Anlaşmalı Boşanmada Tazminat Ödeme Süresi

Anlaşmalı Boşanmada Tazminat Ödeme Süresi

Evlilik birliğinin sona ermesi, taraflar için hem duygusal hem de hukuki açıdan karmaşık bir süreçtir. Bu sürecin en az yıpratıcı ve en hızlı yolu olan anlaşmalı boşanma, eşlerin ortak bir irade beyanıyla yollarını medeni bir şekilde ayırmasına olanak tanır. Ancak bu kolaylık, sürecin tüm hukuki ve mali sonuçlarının doğru bir şekilde ele alınmasını gerektirir. Anlaşmalı Boşanmada Tazminat Ödeme Süresi, taraflar arasında kararlaştırılan maddi ve manevi tazminatın ne zaman ve nasıl ödeneceğine dair en hassas konulardan biridir. Potansiyel müvekkillerin zihnini meşgul eden bu soru, aslında yalnızca bir zaman diliminden ibaret olmayıp, hukuki sürecin tamamını ve tarafların haklarını güvence altına alan kritik detayları kapsar. Bu makale, anlaşmalı boşanmada tazminat ödeme süresi boyutunu, yasal dayanaklarıyla birlikte derinlemesine inceleyerek, müvekkil adaylarına kapsamlı bir rehber sunmayı amaçlamaktadır.

Anlaşmalı Boşanmanın Hukuki Temelleri

Evlilik Birliğinin Sarsılması ve Anlaşmalı Boşanma Şartları

Anlaşmalı boşanma, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 166. maddesinin 3. fıkrasında düzenlenmiştir. Bu hüküm, boşanma sürecini çekişmeden uzak bir zemine taşır. Yasal düzenlemeye göre, bir evliliğin anlaşmalı olarak sonlandırılabilmesi için temel iki şartın yerine getirilmesi gerekir. İlk olarak, evliliğin en az bir yıl sürmüş olması zorunludur. İkinci olarak ise, eşlerin boşanma konusunda mutabık kalması ve bu mutabakatı mahkemeye birlikte başvuru yaparak ya da bir eşin açtığı davayı diğerinin kabul etmesiyle açıkça beyan etmesi gerekmektedir. Bu şartlar sağlandığında, evlilik birliğinin temelden sarsıldığı kabul edilir ve mahkeme, boşanma kararı vermeye yetkili hale gelir. Bu süreç, sadece resmi bir başvuru değil, aynı zamanda tarafların karşılıklı hak ve yükümlülüklerini belirlemesi gereken bir anlaşma aşamasıdır.  

Anlaşmalı Boşanma Protokolünün Hukuki Niteliği

Anlaşmalı boşanma sürecinin en temel belgesi, tarafların bir araya gelerek hazırladığı “anlaşmalı boşanma protokolü”dür. Bu belge, boşanmanın hukuki ve mali sonuçlarını düzenleyen bir sözleşme niteliği taşır. Protokolde, çocukların velayeti, iştirak ve yoksulluk nafakaları, mal paylaşımı ve en önemlisi Anlaşmalı Boşanmada Tazminat Ödeme Süresi ve miktarı gibi konuların net bir şekilde belirlenmesi esastır. Mahkeme, bu protokolü hukuka uygunluk açısından detaylı bir incelemeye tabi tutar ve tarafların iradelerinin serbestçe beyan edildiğinden emin olmak için onları duruşmada bizzat dinler.  

Protokolün hukuki niteliğine dair önemli bir detay, bir “anlaşma metni” olmaktan öte, mahkeme onayına tabi bir hukuki belge olmasıdır. Tarafların kendi aralarında vardığı mutabakat, hâkimin onayını almadan tek başına bağlayıcı bir güç taşımaz. Hâkim, protokolü adil ve hukuka uygun bulmazsa, gerekli gördüğü değişiklikleri yapabilir. Bu değişikliklerin geçerli olabilmesi için ise taraflarca kabul edilmesi şarttır. Bu hassas süreç, potansiyel müvekkiller için protokolün “nasıl olsa anlaştık” düşüncesiyle değil, alanında uzman bir avukatın rehberliğinde, hukuki normlara uygun olarak hazırlanmasının ne kadar hayati olduğunu göstermektedir. Aksi takdirde, eksik veya muğlak ifadeler, davanın reddine veya anlaşmalı boşanmanın çekişmeli boşanmaya dönüşmesine neden olabilir. Bu durum, hukuki danışmanlık hizmetinin değerini açıkça ortaya koymaktadır.  

