Sigortalı İşe Girince Nafaka Kesilir Mi?

Sigortalı İşe Girince Nafaka Kesilir Mi?

“Sigortalı İşe Girince Nafaka Kesilir Mi?” Sorusunun Hukuki Temelleri

Boşanma sürecinde veya sonrasında, tarafların ve özellikle avukat arayışında olan potansiyel müvekkillerin aklını en çok kurcalayan soruların başında “Sigortalı İşe Girince Nafaka Kesilir Mi?” sorusu gelmektedir. Boşanma süreçlerinin ve sonrasının en önemli hukuki ve vicdani gündem maddelerinden biri şüphesiz nafaka yükümlülüğüdür. Nafaka, Türk Dil Kurumu tarafından “geçimlik” veya “birinin geçindirmekle yükümlü bulunduğu kimselere mahkeme kararıyla bağlanan aylık” olarak tanımlanmaktadır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (TMK) çerçevesinde bu kavram, sadece bir parasal ödeme değil, aynı zamanda evlilik birliği sonrasında tarafların ve çocukların hayatlarını idame ettirebilmeleri için öngörülmüş bir sosyal koruma mekanizmasıdır.   

Uygulamada, “nafaka” terimi genellikle tek bir başlık altında toplansa da, Türk Hukuku’nda farklı amaçlara hizmet eden, farklı şartlara tabi olan ve en önemlisi, farklı koşullarda sona eren birden fazla nafaka türü bulunmaktadır. Bu türler; tedbir nafakasıyoksulluk nafakasıiştirak nafakası ve yardım nafakası olarak sıralanır.

Potansiyel müvekkillerimizin ve hukuki danışmanlık arayışında olan bireylerin en sık sorduğu ve en kritik yanılgılara düştüğü soru, başlıkta da belirtildiği gibi, “sigortalı işe girince nafaka kesilir mi?” sorusudur. Bu soruya verilecek cevap, hukuken eksik bir sorudur ve hayati bir detaya bağlıdır: “Hangi nafakadan bahsediyoruz?”

Yoksulluk nafakası (eş için ödenen) alan birinin sigortalı işe girmesi ile iştirak nafakası (çocuk için ödenen) alan velayetin (genellikle annenin) sigortalı işe girmesi, hukuken tamamen farklı sonuçlar doğurur. Bu ayrımı bilmemek, nafaka yükümlüsünün (borçlusunun) iyi niyetle dahi olsa ödemeyi durdurması halinde, hakkında icra takibi başlatılmasına ve hatta İcra ve İflas Kanunu uyarınca tazyik hapsi (ödeme şartlı hapis)  ile cezalandırılmasına yol açabilir. Bu nedenle, bu makalede, sigortalı bir işe girmenin her bir nafaka türü üzerindeki etkisi, Yargıtay’ın güncel kararları ışığında ve bir avukatın gözünden detaylıca analiz edilecektir.   

Sigortalı İşe Girince Nafaka Kesilir Mi?

“Sigortalı işe girince nafaka kesilir mi?” sorusunun cevabını netleştirmek için, öncelikle hangi nafakanın hangi amaçla verildiğini net bir şekilde ortaya koymak zorundayız.

Yoksulluk Nafakası (Eş İçin Ödenen Nafaka – TMK m. 175)

Yoksulluk nafakası, Türk Medeni Kanunu’nun 175. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek olan taraf, boşanmada kusuru daha ağır olmamak koşuluyla, geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında nafaka talep edebilir. Nafaka yükümlüsünün kusurlu olup olmaması bu noktada aranmaz.

Yoksulluk nafakasının temel amacı, evlilik birliği boyunca belirli bir yaşam standardına alışmış  ve boşanma ile bu standardını kaybetme tehlikesi yaşayan, ekonomik olarak daha zayıf durumdaki eşi korumaktır. Bu nafaka bir “zenginleşme aracı” değildir ; aksine, boşanma sonrası ekonomik çöküşü engellemeyi amaçlar. Kamuoyunda en çok tartışılan yönü ise, belirli sona erme koşulları (yeniden evlenme, taraflardan birinin ölümü, yoksulluğun kalkması vb.) gerçekleşmediği takdirde “süresiz” olarak hükmedilebilmesidir. Dolayısıyla, “sigortalı bir işe girmek” olgusu, doğrudan doğruya yoksulluk nafakasının temel şartı olan “yoksulluğa düşme” unsurunu ilgilendiren, davanın seyrini temelden değiştirebilecek en önemli hukuki olgudur.   

İştirak Nafakası (Çocuk İçin Ödenen Nafaka – TMK m. 182)

İştirak nafakası, yoksulluk nafakasından tamamen farklı bir amaca hizmet eder. TMK m. 182 uyarınca , velayet hakkı kendisine verilmeyen eşin, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine mali gücü oranında katılması için ödediği nafakadır.   

Bu nafakanın özellikleri şunlardır: Bu nafaka eşe değil, doğrudan çocuğun menfaatine yöneliktir. Eşlerin boşanmadaki kusur durumunun iştirak nafakası üzerinde hiçbir etkisi bulunmamaktadır. İştirak nafakası, kural olarak çocuğun 18 yaşını doldurması (ergin olması) , evlenmesi veya mahkeme kararıyla ergin kılınması ile kendiliğinden sona erer. Ancak, burada çok önemli bir istisna mevcuttur: Çocuk ergin olmasına (18 yaşını doldurmasına) rağmen eğitim hayatına devam ediyorsa (örneğin üniversite okuyorsa), ebeveynlerin bakım yükümlülüğü ve dolayısıyla nafaka ödeme yükümlülüğü (bu durumda nafaka, yardım nafakasına dönüşerek) eğitim hayatının sonuna kadar devam edebilir. Bu bağlamda, velayeti alan eşin sigortalı bir işe girmesi, çocuğun bakım ve eğitim giderlerini  ortadan kaldırmayacağı için, iştirak nafakasını otomatik olarak kesmez.   

Tedbir Nafakası (Dava Süresince – TMK m. 169)

Tedbir nafakası, TMK m. 169 uyarınca , boşanma davası açıldığı andan itibaren, davanın kesinleşmesine kadar olan geçici süreçte hükmedilen bir nafaka türüdür. Amacı, dava sürecinde eşin veya çocukların maddi olarak zor duruma düşmesini engellemektir. Boşanma davası kesinleştiğinde, tedbir nafakası (eğer şartları varsa) yoksulluk ve iştirak nafakasına dönüşür veya tamamen kalkar. Yargılama sırasında nafaka alan eş sigortalı bir işe girerse, bu durum henüz dava kesinleşmediği için hakime bildirilir ve hakim, “hakkaniyet”  ilkesine göre tedbir nafakasının miktarını azaltabilir veya tamamen kaldırabilir.   

Yoksulluk Nafakası Alırken Sigortalı İşe Girince Nafaka Kesilir Mi?

Bu, nafaka borçlusu olan müvekkil adaylarının temel sorunudur ve cevabı, hukuki nüanslar içermektedir.

Sigortalı İşe Girince Nafakanın Kesilmesi ve “Yoksulluğun Ortadan Kalkması” (TMK m. 176)

Bir müvekkilin “Eski eşim işe girdi, nafakayı kesiyorum” demesi, hukuken en tehlikeli ve hatalı adımdır. Öncelikle, yoksulluk nafakasının nasıl sona erdiğini bilmek gerekir. TMK m. 176/3, bu durumu iki ana başlıkta inceler :   

  1. Kendiliğinden (Otomatik) Sona Erme Halleri: Bu haller gerçekleştiğinde, mahkeme kararına gerek olmaksızın nafaka yükümlülüğü otomatik olarak biter. Bu durumlar sadece iki tanedir:
    • Nafaka alacaklısının (eski eşin) yeniden evlenmesi.
    • Taraflardan birinin (alacaklı veya borçlu) ölümü.
  2. Mahkeme Kararı ile Sona Erme Halleri: Bu haller gerçekleşse dahi, nafaka otomatik olarak kesilmez. Nafaka borçlusu, “sigortalı işe girince nafaka kesilir mi” sorusunun cevabını alabilmek için mutlaka Aile Mahkemesi’nde “Nafakanın Kaldırılması Davası” açmalı ve bu iddialarını ispat etmesi gerekir. Bu haller şunlardır:
    • Alacaklının evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması (imam nikahlı veya partneriyle sürekli birlikte yaşaması).   
    • Alacaklının haysiyetsiz hayat sürmesi.   
    • Alacaklının yoksulluk durumunun ortadan kalkması.   

Görüldüğü gibi, sigortalı bir işe girmek, “yeniden evlenmek” gibi otomatik bir sona erme sebebi değildir. İşe girmek, “yoksulluğun ortadan kalkması”  kategorisine girer ve bu durumun tespiti mutlaka bir mahkeme kararı gerektirir.   

Sigortalı İşe Girince Nafaka Kesilir Mi?

Nafaka borçlusu, eski eşinin sigortalı işe girdiğini öğrendiğinde (bu durum genellikle SGK kayıtları  üzerinden tespit edilir), “yoksulluğun ortadan kalktığı” iddiasıyla dava açar. Ancak davanın seyrini belirleyecek asıl hukuki soru şudur: “Sigortalı işe girmek, hatta asgari ücretle çalışmak, TMK m. 175 anlamında ‘yoksulluğu’ ortadan kaldırır mı?”   

Bu nokta, bir avukatın uzmanlığının ve güncel içtihatlara hakimiyetinin en çok gerektiği hukuki gri alandır. Zira Yargıtay’ın bu konuda istikrarlı tek bir görüşü yoktur; farklı zamanlarda farklı dairelerden çelişkili kararlar çıkabilmektedir.

Asgari Ücret Almak Yoksulluğu Tek Başına Ortadan Kaldırmaz

Yargıtay’ın yerleşik ve özellikle son yıllardaki ekonomik koşulları (enflasyon, yüksek kira ve yaşam maliyetleri) dikkate alan baskın görüşü, asgari ücret seviyesinde bir gelirin kişiyi yoksulluktan kurtarmayacağı yönündedir.   

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun (YHGK) 07.11.2019 tarihli (E.2019/3-117, K.2019/1153) kararı  ve Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 2015/9825 K. sayılı kararı , bu görüşün temelini oluşturur. Bu kararlara göre, asgari ücret seviyesinde bir gelir elde edilmesi, yoksulluk nafakası bağlanmasına veya devam etmesine engel değildir. Yargıtay, günümüz ekonomik koşullarında sadece hükmedilen nafaka ile geçinmenin mümkün olmadığını, bu nedenle nafaka alacaklısının çalışmak zorunda kaldığını kabul etmektedir. Bu zorunlu çalışma, “yoksulluktan kurtuldu” şeklinde yorumlanmamalıdır.   

Bu içtihatlara göre, nafaka alacaklısının asgari ücretle işe girmesi, nafaka borçlusuna nafakanın tamamen kaldırılması hakkını vermez; ancak bu yeni durum, “Nafakanın Azaltılması (İndirilmesi)” davası için haklı bir gerekçe oluşturabilir. Mahkeme, bu yeni geliri, nafaka miktarını belirlerken bir etken olarak dikkate alacaktır.   

“Düzenli Gelir” Nafakaya Engeldir Görüşü

Madalyonun diğer yüzünde ise, Yargıtay’ın tam aksi yönde verdiği kararlar da mevcuttur. Özellikle Adana Barosu tarafından yayınlanan bir Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararında , asgari ücret veya buna yakın düzenli ve sabit bir geliri olan kadının, “kendisini yoksulluktan kurtaracak miktarda” geliri olduğu kabul edilmiş ve bu nedenle yoksulluk nafakası bağlanamayacağı belirtilmiştir.   

Benzer şekilde, Yargıtay’ın bir başka kararında, kadının bir sınavı kazanarak yeni bir mesleğe başlayabilme imkanına sahip olmasının dahi, yoksulluğa düşmeyeceğinin kabulü için yeterli görüldüğü vakidir.   

Nafaka borçlusunu (ödeyen tarafı) temsil eden bir avukat, bu kararlara  ve nafakanın bir zenginleşme aracı olamayacağı ilkesine dayanarak, karşı tarafın sigortalı ve düzenli bir işe girmesiyle “yoksulluk” vasfının hukuken sona erdiğini, artık bu ödemenin “sebepsiz zenginleşme” teşkil edeceğini savunacaktır.   

Sigortalı İşe Girince Nafaka Kesilir Mi? Mahkeme Neye Göre Karar Verir?

Görüldüğü üzere, “Sigortalı İşe Girince Nafaka Kesilir Mi?”  sorusunun, özellikle asgari ücret bazında, kanunda “evet” veya “hayır” olarak net bir şekilde yazılı değildir. Karar, tamamen somut olayın özelliklerine  ve hâkimin takdirine bağlıdır.   

Hâkim, karar verirken sadece SGK kaydına veya maaş bordrosuna bakmaz. Tarafların Sosyal ve Ekonomik Durum Araştırması (SED) raporlarının getirtilmesini ister. Bu değerlendirmede; nafaka alacaklısının elde ettiği gelirin miktarı (asgari ücret mi, yoksa yüksek bir maaş mı?), yaşam giderleri (büyükşehirde kira ödeyip ödemediği, çocuk masrafları vb.), yaşı, eğitim durumu, çalışma kapasitesi  ve hakkaniyet ilkesi  göz önünde bulundurulur.   

Nihai bir değerlendirme yapmak gerekirse; eğer nafaka alacaklısı, asgari ücretin çok üzerinde, yüksek ve güvenceli bir maaşla (örneğin bir mühendis, doktor veya banka müdürü olarak) sigortalı bir işe girmişse, mahkemenin “yoksulluk ortadan kalkmıştır”  tespitiyle nafakayı tamamen kaldırması  kuvvetle muhtemeldir. Ancak şayet elde edilen gelir asgari ücret veya buna yakın bir seviyede ise, mahkemenin Yargıtay’ın baskın görüşüne  uyarak nafakayı kaldırmaması, ancak nafaka borçlusunun talebi üzerine indirmesi (Nafakanın Azaltılması Davası) beklenir.   

Sigortalı İşe Girince Nafaka Kesilir Mi?

Bu, genellikle nafaka alacaklısı olan ve “işe girersem çocuğumun nafakasını keserler mi?” endişesi taşıyan potansiyel müvekkillerimizin sorunudur.

İştirak Nafakası “Anneye” Değil, “Çocuğa” Aittir

Bu hukuki ayrım, sorunun cevabını net bir şekilde vermektedir. İştirak nafakası, velayeti alan eşin (genellikle annenin) şahsına ödenen bir para değil, o eşe çocuk için (çocuğun ihtiyaçları doğrutosunda) harcanmak üzere tevdi edilen (emanet edilen) bir paradır.   

Annenin sigortalı bir işe girmesi, kendi ekonomik durumunu iyileştirir. Ancak bu durum, çocuğun ihtiyaçlarını (beslenme, okul, servis, kıyafet, sağlık, barınma, sosyal gelişim)  otomatik olarak ortadan kaldırmaz. Türk Medeni Kanunu m. 182 ve 331 , boşanmış olsalar dahi her iki ebeveynin de çocuğun giderlerine güçleri oranında katılmasını emreder.   

Velayet sahibi annenin işe girmesi, babanın ebeveyn olarak bu giderlere katılma yükümlülüğünü  sona erdirmez. Bu nedenle, velayeti alan eşin sigortalı bir işe girmesi, çocuk için ödenen iştirak nafakasını kesmez.   

Sigortalı İşe Girince Nafaka Kesilir Mi? (İştirak Nafakası Özelinde Azaltma Sebebi)

İştirak nafakası kesilmez, ancak bu yeni durum, nafaka borçlusuna (babaya) TMK m. 331’e  dayanarak “Durumun Değişmesi” (yani, annenin de artık bir gelire sahip olması) nedeniyle “Nafakanın Azaltılması (Uyarlanması) Davası”  açma hakkı tanır.   

Nafaka borçlusu, bu davada şu hukuki argümanı kullanacaktır: “Hâkim Bey/Hanım, 2 yıl önce iştirak nafakası belirlenirken, annenin geliri 0 TL, benim gelirim 50.000 TL idi. Çocuğun masraflarına 10.000 TL nafaka ile katılıyordum. Şimdi annenin geliri 30.000 TL, benim gelirim 60.000 TL. Gelir dengesi değişti. Kanun, çocuğun masraflarına birlikte, gelirlerimiz oranında  katılmamızı emrediyor. Bu nedenle benim ödediğim 10.000 TL’lik nafakanın, yeni gelir dengemiz oranında indirilmesini talep ediyorum.”   

Hâkim, bu talebi incelerken sadece ebeveynlerin gelirine bakmaz; aynı zamanda çocuğun artan ihtiyaçlarını (yaşının büyümesi, okul seviyesinin değişmesi, enflasyon vb.)  ve hakkaniyet  ilkesini de gözeterek nafakayı yeniden belirler. Çoğu zaman, annenin elde ettiği gelir, çocuğun yıllar içinde artan masraflarını ancak dengelemekte ve bir indirim gerekmeyebilmektedir. Hatta velayet sahibi anne, karşı dava açarak, kendi gelirine rağmen çocuğun ihtiyaçlarının daha da arttığını (örn: özel okula başlama) ispatlayarak nafakanın artırılmasını dahi talep edebilir. Görüldüğü gibi, sigortalı işe girince nafaka kesilir mi  sorusunun cevabı, iştirak nafakasında ‘kesilmez’ olmakla birlikte, ‘azaltılabilir’ şeklindedir.   

Sigortalı İşe Girince Nafaka Kesilir Mi?

Bu bölüm, makalenin en kritik uyarısını içermektedir. Hem nafaka borçlularının hem de alacaklılarının bu usul kurallarını bilmesi, telafisi imkansız zararlara uğramamaları için hayatidir.

İşe Girmeyi Öğrendim, Ödemeyi Durdurdum: Hukuki Sonuçları (İcra ve Tazyik Hapsi)

Nafaka ödemesi, taraflar arasındaki bir anlaşmaya değil, bir mahkeme ilamına (kararına) dayanır. Yani, sigortalı işe girince nafaka kesilir mi  sorusunun cevabını siz veremezsiniz, bu cevabı sadece mahkeme verebilir. Bu mahkeme kararı, yeni bir mahkeme kararı ile kaldırılmadığı veya değiştirilmediği sürece hukuken harfiyen geçerlidir.   

Nafaka borçlusu, eski eşinin (yoksulluk nafakası alacaklısının) çok iyi bir maaşla işe girdiğini öğrense, görse veya ispatlasa dahi, Aile Mahkemesi’nden yeni bir karar almadan ödemeyi kendi başına durduramaz.   

Eğer durdurursa, şu tehlikeli hukuki süreç işler:

  1. Borçlu, “Eski eşim işe girdi, artık ödemiyorum” der ve ödemeyi keser.
  2. Alacaklı (işe girmiş olsa bile), elindeki eski mahkeme kararına dayanarak İcra Müdürlüğü aracılığıyla icra takibi başlatır.
  3. Borçlu, İcra Müdürlüğü’ne “Ama o işe girdi, yoksulluğu kalktı” diye itiraz etse bile, bu itirazı dinleyecek yer İcra Mahkemesidir. İcra Mahkemesi ise davanın esasına (işe girip girmediğine, yoksulluğun kalkıp kalkmadığına) bakmaz. İcra Mahkemesi sadece şuna bakar: “Ortada geçerli bir mahkeme kararı (eski nafaka kararı) var mı? Evet. Borçlu bu ayki nafakayı ödedi mi? Hayır.”
  4. Sonuç: Borçlunun itirazı reddedilir ve ödemediği nafakayı faiziyle ödemek zorunda kalır.
  5. Daha da kötüsü, alacaklının şikayeti üzerine İcra ve İflas Kanunu m. 344 uyarınca, borçlu 3 aya kadar tazyik hapsi (ödeme şartlı hapis) ile cezalandırılır.   
  6. Özetle, borçlu, esasında haklı olduğu bir konuda (eski eşin artık yoksul olmaması) usul hatası (prosedürel hata) yaptığı için haksız duruma düşer ve hapis cezası riskiyle karşı karşıya kalır. Bu, bir avukata danışmamanın en ağır bedelidir.

Nafakanın Kaldırılması veya Azaltılması Davası

Nafaka borçlusunun yapması gereken tek yasal ve güvenli yol, ödemeyi kesmek değil, elindeki delillerle (işe girdiğine dair bilgiler) derhal “Nafakanın Kaldırılması Davası” (eğer yoksulluk nafakası ise ve yoksulluk tamamen kalktıysa)  veya “Nafakanın Azaltılması (Uyarlanması) Davası” (eğer yoksulluk nafakası ise ve gelir sadece azalmaya yettiyse veya konu iştirak nafakası ise) açmaktır.   

Bu dava, şartların değiştiğini (örn: işe girme, gelir elde etme)  iddia ederek açılır. Davanın açılmış olması, tek başına ödemeyi durdurmaz. Borçlu, dava devam ederken ödemeye devam etmek zorundadır. Ancak, avukatı aracılığıyla mahkemeden “dava sonuçlanana kadar nafakanın tedbiren durdurulmasını veya indirilmesini” talep edebilir. Hâkim, delilleri (örn: SGK kaydı ) yeterince güçlü görürse, bu yönde bir ara karar verebilir. Nihai karar, davanın sonunda verilir ve nafakanın dava tarihinden itibaren  kaldırılmasına hükmedilebilir.   

Davada Görevli ve Yetkili Mahkeme

Nafakanın kaldırılması veya azaltılması davalarında görevli mahkeme, Aile Mahkemesi‘dir. Aile Mahkemesi’nin bulunmadığı yerlerde, davaya Asliye Hukuk Mahkemesi “Aile Mahkemesi sıfatıyla” bakar.   

Yetkili mahkeme ise, kural olarak nafaka alacaklısının (yani eski eşin) yerleşim yeri mahkemesidir (TMK m. 177). Bu durum, nafaka borçlusunun (davacının) kendi yaşadığı şehirde değil, eski eşinin yaşadığı şehirde dava açmak zorunda kalabileceği anlamına gelir ki bu da hukuki süreci zorlaştıran bir unsurdur.   

SGK Kayıtları ve Banka Dökümleri

Nafakanın kaldırılması veya azaltılması davasında ispat yükü davacıda, yani nafaka borçlusundadır. Davacının, eski eşin sigortalı bir işe girdiğini ve bu suretle “yoksulluğunun ortadan kalktığını”  veya gelir dengesinin değiştiğini somut delillerle ispatlaması gerekir.   

En önemli ve mahkemenin ilk bakacağı delil, SGK (Sosyal Güvenlik Kurumu) kayıtlarıdır. Davacı, dava dilekçesinde davalının (nafaka alacaklısının) SGK kayıtlarının celbini (istenmesini) talep eder. Mahkeme, SGK’ya müzekkere (resmi yazı) yazarak davalının işe giriş bildirgesinihizmet dökümünü ve ne kadar maaş aldığını  resmi olarak sorar.   

Diğer önemli deliller ise; tanık beyanları  (özellikle kayıt dışı çalışmayı ispatta), tapu kayıtları (alacaklıya miras kalıp kalmadığının tespiti) , banka dökümleri (düzenli gelir girişleri) , sosyal medya paylaşımları (yeni işini, arabasını veya yaşam standardını gösteren paylaşımlar) ve mahkemenin yaptıracağı sosyal ve ekonomik durum araştırmalarıdır (SED).   

Eğer nafaka alacaklısı sigortasız (kayıt dışı) çalışıyorsa, durum çok daha karmaşıklaşır. Zira SGK kayıtları  temiz çıkacaktır. Bu durumda borçlunun, bu çalışmayı tanıkbanka havalelerifiili keşif (işyerine) gibi yöntemlerle ispatlaması gerekir ki bu da davanın başarısı için deneyimli bir avukatın rolünü daha da kritik hale getirir.   

Sonuç

“Sigortalı işe girince nafaka kesilir mi?” sorusunun yanıtının, ne kadar karmaşık, teknik ve “gri alanlarla” dolu olduğu açıktır. Cevap; söz konusu nafakanın yoksulluk nafakası mı yoksa iştirak nafakası mı olduğuna , elde edilen gelirin miktarına (asgari ücret mi, yüksek bir maaş mı)  ve Yargıtay’ın çelişkili içtihatlarına  bağlı olarak tamamen değişmektedir.   

Yoksulluk nafakası alan eşin işe girmesi, nafaka borçlusuna dava açma hakkı doğurur ; ancak bu durum, gelirin miktarına göre nafakanın kaldırılması veya indirilmesi ile sonuçlanabilir. Sigortalı işe girince nafaka kesilir mi sorusunun iştirak nafakası  açısından cevabı ise kesilme sebebi değil, ancak ebeveynlerin gelir dengesindeki değişime bağlı olarak azaltılma (uyarlanma) sebebi olabilir.   

Tüm bu teknik analizden daha önemli olan usul kuralı ise şudur: Sigortalı işe girince nafaka kesilir mi sorusuna  verilecek cevap ne olursa olsun, nafaka, mahkeme kararı olmaksızın asla tek taraflı olarak kesilemez. Bu yola başvurmak, haklıyken haksız duruma düşmenin en kestirme yoludur ve borçluyu, ödenmeyen nafakaları faiziyle ödemenin yanı sıra tazyik hapsi  gibi çok ağır bir yaptırımla karşı karşıya bırakır.   

Bu karmaşık yasal süreçte, delillerin (özellikle SGK kayıtlarının ) toplanması, doğru davanın (kaldırma mı, azaltma mı)  ve doğru hukuki argümanların (Yargıtay’ın güncel içtihatları ) mahkemeye doğru bir şekilde sunulması, hak kaybını önlemek için mutlak bir zorunluluktur.   

Bu noktada, deneyimli bir Boşanma Avukatı İstanbul ve çevresindeki müvekkillerimiz için hayati önem taşımaktadır. Nafaka davaları, hem usul (prosedür) hem de esas (Yargıtay içtihatları) bakımından yüksek teknik bilgi gerektiren, duygusal olduğu kadar mali riskleri de yüksek olan davalardır. Sürecin doğru analiz edilmesi ve davanın hukuki temellere oturtulması için bir Boşanma Avukatı İstanbul bölgesindeki Aile Mahkemelerinin uygulamalarına hakim olmalı ve müvekkilini en doğru şekilde yönlendirerek haklarını korumalıdır.

Sigortalı İşe Girme ve Nafaka Hakkında Sık Sorulan Sorular (SSS)

Eski eşim (yoksulluk nafakası alıyor) asgari ücretle sigortalı işe girdi. Nafakayı hemen kesebilir miyim?

Hayır, asla kendi başınıza kesemezsiniz. Kestiğiniz an, hakkınızda icra takibi ve tazyik hapsi  süreci başlayabilir. Yapmanız gereken tek şey, derhal “nafakanın kaldırılması”  veya “azaltılması”  davası açmaktır. Ayrıca, Yargıtay’ın baskın görüşü, asgari ücretin tek başına yoksulluğu kaldırmadığı, ancak nafaka miktarının indirilmesi için bir sebep olabileceği yönündedir.   

Çocuklarım için (iştirak nafakası) aldığım nafakayı, ben sigortalı bir işe girince eski eşim kesebilir mi?

Hayır, kesemez. İştirak nafakası sizin şahsınıza değil, çocuğun ihtiyaçları  için ödenir. Sizin işe girmeniz, çocuğun masraflarını bitirmez veya babanın ebeveynlik yükümlülüğünü  ortadan kaldırmaz. Ancak, eski eşiniz (nafaka borçlusu), sizin de gelir elde etmeye başladığınızı belirterek “nafakanın azaltılması” davası  açabilir. Mahkeme, çocuğun ihtiyaçlarını ve ikinizin yeni gelir dengesini  değerlendirerek bir karar verecektir.   

Nafakanın kaldırılması davası açtım. Artık ödemeyi durdurabilir miyim?

Davayı açmış olmanız, ödeme yükümlülüğünüzü durdurmaz. Dava devam ederken ödemeye devam etmelisiniz, aksi takdirde hakkınızda icra takibi ve tazyik hapsi süreci işleyebilir. Ancak, avukatınız aracılığıyla mahkemeden “dava sonuçlanana kadar nafakanın tedbiren durdurulmasını veya indirilmesini” talep edebilirsiniz. Hâkim, delillerinizi (örn: SGK kaydı ) çok güçlü bulursa, bu yönde bir ara karar verebilir. Nihai karar dava sonunda verilir.   

Eski eşim (yoksulluk nafakası alıyor) sigortasız (kayıt dışı) çalışıyor. Nafakayı kaldırabilir miyim?

Evet, kaldırabilirsiniz; ancak bu durumu ispatlamak zorundasınız. Sigortalı işte SGK kayıtları  en büyük delildir. Sigortasız çalışmada ise bu çalışmayı tanık beyanları , işyerinden (kişilik haklarını ihlal etmeden) elde edilen görseller, banka hesaplarına yatan (açıklamasız dahi olsa) düzenli paralar veya fiili keşif gibi dolaylı delillerle ispat etmeniz gerekir. Bu, ispatı çok daha zor bir dava olduğundan avukat desteği şarttır.   

Yoksulluk nafakası alıyorum ve asgari ücretle bir işe girdim. Bunu eski eşime bildirmek zorunda mıyım?

Yasal olarak böyle bir “bildirme” yükümlülüğünüz yoktur. Ancak, nafaka borçlusunun (eski eşinizin), sizin işe girdiğinizi (SGK kayıtları  yoluyla veya çevreden) öğrenmesi ve dava açması  an meselesidir. Mahkeme, işe girdiğiniz tarihi tespit ettiğinde, nafakanın dava tarihinden itibaren  kaldırılmasına veya indirilmesine karar verebilir. Durumunuzu ve potansiyel riskleri değerlendirmek için bir avukata danışmanız en doğrusudur.   

Bu Yazıyı Paylaş

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Son Yazılar

Hakkımızda

Bize Ulaşın

Baştürk Hukuk Bürosu olarak tüm sorularınıza cevap vermekteyiz.