ULUSLARARASI AİLE BİRLİĞİNİN ÖNÜNDEKİ İDARİ ENGELLER
Türkiye’nin jeopolitik konumu ve artan göç hareketliliği, Türk vatandaşları ile yabancı uyruklu bireyler arasındaki evlilik oranlarında ciddi bir artışa neden olmuştur. Ancak bu sosyal gerçeklik, idari hukuk prosedürleri ve yabancılar hukuku mevzuatı ile karşılaştığında karmaşık bir hal alabilmektedir. Özellikle yabancı eş veya nişanlı hakkında sınır dışı etme kararı verilmesi, çiftlerin aile kurma hayallerini bürokratik bir kabusa dönüştürebilir. Hukuk büromuza en sık yöneltilen soruların başında gelen Deport Olan Biriyle Evlilik konusu, sadece medeni hukuku değil, aynı zamanda idari yargılama usulünü ve anayasal hakları ilgilendiren çok katmanlı bir hukuki süreçtir. Yabancıların Türkiye’ye giriş yasakları, haklarında tesis edilen tahdit kodları ve 2024-2025 yılı itibarıyla sıkılaşan evlendirme yönetmeliği uygulamaları, bu sürecin profesyonel bir hukuki destek olmadan yönetilmesini neredeyse imkansız hale getirmiştir. Bu makale, sınır dışı edilen veya edilme tehlikesiyle karşı karşıya olan bireylerin evlilik yoluyla statülerini yasallaştırma imkanlarını, karşılaşılan engelleri ve yargısal çözüm yollarını detaylandırmak amacıyla hazırlanmıştır.
2024 YILI EVLENDİRME YÖNETMELİĞİ DEĞİŞİKLİĞİ VE YASAL KALIŞ ŞARTI
Geçmiş yıllarda vize süresi dolmuş veya ikamet izni iptal edilmiş yabancıların Türk vatandaşları ile evlenerek ikamet izni almaları daha esnek bir uygulamaya tabiydi. Ancak İçişleri Bakanlığı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü tarafından 2024 yılında yayımlanan genelgeler ile evlendirme dairelerinin uygulamalarında köklü değişikliklere gidilmiştir. Artık evlendirme memurlukları, yabancı uyruklu kişinin evlilik başvurusunu kabul ederken sadece pasaportunun geçerliliğini değil, aynı zamanda Türkiye’de yasal kalış hakkının bulunup bulunmadığını da kontrol etmekle yükümlüdür. Bu durum, vize süresi bitmiş ancak henüz deport edilmemiş kişilerin Deport Olan Biriyle Evlilik sürecini Türkiye sınırları içerisinde başlatmasını engellemektedir. Yasal kalış hakkı olmayan, yani kaçak statüsünde bulunan bir yabancının evlilik başvurusu, belediyeler veya müftülükler tarafından reddedilmektedir. Bu yeni düzenleme, çiftleri ya idari yargıda evlenmeye izin davası açmaya ya da yabancı eşin ülkesine dönerek meşruhatlı vize ile yasal bir şekilde tekrar giriş yapmasını sağlamaya zorlamaktadır. Dolayısıyla güncel mevzuat karşısında eski bilgilerle hareket etmek, çiftlerin maddi ve manevi hak kaybına uğramasına neden olmaktadır.
SINIR DIŞI ETME KARARININ HUKUKİ DAYANAKLARI VE TAHDİT KODLARININ ETKİSİ
Bir yabancının Türkiye’den sınır dışı edilmesi, 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu’nun 54. maddesinde sayılan hallerin gerçekleşmesi durumunda valilikler tarafından alınan idari bir karardır. Bu karar genellikle yabancının siciline işlenen ve “tahdit kodu” olarak adlandırılan dijital fişlemelerle birlikte uygulanır. Deport Olan Biriyle Evlilik yapmak isteyen Türk vatandaşlarının öncelikle eşlerinin veya nişanlılarının hangi gerekçeyle sınır dışı edildiğini ve sicillerinde hangi kodun bulunduğunu net olarak öğrenmeleri gerekmektedir. Örneğin Vize ihlali anlamına gelen kodlar ile kamu güvenliğini tehdit ettiği iddia edilen kodların hukuki sonuçları birbirinden tamamen farklıdır.
