Evliliğin ilk ayları, genellikle toplumsal beklentilerin aksine, en yoğun duygusal çalkantıların ve hukuki belirsizliklerin yaşandığı bir dönem olabilir. “3 aylık evliyim boşanmak istiyorum” düşüncesi, pek çok kişinin yaşadığı yoğun hayal kırıklığının, uyumsuzluğun veya daha ciddi sorunların bir yansımasıdır. Bu kararı alma aşamasındaki bireylerin aklındaki ilk ve en büyük engel ise, genellikle kulaktan dolma bir bilgi olan “Evleneli 1 yıl olmadan boşanılamaz” yanılgısıdır. Bu bilgi, hukuki gerçekliğin sadece küçük bir kısmını yansıtmakta ve çoğu zaman kişileri, çekilmez hale gelmiş bir evliliği sürdürmeye mecbur hissettirmektedir. Bu yanılgı, “3 aylık evliyim boşanmak istiyorum” diyen birinin önündeki ilk psikolojik engeldir.
Gerçekte, Türk Medeni Kanunu (TMK) boşanmak için 1 yılın dolmasını sadece belirli bir boşanma türü için şart koşar. 3 aylık bir evlilikte olmanız, boşanma hakkınızın olmadığı anlamına gelmez. Ancak bu durum, boşanma sürecinin “kolay” ve “anlaşmalı” yoldan ilerlemesine engel teşkil eder. Bu makalenin amacı, “3 aylık evliyim boşanmak istiyorum” gibi kısa süreli bir evliliği sonlandırmak isteyen bireylerin, hukuken hangi yollara sahip olduğunu, bu yolların neden karmaşık ve teknik bilgi gerektirdiğini ve bu süreçte özellikle maddi ve manevi haklarınızı (nafaka, tazminat ve özellikle düğün takıları) korumak için nelere dikkat etmeniz gerektiğini tüm hukuki detaylarıyla açıklamaktır. “3 aylık evliyim boşanmak istiyorum” davası, bu nedenle basit bir ayrılık kararı değil, hukuki sonuçları olan teknik bir davadır ve atacağınız her adım, gelecekteki mali durumunuzu doğrudan etkileyecektir.
3 Aylık Evliyim Boşanmak İstiyorum Diyenlerin Bilmesi Gereken Engel
Boşanma davaları temelde “anlaşmalı” ve “çekişmeli” olmak üzere ikiye ayrılır. Toplumda bilinen hızlı, kolay ve tek celsede biten boşanma türü “anlaşmalı boşanmadır”. Ancak “3 aylık evliyim boşanmak istiyorum” diyen bir çiftin bu yola başvurması hukuken mümkün değildir.
Hukuki Dayanak: TMK 166/3 ve Mutlak 1 Yıl Şartı
Anlaşmalı boşanmanın hukuki temeli, Türk Medeni Kanunu’nun 166. maddesinin 3. fıkrasında düzenlenmiştir. Kanun koyucu, eşlerin boşanma ve boşanmanın tüm mali sonuçları (nafaka, tazminat, mal paylaşımı) ile varsa çocukların velayeti konusunda tam bir mutabakata varmaları halinde , evlilik birliğinin temelinden sarsılıp sarsılmadığını araştırmaksızın boşanmalarına izin vermiştir.
Ancak kanun, bu kolaylığın sağlanabilmesi için iki temel şartın birlikte gerçekleşmesini zorunlu kılmıştır:
- Evlilik birliğinin en az bir yıl sürmüş olması.
- Eşlerin mahkemeye birlikte başvurması veya bir eşin açtığı davayı diğer eşin kabul etmesi.
“3 aylık evliyim boşanmak istiyorum” durumunda, ilk ve en temel şart olan “evliliğin en az 1 yıl sürmüş olması” koşulu sağlanmamaktadır. Bu 1 yıllık süre, kamu düzenine ilişkin, emredici bir hukuk kuralıdır. Aile Mahkemesi hâkimi, dosyayı eline aldığında tarafların evlilik tarihine bakmakla yükümlüdür ve 1 yıllık sürenin dolmadığını resen (kendiliğinden) tespit edecektir.
