Anlaşmalı boşanma davaları, tarafların evlilik birliğini karşılıklı iradeleriyle sonlandırdıkları ve boşanmanın fer’i sonuçları üzerinde uzlaştıkları en hızlı dava türüdür. Ancak bu sürecin hızlı olması, boşanma sonrasında sorun yaşanmayacağı anlamına gelmemektedir. Taraflar mahkeme huzurunda imzaladıkları protokolün şartlarını yerine getirmediklerinde, ciddi hukuki ve cezai yaptırımlarla karşılaşabilirler. Hukuk sistemimizde Boşanma Protokolüne Uymama Cezası kavramı, tek bir maddeden ibaret olmayıp ihlal edilen yükümlülüğün türüne göre hapis cezasından tazminata, cebri icradan tapu iptaline kadar geniş bir yelpazeyi kapsamaktadır. Bu makalede, protokol hükümlerine aykırı davranılması halinde karşılaşılacak durumlar, Yargıtay’ın güncel içtihatları ve yasal mevzuat çerçevesinde detaylıca ele alınmıştır.
Boşanma Protokolünün Hukuki Niteliği ve Bağlayıcılığı
Anlaşmalı boşanma davasının temeli, tarafların özgür iradeleriyle hazırladıkları ve mahkemece onaylanan protokoldür. Türk Medeni Kanunu madde 166/3 uyarınca hazırlanan bu belge, hakimin onayı ve boşanma kararının kesinleşmesi ile birlikte alelade bir sözleşme olmaktan çıkarak bir mahkeme ilamı hükmünü kazanır. Protokolün ilam niteliği kazanması, devletin cebri icra gücünü arkasına alması demektir. Yani taraflardan biri taahhüdünü yerine getirmezse, diğer taraf yeniden bir dava açıp haklılığını ispat etmek zorunda kalmadan doğrudan icra daireleri ve mahkemeler aracılığıyla hakkını alabilir.
Protokolün bağlayıcılığı, kararın kesinleştiği andan itibaren başlar. Taraflar, “Ben o zaman öyle demiştim ama şimdi vazgeçtim” diyerek yükümlülükten kurtulamazlar. İmzalanan metin, bir kanun hükmü gibi tarafları bağlar. Bu aşamada devreye giren yaptırımlar bütünü, halk arasında genel olarak Boşanma Protokolüne Uymama Cezası olarak adlandırılsa da, hukuken her ihlalin sonucu farklı bir prosedüre tabidir. Bu nedenle protokol hazırlanırken her bir maddenin, ileride doğabilecek ihtilaflar düşünülerek net ve icra edilebilir şekilde yazılması hayati önem taşır.
Boşanma Protokolüne Uymama Cezası ve Nafaka Yükümlülüğü
Boşanma protokollerinde en sık ihlal edilen madde, iştirak ve yoksulluk nafakası ödemeleridir. Kanun koyucu, nafaka alacağını diğer para borçlarından ayrı tutmuş ve ödenmemesini hürriyeti bağlayıcı bir cezaya bağlamıştır. Nafaka borcunu ödemeyen taraf hakkında uygulanacak en etkili yaptırım tazyik hapsi cezasıdır.
İcra ve İflas Kanunu’nun 344. maddesi gereğince, nafaka ödemekle yükümlü olduğu halde bu borcunu ödemeyen borçlu, alacaklının şikayeti üzerine üç aya kadar tazyik hapsi ile cezalandırılır. Ancak bu cezanın verilebilmesi için belirli şartların oluşması gerekir. Öncelikle, nafaka alacağının tahsili için bir icra takibi başlatılmış olmalı ve borçluya icra emri tebliğ edilmelidir. Ödeme emrinin tebliğinden itibaren en az bir aylık nafaka borcunun muaccel hale gelmesi beklenmelidir.
Şikayet süresi burada çok kritiktir. Alacaklı, nafakayı ödememe fiilinin işlendiği tarihten itibaren 3 ay içinde İcra Ceza Mahkemesi’ne başvurmalıdır. Örneğin ocak ayı nafakası ödenmediyse, nisan ayı sonuna kadar şikayet yapılmazsa o aya ilişkin ceza isteme hakkı düşer. Tazyik hapsi, borçluyu ödemeye zorlamak amacıyla verilen bir disiplin hapsi niteliğindedir. Bu nedenle borçlu, hapse girmeden önce veya hapse girdikten sonra borcunu faizleri ve masraflarıyla birlikte öderse, Boşanma Protokolüne Uymama Cezası ortadan kalkar ve derhal tahliye edilir.
