Aile hukuku sistemimizde en çok tartışılan ve ebeveynleri karşı karşıya getiren konuların başında çocukların geleceği gelmektedir. Evlilik birliği sona erse dahi ebeveynlerin çocuklarına karşı sorumlulukları anayasal ve yasal bir zorunluluk olarak devam eder. Özellikle günümüz ekonomik koşullarında eğitimin maliyetinin artması, Boşanma Sonrası Eğitim Masrafları konusunu, velayet ve nafaka davalarının en can alıcı noktası haline getirmiştir. Bu makale, çocuğunun eğitim hayatını güvence altına almak isteyen ebeveynler için, Yargıtay’ın yerleşik içtihatları, kanuni düzenlemeler ve uygulamadaki pratik sorunlar ışığında hazırlanmış detaylı bir hukuki rehber niteliğindedir. Amacımız, hukuki sürecin karmaşık yapısını anlaşılır kılmak ve hak kayıplarının önüne geçmektir.
Boşanma Sonrası Eğitim Masrafları Kapsamı Nedir
Türk Medeni Kanunu, çocuğun bakımı ve eğitimi konusundaki yükümlülüğü anne ve babaya ortak bir sorumluluk olarak yüklemiştir. Boşanma gerçekleştiğinde velayet hakkı genellikle eşlerden birine verilirken, diğer eşin çocuğun giderlerine katılma yükümlülüğü “iştirak nafakası” adı altında devam eder. Hukuk sistemimizde Boşanma Sonrası Eğitim Masrafları kavramı oldukça geniş bir perspektifte ele alınmaktadır. Bu masraflar sadece okul kayıt ücretinden ibaret değildir ve çocuğun zihinsel, bedensel gelişimini destekleyen her türlü harcamayı içine almaktadır.
Yargıtay uygulamalarına göre eğitim giderleri, temel okul masraflarının çok ötesine geçen bir yapıdadır. Çocuğun okula ulaşımını sağlayan servis ücretleri, okulda yediği yemek bedelleri, eğitim materyalleri, kırtasiye harcamaları ve okul kıyafetleri bu kapsamın en temel parçalarıdır. Ancak masraflar bunlarla sınırlı kalmamaktadır. Çocuğun yeteneklerini geliştirmesi için gittiği yabancı dil kursları, müzik veya spor gibi sanatsal ve sportif faaliyetlerin ücretleri de Boşanma Sonrası Eğitim Masrafları içerisinde değerlendirilebilir. Ayrıca çağın gerekliliği olan bilgisayar, tablet ve internet erişimi gibi teknolojik ihtiyaçlar da eğitimin ayrılmaz bir parçası olarak kabul edilmektedir. Hakimler nafaka miktarını belirlerken tüm bu kalemleri, çocuğun yaşını, yeteneklerini ve ebeveynlerin ödeme güçlerini dikkate alarak hesaplamaktadır.
Özel Okul Ücretleri ve Boşanma Sonrası Eğitim Masrafları
Boşanma sürecinde veya sonrasında en sık yaşanan uyuşmazlıklardan biri çocuğun özel okulda okuyup okumayacağı meselesidir. Devlet okullarının ücretsiz olması karşısında özel okul ücretlerinin bir lüks mü yoksa bir gereklilik mi olduğu hususu mahkemelerce titizlikle incelenir. Eğer çocuk evlilik birliği devam ederken zaten özel okulda eğitim görüyorsa, boşanmadan sonra da bu standardın korunması esas alınır. Yargıtay, çocuğun alıştığı ortamdan koparılmaması adına, Boşanma Sonrası Eğitim Masrafları dahilinde özel okul ödemelerinin devamına karar verebilmektedir. Bu durumda nafaka yükümlüsü olan taraf, maddi durumunun yetersizliğini çok güçlü delillerle ispatlamadığı sürece bu giderlere katılmak zorunda kalır.
Ancak çocuk devlet okulunda iken velayeti alan tarafın diğer ebeveynin onayı olmadan çocuğu yüksek ücretli bir özel okula kaydettirmesi durumunda hukuki süreç farklı işleyebilir. Mahkemeler bu noktada “ortak karar” veya “zımni kabul” arar. Yani baba veya anne, çocuğun özel okula kaydına sessiz kalmışsa, kayıt sırasında itiraz etmemişse veya okul taksitlerini bir süre ödemişse, artık bu masrafı kabul etmiş sayılır. Fakat diğer ebeveynin rızası olmadan ve mali gücünü aşan bir özel okul harcaması yapılmışsa, bu tutarın tamamının iştirak nafakası kapsamında diğer eşten tahsil edilmesi her zaman mümkün olmayabilir. Bu nedenle özel okul kararı alınırken mutlaka diğer ebeveynle yazılı bir mutabakat sağlanması veya mahkemeden bu yönde bir karar alınması, ileride yaşanacak Boşanma Sonrası Eğitim Masrafları ihtilaflarını önlemek açısından hayati önem taşır.
