Boşanma Davasında 3. Şahsın Gsm Kayıtları İstenebilir Mi?
Bu makale, Türk hukuk sistemi çerçevesinde, bir boşanma davasında taraflardan olmayan üçüncü bir şahsın GSM (Global System for Mobile Communications – esasen arama ve SMS kayıtları) kayıtlarının talep edilip edilemeyeceği ve delil olarak kullanılıp kullanılamayacağı yönündeki kritik soruyu ele almaktadır. Bu tür bir talep, özellikle zina veya evlilik birliğini temelinden sarsan ağır güven ihlali gibi iddiaların üçüncü bir kişiyi içerdiği çekişmeli boşanma davasında sıklıkla gündeme gelmektedir. Boşanma Davasında 3. Şahsın Gsm Kayıtları İstenebilir Mi?
Söz konusu kayıtların elde edilebilmesi, boşanma davasının seyrini ve ispat stratejilerini önemli ölçüde etkileyebilecek bir potansiyele sahiptir. Özellikle aldatma gibi ispatı zor iddialarda, bu tür iletişim kayıtları, iddia sahibi eş tarafından hayati bir kanıt olarak görülebilir.
Ancak, bu tür bir talebin hukuki zemini, bir tarafın davasını ispat etme hakkı ile üçüncü şahsın temel mahremiyet hakkı ve kişisel verilerinin korunması hakkı arasında hassas bir denge kurulmasını gerektirmektedir. Bu makale, Türk Medeni Kanunu, Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK), Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (KVKK), Anayasa ve ilgili Yargıtay içtihatları ışığında konuyu ayrıntılı bir şekilde inceleyecektir. Makalenin ilerleyen bölümlerinde, boşanma davasındaki genel ispat kuralları, eşlere ait HTS kayıtlarının talep edilmesi, özel olarak üçüncü şahısların HTS kayıtlarının durumu, Yargıtay’ın bu konudaki yaklaşımı, KVKK ve temel haklar bağlamındaki değerlendirmeler ve pratik sonuçlar ele alınacaktır.
Bu tür bir sorunun varlığı dahi, çekişmeli davalarda sıkça başvurulan bir dava taktiğine ve birçok kişi için hukuki bir belirsizlik noktasına işaret etmektedir. Bu tür delillere duyulan ihtiyaç, genellikle doğrudan başka bir kanıtın bulunmamasından kaynaklanmaktadır. Zira, özellikle sadakatsizlik iddialarını içeren boşanma davalarında doğrudan delil elde etmek çoğu zaman zordur. Elektronik iletişim kayıtları, potansiyel bir “kesin delil” olarak görülmekte ve bir üçüncü kişinin olaya dahil olması, o kişinin iletişim verilerinin davacı eş için doğrudan ilgili görünmesine neden olmaktadır. Bu durum, kanunun bu verilere erişime izin verip vermediği sorusunu gündeme getirerek, bu tür iddiaların ispatında pratik bir zorluğu ortaya koymaktadır. Hukuk sistemi, bir yandan “ispat hakkını” güvence altına alırken, diğer yandan “mahremiyet hakkını” korumaya çalışmaktadır ve bu denge, özellikle davaya taraf olmayan üçüncü kişilerin hakları söz konusu olduğunda daha da hassaslaşmaktadır. Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) Madde 189 uyarınca tarafların delil sunma hakkı bulunmaktadır. Ancak, üçüncü kişiler de dahil olmak üzere bireylerin, Anayasa’nın 20. maddesi ve KVKK uyarınca mahremiyet ve kişisel verilerin korunması hakkı vardır. Bir tarafın üçüncü bir şahsın verilerini talep etmesi durumunda, bu iki hak çatışabilir. Hukuk sistemi, bu çatışmayı çözmek için kurallar öngörmek zorundadır ve bu kurallar genellikle, davanın temel meseleleriyle ilgili çok özel ve zorlayıcı nedenler ile hukuka uygun usuller karşılanmadıkça, üçüncü şahsın mahremiyetini önceliklendirmektedir. Bu durum, genel bir yasağın habercisidir.
Boşanma Hukukunda İspat
Boşanma davalarında ispat faaliyeti, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda (HMK) düzenlenen genel hükümlere ve Aile Mahkemelerinin özel yargılama usullerine tabidir.
Genel İspat İlkeleri (HMK Madde 189): Taraflar, kanunda belirtilen süre ve usule uygun olarak iddialarını ispat hakkına sahiptir. Davayı açan taraf, boşanma sebebini ispatlamakla yükümlüdür; aksi takdirde davası reddedilebilir. Hâkim, delilleri vicdani kanaatine göre serbestçe takdir eder, ancak bu takdir yetkisi mutlak olmayıp hukukun genel ilkeleriyle bağlıdır.
Kabul Edilebilir Deliller: Boşanma davalarında tanık beyanı, yemin, ikrar, bilirkişi incelemesi, keşif gibi klasik delillerin yanı sıra, teknolojik gelişmelerle birlikte elektronik deliller de büyük önem kazanmıştır. Kısa mesaj (SMS), sosyal medya mesajları ve paylaşımları (Instagram, Twitter, Facebook vb.), WhatsApp konuşmaları, fotoğraflar, videolar, banka ve kredi kartı kayıtları, otel kayıtları gibi birçok farklı olgu delil olarak kullanılabilir. HMK’nın delil sınıflandırmasına göre kesin deliller (senet, yemin, kesin hüküm) ve takdiri deliller (tanık, bilirkişi, keşif, uzman mütalaası ve diğer tüm deliller) bulunmaktadır. HTS kayıtları takdiri delil niteliğindedir.
Ancak, tüm deliller için geçerli olan en temel kural, hukuka uygun olarak elde edilmiş olmalarıdır. Anayasa’nın 38. maddesi “Kanuna aykırı olarak elde edilmiş bulgular, delil olarak kabul edilemez” hükmünü amirdir. Benzer şekilde, HMK Madde 189/2’ye göre, “Hukuka aykırı olarak elde edilmiş deliller, mahkeme tarafından bir vakıanın ispatında dikkate alınamaz”. Bu ilke, GSM kayıtları da dahil olmak üzere her türlü verinin delil olarak değerlendirilmesinde birincil öneme sahiptir.
