Boşanma Davası Devam Ederken Ölen Eşin Maaşı
Boşanma süreci, taraflar için hem duygusal hem de hukuki olarak oldukça zorlayıcı bir dönemdir. Bu karmaşık sürece bir de eşlerden birinin beklenmedik vefatının eklenmesi, hayatta kalan eşi daha da derin bir belirsizlik ve kederle baş başa bırakır. Bir yanda eşini kaybetmenin acısı, diğer yanda ise yarıda kalmış bir boşanma davasının hukuki sonuçlarına dair endişeler… Bu durum, pek çok kişinin “Şimdi ne olacak? Mirasçı mıyım? Boşanma davası devam ederken ölen eşin maaşı bağlanır mı?” gibi hayati sorular sormasına neden olur.
Bu noktada temel bir hukuki ikilem ortaya çıkar: Evlilik birliği, eşin ölümü anında yasal olarak sona erer, boşanma kararıyla değil. Ancak bu durum, açılmış olan boşanma davasının yarattığı hukuki sorunları ortadan kaldırmaz. Aksine, bu sorunlar şekil değiştirerek sağ kalan eşin en temel hakları olan miras ve uzun vadeli finansal güvence anlamına gelen dul aylığı (ölüm aylığı) konularında kritik birer sorgulamaya dönüşür. Özellikle boşanma davası devam ederken ölen eşin maaşı konusu, sürecin en hassas ve en riskli noktasını oluşturur.
Bu kapsamlı makale, boşanma davası devam ederken eşini kaybeden kişilerin karşılaştığı bu karmaşık hukuki durumu aydınlatmak amacıyla hazırlanmıştır. Türk Medeni Kanunu ve Sosyal Güvenlik Kanunu’nun ilgili maddelerini, belirleyici Yargıtay içtihatlarını ve pratikteki uygulamaları adım adım ele alarak, haklarınızı ve sizi bekleyen potansiyel riskleri net bir şekilde ortaya koyacağız.
Evlilik Ölümle Sona Erer
Bir boşanma davası devam ederken taraflardan birinin vefat etmesi, davanın seyrini temelden değiştirir. Bu durumu anlamak için öncelikle genel kuralı ve bu kuralın en önemli istisnasını bilmek gerekir.
Davanın Konusuz Kalması
Boşanma hakkı, doğası gereği kişiye sıkı sıkıya bağlı bir haktır (“şahsa sıkı sıkıya bağlı bir hak”). Bu, boşanma talebinin sadece evliliğin tarafları tarafından ileri sürülebileceği ve onların şahsında bir anlam ifade ettiği anlamına gelir. Taraflardan birinin ölümüyle birlikte, boşanma davasının temelini oluşturan evlilik birliği zaten sona ermiştir. Dolayısıyla, mahkemenin artık “boşanmaya” karar vermesi hukuken imkansız hale gelir.
Bu durumda mahkeme, davanın konusuz kaldığına hükmederek “karar verilmesine yer olmadığına” dair bir karar verir. Bu aşamada, ilk bakışta her şey net görünür: Evlilik ölümle sona erdiği için, sağ kalan eş, vefat anında hala yasal eş statüsündedir ve dolayısıyla yasal mirasçı konumundadır. Ancak, hukuki süreç burada sona ermez ve boşanma davası devam ederken ölen eşin maaşı gibi haklar açısından çok daha karmaşık bir hal alabilir.
Türk Medeni Kanunu Madde 181/2
Boşanma sürecinde eşin vefat etmesi durumunda miras ve maaş haklarını belirleyen en kritik yasal düzenleme, Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 181. maddesidir. Bu maddeyi anlamak, tüm süreci anlamak demektir.
- TMK Madde 181/1 (Normal Durum): Maddenin birinci fıkrası, boşanma kararı kesinleştiğinde ne olacağını düzenler: “Boşanan eşler, bu sıfatla birbirlerinin yasal mirasçısı olamazlar…”. Bu, boşanmanın doğal sonucudur.
- TMK Madde 181/2 (Oyunu Değiştiren Kural): Maddenin ikinci fıkrası ise bizim durumumuz için kilit öneme sahiptir: “Boşanma davası devam ederken, ölen eşin mirasçılarından birisinin davaya devam etmesi ve diğer eşin kusurunun ispatlanması hâlinde de yukarıdaki fıkra hükmü uygulanır.”.