Maddi ve Manevi Tazminat

Maddi ve Manevi Tazminatın Tanımı ve Amacı

Anlaşmalı Boşanmada Tazminat Ödeme Süresi konusunu anlamak için öncelikle tazminatın kendisini tanımlamak gerekir. Tazminat, boşanmanın taraflar üzerinde yarattığı ekonomik ve manevi kayıpların giderilmesini amaçlayan bir hukuki araçtır. Bu tazminat iki ana başlıkta incelenir: maddi tazminat ve manevi tazminat . Maddi tazminat, boşanma nedeniyle ekonomik menfaatleri zedelenen, mevcut veya beklenen ekonomik kayba uğrayan eşin, bu zararının diğer eş tarafından karşılanması talebiyle gündeme gelir. Örneğin, evlilik nedeniyle mevcut bir mesleki kariyerden feragat edilmesi sonucu oluşan gelir kaybı veya miras hakkı gibi beklenen menfaatlerin yitirilmesi bu kapsamda değerlendirilir. Manevi tazminat ise, boşanmaya sebep olan olaylar nedeniyle kişilik hakları saldırıya uğrayan eşin, yaşadığı derin manevi acı ve üzüntüyü hafifletmek amacıyla talep ettiği bir bedeldir . Fiziksel şiddet, sadakatsizlik, hakaret veya aşağılama gibi durumlar, manevi tazminat talebinin başlıca dayanakları olabilir. Her iki tazminat türü de ancak kusurlu veya az kusurlu olan eşten talep edilebilir.  

Anlaşmalı Boşanma Protokolünde Tazminat Hükmünün Belirlenmesi

Anlaşmalı boşanma sürecinde, anlaşmalı boşanmada tazminat konusundaki mutabakatın protokolde açıkça belirtilmesi büyük bir önem taşır. Taraflar, tazminat talep edip etmeyeceklerini ve eğer edeceklerse, ödenecek miktarı ve ödeme şeklini net bir dille protokole yazmak zorundadır. Belirsiz ifadeler, örneğin “ileride belirlenecek” gibi ibareler, protokolün geçersiz sayılmasına ve davanın reddine yol açabilir. Bu nedenle, tazminat miktarı ve Anlaşmalı Boşanmada Tazminat Ödeme Süresi konusunda tam bir uzlaşma sağlanmış olmalıdır.

Burada, potansiyel müvekkillerin sıklıkla karıştırdığı bir duruma açıklık getirmek gerekir. Boşanma davası ile birlikte tazminat talep edilmediğinde, daha sonra ayrı bir dava ile bir yıl içinde tazminat istenebileceği yönündeki bilgi, genellikle çekişmeli boşanma davaları için geçerlidir. Ancak anlaşmalı boşanmanın kendine özgü yapısı bu durumdan farklıdır. Anlaşmalı boşanmada taraflar, hazırladıkları protokolle boşanmanın tüm fer’i (ikincil) sonuçları üzerinde anlaştıklarını ve birbirlerini bu konularda ibra ettiklerini beyan ederler. Bu nedenle, protokolde tazminat talebine yer verilmemesi, tarafların bu haktan peşinen feragat ettiği anlamına gelir. Yüksek Mahkeme kararları da, anlaşmalı boşanmada kusur araştırması yapılmadığından, sonradan açılacak bir tazminat davasının usulden reddedileceğini vurgulamaktadır. Bu ayrım, anlaşmalı boşanmada tazminat protokolünün ne kadar bağlayıcı ve nihai olduğunu ortaya koymakta ve sürecin en başında profesyonel hukuki desteğin neden bu kadar kritik olduğunu göstermektedir.

