Aile hukuku, bireylerin hayatındaki en temel ve hassas ilişkileri düzenleyen hukuk dalıdır. Evlilik, boşanma, velayet, nafaka ve mal paylaşımı gibi konular, sadece hukuki değil, aynı zamanda derin duygusal ve psikolojik süreçleri de beraberinde getirir. Bu süreçlerin hukuki bir uyuşmazlığa dönüşmesi durumunda, adli makamlar devreye girmektedir. İstanbul’un en yoğun adliyelerinden biri olan Küçükçekmece Adalet Sarayı bünyesinde faaliyet gösteren Küçükçekmece Aile Mahkemesi, bu tür uyuşmazlıkların çözüm merkezidir. Bu mahkemenin sadece Küçükçekmece ilçesine değil, aynı zamanda Avcılar ve Başakşehir gibi büyük ilçelere de hizmet veriyor olması , bölgedeki aile hukuku davalarının hacmini ve önemini artırmaktadır.
Bu kapsamlı rehber, Küçükçekmece Aile Mahkemesi‘nin yetki alanında (Küçükçekmece, Avcılar veya Başakşehir) ikamet eden ve aile hukukuyla ilgili bir uyuşmazlığın tarafı olan bireyleri (potansiyel müvekkilleri) bilgilendirmek amacıyla hazırlanmıştır. Boşanma davası açmayı düşünen, velayet konusunda endişeleri olan veya mal paylaşımı haklarını öğrenmek isteyen kişilere, adliyenin pratik işleyişinden, dava türlerinin en karmaşık hukuki detaylarına kadar bir yol haritası sunulmaktadır. Aile hukuku davaları, teknik bilgi ve usuli işlemlerin hatalı yapılması durumunda geri dönülmez hak kayıplarına yol açabileceğinden , bu süreçte atılacak her adımın bilinçli ve stratejik olması gerekmektedir.
Küçükçekmece Aile Mahkemesi: Nerede, Nasıl Gidilir ve Yargı Çevresi Nedir?
Bir hukuki süreç başladığında, potansiyel müvekkillerin ilk olarak bilmek istediği temel pratik bilgiler, adliyenin konumu ve ulaşım imkanlarıdır. Küçükçekmece Aile Mahkemesi, müstakil bir binada değil, Küçükçekmece Adalet Sarayı içerisinde yer almaktadır. Adalet Sarayı, İstanbul’un en modern ve “akıllı” adliye binalarından biri olarak tasarlanmıştır. Binanın tam adresi, Kartaltepe Mahallesi Malazgirt Caddesi No:2-4, 34295 Küçükçekmece/İstanbul şeklindedir. Adliyenin ana santral telefon numarası ise +90 212 411 51 00’dır.
Ulaşım açısından adliye, son derece merkezi bir konumdadır. Toplu taşıma ile ulaşım için en pratik yöntem Metrobüs hattını kullanmaktır. Metrobüs ile “Sefaköy” durağında inilerek adliyeye kısa bir yürüyüşle ulaşmak mümkündür. Ayrıca, bölgeye hizmet veren birçok İETT otobüs hattının “Küçükçekmece Adalet Sarayı” durağı da bulunmaktadır. Bu ulaşım kolaylığı, davası olan vatandaşların adliyeye erişimini basitleştirmektedir.
Küçükçekmece Aile Mahkemesi Yargı Çevresi
Küçükçekmece Aile Mahkemesi denildiğinde, genellikle sadece Küçükçekmece ilçesi düşünülse de, adliyenin yetki alanı çok daha geniştir. Küçükçekmece Adalet Sarayı, yargı çevresi olarak Küçükçekmece, Başakşehir ve Avcılar olmak üzere üç büyük ve nüfusu yoğun ilçeye hizmet vermektedir. Bu durum, avukat arayan potansiyel müvekkiller için hayati bir bilgidir. Örneğin, Başakşehir’de veya Avcılar’da ikamet eden bir kişi, boşanma veya velayet davası açmak için kendi ilçesindeki bir adliyeye değil, Küçükçekmece Adalet Sarayı‘na başvurmak zorundadır. Aile hukuku davalarında yetkili mahkeme genellikle eşlerden birinin yerleşim yeri veya eşlerin son altı aydan beri birlikte oturdukları yer mahkemesidir. Bu nedenle, bu üç ilçeden birinde ikamet ediyorsanız, davanız Küçükçekmece Aile Mahkemesi‘nde görülecektir.
Küçükçekmece Aile Mahkemesi Konumu ve Yoğunluğu
Küçükçekmece Adalet Sarayı, 10 kattan oluşan büyük bir komplekstir ve her gün binlerce kişiyi ağırlamaktadır. Adliye binası içerisinde tam 10 adet Aile Mahkemesi bulunmaktadır. Bu sayı, adliyenin aile hukuku alanındaki iş yükünün ne kadar fazla olduğunun net bir göstergesidir. Üç büyük ilçenin (Küçükçekmece, Avcılar, Başakşehir) tüm boşanma, velayet, nafaka, şiddetin önlenmesi (6284 Sayılı Kanun) ve mal paylaşımı davalarının bu 10 mahkeme üzerinde toplanması, muazzam bir dava yoğunluğu yaratmaktadır.