HTS (Historical Traffic Search / Tarihi Trafik Verileri) Kayıtlarının Delil Niteliği: HTS kayıtları, arayan ve aranan numara, arama tarihi, saati, süresi ve SMS mesajları için benzer üst verileri içeren iletişim meta datasıdır. Bu kayıtlar, konuşmaların veya mesajların içeriğini kesinlikle içermez. GSM operatörleri, hukuk davalarında kullanılmak üzere içerik kaydı tutmazlar. Bu, sıkça yapılan bir yanılgıdır. HTS kayıtları, özellikle zina veya güven sarsıcı davranış iddialarında iletişim örüntülerini göstermek amacıyla boşanma davalarında sıklıkla kullanılır. GSM operatörleri bu kayıtları genellikle 5 yıl süreyle saklamakla yükümlüdür.
Delillerin Sunulma Zamanı: Deliller genellikle davanın başlangıcında, dilekçeler aşamasında belirtilir ve ön inceleme duruşmasından itibaren genellikle iki haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulmalıdır. Bu sürelere uyulmaması, o delile dayanma hakkının kaybedilmesine yol açabilir.
“Hukuka uygun elde edilmiş olma” kuralı, delil toplama sürecinde önemli bir filtre görevi görmektedir. Bu kural, özellikle üçüncü şahıslara ait verilere nasıl ulaşılabileceği konusunda derhal soru işaretleri doğurmakta ve zorlukların habercisi olmaktadır. Zira HMK m.189/2 katı bir hükümdür. Bir kişinin özel iletişim verilerine rızası olmaksızın veya açık bir yasal dayanak (örneğin, davanın tarafı için bir mahkeme kararı) bulunmaksızın erişmek, ilk bakışta hukuka aykırıdır. Dolayısıyla, üçüncü şahıslara ait GSM kayıtlarıyla ilgili her türlü tartışma, öncelikle bu “hukuka uygun elde etme” testini geçmek zorundadır ki bu, davaya taraf olmayanlar için doğası gereği zordur.
HTS kayıtlarının içeriği (konuşma veya mesaj metni) barındırmaması, elde edilebilseler dahi yalnızca dolaylı delil niteliği taşıdıkları anlamına gelir. Bu kayıtlar, iletişimin gerçekleştiğini, kiminle, ne zaman ve ne kadar süreyle yapıldığını gösterir. Ancak ne söylendiğini veya yazıldığını göstermez. Bu nedenle, bilinmeyen bir numarayla sık görüşmeler şüphe uyandırabilir, ancak bağlam veya içerik olmaksızın, örneğin zina için kesin bir kanıt değildir. İnandırıcı bir dava oluşturmak için diğer delillerle (tanıklar, fotoğraflar vb.) desteklenmesi gerekir.
Delillerin sunulması için öngörülen katı süre sınırları , HTS kayıtlarını (elde edilmesi mahkeme sürecini gerektiren) içeren herhangi bir stratejinin, davanın en başından itibaren planlanması gerektiği anlamına gelir. Deliller dilekçelerde listelenmeli ve ön inceleme duruşmasından sonraki kısa bir süre içinde sunulmalıdır. HTS kayıtlarının elde edilmesi, mahkemeye resmi bir talepte bulunulmasını, mahkemenin operatöre bir müzekkere yazmasını ve operatörün yanıt vermesini içerir. Bu süreç zaman alır. Bir taraf, HTS kayıtlarını ilk delil listesinde talep etmezse veya son teslim tarihine kadar sunmazsa, HTS stratejisinin önemli bir parçasıysa davasını ciddi şekilde zayıflatacak şekilde bu hakkını kaybedebilir.
Eşin GSM (HTS) Kayıtlarının Talep Edilmesi
Çekişmeli bir boşanma davasında, taraflardan biri, diğer eşin kullandığı telefon hattına veya hatlarına ait HTS kayıtlarının mahkeme tarafından celp edilmesini talep edebilir.
Hukuki Dayanak ve Usul: Bu talep, boşanma davasının görüldüğü Aile Mahkemesi’ne yapılır. Talepte bulunan taraf, hangi GSM operatöründen ve hangi telefon numarasına ilişkin kayıtların istendiğini belirtmelidir. Hâkim, talebi davanın esasıyla (örneğin, zina, güven sarsıcı davranış iddiaları) ilgili ve gerekli görürse, ilgili GSM operatörüne resmi bir yazı (müzekkere) göndererek kayıtların celbine karar verir. Operatör, mahkemenin istediği (belirtilen dönem için, geriye dönük en fazla 5 yıla kadar) HTS verilerini mahkemeye sunmakla yükümlüdür.
Verilerin Kapsamı: Tekrar vurgulamak gerekirse, operatörlerden temin edilecek veriler yalnızca arama ve SMS trafiğine ilişkin üst verilerdir (meta data): arama/aranma tarihi, saati, süresi, arayan/aranan numaralar. Konuşmaların veya mesajların içeriği bu kayıtlarda yer almaz ve operatörler tarafından saklanmaz. Operatörlerin veri saklama süresi genellikle 5 yıldır ve talepler bu süreyi aşamaz.
Delil Değeri: Eşin HTS kayıtları, belirli numaralarla sık, uzun süreli veya olağandışı zamanlarda (örneğin gece geç saatlerde) yapılan iletişimleri ortaya koyarak, uygunsuz bir ilişkinin veya evlilik yükümlülüklerinin ihlalinin göstergesi olabilir. Yargıtay, bir tarafın HTS kayıtlarını talep etmesine rağmen mahkemenin bu kayıtları getirtip incelememesini, eksik inceleme ve hukuki dinlenilme hakkının ihlali sayılabileceğine ve bu durumun bozma nedeni olabileceğine işaret etmiştir. Bu, Yüksek Mahkeme’nin davanın tarafına ait bu tür delillere verdiği önemi göstermektedir.