Anlaşmalı Boşanmada Tazminat Ödeme Süresi

Protokolün Hükmü ve Tarafların Serbest İradesi

Anlaşmalı Boşanmada Tazminat Ödeme Süresi, kanunen belirlenmiş sabit bir süreye tabi değildir. Bu süre, tarafların ortak iradesi ve mutabakatı ile özgürce belirlenir ve boşanma protokolüne yazılır. Taraflar, tazminat ödemesinin ne zaman ve hangi koşullarda yapılacağına kendileri karar verir. Bu durum, süreci taraflar için daha esnek ve kişiselleştirilmiş hale getirmektedir. Örneğin, bir protokol maddesinde “davalı eş, boşanma kararının kesinleşmesini takiben 10 gün içinde belirlenen tazminatı ödemeyi kabul eder” şeklinde net bir ifade yer alabilir . Burada önemli olan, ödeme tarihi ve şeklinin belirsizliğe yer vermeyecek kadar açık bir dille ifade edilmesidir . Tarafların mali durumları ve hakkaniyet, bu sürenin belirlenmesinde en önemli etkenlerdir.  

Tek Seferde (Defaten) ve Taksitli Ödeme Yöntemleri

Tazminatın ödeme şekli de tarafların serbest iradesiyle kararlaştırılabilir ve protokole yansıtılabilir. Türk Medeni Kanunu’nun 176. maddesi, bu konuda hukuki dayanak oluşturmaktadır. Bu maddeye göre, maddi tazminatın toptan (defaten) veya durumun gereklerine göre irat (düzenli ödeme) biçiminde ödenmesine karar verilebilir. Örneğin, birikmiş bir toplu tazminat bedelinin, borçlu eşin gelir durumuna göre aylık taksitler halinde ödenmesi kararlaştırılabilir. Bu durum, anlaşmalı boşanmada tazminat ödeme yükümlülüğünü daha yönetilebilir hale getirebilir.  

Manevi Tazminatın Tek Seferde Ödenme Zorunluluğu ve Gerekçeleri

Maddi tazminatın aksine, manevi tazminatın ödeme şekli yasalarla sınırlandırılmıştır. TMK 176. maddesi açıkça “Manevî tazminatın irat biçiminde ödenmesine karar verilemez” hükmünü içermektedir . Bu düzenleme, manevi tazminatın doğası gereği ortaya çıkan hukuki bir zorunluluktur. Maddi tazminat, gelecekteki ekonomik kayıpları (örneğin miras hakkı kaybı) telafi etmeyi amaçladığından, düzenli bir gelir kaynağı gibi irat biçiminde ödenebilir. Oysa manevi tazminat, geçmişte yaşanan ve kişilik haklarına yapılan bir saldırının yarattığı acıyı onarmayı hedefler. Bu, süregelen bir telafi mekanizması değil, bir defaya mahsus, sembolik ve onarıcı bir ödemedir. Bu nedenle, hukukun temel felsefesi, manevi tazminatın taksitlendirilmesini bu amacın ruhuna aykırı bulur. Aşağıdaki tablo, bu iki tazminat türü arasındaki temel farklılıkları daha anlaşılır kılmaktadır.  

ÖzellikMaddi TazminatManevi Tazminat
AmacıEkonomik kayıpları telafi etmekManevi acıyı ve kişilik hakkı ihlalini onarmak
Hukuki DayanağıTMK m. 174/1, 176  TMK m. 174/2, 176  
Ödeme ŞekliToptan veya taksitli ödenebilir  Yalnızca toptan ödenebilir (İrat biçiminde verilemez)
Kusur ŞartıTalep eden taraf az kusurlu veya kusursuz olmalı  Talep eden taraf az kusurlu veya kusursuz olmalı  
Feragat DurumuProtokolde yer verilmezse feragat edilmiş sayılır  Protokolde yer verilmezse feragat edilmiş sayılır  

Boşanma Kararı Sonrası Tazminat Ödeme Sürecinin Hukuki Başlangıcı

Mahkeme Kararının Kesinleşmesi

Anlaşmalı boşanma davası sonucunda mahkeme boşanmaya karar verdiğinde, tazminat ödeme yükümlülüğü de hukuken doğmuş olur. Ancak bu kararın fiilen icra edilebilir, yani yasal yollarla tahsil edilebilir hale gelmesi için kesinleşmesi gerekir. Anlaşmalı boşanma kararı, tarafların duruşmada istinaftan feragat etmesi durumunda anında kesinleşebilir. Ancak bu mümkün değilse, gerekçeli kararın yazılması, taraflara tebliğ edilmesi ve yasal iki haftalık istinaf süresinin geçmesi beklenmelidir. Gerekçeli karar, genellikle mahkeme tarafından bir ay içinde yazılır. Taraflar bu kararı mahkeme kaleminden elden alabilir veya tebliğe çıkarılmasını talep edebilirler. İki haftalık istinaf süresinde herhangi bir itiraz olmazsa, karar kesinleşir ve dosyaya kesinleşme şerhi eklenir. Bu şerhin eklenmesi, kararın icra takibine konu edilebilmesi için zorunlu bir adımdır. Bu süreç, Anlaşmalı Boşanmada Tazminat Ödeme Süresi için bir başlangıç noktası teşkil eder.