Bu yoğunluk, potansiyel müvekkiller için bazı sonuçlar doğurur: Birincisi, duruşma tarihleri arasındaki süreler (celse araları) uzun olabilir. İkincisi, mahkeme kalemleri (dosyaların idari işlerinin yürütüldüğü birimler) aşırı meşgul olabilir. Bu durum, avukatsız takip edilen dosyalarda usuli hataların yapılma riskini artırır. Davanın bu yoğunluk içinde kaybolmaması, dilekçelerin zamanında sunulması ve duruşmaların titizlikle takip edilmesi için, Küçükçekmece Aile Mahkemesi‘nin işleyişini ve yerel teamülleri bilen deneyimli bir avukatın rehberliği, bir lüksten ziyade bir zorunluluk haline gelmektedir.
Küçükçekmece Aile Mahkemesi Nedir? “İhtisas Mahkemesi” Olmasının Anlamı ve Görevleri
Davanızın neden bir Asliye Hukuk Mahkemesi’nde değil de özel bir Aile Mahkemesi’nde görüldüğünü anlamak, sürecin ciddiyetini kavramak açısından önemlidir. Aile mahkemeleri, “genel” mahkemeler değildir; onlar birer “ihtisas mahkemesi” yani uzmanlık mahkemesidir.
Aile Mahkemelerinin Hukuki Dayanağı: 4787 Sayılı Kanun
Aile mahkemeleri, 4787 Sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun ile kurulmuştur. Bu kanunun amacı, aile hukukundan (özellikle 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) İkinci Kitabı’nda yer alan konulardan ) doğan dava ve işlere bakmak üzere uzmanlaşmış mahkemeler oluşturmaktır. Aile mahkemelerinin baktığı davalar, kamu düzenini yakından ilgilendirir. Bu nedenle, bir yerde Küçükçekmece Aile Mahkemesi gibi özel bir mahkeme kurulmuşsa, bu davalara artık genel Asliye Hukuk Mahkemesi bakamaz; bu bir görev kuralıdır. Bu uzmanlaşma, ailenin ve özellikle çocuğun korunmasına yönelik daha hassas bir yargılama yapılmasını amaçlar.
Aile Mahkemesi Uzmanlarının Rolü: Psikolog, Pedagog ve Sosyal Çalışmacılar
Aile mahkemelerini diğer mahkemelerden ayıran en temel fark, bünyelerinde daimi uzmanlar bulundurmalarıdır. Her aile mahkemesinde psikolog, pedagog ve sosyal çalışmacı kadroları bulunur. Bu uzmanlar, sadece dışarıdan atanan bilirkişiler değildir; mahkemenin “teknik yardımcıları” olarak görev yaparlar.
Bu uzmanların rolü, davanın esasına girilmeden önce veya dava sırasında, mahkemenin talebi üzerine, taraflar arasındaki uyuşmazlığın temel nedenlerini araştırmak, inceleme yapmak ve mahkemeye bir rapor sunmaktır. Özellikle boşanma ve velayet davalarında, hakimin kararını vermeden önce bu uzmanların hazırlayacağı Sosyal İnceleme Raporu (SİR) kritik bir rol oynar. Bu rapor, ebeveynlerin psikolojik durumlarını, yaşam koşullarını, çocukla iletişimlerini ve çocuğun üstün yararının hangi ebeveyn yanında daha iyi korunacağını analiz eder. Uzmanlar, mahkeme kararlarının uygulanması ve takibi aşamasında da görev alabilirler. Bu durum, Küçükçekmece Aile Mahkemesi‘ndeki davanızı kazanmanın sadece hukuki argümanlara değil, aynı zamanda bu uzmanlarla yapılacak mülakatlara ne kadar hazır olduğunuza da bağlı olduğunu göstermektedir.
Küçükçekmece Aile Mahkemesi’nde Görülen Temel Dava Türleri
Küçükçekmece Aile Mahkemesi (ve dolayısıyla Avcılar ve Başakşehir’deki taraflar için), aile hukukunun tüm çekirdek uyuşmazlıklarına bakmakla görevlidir. Bu davalar, kişilerin hayatını temelden etkileyen, son derece önemli ve karmaşık süreçlerdir.
Boşanma Davaları: Anlaşmalı ve Çekişmeli Boşanma Süreçleri
Boşanma davaları, aile mahkemelerinin en sık baktığı dava türüdür. Hukukumuzda boşanma, temelde iki farklı usulde gerçekleşir: Anlaşmalı boşanma ve çekişmeli boşanma.
Anlaşmalı Boşanma Davası: En Hızlı Yol (Şartlar, Protokol ve Duruşma)
Anlaşmalı boşanma, tarafların boşanma ve boşanmanın tüm sonuçları üzerinde tam bir mutabakata varmaları halinde başvurdukları en hızlı yoldur. Genellikle tek celsede sonuçlanır. Ancak bu yolun açılabilmesi için Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) aradığı üç temel şartın bir arada bulunması gerekir:
- En Az 1 Yıl Şartı: Evliliğin resmi nikah tarihinden itibaren en az bir yıl sürmüş olması zorunludur. Bir yıldan kısa süren evliliklerde taraflar her konuda anlaşsa dahi “anlaşmalı boşanma” davası açılamaz; dava çekişmeli olarak görülmek zorundadır.
- Birlikte Başvuru veya Kabul: Eşler ya adliyeye birlikte başvurarak dava açmalı ya da bir eşin açtığı boşanma davasını diğer eş duruşmada bizzat kabul etmelidir.
- Anlaşmalı Boşanma Protokolü: En önemli şart budur. Eşlerin, boşanmanın mali sonuçları (yani maddi ve manevi tazminat ile yoksulluk nafakası) ve varsa müşterek çocukların durumu (yani velayet ve iştirak nafakası) konularında eksiksiz bir şekilde anlaştıklarını gösteren ıslak imzalı bir “anlaşmalı boşanma protokolü” hazırlayıp mahkemeye sunmaları gerekir.
Gerekli evraklar temel olarak boşanma dilekçesi, imzalı protokol ve kimlik fotokopileridir. Duruşmada hakim, tarafları bizzat dinlemek zorundadır. Hakimin temel amacı, tarafların protokolü herhangi bir baskı altında kalmadan, kendi özgür iradeleriyle imzaladıklarına kanaat getirmektir. Hakim taraflara, protokoldeki velayet, nafaka ve tazminat maddelerini okuyup anladıklarını ve onaylayıp onaylamadıklarını sorar.
Ancak anlaşmalı boşanma, hızı kadar riskleri de barındıran bir süreçtir. Avukatsız hazırlanan protokoller, potansiyel müvekkiller için ciddi “hak kaybı” tehlikesi yaratır. En sık yapılan hata, nafaka konularının karıştırılmasıdır. Protokole eklenen “Taraflar birbirlerinden nafaka talep etmemektedir” gibi genel bir feragat beyanı, sizin yoksulluk nafakası (boşanma sonrası geçiminiz için alacağınız nafaka) hakkınızı kalıcı ve geri dönülmez bir şekilde kaybetmenize neden olabilir. Çünkü yoksulluk nafakası, anlaşmalı boşanmadan sonra ayrı bir dava ile talep edilemez. Oysa iştirak nafakası (çocuk için ödenen nafaka), çocuğun üstün yararı ilkesi gereği kamu düzenine ilişkin olduğundan , protokolde hiç istenmemiş veya düşük belirlenmiş olsa dahi, ileride ihtiyaç doğması halinde her zaman ayrı bir dava ile talep edilebilir veya artırılabilir. Deneyimli bir boşanma avukatı, protokol hazırlama sürecinde bu hukuki nüanslara dikkat ederek müvekkilinin gelecekteki haklarını güvence altına alır.
Çekişmeli Boşanma Davası: Süreç, Sebepler ve Aşamalar
Çekişmeli boşanma davası, tarafların boşanmanın kendisi veya boşanmanın sonuçları (velayet, nafaka, tazminat) üzerinde anlaşamamaları veya evliliğin bir yıldan az sürmesi durumunda açılan davadır. Bu dava, anlaşmalı boşanmanın aksine, iddia, savunma, delil ve tanıklara dayalı, uzun ve karmaşık bir yargılama sürecidir.
Bir çekişmeli boşanma davası mutlaka kanunda sayılan bir boşanma sebebine dayanmak zorundadır. Bu sebepler “Özel Boşanma Sebepleri” ve “Genel Boşanma Sebepleri” olarak ikiye ayrılır. Özel sebepler; Zina (TMK 161) , Hayata Kast, Pek Kötü Muamele veya Onur Kırıcı Davranış (TMK 162) , Küçük Düşürücü Suç İşleme veya Haysiyetsiz Hayat Sürme (TMK 163) , Terk (TMK 164) ve Akıl Hastalığı (TMK 165) gibi kanunda spesifik olarak sayılmış, ispatı halinde hakime takdir yetkisi bırakmayan (akıl hastalığı hariç) sebeplerdir. Genel boşanma sebebi ise, uygulamada en sık karşılaşılan Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması (TMK 166) , yani “şiddetli geçimsizliktir”.
Çekişmeli boşanma davaları uzun sürer. Küçükçekmece Aile Mahkemesi gibi yoğun adliyelerde bu süre, delillerin toplanması, tanıkların dinlenmesi, uzman raporlarının beklenmesi ve duruşma aralıklarının uzunluğu gibi faktörlere bağlı olarak ortalama 1,5 yıl ila 3 yıl arasında sürebilmektedir. Bir davanın 5 ila 7 celse sürmesi normal kabul edilir.
Bu davalar, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na (HMK) göre katı usul kurallarına tabidir. Süreç şu aşamalardan oluşur :
- Dilekçeler Aşaması: Dava dilekçesi, cevap dilekçesi, cevaba cevap dilekçesi ve ikinci cevap dilekçesinin sunulması.
- Ön İnceleme Aşaması: Hakim, tarafların iddia ve savunmalarını netleştirir, uyuşmazlık konularını belirler ve tahkikat (delil toplama) aşamasının planını yapar.
- Tahkikat Aşaması: Delillerin toplandığı, tanıkların dinlendiği, uzman raporlarının alındığı en uzun aşamadır.
- Sözlü Yargılama Aşaması: Taraflar, dosya tamamlandıktan sonra son beyanlarını sözlü olarak yaparlar.
- Hüküm ve Karar Aşaması: Hakim, kısa kararını açıklar ve ardından gerekçeli kararı yazar. Bu karara karşı tarafların istinaf (Bölge Adliye Mahkemesi) ve temyiz (Yargıtay) yolları açıktır.
Çekişmeli boşanma davaları, avukatsız hareket eden müvekkiller için usuli tuzaklarla doludur. Bu tuzakların en büyüğü, HMK’da düzenlenen ve Ön İnceleme aşamasından sonra başlayan “iddia ve savunmanın genişletilmesi yasağı” kuralıdır. Bu kural, dava dilekçenizde veya cevap dilekçenizde ileri sürmediğiniz bir vakıayı (örn. eşinizin size şiddet uyguladığını) veya bir talebi (örn. manevi tazminat istemsediğinizi) davanın ilerleyen aşamalarında (tahkikat) mahkemeye sunamayacağınız anlamına gelir. Haklı olsanız dahi, talebinizi usule uygun ve zamanında ileri sürmediğiniz için hak kaybı yaşarsınız. Bu nedenle, davanın stratejisi, daha ilk dilekçe yazılırken bir boşanma avukatı tarafından kusursuz bir şekilde kurgulanmalıdır.
Küçükçekmece Aile Mahkemesi Velayet Davaları ve “Çocuğun Üstün Yararı” İlkesi
Boşanma sürecinin şüphesiz en hassas ve duygusal yönü, müşterek çocukların velayetidir. Küçükçekmece Aile Mahkemesi‘ndeki velayet yargılamalarında (boşanmayla birlikte veya boşanmadan sonra açılan ayrı bir dava olarak ), hakimin dikkate alacağı tek bir temel ilke vardır: “Çocuğun Üstün Yararı”. Bu ilke, ebeveynlerin isteklerinden, arzularından veya toplumsal rollerinden daha üstündür. Mahkeme, çocuğun fiziksel, zihinsel, ahlaki, sosyal ve duygusal gelişimi için en iyi ortamı hangi ebeveynin sağlayacağını titizlikle araştırır.
Hakim bu tespiti yaparken, (H2 bölümünde detaylandırılan) psikolog ve sosyal hizmet uzmanlarının hazırlayacağı Sosyal İnceleme Raporu’na (SİR) büyük ölçüde başvurur. Ayrıca, mahkeme “idrak yaşına” (anlama ve ayırt etme gücüne) sahip çocukları bizzat dinleyerek onların görüşünü alır. Yargıtay uygulaması genellikle 8 yaş ve üzerini , bazı yasal metinler ise 12 yaşı işaret etse de, çocuğun olgunluğu esastır. Ancak, çocuğun görüşü hakimi bağlayıcı değildir; sadece kararı etkileyen önemli bir faktör olarak değerlendirilir.
Velayetin Değiştirilmesi ve Kaldırılması Davaları
Boşanma kararında verilen velayet hükmü, “değişmez” bir karar değildir. Velayet, kamu düzenine ilişkindir ve çocuğun menfaati gerektirdiğinde her zaman müdahaleye açıktır. Eğer boşanma sonrası koşullarda çocuğun menfaatini etkileyen esaslı bir değişiklik olursa, taraflardan biri “velayetin değiştirilmesi davası” açabilir. Görevli mahkeme yine Aile Mahkemesidir.
Ancak, velayetin değiştirilmesi için çok ciddi ve somut sebepler gerekir. Örneğin, velayet sahibi ebeveynin yeniden evlenmesi veya başka bir şehre/ülkeye taşınması , tek başına velayetin değiştirilmesi için yeterli bir sebep değildir. Ancak, bu yeni evlilik veya taşınma durumu, çocuğun psikolojisini olumsuz etkiliyorsa, eğitimini aksatıyorsa, üvey ebeveynden şiddet görüyorsa veya diğer ebeveynle kişisel ilişkisini engelliyorsa , bu durum velayetin değiştirilmesi için güçlü bir gerekçe oluşturur. Çocuğun velayet sahibi ebeveyn tarafından ihmal edilmesi, fiziksel veya psikolojik şiddete maruz kalması, ebeveynin kötü alışkanlıklarının (alkol, madde bağımlılığı) olması veya çocuğun temel sağlık ve eğitim ihtiyaçlarının ağır biçimde savsaklanması , velayetin değiştirilmesi veya daha ağır durumlarda “velayetin kaldırılması” için temel sebeplerdir.
Küçükçekmece Aile Mahkemesi Nafaka Davaları: Türleri, Şartları ve Nafaka Artırımı
Nafaka, boşanma davalarının en önemli mali sonuçlarından biridir. Küçükçekmece Aile Mahkemesi‘nde dört farklı nafaka türü için dava açılabilmektedir. Bu nafakaların hukuki şartları ve amaçları birbirinden tamamen farklıdır.
Tedbir Nafakası (TMK 169)
Tedbir nafakası, boşanma veya ayrılık davası açıldığı andan itibaren, davanın devamı süresince hükmedilen geçici bir nafakadır. Amacı, dava sürecinde ekonomik olarak zor duruma düşecek eşin geçimini ve varsa çocukların bakım masraflarını karşılamaktır. Tedbir nafakası, boşanma davası kapsamında bir “geçici önlem” niteliğindedir. En önemli özelliği, hakim tarafından re’sen (taraflar talep etmese dahi) verilebilmesi ve hükmedilmesi için kusur (fault) aranmamasıdır. Yani, boşanmada tam kusurlu olan eş dahi (örn. aldatan eş), dava süresince yoksulluğa düşecekse, diğer eşten tedbir nafakası alabilir.
İştirak Nafakası (TMK 182)
İştirak nafakası (veya halk arasındaki adıyla “çocuk nafakası”), boşanma kararı kesinleştikten sonra, velayeti almayan ebeveynin, ergin olmayan (18 yaşını doldurmamış) müşterek çocuğun bakım, eğitim, sağlık ve diğer giderlerine ekonomik gücü oranında katılması için ödediği nafakadır. Bu nafakanın amacı çocuğun ihtiyaçlarını karşılamaktır. Bu nedenle, iştirak nafakasında da ebeveynlerin kusur durumuna bakılmaz. Çocuğun üstün yararı ve kamu düzenine ilişkin olduğundan , anlaşmalı boşanmada kararlaştırılmamış olsa bile sonradan dava açılarak talep edilebilir.
Yoksulluk Nafakası (TMK 175)
Yoksulluk nafakası, boşanma kararı kesinleştikten sonra, boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek olan eşin , diğer eşten mali gücü oranında talep ettiği nafakadır. Tedbir ve iştirak nafakasının aksine, yoksulluk nafakası tamamen kusura bağlıdır. TMK 175. maddeye göre, yoksulluk nafakası talep edebilmek için, talep eden eşin boşanmaya neden olan olaylarda “daha ağır kusurlu” olmaması şarttır. Eşit kusurlu veya az kusurlu olmak, bu nafakayı talep etmek için yeterlidir. Tam kusurlu veya daha ağır kusurlu eş, yoksulluğa düşecek olsa bile yoksulluk nafakası alamaz. Bu kural, çekişmeli boşanma davasında “kusur tespiti”nin mali sonuçlar açısından neden bu kadar hayati olduğunu göstermektedir.
Nafaka Artırım Davası
Mahkeme tarafından hükmedilen (iştirak veya yoksulluk) nafakası, zamanın ekonomik koşulları (enflasyon, paranın alım gücünün düşmesi) veya çocuğun ihtiyaçlarının artması (örn. okula başlaması, özel ders ihtiyacı) karşısında yetersiz kalabilir. Bu durumda, nafaka alacaklısı taraf, her zaman “nafaka artırım davası” açarak nafakanın güncellenmesini talep edebilir. Mahkeme, tarafların ekonomik durumlarını yeniden değerlendirir ve genellikle TÜİK tarafından açıklanan ÜFE/TÜFE (enflasyon) oranlarını dikkate alarak hakkaniyete uygun bir artışa karar verir.
Küçükçekmece Aile Mahkemesi Mal Rejimi Tasfiyesi (Boşanmada Mal Paylaşımı) Davası
Boşanmanın bir diğer önemli mali sonucu da, evlilik birliği içinde edinilen malların paylaşımıdır. Bu sürece hukuken “mal rejiminin tasfiyesi” denir. Küçükçekmece Aile Mahkemesi, bu davalara bakmakla görevli mahkemedir.
Türkiye’de, 1 Ocak 2002 tarihinden sonra evlenen çiftler arasında, eğer başka bir mal rejimi sözleşmesi yapmamışlarsa, yasal mal rejimi olan “Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi” geçerlidir. Bu rejimin temel prensibi basittir: Evlilik birliği içinde, eşlerin “karşılığını vererek” (yani çalışarak, maaşla, emek karşılığı) elde ettikleri tüm mal varlığı değerleri “edinilmiş mal” sayılır. Boşanma durumunda, kimin üzerine kayıtlı olduğuna bakılmaksızın, bu edinilmiş mallar (veya değerleri) eşler arasında yarı yarıya paylaşılır.
Ancak, bazı mallar paylaşıma dahil edilmez. Bunlara “kişisel mal” denir. Kişisel mallar; eşlerin evlilik öncesi sahip oldukları mallar, miras yoluyla veya herhangi bir karşılıksız kazandırma (bağış, hibe, piyango) yoluyla evlilik içinde elde ettikleri değerler ve manevi tazminat alacaklarıdır. Kişisel mallar kimin ise boşanma sonrası onda kalır, paylaştırılmaz.
Mal Paylaşımı Davasının Usulü: Kritik Süreç ve Tarihler
Mal paylaşımı davası, boşanma davasından teknik olarak tamamen ayrı ve farklı bir davadır. Avukatsız hareket eden müvekkillerin en çok hata yaptığı alanlardan biri bu davanın usulüdür.
Öncelikle, mal paylaşımı davası ile boşanma davası genellikle birlikte görülmez. Birlikte açılsa dahi, hakim bu iki davayı ayırır (tefrik eder). Mal paylaşımı davasında karar verilebilmesi için, boşanma davasının sonuçlanması ve kararın kesinleşmesi şarttır. Hakim, boşanma kararı kesinleşene kadar mal paylaşımı dosyasını “bekletici mesele” yapar.
Bu süreçteki en kritik hukuki nüans, mal paylaşımına konu olacak malların hangi tarihe göre belirleneceğidir. Yaygın kanının aksine, mal rejimi boşanma kararının verildiği veya kesinleştiği tarihte değil, boşanma davasının açıldığı tarihte sona erer. Bu, hukuki olarak çok önemli bir sonuç doğurur. Örneğin, 10 Ocak 2025 tarihinde boşanma davası açtınız ve davanız 2 yıl sürdü. Bu 2 yıllık dava sürecinde çalıştığınız parayla bir araba aldınız. Bu araba, davanın açıldığı 10 Ocak 2025 tarihinden sonra alındığı için, mal paylaşımına (tasfiyeye) dahil edilmez.
Bir diğer kritik tarih ise zamanaşımı süresidir. Mal paylaşımı davası açma hakkı, boşanma kararının kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıllık zamanaşımına tabidir. Bu 10 yıllık süreyi kaçıran eş, evlilik birliğindeki edinilmiş mallar üzerindeki tüm alacak hakkını kaybeder. Bu karmaşık tarihler ve usuli kurallar, bir avukatın takibini zorunlu kılar.
Küçükçekmece Aile Mahkemesi Boşanma Davasında İspat Yükü: Hukuka Uygun ve Hukuka Aykırı Deliller
Çekişmeli boşanma davaları, bir iddia ve ispat davasıdır. Davayı açan taraf, dayandığı boşanma sebebini (zina, şiddet, geçimsizlik vb.) ispatlamakla yükümlüdür. Ancak, potansiyel müvekkillerin “Elimde delil var!” diyerek mahkemeye sunduğu her şey, yasal olarak “delil” kabul edilmez. Delillerin “hukuka uygun” yollardan elde edilmiş olması şarttır.
Hukuka Aykırı Delil Nedir ve Neden Kullanılamaz? (HMK 189/2)
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 189. maddesinin 2. fıkrası çok açıktır: “Hukuka aykırı olarak elde edilmiş olan deliller, mahkeme tarafından bir vakıanın ispatında dikkate alınamaz.”. Bu kural, boşanma davaları için de geçerlidir. Hukuka aykırı delil, bir başkasının özel hayatının gizliliğini , haberleşme gizliliğini veya konut dokunulmazlığını ihlal ederek elde edilen verilerdir.
En yaygın örnekler; eşin telefonuna gizlice casus program yükleyerek yapılan görüşme kayıtları , habersizce ortama ses kayıt cihazı bırakmak, eşi tuzağa düşürmek için kurgu yaparak (örn. “itiraf etmesi için” yönlendirici sorularla) konuşmayı kaydetmek veya eşin sosyal medya hesaplarını hackleyerek mesajlarına ulaşmaktır.
Bu tür delilleri Küçükçekmece Aile Mahkemesi‘ne sunmanız, çift taraflı bir risk yaratır:
- Delil Reddedilir: HMK 189/2 uyarınca hakim bu delili “yok” sayar, iddianızı ispat edememiş olursunuz.
- Suç İşlemiş Olursunuz: Bu eylemler, Türk Ceza Kanunu (TCK) kapsamında “Özel Hayatın Gizliliğini İhlal” (TCK 134) veya “Haberleşmenin Gizliliğini İhlal” gibi suçları oluşturur. Eşiniz hakkınızda suç duyurusunda bulunabilir ve hapis cezası ile karşı karşıya kalabilirsiniz.
- Davada Haksız Duruma Düşersiniz: Hukuka aykırı delil elde etmeye çalışmanız, boşanma davasında sizin “kusurlu” bir davranışınız olarak değerlendirilebilir ve tazminat ödemenize yol açabilir.
Yargıtay İstisnası: “Ani Gelişen Olay” ve “Kendisine Karşı İşlenen Suçun” Kaydı
Yargıtay (Temyiz Mahkemesi), bu katı “hukuka aykırı delil” kuralına çok dar bir istisna getirmiştir. Bu istisna, “planlı” bir delil yaratma eylemini değil, “meşru müdafaa” halini kapsar. Yargıtay içtihatlarına göre; eğer bir kişi, planlı olmayan, ani gelişen bir şekilde, o anda kendisine karşı işlenmekte olan bir suça (örn. ağır hakaret, tehdit, şantaj veya fiziksel şiddet) maruz kalıyorsa ve o anda kolluk güçlerine (polise) başvurma imkanı yoksa ve bu delili başka bir şekilde tespit etme imkanı da kalmamışsa, sadece o anı kaydetmesi hukuka uygun kabul edilebilir.
Bu, bir avukatın dahi karar vermekte zorlanacağı, son derece ince bir çizgidir. Planlı olarak eşinizin “itiraf” etmesini sağlamak için kayıt cihazını açmak hukuka aykırıdır ; ancak beklenmedik bir anda size bıçakla saldıran eşinizin o anki tehditlerini kaydetmek hukuka uygun sayılabilir. Bu riski asla tek başınıza almamalısınız.
WhatsApp, Instagram ve Sosyal Medya Yazışmaları Delil Olur mu?
Evet, sosyal medya içerikleri, otel kayıtları, telefon (SMS, HTS) kayıtları ve fotoğraflar boşanma davalarında yaygın olarak kullanılan delillerdir. WhatsApp, Instagram veya Facebook yazışmaları, özellikle “aldatma (zina)” veya “onur kırıcı davranış” gibi sebeplerin ispatında kullanılabilir.
Ancak, bu delillerin de “hukuka uygun” yollardan elde edilmesi gerekir. Örneğin, eşin evdeki ortak kullanılan bilgisayarda açık unuttuğu WhatsApp Web ekranının fotoğrafını çekmek (ortak alan) ile eşin telefonuna gizlice parmak izini okutup mesajlarını karıştırmak (özel hayatın ihlali) arasında hukuki açıdan dağlar kadar fark vardır. Mahkeme, bu delilleri dosyaya sunduğunuzda, bunları nasıl elde ettiğinizi açıklamanızı isteyebilir ve genellikle bu yazışmaların tanık beyanları gibi başka yan delillerle de desteklenmesini bekler.
Küçükçekmece Aile Mahkemesi Davası İçin Neden Bir Boşanma Avukatına İhtiyacınız Var?
Türk hukuk sisteminde, aile mahkemeleri de dahil olmak üzere birçok davada avukat tutma zorunluluğu yoktur. Ancak, avukat tutmanın zorunlu olmaması, bu süreci avukatsız yürütmenin “mümkün” veya “akıllıca” olduğu anlamına gelmez. Aile hukuku davaları, bu rehberde detaylandırıldığı üzere, sıradan vatandaşların öngöremeyeceği usuli tuzaklar ve geri dönülmez hak kayıpları ile doludur. Haklı olduğunuz bir davayı, sadece hukuki prosedürü bilmediğiniz için kaybetme riskiniz çok yüksektir.
Halk arasında bu alanda uzmanlaşan avukatlara “boşanma avukatı” denilse de , bu resmi bir unvan değildir; avukatın aile hukuku alanındaki tecrübesini ve uzmanlaşmasını ifade eder. Küçükçekmece Aile Mahkemesi gibi yoğun bir adliyede bir avukatla çalışmak şu nedenlerle hayati önem taşır:
“Hak Kaybı” Yaşamamak: Avukatın Usuli Süreçlerdeki Kritik Rolü
Profesyonel hukuki desteğin en önemli işlevi, müvekkilin “hak kaybı” yaşamasını önlemektir. Bu makalede vurgulanan riskleri özetlemek gerekirse:
- Anlaşmalı Boşanmada: Deneyimli bir avukat, hazırlayacağı protokol ile sizin yoksulluk nafakası veya maddi/manevi tazminat haklarınızı, farkında olmadan kalıcı olarak kaybetmenizi engeller.
- Çekişmeli Boşanmada: Avukatınız, davanızı HMK’nın katı “iddia ve savunmanın genişletilmesi yasağı” kuralına takılmadan kurgular. İlk dilekçede tüm taleplerinizi (kusur, tazminat, nafaka, velayet) eksiksiz ve doğru bir stratejiyle belirterek, davanın ilerleyen aşamalarında haklarınızı usulden kaybetmenizin önüne geçer.
- Mal Paylaşımında: Avukatınız, mal rejiminin tasfiyesi için boşanma davasının açılış tarihini esas alır ve boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren işleyen 10 yıllık zamanaşımı süresini kaçırmamanızı sağlar.
Delil Değerlendirmesi
Potansiyel müvekkiller, genellikle duygusal bir öfkeyle “delil” toplama eğilimindedir. Eline geçen bir ses kaydının veya ekran görüntüsünün hukuka uygun olup olmadığını filtrelemek avukatın görevidir. Bir avukat, sizi davada haklıyken haksız (ve kusurlu) duruma düşürecek, hatta hakkınızda ceza davası açılmasına neden olabilecek bir delili kullanmanızı engeller.
