Anlaşmalı Boşanma Avukatı

Anlaşmalı Boşanma Avukatı

Evlilik birliğinin sona ermesi, hayatın en zorlu ve hassas dönemlerinden biridir. Bu süreç, sadece duygusal bir ayrılığı değil, aynı zamanda derin hukuki sonuçları da beraberinde getirir. Türk hukuk sisteminde, evliliği medeni ve hızlı bir şekilde sonlandırmanın en etkili yollarından biri anlaşmalı boşanmadır. Ancak, bu karmaşık sürecin doğru bir şekilde yönetilmesi ve tarafların herhangi bir hak kaybına uğramaması, profesyonel hukuki desteği zorunlu kılar. İşte tam da bu noktada, bir Anlaşmalı Boşanma Avukatı, müvekkillerine kapsamlı bir rehberlik sunarak, hukuka uygun, adil ve etkin bir boşanma sürecinin tamamlanmasını sağlar. Bu makale, anlaşmalı boşanmanın tüm detaylarını, hukuki dayanaklarını ve bir Anlaşmalı Boşanma Avukatının bu süreçteki hayati rolünü halka açık ve anlaşılır bir dille açıklamayı hedeflemektedir.

Anlaşmalı Boşanma Nedir? Temel Hukuki Dayanaklar ve Şartları

Anlaşmalı boşanma, eşlerin evlilik birliğini sona erdirme konusunda karşılıklı ve özgür iradeleriyle tam bir uzlaşmaya vardıkları bir boşanma türüdür. Bu uzlaşma, boşanmanın tüm hukuki sonuçlarını kapsar ve mahkeme tarafından onaylanmasıyla hukuki geçerlilik kazanır. Bu yöntem, çekişmeli boşanma davalarına kıyasla çok daha hızlı ve az yıpratıcı bir çözüm sunar.

Türk Medeni Kanunu (TMK) Madde 166/3 ve Anlaşmalı Boşanma

Anlaşmalı boşanmanın hukuki temeli, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 166. maddesinin üçüncü fıkrasında yer almaktadır. Bu madde, eşlerin ortak iradeleriyle evliliklerini sonlandırmalarına imkan tanır. Kanun koyucu, bu düzenleme ile boşanma süreçlerini kolaylaştırmayı ve hızlandırmayı hedeflemiştir. Eşlerin evlilik birliğinin temelden sarsıldığına dair beyanları, anlaşmalı boşanma davasında mahkeme tarafından kabul edilir ve bu durum, davanın çekişmesiz yargı işi niteliğinde olmasını sağlar. Çekişmesiz yargı niteliği, davanın mahkeme yoğunluğuna bağlı olarak genellikle tek celsede ve kısa sürede sonuçlanmasına olanak tanır.  

Anlaşmalı Boşanmanın Yasal Şartları: Evlilik Süresi ve Ortak İrade

Anlaşmalı boşanmanın hukuken geçerli olabilmesi için belirli temel şartların eksiksiz yerine getirilmesi gerekir. Bu şartlar, tarafların iradelerinin serbestliğini ve boşanma kararının ciddiyetini teminat altına almak amacıyla belirlenmiştir. Bir Anlaşmalı Boşanma Avukatı, bu şartların eksiksiz yerine getirilmesi konusunda müvekkillerine rehberlik eder.

Evliliğin En Az Bir Yıl Sürmüş Olması

Anlaşmalı boşanmanın en önemli ve mutlak şartlarından biri, resmi nikah tarihinden itibaren evliliğin en az bir yıl sürmüş olmasıdır. Bu bir yıllık süre, tarafların birlikte veya ayrı yaşamış olmaları fark etmeksizin doldurulmalıdır. Eğer evlilik süresi bir yıldan az ise, taraflar her konuda anlaşmış olsalar dahi anlaşmalı boşanma davası açılamaz; bu durumda boşanmak isteyen eşlerin çekişmeli boşanma davası yoluna gitmeleri gerekmektedir. Kanun, bu bir yıllık sürenin tarafların anlaşmasıyla dahi kısaltılmasına izin vermez.  

Bu bir yıllık evlilik süresi şartının konulmasının altında yatan önemli bir düşünce bulunmaktadır. Yargı sistemi, evlilik birliğinin ani ve düşüncesiz kararlarla kolayca dağılmasını engelleme amacını taşır. Evlilik, toplumun temel yapı taşlarından biri olarak kabul edildiğinden, yasa koyucu bu kurumun ciddiyetini koruma eğilimindedir. Bir yıllık bekleme süresi, yeni evlenmiş çiftlerin küçük anlaşmazlıklar veya geçici sorunlar nedeniyle hemen boşanmaya yönelmesini önlemeyi hedefler. Bu süre, çiftlere sorunlarını aşmaları, uzlaşma yolları aramaları veya boşanma kararının gerçekten kalıcı ve geri dönülemez olup olmadığını daha derinlemesine düşünmeleri için bir fırsat sunar. Böylece, evliliğin temelden sarsıldığı iddiasının gerçekten sağlam gerekçelere dayanıp dayanmadığına dair bir filtre görevi görür. Bu yaklaşım, evliliğin kurumsal yapısına verilen önemin ve ailelerin daha sağlam temeller üzerinde devam etmesini teşvik etme politikasının bir yansımasıdır.

Eşlerin Birlikte Başvurması veya Bir Eşin Davayı Kabul Etmesi

Anlaşmalı boşanmanın ikinci temel şartı, eşlerin ya boşanma davasını birlikte açmaları (ortak dilekçe ile) ya da bir eşin açtığı boşanma davasını diğer eşin duruşmada kabul etmesidir. Bu durum, taraflar arasında boşanma iradesi konusunda tam bir mutabakatın bulunduğunu açıkça gösterir. Bu irade birliği, çekişmeli yargılamanın aksine, davanın hızlı ve sorunsuz ilerlemesinin temelini oluşturur.  

Hakimin Rolü ve Protokol Onayı

Anlaşmalı boşanma sürecinde hakimin rolü, tarafların iradelerini teyit etmekten çok daha kapsamlıdır. Hakim, kamu düzenini ve özellikle müşterek çocukların üstün menfaatini gözetmekle yükümlüdür. Bu denetim, bir Anlaşmalı Boşanma Avukatının hazırladığı protokolün hukuki sağlamlığını da test eder.

