Anlaşmalı Boşanma Protokolünün Bağlayıcılığı

Anlaşmalı Boşanma Protokolünün Bağlayıcılığı

Türk Hukuk Sisteminde Anlaşmalı Boşanma Kurumunun Yeri ve Önemi

Türk Medeni Kanunu çerçevesinde evlilik birliğinin sona erdirilmesi yöntemleri arasında, en modern ve tarafların iradesine en çok değer veren usul anlaşmalı boşanma kurumudur. Evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki sebebine dayanan bu dava türü, kanun koyucunun taraflara tanıdığı geniş bir özgürlük alanı üzerine inşa edilmiştir. Kanun koyucu, evlilik birliğinin en az bir yıl sürmüş olması kaydıyla, eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi halinde evlilik birliğinin temelinden sarsılmış sayılacağını yasal bir karine olarak kabul etmiştir. Bu süreçte en kritik husus, tarafların hazırladığı belgenin hukuki geçerliliğidir; zira sürecin sağlıklı tamamlanması Anlaşmalı Boşanma Protokolünün Bağlayıcılığı kavramının taraflarca doğru anlaşılmasına ve metnin buna göre düzenlenmesine bağlıdır.   

Anlaşmalı boşanma davası her ne kadar tarafların uzlaşısına dayansa da kamu düzenini ilgilendiren bir aile hukuku davasıdır. Bu nedenle tarafların aralarında yaptıkları sözleşme tek başına hakimi bağlamaz. Hakim tarafların ve çocukların menfaatlerini göz önünde tutarak bu anlaşmada gerekli gördüğü değişiklikleri yapma yetkisine sahiptir. Bu durum, Anlaşmalı Boşanma Protokolünün Bağlayıcılığı ilkesini Borçlar Hukuku anlamındaki klasik sözleşmelerden ayırır. Protokol, tarafların boşanma, mali sonuçlar ve çocukların durumu hakkındaki iradelerini içeren ancak hüküm doğurabilmesi için hakimin onayına ve kararın kesinleşmesine ihtiyaç duyan kendine özgü bir hukuki işlemdir.   

Sürecin hukuki güvenliği açısından protokolün hazırlanması aşamasında gösterilen özen, davanın sonucunu ve tarafların boşanma sonrası yaşamlarını doğrudan etkiler. Özensiz hazırlanan, muğlak ifadeler içeren veya hukuki terimlerin yanlış kullanıldığı protokoller, ileride telafisi imkansız hak kayıplarına yol açabilir. Bu sebeple Anlaşmalı Boşanma Protokolünün Bağlayıcılığı ve infaz kabiliyeti sağlanırken, her bir maddenin hukuki sonucunun öngörülmesi ve Yargıtay içtihatlarına uygun bir dil kullanılması zorunludur.

Türk Hukukunda Anlaşmalı Boşanma Protokolünün Bağlayıcılığı Esasları

Anlaşmalı boşanma protokolü, hukuki niteliği itibariyle medeni hukuk karakterli bir sözleşmedir. Ancak bu sözleşme kurulduğu andan itibaren değil, mahkeme kararıyla onaylanıp kesinleştiği andan itibaren tam anlamıyla hüküm ve sonuç doğurur. Protokolün içeriği boşanmanın mali sonuçları olan maddi ve manevi tazminat, yoksulluk nafakası, iştirak nafakası, velayet, kişisel ilişki ve mal rejiminin tasfiyesi gibi konuları kapsar. Bu konuların her biri ayrı bir hukuki rejime tabi olduğundan, Anlaşmalı Boşanma Protokolünün Bağlayıcılığı meselesi aslında birden fazla hukuki işlemin bir araya geldiği karma bir yapı arz eder.   

