öneremez. Tarafların bu konudaki her türlü ikrarları hâkimi bağlamaz.”.  

Bu hükmün temelinde re’sen (kendiliğinden) araştırma ilkesi yatar. Boşanma davalarında hakim, tarafların sunduğu delillerle yetinmek zorunda değildir; boşanma sebeplerinin (zina, terk, akıl hastalığı, evlilik birliğinin temelinden sarsılması vb.) gerçekten var olup olmadığını kendisi araştırmakla yükümlüdür. Taraflardan birinin “Evet, eşimi aldattım” demesi (ikrar) bile hakimi bağlamaz. Aynı şekilde, bir tarafın diğerine “Eşimi aldatmadığına yemin et” demesi (yemin teklifi) de hukuken geçersizdir. Bu nedenle, boşanmanın esasına ilişkin konularda Boşanma Davasında Yemin Delili kullanılması kesin bir yasakla engellenmiştir.

Boşanmanın Eki Niteliğindeki Taleplerde Yemin Delilinin Gücü

Boşanma davasının kendisi kamu düzenini ilgilendirirken, boşanmanın eki veya fer’i niteliğindeki mali talepler, taraflar arasındaki özel hukuk uyuşmazlıkları olarak kabul edilir. Bu tür davalarda re’sen araştırma ilkesi değil, taraflarca getirilme ilkesi geçerlidir. Yani hakim, sadece tarafların ileri sürdüğü vakıa ve delillerle bağlıdır.

Bu ayrım, Boşanma Davasında Yemin Delili için kullanım alanını belirler. Özellikle ziynet eşyası alacağı davaları, mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan katkı payı veya katılma alacağı davaları gibi tamamen malvarlığına ilişkin uyuşmazlıklarda, diğer delillerin yetersiz kalması halinde yemin deliline başvurulabilir. Çünkü bu davaların konusu, evlilik birliğinin sona erip ermemesi değil, taraflar arasındaki bir alacak-verecek ilişkisidir. Bu tür taleplerde, iddiasını ispatlayamayan taraf, son çare olarak karşı tarafa yemin teklif etme hakkına sahiptir.  

Aşağıdaki tablo, bu temel ayrımı net bir şekilde özetlemektedir:

Dava Konusu (Subject of the Case)Yemin Deliline Başvurulabilir mi? (Can Oath Evidence Be Used?)Hukuki Gerekçe (Legal Rationale)
Boşanma Sebepleri (Zina, Terk vb.)HAYIR (NO)Kamu düzeni, TMK m. 184, Hakimin re’sen araştırma ilkesi
Velayet (Custody)HAYIR (NO)Kamu düzeni, Çocuğun üstün yararı ilkesi
Ziynet Eşyası Alacağı (Jewelry Claim)EVET (YES)Malvarlığına ilişkin özel hukuk uyuşmazlığı, Taraflarca getirilme ilkesi
Katkı/Katılma Payı Alacağı (Property Regime Claim)EVET (YES)Malvarlığına ilişkin özel hukuk uyuşmazlığı, Taraflarca getirilme ilkesi
Maddi/Manevi TazminatHAYIR (NO)Boşanmanın fer’i niteliğinde ve kusura bağlı, Hakimin takdiri
Yoksulluk/İştirak NafakasıHAYIR (NO)Kamu düzeni, Hakimin takdiri, Tarafların serbestçe tasarruf edemeyeceği alan

Ziynet Eşyası Alacağı Davalarında Yemin Delili

Boşanma Davasında Yemin Delili mekanizmasının nasıl işlediğini anlamak için en iyi örnek, uygulamada sıkça karşılaşılan ziynet eşyası alacağı davalarıdır. Bu davalar, genellikle ispat zorlukları içerir ve yemin delilinin kritik bir rol oynadığı alanlardır.

