Eşimin Adına Araç Alabilir Miyim?

Eşimin Adına Araç Alabilir Miyim?

Eşimin adına araç alabilir miyim? sorusu, evlilik birliği içerisindeki bireylerin ve potansiyel müvekkillerimizin  bize en sık yönelttiği, ancak hukuki sonuçları itibarıyla son derece karmaşık bir sorudur. Bu sorunun fiili cevabı “evet” olsa da, Türk Medeni Kanunu açısından hukuki cevabı, sandığınızdan çok daha fazla detayı barındırır. Bir notere gidip eşinizin adına bir araç tescil ettirmenizin önünde idari bir engel bulunmamaktadır. Ancak bu basit tescil işleminin; olası bir boşanma durumunda mal paylaşımını nasıl etkileyeceği, aracın bedelinin hangi eşin mal varlığından karşılandığı, bu işlemin bir bağışlama (hediye) sayılıp sayılmayacağı  ve hatta eşlerin üçüncü kişilere olan borçları (haciz)  durumunda aracın akıbetinin ne olacağı  gibi kritik konularda doğrudan sonuçları vardır.   

Bu makalenin amacı, “Eşimin adına araç alabilir miyim?” sorusunun cevabının neden basit bir “evet” olmadığını, bu eylemin hukuki bir mayın tarlası olabileceğini ve hak kaybı yaşamamanız için hangi adımları atmanız gerektiğini Aile Hukuku ve Yargıtay içtihatları ışığında detaylıca açıklamaktır. Unutulmamalıdır ki, Aile Hukukunda, özellikle mal paylaşımı söz konusu olduğunda, tescil mülkiyeti belirlemez; sadece bir karinedir. Asıl belirleyici olan, o malın finansman kaynağıdır. Bu nedenle, “Eşimin adına araç alabilir miyim?” diye düşünürken atacağınız adımlar, gelecekteki tüm hukuki haklarınızı doğrudan etkileyecektir.   

Eşimin Adına Araç Alabilir Miyim Sorusunun Hukuki Boyutu

Eşinizin adına bir araç tescil ettirmeniz, hukuki açıdan üç temel sorunu gündeme getirir: Mülkiyetin gerçek sahibi kimdir? Olası bir boşanmada bu araç nasıl paylaşılır? Ve bu işlem bir bağışlama mıdır? Bu soruların cevabı, eşlerin tabi olduğu “mal rejimi” tarafından belirlenir.   

Türkiye’de evliliklerdeki mal rejimleri için 1 Ocak 2002 tarihi bir milattır. Bu tarihte yürürlüğe giren 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu, yasal mal rejimini kökten değiştirmiştir.   

Eğer evliliğiniz 1 Ocak 2002 tarihinden önce gerçekleşmişse ve eşinizle bu tarihten sonra noterden yeni bir mal rejimi sözleşmesi imzalamadıysanız, evliliğinizin bu tarihe kadar olan kısmı için “mal ayrılığı” rejimi geçerlidir. Bu eski rejimde kural basitti: Mal kimin adına kayıtlıysa, boşanmada da o mal o eşin kabul edilirdi.   

Ancak, 1 Ocak 2002’den sonra evlendiyseniz veya bu tarihten önce evlenmiş olsanız dahi bu tarihten sonra edindiğiniz mallar için (veya bir sözleşme yapmadıysanız), otomatik olarak “edinilmiş mallara katılma rejimi” olarak bilinen yasal mal rejimine tabisiniz. İşte bu rejim, “Eşimin adına araç alabilir miyim?” sorusunu karmaşıklaştıran temel hukuki düzenlemedir. Çünkü bu rejimde, aracın kimin adına tescilli olduğu ikincil bir öneme sahiptir.   

Yasal Mal Rejimi ve Eşimin Adına Araç Alabilir Miyim Sorusu

Yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejimi, evlilik birliği içinde edinilen malları iki ana gruba ayırır: edinilmiş mallar ve kişisel mallar. Eşinizin adına alacağınız aracın olası bir boşanmadaki akıbeti, aracın bedelinin bu iki mal grubundan hangisiyle ödendiğine bağlı olarak tamamen değişecektir.   