Protokolün sözleşme vasfı taşıması tarafların irade özerkliğinin bir yansımasıdır. Ancak aile hukukunda irade özerkliği mutlak değildir. Özellikle zayıf durumdaki eşin ve çocukların korunması ilkesi gereği hakim müdahalesi kaçınılmazdır. Taraflar protokolü imzalayarak mahkemeye sunduklarında aslında hakime bir öneride bulunmaktadırlar. Hakim bu öneriyi uygun bulursa boşanma kararına esas alır; uygun bulmazsa değişiklik önerir. Taraflar hakimin önerdiği değişiklikleri kabul ederlerse protokol revize edilmiş haliyle geçerlilik kazanır.   

Bu süreçte protokolün bağlayıcılığı meselesi dinamik bir yapı gösterir. İmza aşamasında tarafları birbirine bağlayan bir ahde vefa borcu varmış gibi görünse de Yargıtay uygulamaları, boşanma kararı kesinleşinceye kadar tarafların protokolden dönme hakkına sahip olduğunu kabul etmektedir. Bu durum Anlaşmalı Boşanma Protokolünün Bağlayıcılığı unsurunun şarta bağlı bir işlem olduğunu ve bu şartın da hakimin onayı ve kararın kesinleşmesi olduğunu gösterir.   

Anlaşmalı Boşanma ile Çekişmeli Boşanma Arasındaki Temel Farklar

Aşağıdaki tablo anlaşmalı ve çekişmeli boşanma süreçlerinin temel dinamiklerini ve protokolün bu süreçlerdeki yerini özetlemektedir:

ÖzellikAnlaşmalı BoşanmaÇekişmeli Boşanma
Hukuki DayanakTMK m. 166/3TMK m. 166/1-2 ve diğer sebepler
Kusur İncelemesiYapılmaz, tarafların kabulü esastırYapılır, kusurlu taraf belirlenir
Süreç HızıGenellikle tek celsede sonuçlanırYıllarca sürebilir
Protokolün RolüDavanın temelini oluşturur, zorunludurProtokol yoktur, hakim karar verir
Hakimin YetkisiProtokolü onaylar veya değişiklik önerirDelilleri toplar ve hüküm kurar
BağlayıcılıkKarar kesinleşince başlarKarar kesinleşince başlar

Boşanma Kararı Kesinleşmeden Önce Anlaşmalı Boşanma Protokolünün Bağlayıcılığı

Anlaşmalı boşanma sürecinin en çok merak edilen ve hukuki tartışmalara konu olan yönü, protokolün ne zaman kesin olarak bağlayıcı hale geldiğidir. Birçok kişi protokolü imzaladığı anda geri dönüşü olmayan bir yola girdiğini düşünür. Oysa Türk hukuku ve Yargıtay içtihatları bu konuda farklı bir yaklaşım sergiler ve Anlaşmalı Boşanma Protokolünün Bağlayıcılığı konusunu kesinleşme şerhine bağlar.

Mahkeme Huzurunda İrade Beyanı ve Onay Süreci

Anlaşmalı boşanma davasının duruşmasında tarafların bizzat hazır bulunmaları ve boşanma iradelerini hakimin önünde sözlü olarak teyit etmeleri yasal bir zorunluluktur. Hakim taraflara protokoldeki imzaların kendilerine ait olup olmadığını ve protokol hükümlerini kabul edip etmediklerini sorar. Tarafların bu aşamada “kabul ediyoruz” beyanında bulunmaları, protokolün mahkeme tarafından onaylanmasının ön koşuludur. Avukatların taraflar adına beyanda bulunması yeterli değildir; asillerin bizzat dinlenmesi şarttır.   

Eğer taraflardan biri duruşma sırasında “ben vazgeçtim” veya “bu şartları kabul etmiyorum” derse anlaşmalı boşanma gerçekleşmez. Hakim davayı reddetmez ancak davayı çekişmeli boşanma davası olarak görmeye devam eder. Bu durumda protokol hükümsüz hale gelir. Yani protokolün imza edilmiş olması, duruşma anında irade değişikliğine engel değildir ve bu aşamada Anlaşmalı Boşanma Protokolünün Bağlayıcılığı henüz tam olarak oluşmamıştır.   