Hakimin Tarafları Bizzat Dinlemesi

Anlaşmalı boşanmanın gerçekleşebilmesi için hakimin eşleri bizzat dinlemesi zorunludur. Taraflar, avukatları tarafından temsil edilseler bile, boşanma iradelerini serbestçe hakime beyan etmek üzere duruşmada şahsen hazır bulunmak zorundadırlar. Bu kural, tarafların boşanma kararını herhangi bir baskı veya zorlama altında almadıklarından emin olmak amacıyla konulmuştur. Hakimin bu dinleme sırasında tarafların iradelerinin özgürce açıklandığına kanaat getirmesi, davanın ilerlemesi için kritik bir adımdır.  

Protokolün Hakim Tarafından Uygun Bulunması

Eşlerin, boşanmanın mali sonuçları (yoksulluk nafakası, iştirak nafakası, maddi ve manevi tazminat) ve çocukların durumu (velayet, kişisel ilişki) hakkında anlaştıklarını gösteren bir protokolü mahkemeye sunmaları ve hakimin bu protokolü onaylaması zorunludur. Hakim, tarafların ve çocukların menfaatlerini göz önünde bulundurarak protokolde gerekli gördüğü değişiklikleri yapma yetkisine sahiptir. Bu değişikliklerin taraflarca da kabul edilmesi halinde boşanmaya hükmolunur. Aksi takdirde, yani taraflar hakimin önerdiği değişiklikleri kabul etmezse, anlaşmalı boşanma gerçekleşmez ve dava çekişmeli boşanma davası olarak devam eder.  

Hakimin protokoldeki bu müdahale yetkisi, anlaşmalı boşanmanın sadece taraflar arasındaki özel bir sözleşme olmaktan öte, kamu düzeni ve özellikle çocukların üstün menfaati ilkesiyle sınırlı bir kamusal denetim alanı olduğunu ortaya koyar. Bu durum, tarafların mutlak iradesinin üzerinde bir denetim mekanizmasının varlığını gösterir ve boşanma protokollerinin sadece eşlerin kişisel isteklerine göre değil, aynı zamanda toplumsal fayda ve yasal sınırlar gözetilerek hazırlanması gerektiğini vurgular. Bu denetim, özellikle çocukların gelecekteki yaşam düzenlerinin korunması ve boşanmanın olumsuz etkilerinin en aza indirilmesi açısından büyük önem taşır. Dolayısıyla, bir  

Anlaşmalı Boşanma Avukatının rolü, sadece tarafların anlaşmasını sağlamak değil, aynı zamanda bu anlaşmanın hakimin onayından geçebilecek hukuki sağlamlıkta olmasını temin etmektir. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 05.07.2023 tarihli 2023/3739 E., 2023/3739 K. sayılı kararında, mahkemenin anlaşmalı boşanma protokolünde yer alan beyanlara uygun olarak karar vermesi gerektiği hükme bağlanmıştır. Bu karar, protokolün mahkeme tarafından ne denli ciddiye alındığını ve bağlayıcı niteliğini bir kez daha ortaya koymaktadır.  

Anlaşmalı Boşanma Protokolünün Hazırlanması ve Zorunlu Unsurları

Anlaşmalı boşanma protokolü, boşanma sürecinin en kritik belgesidir. Bu protokol, tarafların boşanmanın tüm hukuki sonuçları üzerinde anlaştıklarını gösteren yazılı bir beyandır. Protokolün eksiksiz, açık ve hukuka uygun bir şekilde hazırlanması, davanın sorunsuz ve hızlı ilerlemesi için hayati önem taşır. Bu nedenle, bir Anlaşmalı Boşanma Avukatının uzmanlığı, protokolün doğru ve eksiksiz hazırlanmasında vazgeçilmezdir.

Protokolün Hukuki Niteliği ve Bağlayıcılığı

Anlaşmalı boşanma protokolü, tarafların mahkemeye sunduğu bir teklif niteliğindedir. Ancak, hakim tarafından onaylandıktan ve boşanma kararı ile birlikte hükme bağlandıktan sonra, bu protokol mahkeme kararının ayrılmaz bir parçası haline gelir ve “ilam niteliği” kazanır. Bu, protokolde yer alan tüm hükümlerin (nafaka ödemeleri, mal paylaşımı, velayet düzenlemeleri gibi) yasal olarak bağlayıcı ve icra edilebilir olduğu anlamına gelir. Boşanma kararı kesinleştikten sonra, tarafların protokoldeki hükümlerden tek taraflı olarak dönmeleri mümkün değildir. Yargıtay, boşanma kararı kesinleşinceye kadar eşlerden birinin tek taraflı irade beyanıyla protokolden dönmesinin mümkün olduğunu savunmakta ve bu yönde kararlar vermektedir. Ancak karar kesinleştikten sonra protokoldeki düzenlemeler bağlayıcı hale gelir ve taraflardan birinin ifasından kaçınması durumunda diğer eş, yasal yollara başvurma hakkına sahip olur. Protokolün bu bağlayıcı niteliği, özel bir anlaşmadan bir kamu yargı kararına dönüşmesini sağlar ve taraflar için ciddi hukuki sonuçlar doğurur. Bu dönüşüm, protokolün sadece bir mutabakat metni olmaktan çıkıp, devletin güvencesi altında icra edilebilir bir belge haline gelmesini ifade eder. Bu nedenle, protokolün her maddesinin gelecekteki olası anlaşmazlıkları önleyecek şekilde titizlikle kaleme alınması gerekmektedir.  

Protokolde Yer Alması Gereken Zorunlu Unsurlar

Anlaşmalı boşanma protokolünde, Türk Medeni Kanunu’nun 166/3. maddesi gereğince belirli konuların mutlaka düzenlenmesi zorunludur. Bu unsurlar, boşanmanın mali sonuçları ve çocukların durumu ile ilgilidir. Bir  

Anlaşmalı Boşanma Avukatı, bu zorunlu unsurların eksiksiz ve doğru bir şekilde protokole dahil edilmesini sağlar.