Bu hüküm, ölen eşin mirasçılarına, sağ kalan eşin miras ve boşanma davası devam ederken ölen eşin maaşı gibi haklarını ortadan kaldırma potansiyeli taşıyan olağanüstü bir hak tanır: Boşanma davasına devam ederek, sağ kalan eşin evliliğin bitiminde kusurlu olduğunu ispatlamaya çalışmak. Eğer mirasçılar bu iddialarını ispatlamayı başarırlarsa, sonuçları sağ kalan eş için son derece ağır olur.
Önemle belirtmek gerekir ki, bu kural 2011 yılında yapılan bir değişiklikle (6217 Sayılı Kanun) mevcut halini almıştır. Eski düzenlemede bu hak sadece davayı açan (davacı) eşin mirasçılarına tanınırken, yeni düzenleme ile davacı veya davalı fark etmeksizin, vefat eden herhangi bir eşin mirasçılarına bu hak tanınmıştır. Bu değişiklik, durumu daha adil hale getirse de, sağ kalan eş için hukuki mücadele riskini artırmıştır.
Bu noktada davanın hukuki amacı temelden değişir. Artık dava, iki kişinin medeni durumunu değiştirmeyi amaçlayan bir “boşanma davası” olmaktan çıkar. Bunun yerine, tamamen finansal ve mülkiyete ilişkin sonuçlar doğuracak bir “kusur tespiti davasına” dönüşür. Mirasçıların amacı boşanma kararı aldırmak değil, sağ kalan eşin “kusurlu” olduğunu mahkeme kararıyla belgeletip onu mirastan ve dolayısıyla boşanma davası devam ederken ölen eşin maaşı hakkından mahrum bırakmaktır.
Mirasçıların Devam Ettiği Dava
Ölen eşin mirasçıları, TMK\ m.\ 181/2’deki haklarını kullanmaya karar verdiklerinde, sağ kalan eş kendisini bir anda merhum eşiyle değil, onun mirasçılarıyla karşı karşıya bulur. Bu davanın kendine özgü kuralları ve dinamikleri vardır.
Davaya hem yasal mirasçılar (çocuklar, anne-baba vb.) hem de atanmış mirasçılar (vasiyetname ile mirasçı bırakılan kişiler) devam edebilir. Mirasçılar arasında “zorunlu dava arkadaşlığı” bulunmaz; yani, tek bir mirasçının bile davaya devam etme kararı alması, sağ kalan eşin tüm haklarını riske atmak için yeterlidir. Ancak, mirası reddetmiş veya mirastan feragat etmiş kişilerin bu davayı sürdürme hakkı yoktur.
Boşanmada “Kusur” Nedir ve Yargıtay’a Göre Neler Kusur Sayılır?
Mirasçıların davayı kazanabilmesi için sağ kalan eşin “kusurlu” olduğunu ispatlamaları gerekir. Peki, hukuk nazarında “kusur” ne anlama gelir? Kusur, evlilik birliğinin yükümlülüklerini ihlal eden ve evliliği çekilmez hale getiren her türlü tutum ve davranıştır. Yargıtay kararları ışığında kusur sayılan bazı yaygın davranışlar şunlardır:
- Mutlak ve Ağır Kusur Halleri: Zina (aldatma), hayata kast, pek kötü muamele veya onur kırıcı davranışlar gibi eylemler, ispatlandığı takdirde doğrudan ağır kusur kabul edilir.
- Duygusal ve Psikolojik Şiddet: Eşe sürekli hakaret etmek, onu başkalarının yanında küçük düşürmek, aşırı kıskançlık göstermek, ailesiyle görüşmesini engellemek, sürekli evi terk etmekle veya boşanmakla tehdit etmek gibi davranışlar kusur sayılır.
- Ekonomik Şiddet: Eşin çalışmasına engel olmak, ailenin gelirini sorumsuzca harcamak, sürekli borçlanarak evin huzurunu bozmak ve icra takibine neden olmak da kusurlu davranışlardır.
- Fiziksel ve Cinsel Şiddet: Şiddetin her türlüsü, en ağır kusur sebeplerinden biridir.
- Sadakat ve Güven Yükümlülüğünün İhlali: Eşten habersiz borçlanmak, karşı cinsten kişilerle sadakat sınırlarını aşan samimiyetler kurmak gibi “güven sarsıcı davranışlar” da Yargıtay tarafından kusur olarak değerlendirilmektedir.
Mirasçılık Sıfatının Kaybı
Mirasçıların açtığı bu dava sonucunda mahkeme, sağ kalan eşin boşanmaya sebep olan olaylarda az da olsa bir kusuru olduğuna kanaat getirirse, TMK\ m.\ 181/1’in sonuçları devreye girer. Bu kararın kesinleşmesiyle birlikte:
- Sağ kalan eş, ölen eşin yasal mirasçısı olma sıfatını tamamen kaybeder.