Kararın Kesinleşmesine Kadar Cayma Hakkı

Duruşmada boşanma kararı verilmiş olsa bile protokolün bağlayıcılığı henüz kesinleşmemiştir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu uyarınca mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık istinaf süresi vardır. Bu süre içinde veya süre dolmadan taraflardan biri boşanma kararını istinaf ederse veya anlaşmalı boşanma iradesinden döndüğünü bildiren bir dilekçe verirse protokolün bağlayıcılığı ortadan kalkar.   

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun yerleşik içtihatlarına göre anlaşmalı boşanma iradesi kararın kesinleşmesine kadar her aşamada geri alınabilir. Bu görüşün temelinde boşanmanın kişiye sıkı sıkıya bağlı bir hak olması yatar. Dolayısıyla taraflardan biri duruşmadan çıktıktan sonra dahi pişmanlık duyarsa kararı istinaf ederek anlaşmalı boşanmayı bozabilir. Bu durumda Anlaşmalı Boşanma Protokolünün Bağlayıcılığı ortadan kalkar ve dosya çekişmeli boşanma olarak devam eder. Protokol ancak ve ancak tarafların istinaf hakkından feragat etmesi veya istinaf süresinin dolmasıyla kesinleştiği anda mutlak bağlayıcılık kazanır.   

Mali Hükümler Açısından Anlaşmalı Boşanma Protokolünün Bağlayıcılığı

Anlaşmalı boşanma protokolünün en önemli işlevlerinden biri boşanmanın mali sonuçlarını düzenlemektir. Bu düzenlemeler tarafların gelecekteki ekonomik durumlarını belirlediği için son derece kritiktir ve Anlaşmalı Boşanma Protokolünün Bağlayıcılığı en çok bu alanda hissedilir.

Maddi ve Manevi Tazminat Talepleri ve Feragat

Taraflar protokolde maddi ve manevi tazminat konusunda anlaştıklarında bu anlaşma kesin hüküm niteliği kazanır. Protokolde “tarafların birbirlerinden maddi ve manevi tazminat talebi yoktur” şeklinde bir hüküm bulunması halinde bu ifade bir feragat niteliğindedir. Boşanma kararı kesinleştikten sonra taraflardan biri “ben aslında tazminat isteyecektim” diyerek yeni bir dava açamaz. Bu tür talepler kesin hüküm itirazıyla karşılaşır.   

Eğer tazminat ödenecekse miktarın, ödeme şeklinin ve zamanının protokolde net bir şekilde belirtilmesi gerekir. Ödemenin taksitle yapılması kararlaştırılmışsa, taksitlerin tarihleri ve ödenmeme durumunda tüm borcun muaccel olacağı gibi koruyucu hükümlerin eklenmesi alacaklı tarafı güvence altına alır. Tazminatın belirlenmesinde tarafların kusur oranları tartışılmaz çünkü anlaşmalı boşanmada kusur tespiti yapılmaz.

Yoksulluk Nafakasında “İstemiyorum” Demenin Bağlayıcılığı

Yoksulluk nafakası, boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek olan tarafın diğer taraftan talep ettiği mali destektir. Protokolde yoksulluk nafakası talep edilmediği açıkça belirtilmişse bu beyan da kesinleşme ile birlikte bağlayıcı olur. Yargıtay kararlarına göre anlaşmalı boşanma sırasında yoksulluk nafakasından feragat eden taraf, sonradan ekonomik durumu kötüleşse dahi nafaka talep edemez. Anlaşmalı Boşanma Protokolünün Bağlayıcılığı bu noktada nafaka borçlusunu korurken, feragat eden taraf için geri dönüşsüz bir sonuç yaratır.   

Ancak protokolde cüzi de olsa bir yoksulluk nafakası belirlenmişse bu durum farklı hukuki sonuçlar doğurur. Nafaka bir kez bağlandıktan sonra değişen ekonomik koşullara göre artırım davası açılabilir. Protokolde “nafaka artırılmayacaktır” şeklinde bir hüküm olsa dahi Yargıtay bu tür kayıtları geçersiz sayabilmektedir.   