Müşterek Çocukların Velayeti

Protokolde, müşterek çocukların velayetinin hangi eşe bırakılacağı açıkça belirtilmelidir. Velayet düzenlemesi, kamu düzenine ilişkin bir konu olduğundan, hakim tarafların anlaşmasıyla bağlı değildir ve çocuğun üstün menfaatini gözeterek protokolde değişiklik yapabilir. Örneğin, Yargıtay, velayetin çocuğun menfaatine aykırı olduğu durumlarda (sağlıksız yaşam ortamı gibi) protokole müdahale edebileceğini belirtmiştir. Tarafların ortak velayet konusunda anlaşmaları da mümkündür, ancak bu da çocuğun menfaatine uygun bulunursa kabul edilir. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 2023/3739 E., 2023/3739 K. sayılı kararı, mahkemenin protokoldeki beyanlara uygun karar vermesi gerektiğini vurgulasa da, velayet gibi kamu düzenine ilişkin konularda hakimin denetim yetkisi devam eder.  

Kişisel İlişki Kurulması

Velayet kendisine bırakılmayan eş ile müşterek çocuk/çocuklar arasında kişisel ilişkinin (görüşme düzeni) nasıl kurulacağı da protokolde detaylı olarak düzenlenmelidir. Yargıtay, kişisel ilişki düzenlemelerinin “infazda şüphe ve tereddüde yol açmayacak şekilde” net olması gerektiğini vurgulamaktadır. “Baba uygun gördüğünde” veya “taraflar anlaşarak görüşür” gibi soyut ifadeler Yargıtay tarafından kabul edilmez. Görüşme günleri, saatleri, süreleri, bayramlar, tatiller ve hatta çocuğun kim tarafından alınıp bırakılacağı gibi detaylar açıkça belirtilmelidir. Bu netlik, gelecekteki anlaşmazlıkları önlemek ve kararın uygulanabilirliğini sağlamak için esastır.  

Nafaka Türleri ve Düzenlenmesi

Protokolde nafaka konuları da titizlikle ele alınmalıdır. Bir Anlaşmalı Boşanma Avukatı, nafaka düzenlemelerinin hem hukuka uygun hem de tarafların menfaatlerini gözeten şekilde yapılmasını sağlar.

İştirak Nafakası (Çocuk Nafakası)

Müşterek çocuk varsa, iştirak nafakası (çocuk nafakası) ile ilgili bir madde mutlaka düzenlenmelidir. Bu nafaka, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine katkı sağlamak amacıyla velayeti almayan eş tarafından ödenir. İştirak nafakası, çocuğun hakkı olduğundan, tarafların bu nafakadan feragat etmeleri mümkün değildir. Protokolde nafakanın miktarı, hangi tarihte ödeneceği, hangi banka hesabına yatırılacağı ve yıllık artış oranı (örneğin, TÜİK tarafından açıklanan ÜFE/TÜFE oranına göre) açıkça belirtilmelidir. Aksi takdirde, ileride nafakanın artırılması davası açılması gerekebilir. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 2018/13031 K. sayılı kararında, iştirak nafakası hususunda anlaşma sağlandığı görülmekle “iştirak nafakasının hükme eklenmesi yönündeki” tavzih kararının kabulü yerine, reddine karar verilmesinin doğru olmadığı belirtilmiştir.  

Yoksulluk Nafakası

Boşanma nedeniyle yoksulluğa düşecek olan eş lehine yoksulluk nafakası talep edilip edilmediği, talep ediliyorsa miktarı ve süresi (süresiz veya belirli bir süre) protokolde belirtilmelidir. Taraflar, yoksulluk nafakasından karşılıklı olarak feragat edebilirler. Ancak bu feragat, açıkça protokolde yazılmalıdır. Anlaşmalı boşanma davasında kararlaştırılan hususlar, boşanma kararı kesinleştikten sonra yeniden dava konusu edilemez. Dolayısıyla, protokolde yoksulluk nafakasından feragat edilmişse, boşanma kesinleştikten sonra tekrar talep edilemez.  

Tedbir Nafakası

Anlaşmalı boşanma davaları genellikle hızlı sonuçlandığı için tedbir nafakasının (dava süresince ödenen nafaka) protokole yazılması çok yaygın değildir. Ancak, taraflar talep ederse bu konuda da bir düzenleme yapılabilir.  

Maddi ve Manevi Tazminat

Tarafların birbirlerinden maddi veya manevi tazminat talepleri olup olmadığı, varsa miktarı protokolde açıkça belirtilmelidir. Eğer talep yoksa, bu haklardan karşılıklı olarak feragat edildiği yazılmalıdır. Anlaşmalı boşanmada tazminat miktarını hakim belirlemez; bu tamamen tarafların özgür iradelerine bağlıdır.  

Mal Rejiminin Tasfiyesi ve Ziynet Eşyaları

Mal rejiminin tasfiyesi (evlilik birliği içinde edinilen malların paylaşımı) ve ziynet eşyaları (düğün takıları) gibi konular, anlaşmalı boşanma protokolünün zorunlu unsurları arasında yer almasa da , bu konularda anlaşma sağlanması ve protokole eklenmesi, gelecekteki olası mal paylaşımı davalarını önlemek adına şiddetle tavsiye edilir. Bir Anlaşmalı Boşanma Avukatı, bu konularda yaşanabilecek olası hak kayıplarının önüne geçmek için detaylı ve açık düzenlemeler yapılmasını sağlar.

Yargıtay’ın yerleşik içtihadına göre, protokolde genel bir feragat ifadesi (örneğin, “tarafların birbirlerinden başkaca mal talebi yoktur”) katılma alacağı, katkı payı alacağı veya değer artış payı alacağı gibi mal rejiminden kaynaklanan spesifik hakları kapsamaz. Bu haklardan feragat edildiğinin açıkça, adları belirtilerek yazılması gerekir. Aksi takdirde, boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren başlayan 10 yıllık zamanaşımı süresi içinde ayrı bir mal paylaşımı davası açılabilir.  

Örneğin, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2013/1601 K. sayılı kararında, boşanma protokolünde yer alan “Tarafların mal istemi yoktur” şeklindeki ibarenin dar yorumlanamayacağı ve protokol mahkeme tarafından onaylandığından davacının mal paylaşımı talep etme hakkının olmadığı belirtilmiştir. Ancak, Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 2021/5561 E., 2022/263 K. sayılı kararında, anlaşmalı boşanma protokolünde mal rejiminin tasfiyesine ilişkin açık bir feragat veya özel bir protokol bulunmadığı takdirde, mal paylaşımı davası açılmasına engel olmadığına hükmedilmiştir. Bu durum, protokoldeki ifadelerin ne kadar net ve spesifik olması gerektiğini açıkça göstermektedir.  