3 Aylık Evlilikte Anlaşmalı Boşanma Protokolünün Hukuki Geçersizliği
Taraflar, 3 aylık evli olmalarına rağmen boşanmanın tüm sonuçları (nafaka, tazminat, düğün takıları) üzerinde uzlaşmış olsalar dahi, hazırlayacakları “anlaşmalı boşanma protokolü” hukuken bir anlam ifade etmeyecektir. Hâkim, 1 yıl şartı sağlanmadığı için tarafların anlaşmasına itibar edemez ve davayı “anlaşmalı boşanma” olarak yürütemez. Taraflar “Biz her konuda anlaştık, lütfen bizi boşayın” deseler bile, hâkimin bu talebi kabul etmesi yasal olarak imkânsızdır. Bu durum, “3 aylık evliyim boşanmak istiyorum” diyen birini, boşanmak için tek bir yola mecbur bırakır: Çekişmeli boşanma.
3 Aylık Evliyim Boşanmak İstiyorum Diyorsanız Tek Seçenek Çekişmeli Boşanma Davası
“1 yıl dolmadıysa boşanılamaz” yanılgısının tamamen yanlış olduğu nokta burasıdır. Medeni Kanun, anlaşmalı boşanma dışındaki boşanma davaları için herhangi bir asgari evlilik süresi şartı aramamıştır. Çekişmeli boşanma davası, evliliğin 3. ayında, 3. haftasında veya 3. gününde dahi açılabilir. Yeter ki, kanunda belirtilen boşanma sebeplerinden biri mevcut olsun. “3 aylık evliyim boşanmak istiyorum” demeniz, boşanma hakkınızın olduğu anlamına gelir; sadece izlenecek yol farklıdır.
“3 Aylık Evliyim Boşanmak İstiyorum” Durumunda Temel Fark İrade Değil, Kusur ve İspat
“3 aylık evliyim boşanmak istiyorum” diyen birinin anlaması gereken en temel fark budur. Anlaşmalı boşanma, “irade” (tarafların ortak boşanma isteği) temellidir. Hâkim, tarafların iradesinin serbestçe açıklandığına kanaat getirirse ve protokolü hukuka uygun bulursa boşanmaya karar verir.
Çekişmeli boşanma davası ise “kusur” ve “ispat” temellidir. Bu dava türünde, taraflardan biri (davacı), diğer tarafın (davalı) evliliğin bitmesine yol açan olaylarda kusurlu olduğunu, bu kusurlu davranışlar nedeniyle ortak hayatın kendisi için çekilmez hale geldiğini iddia etmek ve bu iddialarını somut delillerle (tanık, mesaj kayıtları, banka dökümleri, darp raporları vb.) kanıtlamak zorundadır. “3 aylık evliyim boşanmak istiyorum” kararınız, bir “savaş” gerektiren bu hukuki yola girmek demektir.
Burada önemli bir hukuki nüans bulunmaktadır: Eğer taraflar 1 yıl dolmadan çekişmeli boşanma davası açarlar ve dava süreci (yargılama, duruşmalar) devam ederken evliliklerinin 1. yılı dolarsa, bu aşamada anlaşıp bir protokol sunarak davayı “anlaşmalı boşanmaya” çevirmeleri mümkündür. Ancak, bu ihtimale güvenerek dava açmak son derece risklidir; davanın en başından itibaren tam bir çekişmeli dava stratejisi ile (kusur ispatı ve delil toplamaya odaklanarak) hareket etmek, “3 aylık evliyim boşanmak istiyorum” kararını hukuki bir zafere dönüştürmek için zorunludur.
“3 Aylık Evliyim Boşanmak İstiyorum” Davası Nasıl Açılır?
“3 aylık evliyim boşanmak istiyorum” talebi, Aile Mahkemesi’ne sunulacak bir dava dilekçesinde somut bir hukuki sebebe dayandırılmak zorundadır. Yaşadığınız sorunları (örn: “bana bağırıyor”, “ailesi müdahale ediyor”, “beni aldattı”) hukuki bir boşanma sebebine dönüştürmeden dava açamazsınız. Bu sebepler, Medeni Kanun’da “genel” ve “özel” olarak ikiye ayrılır:
Genel Boşanma Sebebi Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması (TMK 166/1)
Uygulamada en sık kullanılan boşanma sebebidir ve halk arasında “şiddetli geçimsizlik” olarak bilinir. Bu sebep, ortak hayatı sürdürmelerinin eşlerden beklenemeyecek derecede çekilmez hale gelmesini ifade eder.