Sadece Hukuk Değil, Süreç Yönetimi
Aile hukuku avukatı , sadece kanun maddelerini ezbere bilmez; aynı zamanda Küçükçekmece Aile Mahkemesi‘nin yoğun işleyişini, Sosyal İnceleme Raporu’nun (SİR) velayet davalarındaki belirleyici ağırlığını ve karşı tarafın olası hamlelerini öngörerek bir dava stratejisi belirler. Bu, davanın duygusal yükünü sizin omuzlarınızdan alarak, sürecin mantıksal ve hukuki bir zeminde ilerlemesini sağlar. Özellikle şiddet veya istismar iddiaları varsa, avukatınız derhal 6284 Sayılı Kanun kapsamında koruma tedbirleri (uzaklaştırma kararı, geçici velayet) talep ederek sizin ve çocuklarınızın güvenliğini sağlar.
Sonuç: Küçükçekmece Aile Mahkemesi
Küçükçekmece Aile Mahkemesi‘nde (Avcılar veya Başakşehir’de ikamet ediyor olsanız dahi) görülecek olan davanız, hayatınızın geri kalanını mali ve manevi olarak doğrudan etkileyecek son derece ciddi bir hukuki süreçtir. Bu karmaşık süreci, usuli hatalar, hak düşürücü süreler ve geri dönülmez hak kayıplarıyla dolu bir yolda tek başınıza yürütmeye çalışmak, telafisi imkansız sonuçlar doğurabilir. Deneyimli bir Boşanma Avukatı İstanbul ile çalışmak, bu zorlu süreçte haklarınızı korumak için atacağınız en doğru ve en önemli adımdır. Haklarınızı tam olarak korumak, hukuki stratejinizi doğru belirlemek ve geleceğinizi güvence altına almak için Küçükçekmece, Avcılar veya Başakşehir’deki davanız için bir Boşanma Avukatı İstanbul desteği almanız, bu fırtınalı süreci en az kayıpla atlatmanızı sağlayacaktır.
Küçükçekmece Aile Mahkemesi ve Boşanma Davaları Hakkında Sık Sorulan Sorular (SSS)
Küçükçekmece Aile Mahkemesi çekişmeli boşanma davası ne kadar sürer?
Çekişmeli boşanma davalarının ne kadar süreceği konusunda net bir tarih vermek imkansızdır. Ancak, Küçükçekmece Aile Mahkemesi gibi 3 büyük ilçeye (Küçükçekmece, Avcılar, Başakşehir) bakan yoğun adliyelerde, bu süre ortalama 1,5 yıl ila 3 yıl arasında değişebilmektedir. Bu sürenin uzunluğu; delillerin toplanması, tanıkların dinlenmesi, mahkemenin uzmanlardan (psikolog, pedagog) Sosyal İnceleme Raporu beklemesi, bilirkişi incelemeleri ve duruşma günleri arasındaki (adliyenin yoğunluğuna bağlı) uzun aralıklardan kaynaklanmaktadır.
Anlaşmalı boşanma ne kadar sürede biter?
Anlaşmalı boşanma, boşanmanın en hızlı yoludur. Eğer evliliğiniz en az 1 yıl sürmüşse ve eşinizle boşanmanın tüm sonuçlarını (velayet, nafaka, tazminat) içeren bir protokol üzerinde anlaştıysanız, dava açıldıktan sonra mahkemenin duruşma günü verme hızına bağlı olarak süreç genellikle 1 ila 3 ay içinde ve tek bir celsede tamamlanır.
Boşanma davası avukatlık ücretleri ve mahkeme masrafları ne kadar?
Bu konuda iki tür maliyet vardır. Birincisi, devlete ödenen “mahkeme masrafları”dır (dava harçları ve gider avansı). Bu tutarlar her yıl Adalet Bakanlığı tarafından güncellenir. İkincisi ise “avukatlık ücreti”dir. Avukatlık ücretleri, davanın türüne (anlaşmalı boşanma veya çekişmeli boşanma ), davanın karmaşıklığına, harcanacak emeğe ve avukatın tecrübesine göre avukat ile müvekkil arasında serbestçe belirlenir. Baroların (örn. İstanbul Barosu) her yıl yayınladığı “Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi” tavsiye niteliğindedir. Örneğin, 2024-2025 dönemi için tavsiye edilen çekişmeli boşanma davası ücretleri 110.000 TL + KDV gibi seviyelerde olabilmektedir, ancak bu rakam davanın niteliğine göre değişir.
Eşim boşanmak istemezse dava açabilir miyim?
Evet, açabilirsiniz. Boşanma, tek taraflı irade beyanıyla açılabilen bir davadır. Eşinizin boşanmak istememesi , sizin dava açmanıza engel değildir. Bu durumda davanız, “anlaşmalı” değil, “çekişmeli boşanma davası” olarak görülür. Davayı sizin açmanız ve eşinizin boşanmak istememesi durumunda, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını (şiddetli geçimsizlik) veya eşinizin özel bir boşanma sebebine (zina, hayata kast vb.) yol açan kusurlu bir davranışının olduğunu yasal delillerle sizin ispat etmeniz gerekir. İddialarınızı ispatlamanız halinde, eşiniz boşanmak istemese dahi hakim boşanmanıza karar verecektir.