Çocuk Tesliminde Boşanma Protokolüne Uymama Cezası
Türk hukukunda son yıllarda yapılan en köklü değişikliklerden biri, çocuk teslimi ve çocukla kişisel ilişki kurulması konusundadır. Eskiden icra daireleri aracılığıyla “haciz” mantığıyla yapılan çocuk teslimi, artık Adli Destek ve Mağdur Hizmetleri Müdürlükleri (ADM) tarafından, uzmanlar eşliğinde yürütülmektedir. Ancak sistemin değişmesi, yaptırımların hafiflediği anlamına gelmez. Aksine, Çocuk Koruma Kanunu’nun 41/F maddesi ile çocuk teslimine muhalefet edenler için özel bir yaptırım rejimi getirilmiştir.
Velayet hakkı kendisinde olmayan ebeveynin çocukla görüşmesini engelleyen veya kişisel ilişki süresi bittiğinde çocuğu teslim etmeyen ebeveyn, disiplin hapsi ile cezalandırılır. Kanuna göre; çocuk teslimine dair emre aykırı davrananlar veya emrin gereğinin yerine getirilmesini engelleyenler, şikayet üzerine üç aya kadar disiplin hapsi ile cezalandırılır. Kişisel ilişki kurulmasına dair emre uymayanlar ise üç günden on güne kadar disiplin hapsi alabilirler.
Bu noktada yetkili mahkeme artık İcra Ceza Mahkemesi değil, Aile Mahkemesidir. Şikayet süresi ise fiilin işlendiği tarihten itibaren 1 ay olarak belirlenmiştir. Çocuğunu göremeyen ebeveyn, önce ADM’ye başvurmalı, teslim emri düzenlenmeli, buna rağmen çocuk gösterilmezse tutanak tutulmalı ve bu tutanakla Aile Mahkemesi’ne başvurulmalıdır. Bu prosedür, çocuğun üstün yararını korumak ve velayet hakkını kötüye kullanan ebeveyni cezalandırmak için düzenlenmiş en ağır Boşanma Protokolüne Uymama Cezası türlerinden biridir.
Boşanma Protokolüne Uymama Cezası Kapsamında Tazminat Hükümleri
Anlaşmalı boşanma protokolünde kararlaştırılan maddi ve manevi tazminatların ödenmemesi durumunda süreç, nafaka ve çocuk tesliminden farklı işler. Anayasamıza göre kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir para borcunu ödemediği için hürriyetinden yoksun bırakılamaz. Dolayısıyla tazminat borcunu ödemeyen taraf için doğrudan bir hapis cezası söz konusu değildir. Ancak bu durum, borçlunun yaptırımsız kalacağı anlamına gelmez.
Tazminat maddesini ihlal eden taraf aleyhine ilamlı icra takibi başlatılır. Boşanma protokolü bir mahkeme ilamı olduğu için, borçlunun bu takibe itiraz edip durdurma şansı yoktur. İcra emri gönderilir ve 7 gün içinde ödeme yapılmazsa, borçlunun tüm malvarlığına (ev, araba, banka hesapları, maaş) haciz konulur. Ayrıca, protokolde tazminat için özel bir faiz oranı belirlenmemişse, karar tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte tahsilat yapılır.
Eğer protokolde tazminatların taksitler halinde ödeneceği kararlaştırılmışsa ve “muacceliyet şartı” (bir taksit ödenmezse tamamı istenir) konulmuşsa, tek bir taksitin aksatılması halinde tüm borç için icra işlemi yapılabilir. Bu aşamada alacaklı tarafın yaşadığı mağduriyet, manevi tazminat davası açma hakkını da saklı tutabilir ancak genellikle protokolde “tarafların birbirini ibra ettiği” maddesi bulunduğundan, yeni bir tazminat davası açmak zordur. Buradaki temel yaptırım, borçlunun malvarlığına el konulmasıdır.
Tapu Devri ve Mal Paylaşımında Boşanma Protokolüne Uymama Cezası
Anlaşmalı boşanma protokollerinde en sık sorun yaşanan konulardan biri de gayrimenkul devirleridir. Taraflar genellikle “tapu boşanmadan sonra devredilecek” şeklinde anlaşırlar ancak karar kesinleştikten sonra devir yapmaktan kaçınabilirler. Tapu devri taahhüdü yerine getirilmezse Boşanma Protokolüne Uymama Cezası olarak nitelendirilebilecek durum, mülkiyetin zorla el değiştirmesidir.
Eğer protokolde gayrimenkulün bilgileri (ada, parsel, mahalle) açıkça yazılmış ve “davacıya devredilecektir” şeklinde net bir hüküm kurulmuşsa, ayrıca bir tapu iptal tescil davası açmaya gerek yoktur. İlamlı icra yoluyla, borçlu tapuya gitmese dahi İcra Müdürlüğü kanalıyla devir işlemi resen gerçekleştirilir. Ancak protokoldeki ifade muğlaksı (örneğin sadece “ev eşe verilecek” denmişse), bu durumda Aile Mahkemesi’nde tapu iptal ve tescil davası açılması gerekir.