Göç İdaresi veri tabanında yer alan bu kodlar, yabancının vize başvurusunun otomatik olarak reddedilmesine veya sınır kapılarından geri çevrilmesine neden olur. V-70 kodu sahte evlilik şüphesi taşıyanlara konulurken, Ç-114 kodu hakkında adli işlem yapılan yabancılara, G-87 kodu ise genel güvenlik açısından riskli görülen kişilere uygulanır. Bu kodların her biri, evlilik yoluyla aile birleşiminin önünde görünmez bir duvar örmektedir. Özellikle Ç kodları olarak bilinen giriş yasakları, yabancının Türkiye’ye belirli bir süre, örneğin iki yıl veya beş yıl boyunca girmesini engeller. Bu süre zarfında çiftlerin ayrı kalması, aile birliğinin tesisini imkansız hale getirir. Bu nedenle sürecin en başında doğru teşhis koymak ve tahdit kodunun niteliğine göre idari itiraz veya iptal davası yoluna gitmek hayati önem taşır.
MEŞRUHATLI VİZE İLE TÜRKİYE’YE YASAL GİRİŞ VE AİLE BİRLEŞİMİ
Sınır dışı edilmiş ve hakkında Türkiye’ye giriş yasağı konulmuş bir yabancının, bu yasak süresi dolmadan ülkeye yasal olarak girebilmesinin en etkili yolu meşruhatlı vize almaktır. Meşruhatlı vize, genel vize rejiminin istisnası olup kişiye özel amaçlarla verilen ve giriş yasağını delme gücüne sahip özel bir izindir. Deport Olan Biriyle Evlilik planı yapan çiftler için aile birleşimi amaçlı meşruhatlı vize başvurusu, sürecin kilit noktasını oluşturur. Yabancı eşin kendi ülkesindeki Türk Konsolosluğu’na yapacağı bu başvuruda, evlilik niyetinin veya var olan evliliğin gerçekliği ispatlanmalıdır.
Başvuru dosyasında sunulacak evrakların niteliği, vizenin onaylanıp onaylanmayacağını doğrudan belirler. Türk vatandaşı eşin maddi yeterliliği, konut durumu, adli sicil kayıtları ve evliliğin samimiyetini gösteren deliller dosyanın gücünü artırır. Eğer çiftler henüz evlenmemişse, yabancının ülkesinde resmi nikah kıyılması ve bu evliliğin Türk makamlarına tescil ettirilmesi, meşruhatlı vize şansını maksimize eder. Zira konsolosluklar, resmi bir evlilik bağı olmayan nişanlılık durumlarında vize verme konusunda oldukça isteksiz davranabilmektedir. Meşruhatlı vize alındığında, yabancı eş hakkındaki giriş yasağına rağmen Türkiye’ye yasal olarak giriş yapabilir ve ülkeye girdikten sonra aile ikamet izni başvurusunda bulunabilir.
İDARE MAHKEMELERİNDE SINIR DIŞI VE TAHDİT KODU İPTAL DAVALARI
İdarenin tesis ettiği sınır dışı etme kararları ve sicile işlenen tahdit kodları, hukuka uygunluk karinesinden yararlansa da mutlak ve değişmez değildir. Hukuk devleti ilkesi gereği, idarenin her türlü eylem ve işlemi yargı denetimine tabidir. Deport Olan Biriyle Evlilik engeliyle karşılaşan çiftler, idari işlemin iptali davası açarak bu engelleri yargı yoluyla kaldırabilirler. Özellikle sınır dışı etme kararına karşı kararın tebliğinden itibaren yedi gün, tahdit kodlarına ve vize retlerine karşı ise altmış gün içinde İdare Mahkemelerinde dava açılması gerekmektedir.
Bu davalarda mahkemeler, idarenin işleminin yetki, şekil, sebep, konu ve maksat unsurları açısından hukuka uygun olup olmadığını denetler. Ayrıca Anayasa’nın ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin aile hayatına saygı hakkını düzenleyen maddeleri, bu davaların en güçlü dayanağını oluşturur. Mahkeme, yabancının sınır dışı edilmesinin veya ülkeye girişinin engellenmesinin, Türk vatandaşı eş ile kurduğu aile birliğini orantısız bir şekilde zedeleyip zedelemediğini inceler. Eğer idarenin işlemi orantısız bulunursa, mahkeme işlemi iptal eder ve yabancı üzerindeki yasaklar kalkar. Bu süreç teknik bir hukuk bilgisi gerektirdiğinden, dava dilekçelerinin emsal yüksek mahkeme kararlarıyla desteklenmesi davanın seyri açısından kritiktir.