Kısa Süreli Evlilik Nüansı: 3 aylık evlilikte bu sebebi ispatlamak, 10 yıllık evliliğe göre daha zordur. Yargıtay (Yüksek Mahkeme), kısa süreli evliliklerde eşlerin birbirine “tahammül yükümlülüğü” olduğunu ve evliliğin ilk aylarındaki alışma sürecinde yaşanan her tartışmanın boşanma sebebi sayılamayacağını kabul etmektedir. Bu nedenle, “3 aylık evliyim boşanmak istiyorum” davanızda evliliğin temelinden sarsıldığını ispatlamak için, sıradan anlaşmazlıklardan fazlası gerekir. Örneğin; sürekli ve ağır hakaretler, ekonomik şiddet (parayı kısıtlama, çalışmaya zorlama), güven sarsıcı davranışlar (sürekli yalan söylemek, sosyal medyada şüpheli yazışmalar), ailelerin evliliğe aşırı ve yıpratıcı müdahalesi gibi durumların somut delillerle ortaya konulması şarttır.
Özel Boşanma Sebepleri (Mutlak Sebepler)
Bu sebepler , varlıklarının ispatlanması halinde, hâkimin artık evliliğin çekilmez hale gelip gelmediğini araştırmasına gerek kalmayan, tek başlarına boşanma için yeterli olan “mutlak” sebeplerdir:
- Zina (Aldatma): Evliliğin süresinden bağımsız olarak, eşlerden birinin sadakat yükümlülüğünü ihlal etmesi (üçüncü bir kişiyle cinsel birliktelik yaşaması) mutlak boşanma sebebidir. “3 aylık evliyim boşanmak istiyorum” deseniz dahi aldatıldığınızı ispatlarsanız (otel kayıtları, tanık beyanları, kesin deliller vb.), boşanma kararı almanız kesindir.
- Hayata Kast, Pek Kötü Muamele veya Onur Kırıcı Davranış: Bu, kısa süreli ancak şiddetli evliliklerde en sık başvurulan yollardan biridir. Fiziksel şiddet (en küçük bir itme, tokat dahi) ve bunu belgeleyen bir darp raporu , öldürme veya yaralama tehditleri, eşi odaya kilitleme gibi eylemler “pek kötü muamele”dir. Toplum içinde küçük düşürmek, ağır küfür ve hakaretler etmek, ailesine yönelik ağır ithamlar “onur kırıcı davranış” kapsamındadır. Bu sebeplerin ispatı, boşanmayı garantiler.
- Suç İşleme ve Haysiyetsiz Hayat Sürme: Eşlerden birinin yüz kızartıcı bir suç işlemesi (hırsızlık, dolandırıcılık vb.) veya sürekli kumar oynama, uyuşturucu bağımlılığı gibi haysiyetsiz bir yaşam tarzını sürdürmesi ve bu durumun diğer eş için ortak hayatı çekilmez kılması.
- Terk ve Akıl Hastalığı: Bu iki özel sebep, kendi içlerinde belirli süreler (örn: terk için ihtar ve aylarca bekleme süresi ) veya tıbbi rapor süreçleri (akıl hastalığının iyileşemez olduğunun tespiti) gerektirdiğinden, “3 aylık evliyim boşanmak istiyorum” gibi acil boşanma durumlarında genellikle pratik veya uygulanabilir değillerdir.
Yaşadığınız olayın, bu hukuki kategorilerden hangisine (veya hangilerine) girdiğinin doğru tespit edilmesi, davanın kaderini belirler. Yanlış sebebe dayanmak (örn: şiddet varken sadece geçimsizliğe dayanmak) veya doğru sebebi iddia edip ispatlayamamak, davanın reddedilmesine ve ciddi hak kayıplarına yol açar.
“3 Aylık Evliyim Boşanmak İstiyorum” Derken Düşünülmesi Gereken Mali Sonuçlar
“3 aylık evliyim boşanmak istiyorum” diyen birinin asıl endişesi boşanıp boşanamamaktan ziyade, bu boşanmanın mali sonuçlarıdır. Çekişmeli boşanma davasında, tüm mali talepler (tazminat ve nafaka), “KUSUR” ilkesine sıkı sıkıya bağlıdır.
Neden Kimin Hatalı Olduğu Bu Kadar Önemli?
