Boşanma süreci, şüphesiz, hayatın en zorlu dönemlerinden biridir. Duygusal çalkantıların yanı sıra, tarafları en çok endişelendiren konuların başında evlilik birliği içinde edinilmiş ortak malların geleceği yer alır. Özellikle ailenin ortak kullanımı için alınan araba gibi değerli varlıklar, bu süreçte önemli bir anlaşmazlık konusu haline gelebilir. Bir eşin, diğerinin haklarını hiçe sayarak bu aracı satma veya devretme ihtimali, yani “mal kaçırma” riski, birçok kişiyi haklı bir endişeye sevk eder. Bu endişe, evlilikte arabaya şerh koymak arayışını beraberinde getirir. Ancak bu yaygın tabirin hukuki karşılığını ve bu korumayı sağlamak için atılması gereken doğru adımları bilmek, hak kaybı yaşamamak adına hayati önem taşır.
Bu kapsamlı rehber, boşanma ve mal paylaşımı sürecinde olan kişilere, evlilik birliği içinde alınan araba üzerindeki haklarını nasıl güvence altına alabileceklerini adım adım anlatmak amacıyla hazırlanmıştır. Amacımız, karmaşık hukuki süreçleri anlaşılır bir dille açıklayarak, bu zorlu dönemde yolunuzu aydınlatmak ve haklarınızı korumanız için gerekli bilgileri sunmaktır.
Evlilikte Arabaya Şerh Koymak Nedir?
Halk arasında sıkça kullanılan “evlilikte arabaya şerh koymak” ifadesi, aslında bir malın satışını veya devrini engellemek amacıyla trafik siciline bir not düşülmesi anlamına gelir. Ancak bu işlemin hukuki terminolojideki doğru ve güçlü karşılığı ihtiyati tedbir kararıdır. Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) kapsamında düzenlenen ihtiyati tedbir, devam eden veya açılacak bir dava sonucunda elde edilecek hakkın korunmasını sağlamak amacıyla mahkeme tarafından verilen geçici bir hukuki koruma yöntemidir.
Bir araba söz konusu olduğunda, ihtiyati tedbir kararı, mahkemenin ilgili Trafik Tescil Müdürlüğü’ne bir müzekkere (resmi yazı) göndererek, dava konusu aracın trafik kaydına “üçüncü kişilere devredilemez” şeklinde bir şerh düşülmesini sağlamasıdır. Bu şerh, aracın noter aracılığıyla satılmasını, bağışlanmasını veya başka bir şekilde devredilmesini hukuken imkansız hale getirir. Dolayısıyla evlilikte arabaya şerh koymak için atılacak en sağlam hukuki adım, ihtiyati tedbir talep etmektir. Bu, bir mal kaçırma girişimine karşı en etkili ve hızlı hukuki kalkandır.
Bu noktada, ihtiyati tedbirin stratejik önemini kavramak gerekir. Bir eşin kötü niyetle aracı sattıktan sonra, bu satışı iptal ettirmek için “tasarrufun iptali davası” gibi çok daha meşakkatli, uzun süren ve ispat yükü ağır olan davalarla uğraşmak zorunda kalınabilir. Bu tür davalar, satışı alan üçüncü kişinin kötü niyetini ispatlama gibi zorluklar içerir. Oysa ihtiyati tedbir, bu zararın hiç doğmadan önlenmesini sağlar. Bu, reaktif bir mücadele yerine proaktif bir koruma sağlamak anlamına gelir ki bu, hem maliyet hem de zaman açısından çok daha avantajlı bir yoldur. Dolayısıyla, mal kaçırma şüphesi doğduğu anda vakit kaybetmeden ihtiyati tedbir talebinde bulunmak, en akılcı hukuki stratejidir.
Evlilikte Arabaya Şerh Koymak İçin Neden Mal Paylaşımı Davası Gerekir?