“Hayatın Olağan Akışı” İlkesi ve İspat Yükü

Ziynet eşyası davalarında Yargıtay, “hayatın olağan akışı” adını verdiği bir ilke geliştirmiştir. Bu ilkeye göre, evlilik sırasında kadına takılan takılar (kim takarsa taksın) ona bağışlanmış sayılır ve onun kişisel malıdır. Ayrıca, bu tür eşyaların niteliği gereği (kolayca saklanabilen, taşınabilen) kadının zilyetliğinde ve tasarrufunda olması esastır. Dolayısıyla, hayatın olağan akışına göre, bir kadın evden ayrılırken ziynetlerini de yanında götürmüş kabul edilir.  

Bu karine, ispat yükünü önemli ölçüde etkiler. Ziynetlerinin elinden alındığını, evde kaldığını veya rızası dışında bozdurularak aile harcamalarında kullanıldığını iddia eden kadın, bu iddiasını ispatlamakla yükümlüdür. Sadece “takılarım evde kaldı” demek yeterli değildir; bunların zorla elinden alındığını veya götürmesine engel olunduğunu kanıtlaması gerekir.  

Tanık Beyanları Yetersiz Kaldığında Yeminin Rolü

Ziynet eşyası anlaşmazlıkları genellikle evin içinde, dört duvar arasında yaşanır. Bu olaylara şahit olanlar çoğunlukla tarafların yakın akrabalarıdır ve beyanları mahkeme tarafından subjektif bulunabilir. Tanıkların ifadeleri çelişkili, soyut veya görgüye değil, duyuma dayalı olabilir.

İşte bu noktada, Yargıtay’ın yerleşik içtihatları devreye girer. Eğer davacı kadın, tanık beyanları gibi takdiri delillerle iddiasını net ve kesin bir şekilde ispatlayamazsa, dava hemen reddedilmez. Davacı, dava dilekçesinde açıkça yemin deliline dayanmışsa, mahkemenin davacıya, davalıya yemin teklif etme hakkını hatırlatması zorunludur. Yargıtay, tanık beyanlarının yetersiz kaldığı birçok dosyayı, davacıya yemin hakkı hatırlatılmadığı için bozmuştur. Bu durum, ispatın neredeyse imkansız olduğu anlarda, Boşanma Davasında Yemin Delili mekanizmasının adaletin tecellisi için nasıl bir kilit rol oynadığını göstermektedir. Davacı, davalının “ziynetleri almadığına” dair yemin etmesini isteyerek, davayı karşı tarafın vicdanına ve dürüstlüğüne havale etmiş olur. Davalının yemini etmesi davayı sonlandırırken, yemin etmekten kaçınması ise davacının iddiasını ispatlamış sayılması sonucunu doğurur.

Yeminin Riskleri ve Yalan Yere Yeminin Cezai Yaptırımları (TCK m. 275)

Boşanma Davasında Yemin Delili, bir davayı çözüme kavuşturmak için güçlü bir araç olsa da, ciddi riskler ve sorumluluklar barındırır. Yemin teklif etmek, karşı tarafın dürüstlüğüne güvenmeyi gerektiren bir adımdır. Karşı tarafın, kutsal saydığı değerler üzerine yalan söylemekten çekinmeyeceğini düşünüyorsanız, yemin teklif etmek, haklı olduğunuz bir davayı kaybetmenize neden olabilir. Ancak hukuk sistemi, bu riski dengelemek ve adaleti yanıltmaya yönelik eylemleri cezasız bırakmamak için önemli bir mekanizma öngörmüştür: yalan yere yemin suçu.

Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 275. maddesi, hukuk davalarında yalan yere yemin eden davacı veya davalıyı hedef alır. Bu maddeye göre, mahkeme huzurunda gerçeğe aykırı şekilde yemin eden kişiye bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir. Bu suç, şikayete bağlı değildir; yani savcılık tarafından öğrenildiğinde kendiliğinden soruşturulur ve kamu davası açılır. Kanun, sadece cezalandırmayı değil, aynı zamanda gerçeğin ortaya çıkmasını teşvik etmeyi de amaçlar. Bu doğrultuda, TCK m. 275’te etkin pişmanlık hükümleri düzenlenmiştir. Buna göre:

  • Yalan yere yemin eden kişi, hakkında görülen hukuk davasında hüküm verilmeden önce gerçeği söylerse, kendisine ceza verilmez.  
  • Eğer gerçeği, hüküm verildikten sonra fakat bu hüküm kesinleşmeden veya icraya konulmadan önce söylerse, verilecek cezanın yarısı indirilir.  