Kusur, boşanmaya hangi eşin, hangi davranışlarıyla sebep olduğu anlamına gelir. Mahkeme, yargılama sonunda tarafların kusur derecelerini (kusursuz, az kusurlu, eşit kusurlu, ağır kusurlu ) belirler ve tüm mali kararlarını buna göre verir:
- Ağır Kusurlu Eş: Boşanmaya sebep olan taraf olarak, diğer tarafa hem maddi hem manevi tazminat ödemek zorunda kalabilir. Yoksulluğa düşse bile nafaka talep edemez.
- Eşit Kusurlu Eş: Taraflar eşit kusurlu bulunduğunda, birbirlerinden maddi veya manevi tazminat talep edemezler. Yargıtay uygulamalarına göre, genellikle yoksulluk nafakası da talep edemezler. 3 aylık evliliklerde, hâkimlerin “kişilik uyuşmazlığı” diyerek tarafları “eşit kusurlu” bulma eğilimi vardır. Bu, tüm mali taleplerinizi kaybetmeniz anlamına gelebilir.
- Az Kusurlu veya Kusursuz Eş: Boşanmada haklı olan taraftır. Ağır kusurlu olan diğer eşten maddi ve manevi tazminat talep edebilir. Ayrıca, şartları oluşmuşsa yoksulluk nafakası talep etme hakkına sahip tek taraftır.
Görüldüğü üzere, 3 aylık evliliğinizdeki anlaşmazlıkları “eşit kusurlu bir kişilik uyuşmazlığı” olmaktan çıkarıp, karşı tarafın eylemlerini “ağır kusur” (örn: ekonomik şiddet, sosyal izolasyon, hakaret) olarak niteleyip kanıtlamak, bir avukatın en kritik görevidir. Bu, “3 aylık evliyim boşanmak istiyorum” davasında delil toplama ve hukuki argümantasyon uzmanlığı gerektirir.
“3 Aylık Evliyim Boşanmak İstiyorum” Diyenler Tazminat Alabilir mi? (Maddi ve Manevi)
Manevi Tazminat (TMK 174/2): Manevi tazminat, boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakları saldırıya uğrayan tarafın (örn: aldatılan, şiddet gören, ağır hakarete maruz kalan) talep edebileceği bir para miktarıdır. Manevi tazminat için evliliğin süresinin bir önemi yoktur. 3 aylık evlilikte dahi aldatılmak, hakarete uğramak veya şiddet görmek, 10 yıllık evlilikteki kadar kişilik haklarına saldırıdır. Dolayısıyla, “3 aylık evliyim boşanmak istiyorum” demenizin sebebi ağır kusura (zina, şiddet, onur kırıcı davranış) dayanıyorsa, manevi tazminat talep etme hakkınız saklıdır.
Maddi Tazminat (TMK 174/1): Maddi tazminat, boşanma nedeniyle mevcut veya beklenen menfaatleri zedelenen tarafın talep edebileceği bir tazminattır. 3 aylık evlilikte bu tazminatı almak çok daha zordur. Yargıtay, “beklenen menfaat” (örn: eşin gelecekteki desteği, miras hakkı) kaybının kısa süreli evliliklerde oluşmayacağını kabul etmektedir. Ancak, “mevcut menfaat” kaybı ispatlanabilir. Örneğin, bu 3 aylık evlilik için işinizden ayrılmak zorunda kaldıysanız, başka bir şehre taşınmak için somut masraflar yaptıysanız, bu durumlar “mevcut menfaat kaybı” olarak değerlendirilebilir ve kusurlu eşten maddi tazminat talep etmek için bir zemin oluşturabilir.
“3 Aylık Evliyim Boşanmak İstiyorum” Diyenler İçin En Tartışmalı Konu Yoksulluk Nafakası
Tedbir Nafakası vs. Yoksulluk Nafakası Ayrımı: Öncelikle, dava açılır açılmaz, dava süreci boyunca ekonomik durumu zayıf olan eşe kusura bakılmaksızın bağlanan geçici ödemeye “tedbir nafakası” denir. 3 aylık evlilikte dahi, dava açarken tedbir nafakası talep edilebilir ve genellikle kabul görür.
Asıl tartışmalı konu, boşanma sona erdikten sonra ödenecek olan “yoksulluk nafakası”dır (TMK 175). Yoksulluk nafakası, boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek olan ve boşanmada ağır kusurlu olmayan eşe, diğer eşin mali gücü oranında süresiz olarak (veya evlenene kadar) bağlanan nafakadır.
Yargıtay’ın Kısa Süreli Evliliklere Bakışı (Kritik Bilgi): Yargıtay’ın yerleşik içtihatları, 3 ay gibi çok kısa süreli evliliklerde yoksulluk nafakası taleplerini reddetme eğilimindedir. Yüksek Mahkeme’nin temel mantığı şudur: Yoksulluk nafakasının şartı, “boşanma yüzünden yoksulluğa düşmektir”. 3 ay süren bir evliliğin, kişiyi evlenmeden önceki durumundan daha yoksul bir hale getirmeyeceği, kişinin boşanmakla sadece evlenmeden önceki mali durumuna geri döneceği kabul edilir.
İstisnanın Savunulması (Avukatın Rolü): Ancak bu, mutlak bir kural değildir. Eğer 3 aylık evliliğe güvenerek ve eşinizin yönlendirmesiyle mevcut işinizden ayrıldıysanız, başka bir şehre taşındıysanız veya bu evlilik nedeniyle fiilen çalışma imkanınızı kaybettiyseniz, evlilik kısa sürmüş olsa dahi “boşanmanın sizi yoksulluğa düşürdüğü” gerçeği uzman bir avukat tarafından somut delillerle savunulabilir. Bu, standart bir “nafaka istiyorum” talebinden çok daha teknik bir hukuki savunma gerektirir. Bu, “3 aylık evliyim boşanmak istiyorum” davasındaki en teknik hukuki savunmalardan biridir.
“3 Aylık Evliyim Boşanmak İstiyorum”: Mal Paylaşımı ve Düğün Takıları (Ziynet Eşyaları)
Türkiye’de 1 Ocak 2002 sonrası evliliklerde yasal mal rejimi, “edinilmiş mallara katılma” rejimidir. Bu rejim, evlilik içinde emek karşılığı elde edilen malların (maaş, maaşla alınan ev/araba) boşanma sırasında yarı yarıya paylaşılmasını öngörür. 3 aylık bir evlilikte, “edinilmiş mal” (maaş birikimi gibi) genellikle çok az olacaktır.
Bu nedenle, kısa süreli evliliklerde mal paylaşımının asıl odak noktası, evlenmeden önce getirilen veya evlilik sırasında karşılıksız kazanılan (hediye, bağış, miras) “kişisel mallar” ve özellikle de “düğün takıları” (ziynet eşyaları) olur.
Düğün Takıları (Ziynet Eşyaları) Kime Aittir?
“3 aylık evliyim boşanmak istiyorum” diyen birinin aklındaki en somut ve genellikle en yüksek değerli kalem budur. Yıllar boyunca Yargıtay’ın istikrarlı içtihadı, “Düğünde kadına takılan her türlü ziynet (kim takarsa taksın, kayınpederin taktığı bilezikler dahil) kadının kişisel malıdır ve kadına bağışlanmış sayılır” yönündeydi. Bu kural, pek çok davada standart olarak uygulanmaktaydı.
Ziynet Eşyası Kararı Değişti! (2024-2025 Güncel İçtihat)
Bu bölüm, boşanma hukukundaki en güncel ve en önemli değişikliği içermektedir. İnternetteki eski makalelere veya eski bilgilere güvenerek hareket etmenin maliyeti çok ağır olabilir. Bu bilgi, “3 aylık evliyim boşanmak istiyorum” davanızın sonucunu doğrudan etkileyebilir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi ve devamında Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 2024 ve 2025 yıllarında verdiği yeni kararlarla bu köklü içtihadı tamamen terk etmiştir. “Düğünde takılan her şey kadına aittir” şeklindeki otomatik kural artık geçerli değildir.
Ziynetlerin Aidiyetinde Yeni Değerlendirme Kriterleri: Mahkemeler artık düğün takılarının kime ait olduğuna karar verirken, Yargıtay’ın belirlediği şu yeni hiyerarşiyi izlemektedir:
- Taraflar Arası Anlaşma: Öncelikle, eşlerin takıların paylaşımına veya kime ait olacağına dair evlenmeden önce veya sonra yaptıkları bir anlaşma (sözlü veya yazılı) olup olmadığına bakılır. Varsa, bu anlaşma uygulanır.
- Yerel Örf ve Adet: Taraflar arasında bir anlaşma yoksa, düğünün yapıldığı yörenin “yerel örf ve adeti” araştırılır. Mahkeme, o yöredeki geleneklere göre hangi takıların (örn: “anne sütü hakkı” gibi) geline, hangilerinin damada veya ailenin ortak giderlerine (örn: düğün masrafları) ayrıldığını tespit eder.
- Takının Niteliği (Cinsiyet Özgülüğü): Eğer o yörede belirgin bir örf ve adet de ispatlanamazsa, son çare olarak takının niteliğine bakılır :
- Kadına Özgü Olanlar: Bilezik, küpe, gerdanlık, kolye gibi takılar “kadına özgü” kabul edilir ve kadına ait olduğu varsayılır.
- Erkeğe Özgü Olanlar: Erkek saati, manşet, erkek yüzüğü gibi takılar “erkeğe özgü” kabul edilir ve erkeğe ait olduğu varsayılır.
- Her İki Cinse Özgü Olanlar (En Kritik Değişiklik): Çeyrek altın, gram altın, cumhuriyet altını, para gibi “cinsiyet özgülüğü” olmayan takılarda artık kime takıldığına bakılır. Eğer bu altınlar kime takıldığı belli olmayacak şekilde bir “takı torbasına” veya “sandığa” atılmışsa, bunların “ortak” kabul edilebileceğine veya paylaşıma tabi tutulabileceğine dair bir eğilim oluşmuştur.
İspat Yükü: Bu yeni kararlarla birlikte, davacı kadının, dava konusu altınların varlığını (düğün videosu, fotoğraflar, tanıklar) ve bu altınların kendisinin rızası dışında elinden alındığını, evde kaldığını veya zorla alındığını şüpheye yer vermeyecek şekilde ispatlaması gerekmektedir. Davalı koca ise, ziynetlerin kadının rızasıyla ve iade edilmemek üzere (örn: düğün borçları için) verildiğini veya kadının evden ayrılırken bunları yanında götürdüğünü ispatlamakla yükümlüdür.
Bu içtihat değişikliği, kısa süreli evliliklerdeki en büyük parasal kalemin kaderini tamamen değiştirmiştir. Eski bilgiyle hareket eden bir taraf, tüm haklarını kaybedebilir veya haksız bir ödeme yapmak zorunda kalabilir. Sadece bu yeni içtihadı bilen ve uygulayabilen uzman bir avukatın rehberliği, bu noktada hayati önem taşımaktadır.
“3 Aylık Evliyim Boşanmak İstiyorum” Diyenler İçin Dava Süreci, Riskler ve Avukatın Önemi
“3 aylık evliyim boşanmak istiyorum” kararı, sizi hukuken karmaşık ve uzun soluklu bir sürece sokacaktır. Bu, potansiyel müvekkillerimizin en çok endişe duyduğu konudur.
Çekişmeli Boşanma Davası Süreci (Aşamalar)
Anlaşmalı boşanmanın aksine , çekişmeli boşanma davası tek celsede bitmez, ortalama 1.5 ila 2 yıl sürebilir. Süreç, düz yazı formatında özetlenecek olursa, şu aşamalardan oluşur: Dava, boşanma sebeplerini, delil listesini ve talepleri (nafaka, tazminat, ziynet) içeren “dava dilekçesinin” yetkili Aile Mahkemesi’ne sunulmasıyla başlar. Mahkeme, dilekçeyi davalı eşe tebliğ eder ve davalının bu iddialara karşı “cevap dilekçesi” sunması için 2 haftalık yasal süresi vardır. Bu dilekçe teatisi (karşılıklı dilekçe sunumu) tamamlandıktan sonra, mahkeme bir “ön inceleme duruşması” günü belirler. Bu ilk duruşma çok önemlidir; burada hâkim tarafların iddia ve savunmalarını özetler, anlaşamadıkları konuları tespit eder, taraflara sulh (anlaşma) ihtimalini sorar ve en önemlisi, dava süresince geçerli olacak “geçici tedbirler” (tedbir nafakası, çocuk varsa geçici velayet, ortak konutun tahsisi) hakkında karar verir.
Ön incelemeden sonra davanın esasına girilen “tahkikat” aşaması başlar. Bu aşama, davanın “savaş” kısmıdır ve aylarca, bazen yıllarca sürebilir. Bu süreçte davacının ve davalının bildirdiği “tanıklar” duruşmada dinlenir, uzmanlardan “bilirkişi raporları” (örn: kusur tespiti, malvarlığı değerlemesi) alınır, banka kayıtları, telefon dökümleri (içerikleri değil, arama/mesaj sıklığı) gibi deliller toplanır. Bu aşama, davanın karmaşıklığına göre birkaç celse sürebilir. Tüm deliller toplandıktan sonra mahkeme “sözlü yargılama” aşamasına geçer ve nihai “karar”ını açıklar. Verilen bu karara karşı tarafların önce İstinaf Mahkemesi’ne (Bölge Adliye Mahkemesi), ardından Yargıtay’a (Temyiz) başvurma hakları vardır.
“3 Aylık Evliyim Boşanmak İstiyorum” Davasını Avukatsız Açmanın Riskleri
Kanunen, Türkiye’de boşanma davası açmak için avukat tutma zorunluluğu yoktur. Ancak “3 aylık evliyim boşanmak istiyorum” gibi 1 yıl şartını taşımayan, çekişmeli boşanmaya mecbur olan bir durumda avukatsız hareket etmek, telafisi imkansız hak kayıplarına davetiye çıkarmaktır.
Avukatsız boşanmanın tek avantajı, başlangıçtaki avukatlık ücretinden tasarruf etmek gibi görünse de , bu tasarrufun maliyeti genellikle çok daha ağır olmaktadır. Hukuki bilgi eksikliği nedeniyle, dava dilekçesinde yanlış boşanma sebebine dayanabilirsiniz. Delillerinizi, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na (HMK) uygun şekilde veya yasal süresi içinde sunmayarak ispat hakkınızı tamamen kaybedebilirsiniz. Hukuka aykırı yollardan elde ettiğiniz delilleri (örn: gizli ses kaydı, izinsiz alınan ekran görüntüleri) sunmaya çalışarak, haklıyken haksız duruma düşebilir ve hatta suçlu olabilirsiniz. Karşı tarafın iddialarına süresinde ve usulüne uygun (hukuki argümanlarla) cevap veremeyerek , karşı tarafın iddialarını zımnen (dolaylı olarak) kabul etmiş sayılabilirsiniz.
Ancak en büyük risk şudur: Yargıtay’ın sürekli değişen içtihatlarından, özellikle ziynet eşyaları konusundaki 2024-2025 değişikliğinden veya kısa süreli evlilikte yoksulluk nafakası konusundaki o kritik istisnadan habersiz olarak, hak ettiğinizden çok daha az tazminat ve nafaka alabilir, tüm düğün takılarınızı kaybedebilir veya hak etmediğiniz bir tazminatı ödemek zorunda kalabilirsiniz. Çekişmeli boşanma davası, duyguların değil, usul kurallarının, delillerin ve hukuki stratejinin konuştuğu teknik bir alandır. “3 aylık evliyim boşanmak istiyorum” kararınızı en az kayıpla ve en yüksek hakla sonuca ulaştırmak, bu teknik detaylara hakimiyet gerektirir.
“3 Aylık Evliyim Boşanmak İstiyorum” Kararı ve Profesyonel Hukuki Destek
“3 aylık evliyim boşanmak istiyorum” düşüncesi, sizi hukuki bir çıkmaz sokağa sokmuş değildir. Boşanma hakkınız mevcuttur. Ancak evliliğinizin 1 yılı doldurmamış olması , sizi “anlaşmalı” boşanmanın konforlu yolundan ayırıp, “çekişmeli boşanma davası” açmanın zorunlu ve karmaşık yoluna sevk etmektedir.
Bu yol, basit bir ayrılık dilekçesi vermekten çok daha fazlasıdır. Bu, evliliğin bitişinde kimin kusurlu olduğunun somut delillerle ispatlanması gereken bir hukuki mücadeledir. Bu mücadele, “3 aylık evliyim boşanmak istiyorum” gibi kısa sürelerde yoksulluk nafakası alınıp alınamayacağı gibi özel hukuki değerlendirmeler ve en önemlisi, düğün takıları (ziynet eşyaları) konusundaki köklü Yargıtay içtihat değişiklikleri nedeniyle yüksek mali riskler barındırmaktadır.
Duygusal olarak zaten yıpratıcı olan bu süreçte , hukuki hata yapma lüksünüz bulunmamaktadır. Haklarınızı en üst düzeyde korumak, telafisi mümkün olmayan maddi kayıplar yaşamamak ve bu karmaşık süreci hukuki güvenlik içinde yönetebilmek için, aile hukuku alanında uzman bir Boşanma Avukatı İstanbul ile çalışmak, vereceğiniz en doğru karar olacaktır. Deneyimli bir Boşanma Avukatı İstanbul , yaşadıklarınızı doğru hukuki sebeplere dayandırarak , delillerinizi usule uygun toplayarak ve en güncel Yargıtay kararlarını lehinize kullanarak bu zorlu süreci sizin adınıza yürütecektir.
