Evlilik birliğinin sonlandırılması süreci çiftler için hem duygusal hem de hukuki açıdan zorlu bir dönemdir ve bu süreçte tarafların en sık tercih ettiği yöntem anlaşmalı boşanmadır. Taraflar mahkeme huzurunda boşanmanın tüm mali sonuçları üzerinde uzlaştıklarını beyan ederler ve bu uzlaşı bir protokol ile kayıt altına alınır. Ancak ne yazık ki mahkeme kararının kesinleşmesinden sonra taraflardan biri protokolde verdiği sözleri tutmayabilir ve özellikle gayrimenkul devirlerinde sorunlar çıkarabilir. İşte tam bu noktada, hakkı ihlal edilen tarafın başvurabileceği en etkili hukuki çare Anlaşmalı Boşanma Protokolü Tescile Zorlama Davası olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu dava türü, mahkeme kararına rağmen tapu dairesine gitmekten kaçınan tarafın iradesini hukuken ikame etmek ve mülkiyet hakkını güvence altına almak için hayati bir öneme sahiptir. İstanbul gibi gayrimenkul değerlerinin yüksek olduğu metropollerde, hak kayıplarının önüne geçmek adına bu sürecin profesyonel bir hukuki destekle yürütülmesi şarttır.
Anlaşmalı Boşanma Protokolünün Hukuki Niteliği ve Bağlayıcılığı
Anlaşmalı boşanma süreci, Türk Medeni Kanunu çerçevesinde tarafların özgür iradeleriyle şekillenen fakat hakimin onayı ile resmiyet kazanan karma bir yapıya sahiptir. Taraflar boşanma iradelerini ve boşanmanın fer’i niteliğindeki mali sonuçlarını bir protokol metninde düzenlerler. Bu metin, hakimin onayından geçip boşanma kararı kesinleştiği andan itibaren, taraflar için bağlayıcı bir mahkeme ilamı hükmünü kazanır. Protokolde yer alan taşınmaz devri taahhüdü, adi bir vaat olmaktan çıkarak mahkeme kararı ile güçlendirilmiş kesin bir borç ilişkisine dönüşür. Ancak hukuk sistemimizde bu borcun ifa edilebilmesi için tapu sicil müdürlüğünde resmi bir işlem yapılması gerekmektedir. Eğer borçlu eş bu işlemi yapmaktan kaçınırsa, alacaklı eşin elindeki mahkeme kararı tek başına mülkiyeti devretmeye yetmez ve bu durumda Anlaşmalı Boşanma Protokolü Tescile Zorlama Davası açılması zorunlu hale gelir.
Boşanma kararının kesinleşmesi bu sürecin en kritik başlangıç noktasıdır çünkü Yargıtay içtihatlarına göre boşanma kararı kesinleşinceye kadar taraflar anlaşmalı boşanma iradesinden dönebilirler. Karar kesinleşmeden önce taraflardan biri protokolden vazgeçerse veya kararı istinaf ederse, anlaşmalı boşanma süreci çöker ve dava çekişmeli boşanmaya dönüşür. Bu sebeple tescile zorlama davasının dinlenebilmesi için ön şart, boşanma kararının şekli ve maddi anlamda kesinleşmiş olmasıdır. Kesinleşmiş bir boşanma ilamına dayanan protokol hükümleri, taraflar arasında kesin hüküm teşkil eder ve artık bu aşamadan sonra borçlu tarafın keyfi olarak devirden kaçınması hukuken korunmaz.
Tapu İptal ve Tescil Talebinin Yasal Dayanakları
Hukuk sistemimizde mülkiyetin nakli borcunu doğuran sözleşmelerin veya mahkeme kararlarının ifası, borçlunun rızasıyla gerçekleşmediğinde mahkeme müdahalesi gerektirir. Türk Medeni Kanunu’nun 716. maddesi, mülkiyetin kazanılmasına esas olacak bir hukuki sebebe dayanarak malikten mülkiyetin kendi adına tescilini isteme hakkı olan kimsenin, malikin kaçınması halinde hakimden mülkiyetin hükmen geçirilmesini isteyebileceğini düzenler. Bu madde, Anlaşmalı Boşanma Protokolü Tescile Zorlama Davası sürecinin maddi hukuk temelini oluşturur. Davacı taraf, mahkemece onaylanmış protokolü bir “hukuki sebep” olarak göstererek, davalı eşin tapu müdürlüğünde vermesi gereken rıza beyanının yerine geçecek bir mahkeme kararı talep eder.