Potansiyel müvekkillerin en sık düştüğü yanılgılardan biri, boşanma davası dilekçesiyle birlikte araba veya ev gibi mallara tedbir konulmasını talep etmektir. Ancak Türk Hukuk Sistemi’nde boşanma davası ile mal paylaşımı davası birbirinden tamamen ayrı iki davadır ve farklı amaçlara hizmet eder.
Boşanma davası, evlilik birliğini sona erdirmeyi, velayet, nafaka ve tazminat gibi kişisel sonuçları karara bağlamayı hedefler. Bu davanın konusu, mal varlıklarının paylaşımı değildir. Mal paylaşımı davası ise, boşanma kararının kesinleşmesinden sonra veya boşanma davasıyla birlikte ayrı bir dava olarak açılarak, evlilik birliği içinde edinilmiş malların yasalara uygun şekilde tasfiyesini, yani paylaştırılmasını sağlar.
İhtiyati tedbir, dava konusu olan bir hakkı korumaya yönelik olduğundan, talebin ilgili olduğu davada istenmesi gerekir. Araba, mal paylaşımının konusu olan bir mal varlığıdır. Bu nedenle, evlilikte arabaya şerh koymak, yani ihtiyati tedbir talep etmek için, bu talebin boşanma davasında değil, mal paylaşımı davası dilekçesinde veya bu dava devam ederken mahkemeden istenmesi zorunludur.
Bu ayrım, kritik bir stratejik zamanlama sorununu da beraberinde getirir. Eğer bir kişi sadece boşanma davası açarsa, diğer eş boşanma sürecinin başladığını öğrenir ve henüz mal paylaşımı davası açılmadığı için bu aradaki zamanı bir fırsat olarak görerek malları elden çıkarmaya çalışabilir. Bu “korunmasız pencereyi” kapatmanın tek yolu, boşanma davası ile mal paylaşımı davasını eş zamanlı olarak açmak ve mal paylaşımı davası dilekçesinde derhal ihtiyati tedbir talep etmektir. Bu, avukatın usul bilgisi ve stratejik öngörüsünün, müvekkilin maddi haklarını doğrudan nasıl koruduğunun en net göstergesidir.
Hangi Arabalar İçin Şerh Konulabilir? Edinilmiş Mal ve Kişisel Mal Ayrımı
Evlilikte arabaya şerh koymak için öncelikle o aracın yasal olarak paylaşıma tabi bir mal olması gerekir. Türk Medeni Kanunu, 1 Ocak 2002’den sonraki evlilikler için yasal mal rejimi olarak “edinilmiş mallara katılma rejimini” kabul etmiştir. Bu rejim, eşlerin mallarını “edinilmiş mallar” ve “kişisel mallar” olarak ikiye ayırır.
Edinilmiş Mal Sayılan Araçlar
Edinilmiş mal, en basit tanımıyla, evlilik birliği devam ederken, eşlerin emeklerinin karşılığı olarak elde ettikleri mal varlıklarıdır. Bir arabanın edinilmiş mal sayılması için temel kural şudur: Aracın, evlilik tarihi ile boşanma davasının açıldığı tarih arasında satın alınmış olmasıdır.
Bu noktada önemli olan, aracın kimin üzerine kayıtlı olduğu veya hangi eşin maaşıyla alındığı değildir. Kanun, evlilik birliğini bir ortaklık olarak görür ve bu süre içinde elde edilen tüm değerlerin ortak çabanın bir ürünü olduğunu varsayar. Dolayısıyla, ev hanımı olan bir eşin de çalışan eşin maaşıyla alınan araba üzerinde yarı oranında hakkı vardır. Çalışma hayatından elde edilen gelirler, sosyal güvenlik ödemeleri ve hatta kişisel malların gelirleri (örneğin, eşlerden birinin evlenmeden önce sahip olduğu bir evin kira geliri) ile alınan her türlü mal varlığı, araba da dahil olmak üzere, edinilmiş maldır ve paylaşıma tabidir.