Sınırlamalar: Bu yöntem, WhatsApp, Facebook Messenger gibi internet tabanlı mesajlaşma uygulamalarının verileri için geçerli değildir, zira bu veriler operatörler tarafından saklanmaz. Bu tür veriler, eğer mevcutsa, taraflarca hukuka uygun yollarla (örneğin, şifresi kırılmadan erişilen ve ortada bırakılmış bir telefondan) elde edilerek sunulmalıdır. Ayrıca, anlaşmalı boşanma davasında ispat külfeti ve çekişmeli bir durum olmadığından HTS kaydı talep edilemez.
Yargıtay’ın, bir eşin HTS kayıtlarının incelenmemesi nedeniyle davaları bozma yönündeki istikrarlı tutumu , usuli bir beklentiyi vurgulamaktadır: Bir taraf, eşinin verileri için ilgili bir talepte bulunursa, mahkeme bunun üzerine gitmelidir. Bu, taraflara böyle bir soruşturma talep etmeleri için güçlü bir zemin oluşturur. Yargıtay kararları , bir tarafın HTS kayıtları talep edildiği halde elde edilmemiş veya düzgün değerlendirilmemişse, alt mahkeme kararlarının “eksik inceleme” nedeniyle bozulması eğilimini göstermektedir. Bu, HTS kayıtlarının bir eşle ilgili boşanma davalarında potansiyel olarak önemli bir delil olduğunun yargısal olarak tanındığını ima eder. Bir davacı için usuli bir hak tesis eder: Eşinin HTS kayıtlarının ilgili olduğuna inanıyor ve talep ediyorsa, talep yasal sınırlar içinde olduğu sürece mahkeme genellikle bunu kolaylaştırmakla yükümlüdür.
GSM operatörlerinin 5 yıllık veri saklama sınırı , HTS kayıtları aracılığıyla araştırılabilecek iddia edilen suiistimalin zaman çerçevesini doğrudan etkiler. 5 yıldan eski olaylar genellikle bu yöntemle ulaşılamaz durumdadır. Operatörler yasal olarak HTS verilerini, 5 yıl olarak belirtilen belirli bir süre için saklamakla yükümlüdür. Bu nedenle, HTS verileri için mahkeme talepleri bu 5 yıllık pencere ile sınırlıdır. Bu, bir tarafın örneğin 7 yıl önce meydana gelen bir ilişkiyi iddia etmesi durumunda, operatörden alınacak HTS kayıtlarının bu belirli dönemi desteklemek veya çürütmek için mevcut olmayacağı anlamına gelir. Kanıt stratejisinin daha eski iddialar için başka kanıt türlerine dayanması gerekecektir.
GSM operatör kayıtları (HTS) ile internet tabanlı uygulama verileri (WhatsApp vb.) arasındaki net ayrım , tarafların operatörlerden resmi olarak neyin talep edilip edilemeyeceğini anlamaları gerektiği anlamına gelir. Uygulama verileri için hukuka uygun elde etme ve sunma yükümlülüğü tamamen tarafa aittir. GSM operatörleri arama/SMS ağlarını yönetir ve bu hizmetlerle ilgili HTS verilerini saklar. İnternet tabanlı mesajlaşma hizmetleri (WhatsApp vb.) internet üzerinden çalışır ve verileri genellikle uçtan uca şifrelenir ve GSM operatörleri tarafından tutulmaz. Bu nedenle, bir mahkeme bir GSM operatörüne WhatsApp mesaj içeriğini veya günlüklerini sağlamasını emredemez. WhatsApp mesajları delil olarak kullanılacaksa, bunlar tarafça elde edilmeli (örneğin, bir telefondan ekran görüntüleri, yedeklemeler) ve hukuka uygun elde edilmeleri anahtardır (örneğin, hackleme yoluyla değil). Bu, HTS kayıtlarına kıyasla farklı bir kanıt zorluğu yaratır.
Boşanma Davasında Üçüncü Şahsın GSM (HTS) Kayıtlarının Talep Edilmesi
Kullanıcının temel sorusuna verilecek birincil ve en doğrudan yanıt, boşanma davasının tarafı olmayan kişilerin (yani üçüncü şahısların) GSM kayıtlarının, o boşanma davası bağlamında mahkeme tarafından doğrudan GSM operatöründen talep edilemeyeceği veya celp edilemeyeceğidir.
Boşanma davasında, davanın tarafı olmayan kişilerin telefon kayıtları celp edilemez. Bu sebeple boşanma davasında 3. şahsın gsm kayıtları istenemez. Bu kayıtlar istenilse bile ilgili operatörler tarafından gönderilmeyecektir.”
Yasağın Hukuki Gerekçesi:
- Uyuşmazlığın Kapsamı: Bir boşanma davası esasen iki eş arasındadır. Mahkemenin delil toplama yetkisi genellikle ilgili taraflarla ve doğrudan evlilik ilişkilerini ilgilendiren konularla sınırlıdır.
- Üçüncü Şahıs Haklarının Korunması: Üçüncü şahısların kendi mahremiyet hakları, haberleşme gizliliği ve kişisel verilerinin korunması hakları bulunmaktadır (Anayasa Madde 20, KVKK). Taraf olmadıkları bir davada, son derece güçlü bir gerekçe olmaksızın keşfe tabi tutulmaları, bu hakların önemli bir ihlali anlamına gelir.
- “Balık Avı” Seferlerinin Önlenmesi: Üçüncü şahıs HTS kayıtlarının doğrudan talep edilmesine izin verilmesi, tarafların davayla yalnızca teğetsel olarak ilgili bireyler hakkında, potansiyel olarak boşanmayla ilgisi olmayan nedenlerle bilgi toplamaya çalıştığı kötüye kullanımlara kapı aralayabilir.
Bu genel yasak, boşanma davasında üçüncü şahıs mahremiyeti için güçlü bir güvencedir ve net bir sınır oluşturur. Bu kural, bir davanın tarafı olmayan bireylere aşırı delil toplama yoluyla gereksiz yere zarar verme potansiyelini doğrudan ele alır. Davacıları, karşı taraftan (eşten) doğrudan elde edilebilen veya bir üçüncü şahsın özel iletişim verilerini zorlamayı içermeyen diğer yasal yollara odaklanmaya zorlar.