Edinilmiş Mal Kişisel Mal Ayrımı ve Araç Alımı

Edinilmiş Mallar (Paylaşıma Tabi Mallar): Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 219. maddesine göre bunlar, evlilik birliği boyunca emek karşılığı elde edilen mal varlığı değerleridir. Boşanma halinde paylaşıma girecek olan ana mal grubu budur. Başlıca edinilmiş mallar şunlardır:   

  • Eşlerin çalışmasının karşılığı olan edimler (Maaş, prim, ikramiye, serbest meslek kazancı vb.).   
  • Sosyal güvenlik (SGK, Emekli Sandığı) veya sosyal yardım kurumlarının yaptığı ödemeler.   
  • Çalışma gücünün kaybı nedeniyle ödenen maddi tazminatlar.   
  • Kritik nokta: Eşlerin kişisel mallarının gelirleri. Örneğin, evlenmeden önce sahip olduğunuz bir evden gelen kira geliri veya size miras kalan paranın bankadaki faiz geliri kişisel mal değil, edinilmiş mal sayılır.   
  • Edinilmiş malların yerine geçen değerler (Maaşla alınan aracın satılıp yerine yeni bir araç alınması gibi).   

Kişisel Mallar (Paylaşım Dışı Mallar): Bunlar, TMK m. 220 uyarınca kural olarak eşin kendisine ait olan ve mal paylaşımına girmeyen, diğer eşin hak iddia edemeyeceği mallardır. Başlıca kişisel mallar şunlardır:   

  • Eşlerden birinin evlilik öncesinde (mal rejiminin başlangıcında) sahip olduğu malvarlığı değerleri (Evlenmeden önce alınan araba, ev, bankadaki birikim vb.).   
  • Evlilik sırasında miras yoluyla veya herhangi bir şekilde karşılıksız kazanma (bağış, hediye) yoluyla elde edilen değerler.   
  • Manevi tazminat alacakları.   
  • Kişisel malların yerine geçen değerler (Miras kalan bir evin satılmasıyla elde edilen para veya o parayla alınan yeni bir mal).   

Bu ayrım, mal paylaşımı davasının temelidir. Potansiyel müvekkillerimizin  kendi durumlarını analiz edebilmesi için bu iki kavramın net bir şekilde ayırt edilmesi şarttır.   

ÖzellikEdinilmiş Mal (Paylaşıma Tabi)Kişisel Mal (Paylaşım Dışı)
Yasal DayanakTMK m. 219 TMK m. 220 
Temel İlkeEvlilikte harcanan emek karşılığı Emek dışı kazanımlar veya evlilik öncesi varlıklar 
Ana ÖrneklerMaaş, SGK ödemeleri, çalışma gücü kaybı tazminatı Miras, bağış, evlilik öncesi malvarlığı, manevi tazminat 
Kritik KuralKişisel malların gelirleri (Örn: Miras evin kirası, evlilik öncesi paranın faizi) Kişisel malların yerine geçen değerler (Örn: Miras evin satılmasıyla alınan para) 
Araba Alım SenaryosuEşin maaşıyla alınan araç Eşe ailesinden miras kalan parayla alınan araç 

Bu ayrımla ilgili en önemli hukuki kural ise yasal karinedir. Kanuna göre, belirli bir malın eşlerden hangisine ait olduğu ispat edilemezse, o mal paylı mülkiyette sayılır.. Daha da önemlisi, bir eşin bütün malları, aksi ispat edilinceye kadar edinilmiş mal olarak kabul edilir. Bu durum, “ispat yükü”nü, o malın kişisel mal olduğunu iddia eden eşin omuzlarına yükler. Yani, eşinizin adına aldığınız aracın bedelini kendi mirasınızla (kişisel mal) ödediğinizi iddia ediyorsanız, bunu mahkemede sizin ispatlamanız gerekir. İspatlayamazsanız, mahkeme o aracı “edinilmiş mal”  kabul eder ve tasfiyeye dahil eder.   