ANAYASA MAHKEMESİ VE AİHM KARARLARI IŞIĞINDA AİLE BİRLİĞİ
Türk hukuk sisteminin zirvesi olan Anayasa Mahkemesi ve uluslararası bağlayıcılığı olan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, deport ve giriş yasağı konularında idarenin geniş takdir yetkisini sınırlayan önemli içtihatlara imza atmıştır. Bu yüksek mahkemeler, Deport Olan Biriyle Evlilik durumunda kamu düzeni ile bireyin aile kurma hakkı arasında adil bir denge kurulması gerektiğine hükmetmiştir. Sadece soyut istihbari bilgilere veya geçmişte işlenmiş basit vize ihlallerine dayanarak bir ailenin parçalanması, demokratik toplum düzeninin gereklerine aykırı bulunmaktadır.
Örneğin Anayasa Mahkemesi birçok kararında, Türk vatandaşı ile evli olan ve çocuğu bulunan yabancıların sınır dışı edilmesinin, Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan aile hayatına saygı hakkını ihlal ettiğine karar vermiştir. Bu kararlar, yerel mahkemeler nezdinde açılacak davalarda emsal teşkil eder. İdare, yabancının kamu güvenliği için somut ve ciddi bir tehdit oluşturduğunu ispatlayamazsa, aile birliği menfaati üstün tutulur. Bu nedenle hukuki mücadele verilirken sadece kanun maddelerine değil, aynı zamanda güncel içtihatlara ve insan hakları hukuku prensiplerine de atıf yapılması, sonucun olumlu olmasını sağlayan en önemli faktördür.
EVLİLİK SONRASI İKAMET İZNİ VE VATANDAŞLIK SÜRECİ
Yabancı eşin Türkiye’ye yasal yollarla girmesi veya hakkındaki deport kararının kaldırılması, sürecin sadece ilk aşamasıdır. Asıl hedef, yabancının Türkiye’de kalıcı ve yasal bir statüye kavuşmasıdır. Resmi nikahın kıyılmasının ardından, vize süresi dolmadan İl Göç İdaresi Müdürlüğü’ne aile ikamet izni başvurusu yapılması zorunludur. Deport Olan Biriyle Evlilik engelini aşarak Türkiye’ye gelen kişiler için bu aşamada da dikkatli olunması gerekir. Çünkü geçmişte yaşanan ihlaller veya sicildeki eski kayıtlar, ikamet izni değerlendirme sürecinde memurların dikkatini çekebilir.
Aile ikamet izni başvurusu sırasında Türk eşin destekleyici olarak gelirini belgelemesi, tüm aileyi kapsayan sağlık sigortasının yapılması ve adres kayıt sistemine kayıt olunması şarttır. İkamet izninin alınmasıyla birlikte yabancı eş Türkiye’de yasal olarak yaşama hakkı kazanır. Bu iznin düzenli olarak uzatılması ve evliliğin üç yıl boyunca devam etmesi halinde ise Türk vatandaşlığına başvuru hakkı doğar. Ancak vatandaşlık incelemesi sırasında MİT ve Emniyet tarafından yapılan arşiv araştırmalarında, geçmişteki deport sebebinin tekrar gündeme gelme riski vardır. Bu nedenle vatandaşlık başvurusu reddedilirse, yine idare mahkemesinde iptal davası açılması gerekebilir.
GERİ GÖNDERME MERKEZLERİNDE EVLİLİK İŞLEMLERİ
Hakkında sınır dışı kararı alınan ve idari gözetim altına alınarak Geri Gönderme Merkezlerine sevk edilen yabancılar için evlilik süreci dışarıdaki bireylere göre çok daha zorlu prosedürler içerir. Kişinin özgürlüğünden mahrum bırakıldığı bu merkezlerde nikah kıyılması teorik olarak mümkün olsa da pratikte ciddi engellerle karşılaşılmaktadır. Geri Gönderme Merkezi yönetimi, güvenlik gerekçeleriyle evlendirme memurunun merkeze girişine veya yabancının dışarı çıkmasına izin vermeyebilir.