Bu kuralın daha geniş bir anlamı, eğer bir üçüncü şahsın davranışı boşanmanın merkezinde yer alıyorsa (örneğin bir ilişki), ispatın doğrudan üçüncü şahsın tüm iletişim geçmişini celp etmek yerine başka yollarla gelmesi gerektiğidir – eşin HTS kayıtları, tanık beyanları, ilişkinin doğrudan kanıtı (hukuka uygun elde edilmiş fotoğraflar, videolar) gibi. Üçüncü bir şahsın karıştığı zina iddiasında bulunan bir taraf, mahkemeden o üçüncü şahsın telefon kayıtlarını getirmesini isteyemez. Bunun yerine şunlara güvenmek zorundadırlar: Kendi eşlerinin HTS kayıtlarını talep etmek, bu da üçüncü şahısla iletişimi gösterebilir (Bölüm 5’e bakınız). Tanık beyanı sunmak (örneğin, eşi ve üçüncü şahsı uygunsuz durumlarda birlikte gören biri). Hukuka uygun elde edilmiş olmaları koşuluyla fotoğraflar, videolar, otel kayıtları vb. gibi diğer kanıt türleri. Bu, kanıt yükünü ya taraf-eşle ilgili ya da kamuya açık olarak gözlemlenebilir/belgelenebilir araçlara kaydırır, bunun yerine üçüncü şahsın özel veri alanına doğrudan müdahale etmekten kaçınır.
Boşanma Davasında Üçüncü Şahsa Ait Bir Numaranın Eşin HTS Kayıtlarında Ortaya Çıkması
Bir üçüncü şahsın kendi operatöründen alınacak tam HTS kayıtları doğrudan talep edilemese de, bir eşin hukuka uygun olarak elde edilmiş HTS kayıtları, bilinmeyen bir numarayla (üçüncü bir şahsa ait olduğu varsayılan) sık, uzun süreli veya şüpheli zamanlarda yapılmış iletişimleri ortaya çıkarırsa farklı bir durum söz konusu olur. Bu noktada Yargıtay içtihadı, mahkemenin talep üzerine o belirli numaranın abone kimliğini araştırması gerektiğini göstermektedir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin bu konudaki kararları , mahkemelerin, özellikle sadakat yükümlülüğü veya zina iddiaları söz konusu olduğunda, bir eşin HTS kayıtlarında bulunan şüpheli numaraların sahiplerini tespit etmemesi durumunda “eksik inceleme” nedeniyle alt mahkeme kararlarını bozduğunu göstermektedir. Örneğin, ‘da vurgulanan Yargıtay 2. HD, 2022/3734 E., 2022/6108 K. sayılı kararında, “mutad dışı görüşmelerin bulunduğu” bir telefon numarasının kime ait olduğunun araştırılmaması bozma nedeni sayılmıştır. Benzer şekilde, ‘te de eşin bir üçüncü kişiyle yaptığı görüşmeleri gösteren HTS kayıtlarının, tek başına zinayı ispatlamasa da hâkime kanaat verebileceği belirtilmektedir.
Bu durum, üçüncü şahsın tüm HTS geçmişinin talep edilmesiyle aynı şey değildir. Bu, eşin HTS verilerine dayanarak, eşin kiminle iletişim kurduğunu belirlemeye yönelik hedeflenmiş bir sorgulamadır. Amaç, eşin eylemlerine bağlam kazandırmaktır. Eşinin HTS kayıtlarında bu tür şüpheli numaralar ortaya çıkan taraf, tipik olarak mahkemeden ilgili operatöre veya Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’na (BTK) o belirli telefon numarasının kayıtlı sahibini belirlemesi için bir müzekkere yazmasını talep edecektir. Üçüncü şahsın kimliğinin tespiti, özellikle diğer delillerle (örneğin, eşi bu tespit edilen kişiyle ilişkilendiren tanık beyanı) birleştirildiğinde, uygunsuz bir ilişki iddialarını doğrulayabilir. Sadakat yükümlülüğünün ihlalini tesis etmeye veya zinayı kanıtlamaya yardımcı olabilir.
Kimin HTS Kayıtları Talep Ediliyor? | Operatörden HTS Kayıtları (Arama/SMS Dökümü – Üst Veri) İstenebilir mi? | İletişim İçeriği (Ses Kaydı/SMS Metni) Operatörden İstenebilir mi? | Temel Hukuki Mülahazalar / Yargıtay Uygulaması |
---|---|---|---|
Davanın Tarafı Olan Eş | Evet, mahkeme kararıyla, ilgili görülürse. | Hayır, operatörler içerik saklamaz. | Dilekçeler aşamasında veya ön incelemeden itibaren 2 hafta içinde talep edilmeli. Talep edildiği halde ilgili HTS incelenmezse Yargıtay bozabilir. |
Davanın Tarafı Olmayan Üçüncü Şahıs | Genellikle Hayır (doğrudan kendi operatöründen tam HTS kaydı talebi). | Hayır. | Güçlü özel hayatın gizliliği koruması. Ancak, üçüncü şahsın numarası eşin HTS kayıtlarında şüpheli şekilde yer alıyorsa, mahkeme o belirli numaranın kime ait olduğunu araştırabilir. Bu, üçüncü şahsın doğrudan HTS kaydının istenmesi anlamına gelmez. |
Hukuk sistemi, üçüncü bir şahsın tam HTS kayıtlarına doğrudan erişime izin vermemekle birlikte, bir eşin HTS’sinde önemli ölçüde yer alan bir üçüncü şahsın kimliğinin belirlenmesine yönelik bir yol sunarak ince bir çizgi çizmektedir. Bu, kullanıcının sorgusunu yanıtlarken en karmaşık ve hayati kısımdır. Genel yasak (Bölüm 4) üçüncü şahıs mahremiyetini geniş ölçüde korur. Yargıtay içtihatları , üçüncü şahsın verileri için değil, bir eşle temaslarının son derece şüpheli ve boşanma gerekçeleriyle ilgili olduğu durumlarda kimliklerinin tespiti için dar bir istisna yaratır. Bu bir denge hareketidir: Mahkemenin, evlilikteki suiistimalin bir parçası olduğu iddia edilen eşin iletişimlerinin niteliğini anlaması gerekir. Bu iletişimlerin diğer tarafını belirlemek bunun için gerekli olabilir. Tetikleyici her zaman, hukuka uygun olarak elde edilmiş ve açıklama gerektiren bir örüntü gösteren eşin HTS kayıtlarıdır.