Mal Ayrılığı Rejimi Bu Soruyu Nasıl Değiştirir

Eşler, kanunun sunduğu bu yasal rejim (edinilmiş mallara katılma) yerine, aralarında yapacakları bir sözleşmeyle farklı rejimleri seçme hakkına sahiptir. Bu sözleşme, noter huzurunda düzenleme veya onaylama şeklinde  evlenmeden önce, evlenme anında nikah memuruna yazılı bildirimle  veya evlilik devam ederken  yapılabilir.   

Seçilebilecek diğer rejimler “Mal Ayrılığı”, “Paylaşmalı Mal Ayrılığı” ve “Mal Ortaklığı” rejimleridir. Eğer “Eşimin adına araç alayım ama boşanmada benden hiçbir hak talep etmesin” veya “Parasını ben ödüyorum, boşanmada da benim olsun” gibi net bir finansal ayrım talebiniz varsa, bunun en sağlam hukuki güvencesi “mal ayrılığı rejimi”  sözleşmesi yapmaktır. Bu rejimde, mal kimin adına tescilliyse ve kim tarafından alındıysa ona ait olur.   

Bu tür bir sözleşme, yani önleyici hukuk“Eşimin adına araç alabilir miyim?” sorusunun yaratacağı tüm riskleri henüz ortaya çıkmadan bertaraf etmenin tek kesin yoludur.

Eşimin Adına Araç Alabilir Miyim Ama Mülkiyet Kimin Olur

Yasal mal rejimi (edinilmiş mallara katılma) devam ederken, eşinizin adına araç almanız durumunda mülkiyetin kime ait olacağı sorusu, tescil ve mülkiyet arasındaki farkta yatmaktadır.

Trafik Tescili Mülkiyeti Belirler Mi

Tekrar ve güçlü bir şekilde vurgulamak gerekir ki, aracın trafik sicilinde eşinizin adına kayıtlı olması, Aile Hukuku açısından onun mutlak sahibi olduğunu göstermez. Mal rejimi tasfiyesi davasında, Aile Mahkemesi hakimi, trafik tescil kaydından ziyade, aracın ödeme kaynağına ve hangi tarihte edinildiğine bakacaktır. Tescil, yalnızca o malın o eşin malvarlığı grubunda yer aldığını gösteren ve aksi ispatlanabilen bir idari işlemdir.   

Araç Bedeli Edinilmiş Mallardan Ödendiyse

Bu, evliliklerde karşılaşılan en yaygın senaryodur. Araç, evlilik birliği içinde eşlerin maaşı, kazancı veya kişisel mallarının geliri (kira, faiz gibi)  biriktirilerek, yani “edinilmiş mallar”  ile alındıysa, bu araç hukuken edinilmiş maldır.   

Bu senaryoda, aracın sizin adınıza veya eşinizin adına tescil edilmiş olmasının, mal paylaşımı açısından hiçbir önemi yoktur.   

Olası bir boşanma davası açıldığında (ki bu tarih mal rejiminin sona erdiği tarihtir) , mal rejimi tasfiye edilirken, tescil kimin adına olursa olsun, diğer eşin (aracı almayan eşin) o aracın değerinin yarısı (%50) üzerinde “katılma alacağı” hakkı doğar. Bu hak, Yasa’dan kaynaklanır ve diğer eşin bu malın alınmasına fiilen katkıda bulunup bulunmadığına (örneğin çalışıp çalışmadığına) bakılmaz.   

Pratikte şu olur: Araç eşinizin adına kayıtlıdır. Boşanma davası kesinleşince, araç onda kalmaya devam eder. Ancak eşiniz, aracın mahkeme tarafından belirlenen tasfiye (karar) anındaki güncel sürüm değeri  üzerinden hesaplanan sizin katılma alacağınızı (yani değerin yarısını) size nakit olarak ödemek zorunda kalır. Hatta Yargıtay, mal rejimi sona erdikten sonra (boşanma davası açıldıktan sonra) aracın pert olması veya hurdaya çıkmasının dahi, boşanma dava tarihindeki “katılma alacağı” hakkını ortadan kaldırmayacağına hükmetmiştir.   