Mal paylaşımına ilişkin hükümlerin yerine getirilmesi için kanunda öngörülen zamanaşımı süresi 10 yıldır. Bu süre içinde tapu devri talep edilmezse hak kaybı yaşanabilir. Yargıtay kararlarına göre, boşanma protokolü mülkiyet hakkını geçiren bir belge niteliğinde olduğundan, taahhüdünü yerine getirmeyen taraf yargılama giderleri ve vekalet ücreti ödemek zorunda kalır.
Cezai Şart Yönünden Boşanma Protokolüne Uymama Cezası
Taraflar, protokol hükümlerinin ihlal edilmesini önlemek ve karşı taraf üzerinde baskı kurmak amacıyla protokole “cezai şart” maddesi ekleyebilirler. Örneğin “Çocuk teslim edilmezse her ihlal için 50.000 TL ödenecektir” veya “Tapu devri gecikirse 100.000 Dolar ceza ödenir” gibi maddeler, hukuken geçerlidir. Bu tür bir madde, taraflar arasındaki sözleşme serbestisi kapsamında değerlendirilir.
Cezai şartın varlığı, bir nevi maddi Boşanma Protokolüne Uymama Cezası işlevi görür. Yükümlülüğünü ihlal eden taraf, ana borcun yanı sıra bu ceza bedelini de ödemek zorunda kalır. Ancak Türk Borçlar Kanunu’nun 182. maddesi gereğince, hakim fahiş (aşırı yüksek) gördüğü cezai şartı indirme yetkisine sahiptir. Özellikle çocuğun teslimine ilişkin konulan çok yüksek cezai şartlar, çocuğun ticari bir meta gibi görülmemesi ilkesi gereği Yargıtay tarafından tenkis edilebilir (indirilebilir). Yine de makul oranlardaki cezai şartlar, caydırıcılık açısından protokolün en güçlü sigortasıdır.
Ziynet Eşyaları Yönünden Boşanma Protokolüne Uymama Cezası
Ziynet eşyalarının (düğün takıları, altınlar) iadesi de protokolün önemli bir parçasıdır. Protokolde ziynetlerin aynen iadesi veya bedelinin ödenmesi kararlaştırılmışsa ve taraf buna uymuyorsa, “Taşınır Teslimine İlişkin İcra Emri” gönderilir. Borçlu, eşyaları 7 gün içinde teslim etmek zorundadır.
Eğer borçlu “altınlar bende yok, bozdurdum” derse, İcra ve İflas Kanunu’nun 24. maddesi devreye girer. İcra memuru, altınların o günkü piyasa değerini hesaplar ve bu bedeli borçludan haciz yoluyla zorla tahsil eder. Ziynet eşyalarını vermemek için direnen taraf, evindeki eşyaların haczedilmesi veya banka hesaplarının bloke edilmesi riskiyle karşı karşıya kalır. Bu durum, hapis cezası içermese de ekonomik açıdan ağır bir Boşanma Protokolüne Uymama Cezası niteliğindedir.
Değişen Şartlar ve Uyarlama Davaları
Bazen taraflar protokole uymak isteseler bile, değişen ekonomik koşullar (hiperenflasyon, işsizlik, hastalık) nedeniyle taahhütlerini yerine getiremez hale gelebilirler. Özellikle nafaka miktarlarının zamanla erimesi veya ödenemeyecek kadar yüksek kalması durumunda “Uyarlama Davası” gündeme gelir. Türk Borçlar Kanunu madde 138 uyarınca, işlem temelinin çökmesi halinde hakim, protokol şartlarını yeni duruma göre revize edebilir.
Yargıtay, uyarlama davalarında protokolün yapıldığı tarih ile dava tarihi arasındaki süreyi ve değişen koşulların öngörülemezliğini dikkate alır. Örneğin, enflasyonun aşırı yükselmesi nedeniyle belirlenen nafaka çocuğun giderlerini karşılamıyorsa, protokolde “artış yapılmayacak” yazsa bile hakim nafakayı artırabilir. Çünkü çocuğun üstün yararı, protokol hükümlerinden önce gelir. Bu davalar, protokolün katı kurallarının hakkaniyete uygun esnetilmesini sağlar.
Sonuç
Anlaşmalı boşanma protokolü, boşanma davası bittikten sonra rafa kaldırılacak basit bir belge değil, tarafların geleceğini şekillendiren ve devlet gücüyle korunan bir ilamdır. Protokol hükümlerine aykırı davranmak, basit bir sözleşme ihlali değil, mahkeme kararına direnme anlamına gelir. Bu nedenle, nafaka ödememe durumunda tazyik hapsi, çocuk teslimine muhalefette disiplin hapsi, mali konularda ise ağır icra ve tazminat yükümlülükleri devreye girer.