- Daha da önemlisi, bu karar geçmişe etkilidir. Yani, boşanma davası açılmadan önce ölen eş tarafından yapılmış olan vasiyetname veya miras sözleşmesi ile sağlanan haklar da (tasarrufta aksi belirtilmedikçe) geçersiz hale gelir.
Bu durum, sağ kalan eşin sadece yasal miras payını değil, kendisine özel olarak bırakılmış mal varlığını dahi kaybetmesi anlamına gelebilir.
Boşanma Davası Devam Ederken Ölen Eşin Maaşı (Dul Aylığı) Nasıl Alınır?
Miras hakkı kadar önemli bir diğer konu da ölen eşin Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) tarafından bağlanan maaşıdır. Boşanma davası devam ederken ölen eşin maaşı olarak da bilinen bu aylık, hukuki dayanağını 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu‘ndan alır.
Bir kişinin vefat eden eşi üzerinden ölüm aylığı alabilmesi için temel şartlar şunlardır:
- En Temel Şart: “Yasal Evlilik Bağı”: Ölüm aylığı bağlanabilmesi için en kritik ve öncelikli şart, sigortalının ölüm tarihinde hak sahibi eş ile arasında yasal bir evlilik bağının bulunmasıdır.
- Vefat Eden Sigortalının Şartları: Vefat eden eşin de belirli sigortalılık koşullarını sağlaması gerekir. Genellikle en az 1800 gün prim bildirilmiş olması veya 4/1-a (eski SSK) sigortalıları için en az 5 yıllık sigortalılık süresi ve toplam 900 gün prim bildirilmiş olması gibi şartlar aranır.
- Aylık Bağlanma Oranları: Sağ kalan eşe bağlanacak aylık oranı, eşin çalışma durumuna ve aylık alan başka hak sahibi (çocuk vb.) olup olmamasına göre değişir. Örneğin, çalışmayan ve aylık alan çocuğu bulunmayan eşe %75 oranında aylık bağlanırken, çalışan veya kendi emekli aylığı olan eşe %50 oranında aylık bağlanır.
Boşanma davası devam ederken eş vefat ettiğinde, ölüm anında “yasal evlilik bağı” devam ettiği için, sağ kalan eş ilk etapta ölüm aylığı başvurusunda bulunabilir ve SGK genellikle bu aylığı bağlar. Ancak asıl tehlike bundan sonra başlar.
Kusur Tespiti, Boşanma Davası Devam Ederken Ölen Eşin Maaşı Hakkını Nasıl Sona Erdirir?
İşte tüm hukuki süreçlerin kesiştiği ve sağ kalan eş için en büyük riskin ortaya çıktığı nokta burasıdır. Aile Mahkemesi’nde görülen bir “kusur tespiti” davasının sonucu, doğrudan SGK tarafından bağlanan bir maaşı nasıl etkiler?
Cevap, Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarında yatmaktadır. Yargıtay, bir kişiyi mirasçılık sıfatından yoksun bırakacak kadar ağır bir kusurun tespit edildiği bir mahkeme kararının, 5510 Sayılı Kanun’da aranan “yasal evlilik bağı” şartının özünü ve amacını ortadan kaldırdığına hükmetmektedir.
Yüksek Mahkeme’nin bu yorumunun arkasındaki mantık şudur: Devletin sağladığı sosyal güvenlik hakkı olan ölüm aylığı, yasal ve meşru bir evlilik birliğinin varlığına dayanır. Eğer bir mahkeme kararıyla, sağ kalan eşin kendi kusurlu eylemleriyle bu evlilik birliğini temelinden sarstığı ve bitmesine neden olduğu kesin olarak tespit edilmişse, o kişinin bu evliliğe dayanarak ömür boyu bir menfaat (maaş) elde etmesi, hakkın kötüye kullanılması olarak değerlendirilir. Kısacası, kusur tespiti kararı, boşanma davası devam ederken ölen eşin maaşı hakkının temelini geriye dönük olarak ortadan kaldırır.
Pratikteki İşleyiş Nasıldır?
Bu hukuki mantığın pratikteki yansıması, sağ kalan eş için adeta bir “prosedür tuzağı” yaratır. Süreç genellikle şu şekilde işler:
- Vefat ve Maaş Başvurusu: Eş vefat eder. Sağ kalan eş, yasal evlilik bağı devam ettiği için SGK’ya başvurur ve ölüm aylığı bağlanır. SGK’nın incelemesi basittir: Ölüm anında evlilik cüzdanı var mı? Evet. Maaş bağlanır.