Araç Bedeli Kişisel Mallardan Ödenirse

“Eşimin adına araç alabilir miyim?” sorusunun arkasındaki en riskli senaryo budur. Diyelim ki, siz evlenmeden önceki birikiminizle (kişisel mal)  veya size miras kalan parayla (kişisel mal)  bir araç aldınız ve bunu eşinizin adına tescil ettirdiniz.   

Bu durumda, ödemeyi yapan eş olarak sizin, boşanma durumunda o araç üzerinde “katılma alacağı” (yani %50) hakkınız doğmaz. Çünkü araç sizin kişisel malınızla alınmıştır ve kişisel mallar paylaşıma tabi değildir.   

Ancak bu, hakkınızı tamamen kaybettiğiniz anlamına gelmez. Sizin hakkınız, TMK m. 227 kapsamında bir “değer artış payı” alacağıdır. Bu alacak, %50 değildir. Sizin katkınızın (verdiğiniz kişisel malın) o aracın toplam değerine olan oranı  göre hesaplanır. Örneğin, araç 100.000 TL iken 70.000 TL’sini siz kişisel malınızdan verdiyseniz, boşanma anında aracın güncel değeri 1.000.000 TL ise, bu değerin %70’ini (700.000 TL) “değer artış payı” olarak talep edebilirsiniz. Bu hesaplama, Yargıtay içtihatlarına göre yapılır ve teknik bir konudur.   

Paranın kaynağının (edinilmiş mal veya kişisel mal) değişmesi, açılacak davanın hukuki niteliğini (Katılma Alacağı vs. Değer Artış Payı) tamamen değiştirmektedir. Yanlış talepte bulunmak, davanın reddine ve hak kaybına yol açabilir.   

Eşimin Adına Araç Alabilir Miyim Bu Bir Hediye Sayılır Mı?

Kişisel malınızla eşinizin adına araç aldığınızda karşılaşacağınız en büyük hukuki risk, eşinizin “Bu araç bana bağışlandı (hediye edildi), artık benim kişisel malım oldu, hiçbir hak talep edemezsin” savunmasıdır.

Bağışlama İradesi Konusunda Yargıtay Ne Diyor

Bağışlama, Türk Borçlar Kanunu’na (TBK) göre karşılıksız bir kazandırma sözleşmesidir. Eşinizin adına tescil yaptırmanız, hukuken bu aracı ona “bağışladığınız” anlamına gelmez. Bağışlamanın kabulü için, sizin o malı karşılıksız olarak eşinize devretme yönünde açık ve net bir “bağışlama iradesi” göstermiş olmanız gerekir.   

Yargıtay, eşler arasında evlilik birliği içinde yapılan bu tür pahalı devirlerin (ev, araba alımı) “bağış” olarak yorumlanması konusunda son derece isteksizdir. Yüksek Mahkeme’ye göre, hayatın olağan akışında bir eşin diğerine bu kadar değerli bir malı bağışlaması değil, ailenin ortak kullanımı, yatırım amacıyla alması veya “güvene dayalı bir tescil” yaptırması esastır. Sadece tescil işleminin yapılmış olması, bağışlama iradesini kanıtlamaz.   

Ancak Yargıtay’ın bu kuralı tersine çevirdiği ve “fiili karine” olarak bağış kabul ettiği özel bir durum vardır: Eşlerden birinin ailesinden (anne-babasından) gelen parayla alınan mallar. Örneğin, kadının babası, damadının adına bir araç alırsa (veya parayı verirse), Yargıtay bunu “damada yapılmış bir bağış” olarak değil, hayatın olağan akışına göre “kendi kızına yapılmış bir bağış” olarak kabul eder. Bu durumda, tescil damadın adına olsa bile, araç fiili karine gereği kadının “kişisel malı” sayılır. Paranın kaynağının (kendi kişisel malınız mı, eşin ailesinden gelen bir bağış mı) değişmesi, davanın kaderini 180 derece değiştirebilir.   