Mal Rejimi Tasfiyesi ve Tapu Devri İşlemleri

Evlilik birliği içinde edinilen malların paylaşımı genellikle protokolün en karmaşık bölümünü oluşturur. Taraflar mal paylaşımını protokol ile çözebilecekleri gibi bu konuyu boşanma sonrasına da bırakabilirler. Ancak genellikle tercih edilen yöntem mal rejiminin de protokol ile tasfiye edilmesidir.

Protokolde taşınmaz devri öngörülüyorsa taşınmazın tapu bilgileri hatasız bir şekilde yazılmalıdır. Yargıtay uygulamasına göre protokolde yer alan “eşe devredilecektir” taahhüdü tek başına tapu müdürlüğünde işlem yapmak için yeterli olmayabilir. Mahkeme kararının hüküm fıkrasında “taşınmazın davalı adına tesciline” şeklinde açık bir tescil hükmü kurulması gerekir.   

Aşağıdaki tablo mal paylaşımı hükümlerinin infaz kabiliyetini artırmak için dikkat edilmesi gereken hususları göstermektedir:

Protokol Hükmü TürüHukuki SonuçRisk SeviyesiÖneri
“Malları paylaştık, alacak yok”Genel feragat, dava açılamazYüksekHak kaybı yaşamamak için emin olunmalı
“Ev kadına verilecek”Taahhüt niteliğinde, tescil hükmü yokOrtaHüküm fıkrasına tescil yazdırılmalı
“Ada/Parsel… tesciline”İlam niteliği, doğrudan infazDüşükEn güvenli yöntem
“Mal paylaşımı saklıdır”Dava hakkı devam ederDeğişkenZamanaşımı süresi (1-10 yıl) kaçırılmamalı

Çocukların Velayeti ve Kamu Düzeni Açısından Protokolün Durumu

Anlaşmalı boşanma protokolünün kamu düzenini en çok ilgilendiren ve hakimin en geniş takdir yetkisine sahip olduğu bölüm çocuklarla ilgilidir. Tarafların anlaşması çocuğun üstün yararına aykırı ise hakim bu anlaşmayı onaylamaz. Bu alanda Anlaşmalı Boşanma Protokolünün Bağlayıcılığı mutlak değildir; hakimin müdahale yetkisi her zaman saklıdır.

Velayet Düzenlemesi ve Hakimin Müdahalesi

Taraflar velayetin kime verileceği konusunda anlaşmış olsalar bile hakim sosyal inceleme raporu ve duruşmadaki gözlemleri neticesinde çocuğun gelişiminin diğer ebeveyn yanında daha iyi sağlanacağına kanaat getirirse velayeti değiştirebilir. Örneğin taraflar velayeti babaya vermiş ancak baba yurtdışında yaşıyor ve çocukla ilgilenemeyecek durumdaysa hakim velayeti anneye verebilir. Bu değişiklik protokolün “kısmi onanması” anlamına gelir.   

Velayet konusu kesin hüküm teşkil etmeyen nadir konulardandır. Protokolde velayet anneye verilmiş olsa bile ilerleyen yıllarda annenin durumunun değişmesi veya çocuğun menfaatinin gerektirmesi halinde velayet değişikliği davası açılabilir.

İştirak Nafakası ve Artırım Olanakları

Çocuk için ödenen iştirak nafakası da kamu düzenindendir. Protokolde “iştirak nafakası istenmeyecektir” denilmesi hakimi bağlamaz. Hakim çocuğun giderlerini dikkate alarak resen nafaka takdir edebilir. Ayrıca protokolde belirlenen miktar zamanla yetersiz kalırsa, velayet sahibi ebeveyn her zaman nafaka artırım davası açabilir. Burada Anlaşmalı Boşanma Protokolünün Bağlayıcılığı ilkesi, çocuğun üstün yararı karşısında esner ve çocuğun hakları protokol maddeleriyle kısıtlanamaz.   