Süreç sıralıdır: 1. Eşin HTS’sini yasal olarak elde et. 2. Belirli numaralarla şüpheli örüntüler için analiz et. 3. Bulunursa, mahkemeden o belirli numaraların sahibini belirlemesini talep et. 4. Bu kimlik tespiti daha sonra eşin davranışıyla ilgili bir kanıt parçası haline gelir. Bir taraf, önce eşinin HTS’sini elde edip analiz etmeden bir üçüncü şahsın numarasının kimliğinin önleyici olarak belirlenmesini isteyemez. Eşin HTS’si, üçüncü şahsın kimliğine yönelik soruşturma için ilk gerekçeyi sağlar. Yargıtay kararları bu sıralamayı ima eder; başarısızlık, eşin kayıtlarında şüpheli numaralar bulunduktan sonra bir sonraki adımı atmamaktı.
Bu durum, üçüncü şahıs katılımından şüphelenen bir tarafın çabalarını öncelikle eşinin HTS kayıtlarını elde etmeye ve titizlikle analiz etmeye odaklaması gerektiği anlamına gelir. Buradan elde edilecek bulgular, herhangi bir üçüncü şahıs numarasının kimliğinin belirlenmesini istemek için bir temel olup olmadığını belirleyecektir. Üçüncü şahıs HTS’sine doğrudan giden yol kapalıdır. HTS bağlamında üçüncü şahıs telefon numaralarını içeren tek uygulanabilir yol eşin kayıtlarıdır. Bu nedenle, birincil hukuki çaba eşin verilerine yönlendirilmelidir. Bu, bir üçüncü şahısla ilgili önemli bir şey ortaya çıkarmazsa, HTS ile ilgili soruşturma genellikle orada durur.
İletişimin “şüpheli” niteliği , hâkimin değerlendireceği öznel bir unsurdur. Sadece bir veya iki arama yeterli olmayabilir; genellikle bir numaranın sahibine yönelik daha fazla soruşturmayı tetiklemek için sık, uzun süreli veya garip zamanlı aramaların bir örüntüsü gerekir. Yargıtay, “çok sayıda ve sıklıkta görüşmeler” veya “mutad dışı” gibi terimler kullanır. Bu bir eşik anlamına gelir. Sıradan bir arama soruşturmayı gerektirmeyebilir, ancak devam eden, gizli bir ilişkiyi düşündüren bir örüntü gerektirebilir. Hâkim, örüntünün üçüncü şahsın kimliğini belirlemeyi haklı çıkaracak kadar şüpheli olup olmadığına karar verirken takdir yetkisini kullanır ve her zaman kanıt ihtiyacını mahremiyet endişeleriyle dengeler.
Boşanma Davasında KVKK ve Temel Haklar
Üçüncü şahısların GSM kayıtlarının talep edilmesi, doğrudan Anayasal güvenceler ve Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (KVKK) ile etkileşim halindedir.
Anayasal Korumalar: Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 20. maddesi “Herkes, özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz” hükmünü içerir. Anayasa’nın 22. maddesi ise “Herkes, haberleşme hürriyetine sahiptir. Haberleşmenin gizliliği esastır” demektedir. Bu temel haklar, üçüncü şahıslar için de geçerlidir. ‘te belirtildiği gibi, evlilik bu hakları eşler arasında ortadan kaldırmaz; eşler de birbirlerinin mahremiyetini ihlal edebilir.
Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (KVKK – 6698 Sayılı Kanun): GSM kayıtları (HTS gibi üst veriler dahil) kişisel veri niteliğindedir. KVKK Madde 5/1, kişisel verilerin ilgili kişinin açık rızası olmaksızın işlenemeyeceğini belirtir. KVKK Madde 5/2 ise açık rıza aranmaksızın kişisel verilerin işlenebileceği istisnai halleri sıralar. Bu bağlamda en sık gündeme gelen istisna, Madde 5/2(e)’de yer alan “Bir hakkın tesisi, kullanılması veya korunması için veri işlemenin zorunlu olması” halidir. Boşanma davasında bir eşin, iddialarını ispatlamak amacıyla diğer eşin HTS kayıtlarını talep etmesi bu istisnaya dayandırılabilir.
Ancak, bu istisnanın üçüncü şahısların verilerine uygulanması, özellikle doğrudan HTS talepleri söz konusu olduğunda, onların davaya taraf olmamaları nedeniyle oldukça kısıtlıdır. Bir eşin HTS kayıtlarında çıkan bir numaranın kimliğinin araştırılmasında dahi “zorunluluk” ve “ölçülülük” ilkeleri gözetilmelidir. Üçüncü bir şahsın HTS kayıtlarının doğrudan ve geniş kapsamlı bir şekilde talep edilmesi için KVKK Madde 5/2(e)’deki “zorunluluk” eşiğinin karşılanmadığı, zira eşin HTS’si gibi daha az müdahaleci yolların varlığı karşısında bunun üçüncü şahsın mahremiyetine orantısız bir müdahale olacağı kabul edilmektedir. KVKK Madde 4’te belirtilen “hukuka ve dürüstlük kurallarına uygun olma” gibi genel ilkelere de her zaman uyulmalıdır.
Türk Ceza Kanunu (TCK) Boyutu: Kişisel verilerin veya haberleşmenin hukuka aykırı olarak elde edilmesi, kaydedilmesi veya ifşa edilmesi TCK kapsamında suç teşkil edebilir:
- TCK Madde 132: Haberleşmenin gizliliğini ihlal.
- TCK Madde 134: Özel hayatın gizliliğini ihlal.
- TCK Madde 135: Kişisel verilerin kaydedilmesi. Bu cezai yaptırımlar, hukuka uygun delil toplamanın önemini pekiştirmekte ve casus yazılım kullanma gibi yasa dışı yöntemlerle elde edilen delillerin HMK m.189/2 uyarınca kabul edilemez olmasının yanı sıra, faili cezai sorumlulukla da karşı karşıya bırakabileceğini göstermektedir.
