Dijital Çağda Evlilik ve Sadakat
Sosyal medyanın yaygınlaşması, insan etkileşimlerinin ve dolayısıyla evlilik ilişkilerinin dinamiklerini temelden değiştirmiştir. Bağlantı kurmak için tasarlanan platformlar, farkında olmadan kopuklukların, sırların ve ihanetlerin yaşandığı arenalara dönüşebilmektedir. Bu makale, “Sosyal medya aldatma sayılır mı?” sorusunun hukuki labirentinde yolunu bulmaya çalışan ve bir avukat arayışında olan potansiyel müvekkiller için kapsamlı bir hukuki rehber niteliği taşımaktadır.
Bu rehberde, “Sosyal medya aldatma sayılır mı?” sorusunun ötesine geçerek, hukuki açıdan çok daha önemli olan şu soruya odaklanacağız: “Bu çevrimiçi davranışların bir boşanma davasındaki hukuki sonuçları nelerdir?” Odak noktamız, Türk mahkemelerinin dijital etkileşimleri nasıl yorumladığı ve bu eylemleri kanıtlamak için sunulan delilleri hangi kurallar çerçevesinde değerlendirdiğidir.
Bu raporun amacı, eşinin uygunsuz sosyal medya faaliyetlerinden şüphelenen veya bu durumu keşfetmiş olan potansiyel müvekkillere açık ve eyleme geçirilebilir hukuki bilgiler sunmaktır. Hukuki çerçeveyi, farklı sadakatsizlik türleri arasındaki kritik ayrımı, delil kurallarını ve boşanma davanız üzerindeki potansiyel etkileri açıklayarak, bilinçli kararlar vermenizi sağlamayı hedefliyoruz.
Sosyal Medya Aldatma Sayılır Mı?
Pek çok kişi “aldatma” ve “zina” terimlerini birbirinin yerine kullanır. Ancak Türk Aile Hukuku’nda bu iki kavram, ispat şartları ve hukuki sonuçları açısından birbirinden tamamen farklı iki hukuki durumu ifade eder. “Sosyal medya aldatma sayılır mı?” sorusuna net bir hukuki cevap verebilmek için bu ayrımı anlamak, atılacak ilk ve en kritik adımdır.
Zina: Özel ve Mutlak Boşanma Sebebi (TMK m. 161)
Hukuki anlamda zina, evlilik birliği devam ederken eşlerden birinin, kendi isteğiyle üçüncü bir kişiyle cinsel ilişkiye girmesi olarak tanımlanır. Buradaki kilit unsur, fiziksel cinsel birleşme eylemidir. Cinsel ilişkinin şekli belirleyici değildir; her türlü cinsel birleşme, zinanın varlığı için yeterli kabul edilebilir.
Zinayı ispat etme yükümlülüğü oldukça ağırdır. Mahkemenin zinaya hükmedebilmesi için, cinsel ilişkinin gerçekleştiğine dair hiçbir şüpheye yer bırakmayan, güçlü ve ikna edici deliller sunulmalıdır. Sadece şüphe duymak, birlikte vakit geçirmek ve hatta aynı otel odasında kalmak tek başına zinayı ispatlamak için yeterli olmayabilir. Bununla birlikte, Yargıtay içtihatlarında, evli bir kişinin eşi evde yokken karşı cinsten birini ortak konuta alması, zinanın varlığına dair güçlü bir karine olarak kabul edilmektedir. İspat yükünün bu denli ağır olması, boşanma davasını yalnızca zina sebebine dayandırmayı riskli hale getirebilir. Bu nedenle, genellikle daha geniş bir kavram olan sadakat yükümlülüğünün ihlaline dayanmak, stratejik olarak daha doğru bir yaklaşım olmaktadır.
Sadakat Yükümlülüğü (TMK m. 185)
Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 185. maddesi, “Eşler birlikte yaşamak, birbirine sadık kalmak ve yardımcı olmak zorundadırlar” hükmünü amirdir. Kanunda geçen bu “sadakat” kavramı, cinsel sadakatin çok daha ötesine uzanan geniş ve kapsamlı bir yükümlülüktür. Yargıtay kararları ve hukuk doktrini, bu yükümlülüğü üç temel unsur çerçevesinde yorumlamaktadır:
- Cinsel Sadakat: Eşin, bir başka kişiyle cinsel veya romantik yakınlık içeren eylemlerde bulunmamasıdır.
- Duygusal Sadakat: Evlilik birliğini zedeleyecek şekilde, üçüncü kişilerle gizli, romantik veya mahrem duygusal bağlar kurmamasıdır. “Sosyal medya aldatma sayılır mı?” sorusunun en sık gündeme geldiği ve mahkemelerin odaklandığı alan genellikle bu kategoridir.
- Ekonomik ve Sosyal Sadakat: Eşlerin birbirine dürüst davranması, evlilik birliğinin menfaatlerini gözetmesi, sır saklaması ve birbirlerinden gizli işler yapmaması gibi davranışları kapsar.
Bu noktadaki en önemli fark şudur: Sadakat yükümlülüğünün ihlali, cinsel ilişkinin varlığını ispat etmeyi gerektirmez. İnternet üzerinden flört etmek, duygusal içerikli mesajlar göndermek veya müstehcen fotoğraflar paylaşmak zina değildir; ancak bunlar, sadakat yükümlülüğünün açık ve ciddi birer ihlalidir. Hukuk sisteminin bu esnekliği, fiziksel temas olmaksızın da evliliğe büyük zarar verebilen modern sadakatsizlik türlerini ele alabilmesini sağlar. Bu durum, dijital delillerle sadakatsizliği ispatlamayı çok daha mümkün kılar ve mağdur eş için boşanma davasında önemli bir stratejik avantaj sunar.
Unutulmaması gereken hayati bir diğer nokta ise, sadakat yükümlülüğünün boşanma kararının kesinleştiği ana kadar devam etmesidir. Pek çok kişi, boşanma davası açıldığında veya eşler ayrı yaşamaya başladığında evliliğin fiilen bittiğini düşünerek yeni bir ilişkiye başlama eğiliminde olur. Ancak bu, hukuken büyük bir hatadır. Dava devam ederken başlayan yeni bir ilişki, sadakat yükümlülüğünün ihlali olarak kabul edilir ve mevcut davada kişinin aleyhine ağır kusur olarak değerlendirilebilir. Bu durum, mağdur konumundaki bir eşi, bir anda eşit kusurlu hatta ağır kusurlu konuma düşürerek tazminat ve nafaka taleplerini tehlikeye atabilir.
Sosyal Medya Aldatma Sayılır Mı?
Bu bölümde, hukuki teoriden somut örneklere geçerek mahkemelerin “Sosyal medya aldatma sayılır mı?” sorusuna hangi spesifik çevrimiçi eylemlerle “evet” yanıtı verdiğini inceleyeceğiz. Bu davranışların ortak teması, evliliğin temelini oluşturan güveni sarsan “güven sarsıcı davranış” niteliğinde olmalarıdır.
Güven Sarsıcı Davranışlar ve Yargıtay Kararları
Mahkemeler, tek bir olaya değil, evlilik birliğinden uzaklaşmayı ve duygusal yatırımın başka bir yere yönlendirildiğini gösteren davranış kalıplarına odaklanır. Bir “beğeni” tek başına anlam ifade etmezken, sürekli yorumlaşma, özel mesajlaşma ve gizli çevrimiçi etkileşimlerle birleştiğinde, duygusal sadakatsizliğin kanıtı haline gelir. Bu tür eylemler, “sosyal medya aldatma sayılır mı” sorusuna mahkemelerin ‘evet’ cevabını verdiği net örneklerdir.
- Flört ve Duygusal Yakınlık: Üçüncü bir kişiyle romantik, flörtöz veya erotik içerikli mesajlaşmalar yapmak, mahrem kişisel sırları paylaşmak, sadakat yükümlülüğünün açık bir ihlalidir.
- Tanışma Uygulamaları Kullanımı: Tinder, Bumble gibi tanışma uygulamalarında aktif bir profil oluşturmak ve kullanmak, evlilik dışı bir ilişki arayışında olunduğuna dair net bir niyet beyanı olarak kabul edilir ve Yargıtay tarafından ağır kusur sebebi sayılır.
- Müstehcen İçerik Paylaşımı: Üçüncü bir kişiye çıplak veya müstehcen fotoğraf/video göndermek veya ondan bu tür içerikleri almak, hem cinsel hem de duygusal sadakatin ağır bir ihlalidir.
- Medeni Durumu Gizlemek veya Yanlış Beyan Etmek: Facebook gibi platformlarda medeni durumunu “Bekar” olarak değiştirmek veya evli olduğunu gizlemek, dünyaya karşı yanlış bir imaj çizdiği ve başka ilişkilere açık olduğu mesajını verdiği için güven sarsıcı bir davranış olarak kabul edilir.
- Gizli Hesaplar ve İletişim: Eşten gizlenen sosyal medya profilleri kullanmak veya gizli iletişim kanalları üzerinden üçüncü kişilerle görüşmek, güveni temelden sarsan bir eylemdir.
- Eski Sevgiliyle Uygunsuz İletişim: Eski sevgiliyle gizli veya aşırı samimi bir çevrimiçi ilişki sürdürmek, fotoğraflarını saklamak veya sık sık özel mesajlaşmak da sadakat yükümlülüğünün ihlali olarak değerlendirilebilir.
Aşırı Sosyal Medya Kullanımının Evlilik Birliğine Etkisi
Sadakatsizlik her zaman üçüncü bir kişiyi içermez. Yargıtay, bir eşin sosyal medya veya internet bağımlılığı nedeniyle eşini, çocuklarını ve ortak yaşamın sorumluluklarını tamamen ihmal etmesinin de kusur teşkil eden bir boşanma sebebi olabileceğini kabul etmektedir.
Bu konuda emsal niteliğindeki Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 2014/19849 E., 2015/4186 K. sayılı kararında, bir eşin sürekli ve aşırı sosyal medya kullanımının eşler arasındaki iletişimi olumsuz etkilediği ve evlilik birliğini temelinden sarstığı gerekçesiyle boşanma sebebi olduğuna hükmedilmiştir. Bu karar, davranışın kendisi kadar, evlilik üzerindeki etkisinin de hukuken önemli olduğunu göstermektedir.
Sosyal Medya Delillerinin Mahkemede Kullanımı
Sadakatsizliği kanıtlamak bir şey, bunu hukuka uygun ve geçerli delillerle kanıtlamak ise bambaşka bir şeydir. Türk hukukunda “Zehirli ağacın meyvesi de zehirlidir” ilkesi esastır. Bu, hukuka aykırı yollarla elde edilen bir delilin, ne kadar doğru ve sarsıcı olursa olsun, mahkemede kullanılamayacağı anlamına gelir. Bu ilke, “Sosyal medya aldatma sayılır mı?” sorusunu ispatlama sürecinde atılacak her adımı dikkatle planlamayı gerektirir.
Hukuka Uygun Deliller
Genel kural, delillerin diğer eşten gizlenmesi makul olarak beklenemeyecek, yani özel hayatın gizliliğini ihlal etmeyen alanlardan elde edilmesidir.
- Herkese Açık Paylaşımlar: Eşin kendi rızasıyla kamuya açık hale getirdiği profil bilgileri, fotoğraflar, gönderiler ve yorumlar delil olarak kullanılabilir.
- Eşin Size Gönderdiği Mesajlar: Eşinizin doğrudan size WhatsApp, SMS veya sosyal medya üzerinden gönderdiği tehdit, hakaret veya sadakatsizliği ikrar eden mesajlar, hukuka uygun delillerdir. Bu iletişim size yöneliktir ve sizin için gizli kabul edilmez.
- Ortak Kullanım Alanındaki Cihazlar: Ailece kullanılan ortak bir bilgisayar veya evin salon gibi ortak bir alanında, şifresiz ve ekranı açık şekilde bırakılmış bir telefonda tesadüfen görülen bilgiler delil olarak kullanılabilir. Burada kilit nokta, “dijital olarak zorla girme” eyleminin olmamasıdır.
- Rızayla Verilen Şifreler: Eğer eşiniz kendi isteğiyle size sosyal medya veya e-posta şifresini verdiyse, bu şifreyle erişilen bilgiler genellikle hukuka uygun delil kabul edilir.
Hukuka Aykırı Deliller
Anayasa (Madde 38) ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK Madde 189/2), hukuka aykırı olarak elde edilmiş delillerin mahkemede kullanılamayacağını açıkça belirtir. Bu tür deliller sunulduğunda, hakim tarafından yok sayılır.
- Casus Yazılımlar: Eşin telefonuna veya bilgisayarına gizlice yüklenen takip ve izleme programları aracılığıyla elde edilen tüm veriler (mesajlar, konum bilgisi, arama kayıtları) hukuka ayırı delildir ve aynı zamanda suç teşkil eder.
- Şifre Kırma veya Tahmin Etme: Eşin şifresini tahmin ederek, kırarak veya başka yasa dışı yollarla ele geçirerek özel hesaplarına girmek suretiyle elde edilen deliller geçersizdir.
- Gizli Ses ve Görüntü Kayıtları: Eşin özel konuşmalarını veya görüntülerini haberi ve rızası olmaksızın kaydetmek, Türk Ceza Kanunu’na (TCK m. 132) göre Haberleşmenin Gizliliğini İhlal suçunu oluşturur ve bu kayıtlar mahkemede kesinlikle delil olarak kullanılamaz.
Delillerin Sunulma Şekli ve Değeri
Dijital delillerin mahkemeye doğru bir şekilde sunulması, en az elde edilme şekli kadar önemlidir. Ekran görüntüleri en yaygın yöntem olsa da, kolayca manipüle edilebilecekleri iddiasıyla karşı tarafça itiraza uğrayabilirler. Bu delillerin değeri, tanık beyanları gibi başka kanıtlarla desteklendiğinde önemli ölçüde artar. Özellikle görgüye dayalı, yani mesajları veya uygunsuz paylaşımları bizzat görmüş tanıkların ifadeleri, davanın seyrini değiştirebilir. Delillerin gerçekliğine dair ciddi bir şüphe oluşması halinde, mahkeme bir bilirkişi incelemesi yapılmasına da karar verebilir.
Aşağıdaki tablo, hangi dijital delillerin hukuka uygun, hangilerinin ise hukuka aykırı sayıldığı konusunda net bir özet sunmaktadır. Bu tablo, delil toplama sürecinde yapılabilecek ve davanızı tehlikeye atabilecek hatalardan kaçınmanız için kritik bir yol göstericidir.
| Delil Türü ve Elde Edilme Yöntemi | Hukuki Niteliği | Açıklama ve Yargıtay Yaklaşımı |
| Herkese Açık Sosyal Medya Paylaşımları | Hukuka Uygun | Eşin kendi rızasıyla kamuya açtığı profil bilgileri, fotoğraflar ve gönderiler. Kişinin özel hayatının gizliliğini kendi eylemiyle ortadan kaldırdığı kabul edilir. |
| Eşlerin Kendi Arasındaki Mesajlaşmaları | Hukuka Uygun | Eşinizin size WhatsApp, SMS veya Instagram üzerinden gönderdiği mesajlar. Bu iletişim size yöneliktir ve sizin için gizli değildir. |
| Ortak Alanda Açık Bırakılmış Telefon/Bilgisayar | Hukuka Uygun | Şifresiz veya ekranı açık şekilde ortak yaşam alanında (salon vb.) bırakılmış bir cihazdaki bilgilere tesadüfen ulaşılması. Burada aktif bir ihlal yoktur. |
| Şifresi Eş Tarafından Gönüllü Verilen Hesaplar | Hukuka Uygun | Eşin kendi rızasıyla size verdiği şifre ile girilen hesaplardan elde edilen veriler. Rıza, hukuka aykırılığı ortadan kaldırır. |
| Telefona Gizlice Casus Yazılım Yüklemek | Hukuka Aykırı ve Suç | Eşin telefonuna gizlice yüklenen programlarla elde edilen tüm veriler. Hem özel hayatın gizliliğini ihlal suçudur hem de deliller geçersizdir. |
| Sosyal Medya Şifresini Kırmak/Tahmin Etmek | Hukuka Aykırı ve Suç | Eşin şifresini kırarak, tahmin ederek veya başka yasa dışı yollarla ele geçirerek özel hesaplarına girmek. Elde edilen deliller geçersizdir. |
| Eşin Haberi Olmadan Ses/Görüntü Kaydı Almak | Hukuka Aykırı ve Suç | Eşin özel konuşmalarını veya görüntülerini gizlice kaydetmek. TCK kapsamında suçtur ve bu kayıtlar mahkemede kullanılamaz. |
| Sahte Profil ile Eşi Tuzağa Düşürmek | Hukuka Aykırı | Sahte bir sosyal medya profili oluşturup eşle iletişime geçerek onu aldatmaya teşvik etmek ve bu yazışmaları delil olarak kullanmak. “Kurgu sonucu yaratılan delil” olarak kabul edilir ve geçersizdir. |
Sosyal Medya Aldatma Sayılır Mı?
Sadakat yükümlülüğünün ihlali, hukuka uygun delillerle ispatlandığında, boşanmanın mali sonuçlarını doğrudan etkileyen bir dizi hukuki süreci tetikler. Unutulmamalıdır ki, “Sosyal medya aldatma sayılır mı?” sorusunun cevabını mahkemede ispatlamak, sadece incinmiş duyguların bir ifadesi değil, aynı zamanda boşanma sonrası mali geleceğinizi güvence altına alma mücadelesidir.
Kusur Tespiti
Çekişmeli boşanma davalarında hakim, evlilik birliğinin sona ermesinde hangi tarafın ne oranda hatalı olduğunu belirlemek zorundadır. Bu belirlemeye “kusur tespiti” denir. Eşinizin sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiğini ispatlamanız, mahkemenin onu “tam kusurlu” veya “ağır kusurlu” olarak kabul etmesini sağlayacaktır. Bu tespit, tüm mali taleplerinizin temelini oluşturur.
Maddi ve Manevi Tazminat Hakkı (TMK m. 174)
Kusur tespiti, tazminat kapısını açan anahtardır. TMK Madde 174 uyarınca:
- Manevi Tazminat: Boşanmaya sebep olan olaylar nedeniyle kişilik hakları saldırıya uğrayan, aldatılma nedeniyle elem, keder ve onur kırıklığı yaşayan kusursuz veya daha az kusurlu eş, diğer taraftan manevi tazminat talep edebilir. İspatlanan sosyal medya sadakatsizliği, bu talebin en güçlü dayanağıdır.
- Maddi Tazminat: Evliliğin bitmesiyle mevcut veya beklenen menfaatleri (örneğin, eşin maddi desteğinden yoksun kalma, miras hakkının kaybı gibi) zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu taraf, diğer eşten maddi tazminat isteyebilir.
Burada kritik olan, kusur oranıdır. Eğer mahkeme her iki tarafı da eşit kusurlu bulursa, tarafların birbirinden tazminat talep etme hakkı ortadan kalkar. Bu nedenle, delil süreci hayati önem taşır.
Nafaka Talepleri Üzerindeki Etkisi
Kusur durumu, nafaka taleplerini de doğrudan etkiler. Özellikle yoksulluk nafakası (boşanma sonrası eşe ödenen süresiz nafaka) talep edebilmek için, talepte bulunan eşin boşanmada daha ağır kusurlu olmaması şarttır. Dolayısıyla, sosyal medya üzerinden sadakatsizliği ispatlanan ve bu nedenle ağır kusurlu bulunan bir eş, boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek olsa dahi yoksulluk nafakası talep etme hakkını kaybeder.
Aldatan Eşin Sevgilisine Dava Açılabilir mi?
Aldatılan bir eşin, bu eyleme dahil olan üçüncü kişiden de hesap sormak istemesi oldukça doğal bir duygusal tepkidir. Ancak hukuki gerçeklik farklıdır. Pek çok potansiyel müvekkil, eşinin sevgilisine manevi tazminat davası açıp açamayacağını sormaktadır. Bu sorunun hukuki cevabı, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 2018 yılında verdiği bağlayıcı karar ile netleşmiştir: Hayır, açılamaz. Bu konuda daha detaylı bilgi için Zina Davası 3. Kişiye Açılır Mı? adlı makalemizi okuyabilirsiniz.
Mahkemenin bu karardaki mantığı şudur: Sadakat yükümlülüğü, evlilik sözleşmesinden doğan ve sadece eşler arasında geçerli olan bir yükümlülüktür. Evliliğin tarafı olmayan üçüncü kişinin, aldatılan eşe karşı hukuki bir sadakat borcu bulunmamaktadır. Dolayısıyla, aldatma eylemine katılması, aldatılan eşe karşı doğrudan bir haksız fiil olarak kabul edilmez. Ancak bu durumun çok nadir bir istisnası olabilir: Eğer üçüncü kişi, aldatma eyleminin yanı sıra aldatılan eşe yönelik hakaret, tehdit, iftira gibi kişilik haklarına doğrudan saldıran ayrı bir eylemde bulunmuşsa, sadece bu eylemler nedeniyle dava açılabilir.