Kişisel Mal Sayılan Araçlar
Paylaşıma girmeyen ve tamamen ait olduğu eşte kalan mallara ise kişisel mal denir. Bu tür mallar için evlilikte arabaya şerh koymak mümkün değildir. Türk Medeni Kanunu’nun 220. maddesi kişisel malları net bir şekilde tanımlamıştır. Bir arabanın kişisel mal sayılabilmesi için aşağıdaki şartlardan birini taşıması ve bunun da iddia eden eş tarafından ispatlanması gerekir :
- Evlilikten Önce Sahip Olunan Araçlar: Eşlerden birinin evlenmeden önce kendi adına kayıtlı olan aracı, onun kişisel malıdır ve paylaşıma dahil edilmez.
- Miras veya Karşılıksız Kazanma Yoluyla Edinilen Araçlar: Evlilik sırasında eşlerden birine miras kalan veya ailesi tarafından karşılıksız olarak (bağış yoluyla) hediye edilen bir araba, o eşin kişisel malıdır.
- Kişisel Malların Yerine Geçen Değerlerle Alınan Araçlar: Eşlerden birinin, evlenmeden önce sahip olduğu bir evi satarak elde ettiği parayla veya kendisine miras kalan parayla evlilik içinde bir araba alması durumunda, bu araba da kişisel mal sayılır. Ancak burada paranın kaynağının kişisel mal olduğunun banka kayıtları gibi somut delillerle ispatlanması şarttır.
Bu ayrım her zaman net olmayabilir. Örneğin, bir eşin miras kalan parasıyla (kişisel mal) bir arabanın peşinatını ödemesi, geri kalan kısmının ise evlilik içinde çekilen krediyle (edinilmiş mal) ödenmesi gibi karmaşık durumlar ortaya çıkabilir. Bu gibi durumlarda, aracın değerinin ne kadarının kişisel, ne kadarının edinilmiş mal olduğu uzman bir avukat ve gerekirse bilirkişi tarafından hesaplanır. Bu hesaplamalar, hukuki uzmanlığın ne kadar kritik olduğunu gösteren detaylardır.
Mal Kaçırma Tehlikesine Karşı Evlilikte Arabaya Şerh Koymak
Boşanma sürecinin getirdiği gerginlik, ne yazık ki bazı eşleri ortak malları diğer eşten kaçırmaya itebilmektedir. Araba gibi devri kolay olan mallar, bu kötü niyetli eylemlerin başında gelir. Eş, aracı bir yakınına düşük bir bedelle satmış gibi göstererek veya tamamen bağışlayarak mal paylaşımından çıkarmaya çalışabilir. İşte evlilikte arabaya şerh koymak, tam olarak bu tehlikeye karşı tasarlanmış bir hukuki güvencedir.
Tedbir kararı alındığında, araç hukuken “kilitlenir” ve malik olan eşin tasarruf yetkisi kısıtlanır. Bu, diğer eşin haberi ve rızası olmadan aracın satılmasını veya devredilmesini kesin olarak engeller.
Peki ya eş, siz dava açmadan hemen önce aracı satmışsa? Türk Medeni Kanunu’nun 229. maddesi bu duruma karşı da bir koruma sağlar. Bu maddeye göre, bir eşin diğer eşin katılma alacağını azaltmak kastıyla (yani mal kaçırma amacıyla) yaptığı devirler, mal paylaşımı hesaplamasında sanki o mal hiç satılmamış gibi hesaba dahil edilir. Yargıtay, özellikle boşanma davasının açılmasından önceki bir yıl içinde yapılan şüpheli devirleri genellikle mal kaçırma kastıyla yapılmış olarak kabul etme eğilimindedir. Ancak bu, satışı geri almaz; sadece satılan malın değeri üzerinden alacak hakkı doğurur. Bu nedenle, en güvenli yol, satışı en baştan ihtiyati tedbir ile engellemektir.