Bağışlama Kabul Edilirse Ne Olur

Eğer işlemin (nadir de olsa) gerçekten de bir “bağış” olduğuna (açık bir iradeniz olduğuna veya  fiili karinesine uyduğuna) karar verilirse, o araç artık tescil sahibi eşin kişisel malı  haline gelir.   

Kişisel mallar, mal paylaşımına (tasfiyeye) dahil edilmez.   

Bu, ödemeyi yapan eşin, o araç üzerinden hem katılma alacağı hem de değer artış payı alacağı hakkını, kısacası o araçla ilgili tüm haklarını kaybettiği anlamına gelir. Bu, “Eşimin adına araç alabilir miyim?” sorusunun en maliyetli hukuki sonucudur.

Yapılan Bağış Geri Alınabilir Mi Yani Bağıştan Rücu

Peki, eşinize bağışladığınız mahkemece kabul edilen bir aracı, boşanırken geri isteyebilir misiniz? Bu, Aile Hukuku’nun değil, Borçlar Hukuku’nun konusudur. Bu davanın adı “bağıştan rücu” (bağıştan dönme) davasıdır ve şartları Türk Borçlar Kanunu’nda (TBK) düzenlenmiştir.   

Bu davanın şartları çok ağırdır. Sadece “boşanıyor olmanız” veya “şiddetli geçimsizlik” yaşamanız, bağışı geri almak için yeterli bir sebep değildir. TBK m. 295 (eski BK m. 244)  uyarınca, bağıştan dönebilmeniz için bağışlanan eşin (bağışlananın):   

  1. Size (bağışlayana) veya yakınlarınıza karşı ağır bir suç işlemesi  veya   
  2. Size veya ailenize karşı kanundan doğan yükümlülüklerine (örneğin sadakat) önemli ölçüde aykırı davranması  gerekir.   

Yargıtay, “aldatma” (zina) eylemini, bu yükümlülüğe aykırılık veya ağır suç kapsamında değerlendirerek bağıştan rücu sebebi sayabilmektedir. Ancak “geçimsizlik” veya “boşanma davası açmış olmak” tek başına yeterli görülmemektedir.   

En önemlisi, “Bağıştan Rücu” davası, bir mal rejimi tasfiye davası değildir. Bu nedenle Aile Mahkemesi’nde açılamaz. Bu dava için görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesi’dir. Bu, avukat olmayan birinin kolayca düşebileceği, davanın usulden reddine sebep olacak kritik bir bilgidir.   

Eşimin Adına Araç Alabilir Miyim Derken Karşılaşılacak Riskler

Eş adına araç alımı, kredi, haciz ve mal kaçırma gibi durumlarda daha da karmaşık bir hal alır. Potansiyel müvekkil olarak  bu riskleri öngörmeniz, hak kaybınızı önler.   

Krediyi Ben Ödüyorum Araç Eşimin Üstüne

Bu, hukuken en karmaşık senaryolardan biridir. Kredi borçlusu (ödemeyi yapan) sizsiniz, ancak aracın tescil sahibi (malik) eşinizdir. Yargıtay’ın yerleşik içtihadına göre , bu durumda dava süreci ikiye bölünür:   

  1. Boşanma Dava Tarihine Kadar Ödenen Taksitler: Mal rejimi, boşanma davasının açıldığı tarihte sona erer. Bu tarihe kadar sizin ödediğiniz kredi taksitleri (ister kişisel ister edinilmiş malınızdan ödeyin), mal rejiminin tasfiyesi (edinilmiş mallara katılma veya değer artış payı) kapsamında değerlendirilir ve Aile Mahkemesi’nde talep edilebilir.   
  2. Boşanma Dava Tarihinden Sonra Ödenen Taksitler: Mal rejimi sona erdiği için, bu tarihten sonra başkasına (eşinize) ait bir malın borcunu ödemeye devam etmiş olursunuz. Artık bu ödemeler için “mal rejimi” hükümlerine başvuramazsınız. Bu ödemeler için, eşinize karşı genel hükümlere (Türk Borçlar Kanunu) göre “sebepsiz zenginleşme” davası açmanız gerekir. Bu davanın yeri ise Aile Mahkemesi değil, Asliye Hukuk Mahkemesi’dir.   