Nafaka Ödemelerinde Dekont Açıklamasının Önemi
Pek çok ebeveyn, çocuğunun okul taksidini veya servis ücretini doğrudan okula ödeyerek nafaka borcunu yerine getirdiğini düşünmektedir. Ancak bu durum, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun emsal kararlarıyla sabit olduğu üzere, büyük bir hukuki risk barındırmaktadır. Eğer nafaka yükümlüsü baba veya anne, mahkemenin belirlediği iştirak nafakasını ödemek yerine okul taksitlerini ödüyorsa ve banka dekontuna özel bir açıklama yazmıyorsa, bu ödemeler nafaka borcundan düşülmeyebilir. Yargı kararlarına göre, açıklama kısmında “nafaka borcuna mahsuben” veya “X ayı nafaka ödemesi” gibi açık bir ifade bulunmayan okul ödemeleri, çocuğa yapılmış “ahlaki bir katkı” veya “hediye” olarak nitelendirilmektedir.
Bu hukuki yorum sonucunda nafaka yükümlüsü, hem okul parasını ödemiş olur hem de ödemediği iddia edilen nafaka borcunu faiziyle birlikte tekrar ödemek zorunda kalabilir. Bu sebeple Boşanma Sonrası Eğitim Masrafları ödemeleri yapılırken, eğer bu ödeme nafaka yerine geçecekse, dekont açıklamasına mutlaka “nafaka ödemesi” olduğu şerh düşülmelidir. Aksi takdirde, iyi niyetle yapılan binlerce liralık eğitim harcaması, yasal nafaka borcunu ortadan kaldırmayan bir bağış statüsüne düşebilir. Bu teknik detayın atlanması, birçok ebeveynin icra takipleriyle karşı karşıya kalmasına neden olmaktadır.
Yaz Okulu ve Servis Ücretlerinde Boşanma Sonrası Eğitim Masrafları
Eğitim süreci sadece kış dönemiyle sınırlı kalmayıp yaz okullarını da kapsayabilir. Ancak yaz okulu ücretlerinin nafaka kapsamında olup olmadığı konusu, eğitimin zorunluluğuna göre değişmektedir. Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin yaklaşımına göre, eğer öğrenci kendi başarısızlığı nedeniyle veya tamamen keyfi bir tercihle ücretli yaz okuluna gidiyorsa, bu gider Boşanma Sonrası Eğitim Masrafları içerisinde zorunlu bir harcama olarak kabul edilmeyebilir. Öğrencinin başarısız olduğu dersi bir sonraki dönem ücretsiz alma hakkı varken ücretli yaz okulunu tercih etmesi, “lüks gider” olarak yorumlanabilir ve bu bedelin diğer ebeveyn tarafından karşılanması gerekmeyebilir.
Diğer yandan pandemi gibi mücbir sebeplerle okulların kapandığı dönemlerde ödenen servis ve yemek ücretlerinin durumu da hukuki bir tartışma konusudur. Hizmetin fiilen alınmadığı durumlarda, ödenen servis ve yemek ücretlerinin iade edilmesi gerektiği Yargıtay kararlarıyla sabittir. Çünkü eğitim uzaktan devam etse bile servis ve yemek hizmeti ifa edilmemiştir. Bu tür iadelerin, ödemeyi yapan ebeveyne yapılması gerekir. Eğer bu ödemeler nafaka kapsamında yapılmışsa, iadenin kime ait olacağı veya mahsuplaşmanın nasıl yapılacağı konusunda uzman bir hukukçudan destek almak, taraflar arasındaki mali dengenin korunmasını sağlar.
İştirak Nafakasının Artırılması ve Eğitim Giderleri
Enflasyonun yüksek olduğu dönemlerde, mahkemece hükmedilen nafaka miktarı kısa sürede erimekte ve çocuğun artan eğitim giderlerini karşılamakta yetersiz kalmaktadır. Çocuğun anaokulundan ilköğretime, oradan liseye geçişi gibi her kademe değişikliği, masrafların katlanarak artmasına neden olur. Bu durumda velayet sahibi ebeveynin, değişen koşulları ve paranın alım gücündeki düşüşü gerekçe göstererek “nafaka artırım davası” açma hakkı her zaman saklıdır. Boşanma Sonrası Eğitim Masrafları kalemlerindeki artışlar, kurs ücretleri, servis zamları ve okul kıyafetlerindeki fiyat değişimleri, bu davalarda en güçlü delil olarak sunulabilir.