İhtiyati tedbir kararının alınması, sadece hukuki bir işlem olmanın ötesinde, sürecin geneli için de önemli bir stratejik hamledir. Başarılı bir tedbir kararı, kötü niyetli eşe, hukukun bu tür eylemlere izin vermeyeceğini ve tüm mal varlığının titizlikle inceleneceğini gösteren net bir mesajdır. Bu durum, diğer mal varlıkları üzerinde yapılabilecek olası mal kaçırma girişimlerini de caydırabilir ve karşı tarafı daha adil bir uzlaşmaya yöneltebilir. Dolayısıyla evlilikte arabaya şerh koymak, sadece bir aracı korumakla kalmaz, aynı zamanda mal paylaşımı sürecinin tamamında adil bir denge kurulmasına da yardımcı olur.
Evlilikte Arabaya Şerh Koymak
Araba üzerine ihtiyati tedbir koydurma süreci, doğru adımlar izlendiğinde oldukça etkili ve hızlı işleyen bir mekanizmadır. Süreç, yetkili Aile Mahkemesi’nde başlatılır ve birkaç temel aşamadan oluşur.
Dava Dilekçesi ve Tedbir Talebi
Sürecin ilk adımı, yetkili Aile Mahkemesi’ne hitaben yazılmış bir mal paylaşımı davası dilekçesi sunmaktır. Bu dilekçenin ilgili bölümünde, üzerine tedbir konulması istenen aracın plakası, markası ve modeli gibi ayırt edici bilgileri net bir şekilde belirtilerek açıkça ihtiyati tedbir kararı verilmesi talep edilmelidir.
Bu talebin mahkeme tarafından kabul edilmesi için Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 390/3. maddesi uyarınca “yaklaşık ispat” kuralının yerine getirilmesi gerekir. Bu, davacının, haklılığını tam olarak ispat etmesine gerek olmaksızın, talebini destekleyecek yeterli delil ve emareleri mahkemeye sunması demektir. Evlilikte arabaya şerh koymak için yaklaşık ispat, genellikle şu iki hususun mahkemeye gösterilmesiyle sağlanır:
- Aracın evlilik birliği içinde alındığını gösteren belgeler (satın alma sözleşmesi, ruhsat fotokopisi vb.) ile aracın edinilmiş mal olma ihtimalinin yüksek olduğu.
- Diğer eşin aracı satma niyetinde olduğuna dair şüpheler (örneğin internette satış ilanı, tanık beyanları, eşin bu yöndeki tehditleri) ile mal kaçırma riskinin bulunduğu.
Mahkemenin Değerlendirmesi ve Teminat Şartı
Dilekçe ve ekleri mahkemeye sunulduktan sonra, hakim talebi inceler. İhtiyati tedbir talepleri acil nitelikte olduğundan, mahkeme genellikle dosya üzerinden veya kısa bir duruşma yaparak hızlıca bir karar verir. Hakim, talebi haklı bulursa ihtiyati tedbir kararı verir.
Ancak mahkeme, bu kararı verirken, haksız bir tedbir nedeniyle karşı tarafın uğrayabileceği olası zararları güvence altına almak amacıyla, talepte bulunan taraftan bir teminat yatırmasını isteyebilir. Bu teminat, genellikle tedbire konu olan malın değerinin %10-15’i civarında bir miktar olup, nakit olarak veya banka teminat mektubu şeklinde mahkeme veznesine yatırılır. Dava sonunda tedbir talebinde bulunan taraf haklı çıkarsa, yatırdığı teminatı eksiksiz olarak geri alır. Eğer talep resmi bir belgeye veya çok güçlü bir delile dayanıyorsa, hakim teminat alınmamasına da karar verebilir.
Kararın Uygulanması: Trafik Tescil Kayıtlarına Şerh Düşülmesi
Mahkeme ihtiyati tedbir kararını verdiğinde ve (istenmişse) teminat yatırıldığında, mahkeme kalemi tarafından ilgili Trafik Tescil Müdürlüğü’ne resmi bir yazı, yani müzekkere gönderilir. Bu müzekkereyi alan trafik tescil birimi, derhal aracın elektronik sistemdeki kaydına “ihtiyati tedbir şerhi” işler.
Bu şerh işlendiği andan itibaren, araç hukuken devredilemez hale gelir. Araç sahibi notere gidip satış yapmak istediğinde, sistemdeki bu şerh nedeniyle satış işlemi gerçekleştirilemez. Böylece, mal paylaşımı davası sonuçlanana kadar araç güvence altına alınmış olur.
Özel Durumlar ve Sık Karşılaşılan Sorunlar
Mal paylaşımı davalarında araba ile ilgili süreç her zaman standart olmayabilir. Krediyle alınmış veya şirket adına kayıtlı araçlar gibi özel durumlar, evlilikte arabaya şerh koymak konusunda farklı hukuki yaklaşımlar gerektirir.
Krediyle Alınan Arabanın Durumu Ne Olur?
Evlilik birliği içinde banka kredisi kullanılarak bir araba alınması oldukça yaygın bir durumdur. Boşanma durumunda bu aracın paylaşımı, Yargıtay içtihatlarıyla şekillenmiş özel bir hesaplama yöntemine tabidir. Temel mantık şudur: Aracın değeri ile borcu birlikte değerlendirilir.
Hesaplama şu şekilde yapılır:
- Evlilik İçinde Ödenen Kısım: Evlilik başlangıcından boşanma davasının açıldığı tarihe kadar ödenmiş olan kredi taksitlerinin toplamı, eşlerin ortak birikimiyle, yani edinilmiş mallarla yapılmış bir ödeme kabul edilir.
- Kalan Borç: Boşanma davası açıldığı tarihte henüz ödenmemiş olan kredi borcu, mal varlığının pasifini, yani borcunu oluşturur.
- Artık Değerin Hesaplanması: Mahkeme, aracın tasfiye (karar) tarihindeki güncel piyasa değerini bir bilirkişi aracılığıyla tespit ettirir. Bu güncel değerden, kalan kredi borcu düşülür. Ortaya çıkan net değere “artık değer” denir.
- Paylaşım: İşte bu artık değer, eşler arasında yarı yarıya paylaştırılır. Dolayısıyla, diğer eş, bu artık değerin yarısı üzerinde katılma alacağı hakkına sahip olur.
Şirket Adına Kayıtlı Araç Paylaşıma Girer mi?
Eşlerden birinin sahibi veya ortağı olduğu bir şirket adına kayıtlı araçlar, mal paylaşımı davalarının en karmaşık konularından biridir. Burada temel kural, şirketin ayrı bir tüzel kişiliğe sahip olmasıdır. Yani şirket, eşlerden bağımsız bir varlıktır ve şirketin malları, eşlerin kişisel veya edinilmiş malı olarak kabul edilmez. Bu nedenle, doğrudan şirket adına kayıtlı bir araca ihtiyati tedbir konulması, yani evlilikte arabaya şerh koymak bu yolla hukuken mümkün değildir.
Ancak bu, diğer eşin tamamen korumasız olduğu anlamına gelmez. Hukuki strateji burada yön değiştirir. Diğer eşin hakkı, arabanın kendisi üzerinde değil, şirket ortağı olan eşin şirketindeki hisseleri ve bu hisselerden elde edilen gelirler (kâr payı/temettü) üzerindedir. Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre, eşin şirket hisseleri onun kişisel malı sayılsa da, evlilik birliği içinde bu hisselerden elde edilen kâr payları veya şirketin değerindeki artış, edinilmiş mal kabul edilir ve paylaşıma tabidir.
Bu durumda doğru hukuki hamle şudur:
- Mal paylaşımı davasında, şirket arabasına değil, eşin şirket hisselerinin devrini önlemek amacıyla bu hisseler üzerine ihtiyati tedbir talep edilmelidir.
- Ayrıca, şirketin kâr dağıtımı yapmasını engellemek veya dağıtılan kârın tutulduğu banka hesaplarına tedbir konulması istenebilir.
- Dava sırasında mahkemeden şirketin ticari defterleri, bilançoları ve gelir tabloları istenerek, evlilik süresince şirketin ne kadar kâr ettiği ve bu kârın nasıl kullanıldığı (örneğin araba alımı gibi) tespit edilir. Diğer eş, bu kârın yarısı üzerinde hak iddia edebilir. Bu yaklaşım, şirketi bir mal kaçırma aracı olarak kullanmanın önüne geçen sofistike ve etkili bir hukuki yöntemdir.
Evlilikte Arabaya Şerh Koymak Sonuç
Evlilik birliği içinde alınan bir arabanın boşanma sürecinde korunması, doğru hukuki adımların zamanında atılmasını gerektiren hassas bir süreçtir. Evlilikte arabaya şerh koymak olarak bilinen işlemin hukuki karşılığının ihtiyati tedbir olduğunu ve bu talebin boşanma davasından ayrı olan mal paylaşımı davası kapsamında yapılması gerektiğini bilmek, atılacak ilk doğru adımdır. Aracın paylaşıma konu olabilmesi için edinilmiş mal niteliğinde olması, yani kural olarak evlilik birliği içinde alınmış olması esastır. Mal kaçırma gibi kötü niyetli girişimlere karşı en etkili kalkan olan ihtiyati tedbir, mahkemeden talep edildiğinde, aracın satışını ve devrini dava sonuçlanana kadar kesin olarak engeller. Krediyle alınmış veya şirket adına kayıtlı araçlar gibi özel durumlar ise daha karmaşık hesaplamalar ve farklı hukuki stratejiler gerektirir. Bu süreçte hak kaybı yaşamamak ve tüm yasal hakları eksiksiz bir şekilde kullanabilmek için usul kurallarına hakim olmak büyük önem taşır. Bu süreçte deneyimli bir İstanbul Boşanma Avukatı ile çalışmak, haklarınızın tam olarak korunmasını sağlar. Doğru adımları zamanında atmak için bir İstanbul Boşanma Avukatı‘ndan destek almak, geri dönülmez kayıpları önleyecektir.
Evlilikte Arabaya Şerh Koymak Sık Sorulan Sorular
Araba eşim adına kayıtlı, yine de tedbir koydurabilir miyim?
Evet, kesinlikle. Edinilmiş mallara katılma rejiminde malın kimin adına kayıtlı olduğunun bir önemi yoktur.11 Önemli olan, aracın evlilik birliği içinde, tarafların emeği veya birikimiyle alınıp alınmadığıdır. Eğer araç edinilmiş mal niteliğindeyse, ruhsat kimin adına olursa olsun, diğer eşin mal paylaşımında yarı oranında hakkı vardır ve bu hakkını korumak için ihtiyati tedbir talep edebilir.
Eşim arabayı ben dava açmadan hemen önce sattı, ne yapabilirim?
Bu durumda panik yapmamak gerekir. Türk Medeni Kanunu’nun 229. maddesi, mal kaçırma kastıyla yapılan bu tür devirlere karşı sizi korur.12 Mal paylaşımı davasında, bu satışın mal kaçırma amacıyla yapıldığını ispatlayarak, aracın devir tarihindeki değerinin mal varlığına eklenmesini talep edebilirsiniz. Mahkeme, bu talebi kabul ederse, araç sanki hiç satılmamış gibi değeri hesaplamaya dahil edilir ve bu değer üzerinden alacak hakkınız doğar.20 Eğer aracı satın alan üçüncü kişi de kötü niyetliyse (yani mal kaçırma amacını biliyorsa), ona karşı ayrı bir dava açma imkanı da doğabilir.