- Kusur Davasının İlerlemesi: Aynı esnada, ölen eşin mirasçıları Aile Mahkemesi’ndeki davaya devam ederler. Bu dava; delillerin toplanması, tanıkların dinlenmesi, bilirkişi raporları ve istinaf/temyiz süreçleri nedeniyle yıllarca sürebilir.
- Maaşın Alınması: Bu uzun yargılama süresince, sağ kalan eş her ay düzenli olarak boşanma davası devam ederken ölen eşin maaşı olarak aldığı parayı hayatını idame ettirmek için kullanır.
- Kesinleşmiş Mahkeme Kararı: Yıllar sonra, Aile Mahkemesi’nin sağ kalan eşin “kusurlu” olduğuna dair kararı tüm yargı yollarından geçerek kesinleşir.
- Maaşın İptali ve Borç Şoku: Mirasçılar, bu kesinleşmiş mahkeme kararını SGK’ya sunarlar. SGK, bu yeni hukuki duruma dayanarak, bağladığı ölüm aylığını iptal eder. Daha da kötüsü, vefat tarihinden iptal tarihine kadar ödenmiş olan tüm maaşları “yersiz ödeme” olarak kabul eder ve yasal faiziyle birlikte sağ kalan eşten geri talep eder.
Bu durum, yıllarca aldığı maaşı bir anda on binlerce liralık bir borç olarak karşısında gören sağ kalan eş için tam bir mali yıkım anlamına gelir. Mirasçılar için TMK\ m.\ 181/2, sadece bir mirastan men etme aracı değil, aynı zamanda sağ kalan eşe karşı ciddi bir mali yükümlülük yaratabilen güçlü bir hukuki silaha dönüşür.
| Senaryo | Mirasçılık Durumu | Boşanma Davası Devam Ederken Ölen Eşin Maaşı Durumu |
| Mirasçılar davaya devam etmez. | Yasal Mirasçıdır. | Hak Sahibidir, Aylık Bağlanır. |
| Mirasçılar devam eder; sağ kalan eş kusursuz bulunur. | Yasal Mirasçıdır. | Hak Sahibidir, Aylık Bağlanır. |
| Mirasçılar devam eder; sağ kalan eş kusurlu bulunur. | Mirasçı Değildir. | Hak Sahibi Değildir. Başlangıçta bağlanan aylık kesilir ve ödenenler geri istenir. |
Taraflar İçin Stratejik Yol Haritası
Bu karmaşık süreçte hem sağ kalan eşin hem de mirasçıların atması gereken stratejik adımlar bulunmaktadır. Bu adımların doğru ve zamanında atılması, özellikle boşanma davası devam ederken ölen eşin maaşı gibi kritik bir hakkı korumak veya talep etmek için hayati olduğundan, bir avukat desteği şarttır.
Sağ Kalan Eş Ne Yapmalı?
- Pasif Kalmayın, Aktif Savunma Yapın: Mirasçıların davaya devam etme kararı aldığını öğrendiğiniz anda, bu davayı son derece ciddiye almalısınız. Pasif kalmak, haklarınızı kaybetmenizle sonuçlanabilir. Davaya aktif olarak katılmalı ve kendi kusursuzluğunuzu veya merhum eşin kusurlarını ispatlamak için mücadele etmelisiniz.
- Delillerinizi Toplayın: Evliliğin bitmesine neden olan olaylarda kusurlu olmadığınızı veya asıl kusurun vefat eden eşinizde olduğunu kanıtlayacak her türlü delili (mesajlar, e-postalar, tanık ifadeleri, darp raporları vb.) derhal toplamaya başlamalısınız. İspat yükü mirasçılarda olsa da, güçlü bir savunma hayati önem taşır.
- Mal Paylaşımı Davanızı Açın: En önemli stratejik adımlardan biri budur. Evlilik birliği içinde edinilen mallar üzerindeki hakkınız (“katılma alacağı” veya “katkı payı alacağı”), bir miras hakkı değil, mal rejiminin tasfiyesinden doğan bir alacak hakkıdır. Bu hak, boşanma davasındaki kusur durumundan etkilenmez. Yani, kusurlu bulunsanız ve mirastan men edilseniz bile, evlilik sürecindeki malların paylaşımından doğan hakkınızı talep edebilirsiniz. Bu davayı, ölen eşin mirasçılarına karşı açmanız gerekmektedir.