Bu düzenleme, yargılamanın temel amacı olan maddi gerçeğe ulaşmayı hedefler. Yalan yere yemin eden kişiye, hatasını düzelterek hem kendisini cezai sorumluluktan kurtarma hem de hukuk davasının doğru bir şekilde sonuçlanmasını sağlama imkanı tanır. Bu ağır cezai yaptırım, Boşanma Davasında Yemin Delili konusunun ne kadar ciddiye alındığının ve adli süreci yanıltmanın sonuçlarının ne denli ağır olduğunun en net göstergesidir.

Boşanma Davasında Yemin Delili Sonuç

Boşanma davasında yemin delili, görüldüğü üzere iki ucu keskin bir kılıçtır. Doğru kullanıldığında, ispatı imkansız görünen bir iddiayı kanıtlamanızı sağlayan nihai bir çözüm yolu olabilirken; yanlış veya stratejik olmayan bir kullanımı, haklı bir davayı kaybetmenize neden olabilir. Yeminin hangi davalarda caiz olduğu, dilekçede nasıl ve ne zaman belirtilmesi gerektiği, hakimin hatırlatma yükümlülüğü, yeminden kaçınmanın sonuçları ve yalan yere yeminin ağır cezai yaptırımları gibi teknik ve usuli detaylar, bu delilin ancak uzman bir bakış açısıyla yönetilmesi gerektiğini ortaya koymaktadır.

Boşanma ve buna bağlı mal paylaşımı veya ziynet alacağı gibi davalar, sadece hukuki değil, aynı zamanda psikolojik ve stratejik bir mücadeledir. Yemin teklif edip etmeme kararı, davanın tüm delilleri, karşı tarafın kişiliği ve olası riskler göz önünde bulundurularak verilmesi gereken kritik bir karardır. Bu karmaşık süreçte bir İstanbul Boşanma Avukatı ile çalışmak, haklarınızın korunması için en doğru adımdır. Delillerin doğru değerlendirilmesi ve Boşanma Davasında Yemin Delili mekanizmasının stratejik olarak ne zaman ve nasıl kullanılacağına karar verilmesi için bir İstanbul Boşanma Avukatı size yol gösterecektir.

Boşanmada Yemin Delili Hakkında Sık Sorulan Sorular

Delil listemde ‘yemin’ yazmayı unuttuysam, sonradan yemin teklif edebilir miyim?

Hayır. Yargıtay’ın 2017 tarihli İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca, yemin deliline dava veya cevap dilekçesinde açıkça dayanılması zorunludur. “Sair deliller” gibi genel ifadeler yeterli değildir. Dilekçenizde açıkça belirtmediyseniz, yargılamanın ilerleyen aşamalarında yemin teklif etme hakkınız bulunmamaktadır.  

Karşı tarafın yalan yere yemin edeceğinden eminim. Yine de yemin teklif etmeli miyim?

Bu, tamamen stratejik bir karardır. Eğer karşı taraf yemin ederse, hukuk davasını kaybedersiniz. Ancak daha sonra, onun yalan söylediğine dair elinizde güçlü kanıtlar varsa, TCK m. 275 uyarınca hakkında suç duyurusunda bulunabilirsiniz. Bu durum hukuk davasının sonucunu değiştirmez ama karşı tarafın cezai bir yaptırımla karşılaşmasını sağlayabilir. Bu riski alıp almamak, bir avukatla detaylıca değerlendirilmelidir.  

Karşı taraf yalan yere yemin ederse ne yapabilirim?

Yemin edildikten sonra hukuk davası o yemine göre sonuçlanır. Ancak yalan yere yemin edildiğini düşünüyorsanız, savcılığa suç duyurusunda bulunarak ceza davası açılmasını sağlayabilirsiniz. Ceza davasının açılması, hukuk davası için bekletici bir sorun yapılmaz, yani hukuk davası kendi seyrinde devam eder ve sonuçlanır.  