Mahkemelerin Dengeleme Çabası: Mahkemeler ve Yargıtay, bir tarafın HMK ile güvence altına alınan ispat hakkı ile bireylerin (hem eşlerin hem de üçüncü şahısların) Anayasa, KVKK ve TCK ile korunan temel mahremiyet hakları arasında sürekli bir denge kurmak zorundadır. Yargıtay kararları, bir yandan ilgili ipuçlarının (eşin HTS’sindeki şüpheli numaralar gibi) araştırılması gerekliliğini kabul ederken, diğer yandan hukuka aykırı yollarla elde edilen delilleri (örneğin gizli ses kayıtları, casus yazılımlar) kesin bir şekilde reddetmektedir.
KVKK ve temel mahremiyet hakları, üçüncü şahıslar için güçlü bir kalkan görevi görerek, boşanma davasında GSM kayıtlarına doğrudan erişimi son derece zor ve genellikle kabul edilemez kılmaktadır. KVKK Madde 5/2(e) kapsamındaki “zorunluluk” kavramı, davaya taraf olmayanlar söz konusu olduğunda dar yorumlanmaktadır. KVKK öncelikle veri sahibinin rızasını esas alır. “Bir hakkın tesisi” bir istisna olsa da, uygulanması orantılı ve gerçekten gerekli olmalıdır. Üçüncü şahıs HTS kayıtlarının talep edilmesine karşı belirli bir kuralın varlığı , hukuk sisteminin bu tür doğrudan talepleri, odak noktasının evliliğin tarafları olması gerektiği durumlarda orantısız ve kesinlikle “gerekli” olmadığını düşündüğünü göstermektedir. Bir davaya taraf olmayan kişinin mahremiyet haklarına yüksek önem verilmektedir.
Dolaylı yol (bir eşin HTS’sinden bir numaranın kimliğinin belirlenmesi), hedeflenmiş olması ve davada zaten bir tarafla bağlantılı delillerden kaynaklanması nedeniyle daha orantılı bir müdahale olarak görülmektedir. Buradaki “zorunluluk”, tarafın (eşin) eylemlerini anlamaktır. Yargıtay’ın bir eşin HTS’sinden numaraların kimliğinin belirlenmesine izin verme/zorunlu kılma isteği , bunun (örneğin, eş tarafından yapılan zina veya güven ihlalini kanıtlamak gibi) “bir hakkın tesisi” için “gerekli” bir adım olarak kabul edildiğini ima eder. Müdahale, üçüncü şahsın tüm iletişim geçmişiyle değil, kimlik tespitiyle sınırlıdır. Bu hedeflenmiş yaklaşım, KVKK ve mahremiyet hukukunda içkin olan veri minimizasyonu ve orantılılık ilkesiyle tartışmasız daha uyumludur.
Hukuka aykırı veri toplamanın ciddi sonuçları (kabul edilemezlik ve cezai suçlamalar) , tarafları üçüncü şahıs (veya hatta eş) GSM verilerini yasa dışı yollarla elde etme girişimlerinden güçlü bir şekilde caydırmaktadır. Bu, eşin HTS’si için resmi mahkeme tarafından emredilen süreci kullanmanın önemini pekiştirir. HMK Madde 189/2, hukuka aykırı olarak elde edilen delilleri mahkemede kullanılamaz hale getirir. TCK hükümleri cezai yaptırımlar (para cezaları, hapis) uygular. Bu ikili tehdit (delil ve ceza), tarafları yasal yöntemlere, öncelikle bir eşin HTS’si için mahkeme talebine yönlendirir. Üçüncü şahıs verileri için kuralları atlama girişimlerini dolaylı olarak caydırır.
3. Şahsın Gsm Kayıtları İstenebilir Mi Yargıtay
Yargıtay’ın boşanma davasında GSM kayıtları ve özellikle üçüncü şahıslarla ilgili yaklaşımı, çeşitli kararlarında belirginleşen bazı temel ilkeler etrafında şekillenmektedir:
- Hukuka Uygun Delil Vurgusu: Yargıtay, HTS kayıtları da dahil olmak üzere tüm delillerin HMK m.189/2 uyarınca hukuka uygun olarak elde edilmesi gerektiğini ve temel haklara saygılı olunması gerektiğini istikrarlı bir şekilde vurgulamaktadır. Hukuka aykırı deliller, potansiyel önemine bakılmaksızın dikkate alınmaz.
- Eşin HTS Kayıtlarının İncelenmesi: Bir eşe ait HTS kayıtları, özellikle sadakatsizlik veya ağır güven ihlali gibi iddialarla ilgili olarak usulüne uygun bir şekilde talep edildiğinde, Yargıtay alt mahkemelerin bu kayıtları temin etmesini ve titizlikle incelemesini beklemektedir. Bunun yapılmaması, sıklıkla “eksik inceleme” ve “hukuki dinlenilme hakkının ihlali” olarak değerlendirilerek bozma nedeni sayılmaktadır.
- Eşin HTS’sindeki Şüpheli Numaraların Araştırılması: Bir eşin hukuka uygun olarak elde edilmiş HTS kayıtları, belirli numaralarla şüpheli iletişim örüntüleri (sık, uzun süreli, olağandışı zamanlı) ortaya koyarsa, Yargıtay, talep üzerine, bu numaraların abonelerinin kimliğinin araştırılmasını desteklemekte ve hatta zorunlu görmektedir. Bu, davanın tam bir incelemesinin parçası olarak kabul edilir.
- Üçüncü Şahsın Tam HTS Kaydının Doğrudan Celbine Onay Yok: Yargıtay’ın bir boşanma davasında davaya taraf olmayan üçüncü bir şahsın tam HTS kayıtlarının doğrudan celp edilmesine açıkça izin verdiğine dair bir içtihada rastlanmamaktadır. Odak noktası, eşin kayıtları ve bu kayıtlarda bulunan kişilerin kimliklerinin tespit edilmesi üzerindedir.