Yeni Çocuk Teslimi Sistemi: Adli Destek ve Mağdur Hizmetleri

Hukukumuzda yapılan değişikliklerle çocuk teslimi ve çocukla kişisel ilişki kurulması işlemleri İcra ve İflas Kanunu kapsamından çıkarılarak Çocuk Koruma Kanunu çerçevesinde yeniden düzenlenmiştir. Eskiden icra memurları ve polis eşliğinde yapılan çocuk teslimi artık Adli Destek ve Mağdur Hizmetleri Müdürlükleri bünyesindeki uzmanlar (psikolog, pedagog, sosyal çalışmacı) rehberliğinde yapılmaktadır.   

Bu yeni sistemin protokol açısından önemi büyüktür. Protokolde kişisel ilişki düzenlenirken “icra kanalıyla teslim” ibareleri yerine yeni sisteme atıf yapılması gerekmektedir. Artık çocuk teslimi için harç ve masraf alınmamaktadır.

Aşağıdaki tablo eski ve yeni sistem arasındaki farkları ve protokole etkilerini göstermektedir:

ÖzellikEski Sistem (İcra)Yeni Sistem (Adli Destek)
Uygulayıcı Birimİcra DaireleriAdli Destek ve Mağdur Hizmetleri
Görevli Personelİcra Memuru, PolisPsikolog, Pedagog, Sosyal Çalışmacı
MaliyetHarç ve masraf ödenirdiÜcretsiz
Protokol Dili“Cebri icra yoluyla…”“Uzman eşliğinde teslim…”
YaklaşımEşya teslimi gibiÇocuğun psikolojisi öncelikli

Protokole Aykırılık Halinde Yaptırımlar ve Cezai Şart

Protokolün mahkemece onaylanıp kesinleşmesinden sonra tarafların yükümlülüklerini yerine getirmemesi sıkça karşılaşılan bir sorundur. Bu noktada, daha önce tesis edilen Anlaşmalı Boşanma Protokolünün Bağlayıcılığı sayesinde hukuk sistemi çeşitli zorlayıcı çözüm yolları sunar.

İlamlı İcra ve Tazyik Hapsi

Kesinleşmiş boşanma protokolü mahkeme ilamı niteliğindedir. Protokolde yer alan para borçları (tazminat, nafaka) ödenmezse alacaklı taraf doğrudan ilamlı icra takibi başlatabilir. Borçlu bu takibe itiraz edemez. Nafaka borcunun ödenmemesi İcra ve İflas Kanunu uyarınca tazyik hapsi ile cezalandırılır.   

Cezai Şartın Geçerliliği ve Hakimin Tenkis Yetkisi

Taraflar protokol hükümlerine uyulmasını garanti altına almak için “cezai şart” maddeleri ekleyebilirler. Örneğin “Kişisel ilişki engellenirse her ihlal için 10.000 TL ödenecektir” gibi. Yargıtay sözleşme serbestisi gereği bu tür maddeleri kural olarak geçerli kabul eder. Ancak cezai şart miktarı fahiş ise hakim Türk Borçlar Kanunu’nun 182. maddesi gereği bu bedelden indirim yapabilir.   

Tapu İptal ve Tescil Davaları

Protokolde taşınmaz devri taahhüt edilmiş ancak mahkeme kararında tescil hükmü kurulmamışsa “boşanma protokolüne dayalı tapu iptal ve tescil davası” açılabilir. Bu davada kesinleşmiş protokol delil değil, davanın hukuki sebebidir.   

Sıkça Sorulan Sorular

Anlaşmalı Boşanma Protokolünün Bağlayıcılığı ne zaman başlar? 

Protokol, tarafların mahkeme huzurunda iradelerini açıklaması, hakimin protokolü onaylaması ve verilen boşanma kararının kesinleşmesi (istinaf süresinin dolması veya feragat edilmesi) ile birlikte kesin olarak bağlayıcılık kazanır.