Sosyal Medya Aldatma Sayılır Mı? Sonuç
Sosyal medya aktiviteleri, hukuki anlamda “zina” tanımına nadiren girse de, evlilik birliğinin temelini oluşturan sadakat yükümlülüğünün ciddi bir ihlali olarak kabul edilmekte ve kusura dayalı geçerli bir boşanma sebebi sayılmaktadır. Kısacası, “Sosyal medya aldatma sayılır mı?” sorusunun cevabı, Yargıtay kararları ışığında çoğu zaman “evet”tir. Bu süreçteki en büyük zorluklar, hukuka uygun ve geçerli delillerin toplanması ve ispatlanan kusurun boşanmanın mali sonuçları üzerindeki derin etkisini doğru bir şekilde yönetmektir.
Dijital delillerin karmaşıklığı, hukuka uygun ve aykırı ispat yöntemleri arasındaki ince çizgi ve kusur tespitinin stratejik önemi, bu tür davalarda profesyonel hukuki destek almayı zorunlu kılmaktadır. Yapılacak bir hata, en güçlü delillerinizin geçersiz sayılmasına ve hatta hakkınızda ceza davası açılmasına neden olabilir. Eğer sosyal medya sadakatsizliği içeren bir evlilik kriziyle karşı karşıyaysanız, haklarınızı korumak uzman bir hukuki rehberlik gerektirir. Deneyimli bir İstanbul Boşanma Avukatı, delillerin yasalara uygun şekilde güvence altına alınması, güçlü bir dava dosyası oluşturulması ve Türk Aile Hukuku’nun karmaşık sürecinde size yol göstermesi açısından kritik bir rol oynar. Haklarınızı tam olarak korumak ve geri dönülemez hatalardan kaçınmak için, uzman bir İstanbul Boşanma Avukatı ile çalışmak bir lüks değil, bir zorunluluktur.
Sosyal Medya Aldatma Sayılır Mı? Sık Sorulan Sorular
Eşimin sosyal medya şifresini kırarak elde ettiğim mesajları delil olarak kullanabilir miyim?
Hayır. Bu yöntemle elde edilen deliller, “hukuka aykırı delil” kabul edilir ve mahkeme tarafından kesinlikle dikkate alınmaz. Ayrıca bu eyleminiz, Türk Ceza Kanunu kapsamında özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu oluşturabilir ve hakkınızda cezai işlem yapılmasına neden olabilir.
Sadece mesajlaşmak boşanma için yeterli bir sebep midir?
Evet. Mesajların içeriği, örneğin flört, duygusal yakınlık beyanları, erotik sohbetler veya müstehcen fotoğraf paylaşımları içeriyorsa, bu durum sadakat yükümlülüğünün ihlali ve güven sarsıcı davranış olarak kabul edilir. Bu durum, “Sosyal medya aldatma sayılır mı?” sorusuna verilecek cevabın neden önemli olduğunu gösterir; çünkü tek başına bu durum bile, kusura dayalı bir boşanma davası açmak için yeterli bir sebeptir.
Boşanma davası açtıktan sonra başka biriyle görüşmem sadakatsizlik sayılır mı?
Evet. Hukuken sadakat yükümlülüğü, mahkemenin verdiği boşanma kararının kesinleştiği son ana kadar devam eder. Dava devam ederken yeni bir ilişkiye başlamanız, mevcut boşanma davanızda aleyhinize bir kusur olarak değerlendirilebilir ve tazminat ya da nafaka taleplerinizi olumsuz etkileyebilir.
Eşimin “like” yaptığı veya takip ettiği kişiler boşanma sebebi olabilir mi?
Tek başına bir “beğeni” (like) veya birini takip etme eylemi, genellikle boşanma sebebi sayılmaz. Ancak bu eylemler, sürekli olarak belirli bir kişiye yönelikse ve özel mesajlaşma, sık yorumlaşma gibi diğer samimi davranışlarla bir bütün oluşturuyorsa, o zaman güven sarsıcı davranış kalıbının bir parçası olarak değerlendirilebilir.
Sosyal medyadaki aldatmayı ispatlamak için ne tür delillere ihtiyacım var?
Hukuka uygun yollarla elde edilmiş ekran görüntüleri, bu görüntüleri ve içeriklerini bizzat gören tanıkların beyanları, eşinizin bu durumu kabul ettiği (ikrar ettiği) ses veya yazı kayıtları (size gönderilmişse) gibi deliller kullanılabilir. En önemli ve tekrar tekrar vurgulanması gereken husus, delillerin asla yasa dışı yollarla (casus yazılım, şifre kırma, gizli kayıt) elde edilmemiş olmasıdır.