Ödemenin Başlangıç Tarihi ve Gecikme Faizi Uygulaması

Anlaşmalı boşanma protokolünde, tazminatın ödeme süresinin genellikle “boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren” başlayacağı belirtilir. Bu tarihten itibaren borçlunun ödeme yükümlülüğü doğar. Eğer bu süre zarfında ödeme yapılmazsa, alacaklı eş yasal yollara başvurarak borcun tahsilini sağlayabilir. Tazminat borcuna uygulanacak faiz de, tıpkı anlaşmalı boşanmada tazminat ödeme süresi gibi, boşanma kararının kesinleştiği tarihten itibaren işlemeye başlar . Bu, tazminatın muaccel (vadesi gelmiş) hale geldiği andır ve faiz, her geçen gün ödenmesi gereken toplam miktarı artırır.  

Burada, potansiyel müvekkiller için karmaşık görünen bir hukuki incelik bulunmaktadır. Anlaşmalı boşanma protokolünün mahkemece onaylanmasıyla hukuki bir değer kazandığı ve icra edilebilir olduğu belirtilse de , Yargıtay’ın ilamlı icra takibine ilişkin kararlarında, “protokolün tasdiklenmesi” mahiyetindeki kararların tek başına ilamlı icraya konu edilemeyeceği belirtilmektedir. Bu durum, basit bir “protokol icra edilebilir” ifadesinin ötesinde bir hukuksal ayrıma işaret eder. Protokol tek başına bir “ilam” (mahkeme kararı) değildir. İlamlı icranın hukuki dayanağı, tarafların mutabakatını onaylayan ve ödeme yükümlülüğünü içeren mahkeme kararıdır. Bu ayrım, hukuki süreçlerin sanıldığı kadar basit olmadığını ve her adımı doğru bir şekilde atmanın hak kayıplarını önlemek için ne kadar önemli olduğunu gösterir.  

Anlaşmalı Boşanmada Tazminat Ödenmezse Ne Olur?

Gönüllü Ödemeden Cebri İcraya Geçiş

Eğer protokolde belirlenen anlaşmalı boşanmada tazminat ödeme süresi içinde ödeme gönüllü olarak yapılmazsa, alacaklı taraf, hakkını tahsil etmek için devletin icra organlarına başvurabilir. Bu hukuki sürece “cebri icra” denir . Cebri icra, alacaklının icra dairesi aracılığıyla borçluya karşı yasal takip başlatması anlamına gelir . Bu yol, borcun rızaen ödenmemesi halinde alacağın devlet gücü kullanılarak tahsil edilmesini sağlar.

İlamlı İcra Takibinin Hukuki Temeli ve Süreci

Anlaşmalı boşanma kararının kesinleşmesiyle birlikte, bu karar bir “ilam” niteliği kazanır ve alacaklı eş, ilamlı icra takibi başlatabilir. İcra takibi süreci, alacaklının icra dairesine yazılı bir takip talebinde bulunmasıyla başlar . Bu talep üzerine icra dairesi, borçluya bir ödeme emri gönderir. Borçlu, bu emre karşı yedi gün içinde itiraz etme hakkına sahiptir . Eğer borçlu itiraz etmezse veya itirazı mahkemece reddedilirse, takip kesinleşir ve alacaklı haciz işlemlerine başvurabilir .  

Bu süreçte, tazminat borçlarının hukuki yaptırımları, potansiyel müvekkiller için önemli bir soru işaretidir. Çekişmeli boşanmada hükmedilen nafaka borcunun ödenmemesi halinde İcra ve İflas Kanunu’ndaki özel hükümler gereği hapis cezası söz konusu olabilirken , tazminat borçlarında durum farklıdır. Anlaşmalı boşanmada tazminat, nafaka gibi bir kamu düzeni borcu değil, tamamen özel hukuka ilişkin bir alacak-borç ilişkisidir. Bu nedenle, anlaşmalı boşanma protokolünde yer alan tazminatın ödenmemesi durumunda borçlu aleyhine icra takibi başlatılabilir ancak hapis cezası ile cezalandırılması talep edilemez. Bu ayrım, hukuki süreçlerin doğru anlaşılması ve gereksiz endişelerin giderilmesi açısından büyük önem taşır.  