- Dengeleme Çabası: Yargıtay kararları, bir tarafın davasını (özellikle bir eşin davranışıyla ilgili olarak) ispat hakkını kolaylaştırma ile özellikle davaya taraf olmayanların mahremiyet korumalarını zımnen onaylama arasında bir dengeyi yansıtmaktadır. Mahkeme ayrıca, eşlerinin mahremiyetini ihlal eden (örneğin casus yazılım, gizli kayıtlar ) kendi kendine yardım yöntemleriyle elde edilen delillerden tarafları korur.
Yargıtay’ın tutumu, HTS verilerine etkili bir şekilde iki kademeli bir yaklaşım yaratmaktadır: taraflar (eşler) için daha erişilebilir ve taraf olmayanlar için oldukça kısıtlı, bir tarafın kayıtları aracılığıyla taraf olmayanları belirlemek için dar bir pencere ile. Eşin HTS’sinin incelenmesi için güçlü Yargıtay desteği bulunmaktadır. Eşin HTS’sindeki şüpheli numaraların belirlenmesi için de güçlü Yargıtay desteği mevcuttur. Ancak, bir üçüncü şahsın tüm HTS’sinin doğrudan celp edilmesine yönelik Yargıtay desteği (ve açık yasal yasak ) bulunmamaktadır. Bu farklılaştırılmış yaklaşım, farklı mahremiyet çıkar düzeylerini ve temel uyuşmazlıkla ilgililik derecelerini yansıtmaktadır.
Yargıtay’ın, mahkemelerin ilgili HTS bağlantılı ipuçlarını takip etmemesi durumunda “eksik inceleme”ye odaklanması , mahkemelerin, özellikle zina gibi ciddi iddialar yapıldığında ve ilk göstergelerle desteklendiğinde, gerçeği yasal olarak izin verilen sınırlar içinde ortaya çıkarmada aktif olarak yardımcı olması gerektiği yönünde bir yargı felsefesini düşündürmektedir. “Eksik inceleme” terimi, mahkemenin daha fazla araştırma yapma görevi olduğu ancak bunu yapmadığı anlamına gelir. Zina veya güven ihlali davalarında, HTS verileri genellikle birkaç nesnel kanıt parçasından biridir. Yargıtay’ın bozma kararları, ilk derece mahkemelerini bu kanıt yollarını ciddiye almaya iter ve “kişinin davasını ispat hakkını” pekiştirir. Ancak bu, her zaman hukuka uygun olarak elde edilebilir kanıt bağlamında ve öncelikle davanın taraflarıyla ilgili olarak çerçevelenir.
Boşanma Davasında 3. Şahsın GSM Kayıtları Tavsiyeler
Boşanma davasında üçüncü şahısların GSM kayıtlarının talep edilebilirliği konusundaki hukuki çerçeve ışığında, davanın tarafları ve avukatları için bazı pratik hususlar ve tavsiyeler önem kazanmaktadır:
- Eşin Verilerine Odaklanma ve Hukuka Uygun Yöntemler: Üçüncü bir şahsın karıştığı sadakatsizlik veya diğer suiistimal şüpheleri varsa, atılacak birincil hukuki adım, mahkemeden eşin telefon hattına/hatlarına ait HTS kayıtlarının celbini talep etmektir. Bu talep, dava dilekçesinde veya delillerin sunulması için öngörülen yasal süreler içinde yapılmalıdır. Talepte bulunurken, ilgili zaman dilimi (geriye dönük en fazla 5 yıl ) ve eşe ait bilinen telefon numaraları mümkün olduğunca spesifik olarak belirtilmelidir.
- Eşin HTS Kayıtlarının Dikkatli Analizi: Mahkeme kanalıyla elde edilen eşe ait HTS kayıtları, örüntüleri tespit etmek amacıyla titizlikle incelenmelidir: sık aramalar, uzun konuşma süreleri, olağandışı saatlerde (özellikle aile veya yaygın tanıdıklar olarak kolayca tanımlanamayan numaralarla) yapılan aramalar/mesajlar.
- Şüpheli Numaraların Kimliğinin Tespiti Talebi: Eşin HTS kayıtlarından bu tür bilinmeyen numaralarla örüntüler ortaya çıkarsa, bu belirli numaraların abonelerinin kimliğinin tespiti için, ilgili Yargıtay içtihatlarına atıfta bulunarak mahkemeden talepte bulunulmalıdır.
- Üçüncü Şahıs Verileri İçin Kendi Başına Hareket Etmekten Kaçınma: Taraflar, bir üçüncü şahsın telefon kayıtlarını yasa dışı yollarla elde etme veya hesaplarına sızma gibi girişimlerden kesinlikle kaçınmalıdır. Bu, delilin kabul edilemez olmasına yol açacak ve cezai takibata neden olabilecektir.
- Diğer Delillerin Rolü: HTS verileri, bir eşin üçüncü bir şahısla sık iletişim kurduğunu tespit etse bile, genellikle dolaylı delil niteliğindedir. Bu nedenle, diğer hukuka uygun delillerle desteklenmelidir:
- Tanık beyanları (örneğin, etkileşimleri gözlemleyen arkadaşlar, meslektaşlar, komşular).
- Fotoğraflar, videolar (hukuka uygun elde edilmişse – örneğin, kamuya açık yerlerde veya hackleme olmaksızın erişilen paylaşılan cihazlardan).
- Sosyal medya paylaşımları, mesajlar (yine hukuka uygun erişilmişse – örneğin, kamuya açık paylaşımlar veya yasal erişimle elde edilen mesajlar).
- Otel veya seyahat kayıtları, ortak harcamaları veya hediyeleri gösteren banka/kredi kartı ekstreleri.
- Hukuki Danışmanlığın Önemi: Bu karmaşık kurallarda yol almak uzmanlık gerektirir. Deneyimli bir hukuk danışmanı; eşin HTS kayıtları için doğru talepleri formüle etmek, mevcut delillerin yasallığı konusunda tavsiyede bulunmak, HTS verilerini yorumlamak ve gerekirse daha fazla soruşturma için savunma yapmak ve ilgili Yargıtay içtihatlarını anlamak ve uygulamak için elzemdir.
- Delil Tespiti: Bazı durumlarda, boşanma davası açılmadan önce, bir taraf, kaybolma riski varsa otel veya telefon (eşin) kayıtları gibi delilleri güvence altına almak için bir “delil tespiti” davası açmayı düşünebilir.