Nafaka artırım davalarında hakim, sadece faturalara değil, aynı zamanda hakkaniyet ilkesine de bakar. Nafaka yükümlüsü babanın veya annenin gelirindeki artış, çocuğun ihtiyaçlarındaki büyüme ile orantılı olarak değerlendirilir. Önemli olan husus, boşanma protokolünde belirli bir miktar üzerinde anlaşılmış olsa bile, bu anlaşmanın çocuğun gelecekteki ihtiyaçlarını kısıtlayamayacağıdır. Çocuğun üstün yararı ilkesi gereği, eğitim masraflarının karşılanması için nafaka miktarı günün koşullarına göre revize edilebilir. Bu süreçte harcamaların belgelendirilmesi ve düzenli fatura takibi yapılması, davanın seyri açısından büyük avantaj sağlar.
Üniversite Eğitimi ve Yardım Nafakası
Halk arasında nafaka yükümlülüğünün çocuğun 18 yaşına gelmesiyle tamamen sona erdiği şeklinde yanlış bir inanış vardır. Oysa Türk Medeni Kanunu, çocuk ergin olsa bile eğitimi devam ediyorsa anne ve babanın bakım borcunun süreceğini belirtir. Bu durum “yardım nafakası” olarak adlandırılır. İştirak nafakası 18 yaşın dolmasıyla kendiliğinden sona erse de, üniversite eğitimine devam eden genç, eğitimi bitene kadar ebeveynlerinden destek talep edebilir. Bu aşamada Boşanma Sonrası Eğitim Masrafları kavramı yerini, gencin akademik ve mesleki gelişimi için gerekli olan yardım nafakasına bırakır.
Yargıtay, yardım nafakasını oldukça geniş yorumlamaktadır. Sadece örgün üniversite eğitimi değil, açık öğretim fakültesinde okuyan çocuklar veya üniversiteyi bitirmesine rağmen henüz iş bulamayıp KPSS kursuna giden, dil eğitimi alan gençler de bu haktan yararlanabilir. Yüksek mahkeme, günümüz koşullarında üniversite mezuniyetinin hemen iş bulmak anlamına gelmediğini, gencin mesleki donanımını artırmak için gittiği kursların da “eğitimin devamı” sayılması gerektiğini vurgulamıştır. Dolayısıyla, çocuğu üniversiteyi kazanan veya meslek kursuna giden ebeveynler, mali güçleri oranında bu süreci desteklemekle yükümlü tutulabilirler.
Eğitim Masraflarının Ödenmemesi Halinde Hukuki Yaptırımlar
Mahkeme tarafından belirlenen nafakaların veya eğitim giderlerinin ödenmemesi durumunda, alacaklı tarafın elinde güçlü hukuki enstrümanlar bulunmaktadır. Ödenmeyen nafakalar için icra takibi başlatılabilir. İcra takibi kesinleştikten sonra borçlu hala ödeme yapmazsa, maaş haczi, araç haczi veya banka hesaplarına bloke konulması gibi işlemler uygulanabilir. Ancak daha da önemlisi, nafaka borcunun ödenmemesi Türk hukukunda hapis cezası yaptırımına bağlanmış ender borç türlerinden biridir. İcra İflas Kanunu’na göre, aylık nafaka borcunu ödemeyen taraf, alacaklının şikayeti üzerine üç aya kadar “tazyik hapsi” ile cezalandırılabilir. Bu ceza, borçluyu ödemeye zorlamak amacı taşır ve borç ödendiği anda kişi tahliye edilir.
Bununla birlikte, boşanma protokolünde yer alan genel ifadeler bazen icra takibinde sorun yaratabilir. Örneğin protokolde sadece “okul masraflarını baba öder” yazıyorsa ve net bir rakam belirtilmemişse, bu maddenin doğrudan “ilamlı icra” yoluyla takibe konulması Yargıtay kararlarınca tartışmalı bulunabilmektedir. Bu tür belirsiz durumlarda bazen ayrıca bir dava açılması veya “ilamsız icra” yoluna gidilmesi gerekebilir. Bu nedenle Boşanma Sonrası Eğitim Masrafları ile ilgili protokol maddelerinin, net, anlaşılır ve icra edilebilir nitelikte olması, ileride yaşanacak tahsilat sorunlarını en baştan çözecektir. Uzman bir hukuki destek, protokolün doğru hazırlanmasını sağlayarak sizi yıllar sürecek yargılama süreçlerinden kurtarabilir.