Tedbir konulan aracı kim kullanabilir?
İhtiyati tedbir kararı, aracın mülkiyet devrini (satış, bağış vb.) engeller; ancak kullanım hakkını doğrudan kısıtlamaz.2 Araç kimin fiili zilyetliğinde ise o kullanmaya devam eder. Aracın kullanımıyla ilgili bir anlaşmazlık varsa, bu durumun çözümü için mahkemeden ayrıca bir karar talep edilebilir. Örneğin, 6284 sayılı Kanun kapsamında şiddet mağduru olan bir eş, aracın geçici olarak kendisine tahsis edilmesini isteyebilir.29
Evlilikte arabaya şerh koymak ne kadar sürer?
İhtiyati tedbir talepleri, “ivedi” nitelikteki işlerdendir. Mahkemeler bu talepleri öncelikli olarak ele alır. Gerekli delillerin dilekçe ekinde sunulması halinde, mahkemenin yoğunluğuna bağlı olarak birkaç gün ile birkaç hafta arasında bir sürede karar çıkması beklenir.
Boşanma davası bittikten sonra araba üzerindeki tedbir nasıl kalkar?
İhtiyati tedbir, asıl dava olan mal paylaşımı davasının sonuna kadar devam eder. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na göre tedbirin etkisi, mal paylaşımı davasında verilen nihai kararın kesinleşmesine kadar sürer.30 Mal paylaşımı davası sonuçlanıp karar kesinleştiğinde ve malların paylaşımı (örneğin aracın bir eşe bırakılıp diğer eşe alacağının ödenmesi) tamamlandığında, mahkeme ilgili Trafik Tescil Müdürlüğü’ne bir yazı yazarak tedbirin kaldırılmasını sağlar.
Arabaya tedbir koydurmanın maliyeti nedir?
Bu sürecin maliyeti birkaç kalemden oluşur: mahkeme masrafları, olası teminat bedeli ve avukatlık vekalet ücreti. Mal paylaşımı davaları, dava değerine göre belirlenen nispi harca tabidir. Aşağıdaki tablo, 2025 yılı için İstanbul’da açılabilecek bir dava için tahmini bir maliyet çerçevesi sunmaktadır.
2025 Yılı Boşanma ve Mal Paylaşımı Davası Avukatlık Ücretleri ve Mahkeme Masrafları
| Kalem | Açıklama | Tahmini Tutar (2025) | 
| Mahkeme Masrafları | ||
| Başvurma Harcı | Dava açılışında ödenen sabit harç. | ~ 615 TL [32, 33] | 
| Peşin Nispi Harç | Dava değerine göre hesaplanan harcın dörtte biri. Mal paylaşımı davaları nispi harca tabidir. | Dava değerinin %0.17’si (Binde 68,31’in 1/4’ü) [32, 33] | 
| Gider Avansı | Tebligat, bilirkişi, tanık gibi masraflar için mahkeme veznesine yatırılan avans. | ~ 2.000 TL – 4.000 TL [32, 34] | 
| Avukatlık Vekalet Ücreti | ||
| Anlaşmalı Boşanma Davası | İstanbul Barosu tavsiye niteliğindeki ücreti. | 75.000 TL – 120.000 TL + KDV [34, 35, 36] | 
| Çekişmeli Boşanma Davası | İstanbul Barosu tavsiye niteliğindeki ücreti. | 110.000 TL – 400.000 TL + KDV [34, 35, 36] | 
| Mal Paylaşımı Davası (Tedbir Talepli) | Dava değerine göre nispi olarak veya maktu olarak belirlenir. İstanbul Barosu tavsiyesi. | 110.000 TL’den az olmamak üzere dava değerinin %16’sı [36, 37] | 
| Büroda Danışmanlık Ücreti (1 Saat) | Dava açmadan önce hukuki durum değerlendirmesi için. | 3.500 TL – 10.000 TL + KDV [35, 37, 38] | 
 
								