Bir taraf için en etkili hukuki strateji, doğrudan elde edilemeyen üçüncü şahıs kayıtlarının peşinden gitmek yerine, izin verilen yöntemleri kullanarak, öncelikle eşin eylemlerine ve verilerine odaklanarak davasını titizlikle oluşturmaktır. Üçüncü şahıs HTS’sine doğrudan giden yol kapalıdır. Dolaylı yol (eşin HTS’si aracılığıyla), eşin verilerinden güçlü bir ilk gösterim gerektirir. Yasa dışı yöntemler, kabul edilemez delillere ve cezai riske yol açar. Bu nedenle, eşe odaklanan metodik, yasal bir yaklaşım en uygulanabilir olanıdır.
HTS verilerinin diğer delillerle desteklenmesi gerekliliği , HTS bulgularının genellikle tek başına kanıt değil, bir başlangıç noktası veya destekleyici bir unsur olduğu anlamına gelir. HTS, temas gösterir, ilişkinin içeriğini veya bağlamını göstermez. Örneğin zinayı kanıtlamak için genellikle telefon görüşmelerinden daha fazlası gerekir. Aramalar, başka kanıtlar (örneğin, eşin ve üçüncü şahsın bir otelde çekilmiş fotoğrafları) varsa bir ilişki çıkarımını destekleyebilir. Bu nedenle, taraflar HTS’yi sihirli bir değnek olarak değil, kanıt cephaneliklerindeki bir araç olarak görmelidir.
Boşanma Davasında 3. Şahsın GSM Kayıtları Sonuç
İstanbul boşanma avukatı tarafından sıklıkla karşılaşılan hukuki sorunlardan biri, boşanma davası sürecinde davaya taraf olmayan üçüncü kişilerin GSM (HTS) kayıtlarının talep edilip edilemeyeceğidir. Bu durum, İstanbul boşanma avukatı açısından mahremiyet hakkı ile adil yargılanma ilkesi arasında hassas bir denge kurulmasını zorunlu kılar.
- Genel Kural: Üçüncü Şahsın HTS Kayıtları Doğrudan Talep Edilemez: Türk hukuk uygulamasına göre, boşanma davasının tarafı olmayan bir üçüncü şahsın GSM (HTS) kayıtlarının, o boşanma davası kapsamında doğrudan ilgili GSM operatöründen celp edilmesi genel olarak mümkün değildir. Bu kural, öncelikle üçüncü şahsın özel hayatının gizliliği ve kişisel verilerinin korunması ilkelerine dayanmaktadır.
- Kritik Nüans: Eşin HTS Kayıtları Üzerinden Dolaylı İnceleme: Bununla birlikte, önemli bir ayrım bulunmaktadır. Şayet davaya taraf olan eşin (mahkeme kararıyla talep edilebilen) HTS kayıtları, belirli bir üçüncü şahıs numarasıyla şüpheli ve sık iletişim kurulduğunu ortaya koyarsa, Yargıtay içtihatları, talep üzerine mahkemenin o belirli numaranın kime ait olduğunu araştırmasını desteklemektedir. Bu, eşin davranışlarını üçüncü şahıslarla olan ilişkileri üzerinden aydınlatmanın dolaylı bir yoludur ve üçüncü şahsın tüm HTS geçmişine erişim anlamına gelmez.
- Hukuka Uygun Delil ve Mahremiyetin Önceliği: Tüm delil toplama süreci, hukuka uygunluk ilkesine sıkı sıkıya bağlıdır. Başta Anayasa (Madde 20, 22) ve KVKK olmak üzere, mahremiyet haklarını veya veri koruma yasalarını ihlal ederek, ya da TCK kapsamında suç teşkil edecek şekilde (örneğin gizli kayıt, hackleme) elde edilen her türlü delil, HMK Madde 189/2 uyarınca kesinlikle kabul edilemez ve ayrıca cezai sorumluluk doğurabilir.
- Stratejik Çıkarımlar: Hukuki çerçeve, evliliğin taraflarının eylem ve iletişimlerine odaklanmayı teşvik etmektedir. Üçüncü şahısları içeren iddialar, tipik olarak eşin eylemleri ve kayıtları aracılığıyla veya hukuka uygun olarak elde edilmiş diğer doğrudan delillerle kanıtlanmalıdır; üçüncü şahsın özel hayatına yönelik geniş kapsamlı soruşturmalarla değil.
- Nihai Tavsiye: Bu karmaşık delil kurallarında etkili ve etik bir şekilde yol almak için nitelikli bir hukuk danışmanından yardım alınması hayati önem taşımaktadır.
Hukuk sistemi, boşanma davalarının taraf olmayanların geniş çaplı gözetimi için bir araç haline gelmesini engellemek üzere tasarlanmıştır, ancak yine de bir tarafın davranışına dayanan ilgili soruşturmalara izin vermektedir. Üçüncü şahıs HTS taleplerine karşı katı kural , potansiyel suiistimal ve aşırıya kaçmaya karşı bir engel görevi görür. Bir eşin HTS’sinden numaraların belirlenmesine izin verilmesi , gerçeği bulma ihtiyacına bir tavizdir, ancak bu kontrollü ve sınırlı bir tavizdir. Bu yapı, davacıların çıkarları ile uyuşmazlığın hemen dışındakilerin mahremiyet hakları arasında uygun denge hakkında toplumsal ve hukuki bir yargıyı yansıtır.
Bu ayrımı anlamak, çekişmeli bir boşanmada gerçekçi ve hukuka uygun bir delil toplama stratejisi oluşturmak ve beklentileri yönetmek için elzemdir. Elde edilemeyen delillerin peşinden koşmak kaynakları boşa harcar ve hukuki sorunlara yol açabilir. Bu kuralları yanlış anlayan bir davacı, beyhude veya yasa dışı yollara başvurabilir. Doğru, ancak daha dar olan yolu (önce eşin HTS’si, sonra belirli numaraların potansiyel kimlik tespiti) bilmek, daha odaklı ve hukuken sağlam bir yaklaşıma olanak tanır. Bu, nihayetinde boşanma davasının daha verimli ve adil bir şekilde çözülmesine katkıda bulunur.