Boşandım Eşim Evden Çıkmıyor

Boşandım Eşim Evden Çıkmıyor

Boşanma süreci, hem duygusal hem de hukuki açıdan karmaşık ve yıpratıcı bir dönemdir. Bu sürecin en önemli ve en sık karşılaşılan sorunlarından biri de, evlilik birliği sona erdiğinde eski eşlerden birinin ortak konutu terk etmemesidir. Halk arasında yaygın bir sorun olan “boşandım eşim evden çıkmıyor” durumu, aslında boşanma davasının kesinleşmesiyle birlikte tamamen yeni bir hukuki zemine taşınmaktadır. Bu makale, boşanma kararı öncesi ve sonrasında yaşanan bu konut sorununu tüm hukuki boyutlarıyla ele almakta, çözüm yollarını ayrıntılı olarak açıklamaktadır. Potansiyel müvekkillerin hukuki haklarını anlamalarını ve doğru adımları atmalarını sağlamak, makalenin temel amacını oluşturmaktadır.

Boşanma Sonrası Ev Sorununun Hukuki Temelleri

Boşandım eşim evden çıkmıyor durumu, boşanma kararının kesinleşmesiyle evlerin hukuki statüsünü kökten değiştiren bir dönüm noktasıdır. Evlilik birliği süresince, bu konut Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) aile birliğini korumaya yönelik özel hükümleriyle korunurken, boşanma kararı kesinleştiği andan itibaren bu koruma sona erer. Bu geçiş, mülkiyet hukuku hükümlerinin devreye girmesi anlamına gelir ve evden ayrılmayan eski eşin durumu tamamen farklı bir hukuki nitelik kazanır.

“Aile Konutu” Statüsünün Sona Ermesi

Türk hukuk sistemine 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu ile dâhil olan “aile konutu” kavramı, evlilik birliğinin devamını koruma amacını taşır. Bu statü, evliliğin genel hükümlerini düzenleyen TMK madde 194 ile güvence altına alınmıştır. Bu madde uyarınca, eşlerden biri diğerinin rızası olmaksızın aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz, konutu devredemez veya kira sözleşmesini feshedemez. Ancak, bu koruma sadece evlilik birliği devam ettiği sürece geçerlidir.  Boşandım eşim evden çıkmıyor konusu, boşanma kararının kesinleşmesiyle birlikte konutun, aile konutu niteliğini hukuken kaybetmesiyle başlar. Bu hukuki dönüşüm, konutun tapu maliki olan eşe, mülkiyet hakkını korumak için yeni hukuki yolların kapısını açar.  

Boşanan Eşin “Haksız İşgalci” Olması Ne Anlama Gelir?

Boşanma kararı kesinleştiğinde, evin tapu maliki olmayan eski eşin o konutta oturma hakkı sona erer. Artık eski eş, hukuken geçerli hiçbir sebebe dayanmaksızın bir malı kullanan “haksız işgalci” statüsüne geçer. Hukukta haksız işgal, bir malın sahibinin rızası olmadan ele geçirilmesi ve kullanılması durumunu ifade eder. Bu durum, malik olan eşin mülkiyet hakkına yapılmış bir tecavüz teşkil eder. Yargıtay’ın yerleşik içtihatları da bu durumu desteklemektedir. Özellikle Yargıtay 7. Hukuk Dairesi’nin 16.03.2022 tarihli (Esas: 2021/3536, Karar: 2022/2085) ilamı, malik olmayan eşin boşanma kararının kesinleştiği tarihten itibaren haksız işgalci olacağını açıkça belirtmiştir. Bu hukuki ayrım, boşanma davası sürecindeki bir konut problemi ile boşanma sonrası yaşanan bir problem arasındaki temel farkı ortaya koymaktadır. Boşanma davası devam ederken Aile Mahkemesi hâkimi, evlilik birliğinin devamı ilkesiyle hareket edebilirken, boşanma kesinleştikten sonra artık durum mülkiyet hukukuna tabidir ve çözüm yolları da bu doğrultuda şekillenir. Dolayısıyla, boşandım eşim evden çıkmıyor sorunu, mülkiyet temelli bir hukuki sorun haline gelmektedir.

Boşanma Süreci Devam Ederken Konutun Tahsisi ve Durum Çözümleri

Her ne kadar makalenin ana odağı boşanma sonrası durum olsa da, boşandım eşim evden çıkmıyor başlığı altında arama yapan birçok kişi, aslında boşanma davası henüz sonuçlanmamış olabilir. Bu nedenle, boşanma sürecindeki konut sorunlarını da ele almak, makalenin kapsamını genişletmek ve okuyucunun durumunu doğru bir şekilde analiz etmesini sağlamak açısından büyük önem taşımaktadır.