Bu “parçalanmış hukuki süreç” ve “iki ayrı mahkeme” gerekliliği, tek bir araç alımının bile ne kadar karmaşık hale gelebileceğini ve uzman bir avukat desteği olmadan hak kaybı yaşamanın ne kadar kolay olduğunu göstermektedir.

Eşimin Borcu Varsa Araca Haciz Gelir Mi?

Peki, siz borçluysanız (örneğin vergi borcunuz  veya bir ticari borcunuz varsa), alacaklılar eşinizin adına tescilli bu araca haciz koyabilir mi?   

Kural olarak, borçların şahsiliği ilkesi geçerlidir. Eşlerden birinin borcu (kamu veya özel), diğer eşin malvarlığını bağlamaz. Eğer yasal rejim olan “edinilmiş mallara katılma” rejimindeyseniz, sizin borcunuzdan dolayı eşinizin adına kayıtlı araca (bu araç ister onun kişisel malı, ister edinilmiş malı olsun) haciz konulamaz. Yasal mal rejimi, bu anlamda borçlu olmayan eş için bir koruma sağlar.   

Ancak bu kuralın bir istisnası vardır: Muvazaa (Danışıklı İşlem). Alacaklılar (veya Vergi Dairesi), sizin bu tescil işlemini sadece alacaklılardan mal kaçırmak için yaptığınızı (muvazaalı işlem) iddia ve ispat ederse, genel mahkemelerde “iptal davası” açarak bu tescilin hükümsüzlüğünü talep edebilir ve haciz koyabilir.   

Eşim Arabayı Benden Habersiz Satabilir Mi?

Evet, satabilir. Araç eşinizin adına tescilli olduğu için, hukuken (üçüncü kişilere karşı) malik odur ve trafik sicilinde tek başına işlem yapma yetkisine sahiptir. Sizden habersiz olarak bu aracı satabilir.   

Ancak bu satışın, eşler arasındaki hukuki ilişkide (boşanma davası) çok ağır sonuçları olur:

  1. Boşanmada Kusur: Yargıtay, evlilik birliğinin ortak birikimiyle alınan malı  diğer eşten habersiz satmayı (mal kaçırma kastı ) boşanma davasında “güven sarsıcı davranış” ve “kusurlu” bir eylem olarak kabul etmektedir. Bu durum, sizin lehinize manevi tazminat  ve nafaka bağlanmasında önemli bir rol oynar.   
  2. Mal Paylaşımında Hileli Devir (TMK m. 229): Kanun bu durumu öngörmüştür. Bu satış, “diğer eşin katılma alacağını azaltmak kastıyla” yapılmış bir hileli devir  sayılır.   
  3. Hesaplama: Boşanmada mal paylaşımı yapılırken, Aile Mahkemesi hakimi o araç hiç satılmamış gibi (veya kötü niyetli devir olarak) , aracın satıldığı tarihteki değeri  üzerinden hesaplamaya dahil eder. Sizin %50 katılma alacağınız  bu değer üzerinden hesaplanır. Yani eşiniz, sattığı (kaçırmış olduğu) arabanın değerinin yarısını size ödemek zorunda kalır.   

Hak Kaybı Yaşamamak İçin Profesyonel Destek

Görüldüğü üzere, basit bir tescil işlemi, hukuki risklerle doludur. Bu riskleri yönetmek için atılması gereken iki temel adım vardır.