“3 Aylık Evliyim Boşanmak İstiyorum” Diyenlerin Sık Sorduğu Sorular
“3 aylık evliyim boşanmak istiyorum” ama eşim istemiyor, yine de boşanamaz mıyım?
Boşanabilirsiniz. Zaten 1 yıl dolmadığı için “anlaşmalı” boşanma seçeneğiniz yok. Açacağınız dava “çekişmeli boşanma davasıdır”. Bu dava türünde, eşinizin boşanmayı isteyip istememesinin bir önemi yoktur. Önemli olan, sizin onun boşanmaya sebep olan kusurlu bir davranışını (örn: aldatma, şiddet, ağır hakaret, evlilik birliğini temelden sarsan geçimsizlik) mahkeme önünde kanıtlamanızdır. İddialarınızı ispatlarsanız, eşiniz boşanmak istemese dahi hâkim boşanmaya karar verecektir.
“3 aylık evliyim boşanmak istiyorum” davası (çekişmeli dava) ne kadar sürer ve masrafları nedir?
Çekişmeli boşanma davaları, davanın karmaşıklığına, dinlenecek tanık sayısına, alınacak bilirkişi raporlarına ve mahkemenin yoğunluğuna göre değişmekle birlikte, ilk derece mahkemesinde ortalama 1.5 ila 2 yıl (bazen 5-6 duruşma) sürebilir. Masraflar; dava açılış harçları , tebligat giderleri, bilirkişi ve tanık ücretleri gibi kalemleri içerir. Avukatlık ücreti ise, Türkiye Barolar Birliği’nin belirlediği asgari ücret tarifesinin altında olmamak kaydıyla, davanın karmaşıklığına, harcanacak mesaiye ve avukatın tecrübesine göre avukat ile müvekkil arasında serbestçe belirlenir.
“3 aylık evliyim boşanmak istiyorum” dediğimde ev eşyaları nasıl paylaşılır?
Ev eşyalarında mal rejimi kuralları geçerlidir. Evlilik içinde, 3 aylık süre boyunca, her iki eşin maaşıyla (yani edinilmiş malla) alınan eşyalar varsa, bunlar paylaştırılır. Ancak genellikle kısa süreli evliliklerde eşyalar, evlenmeden önce alınır veya eşlerin aileleri tarafından hediye (bağış) edilir. Evlenmeden önce alınan mallar veya kişiye yapılan bağışlar, o eşin “kişisel malı” sayılır ve boşanma sırasında paylaşıma dahil edilmez. Her eş, kendi kişisel malı olan eşyayı geri alır.
Dava açıldığında eşimle aynı evde kalmak zorunda mıyım?
Hayır, kalmak zorunda değilsiniz. Boşanma davası açmak, ayrı yaşamak için haklı bir sebep oluşturur ve bu durum “terk” olarak değerlendirilmez. Dava dilekçesiyle birlikte Aile Mahkemesi hâkiminden, “ortak konutun” size tahsis edilmesini talep edebilirsiniz. Eğer eşinizden şiddet görüyorsanız veya şiddet görme tehlikeniz varsa, 6284 sayılı Kanun uyarınca derhal “uzaklaştırma kararı” ve “koruyucu tedbir” talebinde bulunarak eşinizin evden uzaklaştırılmasını sağlayabilirsiniz.
“3 aylık evliyim boşanmak istiyorum” çünkü eşim beni aldattı, bunu ispatlarsam ne olur?
Zina (aldatma), evliliğin süresine bakılmaksızın, mutlak ve özel bir boşanma sebebidir. 3 aylık evli olmanız hiçbir şeyi değiştirmez. Zinayı (aldatmayı) hukuka uygun delillerle ispatlarsanız, mahkeme başka bir şeye bakmaksızın boşanmanıza karar verecektir. Ayrıca, aldatan eş “ağır kusurlu” sayılacağı için, siz (kusursuz eş olarak) ondan yüksek miktarda manevi tazminat ve şartları oluşmuşsa (örn: aldatan eşin mali durumu çok iyiyken siz zor duruma düşüyorsanız) maddi tazminat talep etme hakkına sahip olursunuz.