Sonuç olarak Boşanma Protokolüne Uymama Cezası hem cezai hem de hukuki boyutları olan çok yönlü bir yaptırımlar bütünüdür. Hak kaybına uğramamak, hapis cezasıyla karşılaşmamak veya alacaklarınızı en hızlı şekilde tahsil edebilmek için sürecin uzman bir hukukçu ile yürütülmesi elzemdir. Özellikle İstanbul gibi büyük şehirlerde icra ve mahkeme süreçlerinin karmaşıklığı göz önüne alındığında, Avukat İstanbul bölgesinde hizmet veren deneyimli aile hukuku avukatlarından destek almak, sürecin lehinize sonuçlanması için kritik öneme sahiptir. Profesyonel destek, haklarınızın kağıt üzerinde kalmasını engeller ve protokolün tam anlamıyla uygulanmasını sağlar. Unutulmamalıdır ki, iyi hazırlanmış bir protokol ve doğru hukuki takip, gelecekteki huzurunuzun teminatıdır. Eğer siz de protokol ihlalleriyle karşı karşıyaysanız, Avukat İstanbul ve çevresindeki hukuki yardım imkanlarını değerlendirerek mağduriyetinizi giderebilirsiniz.
Sık Sorulan Sorular (SSS)
1. Boşanma Protokolüne Uymama Cezası hapis mi para mı?
İhlal edilen konuya göre değişir. Nafaka ödememe ve çocuk teslimine muhalefet durumlarında hapis cezası (tazyik veya disiplin hapsi) uygulanır. Ancak tazminat, tapu devri veya ziynet eşyası gibi konularda hapis cezası yoktur; bu durumlarda haciz, icra ve tazminat gibi mali yaptırımlar uygulanır.
2. Protokolde yazan nafakayı ödemedim, hemen hapse girer miyim?
Hayır, hemen hapse girmezsiniz. Öncelikle alacaklının icra takibi başlatması ve size ödeme emri göndermesi gerekir. Ödeme emrine rağmen 1 ay içinde ödeme yapmazsanız ve alacaklı İcra Ceza Mahkemesi’ne şikayette bulunursa yargılama yapılır. Mahkeme kararıyla 3 aya kadar tazyik hapsi verilebilir. Borcu ödediğiniz an hapis cezası düşer.
3. Eşim çocuğu göstermiyor, polis çağırıp alabilir miyim?
Yeni düzenleme ile polis zoruyla çocuk alma dönemi kapanmıştır. Artık Adli Destek ve Mağdur Hizmetleri Müdürlüğü’ne başvurmanız gerekir. Uzmanlar eşliğinde teslim sağlanamazsa tutanak tutulur. Bu tutanakla Aile Mahkemesi’ne başvurarak eşinizin disiplin hapsi ile cezalandırılmasını sağlayabilirsiniz. Bu durum teknik olarak Boşanma Protokolüne Uymama Cezası sayılmasa da, 41/F maddesi uyarınca hürriyeti bağlayıcı ceza gerektirir.
4. Boşanma protokolünde “evlenirsem nafaka kesilir” yazmıyor, evlenince nafaka devam eder mi?
Yoksulluk nafakası alıyorsanız, evlenmenizle birlikte nafaka kanunen kendiliğinden kalkar (TMK md. 176). Protokolde yazmasa bile evlenme, nafakanın sona ermesi için yasal bir sebeptir. Ancak iştirak nafakası (çocuk için ödenen) annenin evlenmesinden etkilenmez, çocuk 18 yaşına gelene kadar devam eder.
5. Protokoldeki tazminatı ödemezsem ne olur?
Tazminat borcu için hapis cezası verilmez. Ancak alacaklı eş, ilamlı icra takibi başlatarak maaşınıza, banka hesaplarınıza, gayrimenkullerinize ve aracınıza haciz koyabilir. Borç faiziyle birlikte tahsil edilir.
6. Anlaşmalı boşandık ama pişmanım, protokolü iptal edebilir miyim?
Boşanma kararı kesinleştikten sonra protokolden tek taraflı dönemezsiniz veya iptal edemezsiniz. Ancak irade sakatlığı (hata, hile, tehdit) halleri varsa, bunların ispatlanması durumunda yargılamanın iadesi veya tapu iptal tescil davaları açılabilir. Bu çok istisnai ve ispatı zor bir süreçtir.
7. Tapu devrini yapmıyor, dava açmam şart mı?
Eğer protokolde taşınmazın bilgileri açıkça yazılmış ve mülkiyetin kime geçeceği net belirtilmişse, yeni bir dava açmaya gerek yoktur. Doğrudan İcra Müdürlüğü aracılığıyla tapu devrini gerçekleştirebilirsiniz. İcra memuru Tapu Müdürlüğü’ne yazı yazarak devri sağlar.