Ziynet eşyalarının kime ait olacağı da açıkça belirtilmelidir; örneğin, “tüm ziynet eşyaları kadında kalmıştır” gibi ifadeler kullanılabilir. Bu detaylandırma, ileride yeni ve maliyetli davaların önüne geçmek için kritik öneme sahiptir. Bir Anlaşmalı Boşanma Avukatı, bu tür detayların atlanmamasını sağlayarak müvekkilini gelecekteki olası hukuki sorunlardan korur.

Yargıtay’ın mal paylaşımı davalarına ilişkin diğer önemli kararları da bulunmaktadır:

  • Malın Değeri: Mal paylaşımında malların mahkemenin karar tarihine en yakın değeri dikkate alınır. Tasfiye tarihi karar tarihidir ve mahkemece, tasfiye konusu malın karara en yakın tarihteki sürüm değeri belirlenmelidir (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi – 2021/7053 K.).  
  • Piyango Bileti Geliri: Piyango bileti geliri gibi şans oyunlarından elde edilen gelirler, edinilmiş mal kabul edilir ve boşanmada mal paylaşımına dahildir (Yargıtay 8. Dairesi – Karar: 2014/13668).  
  • Bağışlanan Değerler: Eşler arasında bağışlanan değerler mal paylaşımına dahil edilemez. Örneğin, eşinin kredi kartı borcunu ödemek için bilezik bozdurarak eşine veren davalının bu hareketi hukuken bağışlama sayılır ve mal paylaşımında dikkate alınmaz (Yargıtay 8. Dairesi – Karar: 2012/1841).  
  • Miras Kalan Mallar: Miras kalan mallar kişisel mal sayılır ve paylaşıma dahil edilemez (Yargıtay 8.HD – Karar: 2016/9059).  
  • Krediyle Alınan Ev: Evlilik içinde kredisi ödenen evin paylaşımında, kredinin ödenen kısmı ve ödeme oranları dikkate alınarak katılma alacağı hesaplanır (Yargıtay 8. Hukuk Dairesi – Karar: 2016/14898).  
  • Üçüncü Kişiye Devredilen Taşınmaz: Edinilmiş malın üçüncü kişiye devredilmesi halinde, devreden eski eş birincil sorumlu olup, üçüncü kişinin sorumluluğu ancak borçlu eşin malvarlığının yetersiz kalması halinde gündeme gelir (Yargıtay 8.Hukuk Dairesi – Karar: 2016/8978).  

Dava ve Avukatlık Giderleri

Protokolde, dava harçları, yargılama giderleri ve avukatlık ücretlerinin kim tarafından ödeneceği de kararlaştırılmalıdır. Bu, sürecin mali boyutunun da taraflarca netleştirildiğini gösterir.  

Protokolde Cezai Şart ve Yargıtay Yaklaşımı

Anlaşmalı boşanma protokolüne, tarafların anlaşma şartlarına uymalarını sağlamak amacıyla cezai şart maddesi eklenebilir. Bu cezai şart, anlaşmanın ihlali durumunda ödenmesi gereken bir mali yaptırımdır ve caydırıcılık, hız ve verimlilik gibi avantajlar sunar. Protokolün ciddiyetini ve bağlayıcılığını artırır, gereksiz yargı süreçlerinin önüne geçebilir.  

Ancak, Türk hukuku cezai şartın kullanımına belirli sınırlar getirmiştir. Yargıtay, boşanma protokolünde cezai şart uygulamasını belirli ölçütler çerçevesinde kabul etmekle birlikte, bu şartın adil, makul ve hukuka uygun olmasını şart koşmaktadır. Aşırı yüksek veya orantısız cezai şartlar, mahkeme tarafından kendiliğinden indirilebilir veya tamamen iptal edilebilir. Cezai şartın miktarı, tarafların sosyal ve ekonomik durumları göz önünde bulundurularak belirlenmeli ve net, anlaşılır bir şekilde ifade edilmelidir. Zorlama, aldatma veya eksik bilgilendirme ile elde edilen anlaşmalar geçersiz sayılabilir. Özellikle kişisel haklara veya velayet gibi kamu düzenine ilişkin konulara cezai şart konulması hukuka aykırı bulunabilir. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 2013/11644 E., 2014/1866 K. sayılı kararı, hakimin kanunun emredici hükümlerine, ahlaka, kamu düzenine, kişilik haklarına aykırı ve konusu imkansız olan hükümler taşıyan bir protokolü esas alarak boşanma kararı veremeyeceğini ve böyle bir protokolü tasdik edemeyeceğini açıkça belirtmiştir. Bu nedenle, cezai şart maddesinin bir Anlaşmalı Boşanma Avukatı tarafından hukuki sınırlar içinde ve titizlikle hazırlanması büyük önem taşır.

Anlaşmalı Boşanma Süreci ve Aşamaları

Anlaşmalı boşanma süreci, tarafların karşılıklı iradeleriyle başlayan ve belirli hukuki adımları içeren düzenli bir ilerleyişe sahiptir. Bu sürecin her aşaması, davanın hızlı ve sorunsuz bir şekilde sonuçlanması için önem taşır. Bir Anlaşmalı Boşanma Avukatı, bu adımların her birinde müvekkiline rehberlik ederek sürecin en verimli şekilde tamamlanmasını sağlar.