İspat Yükü ve Banka Kayıtlarının Önemi

Tüm bu davalarda kural şudur: “Kişisel mal” olduğunu iddia eden (örneğin “parayı miras hesabımdan ödedim” diyen)  veya “katkı” yaptığını iddia eden (değer artış payı isteyen) , bu iddiasını ispat etmekle yükümlüdür.   

“Edinilmiş mal karinesi”  nedeniyle, ispat edemediğiniz her kuruş “ortak” kabul edilir ve paylaşıma girer.   

Bu nedenle, eşinizin adına bir araç alıyorsanız ve bedelini siz ödüyorsanız, özellikle de bu bedel sizin “kişisel malınız” (miras, evlilik öncesi birikim) ise, ödemeyi asla elden (nakit) yapmayın.

Tüm ödemeleri banka kanalıyla (EFT/Havale) yapın ve açıklama (dekont) kısmına “X plakalı aracın alım bedeli”, “Miras hesabımdan araç ödemesi” gibi net, paranın kaynağını ve amacını belirten ifadeler yazın. Mal rejimi davalarında banka kayıtları , davanın kaderini belirleyen en önemli delillerdir. Bu kayıtlar, paranın kaynağını ve yapılan katkıyı şüpheye yer bırakmayacak şekilde gösterir.   

Mal Rejimi Sözleşmesinin Önemi

Tüm bu riskli ve karmaşık hesaplamalardan (katılma alacağı , değer artış payı , bağıştan rücu , sebepsiz zenginleşme ) kurtulmanın en temiz, en net ve en barışçıl yolu, en başta bir mal rejimi sözleşmesi yapmaktır.   

Noterde  eşinizle birlikte yapacağınız basit bir “mal ayrılığı rejimi”  sözleşmesi ile, evlilik içinde kim ne alırsa onun olur ve boşanmada mal paylaşımı (araçlar dahil) gündeme gelmez. Bu sözleşme, size “Eşimin adına araç alabilir miyim?” sorusunun cevabını “Evet, alabilirsiniz ve o araç hukuken %100 eşinize ait olur” netliğinde ve güvencesinde verir. Bu, gelecekteki olası bir anlaşmazlığı on yıllar sürecek bir davaya dönüştürmek yerine, en başında çözmektir.   

Sonuç

“Eşimin adına araç alabilir miyim?” sorusunun fiili cevabı “evet” olsa da, hukuki cevabı “evet, ancak…” ile başlayan uzun ve son derece teknik bir süreçtir. Bu basit tescil işlemi; aracın bedelinin maaşla mı , kira geliriyle mi , yoksa mirasla mı  ödendiğine göre tamamen farklı hukuki sonuçlar (katılma alacağı  veya değer artış payı ) doğurmaktadır.   

Tescil, mülkiyeti garantilemez. Paranın kaynağı, boşanma durumunda kimin ne kadar hak alacağını belirler. Ödemeyi kişisel malınızla yapsanız bile, bunun “bağış”  sayılması riski altında ezilebilir veya ödemeyi ispatlayamazsanız (elden verdiyseniz)  tüm hakkınızı kaybedebilirsiniz. Kredi ile alım , haciz riski  ve eşin habersiz satışı (mal kaçırma)  gibi riskler, bu işlemi gerçek bir hukuki mayın tarlasına dönüştürebilir.   

Bu tür karmaşık mal rejimi davalarında, özellikle mal varlığı çeşitliliğinin ve hukuki rekabetin yüksek olduğu bir şehirde, uzman bir Avukat İstanbul  ekibinden  destek almak bir lüks değil, zorunluluktur. Hak kaybı yaşamamak, yılların birikimini korumak ve potansiyel bir müvekkil  olarak geleceğinizi güvence altına almak için, bir araç alımı gibi büyük bir finansal karar vermeden önce veya bir boşanma süreciyle karşı karşıya kaldığınızda, mutlaka bir Avukat İstanbul  bürosundan  hukuki danışmanlık almanız hayati önem taşımaktadır.   