Bu davalarda mahkeme, davalının iradesini temsil eder ve verilecek tescil kararı ile mülkiyet davacıya geçer. Burada dikkat edilmesi gereken husus ayni hak ile şahsi hak ayrımıdır. Protokol imzalanıp karar kesinleştiğinde davacı eş sadece bir şahsi hakka sahip olur; yani eşinden tapuyu devretmesini isteme hakkını kazanır. Mülkiyetin (ayni hakkın) fiilen geçmesi ise ancak tapuda yapılacak işlemle veya mahkemenin vereceği tescil kararıyla mümkündür. Dolayısıyla dava sonuçlanana kadar taşınmaz hala davalı eşin üzerinde görünür ve bu durum davacı için ciddi riskler barındırır.
Görevli ve Yetkili Mahkeme Seçiminde Dikkat Edilmesi Gerekenler
Hukuki süreçlerin en başında yapılan hatalar davanın reddedilmesine veya sürecin yıllarca uzamasına neden olabilir. Bu davalarda görevli mahkemenin doğru tespiti büyük önem taşır. Genel kural olarak tapu iptal ve tescil davaları Asliye Hukuk Mahkemelerinde görülse de, söz konusu uyuşmazlık boşanma protokolünden kaynaklandığı için durum farklıdır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu ve ilgili dairelerin yerleşik içtihatlarına göre, boşanma protokolü boşanma davasının bir eki niteliğindedir ve bu protokolden kaynaklanan uyuşmazlıkların çözüm yeri Aile Mahkemesidir. Dolayısıyla Anlaşmalı Boşanma Protokolü Tescile Zorlama Davası mutlaka Aile Mahkemesinde açılmalıdır. Eğer davacı, protokol hükümlerine değil de eşinin mal kaçırmak amacıyla yaptığı muvazaalı işlemlere dayanıyorsa, o zaman görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesi olabilir ancak protokolün ifası kapsamındaki taleplerde adres Aile Mahkemesidir.
Yetkili mahkeme konusunda ise taşınmazın bulunduğu yer mahkemesi kuralı geçerlidir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu uyarınca taşınmazın aynına ilişkin davalarda kesin yetki kuralı uygulanır ve davanın taşınmazın bulunduğu yerdeki Aile Mahkemesinde açılması gerekir. Örneğin boşanma davası İstanbul Anadolu Adliyesinde görülmüş olsa bile, devredilmesi gereken taşınmaz İzmir’de ise, tescile zorlama davasının İzmir’deki Aile Mahkemesinde açılması en sağlıklı yoldur. Yetki kuralı kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemece kendiliğinden gözetilir ve yanlış yerde açılan dava yetkisizlik kararı ile sonuçlanır.
Yargılama Harçları ve Masraflar Hakkında Avantajlı Durum
Bu davaların müvekkiller açısından en büyük avantajı yargılama harçları konusundadır. Normal şartlarda bir gayrimenkul davası açıldığında, taşınmazın değeri üzerinden binde 68,31 oranında nispi harç ödenmesi gerekir ki bu tutar günümüz gayrimenkul fiyatlarında yüz binlerce lirayı bulabilir. Ancak Yargıtay, Anlaşmalı Boşanma Protokolü Tescile Zorlama Davası söz konusu olduğunda devrim niteliğinde bir yaklaşım sergilemektedir. Yüksek Mahkeme, bu davaların yeni bir mal paylaşımı davası olmadığını, zaten boşanma davası içinde karara bağlanmış ve harcı ödenmiş bir hükmün infazına yönelik olduğunu kabul etmektedir.
Bu hukuki nitelemenin pratik sonucu olarak, dava açılırken taşınmazın değeri ne olursa olsun sadece maktu (sabit) başvuru harcı ve maktu karar harcı ödenmesi yeterlidir. Aynı şekilde dava sonunda davalı aleyhine hükmedilecek vekalet ücreti de taşınmazın değeri üzerinden değil, maktu tarife üzerinden hesaplanır. Bu durum, hak arama hürriyetini kolaylaştıran ve müvekkilleri büyük bir maddi yükten kurtaran çok önemli bir detaydır. Yerel mahkemeler bazen alışkanlıkla nispi harç talep edebilirler; bu durumda avukatınızın güncel Yargıtay kararlarını sunarak harcın maktuya çevrilmesini sağlaması gerekir.
Dava Sürecinde Karşılaşılan Riskler ve İhtiyati Tedbir
Dava sürecinin en büyük riski, kötüniyetli eşin dava devam ederken taşınmazı üçüncü bir kişiye satması veya devretmesidir. Taşınmaz tapuda hala davalı eş adına kayıtlı olduğu için, o kişi tapu dairesine gidip satış yapma yetkisine sahiptir. Eğer taşınmaz iyiniyetli bir üçüncü kişiye satılırsa, davacının tapuyu geri alması imkansız hale gelebilir ve sadece tazminat talep edebilir duruma düşer. Bu riski bertaraf etmek için Anlaşmalı Boşanma Protokolü Tescile Zorlama Davası açılır açılmaz, hatta dava dilekçesi ile birlikte mahkemeden taşınmaz üzerine ihtiyati tedbir konulması talep edilmelidir. Mahkemeler genellikle bu talebi haklı bulur ve tapu kaydına “davalıdır” şerhi işlenerek taşınmazın başkalarına satılması engellenir.
Bir diğer önemli risk ise zamanaşımı süresidir. Türk Borçlar Kanunu’nun genel hükümleri uyarınca bu davalar on yıllık zamanaşımı süresine tabidir. Süre, boşanma kararının kesinleştiği tarihten itibaren işlemeye başlar. On yıl içinde dava açılmazsa, davalı zamanaşımı def’inde bulunarak davanın reddini sağlayabilir. Bu nedenle hakkın sürüncemede bırakılmaması ve makul süre içinde hukuki yollara başvurulması büyük önem taşır.
Dava Açarken İstenen Belgeler ve İspat Yükümlülüğü
Dava sürecinin hızlı ve sağlıklı ilerleyebilmesi için ispat araçlarının eksiksiz sunulması gerekir. Mahkemeye sunulacak en temel delil, kesinleşme şerhini içeren boşanma mahkemesi ilamı ve onaylı protokol örneğidir. Davacı, protokolde kendisine bırakılan taşınmazın hangisi olduğunu ve davalının devir yükümlülüğünü yerine getirmediğini ispat etmekle yükümlüdür. Protokolde taşınmazın ada, parsel ve bağımsız bölüm numaralarının açıkça yazılmış olması işi kolaylaştırır. Ancak protokolde sadece “aile konutu kadına bırakılacaktır” gibi genel ifadeler varsa, tapu kayıtları, tanık beyanları ve keşif gibi ek delillerle taşınmazın kimliğinin tespit edilmesi gerekir. Ayrıca davalıya dava açmadan önce noterden bir ihtarname gönderilerek temerrüde düşürülmesi, davalının kötüniyetini ispatlamak ve yargılama giderlerinin karşı tarafa yükletilmesini garantilemek adına stratejik bir hamledir.
Araç Devri ve Diğer Menkul Malların Durumu
Sadece gayrimenkuller değil, protokolde yer alan araçların devri konusunda da benzer sorunlar yaşanabilmektedir. Eğer protokolde aracın mülkiyetinin diğer eşe devredileceği kararlaştırılmışsa ve davalı eş notere gidip devri yapmıyorsa, yine Anlaşmalı Boşanma Protokolü Tescile Zorlama Davası açılarak aracın trafik tescil kaydının mahkeme kararı ile değiştirilmesi mümkündür. Araç tescil davalarında da görevli mahkeme Aile Mahkemesidir ve yargılama usulü gayrimenkul davalarıyla paralellik gösterir. Mahkeme, Trafik Tescil Şube Müdürlüğüne yazacağı müzekkere ile aracın mülkiyetinin davacı adına tesciline karar verir.
Protokol Hazırlama Aşamasının Önemi
Tüm bu dava süreçlerine gerek kalmaması veya davanın en kısa sürede sonuçlanması aslında boşanma aşamasında hazırlanan protokolün kalitesine bağlıdır. Profesyonelce hazırlanmış bir protokolde taşınmazın tapu bilgileri net olarak yer almalı, devrin ne zaman yapılacağı, tapu harçlarını kimin ödeyeceği ve devrin gecikmesi halinde uygulanacak cezai şartlar açıkça belirtilmelidir. “Müşterek hanenin tapusu verilecektir” gibi muğlak ifadeler yerine, tapu senedindeki bilgilerin birebir protokole geçirilmesi ileride yaşanacak Anlaşmalı Boşanma Protokolü Tescile Zorlama Davası sürecini garanti altına alır. Ayrıca protokolde “taşınmaz üzerindeki ipotek ve hacizlerden arındırılmış olarak devredilecektir” ibaresinin bulunması, devralan eşin borç yükü altına girmemesi için hayati önem taşır.
Avukat Desteğinin Sürece Etkisi
Bu tür davalar teknik hukuk bilgisi gerektiren, usul hatalarının hak kaybına yol açabileceği hassas süreçlerdir. Özellikle görevli mahkeme, yetkili mahkeme, harçlandırma usulü ve ihtiyati tedbir gibi konularda yapılacak hatalar, davanın reddedilmesine veya gereksiz yere yüksek masraflar ödenmesine neden olabilir. Tecrübeli bir avukat, sadece dava açmakla kalmaz, aynı zamanda dava öncesi ihtar süreçlerini yönetir, taşınmaz üzerine tedbir konulmasını sağlar ve mahkemenin maktu harç üzerinden karar vermesi için gerekli hukuki argümanları sunar. Hakkınızı en az maliyetle ve en hızlı şekilde alabilmeniz için Anlaşmalı Boşanma Protokolü Tescile Zorlama Davası alanında uzmanlaşmış bir hukuk bürosuyla çalışmak en doğru stratejidir.
Sık Sorulan Sorular
Anlaşmalı boşanma protokolünde ev bana bırakıldı ama eski eşim tapuyu vermiyor, ne yapmalıyım?
Öncelikle boşanma kararının kesinleştiğinden emin olmalısınız. Karar kesinleşmişse, eski eşinize noterden bir ihtarname göndererek süre verebilirsiniz. Buna rağmen devir gerçekleşmezse, taşınmazın bulunduğu yerdeki Aile Mahkemesinde dava açarak mahkeme kararıyla tapunun adınıza tescilini sağlayabilirsiniz.
Bu davayı açmak için ne kadar sürem var?
Bu davalarda zamanaşımı süresi Türk Borçlar Kanunu uyarınca 10 yıldır. Bu süre boşanma kararının kesinleştiği tarihten itibaren başlar. 10 yıl geçtikten sonra dava açarsanız karşı taraf zamanaşımı itirazında bulunabilir.
Dava masrafları çok yüksek midir?
Hayır, Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre bu davalar boşanmanın fer’i niteliğinde olduğundan maktu (sabit) harca tabidir. Yani taşınmazın değeri milyonlarca lira olsa bile, ödenecek dava harcı ve karşı vekalet ücreti sabit ve düşük bir tutardır.
Eski eşim evi dava sürecinde başkasına satarsa ne olur?
Bu en büyük risktir. Eğer evi alan üçüncü kişi iyiniyetliyse tapuyu geri almanız çok zorlaşır. Bu nedenle dava açar açmaz mahkemeden taşınmazın kaydına “İhtiyati Tedbir” konulmasını talep etmek gerekir.
Protokolde tapu bilgileri eksik yazılmış, yine de dava açabilir miyim?
Evet açabilirsiniz. Mahkeme, protokoldeki iradenin hangi taşınmaza yönelik olduğunu araştırır. Tarafların oturduğu tek bir ev varsa veya tanık beyanlarıyla kastedilen taşınmaz belirlenebiliyorsa tescil kararı verilebilir.
Sonuç
Anlaşmalı boşanma süreci sadece boşanma kararının alınmasıyla biten bir süreç değil, protokol hükümlerinin eksiksiz ifa edilmesiyle tamamlanan bir bütündür. Tarafların mahkeme huzurunda verdikleri sözleri tutmaması halinde hukuk sistemi mağdur olan eşi korumak için Anlaşmalı Boşanma Protokolü Tescile Zorlama Davası mekanizmasını devreye sokmaktadır. Bu dava sayesinde, borçlu eşin rızasına gerek kalmaksızın mülkiyet hakkı mahkeme kararıyla kazanılabilmektedir. Sürecin en başından itibaren doğru kurgulanması, protokolün detaylı hazırlanması ve olası bir uyuşmazlıkta zaman kaybetmeden ihtiyati tedbir talepli dava açılması hak kayıplarını önleyecektir.
Gayrimenkul hukuku ve aile hukukunun kesişim noktasında bulunan bu davalar, usuli incelikler ve stratejik hamleler gerektirir. Hakkınızı riske atmamak, düşük masraflarla ve hızlı bir şekilde tapunuza kavuşmak için sürecin uzman bir Avukat İstanbul desteğiyle yürütülmesi büyük önem taşır. Unutmayın ki geç harekete geçmek veya yanlış mahkemede dava açmak, geri dönülmesi imkansız zararlara yol açabilir. Profesyonel bir Avukat İstanbul ile çalışmak, hukuki güvenliğinizin en büyük teminatıdır.