Adım Adım Süreç

Anlaşmalı boşanma davası, genellikle aşağıdaki adımları izler:

  1. Anlaşmalı Boşanma Kararı Alınması: Eşler, boşanma konusunda karşılıklı olarak anlaştıklarını ve evlilik birliğini sona erdirme kararı aldıklarını beyan ederler. Bu karar, sürecin başlangıç noktasıdır.  
  2. Boşanma Protokolünün Hazırlanması: Taraflar, boşanmanın mali sonuçları (nafaka, tazminat, mal paylaşımı) ve müşterek çocukların durumu (velayet, kişisel ilişki) hakkında detaylı bir anlaşma protokolü hazırlarlar. Bu protokolün hukuki geçerliliği ve eksiksizliği büyük önem taşır. Bir   Anlaşmalı Boşanma Avukatı, bu aşamada tarafların haklarını koruyacak ve gelecekteki olası sorunları önleyecek bir protokol taslağı oluşturur.
  3. Protokolün Taraflarca İmzalanması: Hazırlanan protokol, her iki eş tarafından da imzalanır. Bu imza, tarafların protokole olan rızalarını gösterir.  
  4. Dava Dilekçesinin Hazırlanması: İmzalanan protokol ekinde sunulmak üzere, anlaşmalı boşanma dava dilekçesi hazırlanır. Dilekçede tarafların kimlik bilgileri, evlilik süresi, boşanma talebi ve protokole atıf yer almalıdır. Bir   Anlaşmalı Boşanma Avukatı, dilekçenin Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na (HMK) uygun olarak hazırlanmasını sağlar.  
  5. Davanın Yetkili Aile Mahkemesi’nde Açılması: Dava dilekçesi ve protokol, yetkili Aile Mahkemesi’ne sunulur. Aile Mahkemesi bulunmayan yerlerde Asliye Hukuk Mahkemeleri görevlidir. Yetkili mahkeme, eşlerden birinin yerleşim yeri veya davadan önce son altı aydan beri birlikte oturdukları yer mahkemesidir. Dava harç ve giderleri ödenir.  
  6. Duruşma Günü ve Tarafların Hazır Bulunması: Mahkeme, duruşma günü belirler. Bu duruşmada her iki eşin de bizzat hazır bulunması zorunludur. Hakim, tarafların kimlik tespitini yapar, boşanma iradelerini ve protokolü kabul edip etmediklerini ayrı ayrı sorar. Tarafların iradelerinin serbest olduğuna ve protokolün içeriğinin (özellikle çocukların durumu ve mali konular) kanuna ve kamu düzenine uygun olduğuna kanaat getirirse, anlaşmalı boşanmaya karar verir.  
  7. Gerekçeli Kararın Yazılması ve Tebliği: Boşanma kararı verildikten sonra, hakim tarafından gerekçeli karar yazılır. Gerekçeli karar, kararın hukuki dayanaklarını açıklar ve hüküm kurulduktan sonra bir ay içinde yazılmalıdır. Taraflar, gerekçeli kararın tebliğe çıkarılmasını talep edebilir veya mahkeme kaleminden elden alabilirler.  
  8. Kararın Kesinleşmesi: Gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık istinaf (temyiz) süresi başlar. Bu süre içinde taraflardan hiçbiri istinaf yoluna başvurmazsa veya taraflar istinaftan feragat dilekçesi sunarsa , karar kesinleşir. Kesinleşen karara “kesinleşme şerhi” eklenir.  
  9. Nüfus Müdürlüğü’ne Bildirim: Kesinleşen boşanma kararı, nüfus müdürlüğüne gönderilir ve tarafların nüfus kayıtlarındaki medeni halleri düzeltilir.  

Her adımın doğru ve eksiksiz bir şekilde atılması, sürecin hızlı ve verimli ilerlemesi için kritik bir öneme sahiptir. Özellikle bir Anlaşmalı Boşanma Avukatı desteği, dilekçelerin ve protokolün hukuka uygun hazırlanmasını sağlayarak, davanın uzama riskini ortadan kaldırır ve tüm hukuki prosedürlerin sorunsuz tamamlanmasına olanak tanır. Bu sayede, taraflar gereksiz çaba sarf etmeden süreci yönetebilirler.  

Süreç Ne Kadar Sürer?

Anlaşmalı boşanma davaları, genellikle tek celsede sonuçlanan davalardır. Mahkemelerin iş yoğunluğuna bağlı olarak, dava açıldıktan sonra duruşma günü bir hafta ile bir ay sonrasına belirlenebilir. Duruşmadan sonra gerekçeli kararın yazılması ortalama bir ay sürer. Kararın tebliği ve iki haftalık istinaf süresinin geçmesi veya istinaftan feragat edilmesiyle birlikte, karar kesinleşir. Tüm hukuki süreç doğru yönetildiğinde, anlaşmalı boşanma davası genellikle 1 ila 3 ay içinde sonuçlanabilir. Çekişmeli davaların yıllarca sürebildiği düşünüldüğünde, bu süre oldukça hızlıdır. Bir Anlaşmalı Boşanma Avukatı, bu süreci daha da kısaltmak için gerekli tüm adımları atar ve olası gecikmeleri minimize eder.  

Çekişmeli Davadan Anlaşmalıya Dönüşüm

Başlangıçta çekişmeli olarak açılmış bir boşanma davası, yargılamanın her aşamasında anlaşmalı boşanmaya dönüştürülebilir. Bunun için, evliliğin en az bir yıl sürmüş olması ve tarafların boşanma ile boşanmanın tüm sonuçları (velayet, nafaka, tazminat, mal paylaşımı gibi) üzerinde tam bir mutabakata varmaları gerekir. Taraflar, uzlaştıkları konuları içeren bir anlaşmalı boşanma protokolü hazırlayarak mahkemeye sunar ve duruşmada bizzat hazır bulunarak iradelerini beyan ederler. Hakim, protokolü uygun bulursa, dava anlaşmalı boşanma olarak sonuçlandırılır. Bu dönüşüm sürecinde de bir Anlaşmalı Boşanma Avukatının rehberliği, tarafların haklarını korumak ve sürecin sorunsuz ilerlemesini sağlamak adına büyük önem taşır.

Anlaşmalı Boşanmanın Avantajları ve Potansiyel Dezavantajları

Anlaşmalı boşanma, evliliği sona erdirme sürecinde çiftlere önemli kolaylıklar sunarken, bazı potansiyel riskleri de barındırabilir. Bir Anlaşmalı Boşanma Avukatı, bu avantajları en üst düzeye çıkarırken, potansiyel dezavantajları da en aza indirme konusunda kritik bir rol oynar.

Avantajları

Anlaşmalı boşanmanın en belirgin avantajları şunlardır:

  • Hız ve Maliyet Tasarrufu: Anlaşmalı boşanma davaları, çekişmeli davalara göre çok daha kısa sürede sonuçlanır ve genellikle daha az maliyetlidir. Tek celsede sonuçlanma ihtimali, tarafların zaman ve paradan tasarruf etmesini sağlar.  
  • Daha Az Stres ve Duygusal Yıpranma: Tarafların uzlaşarak boşanması, çekişmeli süreçlerde yaşanan yoğun stres, gerginlik ve duygusal yıpranmayı önemli ölçüde azaltır. Aile sırlarının mahkemede ifşa edilmesini ve eşlerin birbirini suçlamasını önler.  
  • Kontrol ve Öngörülebilirlik: Taraflar, boşanmanın tüm sonuçlarını (velayet, nafaka, tazminat, mal paylaşımı) kendi iradeleriyle belirleme ve bir protokolle güvence altına alma imkanına sahiptir. Bu durum, sürecin daha öngörülebilir olmasını sağlar.  
  • Barışçıl Ayrılık: Eşler, mahkeme kararıyla da olsa, barış içinde ve medeni bir şekilde ayrılmış olurlar. Bu, özellikle müşterek çocukların bulunduğu durumlarda, boşanma sonrası ilişkilerin daha sağlıklı yürütülmesine zemin hazırlar.  
  • Hak Eşitliği: Kadın ve erkeğin evlilik içinde ve dışında hak eşitliğine uygun bir çözüm yoludur.  

Potansiyel Dezavantajları

Anlaşmalı boşanmanın bazı potansiyel dezavantajları veya riskleri de bulunmaktadır:

  • Hızlı Dağılan Aile Riski: Özellikle genç evliliklerde, anlaşmalı boşanmanın kolaylığı, eşlerin ilk ciddi kavgada boşanmaya sürüklenmesine ve ailelerin daha kolay dağılmasına yol açabilir.  
  • İkna Yöntemleri Riski: Eşlerin, birbirlerini anlaşmaya ikna etmek için vaat, aldatma, bıktırma hatta korkutma gibi çeşitli yollara başvurma riski bulunmaktadır. Bu durum, irade sakatlıklarına yol açabilir ve protokolün geçersizliğine neden olabilir.  
  • Detay Eksikliği ve Gelecekteki Anlaşmazlıklar: Protokolün yeterince detaylı ve açık olmaması, özellikle mal paylaşımı gibi konularda, boşanma sonrasında yeni anlaşmazlıkların ve davaların ortaya çıkmasına neden olabilir. Yargıtay’ın protokoldeki genel feragat ifadelerini dar yorumlaması bu riski artırır.  
  • Devlet Denetiminin Sınırlılığı: Her ne kadar hakim kamu düzeni ve çocukların menfaatini gözetse de, anlaşmalı boşanma çekişmeli davalara göre daha az detaylı bir incelemeye tabi tutulabilir. Bu durum, taraflardan birinin haklarının yeterince korunmamasına yol açabilir, özellikle hukuki bilgi ve deneyimden yoksun olan taraflar için risk oluşturur.  

Bu potansiyel dezavantajlar, anlaşmalı boşanma sürecinde profesyonel bir Anlaşmalı Boşanma Avukatının rehberliğinin ne kadar kritik olduğunu bir kez daha ortaya koymaktadır. Bir Anlaşmalı Boşanma Avukatı, bu riskleri en aza indirerek müvekkillerinin haklarını güvence altına alır.

Anlaşmalı Boşanma Avukatının Rolü ve Sunduğu Hizmetler

Anlaşmalı boşanma sürecinde bir Anlaşmalı Boşanma Avukatının varlığı, davanın sadece hukuki prosedürlere uygun ilerlemesini sağlamakla kalmaz, aynı zamanda tarafların haklarının korunması ve sürecin adil bir şekilde tamamlanması için de hayati bir rol oynar.

Avukatın Süreçteki Önemi

Anlaşmalı boşanmada Anlaşmalı Boşanma Avukatının rolü, yalnızca hukuki danışmanlık sağlamakla sınırlı değildir; bu sürecin her adımında önemli bir rehber görevi üstlenir. Boşanma sürecinin her iki taraf için de adil ve sorunsuz ilerlemesini sağlamak adına kritik kararlar alınmasına, stratejiler geliştirilmesine ve müvekkillerin mahkemede en iyi şekilde temsil edilmesine olanak tanır.  

Anlaşmalı Boşanma Avukatının uzmanlığı, tarafların hak kaybı yaşamadan, hukuki yükümlülüklerini eksiksiz yerine getirerek ve duygusal yıpranmayı en aza indirerek boşanmalarını sağlar.  

Bir Anlaşmalı Boşanma Avukatının sürece dahil olması, potansiyel riskleri önceden tespit etme ve çözüme kavuşturma yeteneği sayesinde, davanın uzama olasılığını ortadan kaldırır. Bu, avukatın sadece hukuki bilgi birikimiyle değil, aynı zamanda pratik deneyimiyle de süreci etkin bir şekilde yönetebilmesinden kaynaklanır.  

Anlaşmalı Boşanma Avukatı, tarafların kendi başlarına karşılaşabilecekleri hukuki boşlukları, yanlış anlamaları veya eksiklikleri gidererek, sürecin güvenli ve verimli bir şekilde ilerlemesini sağlar. Bu nedenle, Anlaşmalı Boşanma Avukatı, müvekkillerine sadece yasal temsil değil, aynı zamanda sürecin getirdiği zorluklarla başa çıkmada güvenilir bir destek sunar. Bu profesyonel destek, boşanma sürecini potansiyel risklerden arındırarak, tarafların yeni yaşam düzenlerini daha hızlı ve güvenle kurmalarına yardımcı olur.

Avukatın Görev ve Sorumlulukları

Bir Anlaşmalı Boşanma Avukatının temel görev ve sorumlulukları şunlardır:

  • Hukuki Danışmanlık ve Bilgilendirme: Müvekkillerine boşanma sürecinin hukuki çerçevesi, hakları, sürecin işleyişi ve beklenen sonuçlar hakkında detaylı bilgi verir.  
  • Protokol Hazırlığı: Taraflar arasındaki anlaşmanın adil, hukuka uygun ve Yargıtay içtihatlarına uygun olmasını sağlayarak anlaşma protokolünü titizlikle hazırlar. Protokoldeki her maddenin açık, net ve icra edilebilir olmasını temin eder.  
  • Dava Dilekçesi ve Belgelerin Düzenlenmesi: Dava dilekçesinin Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na (HMK) uygun olarak hazırlanmasını ve gerekli tüm belgelerin (kimlik fotokopileri, vekaletname vb.) eksiksiz toplanmasını ve mahkemeye sunulmasını sağlar.  
  • Mahkemede Temsil: Müvekkillerini duruşmalarda temsil eder, haklarını koruyan argümanlar geliştirir ve anlaşmanın mahkeme tarafından onaylanmasını sağlar.  
  • Uzlaştırma ve Arabuluculuk: Taraflar arasında olası anlaşmazlıklarda uzlaştırıcı rol oynar, adil bir çözüme ulaşılmasını kolaylaştırır.  
  • Sürecin Takibi ve Kesinleştirme: Dava sürecini başından sonuna kadar takip eder, gerekçeli kararın yazılması, tebliği ve kararın kesinleşmesi gibi adımları yönetir. Gerekirse istinaftan feragat dilekçesi sunarak sürecin hızlanmasını sağlar.  
  • Mal Paylaşımı ve Nafaka Konularında Destek: Nafaka, velayet, mal paylaşımı, tazminat gibi konularda müvekkil adına taleplerde bulunur ve bu konularda hukuki destek sağlar.  

İstanbul’da Anlaşmalı Boşanma Avukatı Hizmetleri

İstanbul gibi büyük şehirlerde, boşanma davaları ve aile hukuku konularında uzmanlaşmış birçok avukatlık bürosu bulunmaktadır. İstanbul’da faaliyet gösteren Anlaşmalı Boşanma Avukatıları, şehrin tüm adliyelerinde (Çağlayan, Kartal Anadolu, Bakırköy, Küçükçekmece, Büyükçekmece, Gaziosmanpaşa Adliyeleri gibi) dava ve hukuki hizmet sunma yetkisine sahiptir. Bu avukatlar, özellikle aile hukuku alanında edindikleri bilgi ve deneyimle, müvekkillerine kişiselleştirilmiş ve etkili çözümler sunar.  

İstanbul’daki Anlaşmalı Boşanma Avukatıları, sadece anlaşmalı boşanma davalarında değil, aynı zamanda çekişmeli boşanma davaları, mal rejiminin tasfiyesi, nafaka ve tazminat davaları, velayet davaları, ziynet eşyalarının iadesi, aile içi şiddet nedeniyle koruma talepleri gibi geniş bir yelpazede hukuki hizmetler sunmaktadır. Müvekkillerin haklarını en iyi şekilde savunmayı ve sürecin hızlı ve stressiz bir şekilde tamamlanmasını sağlamayı ilke edinmişlerdir.  

Sıkça Sorulan Sorular (SSS)

Anlaşmalı boşanma süreciyle ilgili sıkça sorulan bazı sorular ve hukuki cevapları aşağıda sunulmuştur. Bu sorular, bir Anlaşmalı Boşanma Avukatına danışmadan önce aklınıza takılabilecek temel konuları aydınlatmayı amaçlamaktadır.

Anlaşmalı Boşanma Davası Nasıl Açılır?

Taraflar, nafaka, mal paylaşımı ve velayet gibi konularda anlaşarak bir protokol hazırlar. Bu protokol ve boşanma dilekçesi ile yetkili Aile Mahkemesi’ne başvurulur. Mahkeme, tarafları en az bir defa duruşmaya çağırır ve boşanma iradelerini beyan etmelerini ister. Hakim, iradeleri ve protokolü uygun bulursa boşanma kararı verir.  

Anlaşmalı Boşanma Davasında Avukata Neden İhtiyaç Duyulur?

Bir Anlaşmalı Boşanma Avukatı, boşanma sürecindeki hukuki prosedürleri ve gerekli belgeleri doğru bir şekilde hazırlar. Nafaka, mal paylaşımı, tazminat, velayet gibi konularda hukuka uygun ve adil bir protokol hazırlanmasına yardımcı olur. Mahkemede müvekkilinin haklarını savunur ve sürecin hızlı ve sorunsuz ilerlemesini sağlar. Avukat tutma zorunluluğu olmasa da, hak kayıplarını önlemek ve süreci doğru yönetmek için profesyonel destek almak büyük önem taşır.  

Anlaşmalı Boşanma Ne Kadar Sürer?

Anlaşmalı boşanma davası genellikle tek celsede karara bağlanır. Tarafların mahkemeye başvurusundan itibaren mahkemelerin yoğunluğuna göre duruşma günü belirlenir. Duruşmadan sonra ortalama bir ay içinde mahkeme kararı yazılır. Tüm hukuki süreç doğru yürütüldüğünde, anlaşmalı boşanma 2 ila 3 ay arasında sonuçlanır.  

Çekişmeli Yerine Anlaşmalı Boşanmanın Faydaları Nelerdir?

Anlaşmalı boşanma süreci, tarafların anlaşarak boşanma kararı alması nedeniyle çekişmeli boşanmalara göre daha kısa, daha az maliyetli ve daha az streslidir. Bir Anlaşmalı Boşanma Avukatı yardımıyla bu süreç daha da kolaylaşır ve hukuki prosedürler eksiksiz yerine getirilir.  

Anlaşmalı Boşanma İçin Gerekenler Nelerdir?

Taraflar arasında nafaka, mal paylaşımı, tazminat, velayet gibi konularda mutabakat sağlanmış bir protokol hazırlanmalıdır. Anlaşmalı boşanma dilekçesi hazırlanmalı ve yetkili Aile Mahkemesi’ne başvurulmalıdır. Ayrıca, tarafların en az bir yıllık evli olması gerekmektedir.  

Anlaşmalı Boşanmada Nafaka Uygulaması Nasıl Olur?

Taraflar, nafaka konusunda anlaşarak protokolde belirtir. Mahkeme, bu anlaşmayı uygun bulursa karar verir. Nafaka miktarı ve süresi tarafların mutabakatına bağlıdır. İştirak nafakasından feragat edilemezken, yoksulluk nafakası için feragat mümkündür.  

Anlaşmalı Boşanmada Mal ve Borçların Durumu Ne Olur?