Boşanma Davası Sırasında Evde Kim Kalır?

Boşanma davası açıldığında, eşlerin aynı konutta yaşamaya devam etmeleri zorunlu değildir. Hatta bu durum, davanın reddedilmesine dahi sebep olabilir. Eğer eşler dava devam ederken birbirlerini affedecek davranışlarda bulunurlarsa (birlikte tatile gitmek, özür mesajları göndermek gibi) dava, boşanmak istemeyen tarafın talebiyle reddedilebilir. Bu nedenle, hâkim Türk Medeni Kanunu’nun 169. maddesi uyarınca geçici tedbir kararları alarak eşlerin ayrı yaşamalarına ve ortak konutun taraflardan birine tahsisine karar verebilir. Hâkim, bu kararı verirken evlilik birliğinin temelden sarsılıp sarsılmadığını, eşlerin sosyal ve ekonomik durumlarını, varsa müşterek çocukların menfaatlerini ve hangi eşin konutta kalmaya ihtiyacı olduğunu değerlendirir. Bu kararın cinsiyet ayrımına dayalı olmadığı, somut durumun gereklilikleri doğrultusunda verildiği unutulmamalıdır.  

6284 Sayılı Kanun Kapsamında Koruma ve Tahliye

Eğer eşlerden biri fiziksel, psikolojik veya ekonomik şiddete maruz kalıyorsa, boşanma davasına ek olarak 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun kapsamında evin tahsisini talep edebilir. Bu kanun, şiddet uygulayan eşin derhal konuttan uzaklaştırılmasını ve mağdur eşin konutta kalmaya devam etmesini sağlar. Uzaklaştırma kararına uymayan eş, tazyik hapsi gibi ciddi yaptırımlarla karşı karşıya kalabilir. Bu yasal düzenleme, özellikle can güvenliği tehlikede olan bireyler için hızlı ve etkili bir çözüm sunmaktadır.  

Kiralık Konutlarda Durum Nasıl İşler?

Kiralık konutlarda da “aile konutu” statüsü oluşturulabilir. Bu durumda, kira sözleşmesinin tarafı olan eş, diğer eşin açık rızası olmadan kira sözleşmesini feshedemez. Boşandım eşim evden çıkmıyor sorunu, kiralık konutlar için de benzer hukuki yolları beraberinde getirir. Boşanma davası sürecinde mahkeme, evi kendisine tahsis ettiği eşin kiracı olmasa dahi evde kalmasına karar verebilir. Bu durumda, kira ödeme yükümlülüğü genellikle asıl kiracı olan eşe ait olsa da, mahkeme bu konuda gerekli düzenlemeyi yapabilir.  

Boşanma Kararı Kesinleştikten Sonra Tahliye Süreci ve Hukuki Yollar

Boşanma kararı kesinleştikten sonra evden çıkmayan eski eşe karşı izlenecek hukuki yol, boşanma davası sürecindekinden tamamen farklıdır. Bu aşamada artık mülkiyet hukuku hükümleri uygulanır ve malik olan eski eşin hakları devreye girer. Boşandım eşim evden çıkmıyor diyerek çare arayanlar için bu bölüm, en kritik bilgileri içermektedir.

“El Atmanın Önlenmesi Davası” Nedir ve Nasıl Açılır?

Boşanma kararı kesinleştikten sonra konutta kalmaya devam eden eski eş, evin maliki olan eşin mülkiyet hakkına haksız bir müdahalede bulunmaktadır. Bu durumu sona erdirmek için açılabilecek dava, Türk Medeni Kanunu’nun 683. maddesine dayanan “el atmanın önlenmesi” (müdahalenin men’i) davasıdır. Bu dava, malikin mülkü üzerindeki haksız müdahalenin sona erdirilmesini ve eski eşin konuttan tahliyesini talep etme imkânı sağlar. El atmanın önlenmesi davaları, aile hukuku davalarından farklı olarak, genel mahkemelerde, yani Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülür.  

Dava Masrafları ve Süreci

El atmanın önlenmesi davası, mülkiyet hakkına dayandığı için herhangi bir zamanaşımı süresine tabi değildir . Haksız işgal devam ettiği sürece dava açma hakkı mevcuttur. Bu durum, mülkiyet hakkının niteliğinden kaynaklanan kalıcı bir koruma sağlar . Dava masrafları ise “nispi” harca tabidir, yani davanın değeri olan taşınmazın değeri üzerinden hesaplanır . Bu harç, dava değerinin binde 68,31’i oranında hesaplanır ve dörtte biri peşin olarak ödenir . Bu maliyet bilgisi, potansiyel müvekkilin sürece hazırlanması açısından önemlidir.

Haksız İşgal Karşısında Ecrimisil Talebi

Mülk sahibi olan eş, evi haksız yere kullanan eski eşinden bu kullanım karşılığında bir tazminat, yani “ecrimisil” de talep edebilir . Ecrimisil, haksız işgalcinin malı kullanması nedeniyle mal sahibinin mahrum kaldığı gelirin karşılığıdır ve genellikle kira geliri üzerinden hesaplanır. Bu talep, boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren, dava tarihinden geriye doğru beş yıllık süre için geçerlidir . Ecrimisil davası, tahliye davası ile birlikte açılabileceği gibi, ayrı bir dava olarak da ileri sürülebilir. Bu durum, sadece konutun fiziksel tahliyesini değil, aynı zamanda mülk sahibinin uğradığı maddi kaybın telafisini de amaçlamaktadır.  

Mülkiyet Durumuna Göre Özel Senaryolar

Konutun mülkiyet durumu, takip edilecek hukuki yolu doğrudan etkilemektedir. Hukuki sürecin doğru yönetilmesi için bu farklı senaryoların net bir şekilde anlaşılması gerekir. Boşandım eşim evden çıkmıyor durumu, evin kimin adına kayıtlı olduğuna göre farklı yasal yolları gerektirir.

Konutun Tek Eşe Ait Olması Durumu

Evin tapusu yalnızca bir eşin adına kayıtlı ise, boşanma kararı kesinleştiğinde malik olmayan eski eşin konutta kalma hakkı otomatik olarak sona erer. Bu durumda, malik olan eski eş doğrudan “el atmanın önlenmesi” davası açabilir. Evlilik birliği içinde edinilen bir mal dahi olsa, mal paylaşımı davası ile konutta oturma hakkı talep edilemez; ancak malın sürüm değeri üzerinden diğer eşe bir alacak hakkı doğabilir.  

Konutun Ortak Mülkiyette Olması Durumu

Eğer konut, eski eşlerin ortak mülkiyetinde ise (hisseli tapu), durum daha karmaşık bir hal alır. Bu durumda, doğrudan bir “el atmanın önlenmesi” davası açmak yerine, ortaklığın giderilmesi (izale-i şuyu) davası gündeme gelebilir. Bu dava, ortak mülkiyete konu olan taşınmazın satılarak elde edilen gelirin hissedarlar arasında paylaştırılmasını amaçlar. Bu yol, eski eşle olan tüm hukuki bağların kesilmesini sağlar.

Konutun Kirada Olması ve Tahliye İşlemleri

Kirada bulunan konutlarda ise tahliye süreci tamamen farklı bir zemine taşınır. Boşandım eşim evden çıkmıyor problemi kiralanan bir evdeyse, süreç Borçlar Kanunu hükümlerine göre şekillenir. Boşanma kesinleştiğinde, konut “aile konutu” statüsünü kaybettiğinden, mal sahibi eski eşi tahliye etmek için Borçlar Kanunu hükümlerine başvurabilir. Eski eşin kira sözleşmesi devam etse dahi, boşanma kararıyla birlikte artık mülkiyetin korunduğu bir duruma geçilmiştir. Kiracı olan eş, artık konutu haksız şekilde kullanmaktadır ve tahliye davaları bu hukuki zemin üzerinden yürütülür. Mal sahibinin, kira sözleşmesi üzerinden tahliye talebi, geçerli bir sebep sunması şartıyla mahkeme yoluyla mümkün olabilir.  

Boşanma sonrası konut sorununa ilişkin farklı senaryolar ve hukuki süreçleri karşılaştırmalı olarak değerlendirmek, konunun karmaşıklığını netleştirebilir. İşte bu amaçla hazırlanan tablo, sürecin daha iyi anlaşılmasını sağlayacaktır:

DurumHukuki DayanakYetkili MahkemeTalep Edilebilecek HaklarDavanın Amacı
Boşanma Süreci Devam EderkenTMK m. 169, 194 ve 6284 Sayılı KanunAile MahkemesiTedbiren Tahsis, Koruma KararıAilenin Korunması ve Güvenliğin Sağlanması
Boşanma Kararı Kesinleştikten SonraTMK m. 683 (El Atmanın Önlenmesi)Asliye Hukuk MahkemesiTahliye, EcrimisilMülkiyet Hakkının Korunması ve Haksız İşgalin Sona Erdirilmesi

Bu tablo, boşanma sürecindeki ve sonrasındaki hukuki yaklaşımlar arasındaki temel farkı net bir şekilde gözler önüne sermektedir. Birinci durum, ailenin korunması ve geçici düzenlemelerle ilgilenirken, ikinci durum tamamen mülkiyetin korunması ve haksız işgalin giderilmesine odaklanmaktadır.

Hukuki Sürecin Detayları ve Gerekli Evraklar

Hukuki sürecin sadece kanun maddelerinden ibaret olmadığını, aynı zamanda pratik adımlardan oluştuğunu bilmek, potansiyel müvekkiller için büyük önem taşır. Bu nedenle, boşandım eşim evden çıkmıyor diyen birinin atması gereken adımları bilmesi önemlidir.

Dilekçe Hazırlığı ve Hukuki Deliller

El atmanın önlenmesi davası, usulüne uygun olarak hazırlanmış bir dava dilekçesi ile başlar . Bu dilekçede, evin tapu bilgileri ve eski eşin konutu ne zamandan beri haksız şekilde işgal ettiği gibi temel bilgiler detaylıca açıklanmalıdır. Dava sürecinde ispat yükümlülüğü malik olan eştedir . Bu yükümlülük, tapu kayıtları, keşif, bilirkişi incelemesi, tanık ifadeleri ve hatta elektrik, su, doğalgaz gibi abonelik kayıtlarının mahkemeye sunulmasıyla yerine getirilebilir.  

Süreci Etkileyebilecek Hususlar ve Örnek Olaylar

Davanın süresi, mahkemenin yoğunluğuna ve delillerin toplanma sürecine bağlı olarak değişkenlik gösterebilir. Ancak, bu tür davalarda hâkimin, dava dilekçesindeki iddiaları somut delillerle desteklemesi beklenir. Örneğin, evin maliki olan eşin, aslında başka bir konutta kalıyor olmasına rağmen sırf diğer eşi zarara uğratmak için evi kendi adına tahsis ettirmeye çalışması gibi durumlarda, mahkeme kararı bu suiistimalin tespiti halinde değişebilir . Bu tür örnek olaylar, hukuki sürecin sadece teorik maddelerden ibaret olmadığını, somut koşulların her zaman belirleyici olduğunu göstermektedir. Bu hassas denge, hukuki sürecin uzman bir avukat tarafından yönetilmesinin ne kadar hayati olduğunu ortaya koyar.

Uzman Bir Avukatla Çalışmanın Önemi

Boşandım eşim evden çıkmıyor diyen bir kişinin hukuki yardım almadan bu süreci yönetmeye çalışması, telafisi zor hatalara ve hak kayıplarına yol açabilir. Bu nedenle, doğru bir avukat seçimi, sürecin başarıyla tamamlanması için kritik bir öneme sahiptir.  

Hak Kayıplarının Önlenmesi ve Sürecin Hızlandırılması

Hukuki süreçlerin kendine özgü dinamikleri ve usul kuralları vardır. Örneğin, boşanma davası açılmadan önce eşin evi terk etmesi durumunda, kapı kilidini değiştirmek gibi masum görünen bir eylem, Yargıtay’a göre kusurlu bir davranış olarak kabul edilebilir . Bu durum, daha sonra açılacak boşanma davasında aleyhe delil olarak kullanılabilir. Uzman bir avukat, bu tür riskleri önleyerek müvekkilini doğru şekilde yönlendirir ve karmaşık bürokratik süreçleri yöneterek davanın en hızlı ve en doğru şekilde ilerlemesini sağlar . Özellikle boşandım eşim evden çıkmıyor gibi sıkıntılı durumlarda, bir avukatın tecrübesi çok değerlidir.

Gizlilik ve Profesyonel Yönetim

Aile hukuku davaları, kişisel ve duygusal hassasiyetler içerdiğinden, sürecin profesyonelce yönetilmesi büyük önem taşır. Bir avukat, müvekkilinin mahremiyetini korur ve süreci duygusal yıpranmalardan uzak tutar. Müzakere yeteneği sayesinde taraflar arasında uzlaşma sağlanmasına yardımcı olabilir, bu da özellikle anlaşmalı boşanma davalarında süreci kolaylaştırır . Hukuki sürecin duygusal boyutunun da farkında olan bir uzman, müvekkiline sadece yasal destek değil, aynı zamanda zorlu bir dönemde manevi bir rehberlik de sunar.  

Boşandım Eşim Evden Çıkmıyor

Boşandım Eşim Evden Çıkmıyor Sonuç

Boşandım eşim evden çıkmıyor ifadesiyle başlayan bu süreç, aslında hukuki temelleri sağlam bir şekilde belirlenmiş bir alandır ve mülkiyet hukuku kapsamında “el atmanın önlenmesi” ve “ecrimisil” gibi davalarla etkili bir şekilde çözümlenebilir. Boşanma kararının kesinleşmesiyle birlikte evin “aile konutu” olma statüsü sona erer ve malik olmayan eski eş haksız işgalci konumuna gelir. Bu hukuki dönüşüm, mülk sahibi olan kişiye, mülkiyet hakkını korumak için gerekli yasal güvenceyi sağlar.

Bu karmaşık süreçte doğru adımları atmak, hak kayıplarını önlemek ve süreci en hızlı şekilde tamamlamak için alanında uzman bir avukatın desteği hayati önem taşır. Özellikle büyük şehirlerde, hukuki süreçler daha da karmaşık hale gelebilir. Bu nedenle, İstanbul Boşanma Avukatı desteği almak, sürecin doğru yönetilmesi ve olası risklerin minimize edilmesi açısından en doğru karardır . Unutulmamalıdır ki, her somut olayın kendine özgü dinamikleri bulunur ve bu durumlar ancak deneyimli bir İstanbul Boşanma Avukatı tarafından titizlikle değerlendirilerek en uygun çözüm yolu belirlenebilir .

Boşandım Eşim Evden Çıkmıyor Sık Sorulan Sorular

Boşanma davası kesinleşmeden eşimi evden çıkarabilir miyim?

Evet, ancak bu süreç boşanma davası kapsamında geçici tedbir kararıyla veya 6284 sayılı Kanun çerçevesinde koruma kararı alınarak mümkündür . Hâkim, hakkaniyet, eşlerin durumu ve çocukların menfaatini gözeterek karar verir .

“El Atmanın Önlenmesi” ve “Ecrimisil” davaları ne kadar sürer?

Davanın süresi mahkemenin iş yüküne ve delillerin toplanma hızına göre değişir. Ancak, bu davalar mülkiyet hakkına dayandığı için herhangi bir zamanaşımı süresine tabi değildir ve haksız işgal devam ettiği sürece açılabilir .

Eşimle mal paylaşımı davamız devam ediyorsa tahliye davası açabilir miyim?

Boşanma kararınız kesinleşmişse, mal paylaşımı davası devam etse dahi tahliye davası açabilirsiniz. Zira, boşanma ile birlikte “aile konutu” statüsü sona erer ve mal paylaşımı davası konutta oturma hakkı vermez .

Eski eşim evi terk ettiğinde kapı kilidini değiştirebilir miyim?

Hayır, hukuki olarak bu eylemden kaçınılmalıdır. Mahkeme kararlarına göre, eşler arasındaki anlaşmazlık devam ederken kapı kilidini değiştiren taraf kusurlu kabul edilebilir .

Aile konutu şerhi ne demektir ve sonuçları nelerdir?

Aile konutu şerhi, evin tapu kaydına konulan ve evin satışını veya üzerindeki hakları kısıtlayan bir hukuki güvencedir. Bu şerh sayesinde evin maliki olan eş, diğer eşin rızası olmadan evi satamaz veya devredemez. Aksi halde yapılan satış işlemi geçersiz kabul edilir.  

Eski eşim eve tekrar girmeye çalışırsa ne yapmalıyım?

Eğer boşanma süreci devam ederken Aile Mahkemesi’nden evin tahsisi veya uzaklaştırma kararı alınmışsa ve eski eş eve girmeye teşebbüs ederse, kararı ihlal ettiği için tazyik hapsi gibi yaptırımlarla karşılaşabilir. Bu durumda kolluk kuvvetlerine başvurularak yasal süreç işletilmelidir.  

Bu Yazıyı Paylaş

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Son Yazılar

Hakkımızda

istanbul boşanma avukatı

Çelik & Baştürk Hukuk Bürosu olarak, İstanbul avukat ve arabulucularından oluşan ekibimiz ile birlikte, İstanbul Boşanma Avukatı, İstanbul Ceza Avukatı olarak çalışma alanlarımız içerisinde tüm davalara bakmaktayız. Bilgi için hemen bize ulaşın.