- Aile Konutu ve Ev Eşyaları Haklarınızı Talep Edin: Medeni Kanun, sağ kalan eşe, birlikte yaşadıkları konut üzerinde intifa (kullanım) veya oturma hakkı; ev eşyaları üzerinde ise mülkiyet hakkı tanınmasını talep etme imkanı verir (TMK\ m.\ 240,\ 652). Bu haklar da miras ve kusur durumundan bağımsız olarak değerlendirilebilir ve önemli bir güvence sağlar.
Mirasçılar Hangi Adımları Atmalı?
- Zamanında Harekete Geçin: Vefatın ardından, devam eden boşanma davasına TMK\ m.\ 181/2 uyarınca kusurun tespiti amacıyla devam etmek istediğinizi belirten bir dilekçe ile mahkemeye başvurmalısınız.
- İspat Yükümlülüğünü Unutmayın: Davayı kazanmak için sağ kalan eşin kusurlu olduğuna dair somut ve ikna edici deliller sunmak zorundasınız. Soyut iddialar yeterli olmayacaktır.
- Profesyonel Hukuki Destek Alın: Kusuru ispatlamak, delilleri doğru bir şekilde sunmak ve usuli işlemleri hatasız yürütmek, uzmanlık gerektiren bir süreçtir. Bu nedenle bir avukatla çalışmak, davanın başarısı için kritik öneme sahiptir.
Boşanma Davası Devam Ederken Ölen Eşin Maaşı Sıkça Sorulan Sorular
“Kusur tespiti” davası ne kadar sürer?
Bu davanın ne kadar süreceğine dair net bir zaman vermek mümkün değildir. Mahkemenin iş yükü, davanın karmaşıklığı, delillerin toplanma süreci ve istinaf/temyiz aşamaları göz önüne alındığında, davanın kesin bir karara bağlanması genellikle 1 ila 3 yıl, hatta daha uzun sürebilir.
Kusurlu bulunursam, boşanma davası devam ederken ölen eşin maaşı olarak aldığım tüm parayı geri öder miyim?
Evet. SGK, “yersiz ödeme” olarak nitelendirdiği ana para borcunun tamamının iadesini talep edecektir. Kurum, yasal düzenlemeler çerçevesinde bu borca yasal faiz de işletebilir.
Mal paylaşımı davası bu durumdan nasıl etkilenir?
Doğrudan etkilenmez. Mal paylaşımı (mal rejiminin tasfiyesi) davası, kusur oranına değil, evlilik birliği içinde edinilen mallara kimin ne kadar katkı sağladığına dayanır. Kusurlu bulunsanız dahi, mal paylaşımından doğan alacak hakkınızı mirasçılara karşı dava yoluyla talep edebilirsiniz.
Ölen eşim davacı, ben davalıydım. Bu bir şeyi değiştirir mi?
Hayır, değiştirmez. 2011 yılında TMK\ m.\ 181’de yapılan değişiklik sonrası, vefat edenin davacı ya da davalı olmasının bir önemi kalmamıştır. Her iki durumda da ölen eşin mirasçıları davaya devam edebilir.
Tedbir nafakası alıyordum, mirasçılardan talep edebilir miyim?
Hayır. Boşanma davası sırasında bağlanan tedbir nafakası, taraflardan birinin ölümüyle kendiliğinden sona erer. Birikmiş veya geleceğe dönük nafaka alacaklarını mirasçılardan talep edemezsiniz.
Boşanma Davası Devam Ederken Ölen Eşin Maaşı Sonuç
Görüldüğü üzere, boşanma davası devam ederken ölen eşin maaşı konusu, basit bir hukuki durumu değil; Aile Hukuku, Miras Hukuku ve Sosyal Güvenlik Hukuku’nun iç içe geçtiği son derece karmaşık ve riskli bir süreci başlatmaktadır. Aile Mahkemesi’nde verilecek tek bir “kusur” kararı, hem bir defaya mahsus olan yüklü bir miras hakkını hem de ömür boyu alınacak bir maaşı doğrudan etkileme gücüne sahiptir. Bu süreçte atılacak yanlış bir adım veya gözden kaçırılacak bir detay, telafisi imkansız maddi kayıplara yol açabilir.
Bu karmaşık ve hayati önem taşıyan süreçte haklarınızı korumak, doğru stratejiyi belirlemek ve olası mali felaketleri önlemek için alanında uzman bir hukuk profesyonelinin rehberliği vazgeçilmezdir. Bu nedenle, bir İstanbul Boşanma Avukatı ile çalışmak, haklarınızın korunması için atılacak en doğru adımdır. Sürecin her aşamasında size rehberlik edecek deneyimli bir İstanbul Boşanma Avukatı, potansiyel hak kayıplarını önleyerek en doğru stratejinin belirlenmesini sağlayacaktır.