Bu durumda izlenecek hukuki yol, öncelikle idari gözetim kararına Sulh Ceza Hakimliği nezdinde itiraz etmek ve kişinin serbest bırakılmasını sağlamaktır. Eğer tahliye sağlanamazsa, Valiliğe ve Göç İdaresi’ne yazılı başvuru yapılarak evlilik işlemi için gerekli izinlerin talep edilmesi gerekir. Bu başvuruların reddedilmesi halinde ise idarenin ret kararına karşı yürütmeyi durdurma talepli dava açılması gündeme gelir. Deport Olan Biriyle Evlilik işlemini Geri Gönderme Merkezi şartlarında gerçekleştirmek, zamanla yarışılan ve hızlı hukuki refleksler gerektiren bir süreçtir. Pasaportun kollukta olması, sağlık raporunun alınamaması gibi fiili engellerin aşılması ancak kararlı bir hukuki takiple mümkündür.
SONUÇ
Özetlemek gerekirse, sınır dışı kararı veya giriş yasağı bulunan bir yabancı ile evlenmek, standart bir evlilik prosedürünün çok ötesinde, detaylı bir hukuki mühendislik gerektiren bir süreçtir. 2024 ve 2025 yıllarındaki mevzuat değişiklikleri, özellikle yasal kalış hakkı şartının getirilmesi, “kaçak” durumdaki yabancıların Türkiye içinde evlenmesini imkansız hale getirmiş, rotayı konsolosluk işlemlerine ve idari davalara çevirmiştir. Deport Olan Biriyle Evlilik sürecinde başarıya ulaşmak; doğru tahdit kodunun tespiti, kişiye özel stratejinin belirlenmesi, meşruhatlı vize başvurusunun eksiksiz yapılması ve gerektiğinde yargı yoluna başvurulması ile mümkündür.
Bu karmaşık labirentte yapılacak en ufak bir usul hatası veya süre kaçırımı, yabancı eşin yıllarca Türkiye’den uzak kalmasına ve ailenin parçalanmasına neden olabilir. İdarenin takdir yetkisini birey aleyhine kullandığı durumlarda, bu yetkinin sınırlarını çizecek olan idari yargı makamlarıdır. Bu nedenle, hem idari başvurularda hem de dava süreçlerinde hak kaybı yaşamamak, süreci en hızlı ve en az maliyetle sonuçlandırmak için alanında uzman ve tecrübeli bir Avukat İstanbul desteği almak, sürecin selameti açısından hayati önem taşımaktadır. Unutulmamalıdır ki, göç ve yabancılar hukuku sürekli değişen dinamik bir alandır ve güncel hukuki bilgiye sahip bir Avukat İstanbul ile çalışmak, ailenizin geleceği için atacağınız en güvenli adımdır.
SIKÇA SORULAN SORULAR
Deport kararı varken Türkiye’de nikah kıyabilir miyiz?
2024 yılındaki yeni düzenlemelere göre, eğer yabancı eşin vizesi veya ikamet izni yoksa (kaçak durumdaysa) evlendirme daireleri başvuruyu kabul etmemektedir. Bu durumda nikah kıyılamaz. Yabancının ya çıkış yapıp vizeyle gelmesi ya da idari dava açılması gerekir.
Giriş yasağı (tahdit kodu) 5 yıl olan biri daha erken gelebilir mi?
Evet, gelebilir. Giriş yasağı süresi dolmadan Türkiye’ye gelebilmenin tek yolu “Meşruhatlı Vize” almaktır. Aile birleşimi, eğitim veya sağlık gibi nedenlerle konsolosluktan alınan bu özel vize, giriş yasağını delerek kişinin ülkeye girmesini sağlar.
Meşruhatlı vize başvurusu ne kadar sürede sonuçlanır?
Başvurular genellikle 1 ay ile 3 ay arasında sonuçlanmaktadır. Dosyanın içeriği, sunulan belgelerin gücü ve konsolosluğun yoğunluğu süreyi etkiler.
Sahte evlilik kodu (V-70) nasıl kaldırılır?
V-70 kodu en riskli kodlardan biridir. İdare Mahkemesinde iptal davası açılması ve evliliğin gerçek olduğunun (fotoğraflar, mesajlar, tanıklar, düğün kayıtları gibi) delillerle ispatlanması gerekir. Dava kazanıldığında kod silinir.
Deport Olan Biriyle Evlilik yaparsam eşime hemen vatandaşlık alabilir miyim?
Hayır, evlilik hemen vatandaşlık hakkı vermez. Önce aile ikamet izni alınmalı ve bu izinle 3 yıl boyunca evlilik birliği içinde Türkiye’de yaşanmalıdır. 3 yılın sonunda şartlar uygunsa vatandaşlık başvurusu yapılabilir.