Haciz Konusu Olabilecek ve Olamayacak Varlıklar

İcra takibi kesinleştikten sonra, alacaklı, borçlunun malvarlığına haciz konulmasını talep edebilir . Bu kapsamda borçlunun banka hesaplarındaki parasına, maaşına (kanunda belirtilen oranda), taşınır ve taşınmaz mallarına haciz konulması mümkündür . Borçlu bir çalışansa, maaşının en az dörtte biri, tazminat ve ikramiye gibi hak edişlerinin tamamı haczedilebilir. Ancak İcra ve İflas Kanunu, borçlunun yaşamını sürdürebilmesi ve ekonomik varlığını tamamen kaybetmemesi için bazı varlıkların haczedilemeyeceğini düzenlemiştir. Bu varlıklar arasında, borçlunun mesleğini icra etmesi için gerekli olan temel alet ve ekipmanlar, emekli maaşları, gıda ve yakacak malzemeleri gibi unsurlar yer alır.  

Önemli bir hukuki ayrım da, manevi tazminat alacağının haczedilebilirliği konusundadır. Yargıtay kararlarında “manevi tazminat alacağının haczi mümkün değildir” şeklinde ifadelere rastlanabilir. Ancak bu ifade, manevi tazminatın bizzat bir “alacak hakkı” olarak haczedilemeyeceği anlamına gelir. Yani, bir alacaklının, başka bir kişiden manevi tazminat davası açma hakkını haczederek bu hakkı satması mümkün değildir. Ancak, manevi tazminat borcu ödenip borçlunun hesabına nakit olarak yatırıldığında, bu para artık borçlunun malvarlığının bir parçası haline gelir ve diğer alacaklar gibi haczedilebilir. Bu ayrıntı, hukuki terimlerin ve kavramların doğru anlaşılmasının, olası yanlış yorumların önüne geçilmesinde ne kadar kritik olduğunu göstermektedir.  

Anlaşmalı Boşanmada Tazminat Ödeme Süresi Sıkça Sorulan Sorular

Anlaşmalı Boşanmada Tazminat Miktarını Kim Belirler?

Anlaşmalı boşanmada tazminat miktarını mahkeme değil, boşanacak olan eşler kendi aralarında belirler. Bu, anlaşmalı boşanmanın temel ruhuna uygun bir yaklaşımdır. Taraflar, mali durumları, evliliğin süresi, kusur durumu ve gelecekteki olası menfaat kayıplarını göz önünde bulundurarak bir tutar üzerinde mutabık kalır ve bu tutarı protokole yazarlar. Hâkimin rolü, belirlenen bu miktarın hukuka ve hakkaniyete uygunluğunu denetlemekle sınırlıdır.  

Anlaşmalı Boşanma Protokolü Sonradan Değiştirilebilir mi?

Taraflar, anlaşmalı boşanma protokolünde yer alan hükümleri, duruşma yapılıp mahkeme tarafından onaylanmadan önce değiştirebilirler. Ancak mahkeme tarafından karar verildikten sonra, bu karar kesinleşir ve protokol hükümleri değiştirilemez. Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre, hâkim tarafından onaylanan ve kesinleşen bir protokolde yer alan hükümler, ancak çok istisnai durumlarda ve yeni bir dava açılması halinde tekrar gözden geçirilebilir. Bu durumlar genellikle nafaka artırım veya azaltım davaları ile sınırlıdır ve tazminat hükümleri için geçerli değildir. Bu, anlaşmalı boşanmada tazminat anlaşmasının bağlayıcılığını gösterir.

Boşanma Kararı Kesinleşmeden Tazminat İcraya Konulabilir mi?

Hayır, maddi ve manevi tazminat taleplerinin icraya konulabilmesi için boşanma kararının kesinleşmesi gerekmektedir. Boşanma kararı, tarafların kanun yoluna başvurma hakkını kullanması veya kullanmaması sonucunda kesinleşir ve ancak bu kesinleşme sonrası icra edilebilir bir “ilam” niteliği kazanır. Bu nedenle, boşanma kararı kesinleşmeden tazminat alacağı için icra takibi başlatılamaz. Bu kuralın istisnası tedbir nafakası gibi boşanma davası devam ederken de icraya konulabilen durumlardır .  