Taraflar, evlilik süresince edinilen malların ve borçların nasıl paylaşılacağı konusunda anlaşarak protokolde belirtirler. Mahkeme, bu anlaşmayı uygun bulursa karar verir. Protokolde açıkça belirtilmediği takdirde, mal paylaşımı davası boşanma sonrası açılabilir.  

Anlaşmalı Boşanmada 1 Yıllık Süre Neye Göre Belirlenir?

Anlaşmalı boşanma için evliliğin en az bir yıl sürmüş olması şarttır. Bu süre, resmi nikah tarihiniz ile dava dilekçesinin mahkemeye sunulduğu tarih arasındaki süredir.  

Anlaşmalı Boşanmada Tanık Veya Başka Bir Delil Göstermem Gerekir Mi?

Anlaşmalı boşanma davasında tanık veya başka bir delil göstermenize gerek yoktur. Hakim, bu davada araştırma yapmaz; sadece süre şartını ve protokolün uygun olup olmadığını inceler.  

Anlaşmalı Boşanma Anlaşmasını İmzaladım Ama Şimdi Fikrim Değişti, Duruşmada Boşanmak İstemediğimi Söyleyebilir Miyim?

Evet, duruşmada boşanmak istemediğinizi beyan ederseniz, daha önce anlaşma imzalamış olsanız dahi anlaşmalı boşanma gerçekleşmez. Bu durumda dava, çekişmeli boşanma davası olarak devam eder.  

Anlaşmalı Boşanma Davası Kaç Celsede Sonuçlanmaktadır?

Genellikle, hazırlanan boşanma protokolünde bir sorun yoksa ve taraflar duruşmada hazır bulunursa, anlaşmalı boşanma davaları tek celsede sonuçlanır.  

Anlaşmalı Boşanma Davası Ne Zaman Kesinleşir?

Mahkeme kararı verildikten sonra gerekçeli karar yazılır ve taraflara tebliğ edilir. Tebliğden itibaren 14 günlük istinaf süresi içinde itiraz olmazsa veya taraflar istinaftan feragat ederse, karar kesinleşir.  

Avukatsız Anlaşmalı Boşanma Davası Açsam Sonuca Etki Eder mi?

Avukat tutma zorunluluğu olmamakla birlikte, avukatsız açılan davalarda hukuki prosedürlerin eksik veya hatalı yürütülmesi, hak kayıplarına yol açabilir ve davanın reddedilmesine neden olabilir. Uzman bir Anlaşmalı Boşanma Avukatı, sürecin doğru ve eksiksiz ilerlemesini sağlayarak haklarınızı korur.  

Anlaşmalı Boşanmak İstiyoruz Ama Nafaka Konusunda Anlaşamadık. Ne Yapabiliriz?

Anlaşmalı boşanmanın gerçekleşebilmesi için tarafların tüm konularda anlaşmış olması gerekir. Nafaka konusunda anlaşmazlık olması halinde anlaşmalı boşanma gerçekleşmez ve dava çekişmeli boşanma davası olarak devam eder.  

Anlaşmalı Boşanmadan Sonra Yoksulluk Nafakası Talep Edilebilir mi?

Anlaşmalı boşanma davasında kararlaştırılan hususlar, boşanma kararı kesinleştikten sonra yeniden dava konusu edilemez. Dolayısıyla, protokolde yoksulluk nafakasından feragat edilmişse, boşanma kesinleştikten sonra tekrar talep edilemez.  

Anlaşmalı Boşanmadan Sonra Velayetin Değiştirilmesi Talep Edilebilir mi?

Evet, velayetin değiştirilmesi davası, anlaşmalı boşanma kararının kesinleşmesinden sonra da açılabilir. Bu konuda herhangi bir süre kısıtlaması bulunmamaktadır, ancak velayet değişikliği için çocuğun menfaatine ilişkin yeni ve önemli durumların ortaya çıkması gerekir.  

Sonuç

Anlaşmalı boşanma, evlilik birliğini sona erdirmenin en hızlı, en az maliyetli ve en medeni yolunu sunmaktadır. Türk Medeni Kanunu’nun 166/3. maddesi ile düzenlenen bu süreç, eşlerin karşılıklı iradeleriyle boşanma ve boşanmanın tüm hukuki sonuçları üzerinde uzlaşmasını gerektirir. Bir yıllık evlilik süresi, hakimin tarafları bizzat dinlemesi ve hazırlanan protokolü onaylaması gibi şartlar, sürecin hukuki sağlamlığını temin eder. Özellikle protokolün içeriği, velayet, nafaka, tazminat ve mal paylaşımı gibi konularda Yargıtay’ın katı içtihatları göz önüne alındığında, her detayın eksiksiz ve açıkça belirtilmesi büyük önem taşır. Aksi takdirde, gelecekte yeni ve maliyetli hukuki sorunlar ortaya çıkabilir.

Bu hassas ve hukuki bilgi gerektiren süreçte, profesyonel bir İstanbul Boşanma Avukatı ile çalışmak, tarafların hak kayıplarını önlemesi, sürecin hızlı ve sorunsuz ilerlemesini sağlaması açısından kritik bir öneme sahiptir. Uzman bir İstanbul Boşanma Avukatı, doğru protokolün hazırlanmasından dava takibine, mahkemede temsil edilmekten kararın kesinleşmesine kadar her aşamada müvekkillerine rehberlik eder. Boşanma sürecinin getirdiği duygusal ve hukuki yükü hafifleterek, tarafların yeni hayatlarına daha güvenli bir başlangıç yapmalarına yardımcı olur. Ayrıca, boşanma sürecinde ortaya çıkabilecek maddi ve manevi tazminat talepleri gibi konularda da uzman bir İstanbul Tazminat Hukuku Avukatı’ndan destek almak, hakların eksiksiz korunması açısından faydalı olacaktır. Unutulmamalıdır ki, hukuki süreçlerde atılacak doğru adımlar, gelecekteki huzurun temelini oluşturur.  

Bu Yazıyı Paylaş

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Son Yazılar

Hakkımızda

istanbul boşanma avukatı

Çelik & Baştürk Hukuk Bürosu olarak, İstanbul avukat ve arabulucularından oluşan ekibimiz ile birlikte, İstanbul Boşanma Avukatı, İstanbul Ceza Avukatı olarak çalışma alanlarımız içerisinde tüm davalara bakmaktayız. Bilgi için hemen bize ulaşın.