Boşanma davası açıldıktan sonra protokolden vazgeçebilir miyim? 

Evet, mahkeme kararını verip bu karar kesinleşinceye kadar her aşamada anlaşmalı boşanma iradenizden ve protokolden vazgeçebilirsiniz. Duruşmada vazgeçerseniz dava çekişmeli boşanmaya döner.

Protokolde nafaka istemediğimi belirttim, sonradan işsiz kalırsam isteyebilir miyim? 

Yoksulluk nafakasından açıkça feragat ettiyseniz, sonradan durumunuz değişse bile kendiniz için nafaka talep edemezsiniz. Bu konuda Anlaşmalı Boşanma Protokolünün Bağlayıcılığı kuralı çok sıkı uygulanır.

Eşim protokolde anlaştığımız tazminatı ödemiyor, ne yapabilirim? 

Kesinleşmiş boşanma kararı ve protokol ile birlikte İcra Müdürlüğü’ne başvurarak ilamlı icra takibi başlatabilirsiniz.

Protokolde velayeti babaya verdik ama pişman oldum, alabilir miyim? 

Velayet kamu düzenine ilişkindir ve kesin hüküm teşkil etmez. Çocuğun menfaati gerektiriyorsa yeni bir dava açarak velayeti talep edebilirsiniz.

Anlaşmalı boşanma davası ne kadar sürer? 

Protokol eksiksiz hazırlanmışsa genellikle tek celsede karar verilir. Ancak kararın kesinleşmesi tebliğ süreçlerine bağlıdır.

Sonuç ve Değerlendirme

Anlaşmalı boşanma protokolü sadece bir evliliği sonlandıran belge değil, tarafların ve çocukların gelecekteki yaşam standartlarını belirleyen bir anayasadır. Bu belgenin hukuki niteliği, sözleşme hukuku ile aile hukukunun kesişim noktasında yer alan karmaşık bir yapıya sahiptir. Görüldüğü üzere Anlaşmalı Boşanma Protokolünün Bağlayıcılığı mahkeme kararının kesinleşmesi ile başladığından, bu sürece kadar atılan her adım, yazılan her cümle büyük bir dikkat ve öngörü gerektirir.

Özellikle mali haklardan feragat içeren maddelerin geri dönüşü olmadığı, velayet ve kişisel ilişki düzenlemelerinin çocuğun tüm hayatını etkilediği düşünüldüğünde bu sürecin amatörce yönetilmesi büyük riskler barındırır. Protokolde yapılacak basit bir kelime hatası veya eksik bir düzenleme yıllarca sürecek hak kayıplarına neden olabilir. Yargıtay’ın katı şekil şartları ve yorum kuralları protokolün uzman bir gözle hazırlanmasını zorunlu kılmaktadır.

Boşanma süreci duygusal açıdan yıpratıcı olduğu kadar hukuki açıdan da teknik detaylarla doludur. Haklarınızın tam olarak korunması, iradenizin protokole doğru yansıması ve sürecin en az hasarla atlatılması için profesyonel hukuki destek almak hayati önem taşır. İstanbul gibi büyük ve karmaşık yargı çevrelerinde sürecin takibi daha da önem kazanmaktadır. Bu nedenle tecrübeli bir Avukat İstanbul bölgesinde sizin için en doğru yol haritasını çizecek ve geleceğinizi güvence altına alacaktır. Unutmayın ki iyi hazırlanmış bir protokol huzurlu bir geleceğin anahtarıdır; hukuki güvenliğinizi şansa bırakmayarak alanında uzman bir Avukat İstanbul ile çalışmak, hak kaybı yaşamanızı engelleyecek en önemli adımdır.

Bu Yazıyı Paylaş

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Son Yazılar

Hakkımızda

Bize Ulaşın

Baştürk Hukuk Bürosu olarak tüm sorularınıza cevap vermekteyiz.