Anlaşmalı Boşandıktan Sonra Tazminat Davası Açılabilir mi?

Anlaşmalı boşanma protokolünde tazminat talebine yer verilmemesi durumunda, tarafların birbirlerinden maddi veya manevi tazminat talep etmeyeceklerini peşinen kabul ettikleri varsayılır. Bu nedenle, daha sonra açılacak bir tazminat davası usulden reddedilecektir. Anlaşmalı boşanmanın temelinde, tarafların tüm sonuçlar üzerinde anlaşmaya varması yattığından, boşanma sonrasında bu konulara dair yeni bir dava açılmasına izin verilmez. Bu durum, süreci kesin ve bağlayıcı hale getirir. Ayrı bir dava ile tazminat talebi ise genellikle çekişmeli boşanma sonrasında ve boşanma kararından itibaren bir yıl içinde açılabilir. Ancak anlaşmalı boşanmada tazminat için bu kural geçerli değildir.

Tazminat Borçlusu Ne Gibi Hukuki Yaptırımlarla Karşılaşır?

Tazminat borcunu ödemeyen taraf, alacaklı eşin icra takibi başlatmasıyla karşılaşır . Bu süreçte borçlunun malvarlığına (banka hesapları, maaşı, gayrimenkulleri vb.) haciz konulabilir . Ancak, nafaka borçlarının aksine, tazminat borcunu ödememe sebebiyle borçlunun hapis cezası alması söz konusu değildir. Anlaşmalı boşanmada tazminat bir malvarlığı alacağı olduğundan, hukuki yaptırımlar da yalnızca cebri icra ve haciz yollarıyla borcun tahsili üzerine kuruludur.

Erkek Eş Tazminat Alabilir mi?

Evet, boşanmada erkek eş de tazminat alma hakkına sahiptir. Tazminat hakkı, cinsiyete göre değil, boşanmaya sebep olan olaylardaki kusur durumuna ve uğranılan zararın niteliğine göre belirlenir. Eğer erkek eş boşanmada kusursuz veya diğer eşe göre daha az kusurlu ise ve boşanma nedeniyle ekonomik bir kayba uğramışsa veya kişilik hakları zedelenmişse, maddi veya manevi tazminat talep edebilir. Önemli olan, bu talebin boşanma protokolünde açıkça yer almasıdır.  

Anlaşmalı Boşanmada Tazminat Ödeme Süresi Sonuç

Anlaşmalı Boşanmada Tazminat Ödeme Süresi, tarafların serbest iradelerine bırakılmış esnek bir konudur. Ancak bu esneklik, hukuki sürecin basite alınabileceği anlamına gelmez. Tam aksine, hak kayıplarının önüne geçmek için protokolün doğru, eksiksiz ve hukuki normlara uygun bir şekilde hazırlanması hayati öneme sahiptir. Maddi ve manevi tazminatın hukuki doğasındaki farklılıklar, ödeme şekilleri ve borca bağlı hukuki yaptırımların bilinmesi, olası mağduriyetlerin önlenmesi için elzemdir.

Bu karmaşık hukuki süreçlerin her aşaması, doğru bir İstanbul Boşanma Avukatı desteği ile sorunsuz ve hızlı bir şekilde çözülebilir. Hukuk büromuz, anlaşmalı boşanma protokolünün hazırlanmasından, mahkeme sürecinin takip edilmesine ve olası icra takiplerine kadar her adımda müvekkillerine güvenilir bir danışmanlık hizmeti sunmaktadır. Haklarınızın güvence altına alınması ve olası mağduriyetlerin önlenmesi için profesyonel bir İstanbul Boşanma Avukatı ile çalışmak, atılacak en doğru adımdır.

Bu Yazıyı Paylaş

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Son Yazılar

Hakkımızda

istanbul boşanma avukatı

Çelik & Baştürk Hukuk Bürosu olarak, İstanbul avukat ve arabulucularından oluşan ekibimiz ile birlikte, İstanbul Boşanma Avukatı, İstanbul Ceza Avukatı olarak çalışma alanlarımız içerisinde tüm davalara bakmaktayız. Bilgi için hemen bize ulaşın.