Eşimin Adına Araç Alabilir Miyim Konusunda Sık Sorulan Sorular

Kredi borcunu ben ödüyorum ama araba eşimin üstüne boşanmada ne olur? 

Bu, uygulamada en sık karşılaştığımız durumlardan biridir ve hukuken iki aşamalı bir çözümü vardır. Yargıtay içtihatlarına göre, boşanma davasının açıldığı tarihe  kadar sizin ödediğiniz kredi taksitleri, mal rejimi tasfiyesi kapsamında (Aile Mahkemesi’nde) eşinizden talep edilebilir. Ancak, boşanma davası açıldıktan sonra ödemeye devam ettiğiniz taksitler için “sebepsiz zenginleşme”  hükümleri devreye girer. Mal rejimi sona erdiği için, bu alacak için ayrı bir dava ile Asliye Hukuk Mahkemesi’ne başvurmanız gerekir.   

Eşim adına kayıtlı arabayı benden habersiz satarsa ne yapabilirim? 

Araç eşinizin adına tescilli olduğu için, iyi niyetli üçüncü kişilere (alıcıya) karşı satışı engellemeniz zordur. Ancak bu satış, boşanma davasında eşinizin ağır “kusurlu”  sayılmasına neden olur. Ayrıca, mal paylaşımı davasında bu durum “mal kaçırma”  olarak değerlendirilir. Mahkeme, TMK m. 229 uyarınca  araç satılmamış gibi (eklenecek değer olarak)  aracın satıldığı tarihteki değerini  belirler ve sizin o değerin yarısı üzerindeki “katılma alacağı”  hakkınızı korur. Yani, sattığı aracın bedelinin yarısını size ödemek zorunda kalır.   

Ailemin (anne babamın) parasıyla eşime araba alırsam boşanmada geri alabilir miyim? 

Bu özel durumda Yargıtay’ın “fiili karinesi”  sizin lehinize işler. Yargıtay, bir eşin ailesinin yaptığı bu tür değerli katkıların (tapuda satış gösterilse bile) diğer eşe değil, hayatın olağan akışına göre kendi çocuklarına yapılmış bir bağış olduğunu kabul eder. Yani, sizin ailenizin parasıyla eşinizin adına araç alınsa bile, o araç sizin “kişisel malınız”  sayılır. Boşanmada tasfiyeye girmez ve aracın tamamı (veya ailenizin katkı oranı) size ait olur. İspat yükü  bu kez karşı tarafta olur.   

Evlenmeden önceki arabamı satıp eşimin adına yeni bir araba alırsam ne olur? 

Evlenmeden önceki arabanız sizin “kişisel malınız”dır. Onu satıp elde ettiğiniz para da “kişisel malın yerine geçen değer”  olarak kişisel malınız olmaya devam eder. Bu parayı peşinat olarak verip, kalanını (eğer evlilik içi maaşla ödendiyse) edinilmiş malla tamamlarsanız, boşanmada bu araba üzerinde “değer artış payı”  hakkınız doğar. Yargıtay bunu “bağış” olarak görmez. Yani, verdiğiniz kişisel mal peşinatının, aracın toplam alım bedeline olan oranını  boşanma anındaki güncel değer üzerinden (tasfiye değeri)  talep edebilirsiniz.   

Eşimin borcu yüzünden benim adıma kayıtlı arabaya haciz gelir mi? 

Eğer aranızda noterden özel bir “mal ortaklığı” sözleşmesi  yapmadıysanız ve yasal rejim olan “edinilmiş mallara katılma”  rejimine tabi iseniz, kural olarak hayır. Eşinizin kişisel veya vergi borçlarından  dolayı, sizin adınıza kayıtlı olan (size ait olan) bir mala haciz konulamaz. Borçların şahsiliği ilkesi esastır. Alacaklının haciz koyabilmesi için, bu tescil işleminin borçtan (hacizden) kaçmak için danışıklı (muvazaalı) yapıldığını iddia edip ispatlaması ve bu yönde bir mahkeme kararı alması gerekir.   

Bu Yazıyı Paylaş

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir