Boşanma kararı almanın eşiğinde olan pek çok kişi, evlilik süresince yapılan borçların akıbetini merak etmektedir. Boşanmada borçlar ortak mı? sorusu, hem boşanmayı düşünen eşlerin zihnini kurcalayan hem de bu alanda danışmanlık arayanlar için önemli bir konudur. Eşlerin birlikte edindiği malların paylaşımı yanında, evlilik sırasında yapılan kredi borçları, kredi kartı borçları veya diğer finansal yükümlülüklerin kimin üzerinde kalacağı belirsizlik yaratabilir. Güncel Yargıtay kararları ve Türk Medeni Kanunu hükümleri ışığında, bu soruya yanıt bulmak ve boşanma aşamasındaki çiftlerin hak kaybına uğramadan borç paylaşımını nasıl yapabileceklerini açıklamak gerekir. Aşağıda, borçların evlilik birliği içerisindeki durumu, mal paylaşımında nasıl değerlendirildiği ve Yargıtay’ın bu konudaki emsal kararları ele alınmıştır.
Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi ve Borçların Paylaşımı
Türk Medeni Kanunu’na göre 2002 yılından itibaren evlenen çiftler, aksi bir sözleşme yapmadıkça edinilmiş mallara katılma rejimine tabi olurlar. Bu yasal mal rejimi, eşlerin evlilik süresince elde ettikleri kazanımları “edinilmiş mal” sayarak, boşanma halinde bu değerlerin yarı yarıya paylaşılmasını öngörür. Edinilmiş mal kavramı içerisine, eşlerin gelirleriyle alınan taşınır-taşınmaz mallar, ücretler, emekli ikramiyeleri gibi kazançlar girer. Önemli olarak, bu rejimde malların paylaşımı yapılırken aktif değerlerin yanı sıra pasif değerler de hesaba katılır. Yani malvarlığının bir parçası olan borçlar da paylaşım denklemine dahil edilir. Nitekim 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu m.219 ve devamı uyarınca, edinilmiş malların toplam değerinden bu mallara ilişkin borçlar çıkarıldıktan sonra kalan artık değerin yarısı diğer eşin alacak hakkını oluşturur. Bir başka deyişle, evlilik içinde yapılan borçlar, o borçla edinilen malvarlığı değeriyle birlikte değerlendirilir ve mal paylaşımı sırasında her iki eşin ortak sorumluluğu olarak kabul edilir.
Yargıtay uygulaması da bu yasal ilkeyi takip etmektedir. Örneğin, Yargıtay 8. Hukuk Dairesi bir kararında mahkemenin mal paylaşımı hesabı yaparken önce malın değerinden o mala ilişkin borçları düşüp ardından kalan değerin yarısı üzerinden diğer eşin katılma alacağını hesaplaması gerektiğini vurgulamıştır. Bu durumda, evlilik birliği içinde alınmış bir mal varsa, o mala ait kredi veya borç miktarı öncelikle malın değerinden çıkarılacak, geriye kalan artık değer ikiye bölünerek eşlerin payı belirlenecektir. Dolayısıyla, boşanmada borçlar ortak mı? sorusunun temel yanıtı, edinilmiş mallara katılma rejimine tabi evliliklerde borçların da en az kazançlar kadar ortak olduğudur.
Ortak Borç Kavramı ve Kişisel Borçlar Arasındaki Fark
Her ne kadar evlilik süresinde yapılmış borçlar kural olarak ortak kabul edilse de tüm borçların aynı kapsamda değerlendirilmediğini belirtmek gerekir. Türk Medeni Kanunu’nun 224. maddesi, “Eşlerden her biri kendi borçlarından bütün malvarlığıyla sorumludur” hükmünü içermektedir. Bu kural, üçüncü kişilere (örneğin bankalara veya alacaklılara) karşı, hangi eş borç yaptıysa o eşin borcundan şahsen sorumlu olduğunu ortaya koyar. Yani bir eşin kendi adına kredi alması halinde, alacaklı kurum diğer eşten bu borcu tahsil edemez; borcun ödenmemesi durumunda da diğer eşin malvarlığına haciz konulamaz. Bu açıdan, bankadan çekilen bireysel bir kredi veya kredi kartı borcu, hukuken sadece sözleşmeyi imzalayan eşe ait bir yükümlülüktür.