Mal paylaşımı (katılma alacağı) davasında yemin delili kullanılabilir mi?

Evet, kullanılabilir. Mal paylaşımı davaları, boşanmanın kendisi gibi kamu düzenine ilişkin olmayıp, taraflar arasındaki bir malvarlığı ve alacak uyuşmazlığıdır. Bu nedenle, diğer delillerle iddianızı ispatlayamadığınız takdirde Boşanma Davasında Yemin Delili mekanizmasına başvurmanız mümkündür.

Hakim kendiliğinden “yemin et” diyebilir mi?

Hayır. 6100 sayılı HMK ile hakimin re’sen (kendiliğinden) yemin teklif etmesi (eski kanundaki tamamlayıcı yemin) kaldırılmıştır. Hakim, sadece dilekçesinde yemin deliline dayanmış olan tarafa, diğer delilleri yetersiz kaldığında bu hakkını kullanabileceğini “hatırlatabilir”. Teklifi yapacak olan daima tarafın kendisidir.  

Yemin teklif ettim ama karşı taraf kabul etmeden vazgeçebilir miyim?

Evet. Karşı taraf, yemin teklifinizi kabul edip “yemini etmeye hazırım” şeklinde bir beyanda bulunmadığı sürece teklifinizden vazgeçebilirsiniz. Ancak karşı taraf yemini eda etmeye hazır olduğunu bildirdikten sonra artık teklifinizi geri çekemez ve başka bir delile dayanamazsınız.  

Şirket adına açılan bir davada yemin delili nasıl işler? Kim yemin eder?

Tüzel kişiler (şirketler, dernekler vb.) adına açılan davalarda, yemini tüzel kişinin kanuni temsilcisi eda eder. Önemli olan, yemin konusu işlemin yapıldığı tarihteki değil, yeminin teklif edildiği andaki yetkili temsilcinin yemini etmesidir.  

Yemin etmek için mahkemeye gitmek zorunda mıyım? Hasta veya şehir dışında isem ne olur?

Kural olarak yemin, davaya bakan mahkeme huzurunda eda edilir. Ancak mahkemeye gelemeyecek kadar hasta veya engelliyseniz, hakim bulunduğunuz yerde size yemin ettirebilir. Mahkemenin yargı çevresi dışında oturuyorsanız ve sesli ve görüntülü nakil (SEGBİS) imkanı yoksa, bulunduğunuz yerdeki mahkeme aracılığıyla (istinabe yoluyla) yemin edebilirsiniz.  

Boşanma davasında tanıkların ettiği yemin ile tarafların ettiği yemin aynı şey midir?

Hayır, kesinlikle aynı şey değildir. Tanıkların beyanlarından önce ettikleri yemin, doğruyu söyleyeceklerine dair bir taahhüttür ve tanık beyanı “takdiri delil”dir; yani hakim bu beyanla bağlı değildir. Tarafların ettiği yemin ise bir vakıayı kesin olarak ispatlayan veya çürüten bir “kesin delil”dir ve Boşanma Davasında Yemin Delili olarak davayı doğrudan sonuçlandırır.

Nafaka veya tazminat miktarını ispatlamak için yemin deliline başvurulabilir mi?

Hayır. Maddi-manevi tazminat ve nafaka miktarları, tarafların kusur durumları, sosyal ve ekonomik koşulları gibi birçok faktör göz önünde bulundurularak hakim tarafından serbestçe takdir edilir. Bu konular, tarafların serbestçe tasarruf edebileceği veya bir yeminle kesin olarak belirlenebilecek konular değildir. Bu nedenle bu taleplerde yemin deliline başvurulamaz.  

Bu Yazıyı Paylaş

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Son Yazılar

Hakkımızda

istanbul boşanma avukatı

Çelik & Baştürk Hukuk Bürosu olarak, İstanbul avukat ve arabulucularından oluşan ekibimiz ile birlikte, İstanbul Boşanma Avukatı, İstanbul Ceza Avukatı olarak çalışma alanlarımız içerisinde tüm davalara bakmaktayız. Bilgi için hemen bize ulaşın.