Sonuç
Boşanma süreci, eşler arasındaki hukuki bağı sonlandırsa da ebeveynlik görevlerini ve mali sorumlulukları sona erdirmez. Çocuğun sağlıklı bir birey olarak yetişmesi ve iyi bir eğitim alması, kamu düzenini ilgilendiren bir mesele olduğundan, kanun koyucu bu konuyu sıkı kurallara bağlamıştır. İştirak nafakası, yardım nafakası ve eğitim giderlerinin paylaşımı konuları, basit bir para alışverişinden öte, çocuğun geleceğinin teminatıdır. Yargıtay’ın güncel kararları da bu yönde şekillenmekte, eğitimin kapsamını genişleterek kurslardan teknolojik ihtiyaçlara kadar pek çok kalemi zorunlu gider olarak görmektedir.
Süreç içerisinde yapılan ödemelerin belgelendirilmesi, dekont açıklamalarının doğru yazılması ve değişen ekonomik koşullara göre nafaka artırım davalarının zamanında açılması hak kaybını önler. Ayrıca üniversite eğitimi gibi uzun soluklu süreçlerde de hukuki desteğin devam etmesi gerektiği unutulmamalıdır. Karmaşık mevzuat, sürekli değişen içtihatlar ve usul hukuku kuralları göz önüne alındığında, bu sürecin profesyonel bir destekle yürütülmesi elzemdir. Özellikle büyük şehirlerin yaşam koşulları ve yargılama dinamikleri düşünüldüğünde, Avukat İstanbul bölgesindeki uzman hukukçulardan alınacak danışmanlık, sürecin en sağlıklı şekilde yönetilmesini sağlayacaktır. Unutmayın ki, doğru hukuki adımlar sadece bugününüzü değil, çocuğunuzun yarınını da güvence altına alır. Hukuki süreçlerinizde Avukat İstanbul ve çevresinde deneyimli bir profesyonelle çalışmak, hak ettiğiniz sonuca ulaşmanızda size zaman ve maliyet avantajı kazandıracaktır.
Sık Sorulan Sorular
Çocuğum özel okula gidiyor, babası onay vermediği halde masrafını isteyebilir miyim?
Eğer çocuk evlilik birliği içindeyken özel okula gidiyorduysa, babanın onayı olmasa bile “hayat standardının korunması” ilkesi gereği masrafları talep edebilirsiniz. Ancak çocuk devlet okulundayken, babanın onayı veya maddi gücü olmadan yapılan lüks özel okul kaydının masraflarını talep etmek zor olabilir. Mahkeme babanın ödeme gücüne ve zımni kabulüne (daha önce ödeyip ödemediğine) bakacaktır.
Üniversiteyi kazanan çocuğum için nafaka davasını kim açmalı?
Çocuk 18 yaşını doldurduğu an velayet hakkı sona erer ve çocuk “ergin” birey olur. Bu nedenle üniversite eğitimi için talep edilecek “yardım nafakası” davasını, anne değil, bizzat çocuğun kendisi babasına (veya annesine) karşı açmalıdır.
Nafaka ödemediği için hapis cezası çıkar mı?
Evet, çıkabilir. Mahkeme kararıyla belirlenen aylık nafaka borcunu ödemeyen borçlu hakkında, alacaklının İcra Ceza Mahkemesi’ne şikayeti üzerine 3 aya kadar “tazyik hapsi” kararı verilebilir. Ancak bu ceza için birikmiş borçlar değil, güncel aylık nafakanın ödenmemesi ve usulüne uygun icra takibi yapılmış olması şarttır.
Boşanma protokolünde “okul masraflarını baba karşılar” yazıyor ama ödemiyor, ne yapabilirim?
Bu maddeye dayanarak icra takibi başlatabilirsiniz. Ancak Yargıtay, miktarı belli olmayan (belirsiz) alacaklar için doğrudan ilamlı icra yapılmasını bazen bozabilmektedir. Eğer baba itiraz ederse, mahkemede masrafları faturalarla ispatlayarak “itirazın iptali” davası açmanız veya ilamsız takip yapmanız gerekebilir. En sağlıklısı protokolde “yıllık X TL’ye kadar okul ücreti” gibi net ifadeler kullanmaktır.
Yaz okuluna kalan çocuğun ücretini baba ödemek zorunda mı?
Eğer yaz okulu, okulun eğitim sisteminin zorunlu bir parçasıysa baba katılmak zorundadır. Ancak çocuk dersten kaldığı için (başarısızlık) veya erken bitirmek için (keyfi) yaz okuluna gidiyorsa, Yargıtay bunu “zorunlu olmayan gider” olarak görebilir ve babayı ödemekten muaf tutabilir.