Ancak eşlerin kendi aralarındaki mal paylaşımı dengesi bakımından, borcun niteliğine göre farklı durumlar ortaya çıkabilir. Evlilik öncesinde var olan borçlar veya evlilik birliği dışında, tamamen kişisel amaçlarla yapılmış borçlar edinilmiş mal rejimi kapsamında değerlendirilmez. Örneğin, eşlerden birinin evlenmeden önce aldığı bir kredi ya da önceki yıllardan kalan bir borcu varsa, bu borç evlilik birliği içinde yapılmadığı için boşanmada ortak hesaplaşmaya dahil olmayacaktır. Benzer şekilde, eşlerden birinin kişisel malı ile ilgili bir borcu (örneğin bir eşin evlenmeden önce sahip olduğu evine ait vergi borcu ya da miras yoluyla intikal eden bir borç) varsa, bu da diğer eşi ilgilendirmeyen kişisel borç niteliğindedir.
Evlilik devam ederken alınan borçlarda ise borcun hangi amaçla yapıldığı büyük önem taşır. Eğer borç, aile ihtiyaçları, ortak konutun alınması veya evlilik birliğinin devamı için yapılan bir harcama amacıyla alınmışsa, bunlar ortak borç kabul edilir. Örneğin evin geçimini sağlamak için alınan tüketici kredileri veya birlikte kullanılan bir araba için yapılan borçlar bu kapsamdadır. Yargıtay kararlarında, evlilik birliğinin geleceği ve devamı için alınan, kişisel olmayan her borcun ortak borç sayılması gerektiği ifade edilmektedir. Diğer yandan, borcun tamamen eşlerden birinin şahsi zevkine veya kişisel yatırımına hizmet ettiğinin iddia edilmesi halinde, bunu öne süren tarafın iddiasını ispat etmesi gerekir. Örneğin, eşlerden biri habersiz şekilde yüksek miktarda kredi çekip bu parayı kumar gibi aile dışı bir amaçla harcadıysa, diğer eş bu borcun kendisini bağlamayacağını ileri sürebilir; ancak bunun için borcun aile yararına kullanılmadığını somut kanıtlarla ortaya koyması gerekecektir.
Özetlemek gerekirse, boşanmada borçların paylaşımında ana kural, evlilik süresince edinilen mallarla ilişkili borçların ortak sorumluluk sayılmasıdır. Ancak borcun kaynağı ve zamanı dikkatle incelenir: Evlilik öncesi borçlar ile eşin kişisel ihtiyaçları için yaptığı bireysel borçlar mal rejimi dışında tutulurken, evlilik birliği yararına yapılan borçlar ortak kabul edilir. Bu ayrıma rağmen, uygulamada çoğu borç evlilik içinde edinilmiş mallarla bağlantılı olduğundan, genellikle borçlar da ortaktır varsayımı geçerli olur. Nitekim mal paylaşımı davasında tüm aktif ve pasifler hesaba katıldığı için borçlar da masaya yatırılacaktır. Eşlerden biri kendisini borçtan sorumlu görmüyorsa bunu ispat yükünün kendisinde olduğunu unutmamalıdır.
Boşanmada Borçlar Ortak mı Yargıtay Kararları
Yargıtay’ın son yıllarda vermiş olduğu kararlar, boşanma halinde borçların nasıl ele alındığı konusunda yol göstericidir. Bu kararlar ışığında bazı önemli noktaları örneklerle açıklayalım:
1. Boşanma Davası Açıldıktan Sonra Ödenen Borçlar: Genel kural olarak, boşanma davasının açılmasıyla birlikte eşler arasındaki yasal mal rejimi sona ermiş sayılır (TMK m.225). Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin vurguladığı üzere, boşanma davasının açıldığı tarih, mal rejimi açısından bir milattır. Bu tarihe kadar yapılan borç ödemeleri ortak kabul edilirken, dava açıldıktan sonraki ödemeler ise artık o borcu ödeyen eşin kişisel harcaması sayılır ve diğer eş ortaklıktan çıkarılır. Örneğin, eşlerden biri aile konutu için çekilen konut kredisi taksitlerini boşanma davası sürecinde de ödemeye devam etmişse, dava tarihinden sonra ödediği taksitler için diğer eşten katkı talep edemez. Nitekim Yargıtay’ın 2019 tarihli bir kararında (Yargıtay 2. HD, 2019/6526 E., 2019/10088 K.), boşanmanın kesinleşmesinden sonraki kredi ödemelerini yapan eşin bu ödemeleri tek başına yapmış sayılacağı açıkça belirtilmiştir. Bu durumda, mal paylaşımında davanın açıldığı tarihteki borç durumu esas alınır; sonraki borç azalması veya ödenmesi, ödeyenin kendi sorumluluğundadır. Eşler, aralarında farklı bir anlaşma yapmadıkça (örneğin protokolle paylaşmadıkça) bu ilke geçerli olur.
2. Kredi ile Alınan Malların Paylaşımı: Eşler bir ev veya araba gibi yüksek değerli bir malı genellikle banka kredisi kullanarak edinebilmektedir. Boşanmada bu tür kredili malların paylaşımı teknik hesaplamalar gerektirebilir. Yargıtay, kredili alınan malların tasfiyesinde hakkaniyete uygun bir paylaşım için detaylı ilkeler geliştirmiştir. Örneğin, Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 16.04.2019 tarihli kararında (2017/13402 E., 2019/4165 K.), evlilik birliği içinde satın alınan bir araç bedelinin bir kısmının krediyle ödendiği ve taksitlerin bir bölümünün boşanma davası sonrasına sarktığı bir olayda, kalan borcun güncellenmiş değerinin malın değerinden düşülmesi gerektiğine hükmetmiştir. Somut olarak, araç alınırken kullanılan kredi taksitlerinin 7 tanesi evlilik sırasında, geri kalan 29 taksiti ise boşanma davası açıldıktan sonra ödenmiştir. Yargıtay, bu durumda şu yöntemin izlenmesini istemiştir: Önce boşanma ile mal rejiminin sona erdiği tarihte henüz ödenmemiş kredi borcunun, toplam borca oranı bulunmalıdır. Daha sonra bu oranın, aracın satın alındığı zamanki değeri içindeki payı hesaplanmalıdır. Ardından, araç boşanma sırasında ne kadar değer kazanmışsa (rayiç değer) bu artışa göre borcun güncel tutarı belirlenmelidir. Son olarak, güncel araç değerinden, güncel kalan borç tutarı çıkarıldıktan sonra kalan miktarın yarısı diğer eşin katılma alacağı olarak hesaplanmalıdır. Bu karara göre, kredili alınan malın değerindeki artış ve kalan borç adil biçimde paylaşılarak, borcun ortaklığı dengeli bir şekilde sonuçlandırılmaktadır.
3. Eşin Kendi Borcunu Ödemek İçin Ortak Malı Kullanması: Uygulamada bazen eşlerden biri, diğer eşin borcunu kapatmak için kendi malvarlığından fedakârlıkta bulunabilir. Örneğin koca, eşinin kredi kartı borcunu ödemek için aileye ait birikimden veya ziynet eşyalarından para harcayabilir. Bu tip durumlarda sonradan mal paylaşımı yapılırken, borcu ödeyen eş ödediği miktarı karşı taraftan talep etmek isteyebilir. Ancak Yargıtay’ın bu konuda da dikkat çektiği bir husus vardır: Eşler arası karşılıksız ödeme ve bağışlamalar. Nitekim Yargıtay 8. Hukuk Dairesi bir kararında, eşinin kredi kartı borcunu ödemek amacıyla ziynetlerini bozdurarak para veren eşin bu davranışının hukuken bağış niteliğinde sayılacağı ve mal paylaşımı hesabında dikkate alınmayacağına karar vermiştir. Kararda, davalı koca kendi kredi borcunu kapatmak için davacı eşten aldığı parayı sonradan “eşimin bana bağışıydı” diyerek mal rejimi dışı tutmaya çalışmış; Yargıtay ise görünürde satış veya devir şeklinde bile olsa eşler arası böyle bir para transferinin, eğer bir karşılığı yoksa bağış olarak kabul edileceğini ve bağış yapan eşin artık değer alacağı hakkının doğacağını belirtmiştir. Bu örnekten hareketle, eşlerin birbirlerine borç ödemesi amacıyla yaptığı karşılıksız yardımlar, daha sonra borcun ortak olduğu iddiasıyla geri istenemeyebilir. Eşler arası mali işlemler her zaman açık bir hukuki zemine oturtulmalı, gerekiyorsa borçlandığını belgeleyen yazılı kayıtlar tutulmalıdır.
Yukarıdaki örnekler, güncel Yargıtay kararları ışığında borçların ortaklığı meselesinin çok boyutlu olduğunu gösteriyor. Genel kural, evlilik içinde edinilen malvarlığı ve bu malvarlığı için yapılan borçların paylaştırılması olsa da her olayın özelliğine göre farklı hukuki sonuçlar doğabilir. Eşler, kendilerine ait özel durumları değerlendirirken Yargıtay’ın bu emsal kararlarını göz önünde bulundurmalı ve gerekiyorsa uzman bir hukukçudan yardım almalıdır.
Boşanmada Borçlar Ortak mı Sonuç
Sonuç olarak “Boşanmada borçlar ortak mı?” sorusunun cevabı, genel itibarıyla evet şeklindedir. Evlilik birliği içinde yapılan borçlar, tıpkı edinilen mallar gibi ortak kabul edilir ve mal paylaşımı hesaplarına dahil edilir. Türk Medeni Kanunu hükümleri ve Yargıtay kararları, mal rejiminin tasfiyesinde tüm aktiflerin yanı sıra pasiflerin de dikkate alınacağını net bir biçimde ortaya koymaktadır. Eşlerin evlilik süresince yaptıkları kredi borçları, ipotekler veya diğer finansal yükümlülükler, kural olarak her iki eşi de ilgilendirir ve artık değerin hesabında borçlar düşüldükten sonra kalan değer üzerinden paylaşım yapılır. Bununla birlikte, borcun niteliği (örneğin kişisel borç olması) veya zamanlaması (boşanma davası sonrası ödenmesi gibi) gibi unsurlar, spesifik durumlarda farklı sonuçlara yol açabilir.
Boşanmada borçlar ortak mı? Her aile ve her boşanma davası kendine özgüdür. Borçların ortak sayılıp sayılmayacağına dair tereddütleriniz varsa, yasal mevzuatın yanı sıra güncel içtihatları da bilen bir uzmandan destek almak en sağlıklı yoldur. Bu noktada bir İstanbul boşanma avukatı ile görüşerek durumunuza özel hukuki değerlendirme yapmanız faydalı olacaktır. Profesyonel bir destek sayesinde, hangi borcun ortak kabul edilip hangisinin kişisel sayılabileceğini somut deliller ışığında mahkemeye doğru şekilde sunabilirsiniz. Unutulmamalıdır ki özellikle mal paylaşımı ve borçların tasfiyesi davaları teknik ayrıntılar içerir; hak kaybına uğramamak için deneyimli bir İstanbul boşanma avukatı rehberliğinde süreci yürütmek, boşanma sonrası maddi dengenizin korunmasını sağlayacaktır.
Boşanmada Borçlar Ortak mı Sık Sorulan Sorular
Eşimden boşanınca onun borçlarını ben ödemek zorunda kalır mıyım?
Hayır. Yasal olarak herkes kendi borcundan sorumludur ve bir eşin kişisel borcu için diğer eşin maaşına veya malına haciz konulamaz. Boşanma durumunda da banka veya alacaklılar, borcu kimin adına ise ondan tahsil eder. Ancak bu durum, evlilik içinde edinilen malların paylaşımı hesaplanırken borçların dikkate alınmasına engel değildir. Yani siz doğrudan eşinizin borcunu ödemekle yükümlü olmasanız da, ortak alınmış bir malın borcu varsa, o malın değeri hesaplanırken kalan borç düşülür ve net değer üzerinden pay alırsınız. Örneğin eşinizin devam eden bir konut kredisi varsa, boşanmada evin değeri belirlenip kredi borcu çıkarıldıktan sonra kalanın bölüşülmesi gibi bir yöntem izlenir.
Boşanmada konut kredisi borcu nasıl paylaşılır?
Ortak alınan bir ev için banka kredisi kullanıldıysa, boşanma halinde bu kredi borcu da mal paylaşımının bir parçası olacaktır. Genellikle uygulanan yöntem, evin boşanma sırasındaki piyasa değerinin tespit edilmesi ve o tarih itibariyle kalan kredi borcunun bu değerden düşülmesidir. Kalan miktar eşler arasında paylaştırılır. Örneğin evin değeri 1.000.000 TL, boşanma anında kalan kredi borcu 200.000 TL ise, geriye kalan 800.000 TL “artık değer” kabul edilir ve taraflar 400.000’er TL şeklinde hak talep edebilir. Kredi borcunun kalan kısmını genellikle evi üzerinde bırakılan (evi devralan) eş ödemeye devam eder. Eğer anlaşmalı boşanma söz konusuysa, eşler bu konuda farklı bir anlaşma da yapabilir; örneğin kredi borcunun nasıl ödeneceğini protokolle belirleyebilirler. Ancak çekişmeli boşanmada mahkeme, hakkaniyete uygun olarak borcu ve değeri denkleştirip herkesin payını buna göre hesaplar. Unutmayın ki, kredi borcu kimin üzerine ise banka o kişiden tahsilata devam edecektir; bu nedenle mal paylaşımında borcun dikkate alınması, sadece eşler arasındaki alacak hakkının belirlenmesi içindir.
Boşanmada kredi kartı borçları kime kalır?
Kredi kartı borçları, kural olarak kart sahibinin kişisel borcudur. Banka, kart borcundan ötürü sadece kart hamilini sorumlu tutar ve diğer eşe yasal takibat yapamaz. Bu nedenle boşanmada kredi kartı borcu için doğrudan bir “paylaşım” söz konusu olmaz; borç kimin adına ise ona ait olmaya devam eder. Ancak, eğer kredi kartı borcu aile ihtiyaçları için yapıldıysa ve borcun karşılığı olarak ortada bir mal varlığı yoksa, mal paylaşımı davasında bu borç genellikle dikkate alınmaz (çünkü ortada paylaşılacak bir artığa yansımamıştır). Öte yandan, diyelim ki eşlerden biri ortak alınan eşyaların bedelini kendi kredi kartıyla ödedi; bu durumda o eşyalar zaten edinilmiş mal sayılacak ve paylaşılacaktır. Kart borcunu ödeyen eş, diğer eşten bu harcamaların yarısını talep edemez çünkü harcamanın karşılığı olan eşya zaten ortak paylaşıma dahildir. Sonuç itibariyle, boşanmada kredi kartı borcu ortak bir borç olarak addedilmez ve hangi eşin adına ise onda kalır; diğer eşe ancak dolaylı etkileri olabilir (örneğin borç yüzünden ortak birikimler azalmışsa, kalan mal varlığı paylaşılır).
Evlilikten önceki borçlar boşanmada paylaşılır mı?
Hayır, evlenmeden önce mevcut olan borçlar boşanma halinde ortak hesaba katılmaz. Eşinizin veya sizin evlilik öncesinde aldığınız bir kredi ya da borç, kişisel borç sayılır. Boşanma sırasında mal rejiminin tasfiyesi yapılırken sadece evlilik süresi içinde edinilen mallar ve o döneme ait borçlar değerlendirilir. Dolayısıyla, geçmişten gelen borçlarınız sizin bireysel sorumluluğunuz olarak kalır. Örneğin, eşiniz üniversite döneminde çektiği bir öğrenim kredisini evlendikten sonra da ödüyor olabilir; boşanma durumunda bu borç onun kişisel borcu olarak devam eder ve sizden bu borca katkı talep edilemez. Aynı şekilde sizin evlilik öncesi kredi kartı borcunuz varsa, bu borç mal paylaşımında dikkate alınmaz. Ancak dikkat: Evlilik öncesi borç ödenirken evlilikte edinilmiş gelirler kullanıldıysa, bu durum bazı dolaylı sonuçlar doğurabilir. Örneğin, eşiniz evlilik boyunca maaşından ciddi bir kısmı eski borcuna ödediği için ortak birikiminiz azaldıysa, bu yine de borcun doğrudan paylaşılacağı anlamına gelmez, sadece paylaşılacak daha az mal varlığı kalmış olur.
Boşanmada kefil olunan borçlar ne olacak?
Eşlerden biri üçüncü bir kişinin borcuna kefil olmuşsa, bu kefaletten doğan sorumluluk tamamen kefil olan eşin şahsi yükümlülüğüdür. Kefalet, borçlu ile alacaklı arasındaki ilişkiye dahil olmaktır ve diğer eşin rızası alınmadan yapılan kefaletlerde, kefil olmayan eş hukuken borçtan sorumlu tutulamaz. Boşanma halinde de durum değişmez: Kefil olan eş, borç ödenmezse alacaklıya karşı kendi malvarlığıyla sorumlu olacaktır. Bu tür bir borç aile yararına yapılmış bir borç olmadığından, mal paylaşımında da genellikle dikkate alınmaz. Ancak unutmayalım, eğer kefil olunan borç nedeniyle aileye ait mallar üzerine (örneğin ortak konuta) haciz gelirse, bu fiili bir etki yaratabilir. Yine de bu, borcun ortak sayılması sonucunu doğurmaz. Boşanmada mahkeme, kefalet sonucu ödenen bir tutar varsa bunun eşler arasında denkleştirilip denkleştirilmeyeceğine bakabilir; genelde kefil olan eş, diğer eşten bu konuda bir talepte bulunamaz çünkü bu, kendi kişisel tercihiyle üstlendiği bir borçtur.